İsrail Hükümeti Dürzilere meydan okuyor: Elektrik türbinleri projesi yeniden başlayacak

Ben Gvir, Dürzilere meydan okuyarak, "türbinler" projesi üzerindeki çalışmaları yeniden başlatıyor

İşgal altındaki Golan Tepeleri'ndeki Mas’aada köylerinde Dürzi protestolarından (AFP)
İşgal altındaki Golan Tepeleri'ndeki Mas’aada köylerinde Dürzi protestolarından (AFP)
TT

İsrail Hükümeti Dürzilere meydan okuyor: Elektrik türbinleri projesi yeniden başlayacak

İşgal altındaki Golan Tepeleri'ndeki Mas’aada köylerinde Dürzi protestolarından (AFP)
İşgal altındaki Golan Tepeleri'ndeki Mas’aada köylerinde Dürzi protestolarından (AFP)

İsrail Polis Şefi Yaakov Shabtai, İsrail'deki Dürzi liderlerinin projeyi durdurma ve pratik çözümler geliştirmek için ortak bir komite oluşturma taleplerini göz ardı ederek işgal altındaki Golan Tepeleri’ne türbin tesisi kurulmasına ilişkin çalışmalara derhal yeniden başlanacağını söyledi.

Shabtai açıklamasını, Dürzi Dini Konseyi Başkanı Şeyh Muvaffak Tarif'in türbinlerin kurulmasıyla ilgili çalışmaların askıya alındığını açıklamasından kısa bir süre sonra yaptı.

Çarşamba günü protestoculara göz yaşartıcı bomba atan İsrail polisi ile Dürziler arasında çatışma çıktı (AP)
Çarşamba günü protestoculara göz yaşartıcı bomba atan İsrail polisi ile Dürziler arasında çatışma çıktı (AP)

İsrail polisi, “Yayınlanan yanlış bilgilerin aksine, İsrail polisi Golan Tepeleri'nde türbin inşa etme çalışmalarını durdurma talimatı vermedi çünkü böyle bir karar yalnızca siyasi düzeyi ilgilendirir” dedi.

İsrail Kamu Yayın Kuruluşu (KAN), Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben Gvir’in İsrail polisi ile Dürziler arasında önceki gün Golan'da ciddi yaralanmalarla sonuçlanan şiddetli çatışmalara yol açan projede "hemen" çalışmaya devam edilmesinin arkasındaki kişinin olduğunu aktardı.

KAN, Ben Gvir'in bu konudaki tutumu, Dürzi toplum liderlerinin  Kurban Bayramı sonrasına kadarişi dondurma ve güvenlik güçlerini geri çekme yönündeki taleplerine aldırmadan kararını geri almasını ve Golan Tepeleri'nde çalışmaya devam etmesi için talimat vermesini isteyen polis komiserininkinden farklı olduğunu aktardı.

Salı günü Golan Tepeleri'ndeki Mecdel Şems köyü sakinleri  tarım arazilerinde rüzgar türbinlerini protesto ederken (AFP)
Salı günü Golan Tepeleri'ndeki Mecdel Şems köyü sakinleri  tarım arazilerinde rüzgar türbinlerini protesto ederken (AFP)

Şarku’l Avsat’ın KAN’dean aktardığı haberde, “Bakan Ben Gvir, Polis Komiserine çalışmaya devam etmesini ve Dürzi liderlerin talebine yanıt vermemesini emretti. Bu nedenle, Komiser Shabtai'nin bakanın emirlerine uymaktan ve protestoları tırmandırmakla tehdit eden türbinlerin kurulumuna devam edildiğini duyurmaktan başka seçeneği yoktu” ifadelerine yer verildi.

Ben Gvir, Shabtai ile bir araya gelerek proje üzerindeki çalışmayı durdurmasına karşı çıkmıştı.

