Lübnan’da artan özel okul ücretleri öğrencileri tehdit ediyor

Yapılan açıklamalar kurumların öğretmenleri güvence altına almakla yükümlü olduğu yönünde.

Lübnan Dağı'nın Metn bölgesinde yıl sonu sınavlarına giren özel okul öğrencileri. (Reuters)
Lübnan Dağı'nın Metn bölgesinde yıl sonu sınavlarına giren özel okul öğrencileri. (Reuters)
TT

Lübnan’da artan özel okul ücretleri öğrencileri tehdit ediyor

Lübnan Dağı'nın Metn bölgesinde yıl sonu sınavlarına giren özel okul öğrencileri. (Reuters)
Lübnan Dağı'nın Metn bölgesinde yıl sonu sınavlarına giren özel okul öğrencileri. (Reuters)

Lübnanlı Miray Zahaya üç çocuğunun bu yıl eğitimden mahrum kalmasından korkuyor. Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada “Gelecek yıl için özel okul ücretlerine hayali zamlar yapılacağı konusunda bilgilendirildik” diyen Zahaya, bu ücretlerin ödeme gücünü aştığını belirtirken, aynı zamanda çocuklarını bir devlet okuluna nakletmesi halinde öğretmenlerin devam eden grevleri sebebiyle eğitimden mahrum kalacağını vurguluyor.

Miray’ın endişesi, okullardaki yeni ücretler karşısında şok olan binlerce Lübnanlıyla aynı. Okullar genellikle öğretim yılı sonunda öğrenci velilerini bilgilendirerek bir sonraki öğretim yılı için ücretlerde artış olduğunu bildiriyor ve çocuklarını kaydettirmelerini istiyor. İnsanlar fiyatların ‘krizi ve Lübnanlıların maaşlarının değerindeki bozulmanın çok üstünde olduğunu’ savunuyor ve ücretlerin ‘ülkedeki diğer her şey gibi dolar cinsinden olduğuna’ dikkat çekiyor.

Miray çocuklarını Biblos kentindeki (Beyrut'un kuzeyi) tanınmış okullardan birinde okutmayı tercih ettiğinde, ekonomik kriz diğer Lübnanlılar gibi onu da vurmadan önce onlara en iyisini sunmak istiyordu. “Kriz ve çöküşün bir sonucu olarak çocuklarımız her şeyden mahrum kaldı ve öyle görünüyor ki bu yıl da eğitimden mahrum kalacaklar” diyen Samar, çocuklarını geçen sezon öğretmenlerin grevi nedeniyle üç ay üst üste kapalı kalan devlet okuluna nakletmeye karar verdi.

Beyrut'un kuzeyindeki en prestijli okullardan birinde okuyan kız çocuğunun annesi olan Samar da aynı endişeleri taşıyor. Okul ücreti bu yıl 2 bin 500 dolar. Samar, gelecek yılın ilk taksitinin eylül ayında ödenmesi koşuluyla, çocuğunun bir sonraki yıl yerini korumak için 500 dolar ve 25 milyon Lübnan poundunu ödemek için son tarihin önümüzdeki 4 Temmuz'dan önce olduğunu söylüyor.

Diğer okullara kıyasla harçlardaki büyük artıştan şikayetçi olan Samar sözlerini şöyle sürdürdü:

“Sorduğumuzda ‘Bu fiyatlar bizim fiyatlarımız, imkanı olmayan okulu değiştirsin’ diyorlar ama en büyük sorunu okulda birden fazla çocuğu olan veliler yaşıyor. Bu tam bir felaket.”

İnanılmaz ücretler

Yeni zamlara göre okul ücretleri öğrenci başına yıllık bin 500 ila 8 bin dolar arasında değişirken, kamu sektöründeki bir çalışanın maaşı en fazla 300 doları geçmiyor. Bölge sakinleri, devletin kontrolü olmadığı için fiyatlandırmada kaos olduğunu aktarıyor.

