Husilerden ürünlere yeni fiyat uygulamak için baskı

Husiler kontrol ettikleri bölgelerdeki tahıl pazarlarına baskın düzenliyor. (Husi medyası)
Husiler kontrol ettikleri bölgelerdeki tahıl pazarlarına baskın düzenliyor. (Husi medyası)
TT

Husilerden ürünlere yeni fiyat uygulamak için baskı

Husiler kontrol ettikleri bölgelerdeki tahıl pazarlarına baskın düzenliyor. (Husi medyası)
Husiler kontrol ettikleri bölgelerdeki tahıl pazarlarına baskın düzenliyor. (Husi medyası)

Yemen’in Husiler tarafından kontrol altına tutulan başkenti Sana’da Ticaret ve Sanayi Odaları Genel Federasyonu liderliği, Husi milislerin ticari sektöre yaklaşımına yönelik itirazları yönetiyordu. Söz konusu kurumun ortadan kalkmasının ardından Husi hükümetine bağlı Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, ürünler için bağlayıcı fiyat uygulaması kisvesi altında dükkanlara baskın ve tüccarlara yönelik gasp kampanyalarını yeniden başlattı. Atılan bu adımlara itiraz edenler ise dükkanlarının veya markalarının nihai olarak kapatılması da dahil olmak üzere sert tedbirlere maruz bırakmakla tehdit edildi.

Sana'daki ticaret sektöründen kaynaklar Şarku'l Avsat'a verdikleri demeçte, Husi milislere bağlı ve başkentin ilçelerinde konuşlanan ekiplerin, grubun belirlediği fiyatlara uymalarını sağlama gerekçesiyle dükkan ve şirketlere gruba bağlı Yüksek Siyasi Konsey Başkanı Mehdi el-Meşat’ın eşliğinde baskın düzenlediğini aktardı. Söz konusu fiyatlandırmaya, anayasaya ve hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle Ticaret ve Sanayi Odaları Genel Federasyonu tarafından karşı çıkıldığı biliniyor.

Kaynaklar, söz konusu adımın tüccarlara tanınan bir haftalık sürenin ardından geldiğini belirttiler. Husilere bağlı Sanayi Bakanı Muhammed Mutahhar ve Sana’yı kontrol eden Husi lider Halid el-Medani, Ticaret ve Sanayi Odaları Genel Federasyonu binasının basılmasını denetlemişti. Bu kapsamda, odanın herkesçe tanınan iş insanı Hasan el-Kabus başkanlığındaki liderliği görevden alınmıştı. Bu liderlik, iş dünyasında tanınmayan Ali el-Hadi’ye devredilmişti.

Başkentin güneyindeki es-Sebin semtinde iki farklı dükkan sahibi Şarku’l Avsat’a verdikleri demeçte, Husi lider Muhammed el-Veşili’nin markaları ve dükkanları hedef alan bu yeni kampanyaya liderlik ettiğini bildirdi. Milis medyası tarafından aktarıldığına göre tüccarları halkın çektiği acıları körüklemekle suçlayan Husi lider Veşili, müfettişleri saha ziyaretlerini yoğunlaştırmaya, grup tarafından belirlenen üst fiyat tavanlarını ihlal edenlere karşı katı önlemler almaya çağırdı. Hadda bölgesindeki Sanayi Ofisi Müdür Abdulkerim Şerefeddin ise yeni fiyat listesini ihlal edenlere karşı caydırıcı önlemler alma tehdidinde bulundu.

Fotoğraf Altı: Sana'da 34 işletmeyi hedef alan Husiler ihlallerine hız verdi. (Husi medyası)
Sana'da 34 işletmeyi hedef alan Husiler ihlallerine hız verdi. (Husi medyası)

Tüccarlar ve dükkan sahipleri de yeni gasplara maruz kaldıklarını doğruladılar. Husi teftiş ekiplerinin yeni fiyatları empoze etmek için şehrin pazarlarında konuşlandırıldığı, satıcıları Husi hükümeti tarafından belirlenen fiyatlara uyma sözü vermeye mecbur ettiği belirtildi. Ancak bu fiyatlara tüccarlar ve şirketler karşı çıkıyor.

Husi ekipleri, Sana’daki Ezal bölgesinde buranın Sanayi ve Ticaret Dairesi Genel Müdürü Macid es-Sade eşliğinde pazar ve dükkanları teftiş etti. Macid es-Sade, bu uygulamaların Sanayi ve Ticaret Bakanlığı liderliğinin plan ve direktiflerini ortaya koyduğunu, yeni bir kontrol ve gözetim aşamasının başlangıcı olduğunu, ihlalleri tespit etme sürecinin kademeli olarak takip edildiğini vurguladı. Ayrıca bu kapsamda para cezalarının uygulandığı, uyarılara cevap verilmemesi durumunda ise dükkanların kapatıldığı bilgisi paylaşıldı.

