Fransa'da, Cezayir ile göçmenlik anlaşmasının yeniden müzakere edilmesi için çağrılar yapılıyor https://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/4373486-fransada-cezayir-ile-g%C3%B6%C3%A7menlik-anla%C5%9Fmas%C4%B1n%C4%B1n-yeniden-m%C3%BCzakere-edilmesi-i%C3%A7in
Fransa'da, Cezayir ile göçmenlik anlaşmasının yeniden müzakere edilmesi için çağrılar yapılıyor
Cezayir Cumhurbaşkanı, Cezayir’de Fransız mevkidaşını ağırlarken (Cezayir Cumhurbaşkanlığı- Arşiv)
Göçmenlik konusunun bir kez daha Fransız siyasi tartışmalarının gündemine girdiği sırada, Eski Fransa Başbakanı Edouard Philippe, diğer sağcı yetkililer tarafından dile getirilen bir pozisyon olarak göçmenlik meseleleri hakkında Cezayir ile 1968 anlaşmasının yeniden müzakere edilmesi çağrısında bulundu.
Paris ile Cezayir arasındaki hassas ilişkilerin gerilmesine yol açabilecek bu öneri, Cezayir Cumhurbaşkanının henüz tarihi belirlenmese de yakın zamanda gerçekleşmesi beklenen ziyaret ile gündeme geri döndü.
1968 antlaşması Cezayirlilerin Fransa’ya girişini, ikametini ve istihdamını örf ve adet hukukuna uymayan kurallara göre düzenliyor. Anlaşmanın bazı noktalarda, Cezayirliler diğer yabancılara kıyasla ayrıcalıklı muamele görüyor (özellikle aile birleşimi konusunda), diğer noktalarda ise özellikle öğrenciler sıkıntı yaşıyor.
Edouard Philippe, pazartesi günü yayınlanan L’Express dergisine verdiği röportajda “Elbette Fransa ile Cezayir arasında çok güçlü tarihsel ilişkiler var. Ancak bugün karmaşık ilişkilere sahip olduğumuz bir ülke ile bu tür düzenlemeleri sürdürmek artık doğru değil” ifadelerini kullandı.
Liberal düşünce kuruluşu Politik İnovasyon Vakfı tarafından Mayıs ayı sonunda yayınlanan bir bildiride, Fransa’nın Cezayir eski büyükelçisi Xavier Driencourt bu anlaşmayı feshetme çağrısında bulundu.
Fransa Senatosu Başkanı Sağcı Gérard Larcher, çoğunluğun göçmenlik yasasıyla ilgili bir orta yol bulmak istediği bir dönemde, bu incelemeyi desteklediğini söyledi.
Edouard Philippe’nin açıklamaları Cezayir basınında eleştirilere yol açtı. Al-Watan gazetesi, ‘Cezayir üzerindeki baskının, bu siyasi kampanyanın dile getirilmeyen hedefi olduğunu’ öne sürdü.
Gazete ayrıca, 3 kez revize edilen 1968 Sözleşmesi’nden geriye ‘fazla bir şey kalmadığını’ ve ‘Cezayirlilerin durumunun, Fransa’daki göçü düzenlemeye ilişkin kurallar açısından büyük ölçüde örf ve adet hukukuna girdiğini’ belirtti.
Başka bir haber sitesi ise ‘Fransa’da sağın, Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun’un ziyaretini bozmak için tüm kartlarını oynadığını’ belirtti.
Dün konu ile ilgili bir soruya yanıt olarak, Fransa Dışişleri Bakanlığı ‘1968 anlaşması ve genel olarak iki ülke arasındaki iş birliği ve alışveriş, Cezayirli ortaklarımızla düzenli diyaloğun konusudur’ açıklamasıyla yetindi.
Resmi rakamlara göre Fransa, 2022’de Cezayirliler için 600 bin oturma izni belgesi verdi.
