Sudan Genelkurmay Başkan Yardımcısı: Ordu savaşta istikrarlı ve kararlı

Sudan Genelkurmay Başkanı Yardımcısı Şemseddin Kabaşi (SUNA)
Sudan Genelkurmay Başkanı Yardımcısı Şemseddin Kabaşi (SUNA)
TT

Sudan Genelkurmay Başkan Yardımcısı: Ordu savaşta istikrarlı ve kararlı

Sudan Genelkurmay Başkanı Yardımcısı Şemseddin Kabaşi (SUNA)
Sudan Genelkurmay Başkanı Yardımcısı Şemseddin Kabaşi (SUNA)

Sudan Genelkurmay Başkanı Yardımcısı Şemseddin Kabaşi yaptığı açıklamada, ordu güçlerinin Hızlı Destek Kuvvetleri’ne (HDK) karşı yaklaşık iki aydır yürüttüğü iç savaşta “istikrarlı ve kararlı” olduğunu ifade etti.

Kabaşi, Sudan Silahlı Kuvvetleri'nin Twitter'daki sayfasında bir grup askerle birlikte paylaştığı video klipte, Genelkurmay Başkanı Abdulfettah el-Burhan’ın komuta kadrosuyla birlikte savaşı kendisinin yönettiğini belirtti.

Şarku’l Avsat’ın Sudan haber ajansı SUNA’dan aktardığı habere göre Kabaşi, ordu liderlerinin öldürülmesi ya da esir alınmasıyla ilgili söylentilerin gerçeği yansıtmadığını bildirdi.

Sudan’da 15 Nisan’dan bu yana ordu ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasında çatışmalar yaşanıyor.



Mescid-i Aksa'ya fanatik Yahudilerin baskınları, Arap ülkeleri tarafından kınandı

(AA)
(AA)
TT

Mescid-i Aksa'ya fanatik Yahudilerin baskınları, Arap ülkeleri tarafından kınandı

(AA)
(AA)

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, "İsrail işgal güçlerinin himayesi altında Mescid-i Aksa'ya aşırı grupların düzenlediği kışkırtıcı eylemlerin tekrarı kınanmaktadır" ifadesi yer aldı.

"İsrail işgalci makamlarının yapmış olduğu uygulamaların esefle karşılandığı" belirtilen açıklamada, söz konusu eylemlerin uluslararası barışı baltaladığı ve dini kutsallara saygı konusunda uluslararası örf ve ilkelerle çeliştiği vurgulandı.

Katar Dışişleri Bakanlığı açıklamasında da İsrail işgal güçlerinin himayesinde yüzlerce yerleşimci tarafından yapılan baskınının uluslararası hukuku ve meşruiyeti alçakça ihlal ettiği kaydedildi.

Açıklamada, uluslararası topluma, söz konusu saldırıların durdurulması için acil harekete geçme çağrısı yapıldı.

Mısır Dışişleri Bakanlığı, İsrail makamlarından, işgalci güç olma sıfatıyla yükümlülükleri yerine getirmesini ve tırmandırıcı eylemleri durdurmasını istedi.

Açıklamada, etkili uluslararası taraflardan "Filistin halkının mukaddesatının" himayesi ve meşru haklarının savunulması konusundaki sorumluğu yeniden gözden geçirmesi talep edildi.

Ürdün Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Sinan el-Mecali, yazılı açıklamasında, Mescid-i Aksa'ya yönelik artan provokatif eylemlerin uluslararası hukukun açık bir şekilde ihlali olduğunu ve bunların asla kabul edilemeyeceğini belirtti.

Mecali, "İsrail'in işgal altındaki Filistin topraklarına ve kutsal mekanlara yönelik ihlal ve saldırıları gerginliğin daha da tırmanacağının habercisidir ve derhal durdurulması gereken tehlikeli bir eğilimdir" ifadelerini kullandı.

Fanatik Yahudilerin Mescid-i Aksa baskını

İsrail polisi korumasındaki 317 fanatik Yahudi, dün sabah "Yom Kippur Bayramı" bahanesiyle işgal altındaki Doğu Kudüs'te yer alan Mescid-i Aksa'ya baskın düzenlemişti.