Et-Tahrir bölgesinde de Husi hükümetinin Sanayi Bakanı’na bağlı unsurlar dükkan, eczane ve şirketlere baskınlar düzenledi. Milis liderliğinin direktifleri ve Sanayi ve Ticaret Bakanı'ndan alınan talimatlar uygulandı.

Tüccarları açgözlülükle suçlayan grup liderleri, bu konuda kimseye müsamaha göstermeyeceklerini, saha kontrol ekiplerinin yeni fiyat listesini tüm market, merkez ve dükkanlarda uygulamak ve ihlal edenleri tutuklamak için çalışacaklarını vurguladı.

Yemen hükümeti, Husi milislerin Ticaret ve Sanayi Odaları Genel Federasyonu’na dair attığı adımların milislerin kendi lehlerine olacak şekilde özel sektörü yok etme, kendi kontrolleri altındaki bölgelerdeki ticari evleri ortadan kaldırma planlarını doğruladığını vurguladı.

Yemen hükümetinin açıklamalarına göre milisler, zorlu ekonomik ve insani koşulları gözetmeksizin ticaret sektörünü ve ülke ekonomisini tamamen kontrol altına almayı, özel sektöre ve ticari şirketlere yönelik keyfi tedbirlerini devam ettirmeyi hedefliyor. Ancak bu hususta bir yasal gerekçe veya mahkeme kararı bulunmuyor.

Fotoğraf Altı: Husi ekipleri Sana'daki pazar ve dükkanlara baskınlar düzenliyor. (Husi medyası)
Husi ekipleri Sana'daki pazar ve dükkanlara baskınlar düzenliyor. (Husi medyası)

Yemen Enformasyon Bakanı Muammer el- İryani uluslararası toplumu, Birleşmiş Milletler’i ve Yemen Özel Temsilcisi’ni Husi milislerin ticarethanelere ve sermaye sahiplerine karşı başlattığı ‘açık savaş’ karşısında harekete geçme çağrısında bulundu. Söz konusu ticarethanelerin ve sermaye sahiplerinin zor şartlara rağmen ayakta kalarak ticari faaliyetini sürdürdüklerini vurgulayan İryani, özel sektöre karşı uygulanan, ekonomik koşulları çöküş ile tehdit eden, insanların çektiği acıları körükleyen sistematik yıkımın durdurulması için pratik adımlar atılmasını istedi.

Söz konusu gelişmeler öncesinde Ticaret ve Sanayi Odaları Genel Federasyonu, milislerin özel sektöre yönelik eylemlerine, başkent Sana ve milis kontrolündeki diğer bölgelerdeki şirket ve ticari işletmelerin kapatılmasına ilişkin açıklamada bulunmuştu. Açıklamada, ekonomik bir felaketin yaşanabileceği, ithalatın duracağı, emtia ve temel malzeme stoklarının zarar göreceği, ticari ve ekonomik güvenlik arayışıyla ulusal sermayenin yer değiştireceği ve göç dalgasının başlayacağı hususunda uyarı yapıldı.



Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
TT

Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)

Gazze Şeridi’nde şu anda tıkanma yaşayan ateşkes anlaşması, Hamas’ın ikinci aşamada öngörülen idari ve güvenlik düzenlemelerine ilişkin çekinceleri ve kamuoyuna yansıyan talepleriyle yeniden gündeme düştü. Bu gelişme, ABD’den ikinci aşamaya geçiş konusunda ‘perde arkasında’ yürütülen çabalara dair açıklamaların yapıldığı bir döneme denk geldi.

Hamas’ın dün açıkladığı ve silahsızlanma, barış konseyi, istikrar güçleri ile Gazze Şeridi’nin yönetimi için bir komite oluşturulmasına ilişkin dört ana başlığı içeren bu çerçeveye dair değerlendirmelerde görüş ayrılığı yaşanıyor. Şarku’l Avsat’a konuşan bazı uzmanlar, söz konusu taleplerin ikinci aşamaya geçişi zorlaştıran krizleri ortaya koyduğunu ve hareketin üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik manevralar olduğunu savunurken, diğerleri ise İsrail kaynaklı engellere rağmen Hamas’ın anlaşmayı uygulama konusunda ciddiyetini yansıttığı görüşünü dile getiriyor.

ABD Başkanı Donald Trump tarafından önerilen ve geçtiğimiz ekim ayında Gazze’de ateşkes sağlanmasına temel oluşturan barış planı, başkanlığını Trump’ın üstleneceği bir barış konseyi kurulmasını, bu konseyin Filistinli teknokratlardan oluşan bir komiteyi denetlemesini, Hamas’ın silahsızlandırılmasını, savaş sonrası Gazze yönetiminde rol almamasını ve istikrar güçlerinin konuşlandırılmasını öngörüyor.

