Filistin Başbakanı İştiyye, AB İnsan Hakları Özel Temsilcisi Eamon Gilmore’u kabul ettiği esnada (WAFA)
Avrupa Birliği (AB) İnsan Hakları Özel Temsilcisi Eamon Gilmore, İsrail hükümetini Batı Şeria ve Kudüs'te yaşayan Filistinli sivillere karşı gittikçe artan paramiliter yerleşimci şiddetini görmezden gelmekle suçladı. Filistinli ve İsrailli yetkililerle görüştüğü bölgeye yaptığı ziyaretin sonunda Gilmore, “İsrail'in bu suçlarla yüzleşmek için yeterince çaba göstermediği” izlenimine kapıldığını söyledi.
Gilmore, Haaretz'e yaptığı açıklamada Yahudi yerleşimcilerin sorumlu olduğu şiddet olaylarının sayısı ile bu konuda açılan soruşturmaların sayısı arasında büyük bir açık olduğunu söyledi.
Gilmore, İsrail’in artış gösteren açığı araştırmaktan ve bunlarla mücadele etmekten sorumlu olduğunu vurguladı.
İrlanda’nın eski Dışişleri Bakanı olan Gilmour, İsrail'in toprak kontrolünü ve yerleşim inşasını açık sözlü bir şekilde eleştiriyor.
Yas tutanlar, iki yaşındaki Filistinli çocuk Muhammed el-Temimi'nin cesedini Batı Şeria'daki Nebi Salih köyünde taşıyor, 6 Haziran (AP)
Şarku’l Avsat’ın Haaretz gazetesinden aktardığı habere göre Gilmore “Tel Aviv'deki yetkililerle yaptığı görüşmelerde geçen yıldan bu yana ve bu yıl İsrail ordusu tarafından öldürülen çok sayıda Filistinli sivil bulunduğuna vurgu yaptığını” söyledi.
Gilmore, 2022'nin başından bu yana İsrail ordusu tarafından sivillerin hedef alınmasını konusunda net bir eğilim bulunduğuna ve bunun bu yılın ilk yarısında da devam ettiğine işaret etti. Gilmore, vefat eden sivillerin sayısında artış olduğunu ve İsrail'in sorumluluğunun da gelecekte benzer durumların yaşanmasını önlemek olduğunu kaydetti.
İsrail, yılın başından bu yana 33'ü Gazze Şeridi'nde olmak üzere yaklaşık 160 Filistinliyi öldürdü.
Gilmore, aşırı sağcı İsrail hükümetinin iktidara yükselişi ile yüksek sayıda cinayet ve şiddet arasında bağlantı kurmadıığını belirtti. AB Temsilcisine B'Tselem ve Uluslararası Af Örgütü dahil olmak üzere İsrail'de ve yurtdışında birçok insan hakları örgütünün İsrail'in bir apartheid devleti olduğu iddiası sorulduğunda, “Avrupa Birliği bu terimi kullanmıyor” diye yanıt verdi.
İsrail, Faruk ailesinin Ramallah’taki eski şehirde bulunan evini bombaladı (WAFA)
Gilmore, kendisi için önemli sorunun, “gerçeği değiştirmek ve insan haklarını korumak için sahada nasıl çalışılacağı” olduğunu söyledi.
Gilmour, geçtiğimiz çarşamba günü Filistin Başbakanı Muhammed İştiyye ile ardından Kudüs'te insan hakları örgütleriyle bir araya geldi. Avrupa Birliği'nin işgal altındaki Filistin topraklarındaki Siyonist yerleşim yerlerinin, ev yıkımlarının ve zorla tahliyelerin hukuka aykırılığı ve yasallığı konusundaki tutumunu vurguladı.