Özel Okullar Veli Komiteleri

Federasyonu'nun hukuk danışmanı Avukat Maya Ciara, eyaletteki sorumlu makamların sıkı kontroller getirmek için müdahale etmesinin gerekli hale geldiğini, çünkü okul yönetimleri tarafından gelecek yıl için onaylanan politikanın, çok üstünde ücretlerle karşılaşıldığını söyledi. Ciara açıklamasını şöyle sürdürdü:

 “Sahada Temsilciler Meclisi görevlerini yerine getirmiyor. Bunun yerine zaman zaman şuradan bir vekil, buradan bir vekil popülist açıklamalar duyuyoruz ama elle tutulur hiçbir şeye ulaşamıyoruz. Birbirini takip eden hükümetlerin özel okullardaki prim ikilemini çözmeye niyeti yok. Acı kadehi ise çocuklarının geleceğinden endişe duyan ebeveynler içiyor.”

Ciara, Eğitim Bakanlığı ile ilgili olarak şu değerlendirmelerde bulundu:

“Zaman zaman eğitim ailesini bir araya getirmeye çalışıyor. Özellikle de ses yüksek olduğunda. Ancak kısa süre sonra duruyor ve tüm girişimler durgunlukla boğuşuyor. Bugün gerekli olan şey Özel Okullar Veli Komiteleri’nin rolünü etkinleştirmek, okulundaki her aile komitesine bütçenin tamamını ve tüm artışları yönetme hakkını vermek. Komite, okulundaki ebeveynlerin kapasiteleri hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğu için kendisine sunulan bütçeyi onaylama veya reddetme hakkını onaylıdır. Deneyimler, Özel Okullar Veli Komiteleri’nin deneyim eksikliği, psikolojik baskı, utanç ve eğitim tahkim kurullarının bozulmasıyla bir denetim organının olmaması gibi birçok nedenden dolayı artışları engelleyemediğini göstermiştir.”

Okullar, ihtiyacı, nedenlerini ve yüzdesini gösteren net ‘veriler’ ve hesaplar sağlayarak ‘bağışçılara karşı şeffaflık’ çağrısında bulundu. Ayrıca bağışçıların okulların ihtiyacına ikna olmadığı göz önüne alındığında, bu organları yardımın uygulanabilirliğine ikna etmek için okul yönetimleri, öğretmenler sendikası ve veli komiteleri sendikaları arasında ortak çaba gösterilmesini istedi. Zira özel yardım, okul ücretlerinin yükünü tek başına omuzlarına yüklediği için velilere büyük zarar veriyor.

Eğitim Bakanlığı'nın müdahalesi

Okul ücretlerindeki artış ve bir okul ile diğeri arasındaki fiyat farklılığı nedeniyle kaos sürerken Eğitim Bakanlığı düzenleme yapmak için duruma müdahale etti. Özel Eğitim Dairesi Başkanı ve Eğitim Bakanlığı Genel Müdürü Imad el-Aşkar, Eğitim Bakanı Abbas al-Halebi’nin özel okullar, Eğitim Kurumları Federasyonu, Ebeveyn Komiteleri Dernekleri ve Öğretmenler Sendikası'ndan oluşan bir komite kurduğunu belirtti. Ortak bir belge hazırlamak için harekete geçildi.

Aşkar ücretlerdeki artışla ilgili olarak, 515 sayılı Kanun'un özel okullarda bütçe ve harçların belirlenmesine ilişkin ilkeleri düzenlediğini ve ilişkiyi yönettiğini doğruladı. Ancak ‘bu durumdaki boşluğun, oluşturulmayan eğitim hakem kurulları (özel okul yönetimleri ile öğrenci aileleri arasındaki anlaşmazlıkları ayıran bir eğitim yargısıdır) meselesi olduğuna dikkat çekildi. Bunun birbirini izleyen hükümetler tarafından onaylanmadığı kaydedildi.

Bu meseleye dair ortak belge beklenirken konuya bir çözüm bulmak için yoğun çabalar olduğunu belirten Aşkar “Taksitlendirme konusunda bir sonuca ve çözüme ulaşmak için tüm taraflar ve partilerle birlikte her yolu deniyoruz” dedi.

