Şam’da yoksulluk nedeniyle evlilik oranları düşüyor

Gençler, hayat zorluğundan dolayı başarısız olmaktan korkuyor ve gelecek arayışı içerisinde ülkeden ayrılmayı düşünüyorlar

Suriye’nin başkentindeki el-Hamidiye pazarında günlük yaşam (AFP)
Suriye’nin başkentindeki el-Hamidiye pazarında günlük yaşam (AFP)
TT

Şam’da yoksulluk nedeniyle evlilik oranları düşüyor

Suriye’nin başkentindeki el-Hamidiye pazarında günlük yaşam (AFP)
Suriye’nin başkentindeki el-Hamidiye pazarında günlük yaşam (AFP)

Suriye hükümeti tarafından kontrol edilen bölgelerdeki boğucu ekonomik kriz ve halkın çoğunluğunun yaşam koşullarının görülmemiş bir şekilde kötüye gitmesi, evliliğin masrafları ve gerekliliklerinin karşılanamaması nedeniyle evlilik oranlarında düşüşe yol açtı.  

Şarku’l Avsat, adli bir kaynaktan 2021 yılında Şam Medeni Hukuk Mahkemesi tarafından düzenlenen nikah akdi sayısının 20 bin 129 olduğunu, 2022 yılında 15 bin 731 kayıt ile düşüş oranının yüzde 25 civarında olduğunu ve bu yılın başından Mayıs ayı sonuna kadar 5 bin 536 evliliğin kaydedildiğini söyledi.

Fotoğraf altı: Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu tarafından işletilen bir klinikteki Suriyeli mülteci kadınlar (AFP)
Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu tarafından işletilen bir klinikteki Suriyeli mülteci kadınlar (AFP)

Kaynak, geçen yılın ilk 5 ayında kaydedilen evliliklerin sayısını açıklamadı, ancak sayının bu yılın aynı dönemine kıyasla daha fazla olduğunu belirtti.

Bu durum, savaşa bağlı olarak ABD ile Batı’nın ekonomik yaptırımları sebebiyle Suriye Lirasının ABD doları karşısında sürekli değer kaybetmesinin yanı sıra, Suriye hükümeti bölgelerinde yakıt, temel gıda maddeleri, enerji, su, ilaç, un ve ulaşım dahil olmak üzere yaşanan krizlerin ve artan enflasyonunun ortasında geldi.

Fotoğraf altı: Suriye lirasının arşiv fotoğrafı (AFP)
Suriye lirasının arşiv fotoğrafı (AFP)

Bu krizlerin şiddetlenmesinin yanı sıra, tüm fiyatlarda halkın büyük çoğunluğunu uzun süreli bir yoksulluk durumuna iten art arda gelen artış dalgalarına tanık olunuyor. 5 kişilik bir aile, ayda 4 milyon Suriye Lirasına ihtiyaç duyuyor. Bir devlet çalışanının maaşı 150 bin lirayı geçmezken, Birleşmiş Milletler raporları da Suriyelilerin yüzde 90’ından fazlasının yoksulluk sınırının altında yaşadığını belirtiyor.

Bu durumun gölgesinde, salonlarda ve mahallelerde yapılan düğünlerin önemli ölçüde azaldığına dikkat çekiliyor.

Küçük bir ayakkabı dükkanı sahibi olan 28 yaşındaki Samir, evlenmek istediğini ancak ‘yaşam koşullarının zorluğunun buna engel olduğunu’ anlatıyor. Samir Şarku’l Avsat’a “Evlilik bir evi, eşyaları, günlük ihtiyaçları karşılamayı gerektiriyor ve ben bunu yapamam. En küçük ev için aylık kira 500 bin, ucuz bir yatak odasının fiyatı 6 milyon, bir buzdolabı 4 milyon... Evi ve eşyalarını halletseniz bile masraflar çok fazla” dedi. “Şu anda bekar kalacağım ve koşullar düzelirse evleneceğim” ifadelerini de sözlerine ekledi.