Yahudi yerleşimciler dini bayramlarının olduğu dönemlerde Mescid-i Aksa'ya baskınlarını artırıyor.

Mescid-i Aksa, İsrail ile Ürdün arasında 26 Ekim 1994'te imzalanan barış antlaşmasına göre Ürdün Vakıflar, İslami İşler ve Mukaddesat Bakanlığına bağlı Kudüs İslami Vakıflar İdaresinin himayesinde bulunuyor.

Ancak Yahudiler, 2003'ten bu yana İdarenin izni olmadan İsrail'in tek taraflı kararıyla polis eşliğinde kutsal mabede giriyor. Bu girişleri baskın olarak nitelendiren Kudüs İslami Vakıflar İdaresi, Müslümanların egemenliğinin ihlal edildiğini vurguluyor.


Hızlı Destek Kuvvetleri: Hartum’da orduya ait bir savaş uçağı düşürdük

Nisan ayında Hızlı Destek Kuvvetleri ile ordu arasındaki çatışmalar sonucunda Hartum’dan dumanlar yükseldi (Reuters)
Nisan ayında Hızlı Destek Kuvvetleri ile ordu arasındaki çatışmalar sonucunda Hartum’dan dumanlar yükseldi (Reuters)
TT

Hızlı Destek Kuvvetleri: Hartum’da orduya ait bir savaş uçağı düşürdük

Nisan ayında Hızlı Destek Kuvvetleri ile ordu arasındaki çatışmalar sonucunda Hartum’dan dumanlar yükseldi (Reuters)
Nisan ayında Hızlı Destek Kuvvetleri ile ordu arasındaki çatışmalar sonucunda Hartum’dan dumanlar yükseldi (Reuters)

Sudan’da ordu ile çatışan Hızlı Destek Kuvvetleri, dün başkent Hartum’da MIG tipi bir savaş uçağını düşürdüklerini bildirdi.

Şarku’l Avsat’ın Alemu'l-Arabi Haber Ajansı’ndan (AWP) aktardığı habere göre, Hızlı Destek Kuvvetleri tarafından yapılan açıklamada, söz konusu savaş uçağının, Hartum’daki yerleşim bölgelerini varil bombalarıyla hedef aldığı ifade edildi.

Ordudan, Hızlı Destek Kuvvetleri’nin bu ifadelerine ilişkin henüz bir açıklama gelmedi.

Sudan’da, iki taraf arasında haftalarca süren gerilimin ardından, 15 Nisan’da ordu ile Hızlı Destek Kuvvetleri arasında çatışma patlak verdi.


Gazze'de sınır boyunda İsrail güçlerinin ateşi sonucu yaralanan Filistinli sayısı 6'ya çıktı

(Arşiv-AA)
(Arşiv-AA)
TT

Gazze'de sınır boyunda İsrail güçlerinin ateşi sonucu yaralanan Filistinli sayısı 6'ya çıktı

(Arşiv-AA)
(Arşiv-AA)

Gazze'deki Sağlık Bakanlığından yapılan açıklamada, İsrail kurşunuyla yaralananların sayısının 3'ten 6'ya çıktığı belirtildi.

Açıklamada, yaralananların durumuna ilişkin bilgi verilmedi.

Fanatik Yahudilerin Mescid-i Aksa baskınını protesto amacıyla tel örgüler bölgesinde toplanan Filistinliler düzenledikleri gösterilerde, lastikler yaktı, İsrail tarafına ses bombası attı. İsrail güçleri, göstericileri gerçek ve plastik mermilerle hedef aldı, dağılmaları için göz yaşartıcı gaz bombası kullandı.

Gazze'nin doğusunda gösterilerin başladığı günden bu yana İsrail ordusu, protestoculara müdahale için sınıra ağır silahlı birlikler ile keskin nişancılar konuşlandırdı.

Gazze'deki gösterilerin 3. gününde bir Filistinli İsrail askerlerinin açtığı ateş sonucu hayatını kaybetmişti.

Sağlık Bakanlığı daha önce yaptığı açıklamada, pazar günkü gösteriler sırasında açılan ateş sonucu 3 Filistinlinin yaralandığını belirtmişti.


