Libyalı "Milletvekilleri" seçimlerin yapılması için "Devlet Yüksek Konseyi" ile birlikte çalışacak

Hafter ve Salih, Bingazi'de Temsilciler Meclisi üyelerinin huzurunda görüştü (Ulusal Ordu)
Hafter ve Salih, Bingazi'de Temsilciler Meclisi üyelerinin huzurunda görüştü (Ulusal Ordu)
TT

Libyalı "Milletvekilleri" seçimlerin yapılması için "Devlet Yüksek Konseyi" ile birlikte çalışacak

Hafter ve Salih, Bingazi'de Temsilciler Meclisi üyelerinin huzurunda görüştü (Ulusal Ordu)
Hafter ve Salih, Bingazi'de Temsilciler Meclisi üyelerinin huzurunda görüştü (Ulusal Ordu)

Libya Temsilciler Meclisi, cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin yapılmasına destek vermek için Devlet Yüksek Konseyi ile birlikte çalışacağını duyurdu. Bu bağlamda meclis, tüm siyasi partilerle iletişim kuracak ve seçim kanunları hakkındaki görüşlerini alacak bir komite oluşturacak.

Libya Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih, Seçim Yasalarını Belirleme (6+6) Komitesi'nin, misyonunu gerçekleştirmesi için mevcut dönemin "son dönem" olduğunu söyledi.

Ülkenin doğusunda konuşlu "Ulusal Ordu"nun Başkomutanı Mareşal Halife Hafter, dün (Salı) Bingazi kentindeki karargahında Salih ile bir araya geldi. Hafter, günün erken saatlerinde çalışmalarına yeniden başlayan Temsilciler Meclisi'nin 90 üyesinin katılımıyla gerçekleştiğini söylediği toplantının içeriğinden bahsetmedi.

Libya Temsilciler Meclisi Sözcüsü Abdullah Buleyhık, parlamentonun dünkü (Salı) oturumda, Libya Devlet Yüksek Konseyi ve Temsilciler Meclisi temsilcilerinden müteşekkil “Seçim Yasalarını Belirleme (6+6) Komitesi” tarafından kabul edilen maddeleri memnuniyetle karşıladığını söyledi.

Meclis Başkanı Akile Salih, meclisin cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerini düzenleme konusunda üzerine düşeni yerine getirdiğini söyledi. Salih, ortak komitenin (6 + 6) ulaştığı hususların müzakeresinin komitenin bulgularının resmen Temsilciler Meclisi'ne teslim edilene kadar ertelendiğini belirtti.

Meclis Başkanı Akile Salih, pazartesi akşamı bir TV kanalında yaptığı açıklamalarda: “Mevcut dönem, komitenin (6 + 6) seçimlerin hangi temelde yapılacağı konusunda fikir birliğine varması için son tarihtir. Ellerimiz kollarımız bağlı beklemeyeceğiz, yoksa seçimler olmayacak. Seçimler, "6+6" komitesinde anlaşma sağlanamaması durumunda meclisin daha önce çıkardığı yasalara göre yapılacak. Kanun iptal edilene veya değiştirilene kadar kanundur ve biz kanunları komite aracılığıyla değiştirebilirsek, tadil ederiz. Bu mümkün olmazsa, daha önce çıkarılan kanunları devreye sokarız. Libya'nın çıkarlarının ve birliğinin korunması kanunlardan daha üstündür. Seçeceğimiz cumhurbaşkanı kanunları değiştirme, kanun hükmünde kararname çıkarma, uzlaştırma ve diğer başka işleri yapma yetkisine sahip olacaktır. Ama sonsuza kadar beklemeyeceğiz. Önemli olanın aday uyruğu değil, devlet kurumlarının yeniden inşa edilmesidir. Çünkü Libya'da devlet çöktü ve başlangıç, yasaları inşa edecek bir komitenin oluşturulmasıdır." ifadelerini kullandı

Sandığın, Libyalıların iradesi için yargıç ve arabulucu olduğunu söyleyen Salih, “Seçimleri aksatacak hiçbir argüman yok. Tüm Libyalılar için seçimlerin kabul edilebilir olmasını istiyoruz.” dedi.

