Batı ve Arap dünyası Libya seçimlerine yönelik çalışmalarına hız verdi

Dibeybe, İtalya'nın yeni Libya büyükelçisi Gianluca Alberini ile Roma'daki konutunda bir araya geldi. (Libya hükümeti)
Dibeybe, İtalya'nın yeni Libya büyükelçisi Gianluca Alberini ile Roma'daki konutunda bir araya geldi. (Libya hükümeti)
TT

Batı ve Arap dünyası Libya seçimlerine yönelik çalışmalarına hız verdi

Dibeybe, İtalya'nın yeni Libya büyükelçisi Gianluca Alberini ile Roma'daki konutunda bir araya geldi. (Libya hükümeti)
Dibeybe, İtalya'nın yeni Libya büyükelçisi Gianluca Alberini ile Roma'daki konutunda bir araya geldi. (Libya hükümeti)

Batı ve Arap ülkeleri, Libya'daki seçim sürecini olağan seyrine geri döndürmek ve bu yıl seçimlerin yapılmasını sağlamak için çalışmalarını artırdı. Açıklamada anlaşmaya varmak için tüm ‘zıt noktaların’ ele alınması gerektiği vurgulandı.

Libya Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdülhamid Dibeybe, “Birçok kişi geçiş sürecini uzatmanın yollarını arıyor. Biz ise seçime gidelim diyoruz” dedi.

Fas'ın başkenti Rabat'ta toplanan ‘Libya'da Seçim Yasalarını Belirleme (6+6) Komitesi’nin’ toplantısından çıkan sonuçların tutarsızlığının arka planına karşı, ABD ve dört Avrupa ülkesinin Libya'daki büyükelçilikleri ‘BM misyonunun seçimleri düzenlemek için bir anlaşmaya varmak ve tüm önemli noktaları ele almak amacıyla Libya kurumlarıyla birlikte çalışma taahhüdünü’ memnuniyetle karşıladıklarını duyurdular.

Beş ülkenin büyükelçilikleri geçtiğimiz perşembe akşamı yaptıkları ortak açıklamada, ‘Seçimlerin yapılması için siyaset, emniyet ve kanun düzleminde bir ortam sağlamak amacıyla Libya'daki aktörleri BM temsilcisi Abdullah Batılı ile birlikte çalışmaya’ çağırdı.

İhya Libya Bloğu'nun cumhurbaşkanı adayı ve başkanı Aref Nayed, Anayasa Beyannamesi'nin 13 sayılı değişikliğine dayanarak 6+6 komitesinin sonuçlarının bağlayıcı olduğunu ve Temsilciler Meclisi veya Üst Kurul tarafından değiştirilemeyeceğini söyledi.

Nayed Şarku'l, Avsat'a yaptığı açıklamada "Artık cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri için güçlü bir bağlayıcı temelimiz var" ifadesini kullandı.

Nayed perşembe akşamı ABD'nin Libya Büyükelçisi ve Özel Temsilcisi Richard Norland’ın da aralarında bulunduğu ABD Dışişleri Bakanlığı ekibi ve ABD Çatışma ve İstikrar Operasyonları Ofisi Yakın Doğu Departmanı Direktörü Jeff Mazur ile Washington’daki ABD Dışişleri Bakanlığı konutunda bir araya geldi.

Fotoğraf Altı: ABD Dışişleri Bakanlığı karargahında yapılan görüşmede Nayed, ABD Çatışma ve İstikrar Operasyonları Ofisi Yakın Doğu Departmanı Direktörü Jeff Mazur (ortada) ve ABD'nin Libya Büyükelçisi Norland (sağda) bir araya geldiler. (Nayed'in Facebook hesabı)
ABD Dışişleri Bakanlığı karargahında yapılan görüşmede Nayed, ABD Çatışma ve İstikrar Operasyonları Ofisi Yakın Doğu Departmanı Direktörü Jeff Mazur (ortada) ve ABD'nin Libya Büyükelçisi Norland (sağda) bir araya geldiler. (Nayed'in Facebook hesabı)

Libya'daki Birleşmiş Milletler Misyonu, ‘ülkede çatışan tarafları anlaşmaya varmaya, çözülmemiş sorunları ele almaya ve mevcut yıl içinde seçim yapmak için daha güvenli ve daha uygun bir ortam yaratmaya’ çağırdı.