Okullar arasında tek tip karar yok

Her okulun kendine ait bir karar mekanizması bulunuyor. Katolik Okulları Genel Sekreterliği Eğitim Dairesi Başkanı Leon Kelzi, Genel Sekreterliğin ‘genel direktiflere göre çalıştığını ve okullar üzerinde doğrudan bir denetim makamı ya da hiyerarşik bir otorite olmadığını, daha ziyade genel koordinasyon ve yönetim makamı olduğunu, ancak her okulun kendine has özellikleri bulunduğunu’ söyledi. Harçlar konusunda ise tek bir karar olmadığını, konunun her okulun kendi gerçekliği, koşulları ve bulunduğu bölge ile bağlantılı olduğunu kaydetti.

Kelzy bunun ‘bir sorun’ değil, ‘kriz içinde olduğu’ görüşünde. Zira ona göre öğretmenler de veliler de okullar da haklı. Zira gelirleri yeterli değil ve bu nedenle yükün dağıtılması gerekiyor. Primlerdeki artışın ‘öğretmenlerin maaşları ve okulların işleyişi için doğru olduğunu’ belirten Kelzy kesin olan şeyin, okulların çökmemesi gerektiğine dikkat çekiyor.

Kimsenin eğitimden uzak kalmaması için ihtiyaç sahibi öğrencilere yardım ve hibeler yapıldığına dikkat çeken Kelzy, herkesin sosyal olgunluğa sahip olması gerektiğine işaret etti ve Katolik okullarının yüksek ücretlerine rağmen kalite ve fiyat açısından sadece Lübnan'ın değil, Arap dünyasının da en iyileri arasında yer aldığına işaret etti.



Polis şiddeti iddiası Tunus sokaklarını karıştırdı

Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
TT

Polis şiddeti iddiası Tunus sokaklarını karıştırdı

Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)

Tunus’ta bir adamın polis kovalamacasının ardından ailesinin ifadesine göre kendisine uygulanan şiddet sonucu hayatını kaybetmişti. Reuters'a konuşan görgü tanıkları, Tunus polisi ile bir kişinin uğradığı şiddet sonucu hayatını kaybetmesini protesto eden öfkeli gençler arasında dün gece üst üste ikinci kez çatışmaların çıktığını söylediler.

Tunus’taki bu tür şiddetin karıştığı protesto gösterileri, ülkede 2011 yılındaki Arap Baharı ayaklanmalarını tetikleyen devrimin yıl dönümü yaklaşırken yetkililer arasında protestoların diğer bölgelere de sıçrayabileceği endişesini artırıyor.

Tunus, çeşitli alanlarda artan protestolar ve grevlerin yanı sıra Tunus Genel İşçi Sendikası'nın gelecek ay ülke çapında grev çağrısı yapmasıyla birlikte, siyasi ve sosyal gerilimin tırmandığı bir dönemden geçiyor.

Son haftalarda, binlerce protestocu, ülkenin güneydeki Gabes kentinde hava kirliliğinin başlıca kaynağı olduğunu söyledikleri bir kimya fabrikasının kapatılması talebiyle protesto gösterisi düzenledi.

Öte yandan polis şiddeti sonucu öldüğü iddia edilen adamın yakınları, şahsın ehliyetsiz motosiklet sürerken polis tarafından takibe alındığı, dövüldüğü ve hastaneye kaldırıldığını, ancak daha sonra hastaneden kaçtığını, ancak dün kafasındaki bir kanama nedeniyle hayatını kaybettiğini söyledi.

Olayla ilgili henüz resmi bir açıklama yapılmadı.

Yerel kaynaklar ve basın, Kayravan Valisi’nin durumu yatıştırmak amacıyla, dün hayatını kaybeden kişinin ailesini ziyaret ettiğini ve hangi şartlarda öldüğünü belirlemek ve sorumluları tespit etmek için soruşturma açma sözü verdiğini bildirdi.

İnsan hakları örgütleri, Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'i muhaliflerini bastırmak için yargı ve polisi kullandığını iddia ediyor. Ancak Cumhurbaşkanı Said, hakkındaki bu suçlamaları kategorik olarak reddediyor.


