Libya’da TM ve DYK seçim yasaları üzerinde uzlaştı

Seçim Yasalarını Belirleme (6+6) Komitesinin daha önce yaptığı toplantıdan bir kare (DYK)
Seçim Yasalarını Belirleme (6+6) Komitesinin daha önce yaptığı toplantıdan bir kare (DYK)
TT

Libya’da TM ve DYK seçim yasaları üzerinde uzlaştı

Seçim Yasalarını Belirleme (6+6) Komitesinin daha önce yaptığı toplantıdan bir kare (DYK)
Seçim Yasalarını Belirleme (6+6) Komitesinin daha önce yaptığı toplantıdan bir kare (DYK)

Libya Devlet Yüksek Konseyi (DYK) ve Temsilciler Meclisi (TM), ertelenen cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerini düzenleyen yasaları hazırlarken ortaya çıkan anlaşmazlıkları gidermek amacıyla görüşleri yakınlaştırmak için yeni bir hamle başlattı.

TM ve DYK temsilcilerinden oluşan Seçim Yasalarını Belirleme (6+6) Komitesi Başkanı Ömer Muhammed Ebu Life’nin dün, 13’üncü anayasa değişikliğine uygun olarak onaylanmak üzere cumhurbaşkanlığı ve milletvekilli seçim yasa tasarısını resmi olarak TM Başkanı Akile Salih'e sundu.

DYK, dün başkent Trablus'ta DYK Başkanı Halid el-Mışri başkanlığında yeniden başlayan oturumları sırasında cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçim yasalarını hazırlayan Seçim Yasalarını Belirleme (6+6) Komitesinin raporunun yanı sıra seçim sürecinin bir an önce tamamlanmasını sağlayacak bir yol haritası önerisini görüştü.

DYK Başkanı Mışri, Pazar akşamı Libya'daki Birleşmiş Milletler Destek Misyonu (UNSMIL) Başkanvekili Risdon Zeninga ile Avrupa Birliği (AB), İngiltere, Fransa, Türkiye ve Mısır’ın Trablus büyükelçilerinin ve İtalya Büyükelçiliği Maslahatgüzarının katılımıyla Trablus'ta Ebu Life'nin eşlik ettiği bir toplantıya başkanlık yaptı. Toplantıya, ABD’nin Trablus Büyükelçisi ve Libya Özel Temsilcisi'nin yanı sıra ABD Büyükelçiliği Maslahatgüzarı ve Almanya’nın Trablus Büyükelçisi de video konferans aracılığıyla katıldılar.

DYK’dan yapılan açıklamada, toplantıda, Seçim Yasalarını Belirleme (6+6) Komitesinin görüşmelerinden elde edilen sonuçların gözden geçirildiği ve 6+6 Komitesinin çalışmaları ve seçim yasalarının çıkarılması yönündeki çabalarını takdir ettikleri belirtildi. Açıklamaya göre toplantıya katılanlar, seçimlerin yapılması için açık bir yol haritası hazırlayarak bu sürecin tamamlanması gerektiğini de vurguladılar.

Öte yandan ülkenin doğusundaki Bingazi kentinde Seçim Yasalarını Belirleme (6+6) Komitesinin görüşmelerinden elde edilen sonuçları görüşmek üzere düzenlenen oturuma başkanlık yapan TM Başkanı Salih, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin iki turda yapılması önerisini ‘seçim sürecini bozmaya yönelik bir adım’ olarak gördü. Salih, hazırlanan kanunların 6+6 Komitesi tarafından resmi olarak kendilerine ulaştırılmadığını da sözlerine ekledi.

Salih, canlı yayınlanan TM oturumunda 13'üncü anayasa değişikliğiyle ilgili olarak “TM ve DYK başkanları, 6+6 Komitesi görüşmelerinin sonuçlarını imzalama yetkisine sahip değildir” yorumunda bulundu. TM Başkanı, 6+6 Komitesinin kurulmasını siyasi olarak desteklemek için Fas’ın davetine icabet etmek dışında Fas'a gitmediğini vurguladı.