Fransa, Libya Büyükelçisi Paul Soler ile Özel Temsilcisi Mustafa Mihrac'ın düzenlediği ziyaretlerle Libya'daki diplomatik rolünü ikiye katlamaya çalışıyor. Soler ve Mihrac, Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi ve Libya Devlet Yüksek Konseyi Başkan Yardımcısı Ömer Buşah ile Trablus'ta bir araya geldiler.

Birleşmiş Milletler (BM) Libya Destek Misyonu (UNSMIL) Başkanı Abdullah Bathiliy, misyonun Trablus'taki karargahında Fransa'nın Libya Büyükelçisi Paul Soler ile Libya Özel Temsilcisi Mustafa Mihrac'ı kabul etti. (BM Libya Destek Misyonu)
Birleşmiş Milletler (BM) Libya Destek Misyonu (UNSMIL) Başkanı Abdullah Bathiliy, misyonun Trablus'taki karargahında Fransa'nın Libya Büyükelçisi Paul Soler ile Libya Özel Temsilcisi Mustafa Mihrac'ı kabul etti. (BM Libya Destek Misyonu)

Birleşmiş Milletler (BM) Libya Destek Misyonu (UNSMIL) Başkanı Abdullah Bathiliy, Twitter hesabından yaptığı açıklamada Soler ve Mihrac ile bir araya gelerek Libya'daki son siyasi ve güvenlik gelişmelerini tartıştığını duyurdu. Bathiliy ve konukları Libya’da seçim sürecini etkinleştirme, Libyalıların liderlerini seçme hakkını güvence altına alma ve kurumlarını meşrulaştırmak için tüm Libyalı taraflarla ortak çabaları sürdürme konusunda anlaştılar.

Libya Devlet Yüksek Konseyi ve Temsilciler Meclisi'nin 6'şar üyesinden oluşan Seçim Yasalarının Belirlenmesi Komitesi, toplantıdan çıkan sonuçları savundu. Komite, Temsilciler Meclisi ve Devlet Başkanlığı seçimine ilişkin kanunların hazırlandığını duyurdu.

BAE ve Irak dahil olmak üzere Arap ülkeleri ve Mısır, 6 + 6 Komitesi’nin ‘seçim yasalarını hazırlamak amacıyla’ yürüttüğü çabaları memnuniyetle karşıladığını duyurdu.

Mısır Dışişleri Bakanlığı'ndan Cuma günü yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Mısır, Libya başkanlık ve parlamento seçimlerinin mümkün olan en kısa sürede aynı anda yapılması için gerekli tüm çerçevelerin yerine getirilmesi amacıyla Temsilciler Meclisi'ni ve hükümeti Suheyrat Anlaşması’ndaki yetkilere uygun olarak kendilerine verilen rolleri sürdürmeye teşvik ediyor."

Mısır ayrıca, Libya krizinde yer alan tüm tarafları, ‘istenen hedefe, kardeş Libya'ya istikrarın geri dönüşüne ve halkının özlemlerinin gerçekleştirilmesine ulaşmak için çözümün Libya'nın mülkiyetinde olması ilkesi doğrultusunda ortaya konan çabalara’ destek vermeye çağırdı.

Bu bağlamda Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi, geçtiğimiz perşembe akşamı Fransa'nın Libya Büyükelçisi Paul Soler ile Libya Özel Temsilcisi Mustafa Mihrac'ı kabul etti. Görüşmede 6+6 komitesinin toplantısından çıkan sonuçlara ek olarak göçmenler, sınır güvenliği, askeri iş birliği ve ekonomi dahil olmak üzere birçok konu ele alındı.