Sudan, Rusya'ya silah karşılığında deniz üssü ve altın teklif ediyorhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/5215431-sudan-rusyaya-silah-kar%C5%9F%C4%B1l%C4%B1%C4%9F%C4%B1nda-deniz-%C3%BCss%C3%BC-ve-alt%C4%B1n-teklif-ediyor
Sudan, Rusya'ya silah karşılığında deniz üssü ve altın teklif ediyor
Amerikan yönetimi Sudan’daki çatışmanın taraflarına ülkedeki savaşı durdurmaya yönelik bir yol haritasını kabul ettirmeye çalışırken, ABD ve Sudanlı kaynaklar, Port Sudan yönetiminin Rusya’dan silah desteği almak için Moskova ile temas kurduğunu bildirdi. Kaynaklara göre Port Sudan, gelişmiş silahlar karşılığında Rusya’ya Kızıldeniz kıyısında deniz üssü kurma imkânı ve maden ile altın yatırımları teklif etti. Bu durum, Sudan’daki savaşın, küresel ölçekte kritik öneme sahip deniz geçişlerinden birinde, ABD baskıları ile Rusya’nın cazip teklifleri arasında daha geniş bir güç mücadelesine dönüşmesi riskini artırıyor.
Bu gelişmelerle eş zamanlı olarak, ABD’nin Sudan’da ateşkes için hazırladığı yeni öneriye ilişkin daha fazla ayrıntı ortaya çıktı. Teklifin, İslamcı akım ve Müslüman Kardeşler’i dışarıda bırakan, askeri, insani ve siyasi alanları kapsayan üç paralel yol haritası içerdiği belirtildi.
Rusya için deniz üssü ve altın
ABD’nin yoğun diplomatik girişimleri sürerken, Wall Street Journal dün yayımladığı haberinde, geçici başkent olarak Port Sudan’ı kullanan hükümetin Rusya’ya Kızıldeniz kıyısında deniz üssü kurma ve maden ile altın alanlarında yatırım yapma teklifinde bulunduğunu aktardı. Habere göre bu teklif, Sudan ordusunun Rusya’dan gelişmiş silahlarla yeniden donatılması karşılığında yapıldı.
Kızıldeniz'deki Port Sudan limanı (Getty Images)
Gazetenin adını vermediği Sudanlı yetkililere dayandırdığı habere göre, Sudan’ın Rusya’ya ilettiği teklif, 25 yıllık bir anlaşmayı kapsıyor. Buna göre Rusya, Port Sudan Limanı’nda veya Kızıldeniz kıyısındaki başka bir deniz tesisinde, aralarında nükleer güçle çalışan savaş gemilerinin de bulunduğu dört deniz unsurunu ve en fazla 300 askeri konuşlandırabilecek.
Amerikan gazetesi, böyle bir üssün Rusya’ya Süveyş Kanalı üzerinden geçen ve küresel ticaretin yaklaşık yüzde 12’sini oluşturan deniz hattını izleme imkânı vereceğine dikkat çekti.
ABD uyarısı
Gazete ayrıca, üst düzey bir ABD yetkilisinin, Port Sudan ya da Libya’da kurulacak bir Rus askeri üssünün Moskova’nın güç kullanma kapasitesini artırabileceği ve daha az kısıtlamayla hareket etmesine yol açabileceği uyarısında bulunduğunu aktardı. Emekli Tümgeneral Mark Hicks’in değerlendirmesine göre ise böyle bir deniz üssü, Rusya’nın uluslararası konumunu güçlendirecek ve bölgedeki nüfuz alanını genişletecek.
Sudan Ordusu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan (AFP)
Bu gelişme, Port Sudan’daki askeri yönetimin yeni silah kaynakları arayışını sürdürdüğü bir dönemde ortaya çıktı. Gazetenin adını açıklamadığı bir Sudanlı yetkili, ülkenin gelişmiş silah sistemlerine ve hava savunma kapasitesine ihtiyaç duyduğunu, ancak bu tür bir anlaşmanın ABD ve Avrupa Birliği (AB) ile sorun yaratabileceğini belirtti.
Gazetenin değerlendirmesine göre Washington, savaşı durduracak ve sivil yönetime geçiş sürecini başlatacak bir yol haritasına odaklanırken, Port Sudan yönetimi ise Rusya ile yakınlaşmanın getireceği askeri ve ekonomik kazanımları önceliklendiriyor.
