Ateşkesin sona ermesinin ardından Hartum'da çatışmalar yoğunlaştı ve topçu bombardımanı başladı

Sudan ordusu, ABD yaptırımlarının ardından başkentteki güçlerini takviye etti

Hartum'un kuzeyinde 1 Mayıs’ta gerçekleşen bir hava saldırısının ardından dumanlar yükseliyor (Reuters)
Hartum'un kuzeyinde 1 Mayıs’ta gerçekleşen bir hava saldırısının ardından dumanlar yükseliyor (Reuters)
TT

Ateşkesin sona ermesinin ardından Hartum'da çatışmalar yoğunlaştı ve topçu bombardımanı başladı

Hartum'un kuzeyinde 1 Mayıs’ta gerçekleşen bir hava saldırısının ardından dumanlar yükseliyor (Reuters)
Hartum'un kuzeyinde 1 Mayıs’ta gerçekleşen bir hava saldırısının ardından dumanlar yükseliyor (Reuters)

Başkente takviye kuvvetler getiren Sudan ordusu ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasındaki ateşkesin bozulmasının ardından çatışmalar yoğunlaşırken, dün (Cuma) Hartum semalarında topçu ve hava bombardımanı sesleri yankılandı. Diğer yandan Washington, çatışmanın her iki tarafına da yaptırımlar uygulandığını duyurdu.

Görgü tanıkları, Omdurman banliyösünde Sudan Radyo ve Televizyon Kurumu binasının çevresinden top sesleri duyduklarını bildirdiler. Hartum'un batısındaki el-Lamab bölgesi, savaşan iki taraf arasında ağır silahların kullanıldığı şiddetli çatışmalara tanık oldu. Hartum ve çevresi, 15 Nisan'dan bu yana Korgeneral Abdulfettah el-Burhan liderliğindeki ordu ile Korgeneral Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti) liderliğindeki HDK arasında şiddetli çatışmalara sahne oluyor.

15 Nisan'dan beri devam eden çatışmalarda bin 800'den fazla kişi öldü. Birleşmiş Milletler (BM), 1,2 milyondan fazla kişinin ülke içinde yerinden edildiğini ve yarım milyondan fazla kişinin yurt dışına sığındığını bildirdi. İki taraf, en son Suudi Arabistan ve ABD'nin arabuluculuğunda Cidde kentinde yapılan görüşmelerde olmak üzere birden fazla ateşkes anlaşmasına vardı. Ancak her seferinde ateşkes hızla bozuldu ve özellikle Hartum ve ülkenin batısındaki Darfur bölgesinde çatışmalar yeniden başladı.

(foto altı) Sudan ordusunun askerleri başkent Hartum’un bir mahallesinde (AFP)
Sudan ordusunun askerleri başkent Hartum’un bir mahallesinde (AFP)

Ordu takviye kuvvetleri

Sudan ordusu, şiddetin daha da artma ihtimalini gösteren bir girişimle dün  Hartum'un merkezindeki operasyonlara destek için takviye kuvvetler getirdiğini duyurdu. Gözlemciler, ordunun ‘yakında HDK’ye karşı büyük bir saldırı başlatmayı planladığına ve bu nedenle Cidde'deki müzakerelerden çekildiğine’ dikkat çekiyor.

Ordunun çarşamba günü yaptığı açıklamada, HDK’yi ateşkese uyma yükümlülüklerini yerine getirmemek, hastanelerden ve vatandaşların evlerinden çekilmemekle suçlayarak haftalarca süren müzakerelere katılımını askıya aldığını duyurdu.

