Husi işkencesinden kurtulan bir kişi, mağdurlar için rehabilitasyon merkezi kuruyor

Husi istihbaratı İbb’deki 24 tutukluyu Sanaa’ya nakletti

Yemen’deki Husi işkencesinin tanınan mağduru el-Mameri (İşkence Mağdurları Rehabilitasyon Merkezi)
Yemen’deki Husi işkencesinin tanınan mağduru el-Mameri (İşkence Mağdurları Rehabilitasyon Merkezi)
TT

Husi işkencesinden kurtulan bir kişi, mağdurlar için rehabilitasyon merkezi kuruyor

Yemen’deki Husi işkencesinin tanınan mağduru el-Mameri (İşkence Mağdurları Rehabilitasyon Merkezi)
Yemen’deki Husi işkencesinin tanınan mağduru el-Mameri (İşkence Mağdurları Rehabilitasyon Merkezi)

Yemenli aktivist Cemal el-Mameri, Husi hapishanelerinde maruz kaldığı ağır işkenceler nedeniyle yürüme kabiliyetini kaybettikten sonra, bu hapishanelerdeki tutukluları ve işkence mağdurlarını savunmak için hayatta kalanların rehabilitasyona yönelik bir merkez kurdu.

Bu sırada, darbe örgütünün istihbaratı tarafından İbb şehrinden Sana’daki hapishanelere sevk edilen tutuklu sayısı 24’e yükseldi. Söz konusu kişiler, grubun cezaevlerinden birinde öldürülen bir aktivistin cenazesine katıldıkları gerekçesiyle Mart ayında tutuklanmıştı.

Mameri, 13 Mart 2015’te el konuşan Yemen’in başkenti Sanaa’da tutuklandığında fiziksel olarak sıkıntısız bir durumdaydı. Ancak iki yıl boyunca gizli bir hücrede tutuldu, bu sırada çeşitli işkencelere maruz kaldı ve belirttiğine göre vücudunun çeşitli yerlerinden ateşle doğrudan dağlanırken, elektrik şoku da verildi.

Ancak maruz kaldığı en ciddi işkence, sinirleri hasar görene ve vücudunun sol tarafı felç olana kadar kesintisiz 8 gün boyunca bir sandalyeye bağlanması oldu. Mameri bu işkence sebebiyle artık tekerlekli sandalye kullanıyor ve hala yürüyemiyor.

Husi hapishanelerinin işkence mağdurlarından biri (İşkence Mağdurları Rehabilitasyon Merkezi)
Husi hapishanelerinin işkence mağdurlarından biri (İşkence Mağdurları Rehabilitasyon Merkezi)

Hapis cezasının üçüncü yılında, milis istihbaratı onu diğer tutuklularla birlikte eski Ulusal Güvenlik hücrelerinden birine nakletti. Milis istihbaratı Mameri’yi diğer tutuklularla birlikte eski Ulusal Güvenlik hücrelerinden birine nakletmişti. Gazetecilerin maruz kaldığı işkencelerin yanı sıra tutuklanmasının üzerinden 8 yıl geçmesine rağmen halen milislerin hapishanesinde bulunan bir Yahudiye de tanık oldu.

Genç bir Yahudi olan Libyalı Salim, 4 yıl önce işkence sonucu felç geçirdi. Diğer yandan Sana’daki bir Husi mahkemesi onu serbest bırakma kararı vermesine rağmen, Husi istihbaratı onu serbest bırakmayı kabul etmiyor.

İşkence Mağdurları Rehabilitasyon Merkezi

Hapishaneden 3 yıl sonra çıkan ve yürüyemeyen Mameri, Yemen İşkence Mağdurları Rehabilitasyon Merkezi’nin açılışı sırasında, ihlal ve işkence mağdurlarının rehabilitasyonu için uzmanlaşmış bir merkezin önemini ve merkezin, mağdurların aileleri için yaşam becerileri ve gelir sağlayıcı projeler geliştirme alanında proje ve programlar oluşturmadaki niteliksel rolünü vurguladı. Ayrıca merkezin işkence, yerinden edilme ve zorla kaybetme mağdurları için bir umut ışığı olduğunu ve onlara ve ailelerine ilgi, koruma ve ilgi sağlayacağını söyledi.

Merkez, Husi hapishanelerinde ve gözaltı merkezlerinde insan hakları ihlallerine, işkenceye ve zorla kaybetmeye maruz kalanlara ve ailelerine doğrudan ve dolaylı olarak kaliteli bakım sağlayacak ve savaş sonrası toplumun inşasına katkıda bulunacağını belirtti.

