Riyad, Tahran ve doğrudan diyalog

Riyad, Tahran ve doğrudan diyalog
TT

Riyad, Tahran ve doğrudan diyalog

Riyad, Tahran ve doğrudan diyalog

Dr. Muhammed Ali el-Hüseyni (Arap İslam Konseyi Genel Sekreteri)

Suudi Arabistan - İran anlaşması, geçtiğimiz Mart ayında iki ülkenin dışişleri bakanlarının Çin'de bir araya geldiği sadece geçici ve yüzeysel bir anlaşma veya diplomatik jestler değildi. Bu anlaşma, Riyad ve Tahran arasındaki yaklaşık yedi yıllık kopuştan sonra ilişkilerin geri dönmesi için temel attı ve yol açtı. Elbette, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan'ın Tahran'a gerçekleştirdiği ziyaret, Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın cesur girişimi çerçevesinde taraflar arasındaki anlaşmanın tamamlanması ve ikili ilişkileri güçlendirmek için temel prensipleri tam anlamıyla yerine getirmek, iyi komşuluk prensiplerine saygı göstermek ve anlaşmazlıkları barışçıl ve yapıcı diyalog yoluyla çözmek amacıyla gerçekleşti.

Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın bir yıl önce yaptığı açıklamadan sonra, Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad ve İran'ın başkenti Tahran arasında anlaşma gerçekleşti. Suudi Arabistan, tutumlarında her zaman samimi ve güvenilir oldu. Veliaht Prens'in direktiflerini takip ederek İran ile komşu bir ülke olarak ilişkilerin yeniden tesis edilmesi için çalıştı. İki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin yeniden kurulması Mart ayında gerçekleşen görüşme sonucunda başlatılan anlaşmanın en önemli adımlarından biri. Bu süreç, İran'ın Riyad'daki büyükelçiliğini, konsolosluğunu ve Cidde'deki İslam İşbirliği Teşkilatı temsilciliğini yeniden açmasıyla başladı ve Suudi Arabistan'ın Dışişleri Bakanı'nın tarihi ve istisnai bir ziyaretiyle zirveye ulaştı. Bu ziyaret, on yıldan uzun bir süredir gerçekleşmeyen bir adım olup, iki ülke için politik, güvenlik, düşünce ve ekonomik açıdan büyük bir diplomatik dönüm noktası olacak ve bölgenin geleceğini etkileyecek.

Bu ziyaretin önemini vurgulamak açısından Dışişleri Bakanı Faysal bin Ferhan’ın İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ile bir araya gelerek Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz'in mektubunu kendisine teslim ettiğini belirtmek gerek. Bu mektupta, iki ülke arasındaki ikili ilişkilerin güçlendirilmesi ve genişletilmesine olan önemi vurgulandı. Ayrıca, Faysal bin Ferhan'ın İran'ın üst düzey yetkilileriyle gerçekleştirdiği görüşmelerde, çeşitli alanlarda ilişkileri güçlendirmenin yollarını tartıştığı, Suudi Arabistan'ın Tahran'daki büyükelçiliğinin yeniden açılması konusunun ele alındığı ve Çin'de imzalanan anlaşmanın uygulanmasının adımlarının takip edildiği belirtilmelidir. Bu adımlar arasında uluslararası güvenlik ve barışın sağlanması için ikili çalışmaların yoğunlaştırılması da bulunuyor.

Şüphesiz Suudi Arabistan- İran ilişkilerinin yeniden tesis edilmesi, her iki ülke için liderlik, hükümet ve halk açısından olumlu ve yapıcı etkilere sahip olacak. Bu durum, birçok konuda olumlu ve önemli sonuçlar doğuracak. İki ülkenin anlaşmadan sonra yaptığı açıklamalarda, bölgede güvenlik ve istikrarın sağlanması için ortak bir vizyon temelinde çalışma çağrısında bulunuldu. Bu vizyon, devletlerin egemenlik prensibine saygı duyulması, krizlerin diyalog ve barışçıl yollarla çözülmesi ve fırtınalardan uzak, ılıman bir ortamda yaşama hedefine dayanıyor.

