Ateşkesin sona ermesinin ardından Hartum'da çatışmalar yoğunlaştı ve topçu bombardımanı başladı

Sudan ordusu, ABD yaptırımlarının ardından başkentteki güçlerini takviye etti

Hartum'un kuzeyinde 1 Mayıs’ta gerçekleşen bir hava saldırısının ardından dumanlar yükseliyor (Reuters)
Hartum'un kuzeyinde 1 Mayıs’ta gerçekleşen bir hava saldırısının ardından dumanlar yükseliyor (Reuters)
TT

Ateşkesin sona ermesinin ardından Hartum'da çatışmalar yoğunlaştı ve topçu bombardımanı başladı

Hartum'un kuzeyinde 1 Mayıs’ta gerçekleşen bir hava saldırısının ardından dumanlar yükseliyor (Reuters)
Hartum'un kuzeyinde 1 Mayıs’ta gerçekleşen bir hava saldırısının ardından dumanlar yükseliyor (Reuters)

Başkente takviye kuvvetler getiren Sudan ordusu ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasındaki ateşkesin bozulmasının ardından çatışmalar yoğunlaşırken, dün (Cuma) Hartum semalarında topçu ve hava bombardımanı sesleri yankılandı. Diğer yandan Washington, çatışmanın her iki tarafına da yaptırımlar uygulandığını duyurdu.

Görgü tanıkları, Omdurman banliyösünde Sudan Radyo ve Televizyon Kurumu binasının çevresinden top sesleri duyduklarını bildirdiler. Hartum'un batısındaki el-Lamab bölgesi, savaşan iki taraf arasında ağır silahların kullanıldığı şiddetli çatışmalara tanık oldu. Hartum ve çevresi, 15 Nisan'dan bu yana Korgeneral Abdulfettah el-Burhan liderliğindeki ordu ile Korgeneral Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti) liderliğindeki HDK arasında şiddetli çatışmalara sahne oluyor.

15 Nisan'dan beri devam eden çatışmalarda bin 800'den fazla kişi öldü. Birleşmiş Milletler (BM), 1,2 milyondan fazla kişinin ülke içinde yerinden edildiğini ve yarım milyondan fazla kişinin yurt dışına sığındığını bildirdi. İki taraf, en son Suudi Arabistan ve ABD'nin arabuluculuğunda Cidde kentinde yapılan görüşmelerde olmak üzere birden fazla ateşkes anlaşmasına vardı. Ancak her seferinde ateşkes hızla bozuldu ve özellikle Hartum ve ülkenin batısındaki Darfur bölgesinde çatışmalar yeniden başladı.

(foto altı) Sudan ordusunun askerleri başkent Hartum’un bir mahallesinde (AFP)
Sudan ordusunun askerleri başkent Hartum’un bir mahallesinde (AFP)

Ordu takviye kuvvetleri

Sudan ordusu, şiddetin daha da artma ihtimalini gösteren bir girişimle dün  Hartum'un merkezindeki operasyonlara destek için takviye kuvvetler getirdiğini duyurdu. Gözlemciler, ordunun ‘yakında HDK’ye karşı büyük bir saldırı başlatmayı planladığına ve bu nedenle Cidde'deki müzakerelerden çekildiğine’ dikkat çekiyor.

Ordunun çarşamba günü yaptığı açıklamada, HDK’yi ateşkese uyma yükümlülüklerini yerine getirmemek, hastanelerden ve vatandaşların evlerinden çekilmemekle suçlayarak haftalarca süren müzakerelere katılımını askıya aldığını duyurdu.

Sudan ordusu, Suudi Arabistan ve ABD taraflarını karşı tarafı ateşkes şartlarını uygulamaya ikna etme çabalarını sürdürmeye çağırdı. Sudan Silahlı Kuvvetleri Resmi Sözcüsü, Facebook hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, “Silahlı kuvvetler, Cidde görüşmelerini kabul etmelerinin, devam eden operasyonlar sonucunda vatandaşlarımızın acılarını hafifletmek için insani yönleri kolaylaştırmanın yollarını tartışmayı ve isyanı sona erdirecek ve ülkemizi demokratik dönüşüm yoluna döndürecek askeri düzenlemelere ulaşmayı amaçladığını defalarca teyit etti. İsyancıların sorumluluklarını yerine getirmemesine rağmen birden fazla ateşkes teklifinde de anlaştık. Karşı taraf Cidde Anlaşması'nda imzalanan hususlardan herhangi birini uygulamamakla birlikte, ateşkesi tekrar tekrar ihlal etmeye devam etti. Söz konusu anlaşma maddelerinin en önemlileri yerleşim yerlerinden çıkılması, vatandaşlarımızın canlı kalkan olarak kullanılmaması, hastanelerin, kamu kurumlarının, hizmet tesislerinin, karakolların boşaltılması ve yolların açılmasıdır” ifadeleri yer aldı.

