Dünya Bankası'ndan Yemen'e ek finansman

Yemen genelinde su krizi devam ediyor. (Twitter)
Yemen genelinde su krizi devam ediyor. (Twitter)
TT

Dünya Bankası'ndan Yemen'e ek finansman

Yemen genelinde su krizi devam ediyor. (Twitter)
Yemen genelinde su krizi devam ediyor. (Twitter)

Yemen, şehirlerin dayanıklılığını güçlendirmek ve insani erişimi kolaylaştırmak amacıyla kentsel hizmetlerin eski haline getirilmesi için Dünya Bankası'ndan 25 milyon doların üzerinde bir ek fon aldı. Bankanın dün yaptığı açıklamaya göre bu adımın ekonomik toparlanmanın önünün açılması çerçevesinde atıldı.

Dünya Bankası’ndan yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Yemen'deki Acil Durum Entegre Kentsel Hizmetler Projesi'nin ikinci aşamasına ikinci bir ek finansman sağlanması ile proje, temel kentsel hizmetlere erişimi yeniden kolaylaştıracak ve belirli şehirlerin dayanıklılığını güçlendirecektir. Ek finansman Yemen genelinde 19 nitelikli şehir merkezi için hayati kentsel altyapı ve hizmetler sağlamanın yanı sıra insani yardımın gelişini kolaylaştırmanın ve sürdürülebilir bir ekonomik toparlanmanın önünü açmayı hedefliyor.  Yemen halkı 8 yıllık çatışma sürecinde ciddi zorluklarla karşılaştı. Yaklaşık 22,5 milyon insan var; toplam nüfusun yaklaşık yüzde 75'i, insani yardıma ihtiyaç duyuyor. 4,3 milyondan fazla sivil yerinden edildi.”

Fotoğraf Altı: Yemen'de kadınlar için fırsatların artırılmasının önemine dikkat çekiliyor. (Dünya Bankası)
Yemen'de kadınlar için fırsatların artırılmasının önemine dikkat çekiliyor. (Dünya Bankası)

Şarku’l Avsat’ın Dünya Bankası'ndan aktardığına göre çatışma, aşırı iklim riskleri, kolera salgınının devam etmesi ve dünyadaki en ciddi insani krizlerden birine neden olan koronavirüs pandemisi ile aynı zamana denk geldi. Banka, su ve sanitasyon alanında sürekli, esnek ve sürdürülebilir kentsel hizmetlerin yanı sıra yol iyileştirme, enerji tasarrufu, katı atık yönetimi ve diğer belediye hizmetlerinde sürekli, esnek ve sürdürülebilir kentsel hizmetler sağlamak için yerel kurumları güçlendirmeye odaklanan projeden yaklaşık 3 milyon kişinin yararlanacağını belirtti.

Bankanın açıklamasına göre Yemen Acil Kentsel Hizmetler Projesi'nin ikinci aşaması çerçevesinde, çatışmalardan büyük ölçüde etkilenen katı atık yönetimi konusunda da kapsam genişleyecek. Yapılan açıklamalar atıkların uygun olmayan şekilde toplanması ve bertaraf edilmesi ciddi sağlık ve çevre riskleri oluşturduğu yönünde.

Yemen Acil Kentsel Hizmetler Projesi'nin ikinci aşaması kapsamında, kadınlara ait işletme girişimlerinin başarıyla tamamlanmasının ardından banka, kadınların iş girişimleri için ek bir milyon dolarlık ihale tahsis edecek. Bu projeyle kadınlara yönelik fırsatlar artırılacak.

Fotoğraf Altı: Yemenlilerin üçte ikisi yardımlara bağımlı durumda. (Facebook)
Yemenlilerin üçte ikisi yardımlara bağımlı durumda. (Facebook)

Dünya Bankası Yemen Ülke Direktörü Tanya Meyer, ek finansmanın bankanın bu zor zamanlarda Yemen halkına olan sıkı bağlılığını ortaya koyduğunu söyledi.

Meyer, “Hayati kentsel hizmetleri en çok ihtiyaç sahibi ailelere tekrar ulaştırmayı, dayanıklılığı artırmayı ve ülkenin sürdürülebilir iyileşmesi için güçlü bir temel atmayı amaçlıyoruz” ifadesini kullandı.

Dünya Bankası verilerine göre Yemen'in tamamına yönelik programların tutarı 3,7 milyar dolar ve bu meblağ, 2016'dan bu yana Uluslararası Kalkınma Derneği tarafından sağlanıyor. Dünya Bankası, söz konusu finansmana ek olarak, Yemen'de sahada proje uygulama becerisine sahip Birleşmiş Milletler kuruluşları ve yerel kurumlarla güçlü ortaklıklar kuruyor. Projelerin tasarlanması ve bunların uygulanmasına yön verilmesi için gerekli teknik uzmanlığı sağlıyor.