AB İnsan Hakları Özel Temsilcisi Eamon Gilmore ayrıca babasıyla birlikte İsrail işgal güçleri tarafından Ramallah’ın kuzeyindeki Nebi Salih köyünde vurularak öldürülen iki buçuk yaşındaki Muhammed et-Temimi'nin öldürülmesi gibi durumlarda faillerin hesap vermesi ve adalet önüne çıkarılması gerektiğinden bahsetti.
Suriyeli iki araştırmacı, İsrailli bakanla Suveyda'daki durumun görüşülmesini eleştirdi
19 Temmuz’da İsrail bombardımanına maruz kaldıktan sonra Şam'daki Savunma Bakanlığı binası önünde dalgalanan Suriye bayrağı (AP)
Suriye resmi medyası, Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani'nin salı akşamı Fransa'nın başkentinde İsrail heyetiyle bir toplantı yaptığını duyurdu. Şeybani toplantıda, Suriye'nin birliğini vurguladı, bölünme projelerini reddetti, Suriye'nin iç işlerine müdahale edilmemesini istedi, Suriye'nin güneyindeki Suveyda vilayetinde ateşkesin izlenmesini ve 1974 anlaşmasının yeniden yürürlüğe konmasını talep etti. İsrail medyası, İsrail'deki Dürzi topluluğunun lideri Şeyh Muvaffak Tarif'in ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ile Suriyeli yetkililerle güven artırıcı bir önlem olarak, Kuneytra kırsalındaki Hadar kasabasını Suveyda vilayetine bağlayan bir insani koridor kurulması olasılığını görüşmek üzere Paris'te olduğunu ortaya koymuştu.
Yedioth Ahronoth gazetesi, Şeyh Tarif'in bu talebi, ABD'nin himayesinde Suriyeli yetkililerle güven inşa etmek için bir adım olarak sunduğunu yazdı.
Şarku’l Avsat, Suriye'nin güneyindeki durumu takip eden iki Suriyeli araştırmacıyla, Şeybani'nin Paris'te İsrailli müzakereciyle yaptığı görüşme ve Suriye'deki Dürzilerin taleplerini dile getiren Muvaffak Tarif'in varlığı hakkında yorum yapmak üzere iletişime geçti.
Cenevre müzakerelerinin baş müzakerecisi hukukçu Muhammed Sabra
Cenevre müzakerelerinde muhalefetin baş müzakerecisi olan Suriye'li avukat ve siyasetçi Muhammed Sabra, Şarku’l Avsat’a şunları söyledi:
“Hükümet, 1974 tarihli güçlerin ayrılması anlaşmasını ihlal ettiği, tampon bölgede yeni Suriye topraklarını işgal ettiği ve Suriye içinde her gün ihlallerde bulunduğu gerekçesiyle İsrail ile güvenlik görüşmeleri yapmak zorunda kalabilir. Suriye şu anda askeri yollarla kendini savunamayacak kadar yıkılmış bir ülke. Bu nedenle hükümetin bu tür görüşmeler yapmasını mazur görebiliriz, ancak bunun amacı 1974 anlaşmasını yeniden yürürlüğe koymak olmalıdır.”
Suriye Kızılayı konvoyu, tıbbi yardım, gıda ve insani yardım malzemeleriyle yüklü olarak pazar günü Suveyda vilayetine girdi. (SANA)
Ancak ne yazık ki Sabra'nın da belirttiği gibi, Suveyda konusunda Suriye ile İsrail arasında görüşmelerin yapılmasının siyasi veya ulusal hiçbir gerekçesi olamaz. Bu, hükümetin gitmemesi gereken bir noktaya doğru büyük bir ihlal ve tehlikeli bir kayma. En kötü olan ise Dışişleri Bakanlığı'nın yaptığı açıklamanın şaşkınlık ve soru işaretleri uyandırması, özellikle de İsrailli bakanla Suveyda'daki ateşkesin izlenmesi konusunda görüşülmesi ile ilgili paragraf!
