Hafter’in başkanlık sorunu, Libya seçim yasalarını uygulama çabalarını engelliyor

Misrata milisleri, Dibeybe’nin Trablus’ta yeni bir silahlı oluşum oluşturmasını reddediyor.

Hafter’in başkanlık konusu, Libya seçim yasalarını uygulama çabalarını hâlâ engelliyor (AFP)
Hafter’in başkanlık konusu, Libya seçim yasalarını uygulama çabalarını hâlâ engelliyor (AFP)
TT

Hafter’in başkanlık sorunu, Libya seçim yasalarını uygulama çabalarını engelliyor

Hafter’in başkanlık konusu, Libya seçim yasalarını uygulama çabalarını hâlâ engelliyor (AFP)
Hafter’in başkanlık konusu, Libya seçim yasalarını uygulama çabalarını hâlâ engelliyor (AFP)

Libya Ulusal Ordusu (LUO) Başkomutanı Mareşal Halife Hafter’in ‘başkanlık konusu düğümü’ devam ediyor. Öte yandan Temsilciler Meclisi ve Devlet Yüksek Konseyi 6+6 Ortak Komitesi üyelerinin geçen salı günü geç saatlerde Fas’ın Bouznika şehrinde Libya’nın ertelenen cumhurbaşkanlığı ve yasama seçimlerine ilişkin yasalar üzerinde anlaştıklarını açıklamıştı.

Fas’ın Bouznika şehrinde Temsilciler Meclisi ve Devlet Yüksek Konseyi 6+6 Ortak Komitesi toplantılarından bir görüntü (AFP)
Fas’ın Bouznika şehrinde Temsilciler Meclisi ve Devlet Yüksek Konseyi 6+6 Ortak Komitesi toplantılarından bir görüntü (AFP)

Bir dizi gözlemciye göre iki konseyin temsilcileri, Fas’ta ‘Hafter’in yaklaşan seçimlere adaylığına ilişkin yöntem ve koşulların belirlenmesi konusunda önemli bir ilerleme sağlanamamasıyla’ sonuçlanan zorlu ve uzun müzakereleri sonlandırdı.

Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih, Fas’ta nihai bir anlaşmayı reddetmesi sonrasında Libya’ya döndükten sonra sessiz kalırken, Devlet Yüksek Konseyi Başkanı Halid el-Mişri de üstü kapalı bir şekilde ‘başarısızlığı’ kabul etti. Twitter’da kısa bir açıklama yapan Mişri, “yaklaşan toplantılarda komitenin kendisi aracılığıyla bazı noktalarda anlayışı artırmayı’ umduğunu ifade ederken, 13. anayasa  maddesinin değişikliğinin ‘komisyonun çalışmasını nihai ve bağlayıcı saydığına’ dikkati çekti.

Salih’e yakın kaynaklar, “Nihai olarak çözülmemiş olan hususlar, esas olarak Mareşal Hafter ile ilgili olanlardır” dedi. Kaynaklar, “Tartışma, 21 sayfa uzunluğunda ve 89 maddeden oluşan Cumhurbaşkanlığı Seçimi Kanunu’nun 17. maddesinde sıralanan dört maddeyle ilgili” açıklamasında bulundu.

Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih, Fas’ta nihai bir anlaşma imzalamayı reddetmesinin ardından Libya’ya döndükten sonra bile sessiz kaldı (Reuters)
Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih, Fas’ta nihai bir anlaşma imzalamayı reddetmesinin ardından Libya’ya döndükten sonra bile sessiz kaldı (Reuters)

Temsilciler Meclisi ve Yüksek Konsey kaynaklarına göre Salih, Fas’ta Arap ve yabancı büyükelçilerin huzurunda, 6+6 komitesi üyelerinin cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerine ilişkin yasalarla ilgili nihai anlaşmayı resmen ilan etmeleri için ayrılan toplantı odasına girmedi. Sebebin ise, gelecek seçimlerde aday adayı olarak Hafter konusunun akıbetiyle ilgili tartışmanın henüz çözülmemesi olduğu belirtildi.