Yemen geçen yıl Lahic vilayetinin Tuban ilçesine bağlı El-Vaht bölgesinde atıktan 100 kilovat gücünde elektrik üreten ilk santralin açılışını yaptı. Proje ilk etapta, çevre dostu olması nedeniyle, atıklardan yeşil enerji üretme deneyiminin yaygınlaştırılmasını hedefliyor. Proje genel bütçeye yük olan motorin ve akaryakıt ile elektrik üretmeye etkin ve alternatifli çözümler geliştiriyor. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı atıktan elektrik üretme projesinin kısa vadede Yemen vilayetlerinin geri kalanına yayılmasını teşvik edeceğini duyurdu.



Hizbullah ateşkes sonrası döneme siyasi olarak hazırlanıyor

Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım, 20 Kasım 2024 (Reuters)
Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım, 20 Kasım 2024 (Reuters)
TT

Hizbullah ateşkes sonrası döneme siyasi olarak hazırlanıyor

Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım, 20 Kasım 2024 (Reuters)
Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım, 20 Kasım 2024 (Reuters)

Her türden siyasi güç, Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım'ın kendisini bir kez daha Taif Anlaşması şemsiyesi altında konumlandırdığını yinelemesiyle uğraşıyor. Çünkü Kasım, 1701 sayılı Birleşmiş Milletler (BM) kararının uygulanmasına hazırlık olarak İsrail'in girdiği bölgelerden çekilmesiyle birlikte Güney Lübnan'a sükunetin geri dönmesinden sonraki aşamaya yaklaşımında yol haritasının ana başlıklarını tanımlayarak ABD'nin ateşkese ulaşma vaatlerinin önüne geçmek istedi.

Siyasi kaynakların Şarku’l Avsat'a aktardığına göre Kasım'ın ateşkes sonrası sahneye yaklaşımında tanımladığı maddeler, Hizbullah'ın yönelimlerine Lübnanlılığı siyasi faaliyette bulunma noktasına kadar ekleme arzusuna işaret ediyor. Buna karşılık, Lübnanlılar arasında bölünmeye neden olan tek taraflı Gazze Şeridi'ni destekleme kararının yol açtığı tepkilere ilişkin değerlendirmeleri ışığında bölgede olup bitenlerle ilgilenme düzeyi azalıyor.

Kaynaklar, Hizbullah'ın Gazze Şeridi'ni destekleme kararının dayattığı gerçekleri görmezden gelemeyeceğine inanıyor. Bunların başında direniş eksenindeki müttefiklerinin desteğinden yoksun olması geliyor. Bu çatışmada Hizbullah neredeyse tek başınaydı. Hizbullah'ın Meclis Başkanı Nebih Berri'ye Amerikalı arabulucu Amos Hochstein ile müzakere yetkisi vermesi ve güneyi sükûnete kavuşturacak bir taslak üzerinde anlaşmaya varmaları, kaçınılmaz olarak Gazze Şeridi ve Güney Lübnan cephelerini birbirine bağlayacak ve Hamas'ı destekleyecek bir taslağa yer olmadığı anlamına geliyor.

Hizbullah'ın geri çekilişi

Aynı kaynaklar Hizbullah'ın taslağa itiraz etmemesinin, Litani'nin güneyindeki konuşlanma alanını boşaltmayı ve geri çekilmeyi zımnen kabul ettiği anlamına geldiğine işaret ediyor. Buna ek olarak, Ağustos 2006'da 1701 sayılı kararın kabul edilmesinden bu yana yürürlükte olan angajman kuralları ve bu kuralların uygulanmasını kontrol altında tutan terör dengesi de iptal edilmiş oldu.

Aynı kaynaklar Hizbullah'ın içe çekilmekten başka çaresi olmadığını ve şu ana kadar elde edilenlerin ABD'nin vaatlerine bağlı bir ateşkese varmakla sınırlı kaldığını söylüyor. Lübnan-Suriye sınırı, ordunun Refik Hariri Uluslararası Havaalanı'nda uyguladığı modele uygun olarak kontrol edilmesine ve Lübnan'a ve Lübnan'dan her türlü kaçakçılığın önlenmesine karar verilmesinin ardından artık Hizbullah'a silah sevkiyatına açık değil. Diğer yandan Suriye rejimi, uluslararası toplumla ilişkilerini düzeltmek ve ABD'nin Sezar Yasası kapsamında kendisine uyguladığı yaptırımların kaldırılmasını sağlamak amacıyla bu eksenden çekildiği için direniş ekseni aktif bir varlık gösteremedi.

