Kurban Bayramı öncesinde Husiler haraç kampanyası başlattı

Husiler, Yemen’deki cephelere kurbanlık bağışı yapılması ve barınma ücreti ödenmesi zorunluluğu getirdi

İki Yemenli, başkent Sana’daki bir pazarda satmak için bir arabada patates taşıyor (Reuters)
İki Yemenli, başkent Sana’daki bir pazarda satmak için bir arabada patates taşıyor (Reuters)
TT

Kurban Bayramı öncesinde Husiler haraç kampanyası başlattı

İki Yemenli, başkent Sana’daki bir pazarda satmak için bir arabada patates taşıyor (Reuters)
İki Yemenli, başkent Sana’daki bir pazarda satmak için bir arabada patates taşıyor (Reuters)

Kurban Bayramı’nı fırsat bilen Husiler, kontrolleri altındaki çeşitli şehirlerde tüccarları ve dükkân sahiplerini hedef alan yeni bir haraç alma kampanyası başlattı. Kamu kurumları, devlet kurumları ve üniversiteler de yeni kampanyadan etkilendi. Ayrıca konutlara da yeni haraçlar uygulanmaya başlanırken, bu duruma adam kaçırma, mülke zarar verme ve gasp eylemleri de ekleniyor.

Husilerin söz konusu eylemi, kontrolü altındaki resmi kurumları kapsayacak şekilde genişletildi. Öyle ki bu kurumlara cephedeki milislerin bayram ihtiyaçlarının karşılanması çağrısı yapıldı. Ayrıca kurbanlık hayvanların yanı sıra büyük tüccarlara ve dükkân sahiplerine bağışlanması gereken giysiler, hediyeler ve yiyeceklerin cephelere bağışlanması istendi.

Husi darbeciler, İbb vilayetindeki (başkent Sana’nın 193 km güneyinde) bazı yetkilileri, cephedeki savaşçılara çeşitli nakdi ve ayni bağışlara ek olarak 2 bin 705 canlı hayvan bağışlamaya zorladı.

FOTO: Husi darbeciler, resmi makamlara cephedeki milislere canlı hayvan bağışlamaları çağrısı yaptı (Twitter)
Husi darbeciler, resmi makamlara cephedeki milislere canlı hayvan bağışlamaları çağrısı yaptı (Twitter)

Husi milisler, İbb Üniversitesi, Cable şehrinde bulunan fakültelerine, eğitim, sağlık, vergi ve finans dairelerine, zekat dairesine, vakıflara, iletişim, temizlik ve petrol şirketine bağışlanmasını talep ettikleri büyükbaş hayvanları dağıttı.

Geçtiğimiz aylarda Husi darbesinin çeşitli isimler altında dayattığı haraç alma kampanyaları protesto edilmişti. Geçen Ramazan ayının sonunda Zamar şehrinde bir genç, kaldırımdaki bir tezgâhta satış yapmasına engel olunduğu için mallarını yaktı. Bir dizi sokak satıcısı da kendilerine uygulanan ve büyük zarar ettikleri haraçlar nedeniyle Sana’da aynı şeyi gerçekleştirdi.

Konut vergileri

Husiler, cephelerdeki milislerini desteklemek için başkent Sana’daki konut sahiplerinden de yeni haraçlar alıyor.

Şarku’l Avsat’a konuşan Sana’daki yerel kaynaklar, Husi liderlerin mahalle yetkililerini her birinin üzerinde ev sahibinin adının ve ‘Kolay da olsa zor da olsa sefere çıkın ve mallarınızla canlarınızla Allah yolunda cihat edin’ ayetlerinin yazılı olduğu boş zarfları dağıtmaya mecbur ettiğini bildirdi.

Husi liderler, ödeme ve bağış yapmayı reddedenleri ağır cezalarla tehdit etti. Bu durum ise birçok vatandaşı, özellikle yaklaşan Kurban Bayramı ve bunun birçok gerekliliği ile karşı karşıya kaldıkları zorlu yaşam koşullarına rağmen “bağış yapmaya” mecbur bıraktı.

Foto: Darbeci Husiler, temizlik ve trafik sıkışıklığını önleme bahanesiyle başkent Sana’nın kuzeydoğusundaki bir pazarı yıkıyor (Husi medyası)
Darbeci Husiler, temizlik ve trafik sıkışıklığını önleme bahanesiyle başkent Sana’nın kuzeydoğusundaki bir pazarı yıkıyor (Husi medyası)

Sana’nın kuzeyindeki el-Hasba Mahallesi’nde bulunan er-Rouni pazarında bir Husi lider, silahlı adamlarıyla birlikte sokak satıcılarına ve tezgah sahiplerine saldırdı. Birçok satıcı tarafından kullanılan tüm malları, ekipmanları, büfeleri ve arabaları kasten imha etti. Ayrıca hiçbir sebep açıklamadan bazı milislerin satıcıların mal ve eşyalarını gasp etmelerine izin verdi.

