Mısır: Ulusal Diyalog yeni yüksek öğrenim stratejisini tartışıyor

Yeni yüksek öğrenim stratejisi, Mısır iş gücü piyasasına ayak uydurmayı amaçlıyor

Ulusal Diyalog Mütevelli Heyeti toplantısından bir bölüm (Şarku’l Avsat)
Ulusal Diyalog Mütevelli Heyeti toplantısından bir bölüm (Şarku’l Avsat)
TT

Mısır: Ulusal Diyalog yeni yüksek öğrenim stratejisini tartışıyor

Ulusal Diyalog Mütevelli Heyeti toplantısından bir bölüm (Şarku’l Avsat)
Ulusal Diyalog Mütevelli Heyeti toplantısından bir bölüm (Şarku’l Avsat)

Mısır Ulusal Diyalog toplantılarına katılanlar, Ulusal Eğitim ve Öğretim Yüksek Konseyi’ni kuran yasa tasarısı üzerine kapsamlı tartışmalara başladılar. Ulusal Eğitim ve Öğretim Yüksek Konseyi, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi'nin direktifiyle Bakanlar Kurulu tarafından Ulusal Diyalog komitelerine havale edilen ve iş gücü piyasasına ayak uydurmayı amaçlayan bir projedir.

(foto altı) Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi (arşiv - DPA)
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi (arşiv - DPA)

Teknoloji Eğitiminden Sorumlu Yüksek Öğretim Bakanı Danışmanı Dr. Ahmed es-Sabbağ, bakanlığın Ulusal Eğitim ve Öğretim Yüksek Konseyi’ni kuran yasa tasarısını ilke olarak onayladığını duyurdu. Es-Sabbağ, “Bakanlığın şu anda yasa tasarısının tam çalışması üzerinde çalışan ve gözlemler yapan bir iç ekibi” olduğunu söyledi.

(foto altı) Ulusal Diyalog (Ulusal Diyalog Facebook sayfası)
Ulusal Diyalog (Ulusal Diyalog Facebook sayfası)

Es-Sabbağ, dünkü (Çarşamba) Ulusal Diyalog oturumunda yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı: “Bakanlığın açıklamalarının çoğu, Ulusal Eğitim ve Öğretim Yüksek Konseyi'nin oluşumuna ilişkin birçok konuşmacı tarafından yapılan önerilerdir. Bakanlık, Konsey Başkanı'nın yürütme görevlerini azaltmaya çalışmanın yanı sıra, strateji geliştirmeye ve bunların uygulanmasının doğasını belirlemeye odaklanıyor.”

Ulusal Diyalog Eğitim ve Bilimsel Araştırma Komisyonu Raportörü Cemal Şeyha ise yaptığı konuşmada, Ulusal Eğitim ve Öğretim Yüksek Konseyi'nin kurulmasının “bu sistemin yeniden yapılandırılması için ilk adım olacağını” vurguladı. “Stratejilerin ve planların geliştirilmesini denetleyen ve bunların uygulanmasını takip eden bir üst komite olması” gereğini vurgulayan Şeyha, Ulusal Eğitim ve Öğretim Yüksek Konseyi yasa tasarısının Ulusal Diyalog içinde sunulmasının “Mısır Temsilciler Meclisi'ne (Parlamento) gönderilmeden önceki adım” olduğuna dikkat çekti.

(foto altı) Mısır'daki Ulusal Diyalog oturumlarından bir kesit (Ulusal Diyalog Facebook sayfası)
Mısır'daki Ulusal Diyalog oturumlarından bir kesit (Ulusal Diyalog Facebook sayfası)

31 Mayıs’da gerçekleştirilen Ulusal Diyalog oturumu, eğitim sürecinin karşı karşıya olduğu mevcut zorluklar ışığında Ulusal Eğitim ve Öğretim Yüksek Konseyi”nin doğası ve hedefleri hakkındaki algılarla ilgili tartışmalara tanık oldu. Mısır'da böbrek naklinin öncüsü olan Dr. Muhammed Ganim, katıldığı bir Ulusal Diyalog oturumunda “eğitim sürecinin tüm kollarının bu konseyde temsil edilmesi ve Millî Eğitim Bakanlığı'nın konseyde temsil edilmemesi şartıyla, yüksek bir eğitim kurulunun varlığı için” çağrıda bulundu. Ganim ayrıca, “konseyin yazar, akademisyen ve eğitimcilerden oluşması ve Başbakan’a değil, doğrudan Cumhurbaşkanı’na bağlı olmasını” şart koştu.