Salih, ülkenin doğusunda aktif olan Libya Ulusal Ordusu’nun (LUO) başkomutanı Mareşal Halife Hafter'in cumhurbaşkanlığı adaylığı konusundaki tartışmalara atıfla “Asker kökenli olan ve olmayan adaylar, seçimlerde başarılı olursa kanunen istifa etmiş sayılır, başarısız olursa görevine geri dönerler” ifadelerini kullandı.

TM Başkanı, sözlerini şöyle sürdürdü:

Görüşleri kısıtlamak istemiyoruz. Çifte vatandaşlığa sahip bir cumhurbaşkanı adayının diğer ülkenin vatandaşlığından vazgeçinceye kadar yemin etmemesini ve göreve başlamamasını önerdim.

Salih, Fas Dışişleri Bakanı’nın, çifte vatandaşlığa sahip adayın diğer ülkenin vatandaşlığından vazgeçene kadar seçimlerin sonucunun açıklanmamasını önerdiğine işaret eden Salih, DYK Başkanı Mışri’nin bu görüşe katıldığını ve 6+6 Komitesine bilgi verdiğini söyledi.

Seçimlerin düzenlenmesi ve hükümetin kurulması konusunun 6+6 Komitesinin çalışmalarının tamamlanmasından sonra gündeme geleceğinin altını çizen Salih, uluslararası topluma hitaben “Biz üzerimize düşeni yaptık. 6+6 Komitesinin görüşmelerinin sonuçları önümüze geldiğinde bununla ilgili sözümüzü söyleyeceğiz” şeklinde konuştu.

TM olarak Libya'da seçimlerin gerçekleşmesi için üzerlerine düşeni yaptıklarını belirterek TM’nin tutumunu savunan Salih, Fas'a ‘oradaki kardeş taraflar 6+6 Komitesinin kurulmasının siyasi ve ahlaki açıdan önemli gördükleri için’ gittiğini söyledi.

Salih’in daha önce Yüksek Seçim Komisyonu Başkanı İmad es-Sayih ile yaptığı görüşmeden bir kare (TM Başkanı Salih’in Basın Ofisi)
Salih’in daha önce Yüksek Seçim Komisyonu Başkanı İmad es-Sayih ile yaptığı görüşmeden bir kare (TM Başkanı Salih’in Basın Ofisi)

Askeri ve sivil taraflar ve silahlı gruplarla iletişim kuracak ve TM’ye rapor sunacak siyasi bir komite oluşturulması çağrısında bulunan Salih, “Petrol faaliyetlerinin durdurulması ve kamu malının israf edilmesi çağrısında bulunmuyoruz, geliri kontrol edecek bir mekanizma kurulmasını ve ülkenin servetinin adil bir şekilde dağıtılmasını istiyoruz” ifadelerini kullandı. TM Başkanı, Cumhuriyet Savcılığı ve Nüfus Müdürlüğü'nün kimlik numaralarını düzenlemesi ve bu meselenin göz ardı edilmemesi gerektiğini vurguladı.

Öte yandan Libya Denetim Bürosu tarafından Pazar akşamı yapılan açıklamada, Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Sağlık Bakanlığının, bazı şirketleri hiçbir yerde kullanılmayacak tıbbi malzemelerin tedarik edilmesi amacıyla görevlendirerek mali usulsüzlüklerde bulunduğunu duyurdu. Denetim Bürosu ayrıca, tıbbi malzeme cihazının destek hesabından, öngörülen prosedürlerin dışında bazı şirketler lehine mali yükümlülükler ödemekle suçladı.

Denetim Bürosu, Tıbbi Malzeme Yönetimi Komitesinden, kendisinin bilgisi ve prosedürleri dışında yapılan ve destek hesabı usulüne aykırı olan bir malzemenin tedariki için harcama yapmasının istendiğini bildirdi.

