Ortadoğu ülkeleri iki hafta içinde üçüncü toz fırtınası ile karşı karşıya

İklim uzmanları, hava durumunun etkilerinin mali yansımalarına dikkat çekti.

Toz fırtınasının neden olduğu ekonomik kayıpların artması bekleniyor. (Public domain)
Toz fırtınasının neden olduğu ekonomik kayıpların artması bekleniyor. (Public domain)
TT

Ortadoğu ülkeleri iki hafta içinde üçüncü toz fırtınası ile karşı karşıya

Toz fırtınasının neden olduğu ekonomik kayıpların artması bekleniyor. (Public domain)
Toz fırtınasının neden olduğu ekonomik kayıpların artması bekleniyor. (Public domain)

İkilim sorunları ve etkileri konusunda endişeler artmaya devam ediyor. Durum bir süredir uluslararası arenanın başlıca gündem maddeleri arasında. Dünya Bankası yaklaşık üç yıl önceki bir raporunda iklimin etkilerine ilişkin uyarıda bulunmuştu. Raporda şu ifadelere yer verilmişti:

 “Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesindeki toz ve kum fırtınalarının ekonomik maliyeti yıllık 150 milyar doları buluyor. Bu da bölgedeki çoğu ülkenin gayri safi yurtiçi hasılasının yüzde 2,5'ine denk geliyor. Ancak uzmanlar, ‘kum fırtınalarının artmasının ardından bu fırtınaların ekonomik maliyetinin yükselebileceği görüşünde.”

Ortadoğu ve Kuzey Afrika'daki birçok ülke 13 gün içinde üç toz fırtınasına tanık oldu. Bu oldukça fazla bir sayı olarak belirtiliyor. Söz konusu olayların sık ve aşırı şekilde yaşanması iklim değişikliği ile aralarındaki ilişkiyi doğruluyor. Diğer yandan, ‘bu tür olayların ekonomik maliyetinin daha da artma eğiliminde olacağına’ da işaret ediliyor.

Kum fırtınalarının ilki 27 Mayıs'ta gerçekleşti. Söz konusu kum fırtınası, Mısır, Suudi Arabistan ve Şam bölgesinin bazı kısımlarını vurdu ve bu fırtınalar bu ülkelerde, 1 ve 2 Haziran'da daha yoğun bir hızla tekrarlandı. Ardından 7 ve 8 Haziran'da tekrar görüldü.

Hava durumu uzmanları, bu fırtınaların nedenleri hakkında görüşmeler gerçekleştirilmesini talep ediyor. Mısır Meteoroloji Kurumu Medya Ofisi’nden Menar Ganim, Şarku'l Avsat'a şu açıklamada bulundu:

“Bölge beş yıldır hava basıncının çevreye göre düşük olmasından etkilendi. Bu, ilkbaharda aktif olan ve yılın bu zamanında bölgeye gelmesi olağan olmayan bir düşük sıcaklık durumu. Söz konusu duruma kum ve toz kaldıran hava kütleleri, daha fazla kum ve tozu karıştıran rüzgarlı gök gürültülü bulutlar eşlik ediyor.”

İklim uzmanlarına göre toz fırtınalarının patlak vermesi, iklim değişikliklerinden kaynaklanıyor. Bu duruma, Dünya Bankası'nda Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesi çevre ekonomisti Craig Meisner dikkat çekildi.

Meisner, Mayıs 2020'nin başlarında Dünya Bankası internet sitesindeki blogunda yayınladığı makalede, ‘yüzey toprağının kuru olması halinde güçlü fırtınalar ortaya çıktığı için, iklim değişiklikleriyle ilişkili kuraklık dönemlerinde kum fırtınalarının arttığını’ bildirdi.

Meisner ayrıca birçok kum ve toz fırtınasının ana nedenleri arasında arazi bozulması olduğundan, insan davranışının da sebepler arasında yer aldığına dikkat çekti.

Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesi arazi bozulması nedeniyle sorunlar yaşıyor. Bunun sonucunda bölgedeki ekosistem hizmetlerindeki kayıpların küresel ortalamanın yaklaşık dört katı olduğu görülüyor. Bu, Ürdün'de belirgin bir durum. Meisner’in açıklamasına göre, ‘kırsal alanlar ülkenin yüzde 80'inden fazlasını kaplıyor ancak topraklar o kadar bozuldu ki hayvanlar artık kırsal alanlarda yiyecek bir şey bulamıyor.’