Merkez ayrıca her alanın uzmanları aracılığıyla, adam kaçırma, işkence, zorla kaybetme, zorla yerinden edilme mağdurlarına, evleri bombalanan sivillere tedavi, rehabilitasyon, bilinçlendirme, haklarını savunma, kapasite geliştirme ve mesleki eğitim gibi sosyal destek sağlayacak.

Husi hapishanelerindeki akrabalarının fotoğraflarını taşıyan çocuklar (İşkence Mağdurları Rehabilitasyon Merkezi)
Husi hapishanelerindeki akrabalarının fotoğraflarını taşıyan çocuklar (İşkence Mağdurları Rehabilitasyon Merkezi)

Merkezin yöneticileri, yerel, bölgesel ve uluslararası ortaklarla bir ilişkiler ağı kurmanın yanı sıra ihlal, işkence ve zorla kaybetme suçlarını gözlemlemeyi ve belgelemeyi heyecanla beklerken, adalet ve hakkaniyetin sağlanması, bu suçların faillerinin cezasız kalmaması, mağdurlara tazminat sağlanması, geçiş dönemi adaletinin yerine getirilmesi ve ağır ihlaller işleyenlerden hesap sorulabilmesi için davalarını yerel ve uluslararası düzeyde benimsenmesini de hedefliyor.

Açılış töreni, Hacca vilayetindeki Hacur bölgesinde Husi milislere karşı halk ayaklanmasıyla bağlantılı olarak tutukluların maruz kaldığı ihlallerin ve evleri havaya uçurulanların, zorla yerinden edilenlerin ve mayın kurbanlarının acılarının bir kısmının gözler önüne serilmesi için bir fırsat oldu. Ayrıca Husi milislerinin ihlallerinin mağdurları ve kaçırılanların halen cezaevlerinde bulunan yakınları da konuşma yaptı.

Tutukluların İbb’den nakli

Husi ihlalleriyle ilgili bir bağlamda ve grubun uluslararası alanda tanınan 116 hükümet yetkilisi hakkında 4 ölüm cezası vermesinin ertesi günü, milisler tarafından duruşmalarına hazırlık amacıyla İbb şehrindeki gözaltı merkezlerinden Sanaa’ya nakledilen mahkumların sayısı, Mart ayı sonunda düzenlenen protesto gösterisi ile bağlantılı olan 24 mahkuma yükseldi.

Hükümet kaynakları, milisler tarafından yönetilen bir mahkemenin, meşru hükümetin 116 lideri hakkında dört karar çıkardığını, bu kararlar arasında idam yurt içi ve yurt dışında mallarına el konulmasının yer aldığını bildirdi.

Bunun yanı sıra, İbb’deki yerel kaynaklar, Husi istihbaratının Husi hapishanesinde öldürülen aktivist Hamdi el-Mukhal’ın cenazesine katıldıkları gerekçesiyle tutukladıkları gençlerden 24’ünü transfer ettiğini söyledi. Söz konusu cenaze, milis yönetimine karşı şehirde görülmemiş bir gösteriye dönüşmüştü.

Sanaa’daki Yemenliler gıda yardımı alırken (EPA)
Sanaa’daki Yemenliler gıda yardımı alırken (EPA)

Şarku’l Avsat’a konuşan Kaynaklara göre, bu tutukluların muhtemelen terör suçlamasıyla yargılanmalarının ilk adımı olarak, geçtiğimiz günlerde Sanaa’ya nakledilmeleri 4 grup halinde gerçekleşti. Eylemci el-Mukhal’ın idamına tepki olarak gösteri kendiliğinden gerçekleşirken, milis istihbaratı onları meşru hükümet için çalıştıklarını itiraf etmeye zorlamaya çalışıyor.

Kaynaklar, İbb’de İstihbarat Şubesi’nde kalan tutukluların, evleri basılıp tutuklandığından beri devam eden gözaltı ve kötü muamelenin yanı sıra cenazeye katıldıktan sonra eski mahalle bölgesinde milis yönetimine karşı sloganlar attıklarına yönelik ithamları protesto eden kişilerin süresiz açlık grevine devam ettiğini bildirdi.

Şehir sakinleri, grubun hala eski mahalle bölgesine istihbarat kontrolü uyguladığını, takipçileri aracılığıyla mahalle sakinlerinin hareketlerini, konuşmalarını ve sosyal medyadaki paylaşımlarını izlediğini ayrıca tutukluların ailelerini, medyaya veya uluslararası insan hakları kuruluşlarına herhangi bir açıklama yapmaları halinde misilleme yapmakla tehdit ettiğini belirtti.