İsminin açıklanmasını istemeyen kaynaklar, “Salih, ‘Hafter’i seçimlere aday olmaktan uzaklaştırma veya adaylık belgelerini sunduktan sonra görevinden istifaya zorlama ve seçimleri kaybetmesi durumunda bir daha görevine geri dönmeme’ girişimine itiraz etti. Salih, seçimleri kazanması dışında, Hafter’i ABD vatandaşlığından vazgeçmeye zorlamayı da kabul etmedi” dedi.

Değişiklik bekleyen yasa taslağı ya da tasarısı, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ‘ikinci turda tek aday kalması halinde tekrarlanmak kaydıyla’, tüm ülke için tek seçim bölgesi sistemine göre iki turlu olarak yapılacağını öngörüyor. Ayrıca taslağa göre ikinci tur adayı, ‘başka bir vatandaşlığa sahip olmadığını belirten, noter tarafından tasdik edilmiş yazılı bir beyan’ veya vatandaşlığına sahip olduğu ülkenin büyükelçiliğinden vatandaşlıktan nihai olarak vazgeçme’ talebini teyit eden bir açıklama’ sunmak zorunda. Aynı şekilde taslak, cumhurbaşkanlığı seçimleri için aday olan bir adayın ‘adaylığının kabulünden sonra sivil veya askerlik görevinden istifa etmiş’ olması gerektiğini içeriyor.

6+6 komitesinin üyeleri, bu anlaşmayı resmi olarak imzalamak için yakın zamanda Fas’a döneceklerini açıklasalar da meclis kaynakları, Şarku’l Avsat’a yaptıkları açıklamada “Fas’ta tekrar müzakere masasına dönmek için belirli bir takvim yok” dedi. Fas Dışişleri Bakanı Naser Burita, anlaşmanın ‘önemli bir kilometre taşı’ olduğunu söylerken, “Çünkü iki konsey, seçimlerin düzenlenmesi için gerekli kurallarla ilgili bu konuları incelemeye yetkilidir” dedi. Burita ayrıca, “İki konsey, 6+6 komitesi aracılığıyla, 2016 yılında Suheyrat’ta imzalanan siyasi anlaşmada tanımlanmış görevlerini yerine getiriyordu” şeklinde konuştu.

Öte yandan Birleşmiş Milletler (BM) Libya Özel Temsilcisi Abdullah Bathiliy, Fas görüşmesinin detayları hakkında yorum yapmadı. Ancak Bathiliy, BM’nin İngiltere Daimi Temsilcisi Barbara Woodward ve İngiltere’nin Trablus Büyükelçisi Caroline Hurndall ile Trablus’ta yaptığı görüşmede “Tüm tarafların uygulanabilir seçim yasaları oluşturmak, güvenlik durumunu iyileştirmek ve özgür, kapsayıcı, şeffaf ve güvenilir seçimlere elverişli bir ortam yaratmak için çalışması gerektiği konusunda fikir birliğine varıldı” dedi. BM temsilcisi, Libyalıların mevcut siyasi çıkmazın üstesinden gelmesine yardımcı olmak için ortak taahhüdü güçlendirme yollarını ele aldıklarını vurguladı.

Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi, İngiliz heyetiyle görüşmesinin ardından ulusal uzlaşı projesini başarıya ulaştırmak ve parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimlerine ulaşmak için Libya’daki tüm siyasi partiler ve BM misyonuyla çalışmaya istekli olduğunu dile getirdi. Menfi, bu yıl sonundan önce parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yapılması için siyasi ve güvenlik durumundaki gelişmelere yönelik uluslararası duruşu koordine etme konusunun ele alınması gerektiğine dikkati çekti.

El-Hatman ve el-Hamidar kabilelerinin temsilcileriyle görüşen Menfi, sadece Trablus’taki (geçici) Birlik Hükümetinin Başkanı Abdülhamid Dibeybe ile iki yardımcısının katılımıyla vatan ve vatandaşla ilgili bazı genel meseleleri görüştüğünü belirtti.

