Sudan'daki çatışmalar Müslüman Kardeşler'in dönüşüne neden olabilir mi?

Sudan'da ikinci ayını geride bırakan çatışmalarda yaklaşık 1000 kişinin hayatını kaybettiği tahmin ediliyor (Reuters)
Sudan'da ikinci ayını geride bırakan çatışmalarda yaklaşık 1000 kişinin hayatını kaybettiği tahmin ediliyor (Reuters)
TT

Sudan'daki çatışmalar Müslüman Kardeşler'in dönüşüne neden olabilir mi?

Sudan'da ikinci ayını geride bırakan çatışmalarda yaklaşık 1000 kişinin hayatını kaybettiği tahmin ediliyor (Reuters)
Sudan'da ikinci ayını geride bırakan çatışmalarda yaklaşık 1000 kişinin hayatını kaybettiği tahmin ediliyor (Reuters)

Suudi Arabistan merkezli yayın kuruluşu Arab News, Sudan'da uzayan krizin Müslüman Kardeşler tarafından bir geri dönüş organize etmek için kullanılabileceğini yazdı.

Müslüman Kardeşler'in Sudan'da devam eden çatışmaları şekillendiren güçlerden biri olarak tanımlandığı yazıda, örgütün ülkedeki askeri liderleri etkileyebilecek ve hatta Sudan'ın siyasi yönünü belirleyebilecek güce sahip olduğu ifade edildi.

Uluslararası İslamcı bir örgüt olan Müslüman Kardeşler'in 1989'da Ömer el-Beşir'in iktidarı devralmasında belirleyici bir rol oynadığı biliniyor.

2019'da İslamcı Beşir hükümeti düşse de, Müslüman Kardeşler ülkede dirençli ve etkili bir pozisyonda kalmayı sürdürdü. 

Şimdiyse Sudan ordusuyla paramiliter Hızlı Destek Güçleri (RSF) arasındaki devam eden çatışmaların Müslüman Kardeşler'in dönüşü için zemin hazırlayabileceği ifade ediliyor.

Uzun yıllar boyunca Sudan'da siyasal islam ve sosyal adaletin en önemli savunucularından olan örgüt, toplumun değişik kesimlerinden destek bulmayı başarmıştı. 

2019'da Beşir hükümetinin düşüşü, hareket için kırılma noktalarından biri oldu. Ancak Müslüman Kardeşler, eski rejimle ilişkili paramiliter polis güçleri üzerindeki etkisini sürdürmeyi başardı.

Sudan'ın demokratik geleceğinde İslam'ın rolüyle ilgili tartışmalar da ülkenin en büyük partilerinde bölünmeler yarattı ve Müslüman Kardeşler'in farklı partiler içinde destek grupları kazanmasını sağladı.

Sudan partilerinde laiklik bölünmesi

2021'de Sudan ordusunun başındaki Abdülfettah Burhan'ın Sudan Halk Kurtuluş Ordusu lideri Abdülaziz el-Hilu'yla yaptığı din ve devlet işlerini birbirinden ayırmaya yönelik anlaşmanın ardından bölünmeler yaşayan partilerden biri de Ulusal Ümmet Partisi'ydi.

Parti liderliği yönetimi darbe sonrası yönetim tekrar sivil bir hükümete geçene kadar tartışmaları ertelemeyi önerdi.

Ancak aynı süreçte, Ulusal Ümmet Partisi üyesi Dini İşler Bakanı Nasr el-Din Mufreh dini partilerin yasaklanmasına ilişkin bir tasarı üzerinde çalışıyordu. Parti yöneticileri takip eden süreçte birbiriyle çelişen açıklamalarla kamuoyunun karşısına çıktı.

Yıllar içinde birçok İslamcı siyasetçi odak noktalarını değiştirerek, yükselen sola karşı daha tutucu partileri desteklemeye başladı. 

Arab News'e göre, darbe süreçlerinde sessiz kalan Müslüman Kardeşler, İslamcı grupları harekete geçirme kabiliyetini artırdı. Bu da örgütü, mutlak güç ve kontrol arayışındaki Sudanlı generaller için potansiyel bir müttefik haline getirdi.

Öyle ki ülkede çatışmaların başlamasının ardından Beşir yönetiminde görev almış birçok eski yönetici de serbest bırakıldı. 

Müslüman Kardeşler'in ve diğer birçok İslamcı hareketin çatışmalarda RSF'ye karşı orduyu desteklediği biliniyor.

"Müslüman Kardeşler bölünmeleri artırabilir"

Arab News'e değerlendirmelerde bulunan bölgeyi yakından takip uzmanlar da, Müslüman Kardeşler'in özellikle ordu içindeki bölünmeleri derinleştirebileceğini söylüyor.

Afrika'da barış ve güvenlik üzerine çalışan analist Cameron Hudson konuyla ilgili, "Müslüman Kardeşler'in dahli orduda var olan bölünmeleri artırabilir, hizipçiliğe ve güç mücadelelerine yol açabilir" ifadelerini kullandı.