Ukrayna’nın ATACMS füzelerini kullanması Moskova ve Washington arasında doğrudan bir savaşın başlaması korkularını artırdı

ABD Başkanı Joe Biden ve Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy 25 Eylül'de New York'ta bir araya geldiler (AFP)
ABD Başkanı Joe Biden ve Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy 25 Eylül'de New York'ta bir araya geldiler (AFP)
TT

Ukrayna’nın ATACMS füzelerini kullanması Moskova ve Washington arasında doğrudan bir savaşın başlaması korkularını artırdı

ABD Başkanı Joe Biden ve Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy 25 Eylül'de New York'ta bir araya geldiler (AFP)
ABD Başkanı Joe Biden ve Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy 25 Eylül'de New York'ta bir araya geldiler (AFP)

Con Coughlin

ABD Başkanı Joe Biden'ın, Kiev'e, Amerikan menşeli balistik füzeleri Rusya topraklarında kullanma izni verme kararı, görev süresinin son günlerinde savaşın büyük ölçüde tırmanacağına dair korkuları arttırdı.

Bazı eleştirmenler, özellikle Ukrayna'dakiler, bu kararın çok geç verildiğini ve Ukrayna'nın savaş çabalarının seyri üzerinde gerçek bir etki yaratmaya yetmediğini savunuyor.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy birkaç aydır ABD ve diğer müttefiklerinden, İngiltere yapımı Storm Shadow gibi uzun menzilli füzelerini, Kırım gibi işgal altında bulunan Ukrayna topraklarındaki Rus mevzilerini vurmakla sınırlamak yerine, Rusya topraklarında kullanmasına izin vermelerini istiyordu.

ABD ordusu bu füzelerin fırlatılması için kullanılan uydu ve istihbarat sistemlerinin çoğunu kontrol ettiğinden, Ukraynalılar Washington'dan doğrudan izin almadan bu füzeleri kullanmakta büyük güçlük çekiyor.

Biden yönetimi daha önce bu silahların Rusya içindeki hedeflere karşı kullanılmasına izin verme konusunda isteksiz davranmış ve bunun Kremlin tarafından büyük bir tırmanmaya yol açacağından korkmuştu. Biden'ın Ukraynalıların uzun menzilli füzeleri Rusya’nın derinliklerini hedef almak için kullanmasına izin verme konusunda aldığı gecikmiş karar, Biden yönetiminin politikasında önemli bir değişiklik olsa da savaşın bu son aşamasında ne kadar etkili olacağına dair soru işaretleri ortaya çıktı.

Biden yönetimi daha önce uzun menzilli füzelerin Rusya topraklarındaki hedeflere karşı kullanılmasına izin verme konusunda isteksiz davranmış ve bunun Kremlin tarafından savaşta büyük bir tırmanışın gerekçesi olarak kullanılmasına yol açacağından korkmuştu.

Ukraynalılar, Beyaz Saray uzun menzilli füzelerin kullanılmasına izin vermeden önce Donald Trump'ın gelecek yıl başkanlık görevini devralmasıyla başlaması beklenen olası ateşkes görüşmelerine hazırlık olarak, Rusya'nın Ukrayna'nın doğusunda daha fazla toprak işgal etme girişimlerine karşı topraklarını savunmak için mücadele ettiler.

ABD’nin seçilmiş Başkanı Trump’ın göreve geldikten sonra uzun süredir devam eden savaşı ‘24 saat içinde sona erdireceğini’ söyleyerek övünmesi, her iki tarafı da barış için gelecekte olası bir müzakere sürecine girmeden önce savaş alanında mümkün olduğunca fazla üstünlük elde etme çabasına itti.

Rusya, Ukrayna'nın doğusunda daha fazla toprak işgal etmeye yoğunlaştırırken, Ukrayna ordusu, yaz boyunca Kursk bölgesinin güneyinde ele geçirdiği Rus topraklarını korumaya çalıştı. Çünkü burası gelecekteki herhangi olası barış müzakeresi sürecinde önemli bir koz olabilir.

Ancak Rusya ordusu, Kursk'ta Ukrayna'nın eline geçirdiği bölgeyi geri almaya çalışıyor. Bu çerçevede kısa süre önce Rusya’yı desteklemek üzere Kuzey Kore’den 10 bin asker getirildi.

Kuzey Korelilerin savaş sahasına inmeleri, Rusya’nın savaş çabalarında büyük bir tırmanış anlamına geliyor. Biden yönetimini, Ukraynalıların MGM-140 Ordu Taktik Füze Sistemi (ATACMS) gibi uzun menzilli Amerikan yapımı füzeleri kullanmalarına izin verme konusunda daha önce sergilediği çekimser tutumu tersine çevirmeye ittiğine inanılan nedenlerden biri de bu.

Ukraynalıların bu silahları, Rusların büyük bir karşı saldırı planladığı söylenen Kursk'ta ele geçirdikleri bölgeyi kontrol altında tutmak için kullanmak istedikleri bildiriliyor.

