Mısır uluslararası dezenformasyona karşı imajını düzeltmeyi hedefliyor

Mısır Devlet Enformasyon Servisi, The Economist tarafından hazırlanan haberi gazeteci ahlakına aykırı olarak tanımladı

Mısır Devlet Enformasyon Servisi Başkanı Ziya Rişvan, bir dizi yabancı muhabirle yaptığı toplantı sırasında (Mısır Devlet Enformasyon Servisi)
Mısır Devlet Enformasyon Servisi Başkanı Ziya Rişvan, bir dizi yabancı muhabirle yaptığı toplantı sırasında (Mısır Devlet Enformasyon Servisi)
TT

Mısır uluslararası dezenformasyona karşı imajını düzeltmeyi hedefliyor

Mısır Devlet Enformasyon Servisi Başkanı Ziya Rişvan, bir dizi yabancı muhabirle yaptığı toplantı sırasında (Mısır Devlet Enformasyon Servisi)
Mısır Devlet Enformasyon Servisi Başkanı Ziya Rişvan, bir dizi yabancı muhabirle yaptığı toplantı sırasında (Mısır Devlet Enformasyon Servisi)

Mısır Cumhurbaşkanlığı’na bağlı Devlet Enformasyon Servisi, The Economist dergisinin ülkedeki ekonomik durumla ilgili haberini eleştirdi.

Komisyon, The Economist’e yönelik açıklamasında, söz konusu haberin “uluslararası basın ahlak kurallarına aykırı olduğunu ve birçok yalan içerdiğini” açıkladı.

Mısır'daki yabancı gazetecilere çalışma izni vermekten sorumlu olan servis, söz konusu haberin “bilinmeyen kaynaklara” dayandırılmasını, yanlış veriler yayınlamasını ve bilgi eksikliği içeren diğer iddiaları eleştirdi. Haberi hazırlayanların, yayınlamadan önce içerdiği verileri gözden geçirmesi için herhangi bir Mısır makamına başvurmadığı da ifade edildi.

Şarku’l Avsat, Mısır Enformasyon Servisi tarafından yapılan açıklama ile ilgili olarak The Economist dergisinden bir e-posta yoluyla yanıt almaya çalışsa da dergi sorulara cevap vermemeyi tercih etti.

Devlet Enformasyon Servisi ülke hakkında uluslararası basında çıkan haberlere verdiği ilk kez yanıt vermiyor. 2017 yılında Bahariye Vahası terör olayının (Mısır güvenlik güçlerinden 16 görevli öldürülmüştü) Reuters ve BBC'de yer almasına ilişkin bir açıklama yayınlamıştı. Burada olayla ilgili yayınladıklarıyla ilgili notlar aldı ve haberde yer alan gerçekle uyuşmayan içerikleri yalanlamıştı.

2018 yılında Devlet Enformasyon Servisi, “Mısır'daki durumla ilgili mesleki suiistimaller ve iddialar” olarak tanımladığı gerekçelerle Mısırlı yetkililere ve Mısır'ın elit kesimleri arasında yer almak isteyenlere “BBC'yi boykot etme ve muhabirleri ve editörleriyle röportaj ya da medya söyleşisi yapmaktan kaçınma” çağrısında bulundu.

The Economist'e verdiği yanıtta Mısır Yönetimi, “raporda yer alan yanlışlıklar” olarak nitelendirdiği hususlara yanıt vermeye odaklandı ve bunlar arasında “ekonomik rakamların ve verilerin kontrol edilmeden ve herhangi bir kaynağa atıfta bulunulmadan kullanıldığını” belirtti.

Mısır Meclisi Kültür, Medya ve Eski Eserler Komitesi Vekili Nadir Mustafa, Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte “gazetenin raporunun düşünce ve ifade özgürlüğü açısından makul ve kabul edilebilir sınırları aştığını ve objektiflikten tamamen uzak olduğunu” söyledi. Şöyle sordu: “Dergi neden bu görüşü ve diğer görüşü sunmak için Hükümet kaynaklarına başvurmadı?”

Mustafa’ya göre “Mısır, uluslararası medya tarafından yayınlanan yanlış haberlere cevap niteliğindeki bu açıklamalarla dışarıdaki imajını düzeltmeyi ve gerçeklere açıklık getirmeyi amaçlıyor. Mustafa, Mısır'ın yurtdışındaki imajını iyileştirmek çalışmalarının önemli bir parçası olduğu için yanlış haberlere verilen yanıtın uygun olduğunu” vurguluyor.

Kahire Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü Başkanı Dr. Şerif Derviş el-Labban, açıklamasında British Journal'ın “yanlışlıklarla dolu” raporuna verilen yanıtta yer alanlara katılıyor ve açıklamayı “otoritenin objektif ve dengeli bir yanıtı, Mısır, altını oyma girişimlerini yalanlıyor” diyor.

