ABD Libya Özel Temsilcisi’nin seçimlere yönelik uyarılarına ilişkin Libya ayrışması

Bazı politikacılar, ABD Özel Temsilcisi’nin uyarılarının “Wagner'in bölgedeki varlığını sona erdirmeyi amaçladığını” düşünürken, diğerleri “seçimleri hızlandırma girişimi” olarak değerlendirdi.

ABD Libya Özel Temsilcisi Richard Norland, Libya Yüksek Seçim Komisyonu Başkanı İmad es-Sayih ile birlikte. (UNSMIL)
ABD Libya Özel Temsilcisi Richard Norland, Libya Yüksek Seçim Komisyonu Başkanı İmad es-Sayih ile birlikte. (UNSMIL)
TT

ABD Libya Özel Temsilcisi’nin seçimlere yönelik uyarılarına ilişkin Libya ayrışması

ABD Libya Özel Temsilcisi Richard Norland, Libya Yüksek Seçim Komisyonu Başkanı İmad es-Sayih ile birlikte. (UNSMIL)
ABD Libya Özel Temsilcisi Richard Norland, Libya Yüksek Seçim Komisyonu Başkanı İmad es-Sayih ile birlikte. (UNSMIL)

ABD Libya Özel Temsilcisi Richard Norland, Libya taraflarına bir mesaj göndererek, “yalnızca seçimlerle meşruiyet kazanacaklarını” açıkça belirtti. Norland, “İç bölünmeleri istismar etmeye yönelik çabalar ve Birleşmiş Milletler'in (BM) seçim yapma çabalarını engelleme” olarak tanımladığı girişimler konusunda uyarıda bulundu.

Bu uyarı mesajında ​​kastedilen Libya tarafının kimliği konusundaki bilinmezliğe rağmen, çoğunluk onu Washington'un mevcut aşamadaki ana hedefinden, yani Libya topraklarından başlayarak kara kıtadaki Rus paralı asker grubu Wagner unsurlarının varlığını ortadan kaldırmaktan ayıramayacağı konusunda hemfikir. Bazı politikacılar, ABD Özel Temsilcisi’nin uyarılarının “Wagner'in bölgedeki varlığını sona erdirmeyi amaçladığını” düşünürken, diğerleri “seçimleri hızlandırma girişimi” olarak değerlendirdi.

(FOTO ALTI) Norland, Libya taraflarına “meşruiyetlerini yalnızca seçimlerle elde edeceklerini” açıkça belirttiği bir mesaj gönderdi.
Norland, Libya taraflarına “meşruiyetlerini yalnızca seçimlerle elde edeceklerini” açıkça belirttiği bir mesaj gönderdi.

Libya Siyasi Diyalog Forumu üyesi Ahmed eş-Şerkesi, Norland'ın mesajının, seçim süreci için bir tarih belirleme ve seçim aşamalarının net bir vizyonunu içermeyen herhangi bir paralel anlaşmayı durdurmayı amaçlayabileceğini düşünüyor. Bu, Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid Dibeybe ile Libya Ulusal Ordusu (LUO) Komutanı Halife Hafter arasındaki anlaşmalar veya güç paylaşımı hakkında bildirilenler için geçerlidir. Aynı zamanda, Temsilciler Meclisi (TM) ve Devlet Yüksek Konseyi’nin (DYK) seçimlerin yapılmasını denetleyecek bir mini hükümet bulma konusundaki anlaşması için de geçerlidir.

Eş-Şerkesi, Şarku’l Avsat'a “Seçim yasalarını hazırlamakla ilgilenen Libya 6+6 Komitesi’nin uluslararası destek aldığını” açıkladı. Eş-Şerkesi, “Washington ve Birleşmiş Milletler Libya Destek Misyonu (UNSMIL), seçim süreci için belirli bir tarih belirtmeden, TM ve DYK tarafından seçim yasalarının uygulanması ve yeni bir hükümetin kurulmasıyla ilişkilendirme yönündeki herhangi bir girişimi her zaman reddetti” dedi.