Fotoğraf altı: Bir sokak satıcısı Şam pazarında tezgahının yanında oturuyor (Reuters)
Bir sokak satıcısı Şam pazarında tezgahının yanında oturuyor (Reuters)

Aynı kurumda çalışan Tevfik ve Sara, hayatın zorluğuna rağmen, 4 yıl önce nişanlandı sonra da cesaret edip evlendi. Çift damadın ailesiyle aynı odada kalarak ve ikinci el eşya alarak evliliklerindeki ihtiyaçlarını karşılamaya çalıştı. Tevfik Şarku’l Avsat’a “İki seçeneğimiz vardı. Ya nişanı bozar ya da riske girip evleniriz ve ikincisini seçtik ama birbirimize yardım edip hayatın zorluklarına katlanmak ve çocuk yetiştirmenin yüksek maliyeti nedeniyle sadece bir çocukla yetinmek konusunda anlaştık” dedi.

Tevfik ve Sara’nın durumunun aksine birçok ilişki, evlilik masraflarını ve geçim ihtiyaçlarını karşılayamama nedeniyle nişanlarını bozduklarını anlattı. Buthaina, Şarku’l Avsat’a iki yıl süren nişanı boyunca nişanlısından ‘makul mobilyalarla küçük bir daire’ tutma sözü aldığını, ancak nişanlısının bunu yapmadığını ve ayrıldıklarını söyledi.

Fotoğraf altı: Suriye Lirası ve kuruşlar (Reuters)
Suriye Lirası ve kuruşlar (Reuters)

Diğer yandan mehir değerinin yüksek olması ve bazı ailelerin yaşam koşullarını dikkate almayan istekler sunması da, genç erkeklerin evlenme konusunda isteksiz olmasına neden oluyor. Mahmud adlı bir genç, Şarku’l Avsat’a komşularının kızına evlenme teklif ettiğini ancak istediklerine şaşırdığını ve ‘Suriye'de değil de başka bir dünyada yaşıyorlarmış gibi’ olduklarını anlattı. Mahmud “Kızları için mehir olarak 20 altının yanı sıra giyecek, nezih bir daire ve güzel mobilyalar için 10 milyon lira istediler. Durumumun iyi olduğu doğru ancak bu talepleri karşılayamam” dedi.

Şarku’l Avsat’a konuşan bir sosyal araştırmacı, evlilik oranlarındaki düşüşü başta yoksulluk olmak üzere çeşitli nedenlere bağladı. Bu bağlamda “Maaşlar ile hayatın gereklilikleri arasında çok derin bir uçurum var ve ailelerin büyük çoğunluğunu bu yoksulluk durumuna sokan da bu. Bu durum evlenmek isteyen genç erkekler için büyük bir engel teşkil ediyor. Çünkü evlilik için yapılacak masraflar artık yüzbinlerce lira değil, yüz milyonları buluyor. Bunlar bir gencin aylık maaşı bir milyonu iki milyonu bulsa bile karşılayamayacağı meblağlar. Bir gecekondu mahallesindeki mütevazi bir dairenin fiyatı yarım milyarı buluyor. Evlendikten sonraki hayat masrafları buna dahil değil” ifadelerini kullandı.

Fotoğraf altı: Suriye’de çocuklu bir kadın (EPA)
Suriye’de çocuklu bir kadın (EPA)

Araştırmacı, evlenme konusundaki isteksizliğin sebepleri arasında ‘mehirlerin yüksekliği ve başarısızlık korkusunun’ da olduğunu açıklıyor. Çoğu gencin daha iyi bir gelecek arayışıyla göç etmeyi düşünmesinin yanı sıra, hayat zorluğu nedeniyle birkaç aylık evlilikten sonra erken boşanma oranlarındaki artışa da dikkat çekti.

Geçen yıl yayınlanan raporlarda, Suriye Sosyal İşler Bakanlığı’ndaki bir kaynağın, 30 yaşın üzerindeki yaklaşık 3 milyon bekar Suriyeli genç kızla birlikte, bekar kadın oranının yüzde 70’e yükseldiğini söylediği aktarıldı. Kaynak, bunun nedenlerini ‘savaş, göç, yoksulluk ve maliyetler’ olarak nitelendirdi.