Başkanlık Konseyi Başkanı Menfi, Kazazife kabilesine heyetini kabul etti (Başkanlık Konseyi)
Başkanlık Konseyi Başkanı Menfi, Kazazife kabilesine heyetini kabul etti (Başkanlık Konseyi)

Diğer yandan Başkanlık Konseyi, merhum Muammer Kaddafi'nin oğlu Hannibal Kaddafi’nin Lübnan'da tutulması krizine dahil oldu. Kazazife kabilesinin gençlerinden ve önde gelen isimlerinden oluşan bir heyet dün Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi ile görüştü. Başkanlık Konseyi tarafından yapılan açıklamada, heyetin, Lübnanlı yetkililerle temasa geçecek bir komite oluşturulmasıyla ilgilenmesinden ötürü Başkanlık Konseyine minnettarlıklarını ve şükranlarını sunduklarını ve Başkanlık Konseyinin müdahalesine güvenlerinin tam olduğunu ifade ettiklerini aktarıldı.

Başkanlık Konseyi Başkanı’nın ofisi tarafından yapılan açıklamaya göre Menfi, bu dosya üzerinde resmi prosedürler çerçevesinde çalışacağı sözü verirken Başkanlık Konseyi’nin yurtiçinde ya da yurtdışında zorla alıkonulan herhangi bir Libya vatandaşının serbest bırakılmasını hızlandırılmasıyla ilgileneceğini vurguladı.



Ortadoğu'da Dürziler: Gizemli doktrin ve önemli siyasi rol

Suriye’de bir cenaze sırasında Dürzi şeyhleri (AFP)
Suriye’de bir cenaze sırasında Dürzi şeyhleri (AFP)
TT

Ortadoğu'da Dürziler: Gizemli doktrin ve önemli siyasi rol

Suriye’de bir cenaze sırasında Dürzi şeyhleri (AFP)
Suriye’de bir cenaze sırasında Dürzi şeyhleri (AFP)

Dürziler, dini ve sosyal gizliliğini korumaya çalışırken, Ortadoğu'da Lübnan, İsrail ve Suriye gibi yayıldığı ülkelerde siyasi roller oynayan bir azınlığı oluşturuyorlar.

Son birkaç gün boyunca, Güney Suriye'deki Suveyda şehrinde Dürzi milisler, Bedevi milislerle çatışmaya girdiler ve bunun sonucunda yaklaşık 100 kişi hayatını kaybetti. Suriye hükümeti güçleri salı günü Suveyda şehrine girip ateşkes ilan ederken, İsrail Suriye güçlerini hedef alan hava saldırıları düzenlediğini duyurdu. Zira Tel Aviv daha önce azınlık Dürzi halkını korumaya ve Güney Suriye'de asker konuşlandırmayı önlemeye çalışacağına söz vermişti.

Peki Dürziler kimdir ve inançları, siyaset ve toplumdaki rolleri hakkında ne biliyoruz?

Dini inançları

Dürzilik, 11’inci yüzyılın başında, İmamiye’den (İsna Aşeriye) sonra Şiiliğin ikinci en büyük dalı olan İsmâiliyye mezhebinin bir fırkasıdır.

Kendilerine Muvahhidun diyen Dürziler, Lübnan'daki en yüksek dini otorite olan el-Akl Şeyhliğinin web sitesine göre, “Bir ve tek olan, yeri ve göğü yaratan Allah’a” meleklerine, peygamber ve resullerine, ahiret gününe inanırlar.

Mezhep mensupları ile sınırlı olan öğretilerinin gizliliğini açıklar şekilde, ritüellerine aşina olan ve adının açıklanmasını istemeyen birinin AFP’ye vurguladığı gibi, Dürziler inançlarında “zahiri mesaj ile batini mesaj”ı temel alırlar.

Bahsi geçen kişi, tek tanrılı dinlerin uzun bağlamlarına dayanan, dini kavramları felsefe ile karıştırma yoluyla Platon'un fikirlerinden etkilenen, “Allah’ın gerçek tevhidinde olgun bir aşamaya” dayanan öğretilerden bahsediyor.