Bu bağlamda Labban, Mısır'ın “zaman zaman ortaya atılan yanlışlara yanıt vermek için İngilizce yayın yapan uluslararası bir Mısır haber kanalı açması” gerektiğine inanıyor.



Madleen gemisinin alıkonulmasının ardından aktivistler İsrail'e götürüldü

TT

Madleen gemisinin alıkonulmasının ardından aktivistler İsrail'e götürüldü

Madleen gemisinin alıkonulmasının ardından aktivistler İsrail'e götürüldü

Almanya'nın Tel Aviv Büyükelçisi Steffen Seibert, Gazze Şeridi'ne uygulanan ablukayı kırmaya çalışırken Akdeniz'de İsrail askerleri tarafından alkonulan aktivistlerin İsrail'e götürüldüğünü bildirdi.

Seibert X platformu üzerinden yaptığı paylaşımda, “Tüm yolcular donanma tarafından İsrail'e nakledildi ve donanma bize hepsinin güvende olduğunu teyit etti. İsrailli yetkililer, aktivistlerden ülkeyi terk etmelerini istedi. Bir Alman vatandaşı için konsolosluk yardımı teklif ettik” ifadelerini kullandı.

Madleen, günler süren yolculuğun ardından gece saatlerinde, varış noktası olan Gazze Şeridi'ne ulaşmadan kısa bir süre önce İsrail güçleri tarafından durduruldu.

Özgürlük Filosu Koalisyonu, uzun süredir İsrail ablukası altında olan Gazze Şeridi’ne yardım ulaştırmayı amaçlıyordu.

İsrail Dışişleri Bakanlığı, Madleen'in durdurulmasının, 2007 yılından bu yana Gazze Şeridi'ne uygulanan ve izinsiz gemilerin girişini engelleyen deniz ablukasına dayandığını belirtti.

Özgürlük Filosu Koalisyonu tarafından geminin durdurulmasının ardından yapılan açıklamada, “Madleen gemisindeki on iki aktivistin ve diğer tüm Filistinli tutukluların derhal serbest bırakılmasını, acımasız işgale ve ablukaya son verilmesini ve Gazze Şeridi'ne insani yardım ulaştırılması için tüm sınır kapılarının derhal açılmasını talep ediyoruz” denildi.

İsrail Dışişleri Bakanlığı, Özgürlük Filosu Koalisyonu'nun yardım gemisi Madleen'in ‘güvenli bir şekilde İsrail kıyılarına doğru yol aldığını’ bildirdi.

İsrail Dışişleri Bakanlığı’nın X platformundaki hesabı üzerinden yapılan paylaşımda, “Yolcuların kendi ülkelerine dönmeleri bekleniyor” ifadesi yer aldı.

Özgürlük Filosu Koalisyonu yaptığı açıklamada, Madleen'in uluslararası sularda ‘İsrail ordusu tarafından saldırıya uğradığını ve engellendiğini’ belirtti.

Açıklamada, “Gemiye yasadışı bir şekilde çıkıldı, silahsız sivillerden oluşan mürettebatı kaçırıldı ve bebek maması, gıda ve tıbbi malzemeler de dahil olmak üzere hayat kurtarıcı temel yardım malzemelerine el konuldu” denildi.

Özgürlük Filosu Koalisyonu Koordinatörü Huveyda Araf, İsrail'in gemide bulunanları gözaltına almak için yasal yetkisi olmadığını söyledi.

Araf, “Gemideki gönüllüler İsrail'in yargı yetkisi altında değildir, yardım sağladıkları ya da yasadışı ablukayı kırdıkları için suçlanamazlar… Keyfi ve hukuksuz gözaltlarına derhal son verilmelidir” ifadelerini kullandı.

Özgürlük Filosu Koalisyonu tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı: “Hiçbir şey bizi caydıramaz. Tekrar yelken açacağız. Kuşatma sona erene ve Filistin özgürleşene kadar durmayacağız. Bu el koyma uluslararası hukuku açıkça ihlal ediyor ve Gazze Şeridi'ne engelsiz insani erişim gerektiren Uluslararası Adalet Divanı'nın (UAD) bağlayıcı kararlarına meydan okuyor.”

Aktivistler, İsrail'in Gazze Şeridi’ne engelsiz insani erişim sağlaması gerektiğini vurguluyor.

Ancak İsrail Dışişleri Bakanlığı, Gazze Şeridi açıklarındaki bölgenin 2007'den bu yana uygulanan deniz ablukası kapsamında izinsiz gemilere kapalı olduğunu ve Madleen'in bu nedenle durdurulduğunu belirtti.

Aktivistlerin İsrail kıyılarına ne zaman ulaşacakları ve ne zaman ülkelerine geri gönderilecekleri ise belirsizliğini koruyor.