Hamaney, Mısır ile ilişkilerin normalleşmesinden memnun

Bir kaynak, Mısır-İran yakınlaşmasının an meselesi olduğunu söylerken İranlı bir yetkili, iki ülke arasındaki iş birliğinin bölgenin çıkarına olduğunu vurguladı

Hamaney'in açıklamaları, Umman'ın Kahire ile Tahran arasındaki ilişkileri yeniden başlatmak için arabuluculuk yapmasıyla ilgili söylemlerin yoğunlaştığı bir döneme denk geldi / Fotoğraf: AFP
Hamaney'in açıklamaları, Umman'ın Kahire ile Tahran arasındaki ilişkileri yeniden başlatmak için arabuluculuk yapmasıyla ilgili söylemlerin yoğunlaştığı bir döneme denk geldi / Fotoğraf: AFP
TT

Hamaney, Mısır ile ilişkilerin normalleşmesinden memnun

Hamaney'in açıklamaları, Umman'ın Kahire ile Tahran arasındaki ilişkileri yeniden başlatmak için arabuluculuk yapmasıyla ilgili söylemlerin yoğunlaştığı bir döneme denk geldi / Fotoğraf: AFP
Hamaney'in açıklamaları, Umman'ın Kahire ile Tahran arasındaki ilişkileri yeniden başlatmak için arabuluculuk yapmasıyla ilgili söylemlerin yoğunlaştığı bir döneme denk geldi / Fotoğraf: AFP

İran'ın resmi haber ajansları dün, İran'ın Dini Lideri (Rehber) Ayetullah Ali Hamaney'in Umman Sultanı Heysem bin Tarık ile yaptığı görüşmede ülkesinin Mısır ile diplomatik ilişkilerin normalleşmesini memnuniyetle karşıladığını söylediğini aktarması Tahran ile Kahire arasında on yıllardır süren yabancılaşmanın ardından 'ilişkilerin yeniden kurulması' beklentisinin arttığına dair son işaret oldu.

İran'ın yarı resmi Mehr Haber Ajansı, Umman Sultanı'nın Mısır'ın İran'la ilişkilerini yeniden başlatma isteğine ilişkin açıklamalarına atıfta bulunarak Hamaney'in bunu memnuniyetle karşıladığını ve bununla ilgili bir sıkıntının olmadığını söylediğini bildirdi.

Hamaney'in açıklamaları, Mısır'ın da aralarında bulunduğu Ortadoğu ülkelerinin bölgedeki gerilimi azaltmak için adımlar attığı ve Sultan Heysem bin Tarık'ın İran ziyaretinden birkaç gün önce Mısır'ı ziyaret ederek Umman'ın Kahire ile Tahran arasındaki ilişkileri yeniden başlatmak için arabuluculuk yapmasıyla ilgili söylemlerin yoğunlaştığı zamana denk geldi.

İran ve Suudi Arabistan'ın geçtiğimiz mart ayında Çin'in arabuluculuğunda diplomatik ilişkileri yeniden başlatmak için bir anlaşmaya vardıklarını açıklaması, iki ülke arasında diplomatik ilişkilerin sürdürmesine rağmen on yıllardır Mısır ile İran arasındaki ilişkilerin normalleşmesi için benzer bir adımın atılması olasılığına kapıyı araladı. 

İran "kurları" ve Mısır açılımı

Mehr Haber Ajansı, Hamaney'in açıklamaları çerçevesinde İran Meclisi Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Abbas Gülru'nun İran ile Mısır arasındaki iş birliğinin kapsamlı bir şekilde geliştirildiğini ve bunun iki önemli Müslüman ülke olarak bölgenin çıkarına olduğunu söylediğini aktarması dikkati çekti.

Gülru, Mısır'ın Tahran'daki Çıkarları Birimi Başkanı Heysem Celal ile yaptığı görüşmede “İran ve Mısır halklarının köklü tarihi, iki ülke arasındaki dostane ve kapsamlı ilişkilerin güçlendirilmesi için uygun bir platform olacaktır” ifadelerini kullandı.

Gülru, sözlerini şöyle sürdürdü:

Tahran her zaman bölgedeki Müslüman ve Arap komşu ülkeler arasında yakınlaşma arayışında olmuştur. Arap ve Müslüman ülkeler ile iş birliğini geliştirme girişimi ile bölgede barış ve istikrarın tesis edilmesi, ilişkilerin daha ileriye taşınması için çaba göstermektedir.

Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri, geçtiğimiz kasım ayında Cumhurbaşkanı Yardımcısı ve Çevre Koruma Teşkilatı Başkanı Ali Salacke ile Mısır'ın Şarm eş-Şeyh kentinde düzenlenen 27. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Taraflar Konferansı'nın (COP27) oturum aralarında görüşmesiyle başlayan iki ülke arasındaki temasların işaretler geçtiğimiz aylarda da görülmeye devam etti.