Ganim'e göre, “Kurulun belirli uzmanlıkları olmalı ve bunların başında tüm aşamalar için entegre bir eğitim stratejisi çalışması gelmeli. Kurul, bakanların değişmesiyle değişmemeli, ayrıca müfredat ve eğitim sürecinin kalitesini dikkate alarak sürekli gözden geçirilmelidir.”

(foto altı) Mısır'da parti çalışmalarının önündeki engeller konulu Ulusal Diyalog Oturumu'ndan bir bölüm. (Ulusal Diyalog Facebook sayfası)
Mısır'da parti çalışmalarının önündeki engeller konulu Ulusal Diyalog Oturumu'ndan bir bölüm. (Ulusal Diyalog Facebook sayfası)

Mısır hükümeti tarafından sunulan yasa taslağı şunu şart koşuyor: “Ulusal Eğitim ve Öğretim Yüksek Konseyi, Cumhurbaşkanı’na rapor verir, Başbakan’ın başkanlığında oluşturulur ve bünyesinde bir dizi bakan, eğitim alanında uzman ve el-Ezher'in temsilcilerini içerir.”

Mısır Parlamentosu üyesi Dr. İrin es-Said, “tüm dallarda eğitim stratejileri hakkında genişletilmiş bir tartışma başlatmanın olumlu bir husus olduğuna ve üniversite eğitiminin kalitesine ve iş gücü piyasasının gerçek ihtiyaçlarının ölçülmesine özel önem verilmesi gerektiğine” inanıyor. Es-Said ayrıca, “pratik eğitimin genel eğitim sürecinde somut bir rolü olduğuna ve herkese sunulmasını sağlamak için kontroller ve mekanizmalar oluşturulması gerektiğini” ifade etti.

Şarku’l Avsat'a konuşan es-Said, şu ifadeleri kullandı: “Bu oluşumun bağımsız olması, sadece yeni bir varlık değil, somut ve doğrudan bir etkiye sahip olması ve geleceğin bilim ve araştırmalarına uygun yeni fakültelerin oluşturulması konusunda alışılmışın dışında düşünülmesini sağlaması önemlidir.”

(foto altı) Ulusal Diyalog oturumlarından bir bölüm. (Ulusal Diyalog Mütevelli Heyeti Facebook sayfası)
Ulusal Diyalog oturumlarından bir bölüm. (Ulusal Diyalog Mütevelli Heyeti Facebook sayfası)

Ulusal Diyalog öncesinde tartışmaya sunulan yasa tasarısına göre yeni kurul, “çeşitli sektörlerde eğitim ve öğretim alanındaki ulusal öncelikleri gözden geçirmeyi ve güncellemeyi, her tür ve aşamada eğitim ve öğretim için birleşik politikalar belirlemeyi ve bu politikaların uygulanmasını ilgili bakanlık, kurum ve kuruluşlar nezdinde takip etmeyi, eğitim için birleşik politikalar çizerken iş gücü piyasasının bilgi veri tabanlarını analiz etmekten yararlanmayı, eğitim ve öğretim sisteminin her tür ve aşamasında geliştirilmesi için gerekli teknik, idari, yasal ve ekonomik çerçeveye ilişkin öneriler hazırlamayı ve iş gücü piyasasının ihtiyaçlarını karşılamayı” amaçlıyor.



Hamas yanlısı bir araştırmacının özür tweeti, destekçileri arasında öfkeye yol açtı

Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampı’nda İsrailli rehinelerin cesetlerini arayan İzzeddin el-Kassam Tugayları savaşçılarının yanında duran Filistinli bir çocuk, 1 Aralık 2025 (EPA)
Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampı’nda İsrailli rehinelerin cesetlerini arayan İzzeddin el-Kassam Tugayları savaşçılarının yanında duran Filistinli bir çocuk, 1 Aralık 2025 (EPA)
TT

Hamas yanlısı bir araştırmacının özür tweeti, destekçileri arasında öfkeye yol açtı

Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampı’nda İsrailli rehinelerin cesetlerini arayan İzzeddin el-Kassam Tugayları savaşçılarının yanında duran Filistinli bir çocuk, 1 Aralık 2025 (EPA)
Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampı’nda İsrailli rehinelerin cesetlerini arayan İzzeddin el-Kassam Tugayları savaşçılarının yanında duran Filistinli bir çocuk, 1 Aralık 2025 (EPA)

Hamas yanlısı Filistinli bir araştırmacının, hareketin siyasi büro üyelerinden birinden kamuoyu önünde özür dilemesi, özellikle bu özrün söz konusu üyenin siyasi bir açıklamasına yöneltilen eleştirinin ardından gelmesi nedeniyle Hamas destekçileri arasında tepkiye yol açtı.