Sudan ordusu, Suudi Arabistan ve ABD taraflarını karşı tarafı ateşkes şartlarını uygulamaya ikna etme çabalarını sürdürmeye çağırdı. Sudan Silahlı Kuvvetleri Resmi Sözcüsü, Facebook hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, “Silahlı kuvvetler, Cidde görüşmelerini kabul etmelerinin, devam eden operasyonlar sonucunda vatandaşlarımızın acılarını hafifletmek için insani yönleri kolaylaştırmanın yollarını tartışmayı ve isyanı sona erdirecek ve ülkemizi demokratik dönüşüm yoluna döndürecek askeri düzenlemelere ulaşmayı amaçladığını defalarca teyit etti. İsyancıların sorumluluklarını yerine getirmemesine rağmen birden fazla ateşkes teklifinde de anlaştık. Karşı taraf Cidde Anlaşması'nda imzalanan hususlardan herhangi birini uygulamamakla birlikte, ateşkesi tekrar tekrar ihlal etmeye devam etti. Söz konusu anlaşma maddelerinin en önemlileri yerleşim yerlerinden çıkılması, vatandaşlarımızın canlı kalkan olarak kullanılmaması, hastanelerin, kamu kurumlarının, hizmet tesislerinin, karakolların boşaltılması ve yolların açılmasıdır” ifadeleri yer aldı.

Sudan ordusu müzakere heyetinin “arabuluculuğun üzerinde anlaşmaya varılan hususlara bağlı kalmayı garanti eden adil ve daha etkili bir yaklaşım benimsemesi umuduyla” Cidde'de kaldığı belirtilen açıklamanın devamında “Delegasyonumuz, perşembe günü arabulucularla gayrı resmi istişarelerde bulunulan bir görüşmede anlaşmanın müzakerelerin devamını sağlayacak şekilde uygulanmasına yönelik bir teklif sundu. Ancak arabuluculuk, tamamen görmezden geldiği ve açıklamasında değinmediği tekliflerimize yanıt vermeden görüşmeleri askıya aldığını belirterek bizi şaşırttı. Bu, halkımızın güvenlik ve barış konusundaki isteklerini karşılayan adil çözümlere ulaşmaya yardımcı olmayacaktır. Halkımızın mağduriyetinin giderilmesini temenni ediyor, arabuluculuğun karşı tarafı ateşkes ve geçici ateşkesin gereklerini yerine getirmeye ikna etme çabalarını sürdürmesini istiyoruz. Yeniden müzakere yoluna dönmemizi sağlayacak şekilde, arabuluculuğa da krizi çözme girişiminden dolayı teşekkürlerimizi yineliyoruz.” denildi.

(foto altı) Geçen hafta nispeten sakin bir dönemde Hartum'un güneyindeki bir pazarda alışveriş hareketliliği (AFP)
Geçen hafta nispeten sakin bir dönemde Hartum'un güneyindeki bir pazarda alışveriş hareketliliği (AFP)

Müzakere öncesi kazançlar

Washington, Cidde'deki ateşkesin ve müzakerelerin çökmesinden çatışmanın iki tarafını sorumlu tuttuktan sonra, perşembe günü bazı şirketlere yaptırımlar uygulandığını ve çatışmanın iki tarafıyla bağlantılı yetkililerin giriş vizelerine kısıtlamalar getirildiğini duyurdu. Ekonomik yaptırımlar, orduyu destekleyen Sudan Master Technology şirketi de dahil olmak üzere sanayi, savunma ve silahlanma sektörlerindeki birçok şirketi hedef alıyor.

HDK’ye gelince; Washington, Darfur bölgesinde çok sayıda altın madeni işleten ve bu güçlere fon sağlayan el-Cuneyd Maden Şirketi’ne yaptırım uyguladı. Analistler, onları atlatmaya çalışan iki tarafa karşı ABD yaptırımlarının uygulanabilirliğini sorguluyor. Ayrıca, 2019'da bir askeri darbeyle devrilmeden önce ülkeyi otuz yıl boyunca yöneten eski Cumhurbaşkanı Ömer El Beşir döneminde de uluslararası yaptırımlar uygulanmıştı.

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, perşembe günü Hartum ve Darfur'daki “kan banyosunun korkunç boyutlara ulaştığını” söyledi. Sullivan, son ateşkesin ihlalinin ‘uzun vadeli bir çatışma ve Sudan halkı için büyük bir acıya ilişkin korkuları artırdığına’ işaret etti.