Washington'dan gelen haberlere göre Biden’ın Ukrayna’ya füzeleri Rusya topraklarına karşı kullanma izni vermesinin ardından, Rusya’ya ait yüzlerce askeri üs ve tesis Ukrayna ordusunun vuruş menziline girdi.

Başkanlık görevinden 20 Ocak'ta ayrılacak olan Biden'ın Kiev'e başlangıçta ATACMS füzelerini Rusya'nın batısındaki Kursk bölgesinde bulunan Rus ve Kuzey Kore güçlerini vurmak için kullanabileceğini söylediği biliniyor.

Bu silahların Ukrayna'nın bocalayan savaş çabaları için ne kadar önemli olduğu, Ukrayna'nın Washington'ın izniyle Rusya'nın Bryansk şehrindeki Ukrayna sınırına yaklaşık 75 mil uzaklıkta bulunan Karaçev şehrindeki bir mühimmat deposunu altı adet ATACMS füzesiyle vurmasının ardından daha iyi anlaşıldı.

Biden'ın Ukrayna'ya Rusya içindeki hedefleri vurmak için füze kullanma izni vermesinin ardından yüzlerce Rus askeri tesisi ve üssü saldırı menziline girdi.

Elbette bu silahların kullanılması Ukrayna’daki savaşta büyük bir tırmanışın olması riskini artırıyor. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in uzun menzilli füzelerin kullanıldığı bir saldırıya karşılık olarak nükleer saldırı yetkisi veren kararnameyi imzaladığının ortaya çıkmasının ardından, Moskova’nın ATACMS füzeleriyle gerçekleştirilen Ukrayna’nın son saldırısına ‘uygun ve somut’ bir misillemede bulunma sözü vermesi de bu tırmanış riskini güçlendiriyor.

Her ne kadar Rus yetkililer resmi nükleer doktrininde değişiklik yapılması kararının birkaç haftadır müzakere edilmekte olduğunu doğrulamış olsalar da Kremlin'in politika değişikliğini teyit etmesi, Biden yönetiminin Ukrayna'nın Rusya'ya Amerikan yapımı uzun menzilli füzeleri Rusya topraklarına karşı kullanmasına izin verme kararına bir yanıt gibi görünüyor.

Putin’in imzaladığı kararnameye göre Rusya, silahlı insansız hava araçları (SİHA) ya da füzeler gibi gelişmiş silahlarla yapılan bir saldırıya nükleer silahlarla karşılık verebilir. Moskova ayrıca, İngiltere ve ABD gibi nükleer silahlara sahip müttefikleri tarafından desteklendiği takdirde, Ukrayna gibi nükleer silahlara sahip olmayan bir devlete karşı da nükleer silah kullanabilir.

Kremlin sözcülerinden biri tarafından yapılan açıklamada, ‘İlkelerimizi mevcut duruma göre ayarlamak gerekliydi” ifadeleri kullanıldı. Sözcü güncellemeyi, uluslararası düzeyde incelenmesi gereken ‘çok önemli bir belge’ olarak tanımladı.

Biden'ın ATACMS kullanımına yetki verme kararının yeni Başkan Trump yönetimini etkileyecek olması dikkate değer. Şarku’l Avsat’ın Majalla'dan aktardığı analize göre seçilmiş Başkan Trump, göreve geldikten sonra başlıca önceliğinin ‘Ukrayna'daki savaşı tırmandırmak değil, sona erdirmek olacağını’ belirtmesi önemli.

Ukrayna meselesi, Trump ve Biden'ın bir sonraki yönetimin geçiş planlarını görüşmek üzere geçtiğimiz hafta Beyaz Saray'da bir araya geldiklerinde görüşülen başlıca konulardan biriydi. ABD basınında yer alan haberlere göre yakında Beyaz Saray’dan ayrılacak olan Başkan Biden, Ukrayna'yı desteklemenin ABD'nin çıkarına olduğunu açıkça ifade etti.

Biden, Trump’a Vladimir Putin ve yeniden canlanan Rusya'nın savaş alanında başarı elde etmesine izin vermenin, Washington'ı Avrupa'da daha geniş çaplı bir kara savaşına sürükleyebileceğini söyledi.

Trump, seçim kampanyası sırasında bu argümanları reddetmiş olsa da göreve geldikten sonra diğer seçenekleri değerlendirmeye istekli olduğuna dair birtakım göstergeler var.

Ancak öyle ya da böyle tüm göstergeler, Ukrayna'daki çatışmanın, sadece Kiev ve Moskova için değil, tüm dünya için yansımaları olabilecek yeni ve daha kanlı bir aşamaya girmek üzere olduğunu gösteriyor.

*Bu analiz Şarku'l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.