(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
TT

(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.

Avustralya'nın Sidney kentinde bir plajda Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında meydana gelen silahlı saldırıda en az 10 kişi öldü, çok sayıda  kişi yaralandı. İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth'a göre olay sırasında yaklaşık 2 bin kişi panik içinde tahliye edildi ve birçoğu sığınaklara sığındı.

Öte yandan Avustralya polisi tarafından bugün yapılan açıklamada, olay nedeniyle Bondi Plajı'ndan uzak durulması çağrısı yapıldı. Polis daha sonra, silahlı saldırının ardından iki kişinin gözaltına alındığını duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın Fransız Haber Ajansı AFP’den aktardığı  habere göre bir görgü tanığı, ‘siyah giysili iki kişinin’ plajda ateş açtığını söyledi.

dfgthy
Avustralya medyasında yayınlanan, saldırganlardan birine ait bir fotoğraf.

Avustralya medyası tarafından yayınlanan saldırganlardan birinin fotoğrafı

Öte yandan İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, saldırıyı ‘Yahudilere yönelik acımasız bir saldırı’ olarak nitelendirerek kınadı.

uı89o
Kurtarma ekipleri, Sidney sahilinde meydana gelen silahlı saldırının ardından yaralı bir kişiyi taşıyor (AP)

Herzog, açıklamasında şunları söyledi:

“Sidney'deki kardeşlerimiz, Bondi Plajı'nda Hanuka'nın ilk mumunu yakmaya giden Yahudilere yönelik acımasız bir saldırıda kötü niyetli teröristler tarafından saldırıya uğradı.”

Görgü tanıkları, kutlamaya katılanların saldırı mahallinden panik halinde kaçtıklarını söylerken yerel medya, silahlı saldırganların olay yerinden kaçtığını ve yetkililerin yoğun bir arama çalışması yürüttüğünü bildirdi.


Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
TT

Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)

Hamas, bugün (pazar) yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi üzerinde her türlü vesayet ve manda uygulamasını reddettiğini duyurdu. Hareket, yayımladığı bildiride, “Gazze’ye yönelik her türlü vesayet ve mandayı reddediyoruz. İşgal altındaki topraklarımızın herhangi bir karışı üzerinde de vesayeti kabul etmiyoruz; zorla yerinden etme girişimleri ve Gazze’nin yeniden mühendisliğine yönelik çabalarla uyumlu adımlara karşı uyarıyoruz” ifadelerini kullandı.

Açıklamada, “Ulusal birliğin sağlanması ve ulusal uzlaşı inşa edilmesi için seferber olunması, işgalin ve onu destekleyenlerin planlarıyla yüzleşmenin tek yoludur” denildi.

Hamas, arabuluculara ve ABD yönetimine de çağrıda bulunarak, İsrail’e baskı yapılmasını, anlaşmanın maddelerini uygulamaya zorlanmasını ve anlaşmaya yönelik süregelen ve sistematik ihlallerinin kınanmasını talep etti.

gth
Trump'ın planına göre Gazze'den çekilmenin aşamalarını gösteren harita (Beyaz Saray)

Öte yandan dün İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi hedefleyen planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalıştığını ve çok uluslu uluslararası bir gücün gelecek aydan itibaren Gazze’de göreve başlamasının planlandığını açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın İsrail Kamu Yayın Kurumu’ndan (Kan 11) aktardığı habere göre Amerikalı yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

ABD planına göre, barış komitesinin başkanlığını Birleşmiş Milletler’in eski Orta Doğu Özel Temsilcisi Nikolay Mladenov’un üstlenmesi, Gazze’de konuşlandırılması öngörülen uluslararası gücün komutasının ise bir ABD’li general tarafından yürütülmesi öngörülüyor.

Amerikalı yetkililere göre söz konusu gücün; güvenlik istikrarının korunması, geçiş sürecinin güvence altına alınması ve askeri operasyonların durmasının ardından Gazze’de yeni siyasi ve idari düzenlemelere zemin hazırlanması gibi görevler üstlenmesi planlanıyor.