Lübnan plajları sadece zenginlere ve turistlere açık

Beyrut Havalimanı’na günlük 15 bin turistin gelmesi bekleniyor.

Lübnan’ın güneyindeki Ghazieh halk plajı, zengin olmayanların girebildiği nadir plajlardan biri. (Şarku’l Avsat)
Lübnan’ın güneyindeki Ghazieh halk plajı, zengin olmayanların girebildiği nadir plajlardan biri. (Şarku’l Avsat)
TT

Lübnan plajları sadece zenginlere ve turistlere açık

Lübnan’ın güneyindeki Ghazieh halk plajı, zengin olmayanların girebildiği nadir plajlardan biri. (Şarku’l Avsat)
Lübnan’ın güneyindeki Ghazieh halk plajı, zengin olmayanların girebildiği nadir plajlardan biri. (Şarku’l Avsat)

Lübnan’da bu yıl halkın büyük bir kısmı plajlara gidemeyecek gibi görünüyor. Sektör çalışanlarından bazıları, plajlara ve deniz tatil yerlerine giriş biletlerinin ABD doları üzerinden satılması ve fiyatların yüksek olması nedeniyle denizlerin sadece zenginler için olduğunu belirtti.

 

Yaz mevsiminde ülkede ikamet eden ve yurt dışına seyahat etme imkanı olmayan Lübnanlılar için tek rahatlama yolu plajlardı. Ancak bu yıl plajlara girişte oldukça yüksek fiyatlar istenmesi göz önüne alındığında, artık bunu yapmaları da zorlaştı.

Ailesini plajlara götüremeyen Rabi “Monte Carlo'da mıyız?” diye sorarak giriş biletlerinin dolar cinsinden fiyatlandırılmasına tepki gösterdi. Rabi açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“Lübnan’daki deniz, kıyafet, gıda ürünleri, araba parçaları gibi ithal değil. Az sayıda ücretsiz plaj var. Onlar da kirlilik veya hijyen sıkıntısı nedeniyle çocukların girmesi için uygun değil. Bunun yanı sıra plajlardaki su ve yiyecek, yabancı ülkelerle karşılaştırılabilir fiyatlara ulaştı.”

İşletmeciler dolar üzerinden fiyatlandırmanın nedeninin malların ithal olmasına bağlıyor. Tesis sahipleri, havuz temizleyicilerinden elektriğe ve çalışanların maaşlarına kadar tüm hizmetlerin fiyatlarının artık dolar cinsinden olduğunu, bunun da tatil yerlerine giriş fiyatlarının yükseltilmesi için ek bir neden olduğunu belirtti. Sahillerdeki ihlaller nedeniyle herkese açık olan, kullanılabilecek halk plajlarının az olması sebebiyle dört kişilik bir ailenin giriş masrafı artık asgari ücretle çalışan bir ailenin aylık gelirine yakın bir seviyeye yükseldi.

Genç mühendis Saad, tatil yerlerindeki fiyatların durumunu denetimin olmamasına bağladı. Saad, “Zorluklar içerisinde yaşıyoruz” diyerek turizm merkezlerine giriş ücretlerinin varlığından duyduğu üzüntüyü dile getirdi. Bir diğer vatandaş Elyan da turizm merkezlerine giriş ücretlerinin varlığından rahatsızlık duyduğunu kaydetti. Elyan açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“Yabancı ülkelerde ve yazlık olarak bilinen yerlerde böyle bir şey yokken Lübnan’daki turizm beldeleri plajların tüm Lübnanlılara ait olduğunu unutuyor. Hafta içi 15 ve 20 dolardan az olmayan sahildeki tatil köylerine giriş ücreti, hafta sonunda 40 ile 30 dolar arasında değişiyor bu da maaşını halen Lübnan lirası ile kazanan ortalama bir vatandaş için sahile gitmeyi imkansız hale getiriyor.”

Şarkul Avsat, Lübnan sahillerinde yaptığı araştırmada Beyrut’ta fiyatların kişi başı 15 ila 40 dolar, kuzeyde yer alan tatil köylerinde giriş ücretinin 10 ila 20 dolar, güneydeki fiyatların ise hafta ortasında 16 ila 40 dolar arasında değiştiğini gözlemledi.

