Yemenli Bakan el-İryani, Husilerin aç bırakma ve sistematik talan siyaseti uyguladığını söyledi

Muammer el-İryani. (Reuters)
Muammer el-İryani. (Reuters)
TT

Yemenli Bakan el-İryani, Husilerin aç bırakma ve sistematik talan siyaseti uyguladığını söyledi

Muammer el-İryani. (Reuters)
Muammer el-İryani. (Reuters)

Yemen Enformasyon, Kültür ve Turizm Bakanı Muammer el-İryani, İran destekli Husi milislerin nakit sıkıntısını gerekçe göstererek kontrolleri altındaki bankalarda mudilere ödeme yapmamalarının, aç bırakma, fakirleştirme, yağma ve talan politikası olduğunu belirtti.

Yemen haber ajansı SABA'ya konuşan İryani, Husi milislerin 9 yıl boyunca kamu gelirlerini talan etmeye devam ettiğini, şimdi de nakit sıkıntısını gerekçe göstererek milyonlarca vatandaşın banka hesaplarındaki paralarına el koyduğunu kaydetti.

Husilerin aç bırakma, fakirleştirme, yağma ve vatandaşın parasını sistematik talan etme politikası izlediğini savunan İryani, vatandaşların banka hesaplarındaki paralarının rakamlara indirgenerek, elektrik, su ve telefon faturalarının ödenmesinden başka bir şeye yaramaz hale getirildiğini vurguladı.

Yapılanların, Husilerin kontrolündeki bölgelerde bankacılık sektörünü çökertme planlarının bir uygulaması olduğuna dikkati çeken İryani, yaşanan zor insani şartlar ve ekonomik durumlar dikkate alınmaksızın ulusal ekonomiye ve ticarete tümüyle hakim olmanın hedeflendiğini belirtti.

Husilerin bu uygulamalarının kendilerine bağlı ticari şirketler ve yatırımcıların yararına olduğuna dikkat çeken İryani, diğer sermayeyi ülke dışına çıkmaya zorladığını ifade etti.

İryani, uluslararası toplum, Birleşmiş Milletler ve ABD temsilcilerinden, insanların acılarını arttıran ve bankaların kapanması ve bankacılık sektörünün iflasını getirecek olan bu suç içerikli uygulamaları, açık bir şekilde kınamasını talep etti.

Yemen gizli bir ekonomik savaşın pençesinde

Resmi verilere göre 2021 sonunda 10 milyar dolar olan Yemen'in borcu çoğu Arap ülkesinden çok daha düşük. Ancak, yedi yıldır devam eden savaşın sıkıntılarını çeken ülkenin ekonomik anlamda temel sorunu likidite eksikliği.

Öte yandan 2015 yılında sahada başlayan savaşa paralel olarak, Husilerin başkent Sana'nın kontrolünü ele geçirdiklerinde Merkez Bankası'nın yaklaşık 5 milyar dolar olduğu tahmin edilen nakit rezervlerine el koymaları nedeniyle ülkede gizli bir ekonomik savaş da yaşanıyor.

Uluslararası raporlara göre Husiler, 2016-2018 yılları arasında toplam 6 milyar dolarlık varlıklara ve nakit rezervlere el koymaya devam etti.

Bu miktarlarda dövize el konulması da, doların piyasadan kaybolmasına neden oldu ve Yemen para biriminin çöküşünün başlangıcı oldu.

Mart 2014'te dolar yaklaşık 214 Yemen riyali iken, 2021'in sonlarında 1 dolar yaklaşık 1800 riyale karşılık gelmeye başladı.

Yerel para biriminde yaşanan bu çöküş ve ithalat için gerekli likiditenin olmayışı, yakıt ve temel ürünlerin tamamını kapsayan krizlere yol açtı. Temel ürünler ve yakıt fiyatı, savaştan yorgun düşmüş Yemenlilerin alım gücünün çok üstüne çıktı.



Filistinliler yardım kuyruğunda katlediliyor: Kıyamet günü gibi

GHF'nin erzak noktalarında yaşanan saldırılar dünya gündeminden düşmüyor (AFP)
GHF'nin erzak noktalarında yaşanan saldırılar dünya gündeminden düşmüyor (AFP)
TT

Filistinliler yardım kuyruğunda katlediliyor: Kıyamet günü gibi

GHF'nin erzak noktalarında yaşanan saldırılar dünya gündeminden düşmüyor (AFP)
GHF'nin erzak noktalarında yaşanan saldırılar dünya gündeminden düşmüyor (AFP)

Gazze'deki sağlık çalışanları, ABD ve İsrail destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı'nın (GHF) erzak dağıtım noktalarında her gün Filistinlilerin öldürüldüğünü anlatıyor.