15 Nisan başlayan çatışmaların taraflarından biri olan paramiliter Hızlı Destek Güçleri (RSF), giderek artan oranda İslamcılık karşıtı bir dil kullanıyor ve Müslüman Kardeşler gibi örgütlerin kendi siyasi hedefleri için Sudan ordusunun içine sızdığını belirtiyor.

RSF'de siyasi danışman olarak görev yapan Yusuf Ezzat konuyla ilgili, "Orduyla değil, İslamcılarla savaşıyoruz. Bu siyasi bir konu. İslamcılar Sudan ordusunu ele geçirdi ve ülkeyi kontrol etmek isiyor. Savaşın altında yatan sebep bu. İslamcılar Burhan'a, RSF olmadan tam yetkili devlet başkanı olma sözü verdi" diye konuştu.

Sudan'daki çatışmaların Müslüman Kardeşler'e Beşir sonrası oluşan güç boşluğunu doldurmak için bir fırsat sunduğunu savunan uluslarararas ilişkiler uzmanı Gordon Kachola ise, grubun geçiş sürecini ülkedeki mezhepçi gerilimi ateşlemek ve krizi kızıştırmak için kullandığını söyledi.

Independent Türkçe, Arab News, Middle East Monitor 



Hafter, Yunan şirketlerini Libya'nın ‘yeniden inşasına’ katkıda bulunmaya çağırdı

Hafter pazar akşamı Bingazi'de Yunanistan Dışişleri Bakanı ile görüştü (Libya Ulusal Ordusu Genel Komutanlığı)
Hafter pazar akşamı Bingazi'de Yunanistan Dışişleri Bakanı ile görüştü (Libya Ulusal Ordusu Genel Komutanlığı)
TT

Hafter, Yunan şirketlerini Libya'nın ‘yeniden inşasına’ katkıda bulunmaya çağırdı

Hafter pazar akşamı Bingazi'de Yunanistan Dışişleri Bakanı ile görüştü (Libya Ulusal Ordusu Genel Komutanlığı)
Hafter pazar akşamı Bingazi'de Yunanistan Dışişleri Bakanı ile görüştü (Libya Ulusal Ordusu Genel Komutanlığı)

Yunanistan, Libya Temsilciler Meclisi'nin (TM) Türkiye ile Libya arasında imzalanan tartışmalı Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası'nı onaylamasının beklendiği bu günlerde Libya ile deniz sınırlarının belirlenmesi konusunda tırmanan anlaşmazlıkları yatıştırmaya çalıştı. Atina, Dışişleri Bakanı Georgios Gerapetritis'in Bingazi ve Trablus'ta yaptığı görüşmelerle Libya’daki siyasi ve ekonomik varlığını güçlendirmeyi amaçlarken Türkiye ile imzalanan mutabakat muhtırasının onaylanmasına dair yapılacak oylama öncesinde ülkenin önde gelen aktörlerinin tutumlarını etkilemeye çalışıyor.

hyjuıo
Yunanistan Dışişleri Bakanı Georgios Gerapetritis pazar akşamı Hafter ile bir araya geldi (Libya Ulusal Ordusu Genel Komutanlığı)

Libya Ulusal Ordusu (LUO) Komutanı Mareşal Halife Hafter, Yunanistan’ın inşaat ve altyapı alanlarında uzman şirketlerini, Libya'nın çeşitli şehirlerinde ve bölgelerinde yürütülen kalkınma projelerine katılmaya çağırdı.

Pazar akşamı ülkenin doğusundaki Bingazi şehrinde Yunan Bakan Gerapetritis ile yaptığı görüşmede, iki ülke arasındaki ilişkilerin derinliğini ve bu ilişkilerin güçlendirilmesinin önemini vurgulayan Hafter, ortak çıkarları gözeterek, özellikle ekonomik, ticari ve kültürel alanlarda işbirliğini destekleme ve güçlendirme yollarını araştırdıklarını belirtti.

Öte yandan bugün Trablus'a giderek Başkanlık Konseyi ve geçici Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) yetkilileriyle görüşecek olan Yunanistan Dışişleri Bakanı, Hafter ile düzensiz göç ve deniz yetki alanları konularının yanı sıra ikili iş birliğini de görüştüğünü söyledi.

Bakanlığın resmi internet sitesinde yayınlanan açıklamada “Libya ile bizi ortak kökler ve tarih birleştiriyor, ayrıca uluslararası hukuka bağlılığımız ve Akdeniz'in halkları için barış ve refah dolu bir bölge olması konusundaki taahhüdümüz de bizi birbirimize bağlıyor” ifadeleri yer aldı.

gtyu7ı8
TM'nin önceki oturumundan bir kare (TM Başkanlığı)

Bu çerçevede Libya ile olan ‘sakin ilişkilerini’ sürdürme taahhüdünde bulunan Gerapetritis, yakın gelecekte bu ilişkilerin ilerlemesi için somut sonuçlar elde edilmesini umduğunu belirtti.