Dürzilik, sözde doğruluk, iman kardeşlerini koruma ve karşılıklı yardım, İblis'i ve bütün şer güçleri tanımama gibi yedi temel tavsiyeyi (esası) benimser ve reenkarnasyonun “mezhebin bir parçası” olduğuna inanır.

Dini günler

Dini günleri, diğer mezhepler ile aynıdır. Ek olarak, kurban bayramından önceki on gün boyunca yapılan günlük toplantılar vardır. Bu toplantılarda dini okumalar, bazı ibadetler, bazı şiirler ve manevi okumalar yapılır. Bunlar Muvahhid birisinin yerine getirmesi halinde gerçek tevhidi uygulamış kabul edileceği yedi esası pekiştirmektedir.

Aynı şekilde, Hicri yeni yılı ihya ederler ve herkes gücü yettiğince zekat öder.

Şeyhleri iman kardeşlerini koruma ve iletişimi koruma ilkesini yerine getirmek için perşembe-cuma gecesi ritüelleri ve ibadetleri eda etmek, dini okumalar yapmak amacıyla toplanırlar.

Mezhebin öğretileri mensupları arasında gizli kalır ve bazı karma evliliklerin varlığına rağmen, genellikle Dürzilerin kendilerine mezhep mensuplarının dışında hayat arkadaşı seçmeleri hoş karşılanmaz.

Yayıldıkları bölgeler

Dindar erkeklerinin siyah kıyafetler giyinip başlarına beyaz sarık sardıkları, kadınlarının ise yine siyah kıyafetler giyip, başlarını ve yüzlerinin bir kısmını örten beyaz bir başörtü taktıkları Dürzilerin sayısının 1 milyondan fazla olduğu tahmin ediliyor.  

Dürzi mezhebi mensupları çoğunlukla Lübnan, Suriye, Filistin toprakları ve Ürdün'deki dağlık bölgelerde yoğun bir şekilde yaşıyorlar.

Suriye'deki nüfuslarının 700 bin olduğu tahmin ediliyor ve çoğu kaleleri sayılan Suveyda şehrinin bulunduğu ülkenin güneyinde yaşıyor. Ayrıca Şam kırsalındaki Ceramana ve Sahnaya ilçeleri ile ülkenin kuzeybatısındaki Idlib'de sınırlı sayıda bulunuyorlar.

Lübnan'da sayılarının yaklaşık 200 bin olduğu tahmin ediliyor ve yoğun olarak ülkenin merkezindeki dağlarda, özellikle de Şuf, Aliya ve el-Metn el-Ala bölgelerinde, ayrıca Cebel el-Şeyh’in batı eteklerindeki Hasbaya ve Raşiya gibi bölgelerde yaşıyorlar.

İsrail'de ise Celile, Karmel Dağı ve işgal altındaki Golan Tepeleri'nde 20'den fazla köyde dağınık bir şekilde yaşıyorlar. Merkezi İstatistik Bölümü'ne göre, İsrail vatandaşlığına sahip olanların sayısı 153 bin. Ek olarak, Golan'da yaşayan yaklaşık 23 bin Dürzi’nin büyük çoğunluğu kalıcı İsrail ikametgah belgesine sahip.

İsrail'deki Dürzi Mirası Merkezi'ne göre, İsrail mezhebi “kendi mahkemeleri ve bağımsız manevi liderliği ile tek başına bir oluşum olarak” tanıyor.

Tarihçi Sami Nesib Makarem, “Dürzi İnancı” adlı kitabında, özellikle Lübnan ve Kuzey Suriye'deki bazı Dürzilerin “16. yüzyıldan itibaren Cebel-i Havran'a göç ettiğini” ve bölgenin “Cebel-i Dürzi” olarak anılmaya başladığını belirtiyor.

Buradan bazıları, özellikle kuzeyde yaklaşık 15 bin ila 20 bin Dürzi'nin yaşadığı Ürdün'e göç etti.