Hamas’ın Gazze’deki lideri Halil el-Hayye, hareketin kuruluşunun 38. yıl dönümünde yaptığı açıklamada, silahın işgal altındaki halklar için uluslararası hukukla güvence altına alınmış bir hak olduğunu belirterek, bu hakkın korunmasını ve bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını güvence altına alan her türlü önerinin incelenmesine açık olduklarını ifade etti.

El-Hayye, Trump planında yer alan ve ABD Başkanı’nın liderliğinde kurulması öngörülen barış konseyinin görevinin, ateşkes anlaşmasının uygulanmasını gözetmek, finansmanı sağlamak ve Gazze Şeridi’nin yeniden imarını denetlemek olduğunu vurguladı. Filistinliler üzerinde ‘her türlü vesayet ve manda uygulamasını’ ise reddettiklerini söyledi.

Gazze Şeridi’nin yönetimi için Filistinli bağımsız isimlerden oluşan bir teknokratlar komitesinin derhal kurulması çağrısında bulunan el-Hayye, Hamas’ın tüm alanlardaki yetkileri bu komiteye devretmeye ve görevlerini kolaylaştırmaya hazır olduğunu kaydetti. Kurulması planlanan uluslararası gücün görevinin ise Gazze sınırlarında ateşkesi korumak olması gerektiğini vurguladı.

El-Hayye ayrıca, arabuluculara ve özellikle ‘temel garantör’ olarak nitelendirdiği ABD yönetimi ile Başkan Trump’a, İsrail’i anlaşmaya saygı göstermeye ve uygulamaya zorlamak için çalışmaları, anlaşmanın çöküşe sürüklenmesine izin vermemeleri çağrısında bulundu.

asdfr
Başlarında yük taşıyan kadınlar, Gazze Şeridi'nin güneyinde yerinden edilmiş Filistinlilere barınak sağlamak için temizlenmiş araziye kurulan çadırların önünden geçiyor. (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk geçen hafta yaptığı açıklamada, ateşkesin ilan edilmesinden bu yana Gazze’de sarı hattın gerisinde kalan bölgede 350’den fazla İsrail saldırısının belgelendiğini ve en az 121 Filistinlinin hayatını kaybettiğini söyledi. Öte yandan Hamas liderlerinden Raid Saad, cumartesi günü İsrail’in Gazze’de aracını hedef alan saldırısında öldürüldü.

İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi amaçlayan planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalışmalar yürüttüğünü ve çok uluslu uluslararası gücün gelecek aydan itibaren bölgede göreve başlamasının planlandığını belirtti. İsrail Yayın Kurumu’na göre, ABD’li yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

İsrail Kanal 14 televizyonu, kasım ayının sonlarında yaptığı bir haberde, ABD’nin uluslararası istikrar gücünün Gazze’de konuşlandırılması için tarih olarak ocak ayının ortasını belirlediğini, nisan ayı sonunu ise bölgedeki silahsızlanma sürecinin tamamlanması için nihai takvim olarak öngördüğünü aktarmıştı. Kanal, bu hedeflerin gerçeklikten kopuk bir beklenti olduğunu ve sürecin yeniden ertelenebileceğini kaydetmişti.

El-Ehram Stratejik Araştırmalar Merkezi’nde İsrail meseleleri uzmanı olan Mısırlı analist Dr. Said Ukkaşe, Hamas’ın ortaya koyduğu çerçevenin ikinci aşamada ilerleme ihtimalinin zayıf olduğunu gösterdiğini ve bunun daha fazla İsrail saldırısını tetikleyebileceğini savundu. Ukkaşe, bu tutumun, tehlikeli koşullar altında ilerleyen ikinci aşama yükümlülükleri öncesinde Hamas üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik ‘manevralar’ olduğunu ifade etti.

Hamas dosyasına odaklanan Filistinli siyaset analisti İbrahim el-Medhun ise İsrail’in anlaşmayı sabote etmeye yönelik tekrarlanan engellerine rağmen ikinci aşamaya geçilmesi ve uygulanmasının kaçınılmaz olduğunu dile getirdi. Silah meselesine ilişkin olarak Hamas’ın, Filistin iç kamuoyunda derinlemesine bir diyalog yürüttüğünü, Kahire’deki arabulucularla da şeffaf ve açık görüşmeler yaptığını belirten el-Medhun, tüm taraflarca kabul edilebilecek bir vizyonun şekillenebileceğini ve hareketin barış güçlerinin varlığına açık olduğunu söyledi.