İsrail tarafından ilhak edilen Golan Tepeleri'ndeki Mecdel Şems köyünde yaralı bir protestocuya yardım ediliyor (AFP)
İsrail tarafından ilhak edilen Golan Tepeleri'ndeki Mecdel Şems köyünde yaralı bir protestocuya yardım ediliyor (AFP)

Türbinlerin kurulmasına karşı Dürzi protestoları, önceki gün  Golan Tepeleri'ndeki Dürzi köylerinden Celile'deki Dürzi kasabalarına kadar genişledi. Gösterilerde protestocular ile polis arasında şiddetli çatışmalar yaşandı.

Golan'daki Kfar Vradim'de türbin planlarını protesto etmek için yanmış lastikler (Reuters)
Golan'daki Kfar Vradim'de türbin planlarını protesto etmek için yanmış lastikler (Reuters)

Ben Gvir'in tutumu, hükümetinin "isyanları kabul etmeyeceğini, İsrail Devleti'nin bir hukuk devleti olduğunu ve tüm İsrail vatandaşlarının yasalara saygı göstermekle yükümlü olduğunu" ilan eden İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun benzer konumundan kaynaklanıyor.

Netanyahu, İsrail İç İstihbarat Servisi Şin-Bet'in (Şabak) başkanı Ronen Bar'ın Tarif ile görüşmesine rağmen türbin projesindeki çalışmaların yeniden başlamasını destekledi.

İsrail medyası, “Düşünceleri yatıştırmak için gelen toplantıya İsrail istihbarat servisi başkanının katılmasının nedeni, teşkilatın protestocuların bölgedeki güvenlik güçlerine karşı “şiddet kullanma” niyeti hakkında bilgi sahibi olma” arzusunun olduğunu aktardı.

Daha önce kapalı kapılar ardında yapılan görüşmelerde Bar, "İsrail'deki Dürzi topluluğu arasında şiddet yanlısı örgütlerin varlığı" konusunda uyarıda bulunarak, örgütlerin amacının mutlaka türbinlere karşı protesto hareketi değil, daha çok "ulusal" nedenler olduğu konusunda uyarıda bulunmuştu.

Dün Golan Tepeleri'ndeki Trump Tepeleri yakınlarında İsrail askeri tatbikatı (AFP)
Dün Golan Tepeleri'ndeki Trump Tepeleri yakınlarında İsrail askeri tatbikatı (AFP)

Projenin yapılmasındaki ısrar, İsrail hükümetinin çatışmalardan sonra bir araya gelen ve Netanyahu'ya tüm güvenlik güçlerini bölgeden uzaklaştırması için acil talimat vermesi için bir mesaj gönderen Dürzi toplumunun liderlerini umursamadığını teyit ediyor.

Dürzi cemaati liderleri görüşmeden sonra Netanyahu'ya bir mesaj göndererek, "İsrail hükümetinin bu talebe olumlu yanıt vermesini ve toplumun bayram dönemini huzur ve sükunet içinde kutlamasına izin vermesini bekliyoruz” dedi.

Dürzi liderler, tüm tarafları tatmin edecek bir çözüm arayışında istişare etmek için Golan kasabalarındaki topluluk temsilcilerini ve hükümet temsilcilerini içeren bir çalışma komitesi oluşturulmasını önerdi.

Şeyh Muvaffak Tarif, devletin sahip olduğu arazilere rüzgar türbini kurabileceğini belirterek, Dürzilere karşı kışkırtıcı tarafların olacağı konusunda uyarıda bulundu.

Dürzi göstericiler ile göz yaşartıcı gaz atan İsrail polisi arasında çatışma çıktı (AP)
Dürzi göstericiler ile göz yaşartıcı gaz atan İsrail polisi arasında çatışma çıktı (AP)

Dürzi lideri açıklamasında, “Son yıllarda uygulanan katı politikalar ve ayrımcı yasalar nedeniyle Dürzi kasabalarını kasıp kavuracak protesto dalgasıyla ilgili geçmişte uyarılarda bulundum ve birkaç kez endişemi dile getirdim. Bugün mevcut durumun devamının kimsenin kontrol edemeyeceği vahim sonuçlara yol açacağı konusunda uyarıyorum” dedi.

