Sudan Egemenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Agar: Hartum’daki durum felaket

Agar, tüm ateşkese saygı duyduklarını vurguladı.

Sudan Egemenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Malik Agar. (Twitter)
Sudan Egemenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Malik Agar. (Twitter)
TT

Sudan Egemenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Agar: Hartum’daki durum felaket

Sudan Egemenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Malik Agar. (Twitter)
Sudan Egemenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Malik Agar. (Twitter)

Sudan Egemenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Malik Agar, Sudan’da savaşan taraflar arasındaki tüm ateşkese saygı duyduğunu belirtti. Ancak uygulama mekanizmalarından yoksun olduklarını kaydetti.

Agar, Al Qahera News haber kanalı tarafından dün yayınlanan bir röportajda, “Ateşkes girişimlerinde, Hızlı Destek Kuvvetleri’nin hastanelerden ve yerleşim bölgelerinden çekilmesine vurgu yapıyor. Ancak bunun nasıl olduğunu açıklamıyor. Bunun açıklanması gerekiyor” dedi.

Agar, Sudan’daki mevcut krizin nedenlerine ilişkin şunları söyledi:

“Sebepler çok çeşitli. Ancak Sudan’da ters giden iki konu var. Birincisi, savaşın sona ermesiyle bitmeyen dost güçlerin oluşumu. İkinci konu ise Sudan’daki demokratik geçiş.”

Agar, Sudan’da söz konusu olayların tekrarlanmaması gerektiğine dikkat çekerek, Batı Darfur Valisi’nin öldürülmesinin vahşice olduğunu söyledi.

Agar, Sudan’daki siyasi güçlerin Hartum’daki durumu felaket olarak nitelendirerek savaşa karşı olduğunu vurguladı.

Agar ayrıca Mısır’ın kardeş rolü ve Sudanlıları kabul etmedeki misafirperverliği için Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi’ye teşekkür ettiği açıklamasını şöyle sürdürdü:

“Herhangi bir ülkede birden fazla ordunun bulunması onu istikrarsızlığa karşı savunmasız kılıyor. Askeri güçleri olan tüm hareketlerin güçlerini orduya entegre etmesi gerekiyor.”

Sudan Nisan ayı ortasından bu yana, bir yandan Abdulfettah el-Burhan liderliğindeki Sudan Ordusu ile diğer yandan Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti) liderliğindeki Hızlı Destek Kuvvetleri arasında geçen çatışmalara tanık oluyor. Şarku’L Avsat’ın edindiği bilgilere göre çatışmalar yüzlerce kişinin ölümüne ve binlerce kişinin yerinden edilmesine yol açtı. Suudi Arabistan-ABD arabuluculuğu, tarafların temsilcileriyle birden fazla ateşkes konusunda görüş birliğine varmayı başardı.

 



2025'in ilk yarısında Batı Şeria'da Filistinlilere yönelik 11 binden fazla saldırı gerçekleştirildi

İşgal altındaki Batı Şeria'da El Halil'in kuzeyinde inşa edilen yeni bir İsrail yerleşim karakoluna bakan Filistinli çocuklar, 6 Temmuz 2025 (AFP)
İşgal altındaki Batı Şeria'da El Halil'in kuzeyinde inşa edilen yeni bir İsrail yerleşim karakoluna bakan Filistinli çocuklar, 6 Temmuz 2025 (AFP)
TT

2025'in ilk yarısında Batı Şeria'da Filistinlilere yönelik 11 binden fazla saldırı gerçekleştirildi

İşgal altındaki Batı Şeria'da El Halil'in kuzeyinde inşa edilen yeni bir İsrail yerleşim karakoluna bakan Filistinli çocuklar, 6 Temmuz 2025 (AFP)
İşgal altındaki Batı Şeria'da El Halil'in kuzeyinde inşa edilen yeni bir İsrail yerleşim karakoluna bakan Filistinli çocuklar, 6 Temmuz 2025 (AFP)

Filistin resmi istatistikleri, bu yıl içinde Batı Şeria'daki Filistinlilere yönelik ordu ve yerleşimci saldırılarının 11 bini aştığını gösterdi.

Ayrım Duvarı (Utanç Duvarı) ve Yahudi Yerleşim Birimleriyle Mücadele Konseyi Başkanı Mueyyed Şaban, 2025 yılının ilk yarısında işgal devleti tarafından gerçekleştirilen toplam saldırı sayısının, yerleşimci milisler de dahil olmak üzere çeşitli İsrail kurumları tarafından gerçekleştirilen 11 bin 280 saldırıya ulaştığını bildirdi.

Şaban düzenlediği basın toplantısında, “Saldırıların şekli, sayısı ve niteliğindeki bu önemli artış, işgal devletinin Gazze Şeridi'nde ve Filistinlilerin bulunduğu tüm yerlerde halkımıza karşı yürüttüğü saldırganlıkla eş zamanlı geliyor” dedi.

Şaban, konseyin bu yılın ilk yarısında Batı Şeria'da meydana gelen saldırıları belgeleyen yıl ortası raporunu inceliyordu. ‘İşgal devletinin Filistin topraklarına saldırıları ve sömürgeci genişleme tedbirleri’ başlıklı rapora göre bu saldırılar, sahada gerçekleri dayatmaktan (toprak gaspları, sömürgeci genişleme ve zorla yerinden etme) saha infazlarına, arazi sabotajlarından buldozer operasyonlarına, ağaçların sökülmesinden mülklere el konulmasına, Filistin coğrafyasının bağlarını kesen kapatma ve kontrol noktalarına kadar uzanıyordu.

Saldırılar bin 975 saldırı ile Ramallah’ta yoğunlaşırken, bunu bin 918 saldırı ile El Halil ve bin 784 saldırı ile Nablus izledi.

Siyasi destekli saldırılar

Rapor, Batı Şeria'nın İsrail'deki siyasi düzeyin desteğiyle art arda gelen yerleşimci saldırılarına tanık olduğu bir dönemde geldi.

İşgal Edilmiş Topraklarda İnsan Hakları için İsrail Bilgi Merkezi (B'Tselem), yerleşimci şiddetinin hükümet politikasının parçası olduğunu ve İsrail apartheid rejiminin Filistin topraklarına el koymayı genişletme ve tamamlama stratejisinin bir uzantısı olarak resmi devlet yetkililerinin buna izin verdiğini, olanak sağladığını ve katıldığını bildirdi.

Şaban, yerleşimcilrin toplamda 2 bin 153 saldırıya ulaştığını ve ‘dört sivilin şehit olmasına neden olduğunu’ vurguladı.

Rapora göre yerleşimci saldırıları, ‘Filistin köylerine saldırmak, buralardaki insanlara şiddet uygulamak, sahipleri içerideyken evleri ateşe vermek, vatandaşlara ateş etmek, yerleşim karakolları kurmak, vatandaşların topraklarını kontrol etmek, sokaklara ve araçlara saldırmak , organize ve tehlikeli saldırılar başlatmak’ arasında değişiyordu.

Bu saldırılar Ramallah (491), El Halil (409) ve Nablus (396) vilayetlerinde yoğunlaştı.

Filistin istatistiklerine göre, yerleşimciler geçtiğimiz 2024 yılı boyunca 2 bin 400 saldırı gerçekleştirdi.