Eş-Şerkesi, “ABD’lilerin seçimleri engelleme girişimlerini reddetmesinin, öncelikle, güçlerinin tüm Libya topraklarında Wagner ile savaşabilmesi için krizdeki tarafların çoğunluğunun onayını alan birleşik bir hükümet bulma arzularından kaynaklandığına” inanıyor.

Norland'ın Libya krizinin taraflarına yönelik mesajı, Moskova'nın Libya'nın başkenti Trablus'a Daimî Büyükelçi atamasının ardından, Libya topraklarında Wagner unsurlarının varlığının devam etmesinin ve Rusya’nın Libya'daki etkisini güçlendirme girişimi hakkında Amerikan Bloomberg ajansı tarafından hazırlanan bir raporda yer aldı.

(FOTO altı) Libya Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe (UBH)
Libya Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe (UBH)

Beklentiler hakkında konuşan eş-Şerkesi, “Eğer Libya güçleri Norland'ın mesajını kasten görmezden gelirse, uluslararası tanınma eksikliğiyle karşı karşıya kalacaklarını, yani TM ve DYK'nin kurmaya çalıştığı hükümetin herhangi bir uluslararası tanınma almayacağı anlamına geldiğini” açıkça belirtti. Eş-Şerkesi, “Dibeybe’ye gelince, kendisine yakın olanların ve Hafter'in müzakere ettiği bir güç paylaşımı anlaşmasına dair dolaşan haberler doğruysa ve bu konuda ilerlemekte ısrar ederse, üzerindeki kuşatma artabilir ve hükümetiyle yapılan birçok uluslararası iş birliğini kaybedebilir” dedi.

Libya Ulusal Meclis Partisi lideri Esad Ziyu ise “Norland'ın mesajının, Washington'ın Libya arenasında Wagner ile mücadele konusunda bir tepki göstermeyen taraflara bir şekilde baskı yapma girişimi çerçevesinde geldiğini” ifade etti. Wagner konusunun ABD yönetiminin mevcut stratejik dosyası olduğunu belirten Ziyu, ABD hamlesinin Libya'da seçim sürecini engelleyenleri uyarmayı kesinlikle amaçlamadığını vurguladı.

Ziyu, Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada, Norland ve bazı ABD'li yetkililerin 2021 yılı sonunda yapılması gereken seçimlere engel olacak herhangi bir tarafı veya yerel gücü cezalandırmakla tehdit ettikleri açıklamalarını hatırlattı. Söz konusu sürecin sonunda bu seçimler süresiz olarak ertelenmiş ve Washington hiçbir tarafı cezalandırmamıştı.

Ziyu, “Norland'ın mesajında kastedilenin büyük ölçüde TM ve DYK olduğuna, çünkü seçimlerin birleşik bir yürütme otoritesi altında yapılması için onların yeni bir hükümet kurma konusunda ısrarcı olduklarına” dikkat çekti. Bu konuda birden fazla ABD’li diplomat ve yetkili, ülkelerinin seçimler yapılmadan yeni bir hükümet kurulmasını kabul etmeyeceğini daha önce belirtmişti. Ziyu, “Ancak bu, Washington'ın Dibeybe’nin tarafını tutması veya Libya’nın doğusunun askeri liderlerine yakın unsurları dahil ederek hükümetini yeniden kurmak için öncülük ettiği herhangi bir proje anlamına gelmiyor. Aksine, belki de bu UBH’yi yeniden kurma sürecinin yeni bir hükümet kurmaya kıyasla daha ucuz olabileceğine dair bir ABD inancıdır” şeklinde konuştu.

Ziyu, TM ve DYK üyelerinden oluşan birçok blok ve ayrıca partizan ve bağımsız siyasi figürler ve silahlı kuvvetler tarafından ortaya atılan diğer itirazlar nedeniyle, bu mini hükümetin uluslararası tanınırlıktan yoksun olmasını beklemek şöyle dursun, halk desteğinden dahi yoksun kalacağına inanıyor.