Aile babası Muhammed de söz konusu pahalılığa dikkat çekti:

 “Karım ve iki erkek çocuğumla sahilde bir gün geçirmek için gereken para, küçük bir hesapla, yiyecek ve içecek harici sadece giriş için 120 dolar olacak. Bütün yiyecek ve içeceklerin fiyatları dolar üzerinden. Çocuklar öğle yemeği yemek isterse ne yapacağız? Almayacak mıyız?”

Tatil yeri sahipleri ise bu fiyatların normal olduğunu savunuyor. Bir sahil tesisi sahibi, ‘tesisinin sağladığı hizmetler, lüks yemekler ve hizmet kalitesi nedeniyle tatil yeri beş yıldızlı olduğunu, ayrıca dolar cinsinden fiyatların yüksek olmadığını’ vurguladığı açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“Plajlara giriş ücretleri bu yıl, tesisin veya havuzun sunduğu hizmetler, temizlik, konum ve tesisin puanı başta olmak üzere birçok faktöre göre değişiyor. Elektrik, mazot ve su dolarla fiyatlandırılıyor.”

Tesis sahibi, hizmetlerinden yerel halktan çok gurbetçilerin ve maaşlarını dolar olarak alanların yararlanabildiğini ise inkar etmedi.

Diğer yandan Lübnan, bu sezonda çok sayıda ziyaretçi ve turist ile günde 15 bin kişinin gelmesini bekliyor.

Lübnan’daki Turizm Sendikaları Federasyonu Başkanı ve Ulusal Turizm Konseyi başkanı Pierre Aşkar, ülkeye gelenlerin çoğunun Lübnanlı gurbetçilerden olduğunu belirtti. “Bu yaz, özellikle 450 bin Lübnanlının yaşadığı Arap ülkeleri ve 250 bin Lübnanlının yaşadığı Afrika’nın yanı sıra Lübnanlıların sayısının 200 bin civarında olduğu Kıbrıs, Türkiye, Fransa ve Yunanistan’dan büyük gruplar gelecek” dedi.

Aşkar, otel, kafe ve tatil köylerinde şu an rezervasyonların tamamlanmadığını ancak geçen yıla göre yüzdelerinin çok yüksek olacağını söyledi. Doluluk oranının yüzde 100’e ulaşmasını beklediğini belirtti.

Aşkar Avrupalı Avrupa ülkelerinden rezervasyonlar alındığını söylediği açıklamasının devamında ayrıca ‘Meksika, Venezuela ve Brezilya’daki büyük Lübnanlı gurbetçi grupların da bu yaz ülkeyi ziyaret etmek için yer ayırttığını’ kaydetti.

Her bütçeye ve her kesime hitap eden ücretler olduğunu belirten Aşkar  ‘restoran ve otellerde sadece yüksek değil, makul fiyatların da bulunduğunu söyledi. Ayrıca popüler olan oteller ve misafirhanelerde rezervasyon için dijital uygulama seçeneklerin de yer aldığı bilgisini paylaştı.



İsrail, Gazze'den getirilen rehinenin kimliğini açıklıyor ve Gazze Şeridi'ne yönelik topçu bombardımanını sürdürüyor

Filistinliler Han Yunus'ta yıkılmış bir binanın önünde duruyor (DPA)
Filistinliler Han Yunus'ta yıkılmış bir binanın önünde duruyor (DPA)
TT

İsrail, Gazze'den getirilen rehinenin kimliğini açıklıyor ve Gazze Şeridi'ne yönelik topçu bombardımanını sürdürüyor

Filistinliler Han Yunus'ta yıkılmış bir binanın önünde duruyor (DPA)
Filistinliler Han Yunus'ta yıkılmış bir binanın önünde duruyor (DPA)

İsrail, bugün yaptığı açıklamada, Uluslararası Kızılhaç Komitesi aracılığıyla Hamas'tan dün teslim aldığı cenazenin, 7 Ekim 2023'teki saldırıda öldürülen İsrail-Arjantin vatandaşı bir rehineye ait olduğunu duyurdu.