Ateşkes ve uluslararası mekanizma
Bu çerçevede, ABD’nin Sudan’da ateşkese yönelik yeni önerisine ilişkin ayrıntılar da ortaya çıkmaya devam ediyor. Al Arabiya’ya konuşan kaynaklar, teklifin askeri, insani ve siyasi başlıklardan oluşan üç paralel süreci kapsadığını ve İslamcı akım ile Müslüman Kardeşler’in bu süreç dışında tutulduğunu aktardı.
Mısır kaynaklarına dayandırılan habere göre, askeri başlık, ülke genelinde kapsamlı bir ateşkesi öngörüyor. Buna göre ateşkesten sonra geniş ölçekli bir insani operasyon başlatılacak, yardım kuruluşlarının erişimi sağlanacak ve temel hizmetler yeniden tesis edilecek. Ayrıca ateşkesi denetlemek üzere, sahada gözetim mekanizmalarına sahip bir uluslararası komite kurulması planlanıyor. Bu komite, insani koridorların güvenliğini sağlamak, sivilleri korumak ve olası ihlalleri takip etmekle görevlendirilecek.
ABD Başkanı Donald Trump’ın Arap ve Afrika İşlerinden Sorumlu Başdanışmanı Massad Boulos (AFP)
İnsani sürecin başarısı, ateşkesin kalıcılığına ve yardımın ülke geneline etkin biçimde ulaşmasına bağlanıyor. Buna göre sağlam bir ateşkes, insani operasyonların başlaması için temel koşul olacak; bu da yardım ekiplerinin erişimini kolaylaştırarak yerinden edilmiş kişiler ile mültecilerin güvenli dönüşü için gerekli ortamın hazırlanmasına katkı sağlayacak.
Siyasi sürece ilişkin öneri ise eski rejim mensupları ve İslamcılar hariç, sivil güçlerin öncülüğünde bir geçiş süreci öngörüyor. Bu süreç, ordunun ve Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (HDK) ateşkese onay vermesiyle eş zamanlı olarak başlayacak ve savaşın sonlandırılmasına giden yolun ilk adımını oluşturacak.
Askeri alanda kapsamlı reform
Yol haritası ayrıca kapsamlı bir askeri reform sürecini de içeriyor. Buna göre Sudan İslami Hareketi ve Müslüman Kardeşler çizgisine yakın isimlerin ordu ve güvenlik kurumlarından çıkarılması, silahlı grupların entegrasyonu ve iki tarafla birlikte savaşan milis yapılanmalarının tasfiyesi planlanıyor. Amaç, sivil otoriteye tabi, birleşik ve profesyonel bir ordu ile yeniden yapılandırılmış güvenlik kurumları oluşturmak. Bu süreçte karar merciinin ordu veya HDK olmayacağı özellikle vurgulanıyor.
Öte yandan, eylül ayında ABD’li arabulucu Massad Boulos tarafından sunulan planın, Sudan hükümeti ile HDK temsilcilerine ateşkes ve kapsamlı bir insani süreç önerdiği biliniyor. Ancak Boulos 25 Kasım’da her iki tarafın da plana henüz onay vermediğini açıklamıştı.
Boulos o dönemde yaptığı açıklamada, tarafların ateşkesi ‘ön koşul olmadan’ kabul etmesinin önemine dikkat çekmiş; bunun can kayıplarını azaltmak, siyasi sürecin yeniden başlamasını sağlamak ve ülkenin sivil yönetime geçişi için gerekli koşulları oluşturmak açısından kritik olduğunu ifade etmişti.
Netanyahu, ABD elçisiyle Lübnan'daki durumu görüştühttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/5215420-netanyahu-abd-el%C3%A7isiyle-l%C3%BCbnandaki-durumu-g%C3%B6r%C3%BC%C5%9Ft%C3%BC
Netanyahu, ABD elçisiyle Lübnan'daki durumu görüştü
Beyrut'un güney banliyölerinde son İsrail saldırısının gerçekleştiği yer (Şarku'l Avsat)
Papa 14. Leo'nun uçağı Beyrut'tan ayrılır ayrılmaz İsrail'e ait insansız hava araçlarının (İHA) yeniden şehrin semalarında uçmaya başlaması, ziyarete eşlik eden sakinliğin hesaplanmış, geçici ve ziyaretle ilgili kaygılarla dayatılan bir durum olduğunu gösteriyor.
