Sudan: Milis gruplar iç savaşta tarafsızlığını koruyacak mı?

Sudan Hızlı Destek Kuvvetleri (AFP)
Sudan Hızlı Destek Kuvvetleri (AFP)
TT

Sudan: Milis gruplar iç savaşta tarafsızlığını koruyacak mı?

Sudan Hızlı Destek Kuvvetleri (AFP)
Sudan Hızlı Destek Kuvvetleri (AFP)

Ekim 2020'de Cuba Barış Anlaşması’nı imzalayan Sudan’daki silahlı örgütlerin iç savaş sonrası anlaşmaya bağlı kalıp kalmayacağı pek çok soru işaretini gündeme getiriyor.

Örgütler, ordunun darbeyle devirdiği sivil iktidar kanadı Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri’ne (ÖDBG) destek olmadı. Sonrasında da iç savaşta ‘pasif tarafsızlığı’ seçerek sivillerin korunmasında fiili bir rol oynayamadı. Hatta ÖDBG, iki taraf arasında arabuluculuk yapıp savaşı durdurmak için ciddi bir girişimde dahi bulunmadı.

Anlaşma uyarınca Minni Arko Minawi başkanlığındaki Sudan Kurtuluş Hareketi, Cibril İbrahim liderliğindeki Adalet ve Eşitlik Partisi ve Malik Akar liderliğindeki Sudan Halkının Kurtuluş Hareketi-Kuzey (SPLM-N) orduya entegre olacaktı. Ancak birleşme gerçekleşmedi, silahlı örgütler tüm güçlerini ve mekanizmalarını korudu.

Darfur Bölgesi Başkanı Minawi, savaşın patlak verme arifesinde Hartum'da bulunan kuvvetleriyle bölgeye hareket etti. Maliye Bakanı konumunda bulunan Cibril İbrahim ülkenin doğusundaki Port Sudan kentine taşınırken kuvvetlerinin nerede durduğu bilinmiyor. Diğer yandan Malik Akar, Sudan Egemenlik Konseyi Başkan Yardımcısı olarak atandı ve HDK Komutanı Korgeneral Muhammed Hamdan Daklu'nun (Hamideti) yerini aldı.

Yetkililer, görevi sivilleri korumak ve savunmak olan Darfur merkezli milis grupları ve ordu arasında ortak kuvvetler oluştursa da bu güçler Darfur bölgesindeki el-Cuneyne, Kutum ve el-Faşir kentlerinde gerçekleştirilen askeri operasyonlarda net bir rol oynamadı. Çatışmalar yüzlerce sivilin ölümüne, binlerce kişinin yaralanmasına ve yüz binlerce kişinin komşu ülke Çad'a göç etmesine yol açtı. Bölge valisi de kendi bölgesinde yaşananların uluslararası bir soruşturma gerektirdiğini anlatmakla yetindi.

Tarafsızlık mı katılım mı?

Darfur Vali Yardımcısı Mustafa Cemil Şarku'l Avsat'a, hareketinin iç savaş konusundaki kararlı duruşunun “tarafsızlık olduğunu ve iç savaşa katılmayacaklarını” söyledi. Ayrıca Kutum ve el-Cuneyne olaylarıyla ilgili uluslararası soruşturma çağrısında bulundu. Cemil, “Sudan Kurtuluş Hareketi, Hartum ile Darfur arasındaki ticari konvoyların güvenliğini sağlıyor ve bölgenin kuzeyindeki pazarları koruyor. Güçler Güney Darfur'a yöneldi ve bölgedeki çemberi tamamlamaya çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.

Diğer yandan silahlı hareketlere mensup bireylerin ordu ile HDK arasındaki iç savaşa HDK’den yana katıldığına dair yaygın ancak teyit edilemeyen iddialar da dolaşıyor.

Şarku’l Avsat’a konuşan analistlere göre söz konusu milis grupların iç savaşa her iki taraftan biri lehine katıldığı kanıtlanırsa, savaş alanını genişletmek ve güç dengesini değiştirmek konusunda ordu ile HDK arasındaki çatışmaya katkıda bulunabilir.