Lübnan Ketaib Partisi yerinden edilmiş Suriyelilerin kamplara yerleştirilmesini talep ediyor

Lübnan Bekaa'daki Bar Elias'ta yerinden edilmiş Suriyelilerin kampı (AP)
Lübnan Bekaa'daki Bar Elias'ta yerinden edilmiş Suriyelilerin kampı (AP)
TT

Lübnan Ketaib Partisi yerinden edilmiş Suriyelilerin kamplara yerleştirilmesini talep ediyor

Lübnan Bekaa'daki Bar Elias'ta yerinden edilmiş Suriyelilerin kampı (AP)
Lübnan Bekaa'daki Bar Elias'ta yerinden edilmiş Suriyelilerin kampı (AP)

Lübnan'da Suriyelilerin yerinden edilmesi krizine son verilmesi yönünde çağrılar devam ederken, ordu ve güvenlik güçleri Suriye sınırında her gün yaşa dışı göç dalgaları ile karşı karşıya kalıyor

Bu bağlamda Lübnan Ketaib Partisi, Genel Başkan Yardımcısı ve Milletvekili Selim es-Sayig aracılığıyla “mültecilerin devlet kurumlarının gözetimindeki kamplara yerleştirilmesi” çağrısında bulundu.

Sayig, “Suriye'de yerinden edilme sorununun çözümü öncelikle ‘sürü bağışıklığı’ ile başlıyor ki her Lübnanlı bu durumun kendisi için oluşturduğu tehlikenin farkına varmalı. Öte yandan belediyelerin ve belediye başkanlarının iş kanunu ve Lübnan'daki kanunları uygulama konusunda katı olmaları gerekiyor. Bugün kendimizi Temsilciler Meclisi'nin tavsiyelerini ve Lübnan yasalarını uygulamaya karar verecek olan belediyelerin hizmetine sunuyoruz.” dedi.

Lübnan Ketaib Partisi Genel Başkan Yardımcısı Saig sözlerini şöyle sürdürdü: “Suriyelilerin geri gönderilmesinden, mevduatların iadesine kadar ülkemizin yaşadığı krizlerin çözümü için kurumların düzenini yeniden tesis edecek cumhurbaşkanının bir an önce seçilmesi gerekiyor. Suriyelilerin topraklarına geri dönmesi konusunda Lübnan'da ortak bir irade var. Suriye'de pek çok güvenli bölge var ve Lübnan'a gelmek isteyenin kanunlara göre çalışması gerekir. Çünkü Lübnan sığınma ülkesi değil. Bizim derdimiz Suriyelilerin geri dönüş dosyasını yeniden imar dosyasından ayırmaktır; çünkü Suriyelilerin dönebileceği güvenli alanlar var. Avrupa yeni bir Suriyeli yerinden edilme dalgasını kabul etmiyor, ülkelerimizin bu dalgaya karşı bir engel olduğuna inanıyor.”

Geçici hükümet, Suriye'deki yerinden edilme kriziyle yüzleşmek için bir dizi önlem aldı. Lübnan Dışişleri Bakanı Abdullah Buhabib başkanlığında, yerinden edilenlerin dosyasını takip etmek üzere Suriye'yi ziyaret edecek bir bakanlar heyeti oluşturulmasına karar verildi.

Bu kararlar arasında kara ve deniz sınırlarının kontrol edilmesi, belediye sınırları içinde yaşayan yerinden edilmiş Suriyeliler hakkında acil bir araştırma yapılması, veri tabanı oluşturulması ve yerinden edilmişlerin ikamet ettiği yerlerdeki mevcut altyapıya yönelik tüm ihlallerin ortadan kaldırılması yer aldı.

Lübnan Güçleri Partisi Milletvekili George Akis ise Suriye'den göçü bir “işgal” olarak nitelendirdi. Akis bir radyo röportajında şunları söyledi: "Lübnan'daki Suriye varlığı artık Suriyelilerin yerinden edilmesi değil, daha ziyade bir işgaldir. İlk kez kuruluşlar, BM ve uluslararası örgütler bir ülkenin başka bir ülke tarafından işgaline destek oluyor. Mültecilere maddi yardım kesilmeli. O zaman ülkelerine nasıl döneceklerini göreceğiz.”