Deniz yetki alanlarının belirlenmesi

Yunanistan Dışişleri Bakanı'nın Libya’ya yaptığı ziyaret, Yunanistan'ın, Libya'nın münhasır ekonomik bölgesinin bir parçası olan Girit adasının güneyindeki ihtilaflı deniz bölgelerinde petrol ve gaz arama ruhsatları vermesine yanıt olarak Akile Salih başkanlığındaki TM'nin Libya ile Türkiye arasındaki deniz sınırlarının belirlenmesi anlaşmasını onaylamak üzere planlanan resmi oturumdan önce gerçekleşti.

Hafter ve TM tarafından desteklenen Usame Hammad liderliğindeki İstikrar Hükümeti Dışişleri Bakanlığı, Yunanistan makamlarının bu bölgelerde sondaj ihalesi açtığını duyurması üzerine geçtiğimiz pazar günü Bingazi'deki Yunanistan Konsolosu Agapios Kalognomis'i çağırarak sözlü protestosunu iletmişti.

Abdulhamid ed-Dibeybe başkanlığındaki Ulusal Birlik Hükümeti’nin (UBH) Dışişleri Bakanlığı da Yunanistan'ın bu hamlesini ‘Libya'nın egemenlik haklarının açık bir ihlali’ olarak değerlendirdi. Bakanlık, önceden yasal bir mutabakat sağlanmadan bu bölgelerdeki herhangi bir keşif ya da arama çalışmasına itiraz ettiğini belirterek ‘yapıcı diyalog ve müzakere yolunun adil ve hakkaniyetli çözümlere ulaşmak için tek seçenek’ olduğunu vurguladı.

Yunan yetkililer geçtiğimiz günlerde, ihtilaflı bölgede petrol ve doğalgaz arama ve sondaj çalışmaları yapmak üzere uluslararası şirketlerle sözleşme imzalamayı planladıklarını açıklamışlardı.

Libya ile Yunanistan arasındaki deniz yetki alanlarının belirlenmesi konusundaki anlaşmazlıklar 2004 yılına kadar uzanıyor. O yıl iki ülke arasında sınırların belirlenmesi için müzakereler başlamış, ancak Girit adasının güneyinde büyük doğalgaz rezervleri keşfedilince müzakereler başarısızlıkla sonuçlanmıştı.

Anlaşmazlıklar, 2019 yılı sonlarında UBH Başbakanı Abdulhamid ed-Dibeybe’nin Türkiye ile Doğu Akdeniz'de petrol ve doğalgaz arama çalışmalarına izin veren yeni anlaşmalar imzalamasıyla daha da derinleşti. Ankara, bu anlaşmaları önemli deniz bölgelerindeki haklarını genişletme çabaları kapsamında imzaladı.

Askeri düzey

Askeri düzeyde ise LUO Savaş Enformasyon Birimi, askeri birliklerinin güney sınırında, bölgedeki güvenlik operasyonları kapsamında Çadlı muhaliflerin silahlı bir grubunu hedef alan ve ‘başarılı bir askeri operasyon’ olarak nitelendirdiği bir operasyon gerçekleştirdiğini duyurdu.

LUO Savaş Enformasyon Birimi, operasyonun söz konusu silahlı gruba büyük kayıplar verdirdiğini ve grup üyelerinden bazılarının esir aldığını belirtirken kara ve hava keşif birimlerinin ‘grubun geri kalanını takip etmeye devam ettiğini ve bölgedeki şüpheli hareketleri izlediğini’ kaydetti.

LUO Savaş Enformasyon Birimi, LUO’nun güney sınırlarını güvence altına alma görevini sürdürme ve ülkenin güvenliğini tehdit eden her türlü tehdide ve kaçakçılar, sınır ötesi suç çeteleri ve ülkenin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne zarar vermeyi amaçlayan herkese kararlılıkla karşı koyacağını vurguladı.

LUO Savaş Enformasyon Birimi ayrıca güney sınırında güvenliği sağlama, sınırları koruma, kaçakçılıkla mücadele ve şüpheli hareketleri izleme gibi saha görevlerini yürüten kara kuvvetleri birimlerinin çöl devriyelerinin yaygınlaştırılmasına ilişkin bir video yayınladı.

Bir diğer gelişmede LUO Güvenlik Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Halid Hafter dün Mısır Askeri Akademisi'nin askeri komuta eğitimlerini bitiren subayları kabul ederken, akademik ve askeri eğitimine devam etmenin yanı sıra ‘yeterlilik ve disipline sahip, performans ve hazırlık düzeyini etkin bir şekilde yükseltebilecek lider kadrolar oluşturmanın’ önemini vurguladı.