Lübnan’da cumhurbaşkanlığı krizinden çıkmak için erken parlamento seçimleri önerisi

Parlamento dengeleri ve siyasi bölünmeler uzlaşmayı engelliyor.

Temsilciler Meclisi Başkanı Nebih Berri, yardımcısı İlyas Bousaab ile görüştü. (NNA)
Temsilciler Meclisi Başkanı Nebih Berri, yardımcısı İlyas Bousaab ile görüştü. (NNA)
TT

Lübnan’da cumhurbaşkanlığı krizinden çıkmak için erken parlamento seçimleri önerisi

Temsilciler Meclisi Başkanı Nebih Berri, yardımcısı İlyas Bousaab ile görüştü. (NNA)
Temsilciler Meclisi Başkanı Nebih Berri, yardımcısı İlyas Bousaab ile görüştü. (NNA)

Lübnan’daki siyasi bölünme ve yeni bir cumhurbaşkanı seçememe, erken parlamento seçimleri yapma fikrini harekete geçirdi. Bu durum, yeni bir cumhurbaşkanı ve bir sonraki aşama konusunda diyalog için karşılıklı koşullar çerçevesinde parlamentoda dengelerin birbirine zıt iki eksen arasında bölünmesinin ardından ilk kez yaşanıyor. Ayrıca bu önerinin uygulamaya konulacağına dair şüpheler ve gerekçeleri hakkında sorular gündeme geliyor.

Meclis Başkanı Yardımcısı İlyas Bousaab’ın Meclis Başkanı Nebih Berri ile bu öneriyi görüşmesinin ardından yaptığı açıklama sürpriz oldu. Öyle ki Berri’ye, ‘parlamento hızlı bir şekilde cumhurbaşkanı seçemezse erken parlamento seçimleri yapmayı ciddi olarak düşünmesini’ önerdiğini açıkladı.

Bousaab, bir televizyon kanalına yaptığı açıklamada “Berri’ye, ‘ülkenin 3-4 ayı kaldıramayacağı için parlamentoda kısa sürede çözüme ulaşamazsak, o zaman erken milletvekilliği seçimini ciddi ciddi düşünelim’ dedim” ifadesini kullandı.

Mevcut meclis, 15 Mayıs 2022 tarihinde seçildi. Ancak siyasi anlaşmazlıklar, seçimden sonra hükümetin kurulmasını engelledi. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre aynı durum, 31 Ekim’den bu yana devam eden cumhurbaşkanlığı boşluğunu sonlandırma meselesinde yaşanıyor. Meclis, bir cumhurbaşkanı üzerinde uzlaşmayı engelleyen siyasi bir bölünme ortasında, cumhurbaşkanını seçmekte 12 kez başarısız oldu. İki rakip güçten herhangi biri, ilk turda bir adayı desteklemek için parlamentonun oylarının üçte ikisini seferber edemedi.

“Eğer bu meclis cumhurbaşkanını seçemiyorsa, diyalog kuramıyorsa bizim için en iyi çözüm erken milletvekili seçimlerine gitmek ve herkesin üzerine düşen sorumluluğu taşımasıdır” diyen Bousaab, “Berri, konuşulanları dinledi, itiraz etmedi ve ‘bakalım haftaya değişiklik olacak mı’ dedi” ifadelerini kullandı. Meclis Başkanı Yardımcısı’nın belirttiğine göre ayrıca Berri, kendisine yaptığı açıklamada “Taraflar diyalog yoluyla bir çözüme ulaşmazlarsa cumhurbaşkanını seçmek için başka bir oturum düzenlemeye hazırım” ifadesini kullandı.