Sudan ordusu müzakere heyetinin “arabuluculuğun üzerinde anlaşmaya varılan hususlara bağlı kalmayı garanti eden adil ve daha etkili bir yaklaşım benimsemesi umuduyla” Cidde'de kaldığı belirtilen açıklamanın devamında “Delegasyonumuz, perşembe günü arabulucularla gayrı resmi istişarelerde bulunulan bir görüşmede anlaşmanın müzakerelerin devamını sağlayacak şekilde uygulanmasına yönelik bir teklif sundu. Ancak arabuluculuk, tamamen görmezden geldiği ve açıklamasında değinmediği tekliflerimize yanıt vermeden görüşmeleri askıya aldığını belirterek bizi şaşırttı. Bu, halkımızın güvenlik ve barış konusundaki isteklerini karşılayan adil çözümlere ulaşmaya yardımcı olmayacaktır. Halkımızın mağduriyetinin giderilmesini temenni ediyor, arabuluculuğun karşı tarafı ateşkes ve geçici ateşkesin gereklerini yerine getirmeye ikna etme çabalarını sürdürmesini istiyoruz. Yeniden müzakere yoluna dönmemizi sağlayacak şekilde, arabuluculuğa da krizi çözme girişiminden dolayı teşekkürlerimizi yineliyoruz.” denildi.

(foto altı) Geçen hafta nispeten sakin bir dönemde Hartum'un güneyindeki bir pazarda alışveriş hareketliliği (AFP)
Geçen hafta nispeten sakin bir dönemde Hartum'un güneyindeki bir pazarda alışveriş hareketliliği (AFP)

Müzakere öncesi kazançlar

Washington, Cidde'deki ateşkesin ve müzakerelerin çökmesinden çatışmanın iki tarafını sorumlu tuttuktan sonra, perşembe günü bazı şirketlere yaptırımlar uygulandığını ve çatışmanın iki tarafıyla bağlantılı yetkililerin giriş vizelerine kısıtlamalar getirildiğini duyurdu. Ekonomik yaptırımlar, orduyu destekleyen Sudan Master Technology şirketi de dahil olmak üzere sanayi, savunma ve silahlanma sektörlerindeki birçok şirketi hedef alıyor.

HDK’ye gelince; Washington, Darfur bölgesinde çok sayıda altın madeni işleten ve bu güçlere fon sağlayan el-Cuneyd Maden Şirketi’ne yaptırım uyguladı. Analistler, onları atlatmaya çalışan iki tarafa karşı ABD yaptırımlarının uygulanabilirliğini sorguluyor. Ayrıca, 2019'da bir askeri darbeyle devrilmeden önce ülkeyi otuz yıl boyunca yöneten eski Cumhurbaşkanı Ömer El Beşir döneminde de uluslararası yaptırımlar uygulanmıştı.

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, perşembe günü Hartum ve Darfur'daki “kan banyosunun korkunç boyutlara ulaştığını” söyledi. Sullivan, son ateşkesin ihlalinin ‘uzun vadeli bir çatışma ve Sudan halkı için büyük bir acıya ilişkin korkuları artırdığına’ işaret etti.

Çatışmaların başlangıcından bu yana, her iki taraf da diğerinin pahasına somut bir ilerleme kaydetmedi veya güç dengesinde bir kırılma sağlamadı. Analistler, ordunun müzakere masasında “konumunu iyileştirmek amacıyla gelecekteki herhangi bir görüşmeye başlamadan önce bazı askeri kazanımlar” elde etmek istediğine inanıyor. Ordu, Cidde müzakerelerine katılımının askıya alındığını açıkladıktan kısa bir süre sonra, çarşamba günü Hartum'un güneyindeki HDK birimlerinin mevzilerini ağır toplarla bombaladı. Bir halk pazarını hedef alan bombalı saldırıda 17 sivil öldü.

