Tunus'un Fransa ile ilişkileri gerilerken, İtalya ile yakınlaşıyor

Roma, Paris'in ilgisizliğini fırsat bilerek Tunus'un ekonomik krizini hafifletmek amacıyla destek sağlamaya çalışıyor

Fransa Dışişleri Bakanı, Tunuslu mevkidaşını Paris'te kabul etti (Tunus Dışişleri Bakanlığı Twitter hesabı)
Fransa Dışişleri Bakanı, Tunuslu mevkidaşını Paris'te kabul etti (Tunus Dışişleri Bakanlığı Twitter hesabı)
TT

Tunus'un Fransa ile ilişkileri gerilerken, İtalya ile yakınlaşıyor

Fransa Dışişleri Bakanı, Tunuslu mevkidaşını Paris'te kabul etti (Tunus Dışişleri Bakanlığı Twitter hesabı)
Fransa Dışişleri Bakanı, Tunuslu mevkidaşını Paris'te kabul etti (Tunus Dışişleri Bakanlığı Twitter hesabı)

Sağir el-Hidri

Paris'in özellikle Fransa'da yaşayan Tunuslu 10 bin düzensiz göçmeni sınır dışı etmekle tehdit etmesinden sonra Tunus'taki hak ve özgürlükler dosyasıyla ilgili provokatif açıklamalarının iki ülke arasındaki geri planda kalmış anlaşmazlıkları gün yüzüne çıkartması, ekonomik olarak zor bir durumla karşı karşıya olan Tunuslu yetkililer üzerindeki baskıyı artırabilir.

Daha önce 1,9 milyar dolar olarak tahmin edilen fon için Uluslararası Para Fonu (IMF) ile yapılması planlanan anlaşmaya varılamaması durumu daha da kötüleştirdi.

Tunus Dışişleri Bakanı Nebil Ammar, birkaç gün önce Fransa'yı ziyaret etti. Avrupa Birliği'nden (AB) acil mali yardım talep ettiği bir döneme denk gelmesi nedeniyle ziyaretin zamanlaması dikkat çekiciydi.

AB ise bu yardım karşılığında, Tunus üzerinden AB ülkelerinin kıyı şeritlerine geçmeye çalışan Sahra altı Afrika ülkelerinden gelen düzensiz göçmenlerin önüne geçilmesini istiyor. 

Tunus Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre Dışişleri Bakanı Nebil Ammar ile Fransa Dışişleri Bakanı Catherine Colonna arasındaki görüşmede hak ve özgürlükler konusunun gündeme getirilmedi ve Fransız mevkidaşının Colonna'nın toplantı sırasında Tunus'taki insan hakları ve özgürlüklerin durumunu gündeme getirdiğine dair yayınlarını yalanladı.

Duruma bağlı dalgalanmalar

Son dönemde, özellikle Fransa'nın Tunus Başkonsolosu Dominique Mass'ın Fransa'ya gitmek için vize almak isteyen Tunusluların bazı zorluklar yaşadığı bir dönemde ülkesinin 10 bin Tunusluyu sınır dışı etmeyi istediğini söylediği açıklamaların ardından Tunus-Paris ilişkilerinin ilgisizlik belirtileri görüldü. 

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, cuma günü, Dışişleri Bakanı Ammar'ın Paris ziyaretine değinerek, Tunus'un egemenliğine ve dış politikasının değişmezlerine bağlı olduğunu vurguladı.

Bunların başın Tunus'un iç işlerine karışılmasının reddedilmesinin geldiğini belirten Cumhurbaşkanı Said, "Başkalarının iç işlerine karışmayı reddettiğimiz gibi kimsenin de bizim iç işlerimize karışmasına izin vermeyiz. Çünkü bizim iç işlerimiz halkımızın iradesine dayanıyor" ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre Cumhurbaşkanı Said, "Tunus'un hak ve özgürlükler alanında diğer birçok ülkeden çok daha zengin bir tarihe sahip olduğunu bir kez daha teyit ediyoruz" diyerek Mass'ın sözlerine üstü kapalı yanıt verdi.

Tunus Cumhurbaşkanı, özgürlüğü ve şerefi uğruna ayaklanıp başkaldıran Tunus halkının yine o eski günlere dönmesini asla kabul etmeyeceğini, Tunus'un kimseden ders alacak bir ülkede olmadığını aksine ders verebilecek güçte bir olduğunu vurguladı.