Şam’da bir hakim olan Halid Cundiye, geçen yıl Mayıs ayında yerel bir radyoya Şam’da kaydedilen boşanma oranlarının son dönemde arttığını açıkladı. Bu durumu yüksek yoksulluk oranlarına bağladı. Şam’da 2020’de 30 bin evlilik ve 10 bin boşanma kaydedilirken, 2019’da 26 bin evlilik ve 9 bin 500 boşanma kaydedildiğini belirtti.



Trump'ın Körfez ziyareti: Anlamları, beklentileri ve umutları

ABD Başkanı Donald Trump bu hafta Suudi Arabistan, BAE ve Katar'ı ziyaret edecek (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump bu hafta Suudi Arabistan, BAE ve Katar'ı ziyaret edecek (AFP)
TT

Trump'ın Körfez ziyareti: Anlamları, beklentileri ve umutları

ABD Başkanı Donald Trump bu hafta Suudi Arabistan, BAE ve Katar'ı ziyaret edecek (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump bu hafta Suudi Arabistan, BAE ve Katar'ı ziyaret edecek (AFP)

Nebil Fehmi

ABD Başkanı Donald Trump, 13-16 Mayıs tarihleri ​​arasında Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Katar'ı ziyaret ederek, bu ülkelerde üst düzey yetkililer ve Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ülkelerinin bazı liderleri ile bir araya gelecek. Bu ziyaretin, başta geleneksel yakın uluslararası stratejik müttefik İngiltere ya da Ortadoğu'daki en yakın müttefik İsrail olmak üzere, diğer ülkelerden önce bu ülkelere yapılmasının birçok anlamı var. Eski Papa Francis'in ölümü dolayısıyla Vatikan'da düzenlenen törenlere katılması dışında, bu ziyaret, Trump'ın ikinci dönemindeki ilk yurtdışı ziyareti. Bu adımın, önceliklerinin ve zamanlamasının, bazı tutumların sonuçları konusunda dikkatli olmak, sunduğu fırsatlardan ve potansiyelden yararlanıp, faydalanmak için hükümetlerimiz ve halklarımız tarafından derinlemesine ve gerçekçi bir şekilde analiz edilmesi gereken önemli anlamları bulunuyor.

Kongre gibi resmi Amerikan kurumlarının Amerikan politikalarını yönlendirmede önemli bir role sahip olduğu ve başkanın yetkilerinin mutlak olmadığı doğru olsa da Körfez ziyaretinin ilk durak olarak tamamlanması, Amerikan başkanının kişiliğinin giderek Amerikan politikalarının içerik ve biçimini etkileyeceğinin önemli ve açık bir göstergesi sayılıyor. Mevcut yönetim döneminde ABD'ye yönelik yaklaşımın belirlenmesinde bu hususun dikkate alınması gerekir. Trump'ın elle tutulur, çabuk, maddi başarı peşinde olduğunun ve bunun için sürekli baskı yaptığının farkında olmalı, buna dikkat etmeli ve bundan faydalanmalıyız.

Trump'ın tarihsel ve hukuki geçmişlerle ilgilenmediğini, amacının kısa vadede anlık maddi başarı olduğunu hesaba katmalıyız. Trump'tan bir süreliğine kaçınmanın, çoğu zaman onunla kişisel ve doğrudan çatışmaya girmekten kaçınmak için manevra yapmanın mümkün olduğunu hesaba katmalıyız. Bunun en son örneği, önceden yapılan hazırlıklar sonucu, Beyaz Saray'da yeni Kanada Başbakanı ile ABD Başkanı'nın aralarındaki açıklanmış görüş ayrılığına rağmen, kameralar önünde bir polemiğin yaşanmamasıydı. Ancak ABD'nin yaygın nüfuzu göz önüne alındığında, uzun yıllar boyunca ondan tamamen uzak durulabileceğini düşünmek de mantıklı değil. Bu nedenle ve Trump’ın önerilerinin birçoğunu kabul etmenin zorluğu, dümeni çıkarlarımızın lehine olacak şekilde yönlendirmek için farklı fikir ve seçenekler önermede cesur olup inisiyatif alma gerekliliği nedeniyle, pozisyonların ve olasılıkların önceden farkında, politikalarımızda akıllı ve gerçekçi olmalıyız.