Önemli bir noktayı vurgulamak gerekirse, ilişkilerin yüzeysel olmayacağı özellikle İran Dışişleri Bakanlığı Konsolos Yardımcısı Alireza Beykdeli’nin açıklamaları sonrasında iyice netleşmişti. Beykdeli, Suudi Arabistan ve İran arasındaki işbirliğinin yeni bir döneme girdiğini ifade etmişti. Bu, İran'ın özel sektörden gelen ekonomik heyetlerin Riyad ve Tahran arasında değişimini içeren bir yol haritasını duyurmasıyla somut bir şekilde görüldü. Ayrıca, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve İran'ın ortak denizcilik ittifakı kurma girişiminin, bölgedeki güvenlik ve istikrarın güçlendirilmesine katkı sağlaması bekleniyor.

Bu nedenle, iki ülkenin özlemlerini gerçekleştirmek ve bölge için umut verici bir gelecek sağlamak için çeşitli projelerde ilerlemek için bu pozisyonları ve Suudi Dışişleri Bakanı'nın Tahran'a yaptığı ziyaretin olumlu sonuçlarını geliştirebiliriz.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından alriyadh.com’dan çevrilmiştir.



Suriye-İsrail görüşmelerinde “büyük uçurum”

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara, cumartesi günü Bakü'deki Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın terasından etrafı izlerken (AP)
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara, cumartesi günü Bakü'deki Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın terasından etrafı izlerken (AP)
TT

Suriye-İsrail görüşmelerinde “büyük uçurum”

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara, cumartesi günü Bakü'deki Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın terasından etrafı izlerken (AP)
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara, cumartesi günü Bakü'deki Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın terasından etrafı izlerken (AP)

Şam ve Tel Aviv'den Bakü'de yapılacak Suriye-İsrail görüşmesi hakkında çelişkili haberler çıkarken, Şarku’l Avsat’a konuşan siyasi kaynaklar, iki ülke arasındaki ön görüşmelerin pozisyonlar arasında “büyük bir uçurum” olduğunu ve Şam'ın İsrail’in işgali altındaki Suriye toprakları Golan Tepeleri’nden tamamen çekilmesi talebinden vazgeçmediği sürece İsrail'in derin bir normalleşme konusunda istekli olmadığını ortaya koyduğunu söyledi.

Aynı kaynaklar, İsrail'in Suriye’nin normalleşmenin ‘bir miktar’ olması ve Beşşar Esed rejiminin düşüşünden sonra işgal ettiği bölgelerden çekilmesiyle sınırlı kalması yönündeki tutumunu reddettiğini ve bu bölgelerin büyük bir kısmında kalmak karşılığında daha fazla normalleşme istediğini söyledi. Kaynaklar, İsrail'in Şeyh dağlarının zirvelerinde ve Golan Tepeleri’nin doğusunda işgal ettiği 9 bölgede kalmakta ısrar ettiğini vurguladı.

İsrail, Suriye'deki birçok tarafın Golan Tepeleri’ndeki Yahudi yerleşimlerine saldırı düzenleme niyetinde olduğuna dair bilgilere sahip olduğunu iddia etti. Bu bilginin, İsrail ordusunun geçtiğimiz haftalarda Suriye'nin iç kesimlerinde gerçekleştirdiği tutuklamalarla doğrulandığını ve İran'a bağlı milis güçlerin üyelerinin, Suriye'nin güneyinde faaliyet gösteren cihatçı gruplarla iş birliği içinde yerleşim yerlerine saldırı düzenlemeyi planladıklarını itiraf ettiklerini öne sürdü.

cvfgh
İşgal altındaki Golan Tepeleri'ndeki bir eğitim alanında askeri eğitim sırasında ilk yardım eğitimi alan İsrail askerleri (AFP)

İsrailli bir yetkili, hükümetinin Suriye yönetimine güvenmediğini ve onun vaatlerine güvenemeyeceğini belirterek, İsrail ordusunun sadece İsraillilerin güvenliğini sağlayacak savunma önlemleri almakta kararlı olduğunu, bu nedenle sıkı güvenlik garantileri içeren tam bir barış anlaşmasının imzalanmasının bu güvenliği sağlamanın tek yolu olduğunu düşündüğünü söyledi.