Sana’daki kaynaklara göre söz konusu Husi lider, silahlı adamları ve bir dizi yağmacı çete üyesiyle aniden pazara baskın düzenledi. Ayrıca satıcıları ihlaller yapmakla ve cepheleri ve milisleri desteklemek için kendilerinden istenen parayı ödememekle suçlayarak saldırı başladı.

Satıcılar, milisler lehine kendilerinden istenen tüm meblağları ödediklerini kanıtlamaya çalışsalar ve senetleri gösterseler de Husi lider onlara itiraz etme fırsatı vermedi. Satıcıları dinlemeye isteksiz olan Husi lider, takipçilerini saldırı ve yağmalamaya yönlendirmeden önce mallarını pazardan çıkarmaları için satıcılara birkaç dakika verdi.

Seyyar satıcılar kovalandı

Öte yandan başkent Sana’nın batısındaki Manaha kasabasında Husi milisler, temizlik, gelişigüzel görünümleri ve trafik sıkışıklığını ortadan kaldırma gerekçesiyle halka açık yolların kenarlarına yayılmış seyyar satıcıları ve tezgah sahiplerini kovaladı ve mallarına el koydu.

Bu keyfi tedbirler ise ilçe halkı tarafından kınandı. Ancak Husilere bağlı medya organları tarafından yayınlanan haberler, ortaya koyulan eylemlerin halk tarafından kabul gördüğünü iddia etti. Ancak bu iddia ise, sokak satıcılarının kendilerine dükkanlarda satılanlardan daha ucuza mal sağladığını açıklayan vatandaşlar tarafından yalanlandı.

Darbeci Husiler, halkı milislere bağış yapmaya zorluyor (Twitter)
Darbeci Husiler, halkı milislere bağış yapmaya zorluyor (Twitter)

Özellikle sokak satıcıları, insanları ihtiyaçlarını karşılamak için büyük şehirlere ve büyük pazarlara gitme zahmetinden kurtardığı için halk, ülkedeki zor ekonomik koşullar ve kötüleşen insani kriz ortasında sokak satıcılarının gelir kaynaklarının hedef alınmasına karşı öfkesini dile getirdi.

Husi milislere ait medya organlarına göre bayındırlık işleri ve belediye ofisleri, geçtiğimiz günlerde pazarları izlemek ve tüccarların, dükkân sahiplerinin ve sokak satıcılarının temizlik ve trafik kurallarına olan bağlılıklarını takip etmek için toplantılar gerçekleştirdi. Esnaflar ise bu durumu, kendilerine şantaj yapmak, tüccar ve satıcılara vergi ve telif ücreti yüklemek için bir gerekçe olarak nitelendiriyor.



Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
TT

Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)

Gazze Şeridi’nde şu anda tıkanma yaşayan ateşkes anlaşması, Hamas’ın ikinci aşamada öngörülen idari ve güvenlik düzenlemelerine ilişkin çekinceleri ve kamuoyuna yansıyan talepleriyle yeniden gündeme düştü. Bu gelişme, ABD’den ikinci aşamaya geçiş konusunda ‘perde arkasında’ yürütülen çabalara dair açıklamaların yapıldığı bir döneme denk geldi.

Hamas’ın dün açıkladığı ve silahsızlanma, barış konseyi, istikrar güçleri ile Gazze Şeridi’nin yönetimi için bir komite oluşturulmasına ilişkin dört ana başlığı içeren bu çerçeveye dair değerlendirmelerde görüş ayrılığı yaşanıyor. Şarku’l Avsat’a konuşan bazı uzmanlar, söz konusu taleplerin ikinci aşamaya geçişi zorlaştıran krizleri ortaya koyduğunu ve hareketin üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik manevralar olduğunu savunurken, diğerleri ise İsrail kaynaklı engellere rağmen Hamas’ın anlaşmayı uygulama konusunda ciddiyetini yansıttığı görüşünü dile getiriyor.

ABD Başkanı Donald Trump tarafından önerilen ve geçtiğimiz ekim ayında Gazze’de ateşkes sağlanmasına temel oluşturan barış planı, başkanlığını Trump’ın üstleneceği bir barış konseyi kurulmasını, bu konseyin Filistinli teknokratlardan oluşan bir komiteyi denetlemesini, Hamas’ın silahsızlandırılmasını, savaş sonrası Gazze yönetiminde rol almamasını ve istikrar güçlerinin konuşlandırılmasını öngörüyor.