Başkanlık Konseyi, Trablus’ta Dibeybe ile görüşmesi sırasında (Başkanlık Konseyi)
Başkanlık Konseyi, Trablus’ta Dibeybe ile görüşmesi sırasında (Başkanlık Konseyi)

Öte yandan Dibeybe hükümetinin açıklamasına göre geçen salı akşamı bazı hükümet yetkilileriyle bir araya gelen BM Seçimleri Destek Departmanı’ndan bir ekip, hükümetin güvenlik çabalarına övgüde bulundu ve tartışılan tüm konularda teknik destek sağlamaya istekli olduğunu ifade etti.

Dibeybe, Başbakan Giorgia Meloni ile güvenlik, ‘düzensiz göç’ ile mücadele, güney sınırlarının izlenmesi ve karbondioksit emisyonlarının azaltılmasıyla ilgili çeşitli anlaşmalar imzalayacağı iki günlük İtalya ziyaretine başladı. İtalyan basınında çıkan haberlere göre ziyaret sırasında, doğu ve batı Libya arasında bir ‘barış yolu’ inşa etme ve İtalya ile Libya arasındaki hava bağlantılarını yeniden açma projesi de değerlendirilecek.

İtalya Başbakanı, Libya Birlik Hükümeti Başkanını Roma’da kabul etti (EPA)
İtalya Başbakanı, Libya Birlik Hükümeti Başkanını Roma’da kabul etti (EPA)

Söz konusu ziyaretle eş zamanlı olarak Libya’nın batısında bulunan Misrata şehrindeki silahlı milisler ve askeri oluşumlar, Dibeybe’nin Trablus’ta Ulusal Destek Güçleri Birimi adıyla yeni bir milis örgütü kurma kararını ‘17 Şubat devrimini koruma’ gerekçesiyle reddetti. Oluşumlar, Trablus’taki Dibeybe hükümetine bağlı taburların üyelerini ‘sabırlarının uzun olmayabileceği’ konusunda uyardı. Ayrıca ‘Dibeybe hükümeti tarafından temsil edilen mevcut yolsuzluğu genişletmeyi amaçlayan uydurma bahanelerle siyasi çıkmazın devam etmesine izin vermeme’ sözü verdi.



Yossi Cohen: Gazze halkı için ‘geçici yerinden edilme’ planını başlattım... Sisi bunu engelledi

Gazze Şeridi'nin güneyindeki mülteci kamplarına kaçmak zorunda kalan Gazze sakinleri, kuzeydeki evlerine geri dönüyor, 11 Ekim 2025. (Reuters)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki mülteci kamplarına kaçmak zorunda kalan Gazze sakinleri, kuzeydeki evlerine geri dönüyor, 11 Ekim 2025. (Reuters)
TT

Yossi Cohen: Gazze halkı için ‘geçici yerinden edilme’ planını başlattım... Sisi bunu engelledi

Gazze Şeridi'nin güneyindeki mülteci kamplarına kaçmak zorunda kalan Gazze sakinleri, kuzeydeki evlerine geri dönüyor, 11 Ekim 2025. (Reuters)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki mülteci kamplarına kaçmak zorunda kalan Gazze sakinleri, kuzeydeki evlerine geri dönüyor, 11 Ekim 2025. (Reuters)

Eski Mossad Başkanı Yossi Cohen, yakın zamanda yayınlanan ‘Hileyle Savaş Yaparsın’ adlı kitabında, mevcut savaş sırasında Filistinlileri Gazze Şeridi'nden çıkarma planının mimarı olduğunu ortaya koyuyor, ancak bunun kalıcı değil, ‘geçici bir yerinden etme’ önerisi olduğunu iddia ediyor. Şarku’l Avsat’ın yaptığı kapsamlı kitap incelemesine göre Cohen, Mossad’ın çalışma yöntemleri ve ajan devşirme tekniklerinden söz ediyor. Cohen, yürüttüğü istihbarat faaliyetleri kapsamında Lübnan’da ‘arkeolog’, Sudan’da ise ‘çay tüccarı’ kılığına girdiğini anlatıyor.