Az sayıda Dürzi de Latin Amerika, Güneydoğu Asya ve Avustralya gibi dünyanın çeşitli bölgelerine ve ayrıca Amerika Birleşik Devletleri, Kanada ve Meksika'ya göç etti.

Sosyal ve politik rol

Dürziler, farklı ülkelere yayılmalarına rağmen yakın bağlarını sürdürmeye çalıştılar.

Beyrut Amerikan Üniversitesi'nden tarihçi Profesör Makram Rabah, Dürziler, Maruniler ve Lübnan Dağı'ndaki çatışmalar üzerine yazdığı bir diğer kitapta şu açıklamayı yapıyor: “Karma evlilikler ve Dürziler arasında ilişkiler var ve din adamları bu ilişkinin sürdürülmesinde önemli bir rol oynuyorlar. Sınırlar çizilmiş olsa da, Dürziler onları gerçekte tanımadılar.”

Makram'a göre, bir azınlık olmalarına rağmen, Ortadoğu'da Dürziler “bölgenin siyasi ve sosyal yaşamında, ekonomik ve sosyal meselelerinde önemli ve bazen öncü bir rol” oynadılar.

Bu durum genellikle, azınlığın rolünü, büyüklüğünün ötesinde şekillendirmede önemli bir etkiye sahip olan feodal liderlerden veya aile liderlerinden kaynaklanıyordu.

Örneğin Lübnan'da lider Kemal Canbolat, 1950'lerden iç savaşın başlangıcı (1975-1990) ve 1977'deki suikastına kadar önemli bir siyasi rol oynadı.

Suriye'de Fransız manda yönetimi, 1921'de Cebel el-Dürzi bölgesine idari bağımsızlık verdi ve bu statü 1937'ye kadar devam etti. Ancak bu dönemde, en önde gelen Dürzi liderlerinden biri olan Sultan Paşa el-Atraş, 1925'te Fransızlara karşı patlak veren büyük bir ayaklanmaya liderlik etti.

İsrail'e gelince, Makram Rabah, Dürzilerin “devlete tamamen entegre olduklarını ve orduda görev yaptıklarını, bunun da onlara devlet nezdinde daha fazla nüfuz sağladığını” açıklıyor.

Suriye'de çatışmanın patlak vermesinin ardından Dürziler, kendilerini çatışmadan ve sonuçlarından uzak tuttular. Birkaç istisna dışında, genellikle rejime karşı silahlanmadılar veya muhalefete katılmadılar. Bulundukları bölgelerde çeşitli silahlı grupların parçası olan Dürziler, Beşşar Esed'in devrilmesinden sonra iktidara gelen yeni yetkililerle henüz bir anlaşmaya varamadılar.

Nisan ayı sonlarında Şam kırsalındaki iki bölgede patlak veren ve Suveyda'ya uzanan çatışmalar, Dürzi milisler ile güvenlik güçlerinin de aralarında olduğu en az 119 kişinin ölümüne yol açtı. Bu kanlı çatışmaya İsrail hava saldırılarıyla müdahale etti ve Şam’ı, Dürzilere zarar verilmemesi konusunda uyardı.

Nadir görülen bir siyasi ayrışmayla, Dürziler arasında son olaylara ilişkin tutumlar farklılaştı. Kemal Canbolat’ın oğlu Lübnanlı lider Velid Canbolat, Dürzileri Müslümanlar ile “sonsuz bir savaşa” sürüklemek konusunda uyarıda bulunurken, dini otoriteler ve Suriyeli Dürzi askeri gruplar, Dürzilerin ülkenin “ayrılmaz bir parçası” olduğunu vurguladılar.Şarku'l Avsat'ın Independet Arabia'dan aktardığı analize göre buna karşılık, Suriyeli din adamları ve İsrail’deki Dürzilerin dini lideri Şeyh Muvaffak Tarif, İsrail'e Suriye Dürzilerini koruma çağrısında bulundular.

Rabah, bu tarafların “farklı ajandalara sahip olduğunu ve daha da önemlisi, üç ülkeye uzanan bir nüfuz mücadelesi olduğunu” belirtti.