Fotoğraf Altı: Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi, perşembe akşamı Fransa'nın Libya Büyükelçisi Paul Soler ile Libya Özel Temsilcisi Mustafa Mihrac'ı kabul etti. (Başkanlık Konseyi)
Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi, perşembe akşamı Fransa'nın Libya Büyükelçisi Paul Soler ile Libya Özel Temsilcisi Mustafa Mihrac'ı kabul etti. (Başkanlık Konseyi)

Libya Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdülhamid Dibeybe, çarşamba günü İtalya ziyaretinde yaptığı açıklamada 6+6 Komitesi tarafından çıkarılan seçim yasalarıyla ilgili olarak şunları söyledi:

"Hükümet uzun geçiş dönemini sona erdirmeyi hedefliyor. Ancak önce istisnasız tüm Libyalıları içeren dengeli ve adil bir anayasaya sahip olmak gerekiyor."

Dibeybe, İtalyan haber ajansı Nova'ya verdiği demeçte şu ifadeleri kullandı:

“Seçimler anayasa yapılmasını gerektiriyor ve bu hükümetin görevi değil. İşimiz çok açık ve iki amacı var: Seçim komitesini desteklemek ve seçmenlerin ve seçim sürecinin güvenliğini sağlamak. Sandıkları kontrol etmekte ve güvence altına almakta hiçbir sıkıntımız yok. İki sorunumuz var: Anayasa ve seçimler için yol haritası belirlemek. Bu nedenle, anayasa dengeli, adil ve istisnasız tüm Libyalılar için tasarlanmış olmalı. Anayasa bugün yapılsaydı yarın seçim de yapılacaktı.”

Dibeybe, İtalya'nın Libya'daki yeni büyükelçisi Gianluca Alberini ile cuma günü Roma'daki konutunda bir araya geldi. Alberini, Libyalılara verilen vize sayısını artırmak ve özel sektörün iki ülke arasındaki ekonomik iş birliğini harekete geçirmek için çalışacağını söyledi.

Diğer yandan Libya'nın batısında, Zaviye kentindeki Biru Muammer bölgesinde ‘insansız hava araçları’ ile -hava saldırıları düzenlendi. Görgü tanıklarına göre dumanların yükseldiği yerlerde şehirdeki kaçakçılar bulunuyordu. Dibeybe hükümetinin Savunma Bakanlığı’ndan ise saldırıya ilişkin resmi bir açıklama gelmedi.



Çin, İsrail'in Katar'a saldırısının ardından oluşan güvenlik boşluğunu nasıl dolduracak?

Çin, İsrail'in Katar'a saldırısının ardından oluşan güvenlik boşluğunu nasıl dolduracak?
TT

Çin, İsrail'in Katar'a saldırısının ardından oluşan güvenlik boşluğunu nasıl dolduracak?

Çin, İsrail'in Katar'a saldırısının ardından oluşan güvenlik boşluğunu nasıl dolduracak?

Yang Xiaotang

2 Eylül 2025'te Katar'a düzenlenen eşi benzeri görülmemiş İsrail saldırısı, Körfez'de Çin ile ABD arasındaki kırılgan dengeyi önemli ölçüde değiştirebilecek kritik bir dönüm noktasıydı. Saldırıdan önce bile, Çin ile ABD arasındaki birbirine bağlı ve bağlantılı ekonomik ilişkiler derin bir kriz yaşarken ve her iki taraf da bu bağlılıktan kurtulmaya çalışırken, ülkeleri “yeni Soğuk Savaş”ta bir taraf tutmaya zorlarken birçok ülke bir tarafı seçmekte tereddüt etti.

Bunun yerine bu ülkeler, iki taraf arasındaki çatışmayı güvenli bir mesafeden izlemeyi ve pozisyonlarını açıklamadan önce kimin galip geleceğini beklemeyi tercih ettiler. Bazı ülkeler büyük güçler arasındaki çekişmeden yararlanarak her iki dünyadan da en iyisini elde ettiler. Bu ülkelerden biri de ekonomisi için Çin'e, güvenliği için ise ABD'ye güvenen Katar. Körfez ülkelerinin İsrail saldırısının ardından ABD'den uzaklaşıp Çin'e yaklaşacağına şüphe yok.