Tarif ayrıca, “Şiddet veya çatışma istemiyoruz. Buradaki protestoculara da, İsrail'deki tüm protestolarda kendilerine davranıldığı gibi davranılmalı. Golan Tepeleri'ndek eylemlerin askıya alınması ve acil bir diyalog talep ettim” dedi.

Golan köylerindeki dev türbinler projesi İsrail hükümetinin yıllar önce onayladığı bir proje ancak Golan halkı 2020'deki ilk girişimi boşa çıkardı ve tüm projeyi bir savaş ilanı olarak değerlendirdi.

Dürziler, rüzgar türbinlerinin kurulmasını ekinleri ve çevreyi yok edeceğini savunurken, İsrail hükümeti projeyle 50 bin aileye elektrik sağlayacaklarını söylüyor.



Trump’ın kararları Suriye’nin çehresini nasıl değiştirdi?

Geçen 10 Kasım’da Washington’da ABD Başkanı Donald Trump ile Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara arasında gerçekleşen görüşmeden bir kare (AFP)
Geçen 10 Kasım’da Washington’da ABD Başkanı Donald Trump ile Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara arasında gerçekleşen görüşmeden bir kare (AFP)
TT

Trump’ın kararları Suriye’nin çehresini nasıl değiştirdi?

Geçen 10 Kasım’da Washington’da ABD Başkanı Donald Trump ile Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara arasında gerçekleşen görüşmeden bir kare (AFP)
Geçen 10 Kasım’da Washington’da ABD Başkanı Donald Trump ile Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara arasında gerçekleşen görüşmeden bir kare (AFP)

Bölgesel ve uluslararası düzeyde son derece karmaşık bir tabloda; güvenlik dosyalarının stratejik, ekonomik başlıkların ise siyasi alanla iç içe geçtiği bir ortamda, ABD Başkanı Donald Trump yönetimi, Ocak 2025’te Beyaz Saray’a dönüşünden bu yana Suriye dosyasına yaklaşımını yeniden şekillendiriyor. Barack Obama ve Joe Biden dönemlerinde tereddütler ve çelişkili gündemlerle karakterize edilen Amerikan politikalarının ardından Washington, bugün ideolojik kaygılardan ve uzun vadeli riskli bahislerden uzak, sahada sonuç üretmeyi ve hassas dengeleri kontrol etmeyi önceleyen daha doğrudan ve “pragmatik” bir çizgiye yönelmiş durumda.

Bu yeni yaklaşım; eski rejimin çöküşü, iç meşruiyetini pekiştirmeye ve uluslararası tanınma elde etmeye çalışan yeni bir hükümetin yükselişi, DEAŞ tehdidinin sürmesi, İran nüfuzunun gerilemesi ve Suudi Arabistan, Türkiye ile Katar’ın artan bölgesel rolleri gibi Suriye sahasındaki temel değişkenlere yanıt niteliği taşıyor. Bu çerçevede Washington, Orta Doğu’da istikrarı dayatma, doğrudan askerî angajmanın maliyetini azaltma ve kalkınma ile yatırım projelerinin önünü açma esasına dayanan “Trump doktrini” ile uyumlu bir yeniden konumlanmaya gidiyor.

İdeolojiden önce çıkarlar

Abaad Eğitim ve Stratejik Araştırmalar Merkezi’nden Firas Fahham, Trump’ın Suriye politikasının “tam anlamıyla pragmatik” olduğunu, uluslararası ve ekonomik çıkarları merkeze alarak yeni Suriye hükümetinin ideolojik arka planını ikinci plana ittiğini belirtiyor. Fahham’a göre Washington ile Şam arasındaki yeni kesişimin temel dayanağı, “İran’ın Suriye’ye yeniden nüfuz etmesinin önlenmesi” hedefi ve bu başlık mevcut ABD yönetiminin öncelikleri arasında ilk sırada yer alıyor.