Aralık ayına gelindiğinde Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, Ürdün'de düzenlenen 2. Bağdat İşbirliği ve Ortaklık Konferansı'nın oturum aralarında İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Amir Abdullahiyan ile 'ayaküstü' görüştü.

Bu gelişmeyi, Abdullahiyan'ın Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani'nin Mısır ile İran arasında bir diyalog başlatmayı önerdiğini duyurması izledi.

Suudi Arabistan ile İran arasında imzalanan ilişkileri normalleştirme anlaşması, Mısır'ı bölgede önemli bir ülke olarak tanımlayan İran Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Ali Kenani'nin açıklamalarıyla Kahire ve Tahran arasında da benzer bir adımın atılacağı yönünde spekülasyonları ortaya çıkardı. 

Kenani, ülkesinin ilişkilerin geliştirilmesi için olumlu adımlar atılması gerektiğine inandığını, ancak karşı tarafın de ne istediğini görmek gerektiğini sözlerine ekledi.

Kenani, açıklamasında şunları söyledi:

İran, dost ülkelerle ilişkilerini geliştirmeye ve onlarla arasındaki sorunları ve yanlış anlamaları çözmeye çalışıyor. Aynı şey Mısır için de geçerli. İran, Kahire dahil dış ilişkileri geliştirmek için tüm fırsatları değerlendiriyor.

Abdullahiyan'ın Mısır ile ilişkilerin ciddi ve karşılıklı gelişmelere ve açılıma tanık olmasını umduğunu ifade etmesiyle İran, mayıs ayı başlarında açılımını yineledi.

Kahire ile ilişkilerin İran'ın dış politikasının öncelikleri arasında yer aldığının altı çizilen Abdullahiyan, adını vermediği ülkelerin de çaba sarf ettiğini ve iki ülkeyi ilişkileri geliştirmeye ittiğini belirtti. 

Abdullahiyan'ın ardından İran Meclisi Ulusal Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu üyesi Feda Hüseyin Maliki de Irak'ta kısa bir süre sonra ilişkilerin yeniden başlamasını ve iki ülkenin büyükelçiliklerinin açılmasını sağlayacak müzakerelerin yapıldığını, hatta bu adımı Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi ile İranlı mevkidaşı İbrahim Reisi arasında bir zirvenin takip beklediğini ifade etti.

Yakında bir anlaşma imzalanır mı?

Daha önce de Kahire ile Tahran'ın görüşleri arasında köprü kurmayı ve bunlarla ilgili sorunları çözmeyi amaçlayan arabuluculuk girişimleri başlasa da bu girişimler 'gerçek bir atılım' elde edilemeden sona erdi.

Independent Arabia'ya kısa bir açıklamada bulunan Arap ülkelerinden diplomatik bir kaynağa göre son dönemde atılan adımlar, özellikle geçtiğimiz mart ayında Suudi Arabistan ile İran arasındaki ilişkilerin yeniden başlatılmasına yönelik anlaşmanın ardından Mısır ile İran arasındaki ilişkilerin yakında yeniden kurulması her zamankinden daha olası görünüyor.

Mısırlı kaynaklar, Independent Arabia'ya daha önce yaptıkları açıklamalarda, bölgedeki hızlı gelişmelerin Mısır-İran ilişkilerine farklı bir yaklaşım getirilmesini ve ilişkilerin yeniden kurulması için daha gerçekçi adımlar atılmasını gerektirdiğini söylediler.

Aynı kaynaklar, geçtiğimiz on yıllar boyunca ilişkilerin dondurulmasına yol açan tartışmalı dosyaların çözümünün bir öncelik olduğunun da altını çizdiler. 

Bir yılı aşkın bir süre önce patlak veren Rusya-Ukrayna savaşının çoğu ülkeye dayattığı yeni değişikliklere de değinen kaynaklar, savaşın patlak vermesinden sonra dengelerin yeniden gözden geçirildiğini, sıcak dosyaların soğutulmaya çalışıldığını ve Arap ülkelerinin çıkarları ve ulusal çıkarlar çerçevesinde aktif güçler arasındaki sorunları çözme seçeneklerinin benimsendiğini belirttiler.

Mısırlı diplomatik bir kaynağa göre Kahire, Suudi Arabistan ile İran arasında imzalanan anlaşmayla yaşanan gelişmeleri ve bu gelişmenin İran'la gelecekteki ilişkilerin şekline dair daha gerçekçi bir vizyonun şekillenmesi ve bunun üzerine inşa edilebilecek somut olumlu sonuçlara yol açıp açmayacağını yakından takip ediyor.