Trump yönetimi, müttefiklerine gümrük vergileri uygulamaktan toprak ilhakı tehdidine kadar, dost ve düşman arasındaki çizgiyi defalarca aştı ve kısa vadeli çıkarlar uğruna uzun vadeli çıkarlarını feda etti. Müttefikler bunu, Trump'ın “Önce ABD” sloganına olan sarsılmaz bağlılığının bir kanıtı olarak yorumladılar; eleştirmenler ise bu sloganın “Yalnız ABD”ye dönüşme riski taşıdığını düşünüyor. Ancak Trump'ın politikalarındaki tutarsızlıklara rağmen, hiç kimse ondan bir Amerikan müttefikine saldırıyı onaylayacağını beklemiyordu. Güvenilir kaynaklar, henüz ortalık durulmamış olsa da İsrail'in ABD'yi önceden bilgilendirdiğine ve Trump'ın saldırıyı onayladığına işaret ediyor.

Saldırı, operasyonel bir başarısızlık ve ABD için büyük bir dış politika gerilemesi anlamına geliyor. Zira saldırı, bir Katarlı güvenlik görevlisinin ölümüne yol açmakla kalmadı, hedef alınan Hamas liderleri de yara almadan kurtuldu. Buna ilave olarak, geniş çaplı bir kınamaya da neden oldu. Katar saldırıyı “devlet terörizmi” olarak nitelendirirken, Çin, ABD'yi Ortadoğu'daki “taraflılığı” nedeniyle eleştirerek, İsrail'in güvenlik ihtiyaçlarını komşu Arap devletlerinin güvenlik ihtiyaçlarının önüne koymakla suçladı.

Körfez ülkeleri, ABD için en gözde ve öncelikli ülkeler olmadıklarının uzun zamandır farkındaydı. Bu durum, ABD'nin İsrail'in niteliksel askeri üstünlüğünü zayıflatabilecek silahları onlara satma konusundaki isteksizliğinde açıkça görülüyordu. Ne var ki bu ülkeler, Amerikan silahları satın almak için harcadıkları milyarlarca doların, ABD'yi güvenliklerini sağlamaya motive edeceğini varsaydılar.

Katar'a yapılan saldırı, Körfez ülkeleri ile ABD arasındaki çıkar ilişkisinin, ABD ile İsrail arasındaki “sağlam” ilişki ile karşılaştırıldığında sönük kaldığı acı gerçeğini ortaya koydu.

Katar'a yapılan saldırı, Körfez ülkeleri ile ABD arasındaki çıkar ilişkisinin, ABD ile İsrail arasındaki “sağlam” ilişki ile karşılaştırıldığında sönük kaldığı acı gerçeğini ortaya koydu. Trump, Netanyahu'ya “yapman gerekeni yap” dediğinde, İsrail'e hesap verme veya hesap sorulma zorunluluğu olmadan istediği gibi hareket etme özgürlüğü tanımış oldu. Körfez ülkeleri nihayet bu sözlerin tam anlamını kavrıyor; İsrail, “sarsılmaz Amerikan desteği” sayesinde dokunulmazlığa sahiptir.

ABD, Gazze'yi “dünyada cehennemden daha kötü” bir yer haline getirse ve bir Amerikan müttefikine saldırsa bile, İsrail'in eylemlerine göz yumacaktır. Bu olay, Körfez ülkelerinin ABD'ye olan güvenini sarsacaktır. Ayrıca, Amerikan güvenlik garantilerinin koşullu olduğunu ve Katar'a satılan F-15'lerin İsrail'e satılan F-35'ler ile kıyaslandığında hiçbir şey olmadığını sert bir şekilde hatırlatacaktır.