Katar’da yaşayan ve Hamas’a desteğiyle bilinen Filistinli siyasi araştırmacı Mahmud Hamid el-İle, salı akşamı X platformunda, hareketin yine Katar’da bulunan siyasi büro üyesi Muhammed Nazzal’dan özür diledi. El-İle, özrünü bir ay önce aynı platformda Nazzal’ın Hamas’ın silahları ve Gazze Şeridi’ndeki geleceğine ilişkin açıklamalarının ardından paylaştığı bir mesajda yer verdiği ifade nedeniyle yaptı.

Krizin kökeni, geçen yıl ekim ayında Reuters’ın yayımladığı bir habere dayanıyor. Haberde, Nazzal’a Hamas’ın Gazze Şeridi’nde silah bırakıp bırakmayacağı sorulduğunda verdiği yanıt aktarılmıştı. Nazzal, “Evet ya da hayır diyemem” ifadesini kullanmış, ardından “Silah meselesi genel bir ulusal konudur ve yalnızca Hamas’la ilgili değildir. Sahada silahlı gücü olan başka gruplar da var” demişti.

Bu açıklamalar Hamas içinde geniş çapta tepki çekti. Tepki gösterenler arasında, sözlerin muğlaklığı nedeniyle eleştiriler yönelten araştırmacı Mahmud el-İle de vardı. El-İle, açıklamaların hem siyasi büro üyesi tarafından yapılmış olmasına hem de hareketin farklı kademelerindeki, özellikle Gazze’de yaşayan veya aslen Gazze kökenli olan diğer yöneticilerin tutumlarıyla çelişmesine dikkat çekmişti.

Nazzal’ın sözlerine yönelik itirazların büyümesi üzerine Hamas bir açıklama yayımlayarak beyanların ‘bağlamından koparıldığını’ bildirdi.

Paylaşımına gelen tepkilerin ardından birkaç gün sonra eleştirisini silmek zorunda kalan el-İle, krizin bu noktada sona erdiğini düşünüyordu.

Özrün sebebi neydi?

Ancak özrün yayımlanması, bunun nedenine ilişkin yeni soru işaretleri doğurdu. Daha sonra X platformundaki bazı Hamas yanlısı kullanıcıların paylaşımlarına ve Katar’daki hareket kaynaklarının Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamalara göre, olayın arka planında Muhammed Nazzal’ın attığı adım bulunuyor. Buna göre Nazzal, uzun yıllardır ikamet ettiği Doha’da Katar resmi makamlarına Mahmud el-İle hakkında şikâyette bulunarak, kendisine hakarette bulunduğu ve manevi zarar verdiği iddiasını gündeme getirdi.

ghy
Katar'ın başkenti Doha'da İsrail’in hava saldırısı düzenlediği bina (Reuters)

Kaynaklardan birine göre, pek çok kişi, aralarında bazı üst düzey yöneticiler de olmak üzere, arabuluculuk yaparak anlaşmazlığı çözmeye çalıştı, ancak Nazzal, kendisine yönelik ifadeler nedeniyle X platformu üzerinden kamuoyuna açık bir özür yayınlanmasında ısrar etti. Bu şart yerine getirilince, Nazzal’ın başka bir talepte bulunmaması ve anlaşmazlığın kapanması üzerinde uzlaşıldı. Buna rağmen Nazzal’ın ‘maddi tazminat talebinde ısrar ettiği’ ifade edildi.

Hareketle ilişkili başka kaynaklar ise ‘Mahmud el-İle’nin özrünün krizi çözmek için yalnızca ilk adım olduğunu, sürece müdahil olan bazı kişilerin Nazzal’ın öfkesini yatıştırmak ve onu şikâyeti geri çekmeye ikna etmek amacıyla el-İle’yi bu yöne yönlendirdiğini’ aktardı.