Kaynak, Mısır güvenlik teşkilatlarının İran'ın nüfuzunu en üst düzeye çıkarmak için devrimini Arap dünyasına ihraç etme fikrinden vazgeçmemesinin yanı sıra Şii dini ve siyasi yayılma olasılığına ilişkin meşru güvenlik endişelerinin halen devam ettiğinin altını çizdi.

İki ülke arasındaki ilişkiler açısından gelecekte atılacak adımlara ilişkin bölge ülkelerinden birinin arabuluculuğunda istikşafi görüşmelerin başlatılabileceğine ancak bunun ne zaman olacağını bilmediğini söyleyen bir başka kaynak, gelecekte İran'a yönelik herhangi bir adım atılmasında tereddüt edilmesine yol açan ve acilen ele alınması gereken dosyalar olduğunu açıkladı.

Kaynağa göre başkent Tahran'ın önemli caddelerinden birinin halen Halid el-İslambuli'nin adıyla anılması ve Tahran'ın Filistin, Suriye ve Lübnan dosyalarındaki istikrarsızlaştıran adımları bu dosyaların başında geliyor.

Kaynak, Mısır ile İran arasındaki iletişim kanallarının açık olduğunu ve özel nitelikteki bazı çevrelerde temasların askıya alınmadığını da sözlerine ekledi. 

İngilizce yayımlanan The National gazetesi birkaç gün önce Mısırlı kaynakların, Umman Sultanlığı'nın iki ülke arasındaki ilişkileri normalleştirmeye yönelik arabuluculuğu çerçevesinde Mısır ve İran'ın birkaç ay içinde büyükelçilerini göndermelerini beklediklerini aktardı.

Mısırlı iki kaynak gazeteye yaptıkları açıklamada, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi ile İranlı mevkidaşı İbrahim Reisi arasında bir zirvenin gerçekleşmesinin de prensipte kabul edildiğini ve zirvenin bu yılın sonuna kadar gerçekleşebileceğini söylediler. 

Gazetenin haberine göre İran ve Mısır istihbaratlarının yetkilileri ile diplomatlar arasında geçtiğimiz mart ayından bu yana ilişkileri normalleştirmek için kapalı kapılar ardında görüşmeler yapılıyor. Gazete, bu görüşmelerin son turunun bu ayın başlarında, İran'la yakın ilişkileri olan Bağdat'ta yapıldığını bildirdi.

İran'da 1979 yılında gerçekleşen İslam Devrimi'nden sonra Mısır'ın bu devrimle düşürülen İran Şahı'nı kabul etmesi ve ona koruma sağlaması nedeniyle, Kahire ile Tahran arasındaki ilişkiler gerildi. İran'ın yeni yöneticileri, Mısır'ın bu tutumunu "düşmanca bir davranış" olarak değerlendirdiler. 

Ayrıca Kahire, özellikle İran'ın 'devrimi ihraç etme' sloganıyla aşırılık yanlısı ve dinci grupları desteklenmesinden Tahran'ı bölgesel güvenlik ve bölgedeki istikrarsızlık için bir tehdit kaynağı olarak görmeye başladı.

Tahran'daki önemli caddelerden birine Mısır'ın eski cumhurbaşkanlarından Enver Sedat'ın katili Halid el-İslambuli'nin adının verilmesi, iki ülke arasındaki ilişkilerin yeniden tesis edilmesi girişimlerine engel oldu.

Kahire, İran'ın Arap ülkelerine müdahalesinin istikrarsızlığı artıran ve hem Arap ülkelerinin hem de Mısır'ın ulusal güvenliğini baltalayan İran'ın bölgeyi istikrarsızlaştırıcı adımlarından, özellikle de Lübnan, Suriye, Yemen ve Irak'taki vekil güçlerine ve Filistin'deki Hamas ve İslami Cihad hareketlerine verdiği destekten duyduğu memnuniyetsizliği her zaman dile getirmiştir.

Independent Arabia



Arap dünyası Filistin'in BM'ye tam üyeliğinin veto edilmesini üzüntüyle karşıladı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Arap dünyası Filistin'in BM'ye tam üyeliğinin veto edilmesini üzüntüyle karşıladı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Arap ülkeleri ve uluslararası kuruluşlar, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde (BMGK) Filistin'in BM'ye tam üyeliği istenilen karar tasarısını ABD'nin veto etmesini üzüntüyle karşıladıklarını açıkladı.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığının X hesabından yapılan açıklamada, ABD'nin veto kararının "İsrail'in uluslararası hukuk ihlallerinin devamını sağlayacağı" belirtildi.