Doha'da İsrail hava saldırısının neden olduğu patlamadan dumanlar yükseliyor, Katar, 9 Eylül 2025 Salı (AP)Doha'da İsrail hava saldırısının neden olduğu patlamadan dumanlar yükseliyor, Katar, 9 Eylül 2025 Salı (AP)

Bu bağlamda, Körfez ülkelerinin Doğu’ya daha gerçekçi ve yararlı bir alternatif olarak bakması muhtemel. Çin ve Körfez ülkeleri iyi ekonomik ilişkiler sürdürse de (Çin Körfez ülkelerinin ticaret ortakları arasında, Körfez ülkeleri ise Çin'in petrol tedarikçileri arasında ilk sırada yer alıyor) iki taraf arasındaki askeri iş birliği sınırlı kaldı. Başlıca engeller arasında Çin'in bölgedeki sınırlı askeri varlığı, taraf tutma konusundaki isteksizliği ve Körfez ülkelerinin Amerikan güvenlik garantilerine bağımlılığı yer alıyor.

Ancak şimdi böyle bir değişimin zamanı gelmiş olabilir. ABD'ye duyulan güven tüm zamanların en düşük seviyesine geriledi ve Çin, 2023'te Suudi Arabistan ve İran arasındaki diplomatik ilişkilerin yeniden kurulmasında başarılı bir şekilde arabuluculuk yaptı. İsrail'in İran'a yönelik saldırısından sadece birkaç ay sonra Katar'a düzenlediği saldırı, Müslüman dünyasını ortak bir düşmana karşı birleştirdi.

Geriye kalan tek engel, Çin'in bölgedeki sınırlı askeri varlığı; fakat çok kutupluluğa olan bağlılığı bu sorunu ortadan kaldırıyor. Çin, geleneksel anlamda ABD'nin bölgede bıraktığı boşluğu doldurmayı amaçlamıyor. Bölgede ABD'nin yeni ve ikinci bir versiyonu olmayı hedeflemiyor. Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi'nin de belirttiği gibi: “Ortadoğu'da Çin’in dolduracağı bir nüfuz boşluğu yok ve Ortadoğu herhangi bir süper gücün nüfuzunun arka bahçesi de değil.”

Çin, Ortadoğu ülkelerini desteklemeyi ve güçlendirmeyi, kendi ayakları üzerinde durmalarına ve kendi kendine yetmelerine yardımcı olmayı ve çok kutuplu bir dünyada bir başka kutup olarak öne çıkmalarını ve “Ortadoğu'yu halklarına geri vermeyi” hedefliyor

Çin, bunun yerine Ortadoğu ülkelerini desteklemeyi ve güçlendirmeyi, kendi ayakları üzerinde durmalarına ve kendi kendine yetmelerine yardımcı olmayı ve çok kutuplu bir dünyada bir başka kutup olarak öne çıkmalarını ve Ortadoğu'yu halklarına geri vermeyi hedefliyor. Şarku’l Avsat’ın al Majalla’dan aktardığı analize göre bu güçlü ve bağımsız Ortadoğu, Filistin, Libya, Suriye ve Lübnan'da uzun süredir devam eden adaletsizlikleri düzeltmeye çalışacaktır. Bu da kendisi ile ABD arasında doğrudan bir yüzleşmeye neden olarak, Çin üzerindeki Amerikan baskısını hafifletebilir.

Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Sani (sağda), 14 Mayıs 2025'te Doha'da düzenlenen imza töreninde ABD Başkanı Donald Trump'ın yanında oturuyor (AFP)Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Sani (sağda), 14 Mayıs 2025'te Doha'da düzenlenen imza töreninde ABD Başkanı Donald Trump'ın yanında oturuyor (AFP)

Çin, gelecekte silah satış çalışmalarını yoğunlaştırarak ve Batı egemenliğindeki dünya düzenine meydan okuyan birleşik bir Küresel Güney vizyonunu destekleyerek, Körfez ülkeleri ile ilişkilerini derinleştirmeye çalışacaktır. Değişen, ABD ve Çin yapımı savaş uçaklarının Keşmir'de Fransız muadillerine karşı kazandığı zafer ışığında, Körfez ülkeleri bu sefer Çin'den silah alımı yapmaya ve Çin vizyonunu kabul etmeye daha meyilli. Katar, Amerikan MQ-9B Predator insansız hava aracı satın alma planını değiştirerek, CH-4 ve Wing Loong-2 gibi Çinli alternatiflerini satın alabilir. Keza Suudi Arabistan'ın Çin'in BRICS'e katılma teklifini nihayet kabul etmesi bekleniyor.