(foto altı) Sudanlılar, Darfur'daki şiddet olaylarından dolayı komşu ülke Çad'a kaçıyor (Reuters)
Sudanlılar, Darfur'daki şiddet olaylarından dolayı komşu ülke Çad'a kaçıyor (Reuters)

Mültecileri hedef almak

Cidde görüşmeleri, sivillerin savaş bölgelerini terk etmeleri ve insani yardımın ulaşması için güvenli koridorlar sağlamayı amaçlıyordu. Yüzbinlerce Sudanlı, Darfur bölgesiyle sınır komşusu Çad da dahil olmak üzere komşu ülkelere kaçtı. Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF) dün Çad'a giden mültecilerin, “silahlı adamların kaçmak isteyen insanlara ateş açtığını, köylerin yağmalandığını ve yaralanan insanların tıbbi müdahale olmamasından dolayı öldüğünü” söylediklerini aktardı.

Sınır Tanımayan Doktorlar Acil Durum Koordinatörü Christophe Garnier, yağmur mevsiminin başlamasının ek zorluklarla tehdit ettiği konusunda uyardı. Garnier, “Yağmur mevsiminin başlamasıyla birlikte kamplarda zaten istikrarsız olan yaşam koşulları daha da kötüleşecek ve nehirlerin taşması hareket ve ikmal olasılığını zorlaştıracak” dedi.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) dün, görevi bugün sona erecek olan Sudan’daki BM Entegre Geçiş Yardım Misyonu’nun (UNITAMS) görev süresini oy birliği ile 6 ay daha uzattı.

El-Burhan, BM Genel Sekreteri'nden, üyelerinin çoğunluğu çatışmanın patlak vermesinden kısa bir süre sonra ülkeyi terk eden UNITAMS Başkanı Volker Peretz'i görevden almasını istemişti. Ülke, yardım çalışmaları, güvenli geçişlerin olmaması, hava yoluyla gelen yardımın gümrükte engellenmesi ve kaçmak veya evlerine sığınmak zorunda kalan yerlilerin sıkıntısını telafi etmek için yabancı işçilere giriş vizesi verilmemesi gibi birçok zorlukla karşı karşıya. Özellikle uluslararası kuruluşların merkez ve depolarına yönelik yağma ve hırsızlıklar devam ediyor.

Dünya Gıda Programı (WFP) İcra Direktörü Cindy McCain, “Kuzey Kordofan Eyaleti’nde bulunan el-Ubeyd kentinde WFP’nin varlıklarının ve yiyeceklerinin yağmalanmasını” kınadı. McCain Twitter hesabı üzerinden perşembe günü yaptığı açıklamada “Depolarımız saldırıya uğradı ve 4,4 milyon insanın yiyeceği risk altında” ifadelerini kullandı. BM'ye göre, çatışmadan önce bile dünyanın en çok acı çeken ülkelerinden biri olan Sudan, hastanelerin dörtte üçünün hizmet dışı kalmasıyla bir ‘felaket’ durumuyla karşı karşıya. Sudan’da 25 milyon insan (nüfusun yarısından fazlası) insani yardıma muhtaç.  WFP, ihtiyaç duyduğu 2,6 milyar doların yalnızca yüzde 13'ünün temin edildiğini bildirdi.



ICE'ın yeni videosunda göçmenleri Noel Baba gözaltına alıyor

Kampanya, bakanlığın gönüllü sınırdışını teşvik etme çabalarının bir parçası (ABD Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza)
Kampanya, bakanlığın gönüllü sınırdışını teşvik etme çabalarının bir parçası (ABD Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza)
TT

ICE'ın yeni videosunda göçmenleri Noel Baba gözaltına alıyor

Kampanya, bakanlığın gönüllü sınırdışını teşvik etme çabalarının bir parçası (ABD Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza)
Kampanya, bakanlığın gönüllü sınırdışını teşvik etme çabalarının bir parçası (ABD Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza)

ABD Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza (ICE), Noel Baba'yı ICE ajanı olarak gösteren, yapay zeka tarafından oluşturulmuş bir Noel reklamı yayımladı.

Kurşun geçirmez yelek giymiş ve silah taşıyan heybetli bir "Noel Baba"nın görüldüğü video, belgesiz göçmenleri ülkeyi gönüllü olarak terk etmeye çağırıyor.

Geleneksel kırmızı kıyafeti ve beyaz sakalıyla yapay zekayla oluşturulan Noel Baba figürünün göğsünde ICE logosu görülüyor.

Daha sonra, diğer memurlarla birlikte sokakta göçmenleri gözaltına alırken, bir kişiyi göçmenlik tesisinde kayıt işlemlerinden geçirirken ve sınırdışı edilmek üzere uçağa bindirirken gösteriliyor.

Video, belgesiz göçmenleri CBP One uygulaması üzerinden kendi kendilerini sınırdışı edip "Noel Baba'nın yaramazlar listesine girmemeye" teşvik ediyor. Bu uygulama daha önce Biden yönetimi tarafından göçmenlerin ABD'ye yasal olarak girmesine izin vermek için kullanılmıştı.