Suudi Arabistan'ın 15 üyeli BMGK'de Cezayir tarafından Filistin'in BM'ye tam üyeliğini talep eden karar tasarısının daimi üye ABD'nin "hayır" oyu ile reddedilmesini üzüntüyle karşıladığı kaydedilen açıklamada, "Filistin devletinin BM'ye tam üyeliğinin kabulünün engellenmesi, İsrail işgalinin inatçılığının ve uluslararası hukuk kurallarının caydırıcı olmaksızın sürekli ihlalinin sürdürülmesine katkıda bulunmakta ve bizi arzu edilen barış hedefine yaklaştırmamaktadır." ifadelerine yer verildi.

- Mısır

Mısır Dışişleri Bakanlığı da BMGK'den Filistin devletinin BM'ye tam üye olmasını sağlayacak bir karar çıkmamasından üzüntü duyulduğunu açıkladı.

Bakanlığın açıklamasında, Filistin devletini tanımanın ve BM'ye tam üyeliğini onaylamanın, yaklaşık 75 yıldır İsrail işgalinden acı çeken Filistin halkının en doğal hakkı olduğu vurgulandı.

- Ürdün

Ürdün Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada ise ABD'nin veto yetkisini kullanması sonucunda BMGK'nin Filistin devletinin BM'ye tam üye olarak kabul edememesinden "derin üzüntü" duyulduğu belirtildi

Bağımsız Filistin devleti vurgusu yapılan açıklamada, BM'ye tam üyeliğin Filistin halkının sabit bir hakkı olduğu kaydedildi.

- İslam İşbirliği Teşkilatı

İslam İşbirliği Teşkilatı'ndan (İİT) yapılan yazılı açıklamada da ABD'nin vetosunun ve Filistin'in üye olamamasının üzüntüyle karşılandığı ifade edildi.

ABD'nin veto kararının meşru haklarını alabilmeleri önünde engel olduğu ve Filistin halkına dayatılan tarihi adaletsizliğin yaklaşık 75 yıldır devam etmesine yeni bir katkı sunduğu belirtildi.

- Arap Birliği

Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt, X hesabından konuya ilişkin yazılı açıklama yaptı.

Gayt mesajında, "Vetonun, Filistin'in Birleşmiş Milletlere tam üye olarak katılımını kabul etme konusunda açık bir uluslararası iradeyi engellemek için kullanılması son derece talihsiz bir durumdur. Ancak bunun, Araplar tarafından ve uluslararası alanda desteklenen Filistin iradesinin zaferiyle kaçınılmaz olarak sonuçlanacak uzun bir siyasi mücadeleye giden yolda yalnızca bir adım olduğunu biliyoruz." ifadelerini kullandı.

- Filistin'in üyelik başvurusu

Filistin, 2011'de de BM'ye tam üyelik başvurusu yapmış ancak BMGK'de gereken desteği alamamıştı. Filistin daha sonra 2012 yılında BM "daimi gözlemci statüsü"ne kavuştu.

Filistin'in BM Daimi Temsilcisi Riyad Mansur, 2 Nisan'da yaptığı açıklamada, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'e bir mektup göndererek, üyelik başvurularının yeniden ele alınması talebinde bulunmuştu.

Guterres de 3 Nisan'da BMGK'ye mektup yazarak, Filistin'in talebinin gündeme alınması çağrısı yapmıştı.

BMGK ise 8 Nisan'da Filistin'in talebini "Yeni Üyelerin Kabulü Komitesi'ne" iletmişti.

BMGK'ye üyelikle ilgili dönüş yapması gereken Komite, iki toplantının ardından mutabakata varamadığını duyurmuştu.

Bunun ardından Cezayir, Filistin'in üyeliği için karar tasarısını müzakerelere açmıştı.


İsrail'in, Suriye'nin güneyinde rejim ordusunun hava savunma sistemlerine saldırı düzenlediği iddia edildi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

İsrail'in, Suriye'nin güneyinde rejim ordusunun hava savunma sistemlerine saldırı düzenlediği iddia edildi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

 İsrail'in, Suriye'nin güney sınırlarında Beşşar Esed rejimi ordusunun hava savunma sistemlerinin bulunduğu birkaç noktaya roket saldırısı düzenlediği ileri sürüldü.

Suriye'deki haber ajansı SANA'nın askeri kaynağa dayandırdığı haberinde, yerel saatle 02.55'te Suriye'nin güney bölgesinde bazı noktaların, İsrail güçleri tarafından roketlerle hedef alındığı iddia edildi.

Haberde, "Düşman İsrail, Filistin'in kuzeyinden Suriye'nin güney bölgesindeki hava savunma sistemlerini roketlerle vurdu. Saldırıda maddi hasar meydana geldi." ifadeleri kullanıldı.

Diğer yandan, İsrail makamlarından saldırıya ilişkin açıklama yapılmadı.

Suriye'nin güneyinde Şam ve kırsalındaki bölgelerde Suriye ordusu ve İran destekli terörist grupların yanı sıra Lübnan Hizbullahı unsurlarının bulunduğu biliniyor.

