Doğu Libya makamları petrole ambargo uygulamakla tehdit ediyor

İstikrar Hükümeti, petrolün akışını kesme tehdidinde bulundu ve Ulusal Birlik Hükümeti’ni 16 milyar dolar ele geçirmekle suçladı

Batı Libya’daki Ez-Zaviye Petrol Deposu (Brega Petrol Pazarlama Şirketi)
Batı Libya’daki Ez-Zaviye Petrol Deposu (Brega Petrol Pazarlama Şirketi)
TT

Doğu Libya makamları petrole ambargo uygulamakla tehdit ediyor

Batı Libya’daki Ez-Zaviye Petrol Deposu (Brega Petrol Pazarlama Şirketi)
Batı Libya’daki Ez-Zaviye Petrol Deposu (Brega Petrol Pazarlama Şirketi)

Libya’da iktidar ve petrol gelirleri kavgası yeni bir aşamaya girdi. Usame Hammad liderliğindeki ‘paralel’ İstikrar Hükümeti, ilk kez resmi olarak “petrol ve doğal gaz akışını kesip ihracatı durdurmakla” tehdit ederek gerekirse yargıya başvurup “Ulusal Petrol Şirketi’ne (NOC) idari haciz getirilmesine ilişkin” yasal prosedürler tamamlanıncaya kadar mücbir sebep ilanı çıkarılacağını duyurdu. Libya Temsilciler Meclisi’nin (TM) güvenoyunu almasına rağmen uluslararası alanda bir tanınırlığı olmayan İstikrar Hükümeti, “yasaya uygun olarak idari haciz prosedürlerini tamamladıktan sonra gerekli prosedürleri de bitirmek üzere” olduğunu açıkladı ve “el konulan fonlara bir adli denetmen atanması için Libya yargısına başvurabileceklerine” işaret etti. Hükümet dün yaptığı açıklamada, Birleşmiş Milletler (BM) Libya Destek Misyonu’na (UNSMIL) “objektif bir şekilde etkin rolünü yerine getirmesi ve ülke servetlerinin bütün bölgelere ve kentlere adil bir şekilde dağıtımı gözetilmeyip Libya halkının çarçur edilen bütün paralarını ortaya çıkarması” çağrısında bulundu. Ayrıca “BM kurumlarına Libya’daki genel duruma ilişkin verdiği brifingin, her gün yaşananları gizlemeden veya göz ardı etmeden hakikati gösterdiğini ümit ettiğini” kaydetti.

Hükümet, Başsavcılık Ofisi tarafından temsil edilen tüm denetim, soruşturma ve yargı makamlarını “Libya halkının geçim kaynaklarıyla oynayan herkesi hesaba çekmek, ülke dışına kaçırılan fonların takibini yapmak, sayıştay raporlarında belirtilen suçlar için ivedilikle soruşturma başlatmak ve idari denetim ofislerindeki tüm davaları aktifleştirmek için” gerekli adımları atmaya çağırdı.

Görsel kaldırıldı.
Libya Başsavcısı Sıddık es-Sur (Sayıştay)

Hükümet ayrıca, petrol gelirleriyle ilgilenen ve bu gelirleri Libyan Foreign Bank’a yatıran NOC’u, görev süresi sona eren Abdulhamid ed-Dibeybe liderliğindeki geçici Ulusal Birlik Hükümeti’nin (UBH) “ülkede yürürlükte olan kanunlara aykırı bir şekilde haksızca çarçur ettiği milyarlarca paraya kattığı 16 milyar doları ele geçirmesini sağlamakla” suçladı. İstikrar Hükümeti, bu yılın başında, 2022 yılı ve sonrası için 130 milyar dinara ulaşan Libya petrol gelirlerine, boşa harcanmasını engellemek için idari haciz uygulamakla tehdit etmişti. Ayrıca “İdari haczin yalnızca kalkınma bölümüne ilişkin fonları etkileyeceğini, maaşlar ve hizmet sektörleri alanına dokunulmayacağını” söylemişti. Hükümete göre, Bingazi Temyiz Mahkemesi İdari Yargı Birimi, Usame Hammad’ın petrol gelirlerine ve NOC hesaplarına idari olarak el koyma kararının iptal edilmesi istemiyle NOC tarafından yapılan itirazı reddetti. Hükümet “Yasa, görev süresi sona eren UBH tarafından kamu parasının gereksiz yere kullanılmasını durdurmaya izin vermektedir” açıklamasını yaptı. Hammad “Libya yargısı bağımsızdır, siyasi eğilimlerden ve bölünmelerden uzaktır ve UBH’nin işlediği mali ve idari yolsuzluklardan ülkeyi ve vatandaşı koruyacak son kaledir” dedi. Ayrıca “Libya halkının parasını almak için yürüttüğü faaliyetleri hiçbir şekilde meşrulaştıramazlar” ifadelerini kullandı. İstikrar Hükümeti’nin, “kamu parasını sistematik ve sürekli olarak yağmalanmaktan korumak için” bu paranın üzerine derhal bir adli denetmen atayacağını duyurdu. Hammad “hükümetinin, denetim ve yargı birimlerinin kamu parasını iç eden, korunmasını ihmal eden ve Libya halkının geçim kaynaklarına alenen saldırılmasını kolaylaştıran herkesi yasalar uyarınca hesaba çekmek üzere görevlerini yapmalarını sağlamak da dahil olmak üzere her türlü gerekliliği yerine getireceğini” vurguladı. NOC ve Dibeybe hükümetinden konuyla alakalı resmi bir açıklama gelmezken, paralel İstikrar Hükümeti’ni destekleyen TM de sessizliğini korudu. Dibeybe geçen temmuz ayında, Faiz es-Serrac hükümetinin 2014 yılında NOC Başkanlığı’na getirdiği Mustafa Sanallah’ı görevden alarak yerine Ferhat bin Kıdara’yı atamıştı. Bu yüzden o dönem silahlı bir çatışma çıkma tehdidi baş göstermişti.

Görsel kaldırıldı.
Bin Kıdara’nın ABD’nin Trablus Büyükelçisi ile yaptığı eski bir görüşmeden kare (NOC)

Öte yandan TM tarafından yapılan açıklamada, TM Başkanı Akile Salih’in El-Kubbe kentinde Barolar Birliği ile, TM ve Devlet Yüksek Konseyi (DYK) tarafından seçim yasalarını hazırlaması için oluşturulan 6+6 Komitesi’nin çalışmalarının sonuçlarına ilişkin son gelişmeleri ve hukuki görüşleriyle katkıda bulunmak üzere hukukçuların bu aşamadaki rolünü tartıştığı bildirildi.

Görsel kaldırıldı.
TM Başkanı Akile Salih (Reuters)

Şarku’l Avsat’ın İtalyan haber ajansı Nova’dan aktardığı habere göre “Messina tersanesindeki iki deniz birliği, Avrupa’nın ‘Libya’da Entegre Sınır ve Göç Yönetiminin Desteklenmesi’ (SIBMMIL) Projesi kapsamında Trablus’taki Dibeybe hükümetine bağlı Libya Sahil Güvenliği’nin bir teknik heyetine teslim edildi”.

Ajansın aktardığına göre İtalya Savunma Sanayileri Kurumu, iki birliğin devir teslim töreninin İtalyan ve Libyalı yetkililerin katılımıyla yapıldığını belirtti. Ayrıca iki birliğin, Libya Sahil Güvenliği’nin Akdeniz sularını güvence altına almak için Avrupa operasyonlarını desteklemesine izin veren ve yasadışı göçmen kaçakçılığıyla mücadeleyi ve sınırları kontrol etmeyi hedefleyen SIBMMIL projesinin bir parçası olduğuna dikkat çekti.



Lübnan'da tartışmalara yol açan bir İran belgesi: Hizbullah Ulusal Muhafızlara mı dönüşecek?

Belge, “Hizbullah’ın askeri ve örgütsel yapısının Lübnan Ulusal Muhafızlarına tamamen dönüştürülmesinin” başlangıcını öngören geri döndürülemez bir stratejik karardan bahsediyor (Reuters)
Belge, “Hizbullah’ın askeri ve örgütsel yapısının Lübnan Ulusal Muhafızlarına tamamen dönüştürülmesinin” başlangıcını öngören geri döndürülemez bir stratejik karardan bahsediyor (Reuters)
TT

Lübnan'da tartışmalara yol açan bir İran belgesi: Hizbullah Ulusal Muhafızlara mı dönüşecek?

Belge, “Hizbullah’ın askeri ve örgütsel yapısının Lübnan Ulusal Muhafızlarına tamamen dönüştürülmesinin” başlangıcını öngören geri döndürülemez bir stratejik karardan bahsediyor (Reuters)
Belge, “Hizbullah’ın askeri ve örgütsel yapısının Lübnan Ulusal Muhafızlarına tamamen dönüştürülmesinin” başlangıcını öngören geri döndürülemez bir stratejik karardan bahsediyor (Reuters)

Denise Rahma Fahri

Son zamanlarda, Lübnan'daki yerel medya kuruluşları, İran Devrim Muhafızlarına yakın bir merkez olan Tahran'daki Savunma Çalışmaları Merkezi'nden sızdırıldığı bildirilen bir İran belgesi yayınladı. Belge Hizbullah adına, Lübnan Cumhurbaşkanı komutasında faaliyet gösterecek “Ulusal Muhafızlara” dönüşmeyi öneriyor ve buna hazır olduğunu ifade ediyor. Belgeye göre, Lübnan Ulusal Muhafızları, “Meçhul Asker Kurumu” bünyesinde bir direniş unsuru ve stratejik yedek kuvvet olarak yer alacak. Belgede belirtildiği üzere, bu “direnişin” sonu değil, silahların devletin elinde olduğu yeni bir dönemin başlangıcı. Hizbullah’a yakın bir kaynak, bu belgeden haberdar olmadığını, şu anda konuya ilişkin belirli bir vizyon bulunmadığını ve meselelerin silah ile ilgili diyaloğun kaderiyle bağlantılı olduğunu belirtse de, Hizbullah liderliği bu belgeyi resmi olarak yalanlamadı. Birçok kişi de belgeyi, Hizbullah'ın silahını korumayı, komutayı Devrim Muhafızları ile sınırlandıran, resmi ordusunun ise sembolik bir rol oynadığı İran modelini benimseyerek, varlığını meşrulaştırmayı amaçlayan öneri ve çözümler için nabız yoklaması olarak değerlendirdi.

frgty
İran belgesi, Lübnan'daki mevcut dönemi direniş ve ulusal egemenlik tarihinde önemli bir an olarak tanımlıyor (AFP)

Diğer Seçenek Hareketi'nin lideri Alfred Madi, bu belge hakkında ilk konuşan kişi oldu. Madi, Cumhurbaşkanı Joseph Avnn, Hizbullah ve Emel Hareketi temsilcilerini içeren ve Lübnan ulusal güvenlik stratejisi üzerinde çalışan komitelerin yanı sıra, Hizbullah’ın talep ettiği garantilerin İran'ın önerisinin ciddiyetini gösterdiğini açıkladı.

Sızdırılan metin

İmza bekleyen bir taslak bildiri olduğu düşünülen İran belgesi, Lübnan'daki mevcut dönemi direniş ve ulusal egemenlik tarihinde önemli bir an olarak tanımlıyor. Hizbullah'ın “Ulusal Muhafız”a dönüşmeye hazır olmasını da, caydırıcılık denklemini Lübnan devleti bayrağı altında pekiştirme ve ulusal güçleri halkın ve anayasanın çıkarlarına hizmet edecek şekilde yeniden konumlandırma taahhüdü çerçevesinde değerlendiriyor.

