BM’den Libya’ya göçmen uyarısı: İnsan haklarını ihlal etmeyin
Birleşmiş Milletler Libya Misyonu (UNSMIL), Libyalı yetkililerin “binlerce erkek, kadın ve çocuğu sokaklardan, evlerinden ya da insan tacirlerine ait olduğu iddia edilen kamp ve depolara yapılan baskınlar sonrasında” tutukladığını belirterek, ülkenin her yerine ulaştığını söylediği düzensiz göçmen ve sığınmacılara yapılan “kitlesel keyfi gözaltılardan” duyduğu endişeyi dile getirdi.
UNSMIL, Libya'nın doğu ve batı olarak ikiye bölünmüş olması nedeniyle keyfi gözaltıların ülkedeki hangi yönetim tarafından yapıldığını belirtmedi. UNSMIL yaptığı açıklamada “hamile kadınlar ve çocuklar da dâhil olmak üzere çok sayıda göçmenin aşırı kalabalık ve sağlıksız koşullarda alıkonulduğunu ve binlercesinin bu muameleye maruz bırakıldığını” ifade etti. UNSMIL’den yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı: “Libya’ya yasal yollardan girmiş olan göçmenler de dahil olmak üzere, yasal süreç ve inceleme olmaksızın sınır dışı edildiler. Keyfi tutuklama ve sınır dışı etme kampanyasına, internette ve medyada yabancılara karşı nefret söylemi ve ırkçı retorikte endişe verici bir artışın eşlik ediyor”.
Libya'nın doğusundaki Emsaad sınır kapısından sınır dışı edilmeden önce düzensiz göçmenler (Şahat şehrindeki Yasadışı Göçmenlik Ajansı)
Libyalı insan hakları aktivisti Tarık Lemleum “geçtiğimiz günlerde Libya'nın çoğu bölgesinde insanları renk, ırk ve cinsiyet temelinde hedef alan” güvenlik operasyonlarının varlığından bahsetmiş ve “yüzlerce göçmenin resmi havaalanlarından varışlarının ardından, pasaportlarıyla otellerde ve evlerdeyken tutuklandığını belirtmişti. Binden fazla (düzenli) göçmenin gözaltına alınması ve 5 gün boyunca açık havada bırakılmasının son derece ahlaksızca olduğunu ve yerel ve uluslararası ahlaki ve yasal sorumluluklardan kaçmak olduğunu” da ifade etmişti.
Arap ve Afrika uyruklu göçmenler Libya çölünde yollarını kaybettikten sonra bulundu (Sınır Muhafaza Servisi)
BM Libya Misyonu, Libya makamlarına “bu tedbirleri durdurmaları ve uluslararası yükümlülükleri doğrultusunda göçmenlere onurlu ve insani muamele etmeleri” çağrısında bulundu. Misyon, “Libyalı yetkililer, Birleşmiş Milletler kuruluşlarına ve uluslararası sivil toplum örgütlerine, acil korumaya ihtiyaç duyan tutuklulara engelsiz erişim hakkı vermelidir” dedi.
Libya'nın doğusu ve batısındaki güvenlik makamları zaman zaman yüzlerce düzensiz göçmeni sınır dışı ederken, insan hakları ve Batılı örgütler binlerce Mısırlı göçmenin Emsaad sınır kapısından Libya'nın doğusundaki ajanslar tarafından aşağılayıcı olarak nitelendirilen bir şekilde yaya olarak sınır dışı edilmesinden duydukları öfkeyi dile getirdiler.
Libya küresel ısınma, siyasi istikrarsızlık, işsizlik ve terörizm sebebiyle Afrika’nın Sahra altı bölgesinden Avrupa’ya gitmeye çalışan göçmenlerin geçiş rotasında bulunuyor.
İsrail, Filistin Yönetimi liderlerinin hareketlerine yönelik kısıtlamaları sıkılaştırıyorhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/5134335-i%CC%87srail-filistin-y%C3%B6netimi-liderlerinin-hareketlerine-y%C3%B6nelik-k%C4%B1s%C4%B1tlamalar%C4%B1
İsrail, Filistin Yönetimi liderlerinin hareketlerine yönelik kısıtlamaları sıkılaştırıyor
Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa salı günkü kabine toplantısında (WAFA)
İsrail, sahada gerilimin arttığı ya da Filistin Yönetimi'nin çeşitli siyasi kazanımlar elde etmeye çalıştığı dönemlerde yıllardır sürdürdüğü bir politikanın parçası olarak Filistinli yetkililerin iç ve dış hareketlerini kısıtlamaya geri döndü.
Gazze savaşının başlamasından bu yana İsrail bu yaklaşımını yoğunlaştırdı. İsrail makamları dün Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa'nın Batı Şeria'daki Ramallah ve Nablus vilayetlerinde bir dizi kasaba ve köyü ziyaret etmesini engelledi.
Duvar ve Yerleşim Direniş Komisyonu’nun Facebook sayfası üzerinden yapılan paylaşımda, “İsrail işgal yetkilileri, önceden uyarıda bulunmaksızın, Başbakan Muhammed Mustafa'nın Nablus vilayetindeki Duma ve Kusra kasabalarını, Ramallah vilayetindeki Berka ve Deyr Dibvan kasabalarını ziyaret etmesini engelledi” denildi.
Paylaşımın devamında, “Bu keyfi adım, işgal makamları tarafından Filistin hükümetine karşı alınan bir dizi ırkçı tedbirin devamı niteliğinde olup, hükümet ile Filistin vatandaşları arasındaki güveni sarsmaya yönelik umutsuz bir girişimdir” ifadesi yer aldı.