Tarihsel olarak, silahlı hareketler eski Ömer el-Beşir rejimi döneminde orduya ve ona bağlı HDK’ye karşı uzun bir mücadele vermiş, ancak rejimin devrilmesinden sonra barış müzakerelerini HDK Komutanı Hamideti devralmıştı. Onun himayesinde, iki eski düşman arasındaki ilişkiyi yeni bir aşamaya taşıyan 'Cuba Barış Anlaşması' imzalandı. O sıralarda Hamideti'nin bu hareketleri yanına çekmek ve geçmişin acılarını unutmak için ‘masanın altından’ açık ve gizli tavizler verdiğine dair haberler de yayıldı.

İttifak dengeleri değişti

Ordu ile HDK arasında çıkan çatışmanın ardından işaretler tersine dönerek ittifak dengeleri değişti ve şu soru ortaya çıktı: “Cuba Barış Anlaşması’nı imzalayan silahlı hareketler, Sudan ordusu ile HDK arasındaki iç savaşa katılırlarsa kimin yanında savaşacaklar?” Sudan Kurtuluş Hareketi Sözcüsü Mustafa Tambur, Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada şu yanıtı verdi: “Şu anda devam eden iç savaşın ordu ile HDK arasında değil, planı uygulamak için HDK’yi maşa olarak kullanan ve Sudan'ı işgal etmek ve kaynaklarını kontrol etmek isteyen yabancı taraflar arasında bir savaş olduğuna inanıyoruz.”

Darfur Bölgesi Başkanı Minni Arko Minawi (arşiv)
Darfur Bölgesi Başkanı Minni Arko Minawi (arşiv)

Ulusal Ümmet Partisi'nin önde gelen lideri Urve es-Sadık ise söz konusu hareketlerin savaşa katılmasını eleştirerek şunları söyledi: “Onlardan herhangi birinin katılımı, savaşan taraflar arasındaki diyalog ve müzakere sürecini etkileyen birçok feci sonuca yol açacaktır. Cuba Barış Anlaşması görüşmelerinde olduğu gibi, Cidde görüşmeleri de başka bir başkentte yeniden başlayabilmek için sonlanabilir.”

Urve, silahlı hareketlerin taraflardan birinin yanında yer almasının kendisini ortak yaptığını ve böylece müzakerede üçüncü taraf haline geldiğini, bunun ise kanlı çatışmalar için siyasi anlaşmaya varılmasını zorlaştırdığını ifade etti. Urve, “Bu konu, sürdürülebilir bir barışa ulaşma ve Cuba'da başlayan barış sürecini tamamlama çabalarını karmaşıklaştıracaktır. Umarım Sudan Halk Kurtuluş Hareketi-Kuzey’in (SPLM-N) diğer lideri Abdulaziz el-Hilu ve Abdulvahid Nur liderliğindeki Sudan Kurtuluş Hareketi'nin (SLM/AM) bir araya gelmesiyle tamamlanır” ifadelerini kullandı.

Burhan ve Hamduk

Abdulaziz el-Hilu önderliğindeki SPLM-N, Cuba Barış Anlaşması’na katılmadı ve sürekli olarak reddetti. Ancak 2011'de Hartum’da hükümetle imzaladığı ateşkese bağlı kaldı. İki eski ortak arasında savaş çıktığında, ikisinin de tarafını tutmadı. Ancak son zamanlarda, Güney Kordofan eyaletindeki Kadugli şehri yakınlarında ordunun çekildiği bölgelerin kendi kuvvetleri tarafından ele geçirildiğine dair haberler gözlemcileri şaşırttı ve bu  bazı soru işaretlerine yol açtı: “El-Hilu bu sefer o bölgeleri neden ele geçirdi?”

 Darfur'daki çatışmalardan dolayı Çad’a kaçan Sudanlılar, 14 Mayıs (Reuters)

El-Hilu daha önce bir yandan Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan ile diğer yandan (kendi güçleri tarafından kontrol edilen ve burayı ‘kurtarılmış bölge’ olarak gören müstahkem Kauda bölgesinden gelen) eski Başbakan Abdullah Hamduk ile görüşmüştü. Ancak onun Burhan ve Hamduk ile yaptığı görüşmeler kesin bir sonuca varmadı.