Hizbullah ve Emel Hareketi, Marada Hareketi lideri Süleyman Franciyye’yi desteklerken, Lübnan Kuvvetleri Partisi, Özgür Yurtsever Hareket ve İlerici Sosyalist Parti de eski bakan Cihad Azur’un adaylığına destek veriyor. Azur’un destekçileri, diyaloğu ‘Franciyye konusunda bir diyalog’ olduğu gerekçesiyle reddediyor. Franciyye’nin destekçileri ise karşı tarafın kendi ismini aday listesinden çıkarmak için ön koşul koyduğuna inanıyor. 12 oturum boyunca Franciyye’nin destekçileri, geri çekildi ve bu durum yasal yeter sayısı kaybetmesine yol açtı.

Lübnan Kuvvetleri: Anayasayı uygulama

Lübnan Kuvvetleri Partisi, Bousaab’ın bahsettiği erken seçim gerekçelerini reddediyor. Lübnan Kuvvetleri’nden kaynaklar, Şarku’l Avsat’a şu açıklamada bulundular:

“Oy vermeme nedenleri, seçimlere engel olan, yeter çoğunluğu bozan ve anayasal mekanizmalara uymayanlardan kaynaklanmaktadır. Bir cumhurbaşkanı seçmek için seçim mekanizmasına bağlılık açısından anayasanın söylediklerine bağlı kalınması gerekiyor. Bu mekanizma, cumhurbaşkanını seçmek için açık parlamento oturumlarıyla temsil ediliyor. Meclisteki güç dengesini bozduğu için anayasayı uygulamayan bir siyasi parti var. Bu denge, engelleyici tarafın adayının seçilmesini engelleyen gerçek ve ciddi bir dengedir. Bu sıkıntıyla karşı karşıya kaldıklarında, cumhurbaşkanı adaylarını empoze edemedikleri için erken seçime gitmeyi talep ediyorlar. Anayasaya bağlı kalınması ve yetersayıyı bozmaktan vazgeçilmesi gerekiyor. Ayrıca bu önerinin ilanı, Bousaab’ın Meclis Başkanı Berri’den Özgür Yurtsever Hareket lideri Milletvekili Cibran Basil’e ilettiği, ‘bloğunun bir kısmının, Şii seçmenlerin oylarına ulaştığına dair’ bir mesajdır.”

Uyarılar

Siyasi kapanıklık, 1990’da Lübnan savaşının sona ermesinden bu yana sistemde uzlaşmaya dayalı bir krize işaret ediyor. Bu durum, birçok kişinin ‘Taif Anlaşması’nın tam olarak uygulanması veya uzlaşmaya varmayan alternatiflere gidilmesi’ de dahil sistemi geliştirmek için fikirler öne sürmesine neden oldu. Söz konusu alternatifler arasında, ‘federalizm ve en sonuncusu erken seçim olan Taif Anlaşması’nda belirtilenin daha modernize edilmiş bir versiyonuyla genişletilmiş ademi merkeziyetçiliğin uygulanması’ da yer alıyor.

İnsan hakları aktivistleri, sunulan önerileri ‘egemenliğinden yararlanmayan bir devletin yokluğunda meselenin özünden bir kaçış’ olarak nitelendiriyor. Siyasi araştırmacı ve Anayasa Konseyi’nin eski bir üyesi olan Dr. Antoine Messarra ise Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada şunları söyledi:

“Devletin siyasal işlevleri 4 unsura dayanmaktadır; Tek bir ordunun var olduğu organize gücün tekelleştirilmesi, Lübnan’ın kimlik ve aidiyet açısından Arap olduğunu belirten anayasasının önsözüyle tutarlı tek diplomasi, vergilerin eşit şekilde toplanması, kamu politikalarının inşasıdır.”

 “Bugün Lübnan’da, engelleyici ittifak dahil istisnasız herkesin başına gelen felaketten sonra yapılması gereken, devletin tüm egemen güçleriyle ve herkesin yararına yeniden kurulmasıdır” diyen Messarra, direnişin ‘geçmiş arayışına’ döndüğünü ve Lübnanlıların ‘devlet kavramından yoksun’ olduğunu vurguladı.