Cohen'in kitabının İbranice baskısının adı ‘Hileyle Savaş Yaparsın’ iken, İngilizce baskısının adı farklı: The Sword of Freedom: Israel, the Mossad and the Secret War (Özgürlüğün Kılıcı: İsrail, Mossad ve Gizli Savaş).

Gazzelilerin ‘geçici yerinden edilmesi’

Yossi Cohen, 7 Ekim 2023'te Hamas'ın saldırısına yanıt olarak Gazze Şeridi'nden yaklaşık 1,5 milyon Filistinliyi Mısır'ın Sina Yarımadası'na sınır dışı etme planının arkasında kendisinin olduğunu açıkladı. Cohen, planının ‘geçici bir yerinden edilme’ öngördüğünü savunuyor. Anlattığına göre, İsrail kabinesi bu plana onay verdi ve siviller arasındaki kayıpları azaltmayı amaçladığı gerekçesiyle Arap ülkelerini ikna etme görevi kendisine verildi.

frgt
Gazze'nin kuzeyinden ayrılmak zorunda kalan yerinden edilmiş insanlar, 23 Eylül 2025 (AP)

Cohen, bu çerçevede çeşitli Arap başkentlerine gittiğini söylüyor, ancak Arap liderlerin, ‘geçici’ diye sunulan göçün kalıcı bir sürgüne dönüşmesinden endişe ettiklerini aktarıyor. Bunun üzerine, göçün gerçekten geçici olacağına dair uluslararası güvence sağlamaya hazır olduğunu ilettiğini belirtiyor. Bu amaçla ABD, Birleşik Krallık, Japonya, Çin ve Hindistan ile temas kurduğunu ifade ediyor. Ancak Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi’nin planı kesin bir dille reddetmesiyle konu kapanmış.

Kibir... İsrail propagandasının başarısızlığı

Yossi Cohen kitabında İsrail liderlerinin alçakgönüllü olması gerektiğini defalarca vurguluyor. Ancak aynı zamanda, kendi anlatımında kibirli davranışları tekrar ettiğine dair izlenim veriyor. Örneğin, dünyanın birçok yerinde İsrail’in Gazze’ye karşı yürüttüğü savaş nedeniyle ülkeye karşı tepkiler oluşmasını ve Gazze’den gelen görüntülerin yoğun şekilde paylaşılmasını şaşkınlıkla karşılıyor.

dcfrgt
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ve ABD Başkanı Donald Trump, geçtiğimiz ekim ayında Gazze Şeridi'nde ateşkes anlaşmasını duyurmak üzere Şarm eş-Şeyh zirvesine katılanlarla birlikte (Mısır Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü’nün Facebook hesabı)

Cohen, Gazze’deki sivillere yönelik kitlesel şiddeti ve on binlerce kişinin hayatını kaybetmesine neden olan operasyonları eleştirmek yerine, sorunu İsrail’in kamu diplomasisinde ve propaganda çalışmalarındaki eksikliklerde görüyor. Ona göre hükümet, gerçekleri yeterince ortaya koymak ve İsrail’in duruşunu doğru şekilde tanıtmak için yeterince çaba harcamıyor. Öte yandan, Cohen dünya genelindeki İsrail lobisinin yabancı medya üzerindeki etkisini ve çok sayıda Yahudi’nin İsrail’in uygulamalarını protesto eden kampanyalara katıldığını göz ardı ediyor.

Cohen daha da ileri giderek, İsrailli liderlerin halktan uzaklaştıklarını ve İsrail vatandaşlarına karşı insani duygulardan ve şefkatten yoksun olduklarını söylüyor. Bu nedenle, halkın acısını yeterince hissetmiyorlar ve dolayısıyla halkın yaşadığı acının gerçekliğini küresel ve hatta yerel kamuoyuna nasıl aktaracaklarını bilmiyorlar. Ona göre bu durum, dünyayı Hamas'ın ve propagandasının etkisine karşı savunmasız hale getiriyor.