Körfez ülkelerinin yeniden hizalanmasının, eğer gerçekleşirse, ABD'ye şu güçlü mesajı göndereceğine şüphe yok; güvenimizi sarstınız ve ittifakımızı değiştireceğiz. Kararsız sözlerinizin yerini Çin destekli bağımsızlık ve yaklaşan çok kutuplu dünya düzeni masasında bize ayrılan bir sandalye ile değiştireceğiz.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli al Majalla dergisinden çevrilmiştir.


Rapor: İsrail, Mısır'ın Sina'ya askeri yığınağından endişeli... Netanyahu, Mısır’a baskı yapması için Trump yönetimine başvurdu

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, geçen yıl İkinci Saha Ordusu'nun Altıncı Zırhlı Tümeni'nin teftiş törenini izliyor. (Arşiv – Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, geçen yıl İkinci Saha Ordusu'nun Altıncı Zırhlı Tümeni'nin teftiş törenini izliyor. (Arşiv – Mısır Cumhurbaşkanlığı)
TT

Rapor: İsrail, Mısır'ın Sina'ya askeri yığınağından endişeli... Netanyahu, Mısır’a baskı yapması için Trump yönetimine başvurdu

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, geçen yıl İkinci Saha Ordusu'nun Altıncı Zırhlı Tümeni'nin teftiş törenini izliyor. (Arşiv – Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, geçen yıl İkinci Saha Ordusu'nun Altıncı Zırhlı Tümeni'nin teftiş törenini izliyor. (Arşiv – Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Axios internet sitesi bugün İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun, ABD Başkanı Donald Trump yönetiminden Mısır'a Sina Yarımadası'ndaki ‘mevcut askeri yığınağını’ azaltması için baskı yapmasını istediğini bildirdi. Bu bilgi, siteye konuşan bir ABD'li ve iki İsrailli yetkili tarafından doğrulandı.

Site, İsrailli yetkililerin, Mısır'ın ‘1979 yılında iki ülke arasında imzalanan barış antlaşmasına göre sadece hafif silahların kullanılmasına izin verilen bölgelerde, bazıları saldırı amaçlı kullanılabilecek askeri altyapı inşa ettiğini’ iddia ettiklerini belirtti.

Yetkililer, Mısırlıların ‘Sina'da bulunan hava üslerindeki pistleri savaş uçaklarının kullanabilmesi için genişlettiklerini ve İsrail istihbaratının füzeleri depolamak için kullanılabileceğine inandığı yer altı tesisleri inşa ettiklerini’ söylediler, ancak ‘Mısır'ın bu tesislerde gerçekten füzeleri depoladığına dair hiçbir kanıt bulunmadığını’ vurguladılar.

Yetkililer, İsrail'in diplomatik ve askeri kanallardan Mısır'a bu konuyu sorduğunda, Mısırlıların amaçları hakkında ‘makul bir açıklama yapmadığını’ bildirdi.

Şarku’l Avsat’ın Axios’tan aktardığına göre yetkililer, Gazze savaşı devam ederken, Mısır'ın Sina'daki askeri yığınağının iki taraf arasında ‘başka bir gerilim noktası’ haline geldiğini ifade ettiler.

Yetkililer, Mısır'ın, barış antlaşması uyarınca sadece hafif silahların kullanılmasına izin verilen Sina’da, bazıları saldırı amaçlı kullanılabilecek askeri altyapı inşa ettiğini kaydettiler.

Raporda, Netanyahu'nun ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio'ya Mısır'ın Sina'daki faaliyetlerinin bir listesini sunduğu ve bunun Mısır ile barış anlaşmasının temel ihlallerini oluşturduğunu söylediği belirtildi.

Axios, Mısırlı bir yetkilinin İsrail'in iddialarını yalanladığını ve Trump yönetiminin son zamanlarda Kahire ile bu konuyu gündeme getirmediğini aktardı.

Bir İsrailli yetkili, “Mısırlıların Sina'da yaptıkları çok tehlikeli ve biz çok endişeliyiz” ifadelerini kullandı.