Cibril İbrahim liderliğindeki Adalet ve Eşitlik Hareketi ise kurmaylarını Port Sudan'a götürerek orada görevlerini icra ediyor. Hareket, iki tarafa savaşı durdurma ve anlaşmazlığı barışçıl bir şekilde çözme çağrısının ötesinde bir tutum sergilemedi. Sudan Halk Kurtuluş Hareketi'nin lideri Malik Agar, savaşın durdurulması için bölgesel bir mutabakatı harekete geçirmek için çalışırken, söz konusu atamayla kendisine çizilen rol bu gibi görünüyor. Abdulvahid Muhammed Nur'un kanadı olan Sudan Kurtuluş Hareketi ise ülkenin batısındaki Marra Dağı'nın eteklerindeki bölgelerinde kalmakla yetindi.

Siyasi analist Abdullah Âdem Şarku’l Avsat'a, “ortalama vatandaşların savaş fikrini kategorik olarak reddettiğini” söyledi. Silahlı hareketler, savaşan taraflar üzerinde Suudi Arabistan-ABD arabuluculuğu yoluyla barışa ulaşmaları için bir baskı makinesi haline geldi ve taraf tutmanın bedelini bildikleri için savaşta tarafsız bir pozisyon aldılar. Sosyal medyada silahlı hareketlerin ‘kazanımlarını’ korumak için galip olanın kendisini desteklemesini beklediğine dair tartışmalar dolaşıyor. Silahlı hareketler ayrıca desteklediği taraf yenilirse, her şeyini kaybetmesine neden olabileceğinden tarafını açıklama riskinden korkuyor.



İsrail'in gizli çalışmalar yürüten Birim 504’ü işte bunu yapıyor

Birim 504, 30 Haziran 1948 tarihinde İsrail ordusu istihbarat teşkilatı bünyesinde kuruldu (İsrail ordusu resmi internet sitesi)
Birim 504, 30 Haziran 1948 tarihinde İsrail ordusu istihbarat teşkilatı bünyesinde kuruldu (İsrail ordusu resmi internet sitesi)
TT

İsrail'in gizli çalışmalar yürüten Birim 504’ü işte bunu yapıyor

Birim 504, 30 Haziran 1948 tarihinde İsrail ordusu istihbarat teşkilatı bünyesinde kuruldu (İsrail ordusu resmi internet sitesi)
Birim 504, 30 Haziran 1948 tarihinde İsrail ordusu istihbarat teşkilatı bünyesinde kuruldu (İsrail ordusu resmi internet sitesi)

Emel Şehade

İsrail, Aksa Tufanı Operasyonu’nun ilk gününden itibaren askeri ve istihbarat araçlarını kullanarak faaliyetlerini, özellikle istihbarat alanında, yoğunlaştırdı. Bilindiği üzere 7 Ekim 2023 tarihindeki olaylar, Gazze Şeridi’nin güneyine doğru en güvenli sınırların ihlal edilmesini engelleyemeyen büyük bir istihbarat başarısızlığıyla sonuçlanmış ve ardından henüz sona ermeyen bir savaş patlak vermişti.

Bu yılın başlarından bu yana, bir yandan Lübnan ile ateşkes anlaşmasına varılması ve diğer yandan Suriye’de Beşşar Esed rejiminin çöküşüyle İsrail'in kuzeyinde bulunan bu iki bölge, İsrail istihbarat teşkilatlarının hedefine girdi. Bu istihbarat teşkilatları, İsrail'in düşman olarak gördüğü ve halkının güvenliği ile sınırları için tehlike arz eden örgütlerin liderlerini ortadan kaldırmak ve bu örgütlerin kapasitelerini zayıflatmak ve yok etmek gibi hedeflerini gerçekleştirmek için çalışıyorlar.

Savaşın patlak vermesinden bu yana 21 aydan fazla bir süredir, bazıları açık, bazıları gizli olan birimler, belirli operasyonların, özellikle de İsrail'in gerçekleştirdiği suikastların yürütülmesini sağlamak için bilgi toplama, rapor hazırlama ve örgütlerin hareketlerini izleme çalışmaları yürütüyor. Bu birimlerin başında faaliyet gösterdiği yıllar boyunca ‘Birim 154’, ‘İstihbarat 10’, ‘Sessizlik Birimi’ ve ‘İnsan İstihbarat Grubu’ gibi çeşitli isimlerle anılan ‘İnsan ve İstihbarat Soruşturma Birimi - Birim 504’ (HUMINT 504) geliyor. Askeri istihbarat bölümünün seçkin birimi olarak kabul edilen bu birimin görevleri arasında İsrail dışında İsrail adına çalışacak gizli ajanlar bulunması ve çalıştırılması da bulunuyor.