Rapor: Arap aşiretleri ayaklanmasının sona ermesi bölgede farklı senaryolara yol açabilir

(AA)
(AA)
TT

Rapor: Arap aşiretleri ayaklanmasının sona ermesi bölgede farklı senaryolara yol açabilir

(AA)
(AA)

Ümran Derneği, PKK/YPG'ye karşı yapılan Arap aşiretlerinin ayaklanması ile ilgili Ömer Özkizilcik'in kaleme aldığı raporu yayımladı.

Söz konusu raporda, ayaklanmanın başlangıcı, seyri, nedenleri ve gelecekte yaşanabilecek olası senaryolarla ilgili değerlendirmelere yer verildi.

Ayaklanmanın 28 Ağustos 2023'te, Deyrizor Askeri Meclis Başkanı Ahmed Hbeyil'in, (Ebu Havle) PKK/YPG tarafından gözaltına alınıp hapsedilmesi ile başladığı belirtilen raporda, Hbeyil’in hapsedilmesinin ardından Deyrizor’daki iki büyük aşiret olan "Akaydat ve Bekkara"nın, PKK/YPG’ye karşı ayaklanma çağrısında bulunduğu ifade edildi.

Arap aşiretlerinin, terör örgütü PKK/YPG’ye karşı gerçekleştirdiği ayaklanmada, yaşanan çatışmalar sonucu bölgenin çoğunluğunda "geçici olarak kontrol sağladığı" ve bölgeden PKK/YPG unsurlarını çıkarmayı başardığı belirtilen raporda, ilerleyen süreçte ise ayaklanmada aşiretlerin kazanımlarını kısa sürede kaybettiği ifade edildi.

Raporda, 5 Eylül'de PKK/YPG’nin karşı saldırısının başarılı olması ve Arap aşireti ayaklanmasının lideri Akaydat aşireti lideri İbrahim El Hafel’in evinin PKK/YPG’li unsurlarca çevrilmesinin ardından Deyrizor’daki El Ömer Petrol Tesisi'nde Amerikan askerleri arabuluculuğunda PKK/YPG ile aşiret güçleri arasındaki görüşmeler sonucunda ayaklanmanın son bulduğu kaydedildi.

Arap aşiretlerinin, ayaklanmalarının iki temel amacının olduğunu açıkladığına işaret edilen raporda, birinci taleplerinin, YPG’nin kendi bölgelerinden çıkıp ABD’nin, PKK/YPG yerine doğrudan Arap aşiretleri ile çalışmaya başlaması, ikinci taleplerinin ise Fırat’ın batısında kalan Arap aşiret bölgelerinin İran ve Şam yönetimi işgalinden kurtarılması ve bunun için ABD desteğiyle Arap aşiret ordusunun operasyon başlatması olduğu aktarıldı.

Raporda, Arap aşiretlerin terör örgütü PKK/YPG karşısındaki ayaklanmasının altında üç temel dinamik bulunduğuna işaret edilerek, bunların demografik yapı ve PKK/YPG yönetim anlayışı, medya algısı, söylentiler ve PKK/YPG’nin "alternatifleri engelleme" stratejisi olduğu tespitine yer verildi.

Olası gelecek senaryoları

Ayaklanmanın sona ermesinin ardından bölgedeki olası senaryoların da yer aldığı raporda, bölgede, PKK/YPG’nin tüm bu gelişmelerden daha güçlü bir şekilde çıkması ihtimali olduğu belirtildi.

Arap aşiretlerinin en güçlü olduğu "Deyrizor bölgesinde bile PKK/YPG karşısında bir başarı elde edilemediyse", Rakka ve Menbiç gibi bölgelerde yaşayan Arapların daha çekingen ve çekimser olabileceği kaydedilen raporda, Arap aşiretlerinin PKK/YPG karşısında askeri yöntemlerle siyasi bir başarı elde edilemiyorlarsa PKK/YPG ile iyi geçinerek ve PKK/YPG’ye daha fazla alan açarak siyasi ve ekonomik kazanımlar elde etmeyi tercih edebileceği belirtildi.