İsrail, iç savaşın başladığı 2011'den bu yana Suriye'de zaman zaman İran destekli gruplara ve Suriye ordusuna ait askeri noktalara saldırılar düzenliyor.

İran basını, İran Hava Kuvvetleri Üssü'ne ev sahipliği yapan İsfahan eyaletinin kuzeydoğusunda patlama seslerinin geldiğini duyurmuştu.

İsfahan eyaletindeki patlama seslerinin ardından Tahran, İsfahan ve Şiraz ile İran'ın bazı bölgelerindeki uçuşların askıya alındığı bildirilmişti.

Amerikan medyası, ABD'li yetkililere dayandırdığı haberlerinde, İsrail'in İran topraklarına yönelik bir saldırı düzenlediğini yazmıştı.


Filistin, ABD'nin BM tam üyeliğini engellemeye yönelik "vetosunu" kınadı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Filistin, ABD'nin BM tam üyeliğini engellemeye yönelik "vetosunu" kınadı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Filistin, ABD'nin, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde (BMGK) Filistin'in BM'ye tam üyeliği talep edilen karar tasarısını veto etmesini şiddetle kınadı.

Filistin Devlet Başkanlığı yaptığı yazılı açıklamada, "ABD'nin, Filistin'in BM'ye tam üye olmasını engellemek için BMGK'da veto yetkisini kullanmasını en güçlü ifadelerle kınadı." ifadesine yer verdi.

Devlet Başkanlığı, "ABD'nin vetosu haksız ve ahlak dışıdır. Filistin Devleti'nin BM'ye tam üye olmasını güçlü bir şekilde destekleyen uluslararası toplumun iradesine meydan okumadır" değerlendirmesinde bulunuldu.

ABD, BMGK Filistin'in BM'ye tam üyeliği istenilen karar tasarısını veto etmişti.

15 üyeli BMGK'de ABD'nin "hayır" oyu kullandığı tasarı, 12 "evet" ve 2 "çekimser" oy almıştı.

Karar tasarısının geçmesi için 5 daimi üyeden hiçbirinin "hayır" oyu kullanmaması ve toplamda 9 "evet" oyu alması gerekiyordu.

- Filistin'in üyelik başvurusu

Filistin, 2011'de de BM'ye tam üyelik başvurusu yapmış ancak BMGK'de gereken desteği alamamıştı. Filistin 2012 yılında BM "daimi gözlemci statüsü"ne kavuştu.

Filistin'in BM Daimi Temsilcisi Riyad Mansur, 2 Nisan'da yaptığı açıklamada, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'e bir mektup göndererek, üyelik başvurularının yeniden ele alınması talebinde bulunmuştu.

Guterres de 3 Nisan'da BMGK'ye mektup yazarak, Filistin'in talebinin gündeme alınması çağrısı yapmıştı.

BMGK ise 8 Nisan'da Filistin'in talebini "Yeni Üyelerin Kabulü Komitesi'ne" iletmişti.

BMGK'ye üyelikle ilgili dönüş yapması gereken Komite, iki toplantının ardından mutabakata varamadığını duyurmuştu.

Bunun ardından Cezayir, Filistin'in üyeliği için karar tasarısını müzakerelere açmıştı.


Türkiye'den Gazze'ye insani yardım götüren 9. gemi El-Ariş Limanı açıklarına ulaştı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Türkiye'den Gazze'ye insani yardım götüren 9. gemi El-Ariş Limanı açıklarına ulaştı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Gazze'ye ulaştırılması için 3 bin 774 ton insani yardım malzemesiyle Türkiye'den uğurlanan "9. İyilik Gemisi" Mısır'ın El-Ariş Limanı açıklarına ulaştı.

Mersin Limanı'ndan 16 Nisan'da uğurlanan, Türk Kızılay tarafından temin edilen gıda, bebek malzemeleri, uyku tulumu ve un gibi ihtiyaç malzemeleriyle yola çıkan gemi, Akdeniz'deki yolculuğunu tamamlıyor.

Mısır açıklarında yakıt ikmali yaptıktan sonra rotasına devam eden 9. İyilik Gemisi, Gazze'ye en yakın bölge El-Ariş Limanı açıklarına ulaştı.

Gemi, işlemlerin ardından taşıdığı acil ihtiyaç malzemelerinin indirilmesi için limana yanaşacak.

İndirilecek 3 bin 774 ton insani yardım malzemesi, tırlara yüklenerek Refah Sınır Kapısı üzerinden Gazze'deki Filistin halkına götürülecek.

Türk Kızılay ile AFAD işbirliğinde bugünü kadar 13 uçak ve 8 gemiyle toplamda 39 bin 697 ton çeşitli insani yardım malzemesi Gazze'ye ulaştırıldı.