Çatışmaların başlangıcından bu yana, her iki taraf da diğerinin pahasına somut bir ilerleme kaydetmedi veya güç dengesinde bir kırılma sağlamadı. Analistler, ordunun müzakere masasında “konumunu iyileştirmek amacıyla gelecekteki herhangi bir görüşmeye başlamadan önce bazı askeri kazanımlar” elde etmek istediğine inanıyor. Ordu, Cidde müzakerelerine katılımının askıya alındığını açıkladıktan kısa bir süre sonra, çarşamba günü Hartum'un güneyindeki HDK birimlerinin mevzilerini ağır toplarla bombaladı. Bir halk pazarını hedef alan bombalı saldırıda 17 sivil öldü.

(foto altı) Sudanlılar, Darfur'daki şiddet olaylarından dolayı komşu ülke Çad'a kaçıyor (Reuters)
Sudanlılar, Darfur'daki şiddet olaylarından dolayı komşu ülke Çad'a kaçıyor (Reuters)

Mültecileri hedef almak

Cidde görüşmeleri, sivillerin savaş bölgelerini terk etmeleri ve insani yardımın ulaşması için güvenli koridorlar sağlamayı amaçlıyordu. Yüzbinlerce Sudanlı, Darfur bölgesiyle sınır komşusu Çad da dahil olmak üzere komşu ülkelere kaçtı. Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF) dün Çad'a giden mültecilerin, “silahlı adamların kaçmak isteyen insanlara ateş açtığını, köylerin yağmalandığını ve yaralanan insanların tıbbi müdahale olmamasından dolayı öldüğünü” söylediklerini aktardı.

Sınır Tanımayan Doktorlar Acil Durum Koordinatörü Christophe Garnier, yağmur mevsiminin başlamasının ek zorluklarla tehdit ettiği konusunda uyardı. Garnier, “Yağmur mevsiminin başlamasıyla birlikte kamplarda zaten istikrarsız olan yaşam koşulları daha da kötüleşecek ve nehirlerin taşması hareket ve ikmal olasılığını zorlaştıracak” dedi.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) dün, görevi bugün sona erecek olan Sudan’daki BM Entegre Geçiş Yardım Misyonu’nun (UNITAMS) görev süresini oy birliği ile 6 ay daha uzattı.

El-Burhan, BM Genel Sekreteri'nden, üyelerinin çoğunluğu çatışmanın patlak vermesinden kısa bir süre sonra ülkeyi terk eden UNITAMS Başkanı Volker Peretz'i görevden almasını istemişti. Ülke, yardım çalışmaları, güvenli geçişlerin olmaması, hava yoluyla gelen yardımın gümrükte engellenmesi ve kaçmak veya evlerine sığınmak zorunda kalan yerlilerin sıkıntısını telafi etmek için yabancı işçilere giriş vizesi verilmemesi gibi birçok zorlukla karşı karşıya. Özellikle uluslararası kuruluşların merkez ve depolarına yönelik yağma ve hırsızlıklar devam ediyor.

Dünya Gıda Programı (WFP) İcra Direktörü Cindy McCain, “Kuzey Kordofan Eyaleti’nde bulunan el-Ubeyd kentinde WFP’nin varlıklarının ve yiyeceklerinin yağmalanmasını” kınadı. McCain Twitter hesabı üzerinden perşembe günü yaptığı açıklamada “Depolarımız saldırıya uğradı ve 4,4 milyon insanın yiyeceği risk altında” ifadelerini kullandı. BM'ye göre, çatışmadan önce bile dünyanın en çok acı çeken ülkelerinden biri olan Sudan, hastanelerin dörtte üçünün hizmet dışı kalmasıyla bir ‘felaket’ durumuyla karşı karşıya. Sudan’da 25 milyon insan (nüfusun yarısından fazlası) insani yardıma muhtaç.  WFP, ihtiyaç duyduğu 2,6 milyar doların yalnızca yüzde 13'ünün temin edildiğini bildirdi.