Olası senaryolarından bir diğerinin ise bölgede istikrarsızlığın artması ihtimali olduğu belirtilen raporda, YPG’nin Arap aşireti ayaklanmasını askeri yöntemlerle bastırmış olması nedeniyle durumun Arap aşiretleri nezdinde bir öfke birikimine yol açması ve buna ilaveten sosyolojik olarak da önemli bir kırılmaya bağlı olarak PKK/YPG’ye karşı "intikam" kültürünün devreye girmesi olasılığına işaret edildi.

Raporda, "Bu bağlamda Arap aşiretleri askeri olarak YPG’ye karşı mağlup olsalar da YPG’ye karşı asimetrik savaş yöntemlerini kullanarak bölgeyi istikrarsızlaştırma imkanına sahiptir" ifadesine yer verildi.

Terör örgütü DEAŞ'ın güçlenmesinin de ihtimal dahilinde olabileceği kaydedilen raporda, Arap aşiretlerinin PKK/YPG’ye karşı "intikam" kültürünü devreye sokmaları ve PKK/YPG’nin askeri olarak üstün olduğunun anlaşılmasının DEAŞ'a Deyrizor’da alan açabileceği belirtildi.

Arap aşiretlerinin yaşadığı hayal kırıklığı ve intikam kültüründen gelen öfkelerinin, Arap aşiretlerinin veya Arap aşiretleri içerisinden münferit kişilerin DEAŞ ile işbirliği yapmasının önünü açabileceği ifade edilen raporda, aynı zamanda, Arap aşiretleri ile DEAŞ arasında da ciddi bir husumet bulunduğunun da altı çizildi.

Alternatif senaryolardan birinin de ABD'nin Suriye'deki politikasının değişmesi olduğu belirtilen raporda, şu an bu yönde emareler görülmese de ABD'nin Suriye politikasının "sürdürülebilir" olmadığı vurgulandı.

Raporda, "ABD’ye ciddi bir teklifin gitmesi durumunda Suriye’de alternatif yaklaşımları değerlendirme imkanı bulunmaktadır. Nitekim Arap aşireti ayaklanması ABD’li yetkililere Suriye’deki politikanın sürdürülebilir olmadığını ve ABD’nin yaklaşımının sadece günü kurtarmak üzerine kurguladığını hatırlatmıştır" değerlendirmesi yapıldı.


Darfur'da çatışmalar yeniden başlarken Hartum'da topçu bombardımanları ve hava saldırıları düzenlendi

Geçtiğimiz nisan ayında Genelkurmay Başkanlığı karargâhı yakınlarındaki Hartum Uluslararası Havaalanı yönünden yükselen yoğun dumanlar (Reuters)
Geçtiğimiz nisan ayında Genelkurmay Başkanlığı karargâhı yakınlarındaki Hartum Uluslararası Havaalanı yönünden yükselen yoğun dumanlar (Reuters)
TT

Darfur'da çatışmalar yeniden başlarken Hartum'da topçu bombardımanları ve hava saldırıları düzenlendi

Geçtiğimiz nisan ayında Genelkurmay Başkanlığı karargâhı yakınlarındaki Hartum Uluslararası Havaalanı yönünden yükselen yoğun dumanlar (Reuters)
Geçtiğimiz nisan ayında Genelkurmay Başkanlığı karargâhı yakınlarındaki Hartum Uluslararası Havaalanı yönünden yükselen yoğun dumanlar (Reuters)

Sudan’da Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) tarafından dün yapılan açıklamada, başkent Hartum'da orduya ait MIG savaş uçağının düşürüldüğü bildirildi. Açıklamada, uçağın başkentteki yerleşim bölgelerini varil bombalarıyla ‘bombaladığı’ belirtildi. Sudan ordusundan olayla ilgili henüz bir açıklama yapılmadı. Sudan, HDK ile ordu arasında haftalarca süren gerilimin ardından 15 Nisan'da iki taraf arasındaki çatışmaya sürüklendi.

Sudan ordusu ile HDK arasındaki çatışmalar dün (Pazar), Sudan'ın ikinci büyük şehri olan Güney Darfur eyaletinin başkenti Nyala kentinde yeniden başladı.

Londra merkezli Arap Dünyası Haber Ajansı’na (AWP) konuşan görgü tanıkları, ordu ile HDK arasındaki çatışmaların Nahda bölgesinde yaşandığını ve insansız hava araçlarının (İHA) kullanıldığını söylediler.