Ordu açıklamasında, "Ulusal Adli Tıp Enstitüsü'nde İsrail Polisi ve Askeri Hahamlık iş birliğiyle kimlik tespit işlemlerinin tamamlanmasının ardından" Lior Rodalev'in ailesine "cenazesinin İsrail'e defnedilmek üzere geri gönderildiği" bildirildi.

Bu gelişme, İsrail topçularını bu sabah Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'un doğusunda bulunan bölgeleri bombalaması ve ateşkesin 29. gününe girerken Şeridin çeşitli bölgelerinde yıkım operasyonlarının devam ettiği bir zamanda gerçekleşti.

Şarku’l Avsat’ın Filistin haber ajansı Safa’dan aktardığına göre İsrail uçakları bugün Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'un doğusunda bulunan bölgelere üç hava saldırısı düzenledi. Bombalama, şehir üzerinde alçak irtifalı insansız hava araçları (İHA) uçuşları sırasında gerçekleşti.

Han Yunus'un kuzeydoğusundaki bölgelerde de kapsamlı yıkım operasyonları gerçekleştirildi. İsrail savaş gemileri, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah açıklarında ateş açtı.

Hamas ve İsrail arasındaki ateşkes anlaşması 10 Ekim'de yürürlüğe girdi.


Barzani, Irak'ı Lübnan'a benzetti: Irak, gruplara karşı güçsüz

Kürdistan Demokratik Partisi Başkanı Mesud Barzani (Rudaw Ağı)
Kürdistan Demokratik Partisi Başkanı Mesud Barzani (Rudaw Ağı)
TT

Barzani, Irak'ı Lübnan'a benzetti: Irak, gruplara karşı güçsüz

Kürdistan Demokratik Partisi Başkanı Mesud Barzani (Rudaw Ağı)
Kürdistan Demokratik Partisi Başkanı Mesud Barzani (Rudaw Ağı)

Kürdistan Demokrat Partisi Genel Başkanı Mesud Barzani, Irak'taki durumu, "silahlı grupların gücünün devletin otoritesini aştığı" Lübnan'daki duruma benzetti. Pazartesi akşamı televizyonda yayınlanan bir röportajında ​​Barzani, "Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani'nin bu gruplarla mücadele etme yeteneğinden yoksun olduğunu" belirterek, "devlet kurumlarının zayıflaması ve siyasi bölünmenin derinleşmesi" konusunda uyardı.

Barzani, grupların "siyasi ve ekonomik kararları kontrol eden, anayasanın üstünde bir güç" olduğunu ileri sürerek, "silahların siyasi nüfuz sağlama aracı değil, savunma sisteminin bir parçası olması gerektiğini" vurguladı.

Barzani ayrıca, "Irak'taki her partinin kendisini bir devlet olarak gördüğünü" belirterek, "parlamentoyu ve hükümeti kontrol eden mini devletler olduğunu" belirtti.

Barzani, "uluslararası koalisyonun" Irak'tan çekilmesinin, "DEAŞ” örgütünün geri dönüşüne yol açabileceği uyarısında bulunarak, ABD güçlerinin 2011'de örgütün üç yıl sonra genişlemesi öncesinde geri çekildiği deneyimi hatırlattı.


Gazze Şeridi’ndeki istikrar gücü, daha akıcı düzenlemelere mi yoksa daha fazla karmaşaya mı yol açacak?

Gazze şehrinin er-Rimal semtinde, sığınağa dönüştürülen bir okulda yer alan, yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan kampın genel görünümü (AFP)
Gazze şehrinin er-Rimal semtinde, sığınağa dönüştürülen bir okulda yer alan, yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan kampın genel görünümü (AFP)
TT

Gazze Şeridi’ndeki istikrar gücü, daha akıcı düzenlemelere mi yoksa daha fazla karmaşaya mı yol açacak?