Videonun paylaşıldığı gönderide, gönüllü olarak ayrılmaları halinde katılımcılara 3 bin dolar ve ülkelerine ücretsiz uçak bileti verileceği belirtiliyor.

ABD İç Güvenlik Bakanlığı (DHS), tatil dönemi için üç katına çıkarılan bu teşvikin 2025 sonuna kadar geçerli olduğunu ve ülkede yasadışı olarak yaşayan kişilere sunulacağını söyledi.

Kampanya, bakanlığın resmi zorlayıcı yaptırımlara alternatif olarak gönüllü sınırdışını teşvik etme çabalarının bir parçası.

Video, Trump yönetiminin kitlesel sınırdışı etme gündemini tanıtmak için Noel Baba'dan esinlenilmiş bir kelime oyunu kullanan ve sosyal medyada paylaşılan, göçmenlik kolluk kuvvetleri ajanlarının tatil süslemeleriyle donatılmış hallerini gösteren önceki bir reklamdan sadece birkaç hafta sonra geldi.

Görseller, "HO HO EVİNİZE GİDİYORSUNUZ" başlıklı kampanyanın bir parçası.

Resimde yarı otomatik tüfekle silahlanmış bir ajan Noel Baba şapkası takarken gösteriliyor. Noel Baba şapkası takmış başka bir ajansa renkli ışıklarla kaplı balistik bir kalkan tutuyor. İkinci fotoğrafta, balistik kalkanın üzerinde "Mutlu Noeller" yazısı yer alıyor.

x
Noel Baba'nın geleneksel kırmızı kıyafeti ve beyaz sakalıyla gösterilen, yapay zeka tarafından oluşturulmuş figürün göğsünde ICE logosu bulunuyor (ABD Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza)

DHS, ABD Başkanı Donald Trump'ı imza dans hareketini Noel Baba'nın kızağında yaparken gösteren bir GIF'le paylaşımın devamını getirdi.

Noel temalı video, protestolara ve tepkilere rağmen Trump'ın sınırdışı etme çabalarını desteklemeyen uzun bir sosyal medya içerik zincirinin son halkası.

DHS ve diğer göçmenlik uygulama kurumları yıl boyunca milyonlarca belgesiz göçmeni sınırdışı etme arzusunu desteklemek için mimleri, popüler sosyal medya trendlerini, tanınmış sanatçıların şarkılarını kullandı ve nostaljiye başvurdu.

Independent Türkçe


Batı'nın Sudan konusundaki sessizliği çok şey anlatıyor

BM İyi Niyet Elçisi Amerikalı aktris Angelina Jolie, Batı Darfur'da yerinden edilmiş çocuklarla birlikte, 28 Ekim 2004 (Reuters)
BM İyi Niyet Elçisi Amerikalı aktris Angelina Jolie, Batı Darfur'da yerinden edilmiş çocuklarla birlikte, 28 Ekim 2004 (Reuters)
TT

Batı'nın Sudan konusundaki sessizliği çok şey anlatıyor

BM İyi Niyet Elçisi Amerikalı aktris Angelina Jolie, Batı Darfur'da yerinden edilmiş çocuklarla birlikte, 28 Ekim 2004 (Reuters)
BM İyi Niyet Elçisi Amerikalı aktris Angelina Jolie, Batı Darfur'da yerinden edilmiş çocuklarla birlikte, 28 Ekim 2004 (Reuters)

Christopher Phillips

Sudan'ın el Faşir kentinin kasım ayında Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (HDK) kontrolüne geçmesinin ardından, toplu katliamlarla ilgili korkunç haberler gelmeye başladı. İngiliz Parlamentosu üyelerine, kentin isyancı HDK’nın eline geçmesinden sonraki ilk üç hafta içinde en az 60 bin kişinin öldürüldüğünün tahmin edildiği bildirildi.

Yale Üniversitesi İnsani Yardım Araştırma Laboratuvarı direktörü Nathaniel Raymond, The Guardian gazetesine yaptığı değerlendirmede el Faşir’in ‘insan mezbahası gibi göründüğünü’ söyledi. Bu katliamların benzersiz ve eşi görülmemiş boyutuna rağmen Sudan ordusu ile HDK arasında 2023 yılının nisan ayından bu yana süren iç savaş çerçevesinde, zulüm haberleri sıradan ve tekrarlayan bir hal aldı. Ne yazık ki el Faşir, bu tür şiddete yabancı değil, çünkü Darfur'un iç bölgeleri 21’inci yüzyılın ilk on yılında etnik temizliğe uğradı. Ancak, şu anki durum ile o dönemde yaşananlar arasındaki fark, o dönemde Batılı ülkelerden yükselen kınamalarla şu anki sessizliği oldu. Amerkalı aktör George Clooney gibi ünlülerin önderlik ettiği büyük bir destek kampanyası başlatıldı ve soykırıma karşı geniş çaplı baskı oluşturdu. Dünyanın dikkatini Sudan'ın batısına çeken bu kampanya, orada olanlara ışık tuttu.