Darfur Barosu'ndan dün yapılan açıklamada, Güney Darfur’un Kubum bölgesinde HDK’yı destekleyen iki Arap kabilesi arasında son günlerde yaşanan çatışmalarda toplam 18 kişinin hayatını kaybettiği belirtildi.

Açıklamada ayrıca HDK’ya Kubum’da kanlı çatışmaların yaşandığı noktalarda üniformalı ve araçlı silahlı unsurların faaliyetlerini durdurması için çağrıda bulunuldu.

Öte yandan AWP’ye konuşan Hartumlular, ordu ile HDK arasında çıkan çatışma sonucunda Hartum’un doğusunda bulunan Genelkurmay Başkanlığı karargâhı, Cumhuriyet Sarayı ve şehir merkezindeki Arap Pazarı çevresinde dumanların yükseldiğine tanık olduklarını söylediler. Ayrıca çatışmaların sonucunda Hartum’un güneyinde yer alan Cabra ve es-Sahafa ilçelerindeki bazı noktalardan da dumanların yükseldiği bildirildi.

Bölge sakinleri, ordunun, Omdurman'ın kuzeyindeki Vadi Seyyidna Askeri Üssü’nden HDK’nın şehrin güneyindeki ve batısındaki mevzilerine ve Omdurman'ın kuzeyindeki es-Sevra banliyösünün batı mahallelerine topçu bombardımanları düzenlendiğini aktardılar.

Bölge sakinlerine göre Hartum'un güneydoğu mahallelerinde, Bahri şehrinin kuzeyinde ve Nil Nehri’nin doğusunda HDK mevzilerini hedef alan topçu bombardımanları düzenlendi.

Görgü tanıklarının aktardığı bilgilere göre Sevra banliyösünün batı mahallelerinde ordu ile HDK arasında şiddetli çatışmalar yaşandı. Omdurman, Bahri ve Hartum, Nil Nehri'nin her iki yakasına yayılan Sudan’ın başkentini oluşturuyorlar.

Omdurman’ın kuzeyinde yaşayan Velid Fethi adlı bölge sakini, AWP’ye bölgede ordu ile HDK arasında şiddetli çatışmaların yaşandığını söyledi.

Ordunun yaklaşık 3 haftadır HDK’nın konuşlandığı Omdurman’ın kuzeyine yoğun topçu bombardımanları düzenlediğini aktaran Fethi, bu saldırıların siviller arasında can kayıplarına yol açtığını ve bazı evlerin yıkıldığını belirtti.

Fethi, sözlerini şöyle sürdürdü:

Her gün rastgele ateş ediliyor ve bombalar düşüyor.  Son olarak cumartesi günü gerçekleşen bombardımanda 2'si çocuk 4 sivil öldü ve evlerin büyük bir kısmı yıkıldı.

Bölgede sakinlerinin temel hizmetlere ulaşma konusunda büyük zorluklarla karşı karşıya kaldıklarını vurgulayan Fethi, “Çatışmaların devam etmesi ve bölgeye giden yolların çatışan taraflarca bariyerler ve toprak setlerle kapatılmasından ötürü çok sayıda dükkân ve fırın kepenklerini kapattı” şeklinde konuştu. Fethi, çatışmalar ve yakıt kıtlığı nedeniyle ulaşımın olmamasından dolayı bölgeyi terk etmek isteyenlerin ancak at arabası bulabildiklerini belirtti.

Görgü tanıkları, ordunun, Omdurman'ın merkezindeki HDK mevzilerine İHA’larla hava saldırıları düzenlediğini söylediler.

Sudan ordusu ile HDK arasındaki çatışmalar, iki taraf arasında haftalarca süren gerilimin ardından geçtiğimiz nisan ayının ortalarında patlak verdi. Öte yandan askeri ve sivil taraflar uluslararası düzeyde desteklenen bir siyasi sürecin son rötuşlarını yapıyorlar.