Sabra sözlerini şöyle bitirdi: “Bu, hükümetin Şam-Suveyda yolunu açarak ve Suveyda ile Suriye'nin diğer bölgeleri arasındaki ticari ve ekonomik ilişkilerin yeniden kurulmasıyla aşabileceği büyük bir siyasi hatadır.”
Son zamanlarda Suveyda'da düzenlenen gösterilerde İsrail bayrakları dalgalandırıldı. (Sosyal medya)
“Suveyda sorunu Suriye'nin iç meselesidir. Bu sorunun bölgedeki bölgesel çıkarlarla çakışabileceği doğrudur, ancak Suriyeliler için sorunun içten çözümü, müdahaleyi, özellikle de İsrail'in iç meselelere müdahalesini önlemek için gerekli bir koşuldur.
Suriyeli araştırmacı ve siyasetçi Mudar Riyad ed-Debis
Geçiş yönetiminin davranışlarından ve bu bağlamda sorunu yönetme biçiminden önemli mesajlar çıkıyor. Örneğin, Suriye'nin güneyindeki sorunun İsrail'de çözüleceği fikrini kabul ettiğimizde, bunun stratejik anlamı, İsrail'in bu bölgede Suriye'nin iç meselelerine karar verme hakkına sahip olduğu yönündeki çabalarını pekiştirmekten başka bir şey değildir. Söz ve eylemde açık olan gerçek şu ki, Suveyda'daki Suriyelilerin beklentilerini, taleplerini ve geleceklerini ancak kendileri gibi Suriyeliler temsil edebilir.
İsrail'deki Dürzi topluluğunun lideri Şeyh Muvaffak Tarif, Paris'te ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ile birlikte (Barrack’ın X hesabı)
Ayrıca Suveyda'daki Suriyeliler politika konusunda tek bir görüşte birleşmiş değiller; aynı mezhebe mensup olmaları, aynı siyasi görüşü paylaştıkları anlamına gelmiyor. Dolayısıyla bu görüşün, aynı mezhebe mensup olan ancak düşman bir ülkenin vatandaşlığını taşıyan bir İsrailli tarafından dile getirilmesi kabul edilebilir.
Bu tuhaf ve garip bir manzara. Eğer bu resmi olarak devletin düşüncesini temsil ediyorsa, bu felaket bir teslimiyettir ve iktidarın resmi davranışlarına sızarsa sonuçları herkes için felaket olabilir. Benim tahminime göre, geçiş dönemi yönetimi bu bağlamda birçok hata yaptı. Bu hatalar, planlamadaki zayıflığı ve siyasi çalışmanın profesyonelce kurumsallaştırılmadığını ortaya koyuyor ve yönetimdeki stratejik planlamanın yokluğunu ortaya çıkarıyor.”
Suveyda vilayetindeki Bedevi aşiret savaşçıları, Temmuz 2025 (DPA)
Ed-Debis, İsrail ile Suriye arasındaki resmi ilişkilerin artık sır olmaktan çıktığını, bunun ‘müzakere’ veya ‘diyalog’ olarak adlandırılamayacağını, daha çok geçiş dönemindeki iktidarın İsrail'in kötülüklerinden kaçınmak için yaptığı bir tür girişim olduğunu, ancak bu girişimlerin siyasi ve ulusal açıdan iyi düşünülmemiş olduğunu belirtti.
Ed-Debis sözlerini şöyle noktaladı: “Resmi yaklaşımda halen eksik olan ilke, iç politika alanında çalışmanın ve ulusal birlik fikrinin dış politikaya ulusal çıkarları belirlemek, ardından bunları gerçekleştirmek ve savunmak için gerekli gücü verdiği gerçeğidir. İç sorunu çözmek için dışardan başlayan yaklaşım, mutlaka yetersiz ve çok denenmiş bir yaklaşımdır; bu yaklaşıma güvenmeye devam etmemeliyiz. Aksi takdirde uzun vadede egemenlik fikrini tamamen kaybedeceğiz.”