190'dan fazla farklı dini ve insani yardım kuruluşundan oluşan Darfur'u Kurtarma Koalisyonu, şiddetin sona ermesi için lobi faaliyetleri yürütmek amacıyla 2004 yılında Washington'da kuruldu.

Ancak bugün, Sudan'daki çatışma basında kendine çok az yer buluyor. Dikkatler özellikle Gazze ve Ukrayna'daki diğer savaşlara odaklanmışken, sadece bir avuç ünlü el Faşir'deki katliamlara dikkat çekmeye çalışıyor. Öte yandan, Batılı hükümetlerin bu tür zulümleri önleme yeteneğine veya isteğine olan inanç, yirmi yıl öncesine kıyasla azalmış görünüyor.

Darfur’a destek kampanyasına dikkati çeken ünlüler

Çoğunluğu bölgenin Arap olmayan sakinlerinden oluşan isyancı gruplar 2003 yılında, Sudan hükümetinin ayrımcı tutumu ve şiddetli saldırılarına tepki olarak Darfur'da bir isyan başlattı.

O dönem Sudan Devlet Başkanı Ömer el-Beşir, isyancılarla mücadele etmek için Cancavid milislerinin desteğiyle orduyu bölgeye gönderdi ve Birleşmiş Milletler'in (BM) tahminlerine göre doğrudan şiddet veya bunun sonucunda ortaya çıkan hastalık ve kıtlık nedeniyle 300 bin kişinin hayatını kaybettiği kanlı bir savaş başladı. Çatışma sırasında, hükümet güçleri, özellikle de Cancavid, Darfur'da halkın Arap olmayan kesimine karşı etnik temizlik ve soykırım yapmakla suçlandı.

Katliam haberleri geldikçe, Batılı insan hakları örgütleri harekete geçti. 190'dan fazla farklı dini ve insani yardım grubundan oluşan Darfur’u Kurtarma Koalisyonu (Save Darfur Coalition), şiddetin sona ermesi için baskı yapmak amacıyla 2004 yılında Washington’da kuruldu. Savaş kısa sürede kamuoyunun gündemine oturdu ve liberal görüşlü ünlüler arasında önemli bir konu haline geldi. Amerikalı aktris Angelina Jolie, 2004 yılında BM İyi Niyet Elçisi olarak Darfur'u ziyaret etti ve gördüklerini ‘inanılmaz derecede korkunç’ olarak nitelendirdi. Jolie’yi çok sayıda ünlü takip etti.

zxscdf
HDK üyesi, eski Cumhurbaşkanı Ömer el-Beşir'in Darfur bölgesine yaptığı ziyaret sırasında el konulan silahları kaldırıyor, 23 Eylül 2013 (Reuters)

Daha sonra, Darfur'u Kurtarmak: Herkesin Favori Afrika Savaşı (Saving Darfur: Everyone's Favourite African War) kitabının yazarı Rob Crilly, BBC'ye verdiği demeçte savaşın ‘ünlüler için çekici bir neden’ haline geldiğini söyledi. George Clooney, bu kampanyanın en önde gelen destekçilerinden biriydi. Amerikan ve Avrupa hükümetlerine baskı yapmak amacıyla bölgeye birkaç kez seyahat etti ve BM Güvenlik Konseyi'nde (BMGK) Beşir’in sorumlu tutulmasını talep eden ateşli bir konuşma yaptı.

Ancak aktör Clooney daha sonra bu çabaların başarısızlıkla sonuçlandığını kabul etti ve 2008 yılında yapılan onca şeye rağmen Darfur halkının durumunun yıllar öncesine kıyasla daha iyi olmadığını açıkladı. Buna rağmen ünlülerin başlattığı kampanyanın etkisi küçümsenemez, çünkü bu kampanya Darfur'da olanlara dikkat çekmeye yardımcı oldu ve Beşir'in Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) tarafından suçlanmasına katkıda bulundu, ancak Beşir hiçbir zaman tutuklanmadı. Bunun yanında BMGK’nın 2007 yılında el Faşir'de UNAMID olarak bilinen BM-Afrika Birliği Darfur Misyonu’nu konuşlandırma kararı vermesinde etkili oldu. Yaklaşık 26 bin askerden oluşan bu güç, şiddeti tamamen durdurmayı başaramasa da bazı şiddet olaylarının azalmasına yardımcı oldu ve Beşir'i 2010 yılında müzakere masasına oturmaya ikna etti.