Tunuslu eski diplomat Ahmed el-Herkam, Tunus-Fransa ilişkilerinin çok önemli olduğunu ancak sürdürülmesini zorlaştıran dalgalanmalar yaşadığını belirterek, "Dışişleri Bakanı Nebil Ammar'ın göreve gelişinden bu yana bu ilişkilerin durulmaya başladığına inanıyorum" yorumunda bulundu.

İlişkideki dalgalanmalardan Fransa'yı sorumlu tutan Herkam, Independent Arabia'ya yaptığı açıklamada "Bugün Tunus'taki özgürlükler ve haklar kimse tarafından sorgulanamaz. Tüm tarafsızlıkla radyo ve televizyon kanallarının dinleniyor ve iktidarın eleştirilebiliyor olması yeterlidir. Bugün bazılarının Tunus'a yönelik düşünce, ifade ve basın özgürlüğünün olmadığını söyleyerek itham etmesi temelsiz ve haksız bir suçlamadır" şeklinde konuştu.

Herkam, sözlerini şöyle sürdürdü:

İster Tunus ister Fransa olsun, her iki ülkede de iktidarı elinde bulunduran herkes, duygusal nedenlerle değil, mantıksal ve kişisel çıkarlar nedeniyle ilişkileri ayrı bir seviyede tutması gerektiğinin farkında. Bu her iki taraf için de geçerli. Tunus, Fransa'nın Kuzey Afrika'da ve Ortadoğu'da birçok bölgeye açılan kapısıdır. Tunus açısından ise Paris ile ilişkiler AB'ye ve Avrupa pazarına açılan bir kapı konumunda. Son 30 yılın verilerine bakmak, ticari ve ekonomik alışverişlerin değerini anlamamız için yeterli olacaktır.

Göç dosyası

Bakan Ammar'ın bir televizyon röportajı sırasında Tunus'un, Avrupa'nın bekçisi olmayı, Avrupa'ya göçü engelleyen bir duvar olmayı kabul etmeyeceğini, düzensiz göç dalgalarına tüm taraflarla ortak bir çözüm bulunmasının gerektiğini söylemesi, Tunus'un bir yandan Fransa ve diğer yandan AB ile arasında anlaşmazlıklar yaşadığını ortaya koydu.

Cumhurbaşkanı Said daha önce göç dosyasıyla ilgili tüm tarafların katılacağı uluslararası bir toplantı düzenlenmesi ve meseleye çözüm bulunması amacıyla bir girişimde bulunmuştu.

Ancak, İtalya'nın Tunus'un içinde bulunduğu ekonomik krizin etkilerini hafifletmek için gerekli mali desteği sağlamak amacıyla sarf ettiği yoğun çabalara rağmen, Tunus ile uluslararası taraflar arasında henüz iletişim kurulamadı.

İtalya Başbakanı Giorgia Meloni'nin önümüzdeki hafta Tunus'u ziyaret etmesi bekleniyor. Düzensiz göç sorunu ziyaretinin ilk gündem maddelerinden biri olabilir.

Tunuslu yetkililer, daha önce bu yılın ilk üç ayında 13 bin 138'i Afrikalı ve gerisi ise Tunuslu olmak üzere 14 bin 406 düzensiz göçmenin Avrupa kıyılarına geçmesinin engellendiğini duyurdular.

Sayının yüksek olması, İtalyan yetkilileri Tunuslu mevkidaşlarıyla koordinasyonu yoğunlaştırmaya itti.
Herkam, değerlendirmesini şöyle sürdürdü:

Aslında Tunus, özellikle kıyılarında cesetlerin birikmesiyle düzensiz göçün mağduru olduğumuz için geçmişten beri Avrupa'nın güney kapısının bekçisi olmayı reddediyor. Yine de Fransa ve Avrupa ülkeleri onlar için bekçilik yapmamızı istiyor.

Gerilim olduğu açık

İtalya, Tunus ile IMF arasında yapılması planlanan anlaşmanın önündeki engelleri aşmak için çaba sarf ederken Fransa'nın Tunus ile IMF arasındaki görüşmeleri desteklediğine dair herhangi bir sinyal göndermemesi, Tunus-Fransa ilişkilerinde soğukluğun ve ilgisizliğin hakim olduğuna ilişkin duyumları güçlendirdi.