Bu yaklaşımın, ABD’nin bölgedeki Arap müttefiklerinin tutumlarından ayrı düşünülemeyeceğini vurgulayan Fahham; başta Suudi Arabistan olmak üzere Türkiye ve Katar’ın yeni Suriye hükümetine açık destek verdiğini, Trump yönetiminin de bu tutumlara “bölgesel ittifakların yeniden inşasında temel bir sütun” olarak yanıt vermeye hazır olduğunu ifade ediyor.

fgthyu
ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack’ın, 24 Mayıs’ta Türkiye’de Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ile gerçekleştirdiği görüşmeden bir kare (EPA)

Önceki yönetimlerle kıyaslandığında Fahham, Obama ve Biden dönemlerinin “İran’ın bölgede elinin serbest bırakıldığı, özellikle Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile kurulan yakın ittifak üzerinden azınlık nüfuzunun desteklendiği bir çizgi izlediğini; bunun da sahayı daha karmaşık hâle getirdiğini ve güvenliği sağlayabilecek merkezi bir devletin kurulma ihtimalini zayıflattığını savunuyor.

Riyad’dan Washington’a: Dönüm noktaları

Trump’ın yeni Suriye politikasındaki kritik duraklara değinen Fahham, başlangıç noktasının Haziran ayında Riyad’da yapılan görüşmeler olduğunu söylüyor. Bu temaslar sırasında ABD Başkanı Trump, Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın talebiyle Suriye’ye yönelik yaptırımların kaldırıldığını açıklamış; bu adım Washington’dan Şam’a gönderilen ilk olumlu mesaj olarak yorumlanmıştı. Ardından Trump, Suudi Veliaht Prensi ve Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara’yı bir araya getiren üçlü bir görüşme gerçekleştirdi. Trump’ın Şara’ya yönelik dikkat çekici övgüleri, ABD’nin siyasi açılım arzusunu açık biçimde ortaya koydu.

d
10 Kasım’da Washington’da Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara’nın ABD Başkanı Donald Trump ile Beyaz Saray’daki görüşmesinin ardından, Suriye liderinin destekçileri Beyaz Saray önünde toplandı (EPA)

Fahham’a göre asıl dönüm noktası ise Kasım ayında düzenlenen Washington Zirvesi oldu. Trump’ın Beyaz Saray’da Cumhurbaşkanı eş-Şara’yı kabul ettiği bu görüşme, kritik bir kırılma anı olarak değerlendiriliyor. Zirvenin ardından ABD yönetimi, Kongre üzerinde Sezar Yasası’nın iptali için baskı kurmaya başladı; eş zamanlı olarak Suriye’nin DEAŞ’a karşı uluslararası koalisyona dâhil edildiği açıklandı. Bu gelişmeler, iki ülke arasındaki ilişkinin sınırlı koordinasyondan ittifaka yakın bir düzeye taşındığını gösterdi.

SDG ve Fırat’ın doğusunun geleceği

SDG dosyasına ilişkin değerlendirmesinde Fahham, Trump yönetiminin konuya tamamen pratik bir pencereden yaklaştığını; yeni Suriye hükümetiyle ilişkiler ile Türkiye’nin çıkarları arasında denge gözettiğini belirtiyor. Biden dönemine kıyasla SDG’ye verilen desteğin belirgin biçimde azaldığını ifade eden Fahham, Washington’un DEAŞ’la mücadelede Şam’ı en etkili aktör olarak görmeye başladığını söylüyor.