2025'te verilen zayıf tepki

Şiddet azalsa da 2019 yılında Beşir rejiminin düşüşü ve bir yıl sonra yeni hükümet ile Darfur isyancıları arasında bir anlaşma imzalanana kadar tamamen ortadan kalkmadı. Ancak, Beşir rejiminin düşmesine katkıda bulunan HDK ile ordu arasında anlaşmazlık patlak verdiğinde şiddet yeniden başladı. Cancavid milislerinden oluşan HDK, Darfur'un geniş bölgelerini kontrol altına aldı ve Sudan ordusunu diğer bölgelerden çıkarmak için çalıştı. El Faşir, ordunun kendini tahkim ettiği askeri kalelerden biriydi ve HDK'nın kasım ayında nihayet kontrolü ele geçirmesinden önce iki yıllık bir kuşatma yaşandı. Yirmi yıl önceki Cancavid gibi, HDK de bölgeyi ele geçirdikten sonra etnik nedenlerle katliamlar yapmakla suçlandı ve kurbanların çoğu Arap olmayan sivillerdi.

Darfur’daki savaş 2003 yılında patlak verdiğinde, Batı kamuoyu bu tür zulümlere alışık değildi. 1990'larda Bosna, Ruanda ve Kosova'da yaşanan etnik şiddet, şok edici istisnalar olarak sunulmuştu.

Bu kez ünlülerden önemli bir adım gelmedi. Clooney, 2023 yılında iç savaşın patlak vermesiyle birlikte pişmanlığını dile getiren ve ‘uluslararası toplumun Sudan'ı terk etmesini’ eleştiren bir makalenin ortak yazarı oldu. Bir yıl sonra, aktör Bill Nighy ve şarkıcı Paloma Faith dahil olmak üzere bazı İngiliz ünlüler, dönemin Dışişleri Bakanı David Cameron'a ciddi önlemler alınması çağrısında bulunan açık bir mektup gönderdi. Şarku'l Avsat'ın al Majalla'dan aktardığı analize göre bu girişimler, yaklaşık yirmi yıl önce ünlülerin katıldığı yaygın kampanyalarla karşılaştırıldığında, okyanusta bir damla niteliğindeydi.

Bir kez daha Darfur’un çeşitli etnik kesimlerini hedef alan el Faşir'deki mevcut katliamlar, çok az tepki uyandırdı. Bu da ‘ne değişti?’ sorusunu akıllara getirdi. Darfur'un öncelikler listesinde aşağıya düştüğü açık görünüyor. Ünlüler halen insani yardım kampanyalarına katılıyorlar, ancak Gazze’deki ve Ukrayna’daki savaşlar gibi manşetlere taşınan kampanyaları tercih ediyorlar. Benedict Cumberbatch ve Ian McKellen gibi önde gelen İngiliz aktörler, bu ayın başlarında İsrail'den tutuklu Filistinli lider Mervan Bergusi'yi serbest bırakmasını talep ettiler. Aynı şekilde Kate Winslet ve Liam Hemsworth gibi ünlüler, Gazze'deki çocuklar için para toplamak amacıyla ayakkabılarını açık artırmaya çıkaran bir kampanyaya katıldı. Benzer şekilde, Ukrayna'daki savaş Sean Penn, Mila Kunis ve Angelina Jolie gibi isimlerin bir kez daha kamuoyuna seslerini yükseltmelerine neden oldu.

g
Amerikalı aktör George Clooney, 27 Nisan'da o dönem Senatör olan eski ABD Başkanı Barack Obama'nın da katıldığı ve Clooney'nin 2006 yılında Darfur'dan gelen mültecilerle görüştüğü Güney Sudan ve Çad gezisinin ele alındığı basın toplantısından bir kare (Reuters)

Ancak, daha derin bir dönüşümün de yaşandığına dair bazı işaretler var. Bu dönüşüm, ünlülerin döngülerinden çok, daha geniş jeopolitik değişimleri yansıtıyor. Öncelikle bu tür kitlesel katliamlar ne yazık ki sıradan hale geldi. 2003 yılında Darfur'da savaş patlak verdiğinde, Batı kamuoyu bu tür zulümlere alışık değildi. 1990'larda Bosna, Ruanda ve Kosova'da yaşanan etnik şiddet, şok edici istisnalar olarak sunulmuştu. Dolayısıyla Darfur'daki soykırımın Batı kamuoyunun büyük bir bölümünü şok etmesi anlaşılabilir bir durumdu. O zamandan bu yana, Irak, Afganistan, Suriye, Ukrayna, Libya, Yemen ve son olarak Gazze'de yüz binlerce kişi öldürüldü, bunun yanı sıra dünyanın diğer bölgelerinde de sayısız çatışma yaşandı.