Meclis Başkanı ayrıca Libya dışında başka vatandaşlığı olan bir adayın kazanması halinde, Libya dışındaki vatandaşlığından feragat etmesinin isteneceği, ancak adayın bu isteği reddetmesi halinde ikinci ve üçüncü adaylar arasında cumhurbaşkanlığı seçimleri için ikinci tur düzenleneceğine dair önerisini sunduğunu açıkladı.

Bu konuda Salih şunları söyledi: "Çifte vatandaş olan birisinin cumhurbaşkanlığı seçimini kazanması durumunda, Libya dışındaki vatandaşlığından vazgeçtiğini ilan edene kadar seçim sonuçlarının açıklanmamasını talep ettik.” dedi.

Salih diğer yandan, Temsilciler Meclisi için binlerce aday ve devlet başkanlığı için yaklaşık 100 aday olduğunu ortaya koyan verileri açıkladı.

Libya Devlet Yüksek Konseyi Başkanı Halid el-Mişri, dün Trablus'ta Demokrat Parti Genel Başkanı Muhammed Savan ile yaptığı görüşmede partilerin siyasi süreçteki rolünün ve seçim sürecini desteklemek için bilinçlendirme ve savunma faaliyetlerinin oluşturulmasına katılımının önemini konuştu. İkili ayrıca Cumhurbaşkanlığı ve Meclis seçimleri yasalarına ilişkin ortak komitenin (6 + 6) ulaştığı sonuçları da müzakere etti.

Mişri'nin, Savan ile görüşmesi (Devlet Yüksek Konseyi)
Mişri'nin, Savan ile görüşmesi (Devlet Yüksek Konseyi)

Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi, Sirenayka'da (Barka) şeyhler ve ileri gelenlerden oluşan bir heyet ile Başkanlık Konseyi'nin ulusal uzlaşma, sosyal hizmet organizasyonu ve Libyalıların seçime gitme arzusunun gerçekleştirilmesi dosyasındaki çabaları desteklemenin yollarını görüştü.

Menfi'nin Sirenayka Şeyhleri heyetiyle görüşmesinden (Başkanlık Konseyi)
Menfi'nin Sirenayka Şeyhleri heyetiyle görüşmesinden (Başkanlık Konseyi)

Türk İhraç Ürünleri Fuarı

Öte yandan, Libya'nın doğusundaki Bingazi kentinde "Türk İhraç Ürünleri Fuarı" önceki akşam (Pazartesi) faaliyetlerine başladı. 38 Türk firması ve 65 Türk iş adamının katıldığı fuarın açılışını Türkiye’nin Trablus Büyükelçisi Kenan Yılmaz yaptı.

Açılışta konuşan Türkiye-Libya İş Konseyi Başkanı Murtaza Karanfil, Libya’nın jeostratejik konumu itibarıyla hem Afrika'nın dünyaya açılan kapısı hem de dünyanın Afrika'ya açılan kapısı olduğunu söyledi.

Bingazi'nin yatırım açısından cazibe merkezlerinden biri haline geldiğine dikkat çeken Karanfil, Türk iş adamlarının, ülkenin çeşitli alanlardaki ihtiyaçlarını karşılamak ve kalkınmasına katkıda bulunmak için Libya'daki yatırım fırsatlarından yararlanabileceğini ifade etti.



Hizbullah savaşçılarını Lübnan ordusuna entegre etme fikri gerçeklerle çarpışıyor

21 Mayıs 2023 tarihinde Lübnan'ın Aramta kasabasında bir askeri tatbikata katılan Hizbullah savaşçıları (Reuters)
21 Mayıs 2023 tarihinde Lübnan'ın Aramta kasabasında bir askeri tatbikata katılan Hizbullah savaşçıları (Reuters)
TT

Hizbullah savaşçılarını Lübnan ordusuna entegre etme fikri gerçeklerle çarpışıyor

21 Mayıs 2023 tarihinde Lübnan'ın Aramta kasabasında bir askeri tatbikata katılan Hizbullah savaşçıları (Reuters)
21 Mayıs 2023 tarihinde Lübnan'ın Aramta kasabasında bir askeri tatbikata katılan Hizbullah savaşçıları (Reuters)

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın Hizbullah savaşçılarının, 1990 iç savaşından sonra olduğu gibi Lübnan ordusuna entegre edilmesi önerisi siyasi çevrelerde ve uzmanlar arasında tartışma konusu oldu.