Siyasi analist Muhammed Salih el-Ubeydi, konuyla ilgili şu değerlendirmede bulundu:

Tunus ile Paris arasındaki gerilim artık aşikar.  İyi bir dönemden geçen İtalya ile Tunus arasındaki ilişkilerin aksine, Roma'nın IMF nezdinde Tunus dosyasına destek açıklamaları yaparken Fransa'nın bu yönde hiçbir adım atmaması bunun kanıtı. Cumhurbaşkanı Said'in, Dışişleri Bakanı Ammar'ın Fransa'ya yapacağı ziyaret öncesinde Tunus'un dış dünyayla ilgilenmesi gerektiğine ilişkin açıklamaları da Paris-Tunus ilişkilerindeki soğukluğu yansıtıyor. Ancak başta düzensiz göçle mücadele olmak üzere iki ülke arasındaki ortak çıkarlar ve Tunus'un mevcut ekonomik krizden çıkması gerektiği göz önüne alındığında bu gerilimin devam edeceğini düşünmüyorum.

Tunus, düzensiz göç sorununu her zaman istediğini elde etmek için Avrupalılara karşı kullanabileceği bir silahı olarak görmüştür.

Ancak, ülkedeki ekonomik koşulların kötüleşmesi ve Tunus başta olmak üzere İtalya ve diğer Avrupa ülkelerinin güvenlik yetkililerini rahatsız eden bir sorun olan Afrika ülkelerinden göç akışının devam etmesiyle bu silahın şu anda etkili olup olmayacağı bilinmiyor.

 

Independent Arabia



İsrail'in gizli çalışmalar yürüten Birim 504’ü işte bunu yapıyor

Birim 504, 30 Haziran 1948 tarihinde İsrail ordusu istihbarat teşkilatı bünyesinde kuruldu (İsrail ordusu resmi internet sitesi)
Birim 504, 30 Haziran 1948 tarihinde İsrail ordusu istihbarat teşkilatı bünyesinde kuruldu (İsrail ordusu resmi internet sitesi)
TT

İsrail'in gizli çalışmalar yürüten Birim 504’ü işte bunu yapıyor

Birim 504, 30 Haziran 1948 tarihinde İsrail ordusu istihbarat teşkilatı bünyesinde kuruldu (İsrail ordusu resmi internet sitesi)
Birim 504, 30 Haziran 1948 tarihinde İsrail ordusu istihbarat teşkilatı bünyesinde kuruldu (İsrail ordusu resmi internet sitesi)

Emel Şehade

İsrail, Aksa Tufanı Operasyonu’nun ilk gününden itibaren askeri ve istihbarat araçlarını kullanarak faaliyetlerini, özellikle istihbarat alanında, yoğunlaştırdı. Bilindiği üzere 7 Ekim 2023 tarihindeki olaylar, Gazze Şeridi’nin güneyine doğru en güvenli sınırların ihlal edilmesini engelleyemeyen büyük bir istihbarat başarısızlığıyla sonuçlanmış ve ardından henüz sona ermeyen bir savaş patlak vermişti.

Bu yılın başlarından bu yana, bir yandan Lübnan ile ateşkes anlaşmasına varılması ve diğer yandan Suriye’de Beşşar Esed rejiminin çöküşüyle İsrail'in kuzeyinde bulunan bu iki bölge, İsrail istihbarat teşkilatlarının hedefine girdi. Bu istihbarat teşkilatları, İsrail'in düşman olarak gördüğü ve halkının güvenliği ile sınırları için tehlike arz eden örgütlerin liderlerini ortadan kaldırmak ve bu örgütlerin kapasitelerini zayıflatmak ve yok etmek gibi hedeflerini gerçekleştirmek için çalışıyorlar.