Gazze şehrinin er-Rimal semtinde, sığınağa dönüştürülen bir okulda yer alan, yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan kampın genel görünümü (AFP)
Gazze şehrinin er-Rimal semtinde, sığınağa dönüştürülen bir okulda yer alan, yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan kampın genel görünümü (AFP)

Gazze Şeridi'ne bir ‘istikrar gücü’ konuşlandırılması konusu, ABD'nin Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'ne sunduğu karar taslağı ve Başkan Donald Trump'ın, yaklaşık bir ay önce yürürlüğe giren ateşkesin geri kalan hükümlerini uygulamak üzere bu uluslararası güçlerin yakında Gazze Şeridi'ne varacağını duyurmasıyla ivme kazandı.

Görevleri ve konuşlanmaları konusunda hazırlık aşamasında görüş ayrılıkları yaşanan, Mısır’ın ise görev alanlarının genişletilmesiyle ilgili çatışmalar olabileceği yönünde endişe duyduğu bu güçler, uzmanlara göre karmaşık düzenlemelerle karşı karşıya kalabilir. Özellikle İsrail’in konunun BM Güvenlik Konseyi’ne götürülmesine karşı çıkması, Türkiye’nin kuvvetlere katılması ve Filistin tarafının çekinceleri olması hâlinde olası bir Rusya-Çin vetosu ihtimali, bu durumu daha da karmaşık hâle getirir. Uzmanlar, bu kuvvetlerin ancak geniş bir uzlaşı süreci oluşturulması hâlinde ve ateşkes anlaşmasını koruma amacına hizmet edecek şekilde yakın bir zamanda kurulabileceğini öngörüyor.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre Trump, ABD'nin Gazze Şeridi'ne yönelik barış planını desteklemeyi amaçlayan karar taslağını BM Güvenlik Konseyi'ne sunacağını açıklamasından bir gün sonra, uluslararası istikrar güçlerinin ‘çok yakında’ Gazze Şeridi'ne varmasını beklediğini söyledi.

Trump, Beyaz Saray'da Orta Asya ülkeleri liderleriyle yaptığı toplantıda, “Bu çok yakında gerçekleşecek. Gazze'de işler yolunda gidiyor” dedi. Bu açıklama, İsrail ile Hamas arasında ateşkesin yürürlüğe girmesinden yaklaşık bir ay sonra Gazze Şeridi'nde zorlu insani koşulların devam etmesi üzerine bir gazetecinin uluslararası güçlerin bölgeye konuşlandırılmasıyla ilgili sorusuna yanıt olarak yapıldı.

ABD'nin BM Daimî Temsilciliği’nin açıklamasına göre ABD, Trump'ın Gazze Şeridi için hazırladığı barış planını desteklemek amacıyla BM Güvenlik Konseyi'ne bir karar taslağı sundu. Henüz oylama tarihi belirlenmemiş olan karar taslağı, ‘Gazze’de istikrarı sağlamak amacıyla geçici bir uluslararası güç’ kurulmasına izin veriyor. Bu güç, uluslararası hukuk ve uluslararası insancıl hukukla uyumlu olmak kaydıyla, yetkisi kapsamındaki görevleri yerine getirmek için ‘gerekli tüm araçları kullanma’ yetkisine sahip olacak.

Axios internet sitesi salı günü bir ABD yetkilisinin, ABD'nin BM Güvenlik Konseyi'nin bazı üyelerine, Gazze'de en az iki yıl süreyle uluslararası bir güç oluşturulması için bir karar taslağı gönderdiğini ve ilk birliklerin önümüzdeki ocak ayına kadar Gazze'ye konuşlandırılmasının hedeflendiğini söylediğini aktardı.