Hind Receb Vakfı, Atina'da bir İsrailli asker hakkında suç duyurusunda bulundu

Hind Receb'in İsrail ordusu tarafından öldürülmeden önceki fotoğrafı (Arşiv – Reuters)
Hind Receb'in İsrail ordusu tarafından öldürülmeden önceki fotoğrafı (Arşiv – Reuters)
TT

Hind Receb Vakfı, Atina'da bir İsrailli asker hakkında suç duyurusunda bulundu

Hind Receb'in İsrail ordusu tarafından öldürülmeden önceki fotoğrafı (Arşiv – Reuters)
Hind Receb'in İsrail ordusu tarafından öldürülmeden önceki fotoğrafı (Arşiv – Reuters)

Hind Receb Vakfı (HRF), Gazze Şeridi'nde devam eden İsrail askeri operasyonları sırasında işlediği iddia edilen savaş suçları ve soykırım eylemlerindeki rolü nedeniyle, İsrail ordusunun Givati Tugayı 432. Piyade Taburu'nda asker olan Naor Shlomo Dadon hakkında Atina Bölge Mahkemesi Cumhuriyet Savcılığı'na resmi bir suç duyurusunda bulundu.

Suç duyurusu, HRF adına Yunan insan hakları avukatı Evgenia Koniaki tarafından 19 Eylül 2025 tarihinde yapıldı. Şikâyet, HRF tarafından hazırlanan 70 sayfalık bir soruşturma raporuna dayanıyor ve Dadon'un Gazze'deki varlığını, biriminin sivil altyapının yıkımındaki doğrudan rolünü ve bu eylemleri sosyal medyada alenen paylaşmasını belgeliyor.

Kendi suçlarını belgeleyen bir asker

Naor Shlomo Dadon, Ağustos 2024'ten Ağustos 2025'e kadar Gazze'de görev yaptı. 432. Tabur'un bir üyesi olarak Dadon, Refah ve Cibaliye'deki mahalleleri yerle bir eden, on binlerce insanı yerinden eden ve okulları, evleri ve kamu altyapısını tahrip eden bir askerî harekâta katıldı.

HRF, kanıtlar arasında Refah ve Cibaliye'deki sivil bölgelerin yıkımına, Hamad bin Halife Okulu'nun yakılmasına ve sivil bölgelerin yıkımını öven sosyal medya paylaşımlarına katıldığını gösteren fotoğraflar ve paylaşımlar olduğunu bildirdi. HRF’nin resmî internet sitesine göre Dadon ayrıca, kitlesel açlığın yaşandığı kuşatma altındaki bir bölgede barbekü yaparken fotoğraf çekti.

HRF, Dadon'un şu anda İsrailli grup ‘Rising Heroes’ tarafından Magnesia'nın Zagora kentinde düzenlenen ‘zihinsel dayanıklılık’ kursuna katıldığını ifade etti. HRF, söz konusu kurs programını eleştirerek, şüphelileri yasal sorumluluktan koruduğunu belirtti.

HRF yöneticilerinden Dyab Abou Jahjah, “Sivil nüfusun yok edilmesine katılanlar için Avrupa'da güvenli bir sığınak olamaz. Bu sözde ‘dinlenme yerleri’ travma sonrası destek değil, zulüm sonrası sığınaklardır. Filistinli aileler enkazda sevdiklerini ararken, onları gömmek için yardım eden adamlara Yunan dağlarında

Suç duyurusunda, Yunan makamlarından Dadon'u Yunan ceza hukukundaki evrensel yargı yetkisi hükümleri, Cenevre Sözleşmeleri ve Roma Statüsü uyarınca soruşturmaları talep edildi.

İddia edilen suçlar arasında okulları ve sivilleri hedef almak, yaygın mülk tahribatı ve kasıtlı olarak yok etmeye varan yaşam koşulları dayatmak yer alıyor.

Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre HRF bu ayın başlarında, aynı tugaydan asker Yair Ohana hakkında Yunanistan'da benzer bir şikâyette bulunmuş ve bu dava Korfu Bölge Mahkemesi Ön Soruşturma Departmanı'na sevk edilmiş.