Lübnan’da Merkez Bankası Başkanı Selame’nin görev süresinin sona ermesine erken müdahalede bulunuldu

Finans alanında görevler, yumuşak ve kademeli bir biçimde birinci yardımcıya geçiyor.

Lübnan Merkez Bankası’na ilişin tartışmalar sürüyor. (AP)
Lübnan Merkez Bankası’na ilişin tartışmalar sürüyor. (AP)
TT

Lübnan’da Merkez Bankası Başkanı Selame’nin görev süresinin sona ermesine erken müdahalede bulunuldu

Lübnan Merkez Bankası’na ilişin tartışmalar sürüyor. (AP)
Lübnan Merkez Bankası’na ilişin tartışmalar sürüyor. (AP)

Lübnan finans sektöründe, sorumluluk ve görevlerin birinci yardımcıya devredilmesini gerektiren Para ve Kredi Kanunu mekanizmaları aracılığıyla, Merkez Bankası başkanlığında beklenen boşluğun doldurulmasına ilişkin iç mutabakatın tamamlandığını gösteren ciddi işaretler birbiri ardına geliyor. Söz konusu boşluğun, vekil hükümetin yeni bir yönetici atama görevini üstlenmesinin imkansızlığı ve devlet kurumlarında ‘temel ve hassas’ atama kararlarında cumhurbaşkanının direktiflerine uyulmasını gerektiren normlarla bağlantılı olarak yaşanması bekleniyordu.

Şarku’l Avsat da Riyad Selame’nin yerine geçecek ismin erkenden belirlenmesiyle finans ve bankacılık çevrelerinde belirgin bir rahatlama olduğunu gözlemledi.  30 yıldır ‘parasal karar mercii’ konumunda olan Selame’nin görev süresi, gelecek temmuz ayı sonunda, beşinci döneminin dolması ile sona eriyor. Merciiler ve aktörler arasındaki istişareler ve temaslar, bu meselesinin cumhurbaşkanlığı yarışıyla ilgili siyasi ve mezhepsel gerilimlerden ve istifa eden hükümetin ve yetkilerinin anayasal statüsünü çevreleyen koşullardan etkilenmemesine yol açtı.

Üst düzey bir banka yetkilisine göre mevcut verilere aykırı herhangi bir gelişme olmaması durumunda Haziran 2025’e kadar, Birinci Başkan Yardımcısı olarak mevcut görevini sürdüren Dr. Vasim Mansuri, Para ve Kredi Kanunu’nun 25’inci maddesi hükümleri uyarınca bu pozisyonun tüm sorumluluğunu üstlenecek. Tüm göstergeler, devir teslim sürecinin sorunsuz ve büyük olasılıkla şimdiden başlamış ve boşluk süresince devam edecek olan sakinlikle ilerleyeceğini gösteriyor. 

Başkan, Merkez Bankası’nın Para ve Kredi Kanunu hükümleri içerisinde yer alan düzenlemeye göre, genel bankayı yönetme ve işlerini yürütme konusunda en geniş yetkilere sahip. Bu kanunu ve Merkez Konseyi kararlarını uygulamakla, özel bir nitelik olmaksızın görevli. Meşru bankanın temsilcisi tüm belgeleri, sözleşmeleri ve anlaşmaları kendi adına imzalıyor, tüm davaların açılmasına izin veriyor ve gayrimenkul sigortaları dahil uygun gördüğü tüm icrai veya ihtiyati tedbirleri alıyor. Aynı şekilde banka departmanlarını organize eder ve görevlerini tanımlar, bankanın her kademedeki çalışanını atıyor ve görevden uzaklaştırıyor. Danışman olarak veya akademik görevler için veya banka çalışanlarının mesleki eğitimini tamamlamak için teknisyenlerle sözleşme yapabiliyor.