İsrailli kaynaklar, Suriye yönetiminin şu aşamada İsrail ile ‘karşılıklı olarak saldırganlığı durdurma’ garantisi veren bir güvenlik anlaşması yapmakla ilgilendiğini doğruladı. Bu anlaşma, 1974 yılında imzalanan iki ülke arasındaki kuvvetlerin ayrılması anlaşmasına ve İsrail'in bu anlaşmada kabul edilen sınır hattına çekilmesine dayanıyor.

Ancak İsrail, ilişkilerin bir miktar normalleşmesi ile bağlantılı olsa bile geri çekilmeyi reddediyor. İsrail ordusu, Suriye ile birincisi İsrail sınırları içinde (yani İsrail'in Golan Tepeleri’nde işgal ettiği bölge) olup, burada İsrail ordusu büyük bir kuvvet ve ağır tahkimatlarla konuşlanacağı, ikincisi, sınır boyunca 3-5 kilometre genişliğinde bir güvenlik kuşağı oluşturulması ve bu kuşağın içinde silahlı kişilerin bulunmasının yasaklanacağı, üçüncü ise Şam'dan güney ve güneybatıya kadar silahsızlandırılacak üç bölge oluşturulmasını öngören ‘yeni bir güvenlik doktrini’ belirlemişti. Söz konusu güvenlik kuşağında 9 adet müstahkem askeri üs kuran İsrail, bu üsleri kalıcı olmasında ısrar ediyor.

vfbghyj
İsrail ordusuna ait Hummer araçları, 8 Temmuz'da işgal altındaki Golan Tepeleri'ndeki bir eğitim alanında askeri tatbikat sırasında (AFP)

İsrail'in Arapça, İbranice, İngilizce ve Fransızca yayın yapan haber sitesi I24 dün, ‘Suriyeli bir kaynağa’ dayandırdığı haberinde Şara'nın ‘cumartesi günü Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de İsrailli yetkililerle en az bir kez yüz yüze görüşme yaptığını’ bildirdi.

I24, Şara’ya yakın olduğu belirtilen kaynağın, görüşmenin iki taraf arasında Suriye Dışişleri Bakanı Esad Şeybani ve Suriye hükümetinin İsrail ile güvenlik toplantılarını koordine eden Ahmed ed-Dalati'nin de katıldığı iki veya üç toplantılık görüşmelerde yer aldığını açıkladığını iddia etti.

vfgbhy
İşgal altındaki Golan Tepeleri ile Suriye arasındaki sınır yakınlarında bir İsrail askeri aracı, 4 Mayıs 2025 (Reuters)

İsrail heyetinin Başbakan Binyamin Netanyahu’nun özel temsilcisinin yanı sıra üst düzey güvenlik ve askeri yetkililerden oluştuğunu söyleyen aynı kaynağa göre toplantılar, Suriye ve İsrail arasında olası bir güvenlik anlaşmasını görüşmek ve İran'ın Suriye ve Lübnan’daki varlığı, Hizbullah'ın silahları, Filistinli silahlı gruplar, Lübnan'daki kamplar, Gazze'den gelen Filistinli mültecilerin geleceği ve Şam’da diplomatik nitelikte olmayan bir İsrail koordinasyon ofisi açılması olasılığını ele almak amacıyla gerçekleştirildi.

İsrail televizyonu KAN, cumartesi günü Bakü'de Suriye ve İsrail yetkilileri arasında bir toplantı yapıldığını ve bu toplantıda tarafların Suriye'nin güneyinden İsrail güçlerinin çekilmesi talebini ve iki taraf arasında çok sayıda ‘koordinasyon’ konusunu görüştüğünü bildirdi. KAN ayrıca Suriye Dışişleri Bakanı Esad Şeybani ile İsrailli mevkidaşı Gidon Sa'ar'ın bugün Brüksel'deki Avrupa Birliği (AB) merkezinde bir araya geleceğini, ancak ayrı bir ikili toplantı konusunda kesin bir bilgi olmadığını aktardı.