Hamas’ın Gazze’deki lideri Halil el-Hayye, hareketin kuruluşunun 38. yıl dönümünde yaptığı açıklamada, silahın işgal altındaki halklar için uluslararası hukukla güvence altına alınmış bir hak olduğunu belirterek, bu hakkın korunmasını ve bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını güvence altına alan her türlü önerinin incelenmesine açık olduklarını ifade etti.

El-Hayye, Trump planında yer alan ve ABD Başkanı’nın liderliğinde kurulması öngörülen barış konseyinin görevinin, ateşkes anlaşmasının uygulanmasını gözetmek, finansmanı sağlamak ve Gazze Şeridi’nin yeniden imarını denetlemek olduğunu vurguladı. Filistinliler üzerinde ‘her türlü vesayet ve manda uygulamasını’ ise reddettiklerini söyledi.

Gazze Şeridi’nin yönetimi için Filistinli bağımsız isimlerden oluşan bir teknokratlar komitesinin derhal kurulması çağrısında bulunan el-Hayye, Hamas’ın tüm alanlardaki yetkileri bu komiteye devretmeye ve görevlerini kolaylaştırmaya hazır olduğunu kaydetti. Kurulması planlanan uluslararası gücün görevinin ise Gazze sınırlarında ateşkesi korumak olması gerektiğini vurguladı.

El-Hayye ayrıca, arabuluculara ve özellikle ‘temel garantör’ olarak nitelendirdiği ABD yönetimi ile Başkan Trump’a, İsrail’i anlaşmaya saygı göstermeye ve uygulamaya zorlamak için çalışmaları, anlaşmanın çöküşe sürüklenmesine izin vermemeleri çağrısında bulundu.

asdfr
Başlarında yük taşıyan kadınlar, Gazze Şeridi'nin güneyinde yerinden edilmiş Filistinlilere barınak sağlamak için temizlenmiş araziye kurulan çadırların önünden geçiyor. (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk geçen hafta yaptığı açıklamada, ateşkesin ilan edilmesinden bu yana Gazze’de sarı hattın gerisinde kalan bölgede 350’den fazla İsrail saldırısının belgelendiğini ve en az 121 Filistinlinin hayatını kaybettiğini söyledi. Öte yandan Hamas liderlerinden Raid Saad, cumartesi günü İsrail’in Gazze’de aracını hedef alan saldırısında öldürüldü.

İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi amaçlayan planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalışmalar yürüttüğünü ve çok uluslu uluslararası gücün gelecek aydan itibaren bölgede göreve başlamasının planlandığını belirtti. İsrail Yayın Kurumu’na göre, ABD’li yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

İsrail Kanal 14 televizyonu, kasım ayının sonlarında yaptığı bir haberde, ABD’nin uluslararası istikrar gücünün Gazze’de konuşlandırılması için tarih olarak ocak ayının ortasını belirlediğini, nisan ayı sonunu ise bölgedeki silahsızlanma sürecinin tamamlanması için nihai takvim olarak öngördüğünü aktarmıştı. Kanal, bu hedeflerin gerçeklikten kopuk bir beklenti olduğunu ve sürecin yeniden ertelenebileceğini kaydetmişti.

El-Ehram Stratejik Araştırmalar Merkezi’nde İsrail meseleleri uzmanı olan Mısırlı analist Dr. Said Ukkaşe, Hamas’ın ortaya koyduğu çerçevenin ikinci aşamada ilerleme ihtimalinin zayıf olduğunu gösterdiğini ve bunun daha fazla İsrail saldırısını tetikleyebileceğini savundu. Ukkaşe, bu tutumun, tehlikeli koşullar altında ilerleyen ikinci aşama yükümlülükleri öncesinde Hamas üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik ‘manevralar’ olduğunu ifade etti.

Hamas dosyasına odaklanan Filistinli siyaset analisti İbrahim el-Medhun ise İsrail’in anlaşmayı sabote etmeye yönelik tekrarlanan engellerine rağmen ikinci aşamaya geçilmesi ve uygulanmasının kaçınılmaz olduğunu dile getirdi. Silah meselesine ilişkin olarak Hamas’ın, Filistin iç kamuoyunda derinlemesine bir diyalog yürüttüğünü, Kahire’deki arabulucularla da şeffaf ve açık görüşmeler yaptığını belirten el-Medhun, tüm taraflarca kabul edilebilecek bir vizyonun şekillenebileceğini ve hareketin barış güçlerinin varlığına açık olduğunu söyledi.