Ordunun çeşitli sebeplerle bu savaşçıları bünyesine katamaması nedeniyle öneri henüz yaygın kabul görmezken, uzmanlar bu meselenin doğuracağı sonuçlar konusunda uyarıda bulundu. Bunun ‘silahlarını devlete teslim etmesi karşılığında Hizbullah için bir teselli ödülü’ olduğunu belirten uzmanlar, ‘dini emir alan ve ideolojik inanca sahip olan unsurların orduda yer alamayacağını’ vurguladı.

Cumhurbaşkanı Avn basına verdiği demeçte, “Ordu içinde Hizbullah savaşçılarından oluşan bağımsız bir birim oluşturmak mümkün değil. Ancak 1990'ların başında Lübnan'daki iç savaşın sonunda çeşitli taraflarla olduğu gibi üyeleri orduya katılabilir ve kurslara tabi tutulabilir” ifadelerini kullandı.

Bu öneriyi yorumlayan Güçlü Cumhuriyet Bloğu Milletvekili Giyas Yazbek, ordunun ‘Hizbullah'ın dış uzantılarla ordusunu oluşturduğunu iddia ettiği 100 bin savaşçıyı absorbe edemeyeceğini’ söyledi. Şarku’l Avsat'a konuşan Yazbek, “Hizbullah'ın 25 bin savaşçısı olsa bile, şu anda subaylarının ve üyelerinin maaşlarını dış yardımlarla güvence altına almaya çalışan askeri kuruma bunları dahil etmek imkânsız” dedi.

Yazbek, ‘ordunun cumhurbaşkanı ve hükümetle birlikte geliştirdiği ulusal güvenlik stratejisinin henüz Lübnan'ın ordu ve güvenlik güçlerinin sayısına olan ihtiyacını belirlemediğini’ vurguladı. Yazbek, “Sınırlarımızı çizdiğimizde, savaşın nedenlerini ortadan kaldırdığımızda ve Lübnan'da siyasi bir çözüme doğru ilerlediğimizde, ordunun mevcut subay ve personel sayısı yeterli olacak ve artacaktır” şeklinde konuştu.

Hizbullah savaşçılarının durumu

Askeri uzman Halid Hamade'ye göre, ‘Taif Anlaşması'ndan sonra silahlı milislerin dağıtılmasında olduğu gibi bugün de Hizbullah savaşçılarının orduya alınması önerisi, Cumhurbaşkanı'nın Hizbullah'ı silahlarını devlete teslim etmeye ikna etme çabaları bağlamında Hizbullah için bir teselli ödülüdür.’

Hamade, ‘Hizbullah savaşçılarının orduya entegre edilmesinin, özellikle ateşkes anlaşmasının imzalanmasının ardından yaşanan gelişmelerden sonra, birçok engelle karşı karşıya olduğunu’ savundu.

fvdgh
Hizbullah Genel Sekreteri Haşim Safiyuddin'in 24 Şubat 2025 tarihinde Lübnan'ın güneyindeki Deyr Kanun en-Nahr kasabasında düzenlenen cenaze töreni sırasında Hizbullah üyeleri (Reuters)

“İç savaşın sona ermesinin ardından Lübnan devletinin yüzlerce milisi orduya ve güvenlik güçlerine katmayı başardığı doğrudur, ancak Hizbullah'ın durumuyla karşılaştırma yapmak artık mümkün değildir” diyen Hamade, Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Ulusal Mutabakat Belgesi imzalandığında milis liderleri belgeyi tanıdı, milislerin feshedildiğini duyurdu, silahlarını gönüllü olarak devlete teslim etti ve siyasi sürecin bir parçası oldu. Hizbullah ise ateşkes anlaşmasını tanımıyor ve silahlarını teslim etmeyi kabul etmiyor. Dolayısıyla siyasi sürecin bir parçası haline geldiğini ve artık askeri bir kanadı olmadığını kabul etmeden milislerini orduya dahil etmekten bahsetmek bağlamdan kopuktur.”