Savaşın patlak vermesinden bu yana 21 aydan fazla bir süredir, bazıları açık, bazıları gizli olan birimler, belirli operasyonların, özellikle de İsrail'in gerçekleştirdiği suikastların yürütülmesini sağlamak için bilgi toplama, rapor hazırlama ve örgütlerin hareketlerini izleme çalışmaları yürütüyor. Bu birimlerin başında faaliyet gösterdiği yıllar boyunca ‘Birim 154’, ‘İstihbarat 10’, ‘Sessizlik Birimi’ ve ‘İnsan İstihbarat Grubu’ gibi çeşitli isimlerle anılan ‘İnsan ve İstihbarat Soruşturma Birimi - Birim 504’ (HUMINT 504) geliyor. Askeri istihbarat bölümünün seçkin birimi olarak kabul edilen bu birimin görevleri arasında İsrail dışında İsrail adına çalışacak gizli ajanlar bulunması ve çalıştırılması da bulunuyor.

Birim 504, son iki ayda, İsrail'in son derece başarılı bulduğu birçok operasyona imza attı. Bunların sonuncusu pazartesi gecesi Suriye'de gerçekleşti. İsrail ordusu, İran'a bağlı olduğunu ve İran Devrim Muhafızları Ordusu’nun (DMO) Kudüs Tugayı tarafından yönlendirildiğini iddia ettiği bir hücreyi çökertti.

Ayrıntılı araştırmada, Birim 504'ün bir süredir Suriye'nin güneyindeki çeşitli bölgelerde faaliyet gösterdiği ortaya çıktı. İsrail ordusu, bir yandan İsrail sınırlarını tehdit eden düşman örgütlerin bu bölgede faaliyet göstermesine izin vermeyeceğini, diğer yandan azınlıkları, özellikle de Dürzileri korumak için bu kararı aldığını açıkladı.

ghyjuıko
Birim 504, 300 Filistinlinin tutuklanmasında görev alırken sorguları sırasında tüneller, depolar ve askeri çalışma yöntemleri hakkında bilgi edindi (İsrail ordusu resmi internet sitesi)

Birim 504, görevleri kapsamında, hem güney Suriye'de saha araştırmacılarını görevlendirerek hem de ajanlarını çalıştırarak bu hücre hakkında bilgi ve ayrıntılar topladı. Uygulanan prosedüre göre birim çeşitli kaynaklardan bilgi toplar ve bu bilgileri Suriye, Lübnan veya diğer ülkelerde operasyonlar yürütecek askeri ekipler veya tugaylara yardımcı olmak için orduya aktarır.

Pazartesi Gecesi Operasyonu’nda, 210. Tümen komutasındaki Aleksandroni Tugayı, Birim 504 tarafından iki ayı aşkın bir süre boyunca toplanan bilgilere dayanarak harekete geçti.

Bu operasyon, diğer birimler gibi bilinmeyen istihbarat biriminin arkasında duran onlarca operasyondan biriydi. İsrail ordusu, bu birimin en doğru bilgileri sağladığını ve ajanların operasyonun başarısında büyük rol oynadığını belirtti.

Haganah’ın kökleri

Suriye'nin güneyindeki hücrenin çökertilmesi, bir haftadan kısa bir süre içinde gerçekleştirilen ve Birim 504’ün istihbarat raporlarına dayanan ikinci operasyondu. Birim 504, İsrail'e tehdit oluşturdukları gerekçesiyle aranan kişiler hakkında kesin bilgiler sağladı. İsrail ordusu, Birim 504’ün de katkıda bulunduğu ve farklı örgütlerin en fazla sayıda üyesine ulaşılmasının amaçlandığı bu operasyonlar sonucunda tutuklanan Suriyelilerin sayısını açıklamadı.

Birim 504, Lübnan ve Suriye'deki operasyonların yoğunlaşmasının ardından son aylarda İsrail manşetlerine taşındı. Bu süreçte İsrail, önemli askeri görevlerle görevlendirilmiş kişilerin yanı sıra İsrail ordusuna karşı savaşan hücrelerin de öldürüldüğünü duyurdu.

Birim 504, 30 Haziran 1948'de ordu istihbaratı bünyesinde kuruldu. Bir yıldan kısa bir süre sonra doğrudan askeri istihbarat bölümüne bağlı hale geldi ve ‘İstihbarat 10’ adını aldı. Çok önemli istihbarat bilgileri toplamayı başardı.