Yemen'de mayın patlaması sonucu 4 asker öldü, 3'ü de yaralandı

Yemen'de El Kaide üyesi olduğuna inanılan kimliği belirsiz kişiler tarafından bir ambulans patlayıcı maddeyle hedef alındı ​​(X)
Yemen'de El Kaide üyesi olduğuna inanılan kimliği belirsiz kişiler tarafından bir ambulans patlayıcı maddeyle hedef alındı ​​(X)
TT

Yemen'de mayın patlaması sonucu 4 asker öldü, 3'ü de yaralandı

Yemen'de El Kaide üyesi olduğuna inanılan kimliği belirsiz kişiler tarafından bir ambulans patlayıcı maddeyle hedef alındı ​​(X)
Yemen'de El Kaide üyesi olduğuna inanılan kimliği belirsiz kişiler tarafından bir ambulans patlayıcı maddeyle hedef alındı ​​(X)

Yerel kaynaklardan alınan bilgiye göre, Şebve ilinin batısındaki Musaynia bölgesinde yola döşenen mayın, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) destekli Güney Geçiş Konseyine (GGK) bağlı Şebve Savunma Güçleri'nin bulunduğu bir askeri aracın geçişi sırasında infilak etti.

Olayda 4 asker yaşamını yitirdi, 3 asker de yaralandı.

Saldırının sorumluluğunu üstlenen olmazken, Şebve'deki yerel yönetimden de henüz resmi bir açıklama yapılmadı.

GGK'nın kontrolündeki Şebve, askeri araçlar ve kontrol noktalarını hedef alan bombalı saldırılar ile terör eylemlerine tanık oluyor.


İsrail Gazze'de Hamas'a ait iki mevziye hava saldırısı düzenledi

Gazze Şeridi sınırında İsrail zırhlı aracı (Reuters)
Gazze Şeridi sınırında İsrail zırhlı aracı (Reuters)
TT

İsrail Gazze'de Hamas'a ait iki mevziye hava saldırısı düzenledi

Gazze Şeridi sınırında İsrail zırhlı aracı (Reuters)
Gazze Şeridi sınırında İsrail zırhlı aracı (Reuters)

İsrail ordusuna ait askeri uçaklar, abluka altındaki Gazze Şeridi'nin doğusunda Hamas'a ait iki noktayı bombaladı.

İsrail'e ait savaş uçakları, Gazze'nin El-Bureyc ve Cebaliye bölgelerinde Hamas'a ait iki gözetleme noktasına hava saldırısı düzenledi.

Hedef alınan noktalar, Hamas'ın askeri kanadı Kassam Tugayları tarafından Gazze'nin doğu sınırını gözetlemek için kullanılıyor.

Hamas konuya ilişkin henüz açıklamada bulunmazken İsrail ordusundan yapılan bilgilendirmede, söz konusu saldırı doğrulandı.

Bilgilendirmede,"İsrail ordusuna ait insansız hava aracının, şiddetli ayaklanmaların yaşandığı Bureyc ve Cebaliye bölgelerinde Hamas'a ait iki askeri noktayı bombaladığı" belirtildi. Ayrıca, "kargaşanın yaşandığı bölgeden Gazze sınırındaki güvenlik çiti yakınındaki askeri güçlere de ateş açıldığı" öne sürüldü.

İsrail'in, Gazze sınırındaki gösteriye müdahalesinde 3 Filistinli yaralandı

Öte yandan Gazze'deki Filistinliler, fanatik Yahudilerin Mescid-i Aksa baskınını ve işgal altındaki Batı Şeria'da gerçekleştirilen ihlalleri protesto etmek için sekizinci günde de gösteri düzenledi.

İsrail güçleri, gösteriye, gerçek ve plastik kaplı mermi ile göz yaşartıcı gazla müdahale etti.

Gazze'deki Filistin Sağlık Bakanlığından yapılan açıklamada, İsrail güçlerinin sınır bölgesinde gösteri düzenleyen Filistinlilere ateş açması sonucu 3 kişinin yaralandığı belirtildi.

Açıklamada, yaralıların durumuna ilişkin bilgi verilmezken, sahada görev yapan sağlık kaynaklarından alınan bilgiye göre, İsrail güçlerinin, müdahale sırasında kullandığı göz yaşartıcı gazdan onlarca kişi etkilendi.

Gazdan etkilenenlere müdahale olay yerinde yapıldı.