İran ve Ürdün dışişleri bakanları, ikili ve bölgesel konuları görüştü

Safedi'nin İranlı mevkidaşı ile görüşmesinden bir kare
Safedi'nin İranlı mevkidaşı ile görüşmesinden bir kare
TT

İran ve Ürdün dışişleri bakanları, ikili ve bölgesel konuları görüştü

Safedi'nin İranlı mevkidaşı ile görüşmesinden bir kare
Safedi'nin İranlı mevkidaşı ile görüşmesinden bir kare

İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan ile Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen es-Safedi, New York’ta Filistin’deki son gelişmeler ile ikili ve bölgesel meseleleri görüştü.

İran Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamaya göre, BM Güvenlik Konseyinde (BMGK) bakanlar düzeyinde düzenlenen "Orta Doğu" oturumuna katılmak üzere ABD’de bulunan Abdullahiyan ile Ürdünlü mevkidaşı Safedi bir araya geldi.

ABD’nin İsrail’e desteği ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun saldırıları sona erdirmek istememesinin “Filistinlilere yönelik soykırımın devam etmesinin temel nedeni” olduğu değerlendirmesinde bulunan Abdullahiyan, uluslarası toplumun, özellikle İslam ülkelerinin “bu soykırımı sona erdirmek için harekete geçip çabalarını sürdürmesi gerektiğini ifade etti.

Abdullahiyan, İran’ın İsrail’e yönelik saldırısının, ülkesinin Şam’daki konsolosluk binasına yapılan saldırıya karşı cevap olarak “meşru savunma” çerçevesinde gerçekleştirildiğini ifade ederek “hassas ve hesaplı” bir şekilde askeri ve istihbarat üslerini hedef aldıklarını kaydetti.

Bölgede barış ve istikrarın güçlendirilmesinden yana olduklarını belirten Abdullahiyan, İsrail’in saldırısına verilen karşılığın “sınırlı ve minimum” olduğunu, İsrail’in “herhangi bir maceracı eyleme girişmesi durumunda” ülkesinin cevabının “kesin, hızlı ve kapsamlı” olacağını yineledi.

Abdullahiyan, İsrail’in Filistin halkına karşı sürdürdüğü saldırılara işaret ederek, uluslararası toplum, İslam İşbirliği Teşkilatı ve üye ülkelerin bu saldırıların durdurulması için harekete geçmesi gerektiğini vurguladı.

Ürdün Dışişleri Bakanı Safedi de Filistin meselesinin ülkesi için yüksek öncelik taşıdığını belirterek Gazze’ye yönelik sürdürülen saldırıların sonlandırılması için çabalarının süreceğini ifade etti.

Filistin’deki durumu zor ve karmaşık” olarak nitelendiren Safedi, Ürdün'ün, Filistinlilerin komşu ülkelere yerleştirilmesine yönelik her türlü girişime kesin olarak karşı olduğunu kaydetti.

Abdullahiyan ile Safedi, bazı ikili ve bölgesel konuları da ele aldı.


Hizbullah top mermileriyle İsrail askerlerini hedef alıyor

Lübnan sınırına yakındaki İsrail askerleri (AFP)
Lübnan sınırına yakındaki İsrail askerleri (AFP)
TT

Hizbullah top mermileriyle İsrail askerlerini hedef alıyor

Lübnan sınırına yakındaki İsrail askerleri (AFP)
Lübnan sınırına yakındaki İsrail askerleri (AFP)

Lübnan Hizbullah grubu dün (Perşembe) yaptığı açıklamada, Raheb bölgesi yakınlarında toplanan İsrail askerlerini top mermileriyle hedef aldığını duyurdu.

Hizbullahın açıklamasında saldırının tam yeri veya sonuçları belirtilmedi. İsrail'den ise  saldırı ile ilgili henüz bir açıklama yapılmadı.


Erdoğan'ın Irak ziyaretinde ilişkilerde sıçrama bekleniyor

Kuzey Irak'ta PKK operasyonlarına katılan iki Türk helikopteri (arşiv - Türkiye Savunma Bakanlığı)
Kuzey Irak'ta PKK operasyonlarına katılan iki Türk helikopteri (arşiv - Türkiye Savunma Bakanlığı)
TT

Erdoğan'ın Irak ziyaretinde ilişkilerde sıçrama bekleniyor

Kuzey Irak'ta PKK operasyonlarına katılan iki Türk helikopteri (arşiv - Türkiye Savunma Bakanlığı)
Kuzey Irak'ta PKK operasyonlarına katılan iki Türk helikopteri (arşiv - Türkiye Savunma Bakanlığı)

Türkiye ve Irak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın önümüzdeki Pazartesi günü Bağdat'a yapacağı ziyarette ilişkilerinde bir sıçrama bekliyor. Ankara ve Bağdat'ta yapılan duyuruya göre ziyarette güvenlik, ekonomi ve kalkınma konularının yanı sıra, su ve enerji dosyalarını da içeren stratejik çerçeve anlaşmasının imzalanması öngörülüyor.