İsrail'in Gazze şehrine düzenlediği saldırı sırasında yıkılan bir evin enkazından ceset çıkaran Filistinliler (AFP)İsrail'in Gazze şehrine düzenlediği saldırı sırasında yıkılan bir evin enkazından ceset çıkaran Filistinliler (AFP)

İsrail uzmanı Dr. Said Ukkaşe, ‘istikrar gücü’ dosyasının daha BM Güvenlik Konseyi’ne sunulma aşamasından itibaren zorlu düzenlemelerle karşılaşacağını düşünüyor. Özellikle İsrail’in, bu gücün uluslararası sistem tarafından onaylanmasına karşı çıkması ve Türkiye gibi katılımcı ülkelere itirazlarının bulunması, ayrıca Rusya ile Çin’in metindeki bazı ifadeleri kabul etmeyip bu konuda herhangi birinin veto hakkını kullanma olasılığı, süreci daha da zorlaştırıyor.

Ukkaşe, Trump’ın söylediği gibi kuvvetlerin yakın zamanda ulaşmasının pek mümkün olmadığını belirtti. Mevcut karmaşık koşullar altında bunun yakın bir tarihte gerçekleşmeyeceğini, ancak perde arkasında üzerinde anlaşmaya varılmış ve yalnızca duyurulmayı bekleyen bazı gizli süreçler varsa bunun mümkün olabileceğini ifade etti.

Filistinli siyasi analist Dr. Abdulmehdi Mutava da Çin ve Rusya'nın herhangi bir Arap veya Filistinli çekinceye veto hakkını kullanma olasılığı göz önüne alındığında, istikrar gücünün özellikle BM Güvenlik Konseyi'nde zorluklarla karşılaşacağına inanıyor. Mutava, bu karmaşık düzenlemeler göz önüne alındığında, geniş bir mutabakat sağlanmadıkça güçlerin gelmesinden bahsetmek için henüz çok erken olduğunu belirtti.

Endişeler BM Güvenlik Konseyi ile sınırlı değil, sahaya da uzanıyor. Mısır Enformasyon Kurumu Başkanı Ziya Raşvan, son açıklamalarında, uluslararası güce Hamas'ı silahsızlandırma görevinin verilmesi halinde ‘çatışmalar’ yaşanacağına işaret etti.

Sorunun, İsrail'in Gazze planının uygulanmasını engelleyen koşullar dayatmasından kaynaklandığını açıklayan Raşvan, “Filistinliler, Gazze'nin güvenliğini yabancı bir gücün devralmasını veya işgalin vesayetle değiştirilmesini kabul etmeyecek” dedi.

Han Yunus'taki Nasır Hastanesi'ne düzenlenen İsrail saldırısında hayatını kaybeden iki çocuğun cenazelerinin başında göz yaşı döken Filistinliler (AFP)Han Yunus'taki Nasır Hastanesi'ne düzenlenen İsrail saldırısında hayatını kaybeden iki çocuğun cenazelerinin başında göz yaşı döken Filistinliler (AFP)

Mısır Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Temim Halaf, salı günü CBS News'e verdiği röportajda, “İstikrar gücünün oluşumu, yapısı, yetki alanı ve süresi de dahil olmak üzere çeşitli unsurlar hakkında Amerikalı ve bölgesel ortaklarla görüşmeler sürüyor” dedi.

Said Ukkaşe, Mısır'ın tutumunun ve endişelerinin haklı olduğuna inanıyor. Ukkaşe, Kahire’nin bölge konusunda diğer tüm taraflardan daha fazla tecrübeye sahip ve Filistinli gruplarla uzlaşı içinde, silahsızlanmanın kademeli şekilde gerçekleşmesine yönelik bir vizyona sahip olduğunu belirtti. Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada Ukkaşe, “Trump, eğer istikrar güçleri maddesi konusunda uluslararası ve İsrailli taraflarla uzlaşı sağlanamazsa, herkesi şaşırtarak çok uluslu güçlerin gönderilmesini gündeme getirebilir” değerlendirmesinde bulundu.

Mutava, ‘hiçbir Arap veya İslam ülkesinin silahsızlanma konusunda bir çatışmaya girmeyi kabul etmeyeceğini’ düşünüyor. Mutava, Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, “Beklenen uluslararası gücün başarısı, bu güce Filistin polis gücünün eklenmesine bağlı. Bu güç, istikrar güçleri tarafından desteklenen açık bir plan çerçevesinde kanunları uygulamaktan tek başına sorumlu olacak” ifadelerini kullandı.