Lund Üniversitesi'nde su kaynakları mühendisliği profesörü olan Hüseyin el-Haşimi tarafından yapılan bir araştırma, söz konusu olaylara iklimsel ve insani nedenlerin birlikte neden olduğunu gösteriyor. Haşimi, 5 Mayıs'ta üniversitenin internet sitesinde bir özeti yayınlanan çalışmasında, ‘Ortadoğu'da en yoğun toz kaynaklarının Irak'ta, Dicle ve Fırat nehirleri arasında ve Suriye-Irak sınırında olduğu’ sonucuna vardı.

Haşimi, çalışmanın yayınlanmasıyla birlikte üniversitenin internet sitesinde yayınlanan bir raporda, ‘kum ve toz fırtınalarının doğal kaynaklarının çoğunlukla çöller ve kuru topraklar olduğunu, sıcak yaz aylarında, kuvvetli kuzeydoğu rüzgarlarının bölge boyunca büyük miktarda parçacık taşıdığını’ belirtti. Söz konusu raporda “Ancak bu fırtınalar giderek sıklaşıyor, daha uzun sürelere ve daha geniş bir alana yayılıyor” İfadelerine de yer verdi. Haşimi, açıklamalarına şöyle devam etti:

“İklim değişikliğinin itici güç olması muhtemel. Ancak daha fazla terk edilmiş tarım arazisi, yukarı su yönetimi, kentsel alanlara göç, nüfus göçü, çatışmalar ve savaşlar nedeniyle arazinin terk edilmesi gibi insan faktörleri de var.”

Tulane Üniversitesi'nde iklim araştırmacısı olan Halid Eyüp de ‘kum fırtınası faturasının maliyetinin Dünya Bankası raporunda yıllar önce belirlenen sayıdan daha yüksek olacağını’ tahmin ediyor. Eyüp, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, ‘bu yasanın ekinlere, insan ve hayvan sağlığına, binalara ve altyapıya verilen zararı ve fırtına sırasında zorla işin durdurulmasını içerdiğini’ söyledi.

Dünya Bankası raporuna göre kum fırtınasının sağlığa verdiği zararlar arasında, örneğin Kuveyt'te toz fırtınalarından sonra astım vakalarındaki artış yer alıyor. Kum fırtınaları, beş yıllık bir süre içinde astım hastalarının acil servise günlük başvurularında yüzde 8'lik bir artışa yol açtı ve Katar'da rüzgar sonrası astım ataklarının raporlanmasında yüzde 30'luk bir artış oldu.

Buna rağmen, kum fırtınalarının neden olduğu yıkıcı ekonomik, sosyal ve sağlık kayıpları yeterince ilgi görmüyor ve bu da Birleşmiş Milletler'i yakın zamanda "kum ve toz fırtınalarıyla mücadele için yeni bir koalisyon" kurmaya sevk etti.

Eyüp’e göre bu koalisyon, ‘sorunun ciddiyeti konusunda farkındalığı artırmayı ve bununla yüzleşmek için, örneğin bölgedeki arazi bozulmasını ele almak için yatırımları artırmak şeklinde olduğu gibi kaynakları artırmayı ve kum fırtınaları için karasal veya uydu tabanlı uyarı sistemlerinin sağlanmasını’ hedefliyor.



İsrail Golan Tepeleri’nden iki top mermisiyle düzenlenen saldırıdan sonra Kuneytra ve Dera kırsalına hava saldırıları düzenledi

Golan Tepeleri'ndeki tampon bölge sınırında nöbet tutan bir İsrail askeri (AFP)
Golan Tepeleri'ndeki tampon bölge sınırında nöbet tutan bir İsrail askeri (AFP)
TT

İsrail Golan Tepeleri’nden iki top mermisiyle düzenlenen saldırıdan sonra Kuneytra ve Dera kırsalına hava saldırıları düzenledi

Golan Tepeleri'ndeki tampon bölge sınırında nöbet tutan bir İsrail askeri (AFP)
Golan Tepeleri'ndeki tampon bölge sınırında nöbet tutan bir İsrail askeri (AFP)

İsrail, bu sabaha karşı Suriye'nin güneyindeki birçok noktaya hava saldırısı düzenledi. İsrail ordusu saldırıda, Suriye topraklarından İsrail’e atılan iki top mermisine misilleme olarak Suriye makamlarına ait silahların hedef alındığını açıkladı.

İsrail'in hava saldırıları düzenlediği Suriye'nin güneyindeki Kuneytra kenti ve Dera kırsalı şiddetli patlamalarla sarsıldı.