Dr. Antoine Messarra sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu gerçekle mücadele iki şekilde gerçekleşir; Birincisi pozisyon yoluyla, ikincisi ise dış müdahaleler gerektirecek bir askeri ve güvenlik çatışmasıyla. Pozisyonun netliği, mücadeleyi önler ve Lübnan’ı korur. Burada Maruni zihniyetine büyük bir sorumluluk düşüyor. Maruniler veya Bkerki demiyorum, cumhurbaşkanlığına talip Marunileri kastediyorum. Sorumluluk; pazarlık, uzlaşma, pozisyon alma, herkese aynı mesafede durma şeklinde değil, net bir tavır almakta özetlenmiştir.”

Messarra ayrıca onların halen kendilerini ‘çözüm başkanları olarak seçilmek ve Lübnan’ın egemenliği ve Arap olan kimliği ve aidiyeti pahasına pazarlık yapmak için konumlandırdıklarını’ vurguladı.

Messarra, devletin niteliğinin birlik olmasına ve anayasanın 49’uncu maddesine göre cumhurbaşkanının görevinin ‘anayasaya saygı göstermek, devlete ve onun egemenliğine saygı yeminini ciddiye almak’ olmasına rağmen bugün Lübnan’daki resmi devletin bir dublör devletle eşleştiğine dikkat çekti.

Bazı potansiyel adayların temel bir konuda akıcılık, mevzilenme ve uzlaşma pratiği yaptıklarına, sessiz kaldıklarına ve sessizliklerinin yankılanmaya başladığına dikkati çeken araştırmacı, “Konu, işgal ve egemenlikten yoksunluk durumlarında dünyada hiçbir anayasanın düzenlenmediği gerçeğine indirgenmiştir. Peki, bu gerçek ortasında ‘devlet dışı’ aşamada yaklaşan seçimleri kim garanti ediyor?” diye sordu. Dr. Messarra ayrıca, ‘askeri çatışmadan kaçınma ve herkesin çıkarına olacak şekilde anayasa ve devlet mantığına başvurma’ gerekliliğine’ vurgu yaptı.

Siyasi araştırmacı, kitlesel bir Hristiyan ayaklanması istediklerini, liderler arasında pazarlık yapan bir başkan değil, bir devlet başkanı istediklerini belirttiği açıklamasını şöyle sonlandırdı:

“Liderlerle anlaşmaya değil, ulusal uzlaşmaya kendini adamış bir başkan gerekiyor. Bu nedenle herkes, toplumsal sözleşmeyi ifade eden, anayasaya ve ulusal uzlaşmaya dayalı bir cumhurbaşkanı aramalıdır. Çünkü merhum Cumhurbaşkanı Fuad Şehab gibi kitabı (anayasayı) taşıyan ve uygulayan bir cumhurbaşkanı seçmezsek, altı yıllık bir krize daha doğru gideriz.”



İsrail'in Güney Lübnan'a düzenlediği saldırıda bir kişi hayatını kaybetti

Aytarun'da İsrail hava saldırısının gerçekleştiği bölgeyi inceleyen sivil savunma mensupları (Sosyal medya)
Aytarun'da İsrail hava saldırısının gerçekleştiği bölgeyi inceleyen sivil savunma mensupları (Sosyal medya)
TT

İsrail'in Güney Lübnan'a düzenlediği saldırıda bir kişi hayatını kaybetti

Aytarun'da İsrail hava saldırısının gerçekleştiği bölgeyi inceleyen sivil savunma mensupları (Sosyal medya)
Aytarun'da İsrail hava saldırısının gerçekleştiği bölgeyi inceleyen sivil savunma mensupları (Sosyal medya)

İsrail ordusunun dün gece ‘Hizbullah altyapısını’ hedef alan saldırılar düzenlediğini duyurmasından saatler sonra Lübnan Sağlık Bakanlığı, İsrail'in bugün Güney Lübnan'a düzenlediği hava saldırısında bir kişinin hayatını kaybettiğini bildirdi.