Irak hükümetinden bir kaynak, Türkiye Savunma Bakanı Yaşar Güler'in çarşamba günü açıkladığı, PKK’nın faaliyetleriyle mücadelede iki komşu ülke arasında iş birliğine ilişkin stratejik bir anlaşmanın imzalanması hakkındaki açıklamasını dün (Perşembe) doğruladı.

Milli Savunma Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri Zeki Aktürk dünkü (Perşembe) haftalık basın toplantısında, Türkiye ‘nin “Pençe Kilit’te” operasyonunu hızlandıracağını ve kilitin bu yaz kapanacağını, kilit kapanırken, Bakanımız açıkladığı gibi: Öngörülemez, alışılmadık, PKK’nin reaksiyon gösteremeyeceği şekilde kapanacağını belirtti.

Buna karşılık Iraklı kaynak, "konunun aynı zamanda iki ülke arasındaki güvenlik iş birliğiyle, güvenlik ve ekonomik yönlerle ilgili birçok ortak çıkar konusuyla da ilintili olduğunu" ifade etti. Kaynak Şarku’l Avsat’a Türk tarafının Irak'a su paylaşımının sağlanması ve bir mekanizma kurulması konusunda iş birliği gösterdiğini, dosyanın Erdoğan'ın ziyareti sırasında görüşüleceğini belirtti.

 Erdoğan, salı günü yaptığı açıklamada, gündeminin en önemli maddelerinden birinin su meselesi olacağını, ayrıca Irak'ın doğalgaz ve petrolün Türkiye üzerinden taşınmasına ilişkin taleplerinin de bulunduğunu, her iki konunun da çözümü için çalışılacağını söyledi.

Irak'ın geçen yıl lansmanını duyurduğu "Kalkınma Yolu" projesi, Erdoğan'ın ziyaretinin gündeminde önemli bir madde oluşturuyor. Türkiye Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdülkadir Uraloğlu geçtiğimiz cuma günü yaptığı açıklamada, geçtiğimiz aylarda bakanlar düzeyinde ve teknik görüşmelerde bulunularak, Türkiye ile Irak arasında, projenin takibi için "Bakanlar Kurulu" benzeri bir ortak mekanizmanın kurulması yönünde karara varıldığını söyledi. Projeye aynı zamanda BAE ve Katar’ın da katılması bekleniyor.

Türkiye-Irak meclisinden heyetler arasında, çarşamba ve perşembe günleri Ankara'da görüşmeler yapıldı. Terörle mücadele konusunda ortak hareket etmenin, ekonomi ve kalkınma alanlarında iş birliğini geliştirmenin iki ülkenin çıkarına olduğunu, Erdoğan'ın ziyaretinin çok önemli bir dönüm noktası oluşturacağı ifade edildi.


SOHR: İsrail saldırıları Suriye'nin güneyindeki bir askeri bölgeyi hedef aldı

İsrail'in Suriye'ye önceki baskınlarından (Arşiv- Reuters)
İsrail'in Suriye'ye önceki baskınlarından (Arşiv- Reuters)
TT

SOHR: İsrail saldırıları Suriye'nin güneyindeki bir askeri bölgeyi hedef aldı

İsrail'in Suriye'ye önceki baskınlarından (Arşiv- Reuters)
İsrail'in Suriye'ye önceki baskınlarından (Arşiv- Reuters)

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi'nin (SOHR) açıklamasına göre İsrail saldırıları bugün (Cuma) şafak vakti Suriye'nin güneyindeki bir Suriye ordusu mevzisini hedef aldı.

Gözlemevi, "saldırıların As-Suveyda ile Deraa arasındaki bölgede meydana geldiğini ve İsrail uçaklarının herhangi bir hava savunması olmaksızın yoğun uçuş gerçekleştirdiğini bildirdi. SOHR, "Bölge, radar taburunun bulunduğu Zara ile Karfa arasında yer alıyor" bilgisini paylaştı.

SOHR, "İsrail savaş uçaklarının baskınlarında hava savunmasının karşı koymasını veya izlemesini engellemek için Daraa'daki bir radar taburunun hedef alındığını" doğruladı.

Suriyeli aktivistler daha önce cuma günü saldırılarının ülkenin güneyinde Suveyda'daki Suriye ordusunun mevzilerini hedef aldığını bildirmişti.

Suveyda haberlerinin yer aldığı Suveyda24 sitesinin Genel Yayın Yönetmeni Rayan Maruf, "Suriye ordusuna ait bir radar taburunun bombalandığını" doğruladı.

İran resmi medyası bugün (Cuma) şafak vakti İsfahan'ın merkezinde patlamalar duyulduğunu bildirirken, Amerikan medyası yetkililerin, İsrail'in ezeli rakibine karşı misilleme saldırıları düzenlediğini söylediğini aktardı.


Darfur ve Kordofan'da askeri gerilim

Hartum eyaletinin Omdurman şehrinde savaşta hasar gören evlerin arasında bir Sudan ordusu mensubu (Reuters)
Hartum eyaletinin Omdurman şehrinde savaşta hasar gören evlerin arasında bir Sudan ordusu mensubu (Reuters)
TT

Darfur ve Kordofan'da askeri gerilim

Hartum eyaletinin Omdurman şehrinde savaşta hasar gören evlerin arasında bir Sudan ordusu mensubu (Reuters)
Hartum eyaletinin Omdurman şehrinde savaşta hasar gören evlerin arasında bir Sudan ordusu mensubu (Reuters)

Sudan'daki savaşın iki tarafı arasındaki askeri gerilimin seviyesi dün (perşembe) yeniden arttı. Orduya ait savaş uçakları ülkenin batısındaki Darfur bölgesinde Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) mevzilerine hava saldırıları düzenlerken, HDK kaynakları güneydeki Kordofan bölgesini ordunun elinden kurtarmak için ilerlemekten söz etti.

Günlerdir Darfur ve Kordofan bölgelerinde yoğun çatışmalar yaşanıyor. Bu durum insani acıları ve yerinden edilmeleri arttırıyor.

Ordu jetleri, Kuzey Darfur eyaletinin başkenti el-Faşir ve Güney Darfur eyaletinin başkenti Nyala’daki HDK mevzilerini bombalarken, görgü tanıkları şehrin pazarlarında ‘yakıt fiyatlarındaki artışla birlikte genel fiyatlarda da önemli artış yaşandığını’ bildirdi.

Sudan'ın orta kesimindeki El Cezire eyaletinde Sivil Direniş Komiteleri, ‘ordunun dört ay önce eyaletten çekilmesinden beri HDK'nin en iğrenç ihlal türlerini; öldürme, yağmalama, tecavüz ve sindirme eylemlerini gerçekleştirmeden hiçbir yeri terk etmediğini’ söyledi. Komiteler, HDK'yi ‘eyalette 800'den fazla kişiyi öldürmekle’ suçladı.

Konuyla ilgili olarak Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Sudan'daki hastanelerin çöküşün eşiğinde olduğu uyarısında bulundu. WHO Doğu Akdeniz Bölge Direktörü Hanan Hasan Balkhy de yaptığı açıklamada, salgın hastalıkların halk arasında yayıldığı dönemde ülkeyi bir ‘ilaç açığının’ kuşattığını söyledi. Balkhy, “Çatışmalardan etkilenen ülkelerdeki hastanelerin yaklaşık yüzde 70 ila 80'i ya kendilerine yönelik saldırılar ya da tıbbi malzeme ve işgücü eksikliği nedeniyle çalışmıyor” ifadesini kullandı.


BAE Dışişleri Bakanı, İranlı mevkidaşıyla bölgedeki gelişmeleri görüştü

BAE Dışişleri Bakanı Şeyh Abdullah bin Zayed Al Nahyan
BAE Dışişleri Bakanı Şeyh Abdullah bin Zayed Al Nahyan
TT

BAE Dışişleri Bakanı, İranlı mevkidaşıyla bölgedeki gelişmeleri görüştü

BAE Dışişleri Bakanı Şeyh Abdullah bin Zayed Al Nahyan
BAE Dışişleri Bakanı Şeyh Abdullah bin Zayed Al Nahyan

BAE Dışişleri Bakanı Şeyh Abdullah bin Zayed Al Nahyan, İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Amir Abdullahian ile yaptığı telefon görüşmesinde bölgedeki mevcut tehlikeli gelişmeleri ve bunların bölgesel ve uluslararası güvenlik ve barışa yansımalarını ele aldı.

BAE Dışişleri Bakanı, Ortadoğu bölgesindeki gerilim çemberinin genişlemesini önlemek ve mevcut gerilimi düşürmek için çalışmanın önemini vurguladı. Al Nahyan, farklılıkları çözmenin, bölgenin ve halkın güvenliğini sağlamanın yolunun diplomasi ve diyaloğa öncelik vermek olduğuna dikkat çekti.

Şeyh Abdullah bin Zayed, bölge ülkelerinin faydalanması ve hak ettiği şeyin barış, refah ve kalkınma olduğunu vurguladı.

Görüşmede, iki komşu ülke arasındaki ilişkiler ve bu ilişkileri iki ülkenin ve bölgenin ortak çıkarlarına hizmet edecek şekilde geliştirmenin yolları ele alındı.