İsrail ordusu Telegram hesabından yaptığı açıklamada, savaş uçaklarının Suriye'nin güneyinde Suriye rejimine ait silahları vurduğunu duyurdu. Ülkedeki mevcut durumdan Suriye rejiminin sorumlu tutulduğu açıklamada, Suriye topraklarından düşmanca eylemler gerçekleşemeye devam ettiği sürece rejimin de bunun sonuçlarına katlanmaya devam edeceği vurgulandı.

Suriye Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, İsrail tarafına iki top mermisiyle saldırı düzenlendiği yönündeki haberlerin henüz doğrulanmadığı belirtildi. Açıklamada, Dera'daki köyleri ve ilçeleri hedef alan   hava saldırılarının ‘can ve mal kaybına’ yol açtığı ifade edildi.

İsrail’in düzenlediği hava saldırılarının can kaybına yol açıp açmadığı henüz netlik kazanmazken Suriye Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, “Suriye'nin bölgedeki hiçbir tarafa tehdit oluşturmadığını ve oluşturmayacağını, Suriye'nin güneyindeki en önemli önceliğin devletin otoritesini genişletmek ve resmi kurumların kontrolü dışındaki silahların varlığına son vermek olduğunun altını çiziyoruz” denildi.

Suriye Dışişleri Bakanlığı İsrail'in düzenlediği hava saldırısını kınayarak, bunun, ‘Suriye'nin egemenliğine yönelik açık bir ihlal olduğunu ve bölgedeki gerilimi arttırdığını’ vurguladı. Bakanlık uluslararası topluma ‘bu tür saldırıların durdurulması için sorumluluklarını yerine getirme ve Suriye ile bölgede güvenlik ve istikrarın yeniden tesis edilmesine yönelik çabaları destekleme’ çağrısında bulundu.

İsrail ordusu dün yaptığı açıklamada, Suriye topraklarından İsrail'e atıldığı öne sürülen iki top mermisinin açık alanlara düştüğü ve Suriye'nin güneyindeki bir ilçeye topçu ateşiyle karşılık verildiği belirtildi. Ordudan yapılan açıklamada, Hasbin ve Ramat Magshimim'de saat 21.36'da sirenlerin çalmasının ardından iki merminin Suriye topraklarından İsrail’e geçtiğinin ve ıssız bölgelere düştüğünün tespit edildiği belirtildi. İsrail ordusu, olayla ilgili bir soruşturma başlattığını ekledi.

Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre Hasbin ve Ramat Magshimim bölgeleri, İsrail'in 1967 yılında işgal ettiği ve 1981 yılında ilhak ettiği Golan Tepeleri'nin güneyinde yer alıyor.

İsrail’den topçu saldırısı

İsrail ordusu daha sonra iki top mermisiyle yapıldığı iddia edilen saldırıya karşılık olarak Suriye'nin güneyini bombaladığını söylediği açıklamada şu ifadelere yer verdi:

“Kısa bir süre önce İsrail’e iki top mermisi atılmasının ardından İsrail topçusu Suriye'nin güneyini bombaladı.”

Suriye Arap Haber Ajansı SANA, İsrail’in Dera'nın batısındaki Yermuk Havzası bölgesini hedef aldığını bildirdi.

Katz saldırıyla ilgili olarak Şara'yı suçladı

Öte yandan İsrail Savunma Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre Savunma Bakanı Yisrael Katz, saldırıya ilişkin yaptığı ilk değerlendirmesinde “İsrail’i hedef alan her türlü tehdit ya da bombardımandan doğrudan Suriye Cumhurbaşkanı’nı (Ahmed Şara) sorumlu tutuyoruz” dedi.

Katz, Suriye topraklarından yapılan saldırılara mümkün olan en kısa sürede tam bir karşılık verileceğini vurguladı.

İsrail ordusu, Suriye’de Beşşar Esed rejiminin düşmesinin ardından Golan Tepeleri'ndeki askerden arındırılmış bölgenin kontrolünü ele geçirdi ve Suriye'deki askeri hedeflere yüzlerce hava saldırısı düzenledi.

İsrail bu askeri operasyonların amacının yeni Suriye yönetiminin gelişmiş silahlar edinmesini engellemek olduğunu öne sürdü.

İsrail ordusu tarafından pazar günü yapılan açıklamada, ‘terörist altyapıyı dağıtmak ve Golan Tepeleri'ndeki nüfusu korumak amacıyla Suriye'nin güneyindeki savunma operasyonlarının devam ettiği’ belirtildi.