Her toplu katliam başlı başına bir trajedi olsa da artık olağanüstü bir olay olarak değerlendirilmiyor, küresel manzaranın tanıdık bir parçası haline geldi. Ne yazık ki, Sudan'da yirmi yıl süren savaşın ardından, El Faşir’deki yeni katliam artık eskisi gibi manşetlerde hak ettiği yeri bulmuyor.

Belki de Amerikalı aktör Clooney ve diğer ünlüler, eylemlerinin Batılı liderleri Sudan'da ciddi adımlar atmaya zorlayabileceğine inanırken biraz nahif ya da idealist davranmış olabilirler.

İkinci dönüşüm olarak Batılı hükümetlerin beklentileri kökten değişti. 2003 yılı, tek kutuplu dünyada Batı'nın nüfuzunun zirveye ulaştığı yıldı. Dönemin ABD Başkanı George W. Bush'un Afganistan ve Irak'ı işgal etmesinden sonra ünlüler ve aktivistler, Beyaz Saray ve Avrupa hükümetlerinin Darfur'a müdahale etmek için etkilerini kullanma gücü ve iradesine sahip olduklarına inanıyordu. Ancak bundan yirmi yıl sonra, bu nüfuza olan güven azaldı. Dünya çok kutuplu hale geldi, Batı'nın rolü azaldı ve çoğu Batılı hükümet artık insani hedeflerin üzerinde kendi çıkarlarını ön planda tutuyor gibi görünüyor. Avrupa Birliği'nin (AB) Ukrayna'ya olan ilgisinin artması, yabancı göçmen sayısını azaltma çabaları ve Donald Trump'ın faydacı yaklaşımı, bu tarafların hiçbirinin Sudan çatışmasına siyasi veya diplomatik olarak yatırım yapmaya hazır olduğunu göstermiyor. Batılı aktörlerin, hem İsrail-Filistin çatışmasında hem de Ukrayna'daki savaşta önemli çıkarları söz konusu, bu da bu iki mesele üzerinde kamuoyunun baskısının neden devam ettiğini açıklıyor. Ancak birçok kişi Batı'nın Sudan'daki çıkarlarının artık sınırlı olduğunun farkında.

Sessiz kalmak kelimelerden daha güçlü

2025 yılında ünlüleri sessizlikleri nedeniyle suçlamak haksızlık olabilir. Zira Hollywood yıldızları film yapmak için para alıyorlar, siyasi kampanyalar yürütmek için değil. Dahası, Sudan krizi gibi büyük çatışmalarla başa çıkma sorumluluğu, dünyaca ünlü yıldızlara değil, liderlere, karar vericilere ve uluslararası topluma ait. Bunun yanında el Faşir'deki olaylar ve Sudan’daki son çatışmalarda nispeten sessiz kalınması, 2000’li yılların başlarında Darfur'un gördüğü yoğun ilgiyle karşılaştırıldığında, dünyanın geçirdiği dönüşümler için önemli çıkarımlar taşıyor. Belki de George Clooney ve diğer ünlüler, eylemlerinin Batılı liderleri Sudan'da ciddi adımlar atmaya itebileceğine inanarak biraz nahif ya da idealist davranmış olabilirler. Ancak o zamanlar, umutları samimiydi. Bugün ise bu beklentiler sönmüş gibi görünüyor. Burada şu sorunun sorulması gerekiyor; Bu sönüş ne zaman başladı? Irak'ta mı? Suriye'de mi? Ukrayna'da mı? Gazze'de mi? Belki de biriken bu hayal kırıklıkları, Sudan'da olanları protesto etmek için sesini yükselten birkaç ünlünün artık şaşırtıcı olmadığı mevcut duruma toplu olarak katkıda bulundu. Çünkü artık seslerinin iktidarlar ve nüfuz sahibi kişiler tarafından duyulmasını beklemiyor gibi görünüyorlar.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli al Majalla dergisinden çevrilmiştir.