İsrail Yayın Kurumu, Başbakan Binyamin Netanyahu ve Savunma Bakanı Yisrael Katz'ın, Lübnan'a yönelik İsrail tehditleri arasında, ABD elçisi Morgan Ortagus'la, Lübnan'ın başkenti Lübnan'a yapacağı ziyaret öncesinde bir araya geldiğini bildirdi.
Ayrıca İsrail ordusu sözcüsü Avichay Adraee, "X" hesabından paylaştığı videoda, "Hizbullah"ın 121. Birimi'nin, 2020'deki Beyrut limanı patlamasıyla ilgili ipuçlarını ortaya çıkarmak üzere oldukları için Joseph Skaff, Munir Ebu Racili, Joe Bejjani ve Lokman Slim olmak üzere dört önemli Lübnanlı ismin öldürülmesinin arkasında olduğunu söyledi.
Papa Leo, liman patlamasının yaşandığı yeri ziyaret ederek, patlamada hayatını kaybedenlerin ruhları için sessizce dua etti ve kendisini gözyaşlarıyla karşılayan, ellerinde sevdiklerinin fotoğrafları olan çok sayıda vatandaşla tokalaştı.
İsrail: Hizbullah, Beyrut limanındaki patlamayla bağlantılı olarak 4 Lübnanlıyı öldürdühttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/5215409-i%CC%87srail-hizbullah-beyrut-liman%C4%B1ndaki-patlamayla-ba%C4%9Flant%C4%B1l%C4%B1-olarak-4-l%C3%BCbnanl%C4%B1y%C4%B1
İsrail: Hizbullah, Beyrut limanındaki patlamayla bağlantılı olarak 4 Lübnanlıyı öldürdü
Beyrut limanındaki tahrip olmuş tahıl silosu sütunlarından bazıları, büyük patlamadan üç yıl sonra görülebiliyor (DPA)
İsrail, Lübnanlı Hizbullah örgütünü, 2020 yılında Beyrut limanında meydana gelen ölümcül patlamada örgütün rolünü ifşa edebilecekleri gerekçesiyle çok sayıda Lübnan vatandaşını öldürmekle suçladı.
İsrail ordusunun dün yaptığı açıklamaya göre dört kurban, patlamanın Hizbullah'ın yüksek patlayıcı amonyum nitrat depolamasından kaynaklandığını ortaya koymuş olabilir.
İsrail ordusu, ölen kişilerin Hizbullah ile patlama arasında bir bağlantı olduğunu ileri süren gümrük memurları ve gazeteciler olduğunu iddia etti.
Bilgiler bağımsız kaynaklarca doğrulanamadı. Hizbullah daha önce patlamanın sorumluluğunu reddetmişti.
Ağustos 2020'de Beyrut limanında meydana gelen patlamada 200'den fazla kişi hayatını kaybetmiş, 6 bin kişi yaralanmış ve mahalleler yerle bir olmuştu.
Patlamaya, güvenlik önlemleri alınmadan yıllarca depolanmış yüzlerce ton yüksek patlayıcı amonyum nitrat neden oldu. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre bu, dünyanın en büyük nükleer olmayan patlamalarından biriydi.
Patlamadan bugüne kadar kimse sorumlu tutulmadı.
Soruşturma, öncelikle siyasi nüfuz, yargısal engeller ve yaygın yolsuzluk nedeniyle tıkandı.
Yetkililer soruşturmadan kaçıyor ve hâkimler engelleniyor.
Hükümet, yılın başında soruşturmayı yeniden başlatacağını duyurdu. Bu girişim, siyasi açıdan güçlü Hizbullah'ın İsrail'le savaş nedeniyle zayıflaması ve soruşturmaların yıllardır ilerlemesinin engellenmesiyle de desteklendi.
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة