Ali Duba nasıl oldu da Hafız Esed’in ‘korku efsanesine’ dönüştü?

Tanıdık bir sima değildi ve Avrupa'daki kumarhanelerde poker oynuyordu.

Ali Duba nasıl oldu da Hafız Esed’in ‘korku efsanesine’ dönüştü?
TT

Ali Duba nasıl oldu da Hafız Esed’in ‘korku efsanesine’ dönüştü?

Ali Duba nasıl oldu da Hafız Esed’in ‘korku efsanesine’ dönüştü?

Menaf Saad

Suriye’nin eski Cumhurbaşkanı Hafız Esed’in generallerinden Ali duba geçtiğimiz 21 Haziran 2023 Çarşamba günü vefat etti.

Yirmi yılı aşkın bir süre önce emekli olmasına rağmen Askeri İstihbarat Dairesi Başkanı olarak uzun yıllar görev yapması, onu duyan veya dönemini yaşayan herkesin yüreğine korku salmaya yetti. Son yıllarda birkaç fotoğrafı sosyal paylaşım sitelerinde yer alana kadar, yüzü bilinmiyordu.

Ali Duba kimdir? Cumhurbaşkanı Hafız Esed ile ilişkisi nedir? Neden Beşşar Esed döneminde göreve devam etmedi?

Ali Duba, Suriye'nin batısında, kıyı şehri Lazkiye'nin güneyinde bulunan Kurfays köyünde 1933 yılında doğdu. Mütevazı alevi bir aileden gelen Duba, Lazkiye'deki ‘Kutsal Topraklar Okulu'na gitti. Ardından 1955 yılında Hama Askeri Koleji'nden mezun oldu.

Ali Duba hayatının bu döneminde, Suriye'nin Lazkiye şubesini yöneten genç doktor ve siyasetçi Vehib el-Ganem'in liderliğindeki Baas Partisi'ne katıldı. Bu parti sayesinde, genç pilot Hafız el-Esed ile tanıştı ve aralarında Suriye’nin ve bölgenin tarihini değiştirecek bir dostluk doğdu.

Hafız Esed, Ali Duba'dan üç yaş büyüktü ve birlikte askerlik hizmetine girdiler. Esed Hava Kuvvetleri'nde, Duba ise o dönemde ‘İkinci Büro’ olarak bilinen askeri istihbarat biriminde göreve başladı. Kırsal ve mezhebi kökenleri, Baas Partisi'nde birlikte çalışmaları, Mısır Devlet Başkanı Cemal Abdunnasır'a olan inançları, Süveyş Kanalı'nın millileştirilmesi ve 1956'daki üçlü saldırıya karşı duruşları, 1958'de Suriye-Mısır Birliği'nin kurulması onları bir araya getirdi.

Ali Duba'nın askerlik kariyeri başlarda kayda değer bir olaya tanık olmadı. Herhangi bir askeri darbeye katılmamış ve Esed'in de üyesi olduğu Baas’ın askeri komitesine girmemişti.

Ali Duba'nın askerlik kariyeri bu yıllarda kayda değer bir olaya tanık olmadı. Herhangi bir askeri darbeye katılmadı ve Esed'in de üyesi ve daha sonra Suriye tarihinde önemli bir rol oynayan ‘Baas’ partisinin askeri komitesinde yer almadı.

Ancak 8 Mart 1963 darbesi sırasında Baas partisinin iktidara gelmesi ve Suriye'de iç güvenlik şube başkan yardımcılığına atanmasıyla Duba görünür hale gelmeye başladı. 1964 yılında Londra'daki Suriye Büyükelçiliği'ne askeri ataşe olarak atandı. Bu onu, Tümgeneral Salah Cedid'in Cumhurbaşkanı Emin el-Hafız'a karşı gerçekleştirdiği ve 23 Şubat 1966 darbesi olarak bilinen, aşırılık yanlısı Baas kanadının ılımlı kanadını mağlup ettiği darbenin arifesindeki olaylardan uzak tuttu.

Salah Cedid onu yurtdışında tutmaya devam etti ve Londra'dan sonra 1968'e kadar kalacağı Bulgaristan'a gönderildi. ‘67 yenilgisi’ olarak bilinen Haziran 1967 (Altı Gün) savaşına katılmadı. Lazkiye'deki Askeri İstihbarat Şubesi’nin başına atanmak üzere Şam'a çağrıldı ve Ocak 1970'de Şam Askeri İstihbarat Şubesi'nin başına atanana kadar burada görev yaptı.

Yeni görevinde eski dostu ve 1966'da Savunma Bakanı olan Hafız Esed ile iş birliği yaparak, 17 Kasım 1970'te gerçekleşen ve ‘Düzeltici Hareket’ adını verdikleri darbede yer aldı.

Ali Duba'nın karar alma çevrelerindeki olağanüstü yükselişi başladı. Bu, onu Hafız Esed'in iktidarda kaldığı otuz yıl boyunca en etkili ve güçlü subaylardan biri yaptı.

Ali Duba'nın, Hafız Esed'in iktidarda geçirdiği otuz yıl boyunca onu en etkili ve güçlü subaylardan biri haline getiren, karar alma çevrelerinde olağanüstü yükselişi buradan başladı. 1971 yılının Mart ayında Esed’in iktidara gelmesiyle, askeri istihbarat başkan yardımcılığına, ardından 1973'te askeri istihbarat başkanlığına atandı.

Ali Duba, 1973 Ekim Savaşı'na katıldı 1978 yılında Baas Partisi Merkez Komitesi üyesi olarak seçildi. Bu dönemde Esed ile Müslüman Kardeşler örgütü arasında kanlı çatışmalar patlak verdi. Bu örgütün yasaklanması ve üyelerinin suçlanmasıyla ilgili yasa o dönemde çıkarıldı.

Esed, Duba'yı Müslüman Kardeşler'in hücrelerini dağıtmak ve mensuplarını yakalayıp tutuklamakla görevlendirdi. Müslüman Kardeşler, 1964'ten beri Suriye rejimiyle askeri bir çatışma içindeydi. Örgüt, 1970’li yılların ikinci yarısında birçok suikast ve operasyonla geri döndü.

Ali Duba'nın adı bir tür efsane haline geldi. Kimse onu görmüyor, kimse tanımıyor ve halka açık hiçbir yerde bulunmuyordu.

Müslüman Kardeşler örgütü, Ali Duba'ya yönelik bir suikast girişiminde bulundu. Ardından 1982 yılının Şubat ayında Hama şehrinde büyük bir çatışma yaşandı. Duba'nın birlikleri, geçen yıl ölen Ali Haydar liderliğindeki Özel Kuvvetler ve Esed'in kardeşi Rıfat'ın liderliğindeki Savunma Birlikleri’nin yardımıyla isyanı tamamen bastırmayı başardılar. Ancak bu süreçte şehrin büyük bir kısmı tahrip edildi ve birçok masum sivil öldürüldü.

Bu aşamada ‘Ebu Muhammed’ olarak tanınan Ali Duba'nın adı efsaneye dönüştü. Kimse onu görmüyor, kimse tanımıyor ve halka açık hiçbir yerde görünmüyordu.

1984 yılında kardeşinin hastalığından yararlanarak onu devirmeye çalışan Savunma Tugayları komutanı kardeşi Rıfat ile girdiği savaşta, yeniden Hafız Esed'in yanında yer aldı. Ali Duba, her şeyi borçlu olduğu Cumhurbaşkanı'na tam bağlılığını ilan ederek, Rıfat'la yüzleşmeye tamamen hazır bir şekilde adamlarına sokaklara çıkmalarını emretti. Sonunda hiçbir askeri çatışma yaşanmadı ve Esed, Rıfat'ı Moskova'ya ve ardından Avrupa'ya sürmeden önce Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak atayıp durumu düzeltmeyi başardı. (Rıfat, aylar önce Şam'a döndü ve mevcut Rejim Lideri Beşşar Esed ve kardeşi Mahir ile birlikte bir aile fotoğrafında yer aldı.)

Böylece Ali Duba, Suriye'de iktidardaki rejime üç kez hizmet etmiş oldu: Birincisinde 1970'teki darbede Hafız Esed'ın yanında yer aldı. İkincisinde, Müslüman Kardeşler'le savaştı ve son olarak Hafız Esed, kardeşi Rıfat ile karşı karşıya geldiğinde yanında durdu.

Fotoğraf Altı: Yakınlarının sosyal medyada paylaştığı Ali Duba'nın eski bir fotoğrafı
Yakınlarının sosyal medyada paylaştığı Ali Duba'nın eski bir fotoğrafı

Ali Duba, 1 Ocak 1993 tarihinde Genelkurmay Başkan Yardımcılığına terfi ettirildi ve 1999 yılının Temmuz ayına kadar görevinde kaldı. Ancak Hafız Esed'in, son yıllarında gerçekleştirdiği tasfiye ve yer değiştirme kampanyası olan ‘Eski Muhafızları’ ortadan kaldırma sürecinden Duba da nasibini aldı. Bu aşama, Hafız Esed'in oğlunun iktidara geçişi için hazırlık olarak gerçekleştirilmişti.

Askeri İstihbarat'ın Keşif Teşkilatına başkanlık eden Tümgeneral Gazi Kenan, Suriye Kuvvetlerinin 2005'te geri çekilmesine kadar Lübnan'da önemli bir rol oynamaya devam etti.

Ali Duba'nın sürekli olarak Lübnan ve Avrupa ülkelerine seyahat ettiği ve gece hayatının içinde yer aldığı biliniyordu. Suriyeli gazeteci Marvan Mahayni, Facebook hesabında yaptığı paylaşımda "Görevine başladığından beri, onun hakkında bir şeyler duyuyor ve onu gece kulüplerinde uzaktan görüyordum. 1991'de bir tesadüf eseri Paris'teki bir kumarhanede, ortak bir arkadaşla birlikteyken onunla yakından tanışma imkânı buldum. Bana, hemen orayı terk etmemi, çünkü beni görürse Şam'da hesap soracağını söyledi. Rus ruleti ve poker oynarken bile korkutucuydu” ifadelerine yer verdi.

Esed 10 Haziran 2000'de öldüğünde, Duba tamamen emekli olmuştu ve askeri güvenlik aygıtındaki etkisi yetmiş yaşının eşiğine gelmeden önce azalmıştı.

Fotoğraf Altı: Duba'nın, memleketi Lazkiye kırsalındaki Kurfays köyündeki cenaze töreninden bir fotoğraf (Lazkiye Valiliği basın ofisi)
Duba'nın, memleketi Lazkiye kırsalındaki Kurfays köyündeki cenaze töreninden bir fotoğraf (Lazkiye Valiliği basın ofisi)

Ali Duba, o zamandan sonra ortadan tamamen kayboldu. Adı yaklaşık 13 yıl sonra, Suriye iç savaşının başlangıcında yeniden duyuldu. 24 Ağustos 2011'de Avrupa Birliği, onu Suriye Devlet Başkanı'nın ‘danışmanı’ olması nedeniyle yaptırım uyguladığını duyurdu. Bu doğru olmayan bir iddia idi. Çünkü Ali Duba'nın sağlığı çok ciddi şekilde kötüleşmiş ve herhangi bir danışmanlık veya saha görevini yerine getirecek durumda değildi. Gerçek şu ki, asla iktidara dönmedi. 21 Haziran 2023 Çarşamba günü ölene kadar Beşşar Esed'e sadık kaldı.

En son 2021'deki son seçimlerde Rejim Lideri Esed'in lehine oy kullandığı zaman görüldü. Ayrıca sosyal medyada ailesiyle çekilmiş fotoğrafları paylaşıldı. Ölüm haberi, Suriyeliler arasında büyük bir tartışmaya yol açtı. Esed taraftarları, askeri ve istihbarat görevi sırasındaki rolünü vurgularken, muhalifler ise hapishanelerde maruz kaldıkları ihlallere dikkat çekerek eleştirdiler.



İsrail, Filistin Yönetimi liderlerinin hareketlerine yönelik kısıtlamaları sıkılaştırıyor

Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa salı günkü kabine toplantısında (WAFA)
Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa salı günkü kabine toplantısında (WAFA)
TT

İsrail, Filistin Yönetimi liderlerinin hareketlerine yönelik kısıtlamaları sıkılaştırıyor

Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa salı günkü kabine toplantısında (WAFA)
Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa salı günkü kabine toplantısında (WAFA)

İsrail, sahada gerilimin arttığı ya da Filistin Yönetimi'nin çeşitli siyasi kazanımlar elde etmeye çalıştığı dönemlerde yıllardır sürdürdüğü bir politikanın parçası olarak Filistinli yetkililerin iç ve dış hareketlerini kısıtlamaya geri döndü.

Gazze savaşının başlamasından bu yana İsrail bu yaklaşımını yoğunlaştırdı. İsrail makamları dün Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa'nın Batı Şeria'daki Ramallah ve Nablus vilayetlerinde bir dizi kasaba ve köyü ziyaret etmesini engelledi.

Duvar ve Yerleşim Direniş Komisyonu’nun Facebook sayfası üzerinden yapılan paylaşımda, “İsrail işgal yetkilileri, önceden uyarıda bulunmaksızın, Başbakan Muhammed Mustafa'nın Nablus vilayetindeki Duma ve Kusra kasabalarını, Ramallah vilayetindeki Berka ve Deyr Dibvan kasabalarını ziyaret etmesini engelledi” denildi.

Paylaşımın devamında, “Bu keyfi adım, işgal makamları tarafından Filistin hükümetine karşı alınan bir dizi ırkçı tedbirin devamı niteliğinde olup, hükümet ile Filistin vatandaşları arasındaki güveni sarsmaya yönelik umutsuz bir girişimdir” ifadesi yer aldı.

Abbas'ın seyahatinin engellenmesi

Geçtiğimiz günlerde İsrail, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın Suriye'ye yapacağı ziyarete hazırlık amacıyla Ürdün'e gitmesini de engellemeye çalıştı. Ancak yoğun çabaların ve çeşitli tarafların temaslarının ardından Abbas, İsrail'in oyalamasının ardından Ürdün'e karayoluyla gitmek zorunda kaldı.

y6jukı
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas (Reuters)

Filistin Yönetimi bu konuda resmi bir açıklama yapmadı. Bazı yetkililer son dakikaya kadar ve birden fazla kez Abbas'ın hava yoluyla seyahat edeceğini teyit etmeye çalıştı, ancak sonunda yıllardır nadiren gerçekleşen bir şey olarak Abbas karayoluyla gitti.

İsrail'in bu kısıtlamasının, Filistin Devlet Başkanı'nın Suriye'yi ziyaret etme ve İsrail'in halen ‘terörist’ olarak tanımladığı ve ülkesinin topraklarına saldırdığı Suriyeli mevkidaşı Ahmed eş-Şera ile görüşme niyetinden mi yoksa Filistin'in ‘iki devletli çözüm’ çerçevesinde bir Filistin devletinin uluslararası alanda tanınması için başta Fransa olmak üzere Avrupa ülkeleriyle ve Suudi Arabistan'la koordinasyon içinde hareket etmesinden mi kaynaklandığı bilinmiyor.

Elbette bu tutum İsrail hükümetini ve Başbakanı Binyamin Netanyahu'yu kızdırdı ve Fransa'nın çabalarına ve Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un açıklamalarına saldıran açıklamalar yapmasına neden oldu.

Sessiz kalmak

Filistin hükümeti Mustafa'nın Batı Şeria'daki bazı kasabaları ziyaret etmesinin engellenmesi konusunda sessiz kalırken, Filistin Devlet Başkanlığı da Suriye ziyareti öncesinde Başkan Abbas'a karşı İsrail tarafından yapılan girişimler konusunda sessiz kaldı.

dfrgthy
İsrail askerleri askeri operasyonlar sırasında Batı Şeria sokaklarında (İsrail ordusu)

İsrail'de hiçbir resmi kurum İsrail'in attığı bu adımlar hakkında yorum yapmazken, bazı medya kuruluşları Netanyahu hükümetinden resmi bir yorum almaksızın Filistin Devlet Başkanı'nın Suriye ziyaretini engelleme girişimlerini haber yaptı.

Gözlemciler, Filistinli yetkililerin hareketlerine getirilen bu kısıtlamanın, İsrail'in 7 Ekim 2023'ten bu yana Batı Şeria şehirlerine uyguladığı siyasi ve fiziki kuşatma çerçevesinde gerçekleştiğini düşünüyor.

Geçtiğimiz birkaç ay içinde Batı Şeria bir dizi yoğun askeri operasyona maruz kaldı. İsrail ordusu gece gündüz baskınlar düzenliyor, daha fazla kontrol noktası kuruyor, bölge sakinlerine yaptırımlar uyguluyor ve bir bölgeden diğerine veya bir vilayetten diğerine hareketlerini kısıtlıyor. İsrail polisi çeşitli yollarda konuşlanmış durumda ve Filistinlilere hiç de azımsanmayacak miktarlarda trafik cezaları uyguluyor.

Batı Şeria'nın coğrafi yapısının değiştirilmesi

İsrail askeri operasyonları üç aydır ağırlıklı olarak Cenin Mülteci Kampı’nda, aynı süre zarfında Tulkerim Mülteci Kampı’nda ve yaklaşık 70 gündür Tulkerim vilayetindeki Nur Şems Mülteci Kampı’nda yoğunlaştı. Bu operasyonlar, ‘silahlı terörizmin yuvası’ olarak tanımlanan bu kampların coğrafi yapısını değiştirmeye yönelik olarak evleri buldozerle yıkmayı ve yeni yollar inşa etmeyi içeriyor.

Söz konusu operasyonlar, yaklaşık 18 aydır acımasız bir savaşa maruz kalan Gazze Şeridi'nde yaşananların bir tekrarı olarak on binlerce Filistinlinin bu kamplardan göç etmesine neden oldu. Diğer vilayetlerdeki köyler, kasabalar ve kamplar da her gün daha fazla yerleşim karakolu kuran, yerleşim yolları inşa eden, Filistinli çiftçilere ait ekipmanlara el koyan ve onlara saldırarak aralarında çok sayıda kişinin yaralanmasına neden olan yerleşimcilerin saldırılarına maruz kalıyor.

DFRGTYH
Batı Şeria'nın El Halil kentinde Yahudi yerleşimine bakan bir tepede yürüyen Filistinli adam, 3 Nisan 2025. (AFP)

İsrailli yerleşimciler dün sabah Nablus'un doğusundaki Beyt Decen köyünde bir elektrik hattını uzatmak için çalışırken Filistinlilerin ekipmanlarına ve üç kamyona el koydu. Başka bir grup yerleşimci de Ürdün Vadisi'nin kuzeyinde mahsulleri sulamak için kullanılan su pompalarını çaldı.

Filistinlilere göre yerleşimciler tarafından gerçekleştirilen bu saldırıların çoğu İsrail ordusunun koruması altında gerçekleştiriliyor. Bu durum, Tel Aviv'de yerleşimi ve yerleşimcileri teşvik eden Bezalel Smotrich ve Itamar Ben-Gvir gibi aşırılık yanlısı bakanların yer aldığı aşırı sağcı hükümet altında bu tür saldırıları meşrulaştırarak İsrail'de açık ve net bir yaklaşım değişikliğine işaret ediyor.