Han Yunus’taki Nasser Hastanesi’nden Dr. Muhammed Sakr, haftalardır yüzlerce kişinin acile getirildiğini belirterek şunları söylüyor: 

Görüntüler gerçekten şok edici, kıyamet gününün dehşetini andırıyor. Bazen yarım saat içinde 100 ila 150 arasında, ağır yaralanmalardan ölümlere kadar çeşitli vakalar geliyor. Bu yaralanma ve ölümlerin yaklaşık yüzde 95'i ‘Amerikan gıda dağıtım merkezleri’ olarak adlandırılan erzak noktalarından geliyor.

Gazze Sağlık Bakanlığı’nın paylaştığı verilere göre, GHF’nin faaliyetlerini başlattığı 27 Mayıs’tan 2 Temmuz’a kadar en az 640 kişi erzak dağıtım merkezlerine giderken öldürüldü. 4 bin 500’den fazla kişinin de yaralandığı aktarılıyor. 

Guardian’a konuşan doktor, GHF’nin yarattığı kaosun halihazırda çökmenin eşiğindeki sağlık sistemine daha fazla yük bindirdiğini belirtiyor: 

Zaten her yatakta bir hasta var ve bu ek vakalar bize inanılmaz bir yük getiriyor. Hastaları acil servisin zemininde tedavi etmek zorunda kalıyoruz. Yaralanmaların çoğu göğüs ve kafaya ateşli silahla yapılan saldırılarla oluşmuş. Bazı hastalar bacakları ve kolları ampute edilmiş halde geliyor.

Uluslararası Kızılhaç Komitesi’nden yapılan açıklamada da doktorların büyük bir yük altında ve çok zor koşullarda çalıştığı ifade ediliyor. Özellikle yaralı sayısında ciddi artış olduğuna dikkat çekiliyor: 

Bir aydan biraz fazla bir sürede tedavi edilen hasta sayısı, önceki yıl boyunca meydana gelen tüm kazalarda tedavi edilen toplam hasta sayısını aştı. Yaralılar arasında bebekler, gençler, yaşlılar ve anneler var. Yaralıların çoğunu genç erkekler ve çocuklar oluşturuyor. Birçok kişi sadece aileleri için yiyecek veya yardım almaya çalıştıklarını söylüyor.

Komitenin Refah’taki hastanesinde çalışan sağlık görevlilerinden Haytam Hasan, günde 30 ya da 40 kişinin ameliyathaneye alındığını belirtiyor.

İsrail ordusu, 7 Ekim 2023’ten beri sürdürdüğü saldırılarda Gazze’deki 36 hastanenin neredeyse yarısını kullanılmaz hale getirdi. Kalan hastanelerse çok düşük kapasitede çalışıyor. Bunlara ek olarak Gazze Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre İsrail, savaşın başından bu yana en az 1580 doktoru ve sağlık görevlisini öldürdü.

Filistinli yetkililer, Netzarim ve Refah bölgelerindeki GHF'ye ait erzak dağıtım noktalarının "insani yardım" kisvesi altındaki ölüm tuzaklarına dönüştüğünü ve İsrail'in sivilleri kasıtlı olarak hedef aldığını savunuyor. İsrail ordusuysa iddiaları reddederek kurallara uymayan kişilere "uyarı ateşi" açıldığını öne sürüyor.

Diğer yandan İsrail Savunma Bakanı Israel Katz, pazartesi günü yaptığı açıklamada, orduya Gazze'nin güneyindeki Refah şehrinde "insani yardım kenti" kurulması talimatını verdiğini duyurmuştu. Gazze'deki tüm sivillerin kademeli olarak bu bölgeye toplanması, daha sonra da başka ülkelere sürülmesi hedefleniyor.

ABD Başkanı Donald Trump'ın Gazze'yi "Ortadoğu'nun Rivierasına" çevirme planı da tepki çekmişti. Trump, Filistinlilerin çevre ülkelere yerleştirilmesiyle bölgenin kontrolünün ABD'ye geçmesini ve Gazze'nin turizm merkezine dönüştürülmesini önermişti. 

Reuters’ın görüştüğü Gazzeliler, ABD ve İsrail’in sürgün planını kabul etmeyeceklerini söylüyor. Filistinli Mansur Ebu Hayer, şu ifadeleri kullanıyor: 

Burası bizim toprağımız. Kime bırakacağız, nereye gideceğiz?

Independent Türkçe, Guardian, Times of Israel, Reuters