Mısır’daki Ulusal Diyalog, aile içi şiddetle mücadele için yasa belirleme çağrısında bulunuyor

Ulusal Diyalog’un toplumsal eksendeki oturumlarında

Mısır’daki Ulusal Diyalog toplumsal temasının aile içi şiddet konulu dördüncü oturumundan bir kare (Ulusal Diyalog Facebook sayfası)
Mısır’daki Ulusal Diyalog toplumsal temasının aile içi şiddet konulu dördüncü oturumundan bir kare (Ulusal Diyalog Facebook sayfası)
TT

Mısır’daki Ulusal Diyalog, aile içi şiddetle mücadele için yasa belirleme çağrısında bulunuyor

Mısır’daki Ulusal Diyalog toplumsal temasının aile içi şiddet konulu dördüncü oturumundan bir kare (Ulusal Diyalog Facebook sayfası)
Mısır’daki Ulusal Diyalog toplumsal temasının aile içi şiddet konulu dördüncü oturumundan bir kare (Ulusal Diyalog Facebook sayfası)

Mısır’daki Ulusal Diyalog’un toplumsal eksendeki dördüncü oturumu dün (Perşembe), ‘Aile Sorunları ve Toplumsal Uyum’ Komitesi aracılığıyla, aile içi şiddetin nedenleri, bununla mücadele araçları ve sosyal uyuma yönelik elektronik tehlikeleri ele alarak düzenlendi.

Ulusal Diyalog bu oturumları Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi tarafından geçen yılın Nisan ayında yapılan bir çağrıya yanıt olarak, Nisan ayının başlarında başlattı. Diyalog toplantıları, ‘siyasi, ekonomik ve toplumsal’ olmak üzere üç ana eksende toplanan 19 alt komite aracılığıyla haftanın 3 günü düzenleniyor.

İki oturum boyunca, katılımcılar ‘aile toplumun çekirdeğidir’ diyerek ‘aile veya toplum içinde şiddet olgusuyla yüzleşmenin önemini’ tartıştı. Bu bağlamda, ‘aile içi şiddet suçunu’ ağırlaştıran yasalar hazırlanması ve aile ile toplum uyumunu korumak için girişimler başlatılması tavsiyesinde bulunuldu.

Reform ve Kalkınma Partisi Partiler ve Politikacılar Gençlik Koordinasyonu üyesi Enes Devidar, dün yapılan tartışmalar sırasında, ‘sosyal ağ sitelerinin aile ve topluluk uyumuna zarar veren, parçalanma fikirleri gibi bir dizi olumsuz etkisi olduğunu’ söyledi. Aile içi şiddete karşı çıkan ve binlerce faaliyet sunan onlarca örgütün varlığına rağmen sorunun büyümeye devam ettiğini açıkladı.

Devidar, Mısır Bakanlar Kurulu başkanlığına bağlı olması ve aile ile şiddet ile mücadele emanet edilen tüm tarafları bünyesinde bulundurması şartıyla, aile ve toplum bütünlüğü dosyasının verileceği bir üst otoritenin kurulmasını tavsiye etti.

Mısır Demokrat Partisi temsilcisi Necla el-Cezzar, ‘Aile içi şiddet sorunu, istismara uğrayan kadınların bu şiddeti bildirme korkusunun yanı sıra, bu şiddeti artmasına engel olan politikaların ve yasaların olmamasını da içeriyor” ifadelerini kullandı. Şiddete karşı birleşik bir yasaya ihtiyaç duyulması, şikayetçi koruma yasasının kabul edilmesi ve istismara uğrayan kadınlar için bir tazminat fonu kurulması önerilerinin değerlendirilmesi tavsiyesinde de bulundu.

Kongre Partisi temsilcisi Dalya et-Etrabi, herhangi bir şiddet sahnesi içermeyen dramatik ve sinematik materyallerin izlenmesi, doğru ilkeleri yayan ve çocukları sağlıklı bir ailenin ilkeleri konusunda eğiten dramatik çalışmalar sunulması ihtiyacının yanı  sıra kadınların ekonomik olarak güçlendirme ve işgücü piyasasındaki sorunlarını çözme ihtiyacını da vurguladı. Ayrıca, ‘İslam hukukuna uygun olarak (şiddet ve aile içi tacizi) suç haline getirmek için mevzuat ve entegre bir yasa tasarısı geliştirme ihtiyacı’ çağrısında bulundu.

Mısır Ulusal Kadın Konseyi üyesi Hibe Hegras, ‘engelli kadınların normal kadınlardan 7 kat daha fazla şiddete maruz kaldığını’ belirtti. Şiddete karşı cezaların artırılması çağrısında bulunurken, ‘engelli insanlar toplumdaki en savunmasız insanlar oldukları için şiddetin en yüksek seviyelerinde yer alır” ifadelerini de sözlerine ekledi.