Dibeybe, Ankara'da uçağı düşen Libya Genelkurmay Başkanı Al-Haddad’ın hayatını kaybettiğini açıkladı

Libya Genelkurmay Başkanı Orgeneral Muhammed Ali Al-Haddad (Türkiye Savunma Bakanlığı)
Libya Genelkurmay Başkanı Orgeneral Muhammed Ali Al-Haddad (Türkiye Savunma Bakanlığı)
TT

Dibeybe, Ankara'da uçağı düşen Libya Genelkurmay Başkanı Al-Haddad’ın hayatını kaybettiğini açıkladı

Libya Genelkurmay Başkanı Orgeneral Muhammed Ali Al-Haddad (Türkiye Savunma Bakanlığı)
Libya Genelkurmay Başkanı Orgeneral Muhammed Ali Al-Haddad (Türkiye Savunma Bakanlığı)

Libya Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdülhamid Dibeybe, Salı akşamı yaptığı açıklamada, Libya Genelkurmay Başkanı Korgeneral Muhammed Ali Ahmed el-Haddad’ın, Ankara üzerinde uçağıyla irtibatın kesilmesinin ardından hayatını kaybettiğini duyurdu.

Dibeybe, Haddad’la birlikte seyahat eden isimlerin de kazada hayatını kaybettiğini açıkladı. Hayatını kaybedenler arasında Kara Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Feturi Garibel, Askerî Sanayi Kurumu Başkanı Tuğgeneral Mahmud el-Katiyui, Genelkurmay Başkanlığı Danışmanı Muhammed el-Asavi Diyab ile Basın Ofisi fotoğrafçısı Muhammed Ömer Ahmed Mahcub bulunuyor. Açıklamada, söz konusu kişilerin Ankara’dan Trablus’a dönüş sırasında, resmî görevden dönerken meydana gelen kazada yaşamlarını yitirdiği belirtildi.

Dibeybe, “Bu büyük kayıp, vatanımız, askerî kurumlarımız ve tüm Libya halkı için derin bir acıdır. Ülkemize sadakat ve özveriyle hizmet eden, disiplin ve sorumluluklarıyla örnek olan isimleri kaybettik” dedi.

Öte yandan, Türkiye İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, bugün (Salı) yaptığı açıklamada, Libya Genelkurmay Başkanı’nı taşıyan uçakla Ankara’dan kalkışından kısa süre sonra irtibatın kesildiğini bildirmişti. Yerlikaya, X platformundan yaptığı paylaşımda, 9H-DFJ kuyruk numaralı Falcon 50 tipi özel uçağın, saat 20.10’da Ankara Esenboğa Havalimanı’ndan Trablus’a gitmek üzere havalandığını, saat 20.52’de ise uçakla bağlantının koptuğunu açıklamıştı.

Bakan Yerlikaya, Haymana çevresinden acil iniş talebi alındığını, ancak sonrasında uçakla temas kurulamadığını, uçakta beş kişinin bulunduğunu, bunlar arasında Libya Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı el-Haddad’ın da yer aldığını ifade etmişti. Daha sonra yapılan açıklamada ise uçağın enkazına ulaşıldığı bildirildi.

c
Türkiye Savunma Bakanı Yaşar Güler, Dbeybe hükümetine bağlı güçlerin Genelkurmay Başkanı Korgeneral Muhammed el-Haddad ve heyet üyeleriyle birlikte, 23 Aralık 2025 tarihinde Ankara'da. (Türkiye Savunma Bakanlığı)

Libya basını, Devlet İletişim Bakanı’na dayandırdığı haberlerinde, “Türk makamlarından gelecek sonuçları bekliyoruz, güçlü ihtimalle uçak düştü” ifadelerine yer verdi.

Şarku’l Avsat’ın Reuters’tan aktardığı habere göre, Türkiye Millî Savunma Bakanlığı hafta başında Libya Genelkurmay Başkanı’nın Ankara’ya bir ziyaret gerçekleştirdiğini ve Türk mevkidaşı ile bazı üst düzey askerî yetkililerle görüştüğünü duyurmuştu.

Olayın ardından Ankara hava sahasının geçici olarak trafiğe kapatıldığı, bölgede bir patlama sesi duyulduğu ve bazı televizyon kanallarının, uçağın kalkışından sonra havalimanı çevresinde meydana gelen şiddetli bir patlamaya ait görüntüleri yayımladığı bildirildi.

Aynı gün içerisinde, Türkiye Millî Savunma Bakanı Yaşar Güler’in Libya Genelkurmay Başkanı el-Haddad’ı kabul ettiği, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Selçuk Bayraktaroğlu’nun da Kara Kuvvetleri Komutanı Metin Tokel’in katılımıyla el-Haddad’ı resmî törenle karşıladığı kaydedildi.