Takım anlayışına sahip yeni yönetim

Hukuk alanında uzman olan, Fransa’daki ‘University of Montpellier 1’den anayasa hukuku alanında doktora sahibi ve mali yönetim tecrübesi bulunan Mansuri’nin söz konusu pozisyonu ve sorumluluklarını, çalışma ekibi zihniyetiyle yönetmeyi tercih ettiği öğrenildi. Özellikle ülkenin her düzeyde maruz kaldığı zorlu ve karmaşık krizler, para otoritesi ve bankacılık sistemi düzeyinde finans sektörünü ve kurumlarını kuşatan hak ve sorumlulukların hassasiyeti ortasında bu sorumluluklar, Merkez Konseyi’nin ayrıntılı parasal kararlarını sınırlayarak ve ikinci, üçüncü ve dördüncü meslektaşları olan milletvekilleri Beşir Yakzan, Selim Şahin ve Alexander Moradian ile açık ve tam koordinasyon içinde yürütülecek.

Bu verilere dayanarak bankacılık yetkilisi, Selame’yi kuşatan ve sonunda görevden alınmasını talep edecek düzeye ulaşan siyasi sorunlardan kaynaklanan suçlama ve şüphelerden arınmış ve parasal otoritenin huzurunda, görevlerini yerine getirirken niteliksel dönüşümlerin gerçekleşeceğini söyledi.

Kaynaklara göre yeni yönetimin, Selame’nin lira ve dolar cinsinden likiditeyi yönetmek için aldığı bir dizi acil durum genelgesini, özellikle Merkez Bankası tarafından yönetilen para borsa platformunu ve mevduattan çekilmeye yönelik özel önlemleri etkileyen köklü değişiklikler yapmaması muhtemel. Bu olasılık, özellikle haftalar önce Bakanlar Kurulu’nun ‘Merkez Bankası’nın gerekli ve uygun önlemleri almasını talep ederek’ aldığı ve para çekme ve transferler üzerinde istisnai kontrollerin (Sermaye Kontrolü) yasallaşmamasına geçici bir alternatif teşkil eden resmi karardan sonra mümkün. Karar, bankaların, ilgili genelgeler uyarınca müşterilerine yeni fonlar üzerinde tasarrufta bulunma özgürlüğü vermelerini ve mudilerin para çekme veya transfer yoluyla kullanabilecekleri para çekme tavanına uymalarını zorunlu kılmayı amaçlıyor.

Bu ayın başında 165 sayılı Temel Genelge’nin uygulama aşaması fiilen başladı. Söz konusu genelge, Merkez Bankası’nda Lübnan lirası ve ABD doları cinsinden ‘yeni fonların’ yönetimi için özel bir takas odasının açılmasına yönelik en son önlem olarak biliniyor ve münhasıran çek takası ve elektronik nakit transferleri ile ilgili operasyonları yürütmeyi içeriyor.

Bununla ilgili olarak, yaklaşık iki yıl önce yayınlanan ve mudiler için dolar banka hesaplarından aylık 800 ABD doları tutarında bir pay kullandırılmasına olanak sağlayan 158 sayılı genelgenin kümülatif gelirlerine ilişkin güncel açıklama da ortaya çıktı.

Geçen nisan ayının sonuna kadar tutulan muhasebe envanteri, genelge hükümlerinin uygulanmasından yaklaşık 181 bin mudinin yararlandığını ve hesap girişlerine göre yaklaşık 1,77 milyar tutarında bir tutarın kaydedildiğini gösterdi. Bunların yaklaşık 889,4 milyon doları, Merkez Bankası ile bankalar arasında eşit olarak nakit olarak ödenen dolar cinsindendi.

Tedbirin, yaklaşık 87,6 bin mudiye yani toplam gönüllü hak sahiplerinin yüzde 48,4’üne bakiyenin tamamının ödenmesine yol açtığı kaydedildi. Böylece ayda yaklaşık 93 bin mudi belirtilen para çekme işlemlerini yapmaya devam ediyor ve şube hesaplarında halen bir milyar doların biraz üzerinde bakiye bulunuyor. Toplam hesaplarının yüzde 93’ü yerleşiklere ve yüzde 7’si de yerleşik olmayanlara ait.