FOTOGRAF: Mısır’daki Ulusal Diyalog toplumsal temasının aile içi şiddet konulu dördüncü oturumundan bir kare (Ulusal Diyalog Facebook sayfası)
Mısır’daki Ulusal Diyalog toplumsal temasının aile içi şiddet konulu dördüncü oturumundan bir kare (Ulusal Diyalog Facebook sayfası)

Ulusal Diyalog Aile Sorunları ve Toplum Uyum Komitesi raportörü Nesrin el-Bağdadi tartışmalara katılanların taleplerine cevaben yaptığı yorumda, “Evlenmeden önce psikolojik bakım gerekiyor. Hükümet Mawada programının yanı sıra, kiliselerde ve camilerde bir dizi evlilik öncesi rehabilitasyon programı ve Mısır devleti tarafından uygulanan bir dizi girişim bulunuyor” ifadelerini kullandı.

Aile Sorunları ve Toplum Uyum Komitesi raportör yardımcısı Riham el-Şabravi “Aile içi şiddetin aile ve tüm üyeleri üzerinde yıkıcı etkileri vardır. Çocukların sağlığı ve geleceği üzerinde doğrudan olumsuz etkinin yanı sıra, doğrudan parçalanma, boşanma ve ayrılık durumlarına da yol açar” ifadelerini kullandı.

Aynı bağlamda Ulusal Diyalog Mütevelli Heyeti Talat Abdulgavi “Çözülmesi gereken bir sorunu tartışıyor ve bu sorunu çözmek için tavsiyelere, kararlara, mevzuata veya politikalara ulaşmaya çalışıyoruz” dedi. Cumhurbaşkanı Sisi’nin aileyi geliştirme ve kadınları ekonomik olarak güçlendirme direktiflerine atıfta bulundu.

Tartışmalara katılanlardan biri olan Mısır Parlamentosu İnsan Hakları Komitesi üyesi Temsilci Emel Selame, Şarku’l Avsat’a bu toplantının aile içi şiddetle mücadele önerileri çerçevesinde olduğunu söyledi.

Selame daha önce Mısır Parlamentosu’na sunmuş olduğu Ceza Kanunu’nun 242 ve 243. maddelerinin süratle değiştirilmesi talebini yineledi. Değişiklikle, eşlere şiddet uygulamanın cezasının artırılması, suçun kesinleşmesi durumunda zorunlu hapis ve maddi para cezasına getirilmesi amaçlanıyordu. Bu ağır cezanın, aile ve toplumun güvenlik ve istikrarını tehdit eden şiddet türlerinden biri olan eşler arasındaki şiddete karşı caydırıcı olacağını vurguladı.

Selame perşembe günkü tartışmalara katılan tüm katılımcıların, toplumda şiddetin yayılmasını önlemek için ‘aile içi şiddeti suç olarak belirten’ caydırıcı yasaların geliştirilmesini, aile ve toplum uyumunu korumaya yönelik öneri ve girişimlerde bulunmayı ve haklar ve görevler konusunda farkındalık yaratmayı talep ettiklerini belirtti.



Polis şiddeti iddiası Tunus sokaklarını karıştırdı

Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
TT

Polis şiddeti iddiası Tunus sokaklarını karıştırdı

Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)

Tunus’ta bir adamın polis kovalamacasının ardından ailesinin ifadesine göre kendisine uygulanan şiddet sonucu hayatını kaybetmişti. Reuters'a konuşan görgü tanıkları, Tunus polisi ile bir kişinin uğradığı şiddet sonucu hayatını kaybetmesini protesto eden öfkeli gençler arasında dün gece üst üste ikinci kez çatışmaların çıktığını söylediler.

Tunus’taki bu tür şiddetin karıştığı protesto gösterileri, ülkede 2011 yılındaki Arap Baharı ayaklanmalarını tetikleyen devrimin yıl dönümü yaklaşırken yetkililer arasında protestoların diğer bölgelere de sıçrayabileceği endişesini artırıyor.

Tunus, çeşitli alanlarda artan protestolar ve grevlerin yanı sıra Tunus Genel İşçi Sendikası'nın gelecek ay ülke çapında grev çağrısı yapmasıyla birlikte, siyasi ve sosyal gerilimin tırmandığı bir dönemden geçiyor.

Son haftalarda, binlerce protestocu, ülkenin güneydeki Gabes kentinde hava kirliliğinin başlıca kaynağı olduğunu söyledikleri bir kimya fabrikasının kapatılması talebiyle protesto gösterisi düzenledi.

Öte yandan polis şiddeti sonucu öldüğü iddia edilen adamın yakınları, şahsın ehliyetsiz motosiklet sürerken polis tarafından takibe alındığı, dövüldüğü ve hastaneye kaldırıldığını, ancak daha sonra hastaneden kaçtığını, ancak dün kafasındaki bir kanama nedeniyle hayatını kaybettiğini söyledi.