Cohen, barış yanlısı olarak bilinen Gazze çevresindeki İsrail kasabalarının sakinlerine yönelik toplu tecavüz, kafa kesme, cesetlere zarar verme ve çocukları yakma gibi acımasız saldırılara rağmen, dünyanın İsrail'den savaşı durdurmasını istediğini söylüyor. İsrail, Hamas mensuplarının Aksa Tufanı Operasyonu sırasında bu eylemleri gerçekleştirdiğini iddia ediyor, ancak hareket bunu reddediyor.

dfr
Gazze şehrinin er-Rimal mahallesinde bir çadırın içinde yemek yiyen Filistinli çocuklar, 5 Kasım 2025 (AFP)

Bu bağlamda Cohen, İsrail'in benimsemesi gereken propaganda türünü özetliyor. Örnek olarak, iki devletli çözümü reddettiğini ve Filistin'de nehirden denize kadar İsrail işgaline direnmek istediğini söyleyen Hamas lideri Halid Meşal'in açıklamalarını gösteriyor. Cohen, var olma hakkını tanımayanlarla barışın sağlanamayacağını savunuyor. Ancak Cohen, Filistin halkının meşru temsilcisi olan Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) de Oslo Anlaşmaları ile İsrail’i tanımasına rağmen İsrail tarafından baskı ve yıldırma politikalarına maruz kaldığını göz ardı ediyor.

Muhammed Ali

Cohen, geçirdiği istihbarat deneyimlerini anlatırken, hayatını kaybeden efsanevi boksör Muhammed Ali’den etkilendiğini belirtiyor. Ali’nin, zaferin veya mağlubiyetin seyirciler görmeden, yani ringe çıkmadan önce kazanıldığını söylediğini aktarıyor: “Antrenman yaparken veya arabayla yolculuk ederken, ringde dansa başlamadan çok önce.” Cohen, kendi gençlik hayalini de paylaşıyor: “Kendimi bir ajan olarak, şahin gözüyle, tilki kurnazlığıyla ve kaplanın sıçrama gücüyle hayal ediyordum. Görev başındayken keskin nişancı sabrına, sihirbaz çevikliğine sahip oluyordum ve Beyrut, Gazze, Hartum gibi yerlerde görev yapmanın getirdiği risklerle yüzleşiyordum.”

fgthy
Kitabın İbranice versiyonunun kapağı

Eski Mossad Başkanı, bir istihbarat görevlisinin karşısındakiler karşısında üstünlük sağlamasının önemine değiniyor. Baalbek’te bir ‘arkeolog’ ve Sudan’da bir Lübnanlı çay tüccarına karşı ‘çay poşeti koleksiyoncusu’ kimliğine bürünme deneyimlerini anlatıyor. İsrail istihbaratının ajan toplama yöntemlerini açıklarken, bu yöntemlerin binlerce yıldır casuslukta kullanılan klasik yöntemlerin aynısı olduğunu ortaya koyuyor: İnsan zaaflarını tespit etme, alışılmadık davranışları kullanma, çıkarları ve çıkar çatışmalarını araştırma, motivasyonları (mali, ideolojik, cinsel, duygusal, kin, kıskançlık vb.) değerlendirme.

Kendi yöntemlerini şöyle gerekçelendiriyor: “Hedef, iş birliği yapmazsa çok şey kaybedeceğini bilmeli; böylece onu İsrail istihbaratının tuzaklarına düşürürsünüz. Çoğu zaman hedef, Suriye ordusunun üst düzey bir subayı veya İranlı bir atom bilimcisi olduğunda, onu öyle bir tuzağa düşürürsünüz ki bir noktada ihanette bulunacak bir eylem yapar. Tuzak kurulduğunda, onu son ana kadar kullanırsınız; çünkü ihaneti ortaya çıkarmakla tehdit ediyorsunuz.”