Aktivistler arasında öfke

Hamas’ın içinden ve dışından birçok isim özür meselesine tepki gösterdi. Tepki verenler arasında Filistinli gazeteci Muna Havva da vardı. Havva, sosyal medya hesabında, “Filistin’deki özgürlük hareketlerinin tarihinde, ne yaşanırsa yaşansın, bir liderin kendi mensuplarından birini üçüncü bir tarafa ya da başka bir otoriteye şikâyet ettiği tek bir örnek dahi yoktur. Bu davranış ne ulusal örgütlerin ahlakıyla ne de kabile geleneklerinde kabul gören en basit sığınma kurallarıyla bağdaşır. Utanç verici, acı verici, üzücü” diye yazdı.

Havva bir başka paylaşımında ise şu ifadeleri kullandı: “İsrail’in bugünkü genişlemesi kadar tehlikeli bir dönem görülmedi; tarih de Gazze’de halkımızın yaşadığı kadar vahim bir katliama tanıklık etmedi. Bu felaketin ortasında, halkımızın önde gelen isimlerinden biri, bir gencin attığı bir tweet yüzünden onu başka bir devlete şikâyet ediyor; geçimini ve güvenliğini riske atıyor. ‘Direniş’in liderleri halkımızdan ateş altında direnmelerini isterken, tek bir eleştiri cümlesine dahi tahammül edemiyor.”

Ayrıca Hamas gibi gruplara verdiği destekle bilinen aktivist Cemil Mikdad da konuya ilişkin paylaşım yaptı. Mikdad, “Hamas’tan bir yönetici, Katar’da yaşayan bir Filistinliyi, hakkında Katar mahkemelerinde dava açtıktan sonra uzun bir özür metni yayımlamaya zorladı; üstelik yalnızca kendisini eleştirdiği bir önceki paylaşım yüzünden!” ifadesini kullandı. Mikdad sözlerini şöyle sürdürdü: “Harika gerçekten… Nereye geldik? Halk olarak eleştirme hakkına sahip olduğumuz ve bizi dinlemekle yükümlü olan liderlerimiz, şimdi Arap mahkemelerini bize karşı bir güç olarak kullanıyor. Bu da ne demek oluyor? Siz ne hale geldiniz böyle, cahiller?!”

Hamas’ın silahlı yapısının geleceği, hareketin üst düzey isimlerinin açıklamalarında uzun süredir farklılık gösteren bir başlık olarak öne çıkıyor. Hamas’ın yurt dışı sorumlusu Halid Meşal, geçtiğimiz cumartesi günü İstanbul’da düzenlenen bir panelde, “Hamas’ın ancak bir Filistin devleti kurulması hâlinde silah bırakabileceğini” söyledi.

Buna karşın, Meşal’in açıklamasından yalnızca bir gün sonra, Hamas yetkilisi Basim Naim AP’ye yaptığı değerlendirmede, hareketin kapsamlı bir güvenlik ve siyasi düzenlemenin parçası olmak kaydıyla ‘silahların depolanması ya da dondurulması gibi seçeneklerin görüşülmesine açık olduğunu’ belirtti.

Hamas’ın siyasi büro üyelerinden Husam Bedran ise salı günü yaptığı açıklamada, sürecin ikinci aşamaya geçmesinin ‘İsrail’in ihlalleri durdurmasına’ bağlı olduğunu ifade etti. Öte yandan Hamas’ın birçok lideri ve sözcüsü, aralarında Halil el-Hayye ve Hazım Kasım’ın da bulunduğu isimler, hareketin ikinci aşamaya geçmeye ‘hazır olduğunu’ vurgulayan açıklamalarını sürdürdü.


Amerika Birleşik Devletleri'nin Gazze'de yakın zamanda ikinci aşamanın yaşanacağına dair beklentileri

Filistinliler, dün Gazze şehrinde fırtınanın ardından sular altında kalan caddeden geçmek için bir aracın çektiği el arabasına biniyorlar (AP)
Filistinliler, dün Gazze şehrinde fırtınanın ardından sular altında kalan caddeden geçmek için bir aracın çektiği el arabasına biniyorlar (AP)
TT

Amerika Birleşik Devletleri'nin Gazze'de yakın zamanda ikinci aşamanın yaşanacağına dair beklentileri