Olayla ilgili henüz resmi bir açıklama yapılmadı.

Yerel kaynaklar ve basın, Kayravan Valisi’nin durumu yatıştırmak amacıyla, dün hayatını kaybeden kişinin ailesini ziyaret ettiğini ve hangi şartlarda öldüğünü belirlemek ve sorumluları tespit etmek için soruşturma açma sözü verdiğini bildirdi.

İnsan hakları örgütleri, Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'i muhaliflerini bastırmak için yargı ve polisi kullandığını iddia ediyor. Ancak Cumhurbaşkanı Said, hakkındaki bu suçlamaları kategorik olarak reddediyor.


(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
TT

(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.

Avustralya'nın Sidney kentinde bir plajda Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında meydana gelen silahlı saldırıda en az 10 kişi öldü, çok sayıda  kişi yaralandı. İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth'a göre olay sırasında yaklaşık 2 bin kişi panik içinde tahliye edildi ve birçoğu sığınaklara sığındı.

Öte yandan Avustralya polisi tarafından bugün yapılan açıklamada, olay nedeniyle Bondi Plajı'ndan uzak durulması çağrısı yapıldı. Polis daha sonra, silahlı saldırının ardından iki kişinin gözaltına alındığını duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın Fransız Haber Ajansı AFP’den aktardığı  habere göre bir görgü tanığı, ‘siyah giysili iki kişinin’ plajda ateş açtığını söyledi.

dfgthy
Avustralya medyasında yayınlanan, saldırganlardan birine ait bir fotoğraf.

Avustralya medyası tarafından yayınlanan saldırganlardan birinin fotoğrafı

Öte yandan İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, saldırıyı ‘Yahudilere yönelik acımasız bir saldırı’ olarak nitelendirerek kınadı.

uı89o
Kurtarma ekipleri, Sidney sahilinde meydana gelen silahlı saldırının ardından yaralı bir kişiyi taşıyor (AP)

Herzog, açıklamasında şunları söyledi:

“Sidney'deki kardeşlerimiz, Bondi Plajı'nda Hanuka'nın ilk mumunu yakmaya giden Yahudilere yönelik acımasız bir saldırıda kötü niyetli teröristler tarafından saldırıya uğradı.”

Görgü tanıkları, kutlamaya katılanların saldırı mahallinden panik halinde kaçtıklarını söylerken yerel medya, silahlı saldırganların olay yerinden kaçtığını ve yetkililerin yoğun bir arama çalışması yürüttüğünü bildirdi.


Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
TT

Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)

Hamas, bugün (pazar) yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi üzerinde her türlü vesayet ve manda uygulamasını reddettiğini duyurdu. Hareket, yayımladığı bildiride, “Gazze’ye yönelik her türlü vesayet ve mandayı reddediyoruz. İşgal altındaki topraklarımızın herhangi bir karışı üzerinde de vesayeti kabul etmiyoruz; zorla yerinden etme girişimleri ve Gazze’nin yeniden mühendisliğine yönelik çabalarla uyumlu adımlara karşı uyarıyoruz” ifadelerini kullandı.

Açıklamada, “Ulusal birliğin sağlanması ve ulusal uzlaşı inşa edilmesi için seferber olunması, işgalin ve onu destekleyenlerin planlarıyla yüzleşmenin tek yoludur” denildi.

Hamas, arabuluculara ve ABD yönetimine de çağrıda bulunarak, İsrail’e baskı yapılmasını, anlaşmanın maddelerini uygulamaya zorlanmasını ve anlaşmaya yönelik süregelen ve sistematik ihlallerinin kınanmasını talep etti.

gth
Trump'ın planına göre Gazze'den çekilmenin aşamalarını gösteren harita (Beyaz Saray)

Öte yandan dün İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi hedefleyen planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalıştığını ve çok uluslu uluslararası bir gücün gelecek aydan itibaren Gazze’de göreve başlamasının planlandığını açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın İsrail Kamu Yayın Kurumu’ndan (Kan 11) aktardığı habere göre Amerikalı yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

ABD planına göre, barış komitesinin başkanlığını Birleşmiş Milletler’in eski Orta Doğu Özel Temsilcisi Nikolay Mladenov’un üstlenmesi, Gazze’de konuşlandırılması öngörülen uluslararası gücün komutasının ise bir ABD’li general tarafından yürütülmesi öngörülüyor.

Amerikalı yetkililere göre söz konusu gücün; güvenlik istikrarının korunması, geçiş sürecinin güvence altına alınması ve askeri operasyonların durmasının ardından Gazze’de yeni siyasi ve idari düzenlemelere zemin hazırlanması gibi görevler üstlenmesi planlanıyor.