Gazze'deki Filistinlilerin, fanatik Yahudilerin Mescid-i Aksa baskınını ve işgal altındaki Batı Şeria'da gerçekleştirilen ihlalleri protesto etmek için gösteriler düzenliyor. İsrail güçleri gerçek ve plastik mermi ile göz yaşartıcı gaz bombası kullanarak Filistinlileri dağıtmaya çalışıyor.


SOHR: Uluslararası Koalisyon Haseke’nin kuzeyinde iki DEAŞ liderini yakaladı

ABD askerleri Suriye’nin kuzeydoğusundaki Haseke şehrinde devriye geziyor (Şarku’l Avsat-Arşiv)
ABD askerleri Suriye’nin kuzeydoğusundaki Haseke şehrinde devriye geziyor (Şarku’l Avsat-Arşiv)
TT

SOHR: Uluslararası Koalisyon Haseke’nin kuzeyinde iki DEAŞ liderini yakaladı

ABD askerleri Suriye’nin kuzeydoğusundaki Haseke şehrinde devriye geziyor (Şarku’l Avsat-Arşiv)
ABD askerleri Suriye’nin kuzeydoğusundaki Haseke şehrinde devriye geziyor (Şarku’l Avsat-Arşiv)

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), DEAŞ’a karşı ABD öncülüğünde oluşturulan Uluslararası Koalisyon güçlerinin, Suriye’nin kuzeydoğusunda örgütün iki liderini yakaladığını bildirdi.

Şarku’l Avsat’ın Alemu’l-Arabi Haber Ajansı’ndan (AWP) aktardığı habere göre SOHR, söz konusu DEAŞ liderlerinin, Haseke’nin kuzeyindeki Rasulayn kenti yakınlarındaki bir köye düzenlenen çıkarma operasyonu sırasında yakalandığı bilgisini de verdi.

SOHR kaynakları, yakalanan DEAŞ liderlerinden birinin Irak, diğerinin ise Suriye vatandaşı olduğunu bildirdi.


Mısır: Hedasi Barajı'na ilişkin müzakerelerde kayda değer bir ilerleme sağlanmadı

Hedasi Barajı'nın genel bir fotoğrafı (AFP)
Hedasi Barajı'nın genel bir fotoğrafı (AFP)
TT

Mısır: Hedasi Barajı'na ilişkin müzakerelerde kayda değer bir ilerleme sağlanmadı

Hedasi Barajı'nın genel bir fotoğrafı (AFP)
Hedasi Barajı'nın genel bir fotoğrafı (AFP)

Mısır Sulama Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, Addis Ababa'da dün ve bugün gerçekleştirilen Hedasi Barajı'na ilişkin üçlü bakanlar toplantısının, Mısır, Sudan ve Etiyopya'dan heyetlerin katılımıyla akşam saatlerinde sona erdiği ifade edildi.

Müzakerelerde, Etiyopya'nın üç ülke arasında daha önce varılan bir dizi anlaşmadan çekilme eğilimine tanık olunduğu kaydedilen açıklamada, "Tamamlanan müzakere turunda kayda değer bir ilerleme sağlanamadı" ifadesine yer verildi.

Etiyopya'nın önerilen uzlaşı çözümlerinden herhangi birini kabul etmeme durumunun sürdüğü aktarıldı.

Mısır heyetinin, Kahire'nin su güvenliği ile üç ülkenin çıkarlarını koruyacak şekilde müzakerelere önem verdiği dile getirildi.

Mısır'ın, barajın doldurulması ve işletilmesine ilişkin bağlayıcı bir anlaşmaya varılmasını öngören net belirleyicilere, 13 Temmuz'da düzenlenen Mısır-Etiyopya zirvesindeki zaman çizelgesine göre hareket ettiği belirtildi.

Belirlenen zaman diliminde "geciktirilmeden" anlaşmaya varılması gerektiği vurgulanan açıklamada, gecikme yaşanmaması için birçok teknik ve hukuki çözüm yolunun bulunduğuna işaret edildi.

Etiyopya'dan henüz konuya ilişkin bir açıklama yapılmadı.

Mısır Sulama Bakanlığı, 27 Ağustos'ta yaptığı açıklamada, 2 yıl aradan sonra Hedasi Barajı müzakerelerinin, Etiyopya ve Sudan'dan heyetlerin katılımıyla Kahire'de yeniden başladığını bildirmişti.