Hamas’ın ortaya koyduğu bu çerçeveye arabulucuların henüz yorum yapmadığı bir ortamda, Mısır Dışişleri Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati’nin, İngiliz mevkidaşı Yvette Cooper ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde Gazze’de geçici bir uluslararası istikrar gücünün konuşlandırılmasının önemini vurguladığını bildirdi. Abdulati, ateşkesin sürdürülebilirliğinin sağlanması ve Trump planının ikinci aşamasına ilişkin yükümlülüklerin uygulanmasının önemine dikkat çekti.

Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) düzenlenen Sir Bani Yas Forumu’na katılımı sırasında konuşan Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına geçilmesinin gerekliliğini ve uluslararası istikrar gücünün oluşturulmasının önemini yineledi.

Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, cuma günü gazetecilere Gazze anlaşmasındaki gelişmelere ilişkin yaptığı açıklamada, “Barış anlaşmasının ikinci aşamasına yönelik olarak şu anda perde arkasında çok sayıda sessiz planlama yürütülüyor… Kalıcı ve sürdürülebilir bir barış sağlamak istiyoruz” ifadelerini kullandı.

ABD’nin Wall Street Journal gazetesi, cumartesi günü yetkililere dayandırdığı haberinde, Trump yönetiminin Gazze Şeridi’nde istikrarı sağlamak amacıyla bir ABD’li generalin komutasında 10 bin askerden oluşan çok uluslu bir güç oluşturmayı hedeflediğini aktardı. Haberde, bazı ülkelerin, gücün görev kapsamının Hamas’ın silahsızlandırılmasını da içerebileceğine yönelik çekinceleri nedeniyle henüz asker göndermediği belirtildi.

Gazete ayrıca ABD Dışişleri Bakanlığı’nın, Gazze’de konuşlandırılması planlanan bu güç için yaklaşık 70 ülkeden askerî veya mali katkı talebinde bulunduğunu, ancak yalnızca 19 ülkenin asker göndermeye ya da ekipman ve lojistik destek gibi farklı şekillerde katkı sunmaya istekli olduğunu yazdı.

Ukkaşe, Trump’ın 29 Aralık’ta İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yapacağı görüşmede ikinci aşamanın başlatılması için baskı kuracağını öngörerek, İsrail’in bu aşamaya girmeyi kabul edeceğini ancak çekilmelerin uygulanmasına ilişkin müzakerelerin süresiz biçimde uzayabileceğini söyledi.

El-Medhun ise Kahire’nin İsrail kaynaklı engellerin farkında olduğunu ve anlaşmanın başarısızlığa uğramasına yol açabilecek muhtemel İsrail gerekçelerini ortadan kaldırmak için ikinci aşamaya geçişin hızlandırılmasını talep edeceğini ifade etti.


Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
TT

Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)

Tunus'un merkezindeki Kayravan şehrinde, cumartesi akşamı, polis ve gençler arasında art arda ikinci gece çatışmalar yaşandı.

Ailesinin ifadesine göre, çatışmalar bir kişinin polisin kovalamacası ve ardından kendisine yönelik şiddet sonucu ölmesinin ardından patlak verdi. Ölen kişinin akrabaları, ehliyetsiz motosiklet kullandığını ve bir polis aracı tarafından takip edildiğini söylüyor. Ardından dövülerek hastaneye kaldırılan adam, hastaneden kaçmayı başardı. Cumartesi günü geçirdiği kafa travması sonucu hayatını kaybetti.

Tunus'ta da yüzlerce kişi, muhalefet dernekleri ve partilerinin çağrısına yanıt olarak, dördüncü hafta üst üste başkentte "özgürlükleri savunmak ve Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarını protesto etmek" amacıyla gösteri düzenledi.


Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
TT

Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)

Lübnan-İran ilişkileri çok hassas bir aşamaya geldi ve şu anda, İran liderliği kararını verip Lübnan işlerine müdahalesini durdurmadığı sürece, kontrolden çıkma ve önlenemez olumsuz sonuçlar doğurma riskiyle karşı karşıya. Önde gelen bir siyasi kaynak Şarku’l Avsat'a durumu böyle aktardı. İran'ın Beyrut'taki elçileri müdahaleyi reddederken, Lübnan'daki resmi makamlar müdahaleyi kanıtlayan delillere sahip olduklarını vurguluyor.

Kaynak, İran'ın müdahalesine örnekler verdi; bunlardan ilki, resmi davet olmadan elçilerin gelmesiydi ve resmi görüşmelerinin çoğunun, Hizbullah, Hamas ve İslami Cihad hareketlerinin önderliğindeki görüşmelerini haklı çıkarmak için siyasi bir kılıf sağlama bağlamında kaldığını vurguladı.