Öcalan, Ankara'yı SDG ile Şam arasında bir anlaşmaya varılmasını kolaylaştırmaya çağırdı

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi, SDG'yi Suriye ordusuna entegre etme anlaşmasını imzalarken, 10 Mart 2025 (EPA)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi, SDG'yi Suriye ordusuna entegre etme anlaşmasını imzalarken, 10 Mart 2025 (EPA)
TT

Öcalan, Ankara'yı SDG ile Şam arasında bir anlaşmaya varılmasını kolaylaştırmaya çağırdı

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi, SDG'yi Suriye ordusuna entegre etme anlaşmasını imzalarken, 10 Mart 2025 (EPA)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi, SDG'yi Suriye ordusuna entegre etme anlaşmasını imzalarken, 10 Mart 2025 (EPA)

26 yıldır tutuklu bulunan PKK lideri Abdullah Öcalan, Ankara’yı, Kürtlerin liderliğindeki Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile Şam arasında bir anlaşma sağlanmasına aracılık etmeye çağırdı. Bu çağrı bugün, Kürt yanlısı Türkiye’deki Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) tarafından iletildi.

Öcalan, 30 Aralık tarihli yazılı mesajında, “Türkiye’nin bu süreçte kolaylaştırıcı ve yapıcı bir rol oynaması, süreci diyalog odaklı yürütmesi çok önemlidir. Bu, bölgesel barış ve kendi iç barışını güçlendirmek için hayati bir gerekliliktir” ifadelerini kullandı.

Geçtiğimiz hafta Ankara ve Şam, SDG’yi 10 Mart’ta imzalanan Suriye ordusuna entegrasyon anlaşmasını uygulamakta gecikmekle suçladı ve Suriye’nin birliği ile istikrarına yönelik herhangi bir girişimi reddettiklerini açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın Suriye medyasından aktardığına göre SDG, ateşkes anlaşmasını ihlal ederek Halep’in kuzeyinde iç güvenlik noktalarına saldırdı.

Dün gelen haberlere göre, Halep’te eş-Şeyhan kavşağındaki İç Güvenlik Kuvvetleri (Asayiş) ve SDG’ye bağlı güvenlik güçlerinin ortak kontrol noktasına Suriye Savunma Bakanlığı’na bağlı birimler tarafından silahlı saldırı gerçekleştirildi. Saldırıda iki Asayiş mensubu yaralanırken, güvenlik birimleri saldırıya karşılık verdi ve bölge çevresinde güvenlik önlemleri artırıldı.


Suriye güvenlik güçleri Lazkiye'de gece sokağa çıkma yasağı ilan etti

Lazkiye'de protestolar sırasında çıkan çatışmaların ardından Suriye güvenlik güçleri konuşlandırıldı (EPA)
Lazkiye'de protestolar sırasında çıkan çatışmaların ardından Suriye güvenlik güçleri konuşlandırıldı (EPA)
TT

Suriye güvenlik güçleri Lazkiye'de gece sokağa çıkma yasağı ilan etti

Lazkiye'de protestolar sırasında çıkan çatışmaların ardından Suriye güvenlik güçleri konuşlandırıldı (EPA)
Lazkiye'de protestolar sırasında çıkan çatışmaların ardından Suriye güvenlik güçleri konuşlandırıldı (EPA)

Suriye haber ajansı SANA'nın haberine göre, Lazkiye vilayetindeki iç güvenlik güçleri bugün şehirde saat 17:00'den yarın sabah 06:00'ya kadar gece sokağa çıkma yasağı ilan etti.

İç Güvenlik Komutanlığı yaptığı açıklamada, sokağa çıkma yasağının acil durumları, sağlık personelini, ambulans ve itfaiye ekiplerini kapsamadığını belirtti.