Trump'ın özellikle Suudi Arabistan, BAE ve Katar'a yönelik hızlı ve öncelikli ziyaretlerinin açık anlamlarından biri de kendisinin bu ülkelerin liderleriyle ilişkilerinde kişisel olarak kendini rahat hissettiği, ABD'nin bu ülkelerle ilişkilerinde hızlı ve elle tutulur maddi ve siyasi kazanımlar gördüğüdür. Bunların ikili ve bölgesel olarak kullanılması gerekiyor. Trump'ın hızlı kararlar alınmasını ve bu ülkelerle anlaşmalar veya siyasi anlaşmalar şeklinde hızlı anlaşmalara varmayı beklediği ve arzuladığı da bilinmeli. Bu, Körfez ve Arap dünyasında dikkate alınması ve aynı zamanda kendisinden yararlanılması gereken bir husus.

Trump'ın pek çok politikası ve uygulaması konusunda çekincelerim olmakla birlikte, Körfez'e olan ilgisini ve ilk ziyaretini bu bölgeye yapmasını olumlu ve faydalı bir gelişme olarak görüyorum ve değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bu, dostlarının tutum ve taleplerini dikkate almadan onlardan belirli tutumlar benimsemelerini talep etmenin zor olduğuna dair kişisel kanaatini yansıtıyor.  Şarku'l Avsat'ın Independent Arabia'dan aktardığı analize göre bu noktada Barack Obama yönetiminin, doğrudan ilgili olmasına rağmen, Körfez ülkeleri de dahil olmak üzere Arap dostlarına danışmadan ve hatta onları bilgilendirmeden, İran ile nükleer program konusunda müzakereler yürüttüğünü ve bir anlaşmaya vardığını hatırlatmakta fayda var.

Ziyarette Çin ile ilişkiler, Ukrayna'daki durum ve Körfez ülkelerinin olası katkıları gibi çeşitli uluslararası konular da ele alınacak ama üç ülkeyle ABD'nin ikili ilişkileri, ABD Başkanı'nın ilgilendiği konuların başında yer alacak. Trump Körfez ülkelerinin ABD'ye yapacağı yatırımları veya özellikle silah ve yapay zekâ alanlarındaki büyük anlaşmaları duyurmak ve bunlarla övünmek istiyor. Ev sahibi Arap ülkelerinin ise bu isteğe, Trump'ın seçilmesinden bu yana ABD ile yaptıkları tüm anlaşmaları ve yatırımları hatırlatarak, ayrıca bazı yeni yatırım sözleri vererek, niyetlerini ve geleceğe yönelik hedeflerini açıklayarak karşılık vereceklerini düşünüyorum. Böylece iş birliğinin kapsamı ve maddi getirileri, Trump'ı memnun edecek ve onun bunları siyasi açıdan kişisel başarılar olarak kullanabilmesini sağlayacak şekilde daha geniş, daha kapsamlı ve daha büyük bir çerçeveye oturtulacaktır.

Görüşmelerde ayrıca, İsrail'i şaşırtan ve Umman'ın himayesinde ve arabuluculuğunda gerçekleşen, Trump’ın ilerleme sağlamayı amaçladığı İran ile müzakereler başta olmak üzere, çok sayıda bölgesel siyasi konu da ele alınacak. Trump’ın bu isteği, ilerleme sağlanabileceğinden söz eden ve bir baskı aracı olarak başarısızlığın sonuçları ve tehlikeleri konusunda uyarıda bulunan Özel Temsilci Witkoff'un açıklamalarına da yansıdı.