Ceramana sakin... Güvenlik güçleri, Dürzi sakinleri rahatlatmak için kontrol noktalarını güçlendiriyor

Şam'ın doğu kırsalındaki Ceramana’nın kuzey girişi (Şarku'l Avsat)
Şam'ın doğu kırsalındaki Ceramana’nın kuzey girişi (Şarku'l Avsat)
TT

Ceramana sakin... Güvenlik güçleri, Dürzi sakinleri rahatlatmak için kontrol noktalarını güçlendiriyor

Şam'ın doğu kırsalındaki Ceramana’nın kuzey girişi (Şarku'l Avsat)
Şam'ın doğu kırsalındaki Ceramana’nın kuzey girişi (Şarku'l Avsat)

Şam'ın güneydoğusundaki Ceramana’nın nüfusunun bir kısmını Dürzi mezhebine mensup vatandaşlar oluşturuyor. Şarku'l Avsat dün şehre yaptığı gezide, bölgenin normal ve sakin bir hayat sürdüğüne tanık oldu.

Bu sakinliğe, Suveyda vilayetinde Dürzi militanlar ile Bedevi aşiretler arasında meydana gelen olaylar nedeniyle Sünni nüfusun çoğunlukta olduğu komşu kasaba ve köylerde yaşayanların tepkisinden çekinen bölge sakinlerinin girişlerdeki kontrol noktalarının ve gözetimin arttırılması yönündeki taleplerine Suriye hükümetine bağlı İç Güvenlik Güçleri'nin verdiği yanıt eşlik ediyor.

Ceramana'nın kuzey girişinde, semt merkezine giden araçların hareketi dün öğleden sonra normal görünürken, giriş kontrol noktasında duran bir İç Güvenlik Güçleri görevlisi bölgedeki durumun ‘istikrarlı ve tamamen sakin’ olduğunu doğruladı. Şarku'l Avsat muhabiri Ceramana'nın merkezine giden yolu takip etmekte tereddüt ederken, görevli şöyle dedi: “Bir şeyden mi korkuyorsunuz? İçeride hiçbir gerginlik yok. İçeri girin.”

İç Güvenlik Güçleri görevlisi, geçtiğimiz pazar günü Suriye'nin güneyinde Dürzilerin çoğunlukta olduğu Suveyda vilayetinde kanlı olayların patlak vermesinden bu yana Ceramana'da ‘bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda Dürzi gencin Suveyda'daki gelişmeleri protesto etmek için gösteri yapması ve hemen dağıtılması’ dışında kayda değer bir olay yaşanmadığını bildirdi.

) Şam'ın doğu kırsalında yer alan Ceramana’nın el-Cemiyat bölgesindeki ana cadde (Şarku'l Avsat)Şam'ın doğu kırsalında yer alan Ceramana’nın el-Cemiyat bölgesindeki ana cadde (Şarku'l Avsat)

Dört ana yolun tali bulvarlara açıldığı şehir merkezindeki el-Kerame Meydanı'na ulaştığımızda dükkanların çoğu açıktı, ancak araç ve yaya hareketliliği oldukça zayıf görünüyordu. Kuruyemiş ve şekerleme satan bir dükkânın sahibi bu durumu bugünün cuma ve resmî tatil olmasına bağladı ve ‘normal günlerde daha fazla yoğunluk olduğunu’ vurguladı.

Bölgedeki güvenlik durumuyla ilgili resmi bir güvence işareti olarak, mağaza ve kafelerin iş yaptığı tüm ana yollarda İç Güvenlik Güçleri personeli konuşlandırılmadı. Ancak Ceramana'nın girişlerindeki kontrol noktalarında konuşlanan güvenlik personeli, hem giriş hem de çıkış yollarındaki araçları kapsamlı bir şekilde denetliyor.

Bölgedeki Dürzi toplumundan bir aktivist, Ceramana'daki durumun ‘Suveyda'daki olaylar başladığından beri sakin olduğunu ve herhangi bir değişiklik olmadığını’ doğruladı. Aktivist, “Hükümet birimleri her zamanki gibi çalışmalarına devam ediyor. İç Güvenlik Güçleri, güvenlik, istikrar ve sivil barışı koruma görevlerini yerine getiriyor” ifadelerini kullandı.