İsrail'in Somaliland’ı tanıma kararı ‘yerinden edilme’ ve ‘askeri üsler’ korkularını körüklüyor

Arap Birliği Komsiyonu’nun daimi temsilciler düzeyinde yapılan toplantısından (Arap Birliği)
Arap Birliği Komsiyonu’nun daimi temsilciler düzeyinde yapılan toplantısından (Arap Birliği)
TT

İsrail'in Somaliland’ı tanıma kararı ‘yerinden edilme’ ve ‘askeri üsler’ korkularını körüklüyor

Arap Birliği Komsiyonu’nun daimi temsilciler düzeyinde yapılan toplantısından (Arap Birliği)
Arap Birliği Komsiyonu’nun daimi temsilciler düzeyinde yapılan toplantısından (Arap Birliği)

İsrail'in Somaliland'ı ‘bağımsız devlet’ olarak tanıma kararı, Filistinlilerin bu ayrılıkçı bölgeye yerleştirileceğine ve İsrail'in Kızıldeniz kıyılarını gören bölgede askeri üsler kuracağına dair endişeleri artırdı.

Somali Başbakanı Hamza Abdi Barre, ‘İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Somaliland'daki planının Afrika Boynuzu'nda gerilimi artıracağı’ uyarısında bulundu. Barre, bu hamlenin ‘Sudan, Somali ve diğer ülkeler dahil olmak üzere bölge için ciddi sonuçlar doğuracağını’ söyledi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, cuma günü, Somaliland'ı ‘bağımsız egemen bir devlet’ olarak tanıdığını duyurdu. Böylece Somali içindeki ‘ayrılıkçı bölge’ ilk kez tanındı. Somaliland Cumhurbaşkanı Abdurrahman Muhammed Abdullahi Arawa, bu hamleyi ‘tarihi bir an’ olarak nitelendirdi.

İsrail'in Somaliland’ı tanıma kararı, Arap, İslam ve Afrika ülkeleri tarafından kınandı. Arap ve İslam ülkeleri, Arap Birliği (AL), Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ve Afrika Birliği Komisyonu, İsrail'in bu adımını tamamen reddettiklerini belirten açıklamalar yayınladı. Somali Başbakanı Barre, İsrail’in tanıma kararını Gazze Şeridi'nden Filistinlilerin yerinden edilmesiyle ilişkilendirdi. Barre, pazar günü Al-Qahera News'e verdiği röportajda “Tüm işaretler Netanyahu'nun Gazzelileri Somaliland'a yerleştirmeyi planladığını teyit ediyor” dedi. Somalili yetkili, ‘ülkesinin bunu kabul etmeyeceğini’ vurgularken, Filistin halkının kendi topraklarında yaşama ve kendi bağımsız devletine sahip olma hakkı olduğunu belirtti.

İsrail'in Somaliland’ı tanımasının Netanyahu’nun ‘Büyük İsrail’ adlı planının bir parçası olduğuna inanan Barre, İsrail'in, Somali'nin kuzeyindeki varlığının Kızıldeniz ve Babu’l-Mendeb Boğazı'nı kontrol etmesine ve bölgede askeri üsler kurmasına olanak sağlayacağını düşünerek, mevcut siyasi ve bölgesel koşulları istismar etmeye çalıştığını belirtti.

Somali hükümeti tarafından cuma günü yapılan açıklamada ‘Filistin’in işgalinin ve Filistinlilerin zorla yerinden edilmesini kategorik olarak reddedildiği’ belirtilerek, ‘Somali’nin Filistin halkının vatansız bırakılmasını asla kabul etmeyeceği’ vurgulandı.

Açıklamada ayrıca, Somali'yi vekalet savaşlarına sürükleyecek veya bölgesel ve uluslararası düşmanlıkları ülkeye taşıyacak herhangi bir yabancı askeri üs veya düzenlemenin kurulmasına izin verilmeyeceğinin altı çizildi.

İsrail'in hamlesinin ardından cuma günü Somali hükümetinin toplantısı (SONNA)İsrail'in hamlesinin ardından cuma günü Somali hükümetinin toplantısı (SONNA)

Somaliland bölgesinden araştırmacı ve siyasi analist Numan Hasan, ‘Somaliland hükümetinin Filistinlilerin kendi topraklarına yerleştirilmesini kabul etmeyeceğini’ düşünüyor. Somalilandlı yetkililer, bölgenin, bağımsız devlet olarak tanınması için herhangi bir siyasi çözümü engelleyeceğini düşünen Hasan, Filistinlilerin yerinden edilmeyi reddettiklerini açıkça ifade ettiklerini ve halkın da aynı fikirde olduğunu belirtti.

Şarku’l Avsat’a konuşan Hasan, Somaliland hükümetinin, komşu ülkelere zarar vermemeleri koşuluyla, bölgede İsrail askeri üslerinin kurulmasına itiraz etmeyeceğini düşündüğünü, özellikle Arap ve İslam dünyasının İsrail'in tanınmasını reddetmesi gibi son gelişmeler çerçevesinde bölgenin herhangi bir dış müdahaleye hazırlıklı olması gerektiğini söyledi.

Numan Hasan'a göre bağımsızlığın tanınması Somaliland hükümetinin birincil hedefi olmaya devam ediyor. Hasan, bu adımın başka hiçbir ülkenin çıkarlarına zarar vermeyeceğini düşündüğünü belirtti.

Öte yandan Somalili siyasi analist Hasan Muhammed Hac, İsrail'in tanınmasının, kalkınma veya güvenlik bölgeleri ve egemen tesislerin kurulması bahanesiyle yerel halkın veya Filistinlilerin bölgeye yerleştirilmesine kapı açarak, bölgenin demografik yapısı üzerindeki etkisine ilişkin endişeleri artırdığını değerlendiriyor.

Şarku’l Avsat’a konuşan Hac, bu tanıma kararının Kızıldeniz kıyısında ve Babu’l-Mendeb bölgesinde İsrail’in askeri üsleri veya istihbarat tesislerinin kurulmasına kapı açacağına dair endişelerin arttığını belirtti.

Bunun, bölgeyi uluslararası çatışmaların merkezine yerleştireceğini ve Somali'nin iç meselesinden bölgesel ve uluslararası rekabetin sahnesine dönüştüreceğini söyleyen Hac, bu senaryoların (yerinden edilme ve militarizasyon) risklerinin daha geniş bölgeye ve Afrika'ya yayılacağını, kabile gerilimlerini körükleyeceğini ve kapsamlı siyasi çözümlerin şansını zayıflatacağını kaydetti.

Mısır Dışişleri Konseyi üyesi ve Yüksek ve Stratejik Araştırmalar Askeri Akademisi danışmanı Tümgeneral Adil el-Umde, Somali'de yaşananların, ayrılmayı teşvik eden hareketler arasında olumsuz algıları güçlendirerek Afrika devletleri arasındaki parçalanma ve bölünmeyi daha da şiddetlendirdiğini düşünüyor. Somali'nin bölünmesinin bölgesel ve uluslararası istikrarı etkileyeceğini, çünkü bu bölgenin dünyadaki çoğu ülkenin stratejik çıkarlarıyla bağlantılı olduğunu söyledi.

Umde, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede, “İsrail'in Somaliland'ı tanıyarak bölgedeki çatışmada yeni bir cephe açmak ve uluslararası toplumun dikkatini Gazze Şeridi'nden başka yöne çekmek istediğini” düşündüğünü belirtti. Ayrıca, “Somali'nin birliğini ve egemenliğini korumak, Kızıldeniz bölgesinde Arap ve Mısır'ın ulusal güvenliğini korumak anlamına gelir” ifadesini kullandı.

Somali Başbakanı Barre'ye göre ülkesi, İsrail'in hamlelerine karşı egemenliği için bölgesel ve küresel destek bekliyor. Barre, yaptığı açıklamalarda, ülkesinin Netanyahu'nun kararına karşı diplomatik kanalları bir seçenek olarak kullandığını, ayrıca ülkesinin birliğini savunmak için yasal önlemler aldığını açıkladı. Barre, "anayasanın (Somaliland'ın) bunu yapmasına izin vermediğini" kaydetti.

Somaliland, 1991 yılından bu yana Somali Federal Cumhuriyeti'nden tek taraflı olarak ayrıldığını ilan etti, ancak şimdiye kadar uluslararası taraflarca tanınmadı.