Yine Umman'ın arabuluculuğunda gerçekleşen ABD-Husi temasları ve Doğu Afrika kıyılarındaki durum da görüşme ve müzakere konusu olacak. Bu vesileyle Umman'ı bu çaba ve bilgeliğinden dolayı kutlamalıyız. Bu konuda da ateşkes duyurusu İsrail için bir başka tatsız sürpriz oldu. Bununla bağlantılı olarak Sudan'daki durum da gündeme gelebilir. Arap Maşrık (Levant) bölgesinin Trump'ın üç durakta da kişisel öncelikleri arasında olmasını beklemiyorum. Suriye ve Lübnan'daki durum, İran nüfuzunun geri dönmemesinin sağlanması ve İsrail ile bölgesel ilişkilerin nasıl kontrol altına alınacağı konusunda istişarelerin yapılması doğal, fakat bu noktaların çoğuna Trump'tan daha alt düzeydeki bazı Amerikalı yetkililerin değinmesi daha muhtemel. Aşırılıkçı hareketlerin güçlenme olasılığı ile Irak'taki durumun istikrarı da ele alınabilir.

Gazze'deki koşullar ve rehinelerin serbest bırakılması konusu ise ele alınacak bölgesel meselelerin başında yer alacak ve bir zirve düzeyinde olacak. Bununla olan bağlantısı ve Trump’ın ilk döneminde başarılanların üzerine yenilerini eklemeye yönelik Amerikan çabalarının bitmediği göz önüne alındığında, Filistin-İsrail barışı konusu da doğal olarak ele alınacak. Trump ve ABD'nin yeni tutumlarına ilişkin, kesin olmayan ve hatta bazıları pek olası görünmeyen çok sayıda haber sızdırıldı. Bunlar Trump’ın Netanyahu'nun davranışlarından rahatsız olduğu ve hatta bu nedenle İsrail başbakanıyla doğrudan temastan dahi kaçındığını ima ediyorlar.

İsrail'den sızan haberler arasında ise Trump'ın Filistin devletini tanıyacağını duyurması da var. Bu bizim temenni ettiğimiz bir şey ama ilk dönemindeki önerisi örtük olarak ekonomik eksenli bir Filistin devleti kurulmasını içerse de ben şimdilik böyle bir ihtimali dışlıyorum. ABD'nin Gazze'ye insani yardım sağlama ve yeniden inşa etme konusunda bir plan geliştirdiği ve bunun İsrail'in kabul etmediği siyasi sonuçlar içerdiği yönünde bilgiler de sızdırıldı. Bunlar arasında şunları sayabiliriz; ateşkes sağlanması ve savaşın sona ermesiyle birlikte İsrail'in aşamalı olarak tamamen çekilmesi, Hamas'ın Gazze'deki idari varlığını sürdürmesine onay verilmesi, yetkililerinin İsrail saldırılarından ve hedef almalarından korunması ama aynı zamanda Gazze’de kademeli bir uluslararası, Arap ve Amerikan idaresinin bulunması. Bunlar İsrail politikalarıyla çelişen ve Arap desteği ve katılım isteği gerektiren konular. BAE'nin, mevcut gergin siyasi iklim nedeniyle ABD'ye Gazze'nin yeniden inşası için mali yardımda bulunmayacağını veya Gazze’nin yönetimine katılmayacağını bildirdiğine dair doğrulanmamış haberler de var.

Üç ev sahibi ülke, çıkarlarını ve ABD ile ilişkilerini meşru bir şekilde ilerletmek için eşsiz bir fırsata sahipler ve bu fırsatın değerlendirilmesi ve kullanılması gerekiyor. Bölgesel stratejik boyutları dikkate alarak ve aynı zamanda kısa vadeli taktiksel ikili çıkarları da gözeterek, bilinçli ve sağlam bir stratejik yaklaşımla bundan yararlanılmasını umuyor ve bekliyorum.

*Bu analiz Şarkul Avsat tarından Independent Arabia'dan çevrilmiştir.