Dünyada İsrail

Cohen, Mossad'ın İsrail'i doğrudan veya dolaylı olarak etkileyen her türlü gelişmeyi izlediğini söylüyor. İran, Lübnan, Suriye, Irak, Yemen ve bağlı silahlı örgütlerdeki gelişmelerle yakından ilgileniyor. Ancak, istihbarat teşkilatlarının gerekli özeni göstermesi gereken, tüm insanlığı tehdit eden bir sorun olduğunu düşünüyor: iklim krizi. Bu konuyla, görevinden ayrıldıktan sonra da kişisel olarak ilgilendiğini ve ilgilenmeye devam ettiğini belirtiyor.

fgtyh
Eylül ayında Gazze'de kıtlık ve yerinden edilme dalgaları devam ederken, Han Yunus'ta gıda yardımı almak için bekleyen Filistinliler (AFP)

Ancak, istihbarat konularında uluslararası iş birliği Mossad için en önemli proje olarak görülüyor. Cohen, dünya çapındaki istihbarat kurumlarıyla nasıl ilişkiler kurduğunu anlatıyor. Bunun, 2016 yılında DEAŞ'ın Belçika'da terör saldırıları düzenlemesiyle başladığını söylüyor. Terör saldırısının gerçekleştiği gün, Cohen operasyonlarla ilgili önemli bir ihbar aldı. Ancak ihbar çok geç geldi. Yine de Belçikalı meslektaşıyla iletişime geçerek onu bilgilendirdi. Soruşturmaya yardımcı olacak daha fazla bilgi verdi. O yılın ilerleyen aylarında, Abu Dabi'den Sidney'e uçan bir sivil uçağı havaya uçurma planı hakkında Avustralya'yı bilgilendirdi. Mossad sayesinde operasyon engellendi ve silahları ve patlayıcıları hazır olan hücre ortaya çıkarıldı.

Cohen, Mossad’ın operasyonları ve terör hücrelerini ortaya çıkarmasıyla birçok ülkenin İsrail’e borçlu olduğunu belirtiyor. Almanya, Birleşik Krallık ve Fransa istihbarat teşkilatlarının üst düzey yöneticilerinden bazılarını alıntılayarak, bu ülkelerin halklarının, Mossad’ın ortaya çıkardığı terör hücreleri sayesinde İsrail’e minnettar olduklarını aktarıyor. Cohen, İsrail’in de bu istihbarat teşkilatlarından faydalandığını vurguluyor.

Türkiye de bu kuralın dışında değil. İlişkilerin kötü olmasına rağmen Cohen, Türkiye’ye topraklarındaki terör hücreleri hakkında bildiklerini aktarmaktan çekinmemiş. Cohen, “2018 yazında, iki ülke arasındaki kötü ilişkilere rağmen İsrail, Türkiye’nin 16 saldırı gerçekleştiren terör hücreleri hakkında bilgi toplamasına yardımcı oldu” diyor. Ayrıca, o dönemde Türk istihbaratının başında bulunan kişinin, günümüzde Dışişleri Bakanı olan Hakan Fidan olduğunu özellikle vurguluyor.

‘Güçlü bir lider, uzlaşmaya hazır olan kişidir’

Cohen’in kitabında Mossad’ı olumlu bir ışık altında göstermeye çalıştığı açık, ancak kitapta kendi kariyerini ve başarılarını ön plana çıkardığı da gözleniyor; bu, kitabın kişisel bir anlatı olmasından kaynaklanıyor. Eleştirmenler, Cohen’in amacının açık olduğunu, yani başbakanlık görevine ulaşmak istediğini söylüyor. Cohen, hem İsraillilerin hem de diğer ülkelerden okuyucuların aklına gelebilecek her soruya yanıt vererek, bu makam için en uygun kişi olduğunu kanıtlamaya çalışıyor. Kitap boyunca farklı bakış açılarını memnun edecek şekilde ilerliyor, ancak en dikkat çekici yönü, kendisine hayran olanlar arasında Yahudi, Arap, sağcı, solcu, dindar, laik, İsrailli ve yabancı pek çok kişinin sözlerine yer vermesi.

fgt
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (solda) ve 7 Aralık 2015 tarihinde Netanyahu tarafından Mossad başkanlığına atanan Yossi Cohen. (Getty Images)