Şarku’l Avsat’ın Indpedent Arabia’dan akatardığı habere göre Birim 504, İsrail’in kurulmasından önce faaliyet gösteren paramiliter grup Haganah’ın (İbranice'de ‘savunma’ anlamına gelir) kökleri olarak kabul ediliyor. Haganah, İsrail'in kurulmasını engellemeye çalışan Filistinliler ve isyancılarla savaşmak için Yahudi gençleri silah altına alan bir örgüttü.

frgfr
İsrail ordusu, baskılar sonucu bu yılın başlarında bu birimde görev yapmak üzere kadın askerleri de kabul etmeye başladı (İsrail ordusu resmi internet sitesi)

Birim 504, diğer İsrail istihbarat kurumlarıyla koordineli olarak çalışır ve İsraillilerin “birimin saha araştırmacıları” olarak adlandırdıkları kişilerin faaliyetlerinin yanı sıra, çevre ülkelerde ve Batı Şeria'da ajanlar edinip, onları yönetiyor.

İsrail ordusuna göre birim gizli ajanları işe alıyor ve kendi elemanları ile buluşarak onlara bilgi edinme konusunda eğitim veriyor.  Ordunun verdiği bilgiye göre bu birimdeki subay ile ajan arasındaki ilişki, yıllarca süren güvene dayanıyor. İsrailli birçok subay, bu ilişkinin ordunun saha operasyonlarını destekleyen benzeri görülmemiş istihbarat başarılarına katkıda bulunduğunu vurguladı.

Bu birime katılmak için başvuran onlarca asker, birimlerinin seçiminin son derece özenli ve dikkatli bir şekilde yapıldığını vurgulayan ordu tarafından reddediliyor. Bu birime girenler, önce Golani Elit Tugayı'nda bir ön eğitimden geçiyor. Ardından bu eğitimler arasında ordunun terörle mücadele ve İsrail içinde ve dışında gizli operasyonlar olarak adlandırdığı faaliyetler de bulunuyor.

İstihbarat çalışmaları ve saha araştırmalarının yanı sıra, birim üyeleri sahadaki her istihbarat operasyonunun ilk aşamasını oluşturur. Öncelikle, operasyon için gerekli bilgileri toplamada en başarılı ajanlar aranır, ardından subaylar onlara eşlik ederek, ordunun operasyonu başlatmasından sonuna kadar konumun belirlenmesini ve iletişim araçlarının koordinasyonunu sağlarlar.

Bu yılın başlarında, askerlerin aylarca süren savaşın yarattığı baskıya maruz kalması nedeniyle, İsrail tarihinde daha önce görülmemiş bir durum yaşandı. İsrail ordusu, ilk kez bu birimde görev yapmak isteyen kadın askerleri kabul etti. Kadın askerler, subaylarla birlikte askeri istihbarat bölümündeki savaş birimleri ve araştırma bölümlerine, iç istihbarat teşkilatı Şin-Bet’e ve hava ve deniz kuvvetlerinin istihbarat ekiplerine istihbarat sağlamada görev alıyor.

İzinsiz girişler ve belge toplama

Öte yandan Birim 504’ün saha çalışmalarının yanı sıra bir grup müfettiş, savaş sırasında esir alınan Filistinli, Lübnanlı ve Suriyelilerle ilgili soruşturmalarını yoğunlaştırarak, hedeflerine ulaşmak için hayati bir kaynak oluşturdu.

Bu birimin, İsrail dışındaki son derece hassas yerlerde gizli baskınlar ve belge toplama operasyonlarına da katkıda bulunduğu ve bunun ayrıntılarının askeri istihbaratın çok gizli dosyalarında saklandığı açıklandı.

İsrail ordusunun iddiasına göre 7 Ekim 2023'te Aksa Tufanı Operasyonu’yla savaşın patlak vermesinden bu yana Birim 504’ün en önemli operasyonlarını şöyle sıralayabiliriz:

- Hamas, Hizbullah ve Suriye'deki savaşçıların tutuklanması ve sorgulanması.

- Operasyon alanında yapılan doğrudan soruşturmalar, 300 Filistinlinin tutuklanmasındaki katkısı. Tutuklanan Filistinliler soruşturma sırasında tüneller, depolar ve çalışma yöntemleri hakkında bilgi verdiler.

- On yılı aşkın bir süre sonra Gazze'deki ajan ağının etkinleştirilmesine katkıda bulunmanın yanı sıra ajan edinme ve istihbarat çabalarının genişletilmesi.

Son olarak Birim 504’ün yöneticileri son dönemde tuğgeneral yardımcılığına terfi edilerek ödüllendirildi.