Laricani

Bu bağlamda kaynaklar, İran Dini Lideri’nin kıdemli danışmanı Ali Laricani'nin Beyrut ziyareti sırasında kendisiyle görüşen direniş ekseninden bir heyete söyledikleri üzerinde duruyor: “İran Lübnan'a yardım ulaştırmak istiyor, ancak kara, deniz ve havadan bize uygulanan abluka yardım göndermemizi engelliyor. Yeniden inşada ortak olduğumuzu vurgulamaktan başka çaremiz yok.”

Hizbullah'ın Lübnan'ı güvenli bir liman haline getiren Taif Anlaşması'na katılmasının, direniş ekseninin yanında yer alması nedeniyle bozulan Lübnan-Arap ilişkilerinin düzeltilmesi ve Lübnan'ın bölgede yaşanan çatışmalardan uzak tutulması yerine mesajların verildiği bir platform haline getirilmesi bağlamında eleştirel bir gözden geçirme olup olmadığı soruluyor. İsrail geniş alanları tahrip etmeye devam ederken ateşkesi kabul etmekteki isteksizliğine rağmen ateşkese varmaktan başka çaresi olmadığına mı ikna oldu? Bu da Amerikan vaatlerinin akıbeti sorusuna kapı açıyor. Peki savaşın sona erdiğini ilan etmek için doğru zamanı seçmek Tel Aviv'in mi elinde?

Taif Anlaşması çatısı altında konumlanma

Kaynaklar, Berri'nin Hizbullah’a, içe dönmesi ve kendisini Taif Anlaşması çatısı altında konumlandırması tavsiyesinde bulunma rolünü de göz ardı etmedi. Özellikle de uluslararası toplum tüm bileşenleriyle muhalefete Lübnan'ın birikmiş krizlerinden kurtulması için iş birliği yapması yönünde el uzatmasını tavsiye ederken…

Hizbullah'ın Gazze Şeridi'ne verdiği destekle aynı döneme denk gelen gelişmelere karşı temkinli olduğunu söyleyen kaynaklar, Hizbullah’ın İran'ın müdahalesine oynadığı bahsin yanlış olduğu gerçeği ışığında hesaplarını yeniden gözden geçirmeye karar verip vermediğini soruyor. İran, bölgedeki konumunun zayıflaması ihtimalini göz önünde bulundurarak rejimi korumak ve muhafaza etmekle ilgileniyor.

Dolayısıyla Hizbullah'ın Taif Anlaşması’nı restore etme kararı, kaynaklara göre sahip olduğu artı gücün siyasi denklemde harcanmayacağını anladıktan sonra Lübnan'ı kurtarmak için çözüm arayışında siyasi harekete katılmaya istekli olduğu anlamına geliyor. Ateşkes sağlanır sağlanmaz ülkenin yeni bir siyasi aşamaya girmeye hazır olmasıyla birlikte, 1701 sayılı kararın uygulanması için üzerinde anlaşmaya varılanları hayata geçirmeyi üstlenecek cumhurbaşkanının seçilmesine öncelik verecek şekilde, başta muhalefet olmak üzere ülkedeki ortaklarıyla iletişime geçecek kanalların aranmasına ihtiyaç var.

Bu nedenle, Kasım'ın Hizbullah'ı yeni bir siyasi aşamaya taşımaya hazırlanırken çizdiği yol haritasına muhalefetten ya da merkezcilerden gelebilecek tepkilere yer açmak için sabırlı olmak gerekiyor. Bunun için de muhaliflerine kabadayılık taslamaması, cumhurbaşkanının seçimini durgunluktan çıkarmak ve Taif Anlaşması’nın uygulanmasını tamamlamak için açık, esnek ve gerçekçi olması gerekiyor. Bunun karşılığında da kendisine aynı şekilde davranılmalı ve Gazze Şeridi'ni destekleme tekelinden önceki gücünün artık geçmişteki gibi olmadığı bahanesiyle ülkenin kurumlarını restore etme konusunda kendisini zayıflatmak istediklerini düşündürecek şekilde hareket edilmemelidir. Öyle ki İran'ın etkisinin azalması, direniş ekseninin vurucu gücünü oluşturan ve bölgedeki en güçlü kolu olduğu için Hizbullah'a destek sağlamada mütevazı sınırlarda bile olsa bir rol oynamayan arenaların birliğinin etkisizliği ile bağlantılı olarak ortaya çıktı. Dolayısıyla, devlet projesine yeniden kazandırmak için İran'ı kucaklamaya ihtiyaç var.