El-Ahram Siyasi ve Stratejik Araştırmalar Merkezi araştırmacısı Ahmed Alibe ise Norland'ın açıklamalarının ülkenin siyasi ve silahlı kuvvetlerinin birden fazla tarafına yönelik mesajlar içerdiğini ve birden fazla amaç taşıdığını söyledi. Alibe, Washington'un Libya siyasi ve güvenlik sahnesine artan katılımına atıfta bulunarak, bu bağlamda “Norland'ın ülkenin batısından, doğusundan ve güneyinden ortak bir askeri veya güvenlik gücü oluşturmaya ilişkin çok sayıda referansının” altını çizdi.



Netanyahu tam olarak ne istiyor?

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)
TT

Netanyahu tam olarak ne istiyor?

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)

Sadece dünyada değil, İsrail'de de şaşkınlık ve hoşnutsuzlukla “Başbakan Binyamin Netanyahu tam olarak ne istiyor?” sorusu soruluyor.

Gazze Şeridi’nde gerçekten bir çözüme ulaşmak, İsrailli rehinleri geri getirmek ve İsrailli askerlerin kanının dökülmesini engellemek istiyor mu? Yoksa sırf savaşmak için savaş mı istiyor?

Netanyahu, Hamas'ı anlaşmaya yanaşmamakla suçlamıştı. Şimdi ise Hamas Mısır ve Katar tarafından sunulan öneriyi kabul etmişken neden Gazze Şeridi'ni işgal etmekte ısrar ediyor ve orduyu planını değiştirip işgali hızlandırmaya zorluyor?

İlk bakışta, İsrail, Kahire ve Doha'nın Washington ile tam koordinasyon içinde Hamas liderliğini öneriyi koşulsuz ve değişiklik talep etmeden kabul etmeye ikna etmek için gösterdiği çabalarda yer almamış gibi görünüyor. Mısırlılar, Katarlılar, hatta ABD’liler ve hatta İsrailli yetkililer, Netanyahu'nun bu çabalarla yakından bağlantılı olduğunu doğruladılar. Netanyahu, örneğin serbest bırakılacak Filistinli tutukluların sayısı gibi arabulucuların kabul ettiği veya ofisiyle bu konuda uzlaşma sağladığı birçok şart ve talep öne sürdü.

İsrail, her İsrailli rehine karşılığında ömür boyu hapis cezasına çarptırılmış 120 Filistinliyi serbest bırakmayı kabul ederken, Hamas 200 tutuklunun serbest bırakılmasını talep etti ve 150 kişide anlaşma sağlandı.

İsrail, Gazze Şeridi'nden çekildikten sonra, 2-3 kilometre genişliğinde bir güvenlik kuşağında askerlerini tutmak istedi, Hamas ise sadece 500 metreye razı oldu, sonra mesafenin 1200 metre, bazı yerlerde ise 1500 metre olması konusunda anlaşmaya varıldı.

Tüm bunlar İsrail ve Hamas ile yapılan müzakerelerde gerçekleşti. Peki, İsrail güçleri tüm Gazze Şeridi'ni işgal etmek için harekete geçene kadar neler oluyor?

Son zaferin resmi

Netanyahu’nun kararsız bir lider olduğu ve hala karar vermekten kaçındığı açık. Ya da Haaretz gazetesinin dünkü başyazısında yazdığı gibi, o zayıf ve hiçbir şeye karar veremiyor. Bu yüzden bir yandan İsrail'in dünyadaki konumunu zayıflatıyor, ama vatandaşlarını kaderlerine terk ediyor.