Belge, “Hizbullah’ın askeri ve örgütsel yapısının Lübnan Ulusal Muhafızları'na tamamen dönüştürülmesi sürecinin” başlamasını öngören geri döndürülemez bir stratejik karardan bahsediyor. Belgeye göre Ulusal Muhafızlar, Lübnan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı ve Silahlı Kuvvetler Başkomutanı komutasında ve Bakanlar Kurulu ile koordinasyon halinde, ulusal egemenlik çerçevesinde faaliyet gösteren egemen bir halk direniş oluşumudur.

Pratik adımlara gelince, belgede “bu yıl sonuna kadar, elit birlikler, silah depoları ve komuta kontrol merkezleri de dahil olmak üzere, kuzeyden güneye tüm silah ve muharebe kabiliyetlerinin kademeli olarak Lübnan Ulusal Muhafızları'na devredileceği” belirtiliyor. Belgede ayrıca, “daha önce direnişle bağlantılı olan ileri askeri üretim birimlerinin resmen Lübnan devletinin denetimine girdiği ve gizli teknik ve güvenlik raporlarını, en yüksek egemenlik koruması çerçevesinde, Cumhurbaşkanı aracılığıyla Bakanlar Kurulu'na sunduğu” da ifade ediliyor. Bu birimler arasında hassas mühimmat üretimi, savunma sistemleri, insansız hava araçları, füzeler ve uzun menzilli mermilerin geliştirilmesi yer alıyor.

sdfgth
Hizbullah adına, Lübnan Cumhurbaşkanı komutasında faaliyet gösterecek “Lübnan Ulusal Muhafızları”na dönüşmeyi öneren ve buna hazır olduğunu belirten bir belge yayınlandı (Reuters)

İran'ın önerisi, Lübnan Savunma Bakanlığı'nı, korunan teminatlar dahilinde ve gönüllülere doğrudan maaş ödenmeden, Ulusal Muhafızlar ile ilgili gizli altyapı ve operasyonel görevlerden sorumlu kuruluş olarak belirliyor. Yine öneriye göre Ulusal Muhafızlar, acil durumlarda hızlı karar alma ile ilgili taktiksel nedenlerle bağımsız bir operasyon odası ile birlikte Meçhul Asker Kurumu’na  bir direniş bileşeni ve stratejik yedek olarak dahil edilecek.

İran'ın önerisi, 10.452 kilometrekarelik Lübnan’ın sonudur

Independent Arabia, bu belgenin Farsçasını aradı ve hatta kendisini hazırladığı söylenen kurumun web sitesini taradı, ancak hiçbir şey bulamadı.

Aynı zamanda, Diğer Seçenek hareketinin lideri Alfred Madi, önerinin sadece medyada çıkan bir haberden ibaret olsa da masum olmadığını vurguluyor. Bu yönde bir dizi adımın atıldığını açıklıyor. Ona göre bu adımların en dikkat çekeni, Hizbullah, Emel Hareketi ve Cumhurbaşkanı Avn'dan oluşan ortak komitelerin ulusal güvenlik stratejisi üzerinde çalışmak üzere medyadan uzakta, tamamen gizlice düzenlediği toplantılardır. Bu çalışma, Hizbullah’ın silahlarını teslim etmesi karşılığında talep ettiği garantilerle ilgili olarak son zamanlarda gün yüzüne çıkan taleplerle örtüşüyor. Madi, bu önerinin Cumhurbaşkanı'nın tasarrufunda olmasıyla ilgili sızdırılan belgenin içeriğine de ışık tutuyor. Tüm göstergelerin, Hizbullah'ın Cumhurbaşkanı Avn'a, başkan yardımcılığı ve ordu komutanı yardımcılığı görevlerini güvence olarak almadığı sürece hiçbir şey vermeyeceğini gösterdiğini belirtiyor. Bunun için anayasa değişikliği veya yeni bir kuruluş konferansı gerekiyor. Madi, daha fazla ayrıntı vermekten kaçınarak, “Perde arkasında bir şeyler planlanıyor ve ana hatları artık belli” diye ekliyor.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre belgeyle ilgili sızıntıların ciddiyetiyle ilgili olarak, İran'ın Hizbullah'ın askeri kanadını Ulusal Muhafızlar adı altında koruma türünden bir sızıntı, silahların teslim edilmesini ve sadece devletin elinde olmasını şart koşan Lübnanlı ve uluslararası talepleri atlatmaya veya etrafından dolanmaya yönelik akıllıca bir girişim sayılmıyor. Aksine, söz konusu öneri ile “çözüm bu” ve orduya ancak tek grup halinde entegre oluruz diyorlar.