Hamas’ın ortaya koyduğu bu çerçeveye arabulucuların henüz yorum yapmadığı bir ortamda, Mısır Dışişleri Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati’nin, İngiliz mevkidaşı Yvette Cooper ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde Gazze’de geçici bir uluslararası istikrar gücünün konuşlandırılmasının önemini vurguladığını bildirdi. Abdulati, ateşkesin sürdürülebilirliğinin sağlanması ve Trump planının ikinci aşamasına ilişkin yükümlülüklerin uygulanmasının önemine dikkat çekti.

Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) düzenlenen Sir Bani Yas Forumu’na katılımı sırasında konuşan Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına geçilmesinin gerekliliğini ve uluslararası istikrar gücünün oluşturulmasının önemini yineledi.

Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, cuma günü gazetecilere Gazze anlaşmasındaki gelişmelere ilişkin yaptığı açıklamada, “Barış anlaşmasının ikinci aşamasına yönelik olarak şu anda perde arkasında çok sayıda sessiz planlama yürütülüyor… Kalıcı ve sürdürülebilir bir barış sağlamak istiyoruz” ifadelerini kullandı.

ABD’nin Wall Street Journal gazetesi, cumartesi günü yetkililere dayandırdığı haberinde, Trump yönetiminin Gazze Şeridi’nde istikrarı sağlamak amacıyla bir ABD’li generalin komutasında 10 bin askerden oluşan çok uluslu bir güç oluşturmayı hedeflediğini aktardı. Haberde, bazı ülkelerin, gücün görev kapsamının Hamas’ın silahsızlandırılmasını da içerebileceğine yönelik çekinceleri nedeniyle henüz asker göndermediği belirtildi.

Gazete ayrıca ABD Dışişleri Bakanlığı’nın, Gazze’de konuşlandırılması planlanan bu güç için yaklaşık 70 ülkeden askerî veya mali katkı talebinde bulunduğunu, ancak yalnızca 19 ülkenin asker göndermeye ya da ekipman ve lojistik destek gibi farklı şekillerde katkı sunmaya istekli olduğunu yazdı.

Ukkaşe, Trump’ın 29 Aralık’ta İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yapacağı görüşmede ikinci aşamanın başlatılması için baskı kuracağını öngörerek, İsrail’in bu aşamaya girmeyi kabul edeceğini ancak çekilmelerin uygulanmasına ilişkin müzakerelerin süresiz biçimde uzayabileceğini söyledi.

El-Medhun ise Kahire’nin İsrail kaynaklı engellerin farkında olduğunu ve anlaşmanın başarısızlığa uğramasına yol açabilecek muhtemel İsrail gerekçelerini ortadan kaldırmak için ikinci aşamaya geçişin hızlandırılmasını talep edeceğini ifade etti.


Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
TT

Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)

Tunus'un merkezindeki Kayravan şehrinde, cumartesi akşamı, polis ve gençler arasında art arda ikinci gece çatışmalar yaşandı.

Ailesinin ifadesine göre, çatışmalar bir kişinin polisin kovalamacası ve ardından kendisine yönelik şiddet sonucu ölmesinin ardından patlak verdi. Ölen kişinin akrabaları, ehliyetsiz motosiklet kullandığını ve bir polis aracı tarafından takip edildiğini söylüyor. Ardından dövülerek hastaneye kaldırılan adam, hastaneden kaçmayı başardı. Cumartesi günü geçirdiği kafa travması sonucu hayatını kaybetti.

Tunus'ta da yüzlerce kişi, muhalefet dernekleri ve partilerinin çağrısına yanıt olarak, dördüncü hafta üst üste başkentte "özgürlükleri savunmak ve Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarını protesto etmek" amacıyla gösteri düzenledi.


Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
TT

Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)

Lübnan-İran ilişkileri çok hassas bir aşamaya geldi ve şu anda, İran liderliği kararını verip Lübnan işlerine müdahalesini durdurmadığı sürece, kontrolden çıkma ve önlenemez olumsuz sonuçlar doğurma riskiyle karşı karşıya. Önde gelen bir siyasi kaynak Şarku’l Avsat'a durumu böyle aktardı. İran'ın Beyrut'taki elçileri müdahaleyi reddederken, Lübnan'daki resmi makamlar müdahaleyi kanıtlayan delillere sahip olduklarını vurguluyor.

Kaynak, İran'ın müdahalesine örnekler verdi; bunlardan ilki, resmi davet olmadan elçilerin gelmesiydi ve resmi görüşmelerinin çoğunun, Hizbullah, Hamas ve İslami Cihad hareketlerinin önderliğindeki görüşmelerini haklı çıkarmak için siyasi bir kılıf sağlama bağlamında kaldığını vurguladı.