Bu yaklaşımın, ABD’li düşünce kuruluşlarının raporlarına dayandığını belirten Fahham, geçmişte Kürt bileşene tek taraflı yaslanmanın ve Fırat’ın doğusundaki uygulamaların mağduriyet duygusu yarattığını ve DEAŞ’ın bunu istismar ederek eleman devşirdiğini hatırlatıyor. Bu nedenle ABD yönetimi, SDG’yi tamamen terk etmek yerine, Şam’la iş birliğinin daha verimli olacağına ikna olmuş durumda. Hedef; SDG’nin Suriye devleti içine entegre edilmesi ve güvenlik statüsünün yeniden düzenlenmesi.

İsrail’in Suriye’nin güneyindeki operasyonlarına da değinen Fahham, Washington’un Başbakan Binyamin Netanyahu’nun politikalarından “memnuniyetsizlik” duyduğunu; bu adımların bölgesel istikrarı zedelediğini ve Trump’ın kalkınma vizyonuyla çeliştiğini vurguluyor. ABD’nin, Suriye hükümetinin zayıflatılmasının İran nüfuzunun ve DEAŞ faaliyetlerinin yeniden canlanmasına yol açabileceğinden endişe ettiği belirtiliyor.

Süveyda özelinde ise ABD yönetiminin, vilayetin devlet yapısına entegre edilmesi gerektiği görüşünü benimsediği aktarılıyor. Fahham, ABD Özel Temsilcisi Tom Barrack’ın “Ortadoğu’da adem-i merkeziyetçilik başarısız oldu” yönündeki sözlerini hatırlatarak, Washington’un birleşik bir Suriye’yi destekleme eğilimini vurguluyor.

Askeri kurumun bakışı

Silahlı gruplar üzerine çalışan araştırmacı Raid el-Hamed ise ABD’nin tutumuna askerî perspektiften tamamlayıcı bir okuma sunuyor. Hamed, Trump’ın ilk döneminde asker çekme ve SDG ile ortaklığı sonlandırma eğiliminde olduğunu; ancak 2019 Mart’ında Baguz’daki çatışmaların ardından üst düzey askerî komutanların DEAŞ’ın geri dönebileceği yönündeki uyarıları nedeniyle yaklaşık 2 bin ABD askerinin bölgede kaldığını hatırlatıyor. ABD-SDG ortaklığının, 2015’te Kobani savaşlarına dayandığını ve Washington’un SDG’yi kara gücü olarak kullandığını da ekliyor.

Ancak Hamed’e göre, Beşşar Esed rejiminin düşmesinin ve Suriye’nin uluslararası koalisyona katılmasının ardından şekillenen yeni politika, Fırat’ın doğusunda herhangi bir bağımsız yapının tanınmamasını ve Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ne benzer federal modellerin reddedilmesini esas alıyor. Bu yeni yaklaşımın, SDG’ye Türkiye karşısında gerçek Amerikan güvenceleri içermediğini vurgulayan Hamed, örgütün Suriye ordusu ve güvenlik kurumlarına entegrasyonu yönünde baskı bulunduğunu belirtiyor. Şam yönetiminin devlet dışı silahlı varlığı reddeden bu vizyonuna SDG’nin hâlen karşı çıktığını, Mart ayında imzalanan anlaşma için belirlenen sürenin yıl sonunda dolacağını da sözlerine ekliyor.

Genel tabloya bakıldığında, Suriye sahasının geleneksel çatışma denklemlerini aşan, çıkarlar ve karşılıklı güvenlik düzenlemeleriyle şekillenen yeni bir evreye girdiği görülüyor. Washington ve özellikle Riyad ile Ankara gibi bölgesel müttefikleri, Şam’daki yeni liderliğin istikrarı tesis edip kaos dönemini kapatabileceğine oynarken, bu sürecin başarısının önümüzdeki aylarda sahadaki sınavlara bağlı olacağı ifade ediliyor. Gözlemcilere göre, “yeni cumhuriyetin” iç uzlaşı gereklilikleri ile dış ittifakların şartlarını dengeleme kapasitesi, bu dönüşümün ABD’nin bölgedeki yıllara yayılan tereddütlerini gerçekten sona erdirip erdirmeyeceğini belirleyecek temel ölçüt olacak.