Netanyahu, Hamas’a baskı yapmak için Gazze’yi işgal etmekten başka çare olmadığını İsrail halkına kabul ettirmeye çalıştı. Böylece bir yandan aşırı sağdaki müttefiklerinin isteklerini yerine getirirken, diğer yandan onların iştahını daha da kabarttı. Şimdi geri adım atması zor. Politikasını Hamas'a karşı sert bir politika olarak pazarlamaya çalışıyor.

dfgtyu
Salı günü Batı Şeria'nın Beyt Sira köyünde İsrail ordusu tarafından yıkılan bir evin enkazını inceleyen Filistinliler (AP)

Netanyahu'nun Hamas'ın öneriyi kabul ettiğine dair yaptığı yazılı açıklamada “İsrail'in politikası sabittir ve değişmemiştir” cümlesinin yer alması tesadüf değil. Bu cümle, aşırı sağcı Maliye Bakanı Bezalel Smotrich'in Netanyahu'nun sağ kanada verdiği sözleri tutacağına dair hiç güvenmediği sözlerine yanıt niteliğindeydi. Netanyahu, Smotrich'e askeri zafer elde edilmeden savaşı bitirmediğini kanıtlamaya çalışıyor.

Ancak bu tutum, hesaplamaktan kaçındığı başka tehlikeler de barındırıyor.

Netanyahu’nun aşırı sağcı müttefikleri karşısında savaşı askeri bir zaferle sona erdirmek için Gazze'yi işgal etmeye devam ettiğini göstermeye kararlı olmasının bir bedeli var. Hamas liderliği de savaşı askeri bir zaferle, ya da askeri dilde ‘nihai zafer imajı’ ile sona erdirmek istiyor.

Bu tartışmalı bir fikir ve birçok strateji uzmanı bunu ‘en aptalca’ askeri ilke olarak görüyor, çünkü aynı uzmanlara göre bu ilke İsrail için geri tepip onu ‘Gazze bataklığına’ sürükleyebilir.

Örneğin dün Hamas'ın askeri kanadı İzzettin el-Kassam Tugayları, bir İsrail askerini kaçırma operasyonunu neredeyse başarıyla gerçekleştirdi ve pusuda birkaç İsrail askeri yaraladı.

Bu tür faaliyetlerde yakın vadeli işlemler artık yok.

Ne kazanır?

Peki Netanyahu, imzalanması dışında hiçbir eksikliği olmayan bir anlaşma varken böyle yaparak ne kazanıyor?

Kazancı çok.

Netanyahu’nun hesaplarına göre İsrail'de iktidar olanın kendisi olduğu kanıtlanıyor. Eskiden ordusu olan bir devlet olan İsrail, artık kararlarına itaat eden ve onun onaylamadığı askeri operasyonları ‘stratejik tuzak’ olarak nitelendiren bir orduya sahip bir devlet haline geldi.

dfrgt
Gazze Şeridi'ndeki askeri operasyonlar sırasında İsrail askerleri (İsrail ordusu)

Generallerin İsrail toplumundaki konumu zayıflıyor ve bununla birlikte onların arkasında saklanan derin devlet de zayıflıyor.

 Netanyahu yaklaşık yirmi yıldır bu süreci yürütüyor.

Bu şekilde iktidar koalisyonunu güçlendiren Netanyahu, en azından görev süresinin sonuna kadar hükümeti ayakta tutuyor ve böylece, yolsuzluk suçlamasıyla yargılanan ve kendisini mahkûm edip hapse atmak isteyen mahkeme nezdinde konumunu güçlendiriyor.

Seçimleri ertelemek zorunda kalacağı başka askeri operasyonlar düzenleyebilir.

Haaretz gazetesi dünkü başyazısında şöyle yazdı:

“Netanyahu son iki yılda yedi ayrı savaş bölgesiyle yetinmeyip sanki tüm dünyaya savaş açmaya kararlıymış gibi görünüyor ve böylece dünyadaki Yahudileri İsrail devletiyle birlikte uçuruma sürüklüyor.”

Böyle bir durumda, başarısızlık ölçütü artarsa, ABD Başkanı Donald Trump'ın onu kurtarmak için müdahale etmesi beklenebilir. Trump'ın onu ulusal bir kahraman olarak görmesi ve ‘Onu nasıl hapse atmak istiyorlar?’ diye sorması bunun bir göstergesi olarak yeterli.