Filistinliler, dün Gazze şehrinde fırtınanın ardından sular altında kalan caddeden geçmek için bir aracın çektiği el arabasına biniyorlar (AP)
Filistinliler, dün Gazze şehrinde fırtınanın ardından sular altında kalan caddeden geçmek için bir aracın çektiği el arabasına biniyorlar (AP)

ABD'nin Birleşmiş Milletler Büyükelçisi Mike Waltz dün Kudüs'te yaptığı açıklamada, Başkan Donald Trump'ın Gazze barış planının ikinci aşamasına ilişkin gelişmeler hakkında "yakında" duyurular beklediğini belirterek, Washington'un Hamas'ın yeniden yapılanmasına izin vermeyeceğini vurguladı.

Waltz, planın ana bileşenlerinin, hizmetleri yönetecek teknokrat bir Filistin yönetimi, ilgili tarafların maliyetleri karşılamasını sağlayacak bir finansman mekanizması ve son olarak uluslararası bir istikrar gücü olduğunu açıkladı.


İsrail, Gazze'ye gönderilecek yardımlar için Ürdün ile olan sınır kapısını yeniden açtı

Kral Hüseyin Köprüsü ile Ürdün arasındaki sınır geçişi (AFP)
Kral Hüseyin Köprüsü ile Ürdün arasındaki sınır geçişi (AFP)
TT

İsrail, Gazze'ye gönderilecek yardımlar için Ürdün ile olan sınır kapısını yeniden açtı

Kral Hüseyin Köprüsü ile Ürdün arasındaki sınır geçişi (AFP)
Kral Hüseyin Köprüsü ile Ürdün arasındaki sınır geçişi (AFP)

İsrail ve Filistinli yetkililer AFP'ye verdikleri demeçte, İsrail'in, Gazze'ye yardım taşıyan kamyonlar için Ürdün ile işgal altındaki Batı Şeria arasındaki Kral Hüseyin Köprüsü (Allenby Köprüsü) sınır kapısını, kapanmasından yaklaşık üç ay sonra dün yeniden açtığını söyledi.

İsrail, eylül ayında Ürdünlü bir sürücünün sınırda ateş açarak iki İsrail askerini öldürmesinin ardından sınır kapısını kapatmıştı. Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre birkaç gün sonra, sınır kapısı bireysel geçişlere yeniden açıldı, ancak savaşın harap ettiği Gazze Şeridi'ne yönelik insani yardımlara kapalı kaldı.

İsrail hükümetinin Topraklardaki Hükümet Faaliyetleri Koordinatörlüğü (COGAT) sözcüsü, "Allenby Köprüsü sınır kapısı bugün açıldı ve kamyonlar Allenby Köprüsü'nden Gazze'ye geçiyor" dedi. Adının açıklanmasını istemeyen bir Filistinli yetkili de sınır kapısının yeniden açıldığını doğruladı.

Yetkilinin açıklamasına göre, salı günü çimento ve yapım malzemesi taşıyan 96 kamyonun geçişine izin verildi. Dün ise insani yardım taşıyan 20 kamyon bu sınır kapısından giriş yaparken, inşaat sektörü için kumun da bugün girişine izin verilmesi bekleniyor.

Sınır kapısının kapatılmasından bu yana Ürdünlü yetkililer, Batı Şeria'nın kuzeyindeki Şeyh Hüseyin sınır kapısından Gazze'ye yardım ulaştırabildiklerini söylüyor. Salı günü bir İsrailli yetkili, Ürdün'den Allenby Köprüsü sınır kapısından mal ve yardım transferinin yakında yeniden başlayacağını söyledi.

Yetkili şöyle devam etti: “Gazze Şeridi'ne giden tüm yardım kamyonları, kapsamlı bir güvenlik kontrolünden geçtikten sonra, refakat ve güvenlik eşliğinde seyahat edecek… Ürdünlü sürücüler ve kargolar için güvenlik kontrolü ve kimlik doğrulama prosedürleri sıkılaştırıldı. Geçişi güvence altına almak için özel güvenlik güçleri görevlendirildi.”

Ürdün Vadisi'ndeki sınır geçişi, Batı Şeria'dan Filistinlilerin İsrail topraklarına geçmeden ayrılmalarına olanak tanıyan tek geçiş noktasıdır.

İsrail, özel izinleri olmadığı sürece Filistinlilerin havaalanlarından geçmesine izin vermiyor.