Şarku'l Avsat'a konuşan aktivist, aşılmaması gereken kırmızı çizgiler olduğunu, Ceramana'nın Doğu Guta'nın komşusu olduğunu, Şam ile ilişkilerin iyi ve etkili olması gerektiğini, ayrıca kent ve çevresinde iç barışın korunmasına bağlı kalınması gerektiğini belirtti.

Ceramana'nın kuzey girişinde kurulan kontrol noktasının önünde toplanan yerel Dürzi militanlar, 29 Nisan 2025 (Arşiv – Şarku'l Avsat)Ceramana'nın kuzey girişinde kurulan kontrol noktasının önünde toplanan yerel Dürzi militanlar, 29 Nisan 2025 (Arşiv – Şarku'l Avsat)

Aktivist, ‘Suveyda'daki ihlallerin faillerinin sorumlu tutulması ve vilayetteki sivillere yardım ulaştırmak için insani yardım geçişlerinin açılması talepleri’ olduğunu belirtti. Aktivist, ‘bölgenin komşu kasaba ve köylerden herhangi bir tacize maruz kalmadığını ve Suveyda'daki olayların patlak vermesinden bu yana herhangi bir iç sorun yaşanmadığını’ vurguladı.

Bir başka yerel kaynak ise ‘semt sakinlerinin herhangi bir çatışma ya da anlaşmazlıktan uzak durmak istediklerini, çünkü Ceramana'nın devletin bir parçası olduğunu’ vurgulayarak, “Bu bölgeyi korumak devletin sorumluluğudur ve semt sakinleri de bu konuda devlete yardımcı olmaktadır” dedi.

Ancak kaynak Şarku’l Avsat'a ‘bazı sakinlerin Suveyda'da yaşananlar ışığında banliyönün komşu kasabalardan taciz ya da saldırılara maruz kalacağına dair korkuları olduğunu’ gizlemedi. Kaynak, “Bu korkulara yanıt veren, bölgenin girişlerine ek kontrol noktaları kuran ve kontrol noktaları ile banliyö çevresinde gözetimi artıran İç Güvenlik Güçleri ile iletişim halindeyiz” şeklinde konuştu.

İdari olarak Rif Şam'ın bir parçası olan ve Şam'ın merkezine yaklaşık beş kilometre uzaklıkta bulunan Ceramana, 1990'ların sonunda kentsel bir rönesansa tanıklık etti.

Yerel tahminlere göre 2011 başlarında Beşşar Esed rejimine karşı Suriye devriminin patlak vermesinden önce nüfusu 600 bin civarındaydı ve çoğunluğu Dürzi ve Hıristiyanlardan oluşuyordu.

Savaş yıllarında çatışmalara sahne olan tüm Suriye vilayetlerinden yüz binlerce yerinden edilmiş insana sığınak görevi gören bölgenin nüfusu, 14 yıl süren iç savaş boyunca önemli ölçüde arttı. Bazı sakinlerinin tahminlerine göre şu anda Ceramana’nın nüfusu yaklaşık iki milyon.

Ceramana'ya yönelik büyük göç dalgalarından sonra, nüfus tüm vilayetlerin, milliyetlerin, dinlerin ve mezheplerin bir karışımı haline geldi.

Silahlı muhalif gruplar Kasım 2024'ün sonlarında ülkenin kuzeybatısında Saldırganlığı Caydırma Operasyonu'nu başlatıp Şam'a yaklaşırken, Ceramana halkı eski başkan Hafız Esed'in heykelini devirdi ve Beşşar Esed rejimi 8 Aralık'ta düştü.

Ancak Ceramana, 28 Nisan'da İslam'a hakaret içeren bir ses kaydının dolaşıma girmesinin ardından çok sayıda kişinin ölümüne yol açan şiddet olaylarına sahne oldu.

Suriyeli yetkililer o dönem, yerel aktörler ve ileri gelenlerle yaptıkları anlaşmalar çerçevesinde Ceramana'da kontrollerini genişletmeyi ve güvenlik ve istikrarı yeniden sağlamayı başardılar.