İki taraf arasında 27 Kasım'dan bu yana ateşkes yürürlükte olmasına rağmen İsrail, özellikle Güney Lübnan'da Hizbullah'a bağlı olduğunu söylediği hedeflere neredeyse her gün saldırı düzenlemeye devam ediyor. İsrail, geçen yıl Hizbullah’la patlak veren savaşın ardından İran destekli grubun kabiliyetlerini yeniden inşa etmesine izin vermeyeceğini vurguladı.

Lübnan Sağlık Bakanlığı bugün, İsrail savaş uçaklarının Aytarun kasabasına ‘bir kişinin ölümüyle sonuçlanan’ saldırı düzenlediğini duyurdu. Böylece Sağlık Bakanlığı'nın salı gününden bu yana İsrail saldırılarında hayatını kaybettiğini açıkladığı kişi sayısı beşe yükseldi. Bakanlık dün, Lübnan'ın güneyinde düzenlenen İsrail saldırılarında iki kişinin hayatını kaybettiğini bildirirken, İsrail ordusu da iki Hizbullah üyesinin hedef alındığını açıkladı. Salı günü ise iki kişi yaşamını yitirirken, İsrail ordusu aralarında bir saha komutanının da bulunduğu iki Hizbullah üyesini hedef aldığını duyurdu.

Lübnan Ulusal Haber Ajansı (NNA) bugünkü hava saldırısının İsrail’e ait bir insansız hava aracı (İHA) tarafından gerçekleştirildiğini ve ‘Aytarun kasabasında bir motosikleti’ hedef aldığını bildirdi. Saldırı, İsrail ordusunun gece boyunca Hizbullah'ın ‘terörist altyapısını’ hedef aldığını duyurmasından kısa bir süre sonra gerçekleşti. Ordu, ‘Hizbullah'ın sivil görünüm altında askeri varlık kurma girişimlerine karşı’ harekete geçeceği uyarısını yineledi.

Hizbullah ile İsrail arasında bir yıldan fazla süren ve Eylül 2024 itibariyle açık bir savaşa dönüşen çatışmanın ardından ABD arabuluculuğunda varılan ateşkes anlaşmasına rağmen İsrail, başta güney ve doğu Lübnan olmak üzere Lübnan'ın çeşitli bölgelerine saldırılar düzenlemeye devam ediyor. Anlaşma, ordunun ve Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Görev Gücü’nün (UNIFIL) İsrail sınırına daha fazla konuşlanması karşılığında Hizbullah savaşçılarının Güney Lübnan'daki Litani Nehri'nin güneyindeki bölgeden çekilmesini ve buradaki askeri yapılarının dağıtılmasını öngörüyordu.

Lübnan, uluslararası toplumu, İsrail'e saldırılarını durdurması ve anlaşma uyarınca 18 Şubat'ta sona eren sürenin ardından kuvvetlerini tuttuğu beş ‘stratejik’ tepeden çekilmesi için baskı yapmaya çağırıyor. Birleşmiş Milletler (BM) ateşkesin yürürlüğe girmesinden bu yana en az 71 sivilin İsrail ateşiyle öldürüldüğünü açıkladı. Hizbullah'ın siyasi kanadı Direnişe Vefa Bloğu milletvekili Hasan Fadlallah geçen hafta düzenlediği basın toplantısında, ateşkesin başlamasından bu yana 186 kişinin hayatını kaybettiğini ve 480 kişinin yaralandığını açıkladı. Fadlallah, hayatını kaybedenler arasında kaç kişinin Hizbullah mensubu olduğunu belirtmedi. Diğer yandan Lübnan Sağlık Bakanlığı AFP'nin ölü sayısını teyit etme talebine yanıt vermedi.