İsrail’in sonsuz bir savaş içinde yaşamasını isteyenlere, “1973 Ekim Savaşı’ndan sonra, sadece beş yıl içinde Mısır’la tarihi bir barış anlaşması imzalanacağını kimse düşünemezdi” diyerek cevap veriyor. Cohen, güçlü liderin gerektiğinde taviz verebilen lider olduğunu vurguluyor. İsrail ile Arap ülkeleri arasında imzalanan İbrahim Anlaşması sırasında duygulandığını ve ağladığını belirtiyor. Kitapta, gerçek bir barış arzusunu gösteren Arap liderleri övdüğünü de ifade ediyor. Ancak Cohen’e göre barışın sağlanabilmesi için önce güç gösterilmesi gerekiyor.


İsrail ordusu, Gazze'de bir Hamas liderinin öldürüldüğünü duyurdu

Gazze şehrine düzenlenen İsrail hava saldırısında hedef alınan bir araç (AFP)
Gazze şehrine düzenlenen İsrail hava saldırısında hedef alınan bir araç (AFP)
TT

İsrail ordusu, Gazze'de bir Hamas liderinin öldürüldüğünü duyurdu

Gazze şehrine düzenlenen İsrail hava saldırısında hedef alınan bir araç (AFP)
Gazze şehrine düzenlenen İsrail hava saldırısında hedef alınan bir araç (AFP)

İsrail ordusu, Gazze şehrinde bir Hamas liderini öldürdüğünü duyurdu. Şarku’l Avsat’ın İ24 NEWS’ten aktardığına göre dün Gazze şehrinde bir araca düzenlenen İsrail saldırısında dört kişi hayatını kaybetti. Saldırının Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları'nın Operasyon Komutanı Ala el-Hadidi'yi hedef aldığı belirtildi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ofisi dün, Hamas’ın Yahudi devletiyle olan kırılgan ateşkes anlaşmasını ihlal ettiğini gerekçe göstererek, İsrail'in Gazze Şeridi'nde beş üst düzey Hamas yetkilisini öldürdüğünü açıkladı.

Netanyahu'nun ofisi tarafından X platformu üzerinden yapılan paylaşımda şu ifadeler yer aldı: “Bugün Hamas, İsrail askerlerine saldırmak için teröristleri İsrail kontrolündeki bölgelere göndererek ateşkes anlaşmasını bir kez daha ihlal etti. Buna karşılık İsrail, beş üst düzey Hamas teröristini ortadan kaldırdı.”


Tunus’ta adaletsizliğe karşı ve özgürlükler talebiyle protesto yürüyüşleri düzenlendi

Tunus’ta daha fazla özgürlük ve sosyal adalet talebiyle düzenlenen protesto gösterilerinden bir kare (Reuters)
Tunus’ta daha fazla özgürlük ve sosyal adalet talebiyle düzenlenen protesto gösterilerinden bir kare (Reuters)
TT

Tunus’ta adaletsizliğe karşı ve özgürlükler talebiyle protesto yürüyüşleri düzenlendi

Tunus’ta daha fazla özgürlük ve sosyal adalet talebiyle düzenlenen protesto gösterilerinden bir kare (Reuters)
Tunus’ta daha fazla özgürlük ve sosyal adalet talebiyle düzenlenen protesto gösterilerinden bir kare (Reuters)

Tunus’ta çoğunluğu gençlerden oluşan protestocular, sivil toplum örgütleri, aktivistler ve bağımsız siyasetçiler dün, ‘adaletsizliğe karşı’ ve özgürlük talepleriyle bir yürüyüşe katıldı. Yürüyüş, İnsan Hakları Meydanı’ndan başlayarak başkentin merkezindeki 5. Muhammed Caddesi’ni geçerek devam etti.

Protesto yürüyüşü, Tunus’un güneyindeki Gabes'te çevre kirliliğine karşı geniş kapsamlı protestoların, sektörel grevlerin ve ‘devlet güvenliğine karşı komplo kurmak’ suçlamasıyla hapiste tutulan politikacılar için uzaktan yapılan duruşmalara tepki olarak düzenlendi.