İsrail ordusu, Hamas’ın mali sorumlusunu öldürdüğünü açıkladı

Şubat ayında Han Yunus’ta dört İsrailli rehinenin cenazelerinin teslimi sırasında İzzeddin el-Kassam Tugayları mensupları (DPA)
Şubat ayında Han Yunus’ta dört İsrailli rehinenin cenazelerinin teslimi sırasında İzzeddin el-Kassam Tugayları mensupları (DPA)
TT

İsrail ordusu, Hamas’ın mali sorumlusunu öldürdüğünü açıkladı

Şubat ayında Han Yunus’ta dört İsrailli rehinenin cenazelerinin teslimi sırasında İzzeddin el-Kassam Tugayları mensupları (DPA)
Şubat ayında Han Yunus’ta dört İsrailli rehinenin cenazelerinin teslimi sırasında İzzeddin el-Kassam Tugayları mensupları (DPA)

İsrail ordusu, bugün yaptığı açıklamada, Gazze’de Hamas’ın askerî kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları’nın finans bölümünde görevli olduğu belirtilen Abdülhay Zakkut’un öldürüldüğünü duyurdu.

Ordunun sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı açıklamada, “İsrail Savunma Kuvvetleri ile iç istihbarat servisi Şin Bet’in ortak faaliyeti kapsamında, yaklaşık iki hafta önce Gazze kentinde yaşayan ve Hamas’ın askerî kanadının mali yapılanmasında yer alan Abdülhay Zakkut etkisiz hâle getirildi” ifadeleri kullanıldı.

Açıklamada, Zakkut’un Raid Saad ile birlikte araçta bulunduğu sırada hedef alındığı belirtildi. Son bir yıl içinde Zakkut’un, Hamas’ın askerî kanadına aktarılmak üzere onlarca milyon dolar toplamak ve transfer etmekten sorumlu olduğu, bu kaynakların İsrail’e karşı yürütülen çatışmaların sürdürülmesi amacıyla kullanıldığı öne sürüldü.

İsrail ordusu, yaklaşık iki hafta önce Gazze kentinde bir araca düzenlenen hava saldırısında Raid Saad’ın da öldürüldüğünü açıklamış, Saad’ı 7 Ekim 2023’teki saldırıların planlayıcılarından biri olarak tanımlamıştı.

Saad’ın, ekim ayında ateşkes anlaşmasının yürürlüğe girmesinden bu yana Hamas içinde öldürülen en üst düzey isim olduğu belirtilirken, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile Savunma Bakanı Yisrael Katz, söz konusu saldırının Gazze’nin güneyinde iki İsrail askerinin el yapımı patlayıcının infilak etmesi sonucu yaralanmasına misilleme olarak gerçekleştirildiğini ifade etmişti.

Cibaliya’da bir kişi hayatını kaybetti, 4 kişi yaralandı

Filistin kaynakları, İsrail ordusunun bugün Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki Cibaliya’da düzenlediği saldırılarda bir Filistinlinin hayatını kaybettiğini, dört kişinin de yaralandığını bildirdi.

Filistin haber ajansı SAFA’ya göre İsrail güçleri Cibaliya beldesindeki el-Curn bölgesinde bir Filistinliyi ateş açarak öldürdü. Ayrıca İsrail topçusunun sabah saatlerinde Gazze Şeridi’nin doğusundaki bölgelere yoğun atışlar yaptığı, savaş uçaklarının ise Gazze’nin güneyindeki Han Yunus’un doğusuna iki hava saldırısı düzenlediği aktarıldı.