Birim 504, son iki ayda, İsrail'in son derece başarılı bulduğu birçok operasyona imza attı. Bunların sonuncusu pazartesi gecesi Suriye'de gerçekleşti. İsrail ordusu, İran'a bağlı olduğunu ve İran Devrim Muhafızları Ordusu’nun (DMO) Kudüs Tugayı tarafından yönlendirildiğini iddia ettiği bir hücreyi çökertti.

Ayrıntılı araştırmada, Birim 504'ün bir süredir Suriye'nin güneyindeki çeşitli bölgelerde faaliyet gösterdiği ortaya çıktı. İsrail ordusu, bir yandan İsrail sınırlarını tehdit eden düşman örgütlerin bu bölgede faaliyet göstermesine izin vermeyeceğini, diğer yandan azınlıkları, özellikle de Dürzileri korumak için bu kararı aldığını açıkladı.

ghyjuıko
Birim 504, 300 Filistinlinin tutuklanmasında görev alırken sorguları sırasında tüneller, depolar ve askeri çalışma yöntemleri hakkında bilgi edindi (İsrail ordusu resmi internet sitesi)

Birim 504, görevleri kapsamında, hem güney Suriye'de saha araştırmacılarını görevlendirerek hem de ajanlarını çalıştırarak bu hücre hakkında bilgi ve ayrıntılar topladı. Uygulanan prosedüre göre birim çeşitli kaynaklardan bilgi toplar ve bu bilgileri Suriye, Lübnan veya diğer ülkelerde operasyonlar yürütecek askeri ekipler veya tugaylara yardımcı olmak için orduya aktarır.

Pazartesi Gecesi Operasyonu’nda, 210. Tümen komutasındaki Aleksandroni Tugayı, Birim 504 tarafından iki ayı aşkın bir süre boyunca toplanan bilgilere dayanarak harekete geçti.

Bu operasyon, diğer birimler gibi bilinmeyen istihbarat biriminin arkasında duran onlarca operasyondan biriydi. İsrail ordusu, bu birimin en doğru bilgileri sağladığını ve ajanların operasyonun başarısında büyük rol oynadığını belirtti.

Haganah’ın kökleri

Suriye'nin güneyindeki hücrenin çökertilmesi, bir haftadan kısa bir süre içinde gerçekleştirilen ve Birim 504’ün istihbarat raporlarına dayanan ikinci operasyondu. Birim 504, İsrail'e tehdit oluşturdukları gerekçesiyle aranan kişiler hakkında kesin bilgiler sağladı. İsrail ordusu, Birim 504’ün de katkıda bulunduğu ve farklı örgütlerin en fazla sayıda üyesine ulaşılmasının amaçlandığı bu operasyonlar sonucunda tutuklanan Suriyelilerin sayısını açıklamadı.

Birim 504, Lübnan ve Suriye'deki operasyonların yoğunlaşmasının ardından son aylarda İsrail manşetlerine taşındı. Bu süreçte İsrail, önemli askeri görevlerle görevlendirilmiş kişilerin yanı sıra İsrail ordusuna karşı savaşan hücrelerin de öldürüldüğünü duyurdu.

Birim 504, 30 Haziran 1948'de ordu istihbaratı bünyesinde kuruldu. Bir yıldan kısa bir süre sonra doğrudan askeri istihbarat bölümüne bağlı hale geldi ve ‘İstihbarat 10’ adını aldı. Çok önemli istihbarat bilgileri toplamayı başardı.