Bu durum, gazetecilerin yargılanması, sivil toplum kuruluşlarının ve basın kuruluşlarının faaliyetlerinin dondurulmasına ilişkin mahkeme kararları, vergi denetim kampanyası ve siyasi partilerin faaliyetlerinde önemli bir düşüşün yaşandığı bir dönemde ortaya çıktı.

Protesto yürüyüşü organizatörlerinden oluşan komisyonun sözcüsü gazetecilere yaptığı açıklamada, “Amacımız safları birleştirmek. Bildiğiniz gibi, bugün iklim zorlu. Adaletsizliği durdurmayı ve ülkenin uçuruma sürüklenmesini önlemeyi amaçlıyoruz” ifadelerini kullandı.

Protestolar sırasında göstericiler “Özgürlük, özgürlük, polis devleti bitti” ve “İş, özgürlük, ulusal onur” sloganları attılar. Göstericiler ayrıca üzerinde ‘Sadece adaletsizlik ve tehditleri bilen bir başkan! Halkın ve halkın isteklerinden uzaklaşan yolun nereye gidiyor?’ yazan büyük bir pankart açtılar.

Muhalefet kanadından Ulusal Kurtuluş Cephesi lideri Riyad Şuaybi, Alman Basın Ajansı DPA’ya yaptığı açıklamada, “Ulusal sahnede yaşanan çok yönlü siyasi, sosyal ve çevresel gelişmeler çerçevesinde, bu yürüyüş, beş yıldan fazla bir süredir durmuş olan demokrasi ve kalkınma sürecinin yeniden başlatılması hedefine ilişkin gerçek bir ulusal konsensüsü ifade ediyor” dedi.

Bu hareket, sokakta yetkililer ile Tunus'un en büyük sendikası olan Tunus Genel İşçi Sendikası (UGTT) da dahil olmak üzere çeşitli parti ve örgütlerden muhalefet kanadındaki gruplar arasındaki gerginliğin bir göstergesi olarak görülüyor.

Paris'te yaşayan Tunuslu muhalif siyasetçi ve Fransa'daki Tunuslular Demokratik Derneği Başkanı Tarık Tukabri, “Siyasi partilerin genel sekreterlerinin çoğu bugün hapiste. Siyasi görüşleri ne olursa olsun, kamu özgürlüklerini savunmak ve onların serbest bırakılmasını talep etmek önemli” ifadelerini kullandı. Tukabri, “Siyasi ve demokratik hayata dönmemiz, partilerin ve sivil toplumun rolünü yeniden tesis etmemiz ve uzaktan yargılamalara son vermemiz gerekiyor” diye ekledi.

2019 yılında iktidara gelen Cumhurbaşkanı Kays Said, muhaliflerini devleti içeriden parçalamaya çalışmakla, yabancı güçlerle bağlantıları olmakla ve devlet kurumlarında yaygın şekilde yolsuzluğa neden olmakla suçluyor.

Öte yandan Adalet Bakanı Leyla Ceffal, ifade özgürlüğüne karşı davalar veya kovuşturmalar ya da hapishanelerde muhaliflere işkence uygulandığı iddialarını reddediyor. Ancak Tunus İnsan Hakları Birliği ve Tunus Gazeteciler Sendikası gibi insan hakları örgütleri, kamusal özgürlüklerde ciddi bir gerileme olduğuna işaret ederken hapishanelerde tutuklu bulunan politikacıların sağlık durumunun kötüleştiğini vurguluyor.

Yetkililer, özgürlük kısıtlamalarını kaldırmak, kamu hizmetlerini ve yaşam koşullarını iyileştirmek ve artan fiyatlarla mücadele etmek konusunda çifte baskı altında bulunuyor.

Tukabri, yaptığı açıklamada ayrıca “Bu boşluk bir an önce kapatılmalı ve vatandaşların sağlık, çevre kirliliği, barınma ve diğer alanlardaki gerçek sorunlarına çözüm bulmaya özen gösterilmeli” diye vurguladı.