Hizbullah'ın ideolojisi

Yazbek'e göre Hizbullah'ın ideolojisi, savaşçılarının orduya entegrasyonunun önündeki en büyük engel. Yazbek, “Hizbullah, Lübnan'ı İran'ın uzantısı olan coğrafi bir nokta olarak görüyor. Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım'ın silahları teslim etmeyeceğini ve silahların devletin elinde olmasıyla ilgili konuşmalarla ilgilenmediğini açıklamasının da gösterdiği gibi bu doktrin halen varlığını sürdürüyor” ifadelerini kullandı.

ukıo
24 Şubat 2025 tarihinde düzenlenen cenaze töreninde eski Hizbullah Genel Sekreteri Haşim Safiyuddin'in tabutunu taşıyan Hizbullah savaşçıları (AP)

‘Lübnan iç savaşı sırasında milisleri olan ve devlet şemsiyesi altına giren liderlerin Lübnanlı liderler olduğunu, kararlarının Lübnanlıların kararı olduğunu’ hatırlatan Hamade, “Hizbullah ise organik olarak bölgesel bir otoriteye bağlıdır ve hem Lübnan içinde hem de dışında tehlikeli askeri ve güvenlik rolleri oynamıştır” dedi. Hizbullah'ın ‘Tahran'dan ayrıldığını, yerel bir siyasi bileşen olmayı kabul ettiğini ve askeri kolunu feshettiğini açıklamadığına, böylece savaşçılarının ordu içinde absorbe edilmesi konusunun tartışılabileceğine’ dikkat çeken Hamade sözlerini şöyle sürdürdü: “Veliyyül Fakih tarafından verilen ve uygulanması gereken meşru yetki çerçevesinde faaliyet gösteren askeri bir grup ile anayasal makamlar tarafından demokratik mekanizmalar çerçevesinde alınan siyasi bir karar çerçevesinde faaliyet gösteren başka bir grubu uzlaştırmak nasıl mümkün olabilir? İster sivil idarelerde ister güvenlik kurumlarında milislerin devlete entegre edilmesi deneyimi tekrarlanabilecek kadar başarılı oldu mu?”

Ordu disiplini

Bazılarının iddia ettiği gibi iç savaş sürecindeki milislerin orduya alınmadığını belirten Yazbek, ‘güvenlik ve askeri kurumlara alınanların Lübnan'ı yöneten Suriye rejimine yakın olduğunu, ülkenin egemenliği için savaşan ve Suriye işgaline karşı çıkanların ise kovalandığını, hapsedildiğini ve birçoğunun Lübnan'ı terk etmek zorunda kaldığını’ vurguladı. Yazbek ayrıca, ‘ordu personeli tarafından uygulanan disiplinin Hizbullah savaşçıları için geçerli olmadığını, çünkü milislerin orduyla, ordunun da onlarla uyumlu olmadığını’ belirtti.

Hamade, “Hizbullah savaşçılarının Lübnan ordusuna ve diğer devlet kurumlarına dahil edilmesinin artıları ve eksileri ne olursa olsun, doğru yol Hizbullah'ın silahlarını devlete teslim etmesiyle başlamalı. Hizbullah üyeleri Lübnan toplumundan izole edilmiş bir grup değildir ve topluma entegre edilmelidir. Ancak Hizbullah’ın silahlarını teslim etmesi için bir tür ayartma olarak özümsenmeleri konusunu gündeme getirmekte acele etmek hedefe ulaşılmasını sağlamayacaktır. Gerekli olan, Hizbullah’ın öncelikle devleti, silahların yalnızca devletin elinde olmasını, savaş ve barış kararının devletin elinde olduğunu ve bu konuda meydana gelebilecek herhangi bir düzenlemenin başlangıcı olarak uluslararası kararları uygulama ihtiyacını tanımasıdır” dedi.