Şarku’l Avsat’ın Indpedent Arabia’dan akatardığı habere göre Birim 504, İsrail’in kurulmasından önce faaliyet gösteren paramiliter grup Haganah’ın (İbranice'de ‘savunma’ anlamına gelir) kökleri olarak kabul ediliyor. Haganah, İsrail'in kurulmasını engellemeye çalışan Filistinliler ve isyancılarla savaşmak için Yahudi gençleri silah altına alan bir örgüttü.

frgfr
İsrail ordusu, baskılar sonucu bu yılın başlarında bu birimde görev yapmak üzere kadın askerleri de kabul etmeye başladı (İsrail ordusu resmi internet sitesi)

Birim 504, diğer İsrail istihbarat kurumlarıyla koordineli olarak çalışır ve İsraillilerin “birimin saha araştırmacıları” olarak adlandırdıkları kişilerin faaliyetlerinin yanı sıra, çevre ülkelerde ve Batı Şeria'da ajanlar edinip, onları yönetiyor.

İsrail ordusuna göre birim gizli ajanları işe alıyor ve kendi elemanları ile buluşarak onlara bilgi edinme konusunda eğitim veriyor.  Ordunun verdiği bilgiye göre bu birimdeki subay ile ajan arasındaki ilişki, yıllarca süren güvene dayanıyor. İsrailli birçok subay, bu ilişkinin ordunun saha operasyonlarını destekleyen benzeri görülmemiş istihbarat başarılarına katkıda bulunduğunu vurguladı.

Bu birime katılmak için başvuran onlarca asker, birimlerinin seçiminin son derece özenli ve dikkatli bir şekilde yapıldığını vurgulayan ordu tarafından reddediliyor. Bu birime girenler, önce Golani Elit Tugayı'nda bir ön eğitimden geçiyor. Ardından bu eğitimler arasında ordunun terörle mücadele ve İsrail içinde ve dışında gizli operasyonlar olarak adlandırdığı faaliyetler de bulunuyor.

İstihbarat çalışmaları ve saha araştırmalarının yanı sıra, birim üyeleri sahadaki her istihbarat operasyonunun ilk aşamasını oluşturur. Öncelikle, operasyon için gerekli bilgileri toplamada en başarılı ajanlar aranır, ardından subaylar onlara eşlik ederek, ordunun operasyonu başlatmasından sonuna kadar konumun belirlenmesini ve iletişim araçlarının koordinasyonunu sağlarlar.

Bu yılın başlarında, askerlerin aylarca süren savaşın yarattığı baskıya maruz kalması nedeniyle, İsrail tarihinde daha önce görülmemiş bir durum yaşandı. İsrail ordusu, ilk kez bu birimde görev yapmak isteyen kadın askerleri kabul etti. Kadın askerler, subaylarla birlikte askeri istihbarat bölümündeki savaş birimleri ve araştırma bölümlerine, iç istihbarat teşkilatı Şin-Bet’e ve hava ve deniz kuvvetlerinin istihbarat ekiplerine istihbarat sağlamada görev alıyor.

İzinsiz girişler ve belge toplama

Öte yandan Birim 504’ün saha çalışmalarının yanı sıra bir grup müfettiş, savaş sırasında esir alınan Filistinli, Lübnanlı ve Suriyelilerle ilgili soruşturmalarını yoğunlaştırarak, hedeflerine ulaşmak için hayati bir kaynak oluşturdu.

Bu birimin, İsrail dışındaki son derece hassas yerlerde gizli baskınlar ve belge toplama operasyonlarına da katkıda bulunduğu ve bunun ayrıntılarının askeri istihbaratın çok gizli dosyalarında saklandığı açıklandı.

İsrail ordusunun iddiasına göre 7 Ekim 2023'te Aksa Tufanı Operasyonu’yla savaşın patlak vermesinden bu yana Birim 504’ün en önemli operasyonlarını şöyle sıralayabiliriz:

- Hamas, Hizbullah ve Suriye'deki savaşçıların tutuklanması ve sorgulanması.

- Operasyon alanında yapılan doğrudan soruşturmalar, 300 Filistinlinin tutuklanmasındaki katkısı. Tutuklanan Filistinliler soruşturma sırasında tüneller, depolar ve çalışma yöntemleri hakkında bilgi verdiler.

- On yılı aşkın bir süre sonra Gazze'deki ajan ağının etkinleştirilmesine katkıda bulunmanın yanı sıra ajan edinme ve istihbarat çabalarının genişletilmesi.

Son olarak Birim 504’ün yöneticileri son dönemde tuğgeneral yardımcılığına terfi edilerek ödüllendirildi.