Ajans, Han Yunus’ta çok sayıda sivil yerleşimin geniş çaplı yıkıma uğradığını da kaydetti.


Türkiye: Libya Genelkurmay Başkanı'nın uçağı düşmeden önce elektrik arızası bildirdi

Dibeybe hükümetine bağlı kuvvetlerin Genelkurmay Başkanı Korgeneral Muhammed el-Haddad, Ankara'da Savunma Bakanı ile yaptığı görüşmede, (Türk Savunma Bakanlığı)
Dibeybe hükümetine bağlı kuvvetlerin Genelkurmay Başkanı Korgeneral Muhammed el-Haddad, Ankara'da Savunma Bakanı ile yaptığı görüşmede, (Türk Savunma Bakanlığı)
TT

Türkiye: Libya Genelkurmay Başkanı'nın uçağı düşmeden önce elektrik arızası bildirdi

Dibeybe hükümetine bağlı kuvvetlerin Genelkurmay Başkanı Korgeneral Muhammed el-Haddad, Ankara'da Savunma Bakanı ile yaptığı görüşmede, (Türk Savunma Bakanlığı)
Dibeybe hükümetine bağlı kuvvetlerin Genelkurmay Başkanı Korgeneral Muhammed el-Haddad, Ankara'da Savunma Bakanı ile yaptığı görüşmede, (Türk Savunma Bakanlığı)

Türkiye Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Başkanı Burhanettin Duran, bugün yaptığı açıklamada, Libya Genelkurmay Başkanı'nı taşıyan özel uçağın Ankara yakınlarında düşmeden önce elektrik arızası bildirdiğini ve acil iniş talebinde bulunduğunu söyledi.

Açıklamada ayrıca, Dassault Falcon 50 tipi uçağın dün TSİ 17:17'de Ankara Esenboğa Havalimanı'ndan Trablus'a doğru havalandığı ve TSİ 17:33'te elektrik arızası nedeniyle hava trafik kontrolüne acil durum bildirdiği belirtildi.

Libya ve Türk yetkililer, kazada üç mürettebat da dahil olmak üzere 8 kişinin öldüğünü açıkladı.

Duran, hava trafik kontrolünün uçağı Esenboğa Havalimanı'na yönlendirdiğini ve acil durum prosedürlerinin uygulandığını, ancak uçağın iniş sırasında 17:36'da radar ekranlarından kaybolduğunu ve iletişimin kesildiğini söyledi.

gthyu
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, dün Ankara'da Libya Genelkurmay Başkanı Muhammed Ali el-Haddad ile görüşmesi sırasında (Türkiye Savunma Bakanlığı- X)

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya daha önce yaptığı açıklamada, uçağın Ankara'nın Haymana ilçesi üzerinde uçarken acil iniş talebinde bulunduğunu ve enkazın daha sonra aynı ilçenin Kesik Kavak köyü yakınlarında bulunduğunu belirtmişti.

Duran, İçişleri Bakanlığı'nın operasyonu başlatmasının ardından arama kurtarma ekiplerinin kaza yerine ulaştığını ve kazanın nedenine ilişkin soruşturmanın tüm ilgili makamların katılımıyla devam ettiğini kaydetti.

Uluslararası alanda tanınan Libya hükümeti, ölenler arasında Ordu Genelkurmay Başkanı Muhammed Ali Ahmed el-Haddad, Kara Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı, Askeri Üretim Otoritesi Direktörü, Libya Ordusu Genelkurmay Başkanının danışmanı ve Genelkurmay Başkanının medya ofisinden bir fotoğrafçının bulunduğunu açıkladı.

Libyalı yetkililer, uçağın Malta'dan kiralandığını ve orada kayıtlı olduğunu belirterek, olayla ilgili soruşturma kapsamında uçağın sahipliği, önceki sorun kayıtları ve teknik özellikleri gibi bilgilerin inceleneceğini ifade etti.