Abbas'ın seyahatinin engellenmesi
Geçtiğimiz günlerde İsrail, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın Suriye'ye yapacağı ziyarete hazırlık amacıyla Ürdün'e gitmesini de engellemeye çalıştı. Ancak yoğun çabaların ve çeşitli tarafların temaslarının ardından Abbas, İsrail'in oyalamasının ardından Ürdün'e karayoluyla gitmek zorunda kaldı.
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas (Reuters)
Filistin Yönetimi bu konuda resmi bir açıklama yapmadı. Bazı yetkililer son dakikaya kadar ve birden fazla kez Abbas'ın hava yoluyla seyahat edeceğini teyit etmeye çalıştı, ancak sonunda yıllardır nadiren gerçekleşen bir şey olarak Abbas karayoluyla gitti.
İsrail'in bu kısıtlamasının, Filistin Devlet Başkanı'nın Suriye'yi ziyaret etme ve İsrail'in halen ‘terörist’ olarak tanımladığı ve ülkesinin topraklarına saldırdığı Suriyeli mevkidaşı Ahmed eş-Şera ile görüşme niyetinden mi yoksa Filistin'in ‘iki devletli çözüm’ çerçevesinde bir Filistin devletinin uluslararası alanda tanınması için başta Fransa olmak üzere Avrupa ülkeleriyle ve Suudi Arabistan'la koordinasyon içinde hareket etmesinden mi kaynaklandığı bilinmiyor.
Elbette bu tutum İsrail hükümetini ve Başbakanı Binyamin Netanyahu'yu kızdırdı ve Fransa'nın çabalarına ve Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un açıklamalarına saldıran açıklamalar yapmasına neden oldu.
Sessiz kalmak
Filistin hükümeti Mustafa'nın Batı Şeria'daki bazı kasabaları ziyaret etmesinin engellenmesi konusunda sessiz kalırken, Filistin Devlet Başkanlığı da Suriye ziyareti öncesinde Başkan Abbas'a karşı İsrail tarafından yapılan girişimler konusunda sessiz kaldı.
İsrail askerleri askeri operasyonlar sırasında Batı Şeria sokaklarında (İsrail ordusu)
İsrail'de hiçbir resmi kurum İsrail'in attığı bu adımlar hakkında yorum yapmazken, bazı medya kuruluşları Netanyahu hükümetinden resmi bir yorum almaksızın Filistin Devlet Başkanı'nın Suriye ziyaretini engelleme girişimlerini haber yaptı.
Gözlemciler, Filistinli yetkililerin hareketlerine getirilen bu kısıtlamanın, İsrail'in 7 Ekim 2023'ten bu yana Batı Şeria şehirlerine uyguladığı siyasi ve fiziki kuşatma çerçevesinde gerçekleştiğini düşünüyor.
Geçtiğimiz birkaç ay içinde Batı Şeria bir dizi yoğun askeri operasyona maruz kaldı. İsrail ordusu gece gündüz baskınlar düzenliyor, daha fazla kontrol noktası kuruyor, bölge sakinlerine yaptırımlar uyguluyor ve bir bölgeden diğerine veya bir vilayetten diğerine hareketlerini kısıtlıyor. İsrail polisi çeşitli yollarda konuşlanmış durumda ve Filistinlilere hiç de azımsanmayacak miktarlarda trafik cezaları uyguluyor.
Batı Şeria'nın coğrafi yapısının değiştirilmesi
İsrail askeri operasyonları üç aydır ağırlıklı olarak Cenin Mülteci Kampı’nda, aynı süre zarfında Tulkerim Mülteci Kampı’nda ve yaklaşık 70 gündür Tulkerim vilayetindeki Nur Şems Mülteci Kampı’nda yoğunlaştı. Bu operasyonlar, ‘silahlı terörizmin yuvası’ olarak tanımlanan bu kampların coğrafi yapısını değiştirmeye yönelik olarak evleri buldozerle yıkmayı ve yeni yollar inşa etmeyi içeriyor.
Söz konusu operasyonlar, yaklaşık 18 aydır acımasız bir savaşa maruz kalan Gazze Şeridi'nde yaşananların bir tekrarı olarak on binlerce Filistinlinin bu kamplardan göç etmesine neden oldu. Diğer vilayetlerdeki köyler, kasabalar ve kamplar da her gün daha fazla yerleşim karakolu kuran, yerleşim yolları inşa eden, Filistinli çiftçilere ait ekipmanlara el koyan ve onlara saldırarak aralarında çok sayıda kişinin yaralanmasına neden olan yerleşimcilerin saldırılarına maruz kalıyor.
Batı Şeria'nın El Halil kentinde Yahudi yerleşimine bakan bir tepede yürüyen Filistinli adam, 3 Nisan 2025. (AFP)
İsrailli yerleşimciler dün sabah Nablus'un doğusundaki Beyt Decen köyünde bir elektrik hattını uzatmak için çalışırken Filistinlilerin ekipmanlarına ve üç kamyona el koydu. Başka bir grup yerleşimci de Ürdün Vadisi'nin kuzeyinde mahsulleri sulamak için kullanılan su pompalarını çaldı.
Filistinlilere göre yerleşimciler tarafından gerçekleştirilen bu saldırıların çoğu İsrail ordusunun koruması altında gerçekleştiriliyor. Bu durum, Tel Aviv'de yerleşimi ve yerleşimcileri teşvik eden Bezalel Smotrich ve Itamar Ben-Gvir gibi aşırılık yanlısı bakanların yer aldığı aşırı sağcı hükümet altında bu tür saldırıları meşrulaştırarak İsrail'de açık ve net bir yaklaşım değişikliğine işaret ediyor.