Madi, bu öneri ile ilgili olarak şunu da ekliyor: “Hizbullah'ın silahları sorununu çözmeyecek, aksine ülkeyi yıkıma ve Hizbullah’ın Lübnan’ı işgalini meşrulaştırmaya götürecek, ki bu da siyasi bir sapkınlıktır”. Ayrıca “sadece zorlu çözümü uygulamaktan kaçınmak için Lübnan formülünün tamamını değiştirebilecek bir öneriyi kabul etmek mümkün değil. Hizbullah'ı da içeren bir Ulusal Muhafız Birliği kurmak, Sünniler, Hristiyanlar veya Dürziler için ve hatta Şiilerin yarısı için bile kabul edilemez. Böyle bir çözümü ancak mevcut siyasi otorite sürdürebilir. İran'ın önerisi, 10.452 kilometrekarelik bir ülke olarak Lübnan'ın sonu demektir” diye de vurguluyor.

Askeri kaynaklar

Askeri çevreler ise bu önerinin Lübnan'ı yıkıma götüreceğine ve federal bir sistemin dayatılmasına yol açacağına inanıyor. Zira bu durum, bir Hristiyan Ulusal Muhafız Birliği, bir Sünni Ulusal Muhafız Birliği ve bir Dürzi Ulusal Muhafız Birliği kurulması yönünde karşı talepleri tetikleyebilir. Askeri çevreler “böyle bir proje yaşayamaz ve amacı Lübnan'ı federal bir devlete dönüştürmek olmadığı sürece imkânsızdır. Bu öneri bir İran rüyasıdır ve gerçekleşmeyecektir” diyor. Bunu tanımlamak için halk arasında yaygın “Şeytan’ın cennete girmeyi hayal etmesi gibi” sözünü kullanan çevreler, ulusal ordunun yanı sıra tüm bu silah ve teçhizata sahip bir silahlı örgütün varlığını dahi şiddetle reddediyor. Böyle bir öneriyi sızdırmanın, Lübnan devletini ve ABD'yi alt etme çabalarını gizlediğine ve ancak Lübnan'ın merkezi siyasi otoriteye sahip bir devletten ademi merkeziyetçi bir devlete dönüşmesi durumunda başarılı olacağına inanıyorlar.

Aynı çevreler, İran ve Hizbullah'ın nabız yoklamak için belgeyi kasıtlı olarak sızdırmış olma ihtimalini de göz ardı etmiyor. Belgenin içeriğinin merkezi bir devlet içinde uygulanmasının, o devletin yıkılması anlamına geleceğine ve Lübnan'daki diğer mezhep ve dini grupları silahlanmaya iteceğine inanıyorlar. Dahası, “böyle bir karar, zaten hayal kırıklığı içinde yaşayan askeri personeli daha da hayal kırıklığına uğratacaktır” diyorlar. Ulusal Muhafızlar personelinin veya Ulusal Muhafızlar kılığındaki Hizbullah üyelerinin maaşlarını kim ödeyecek, eski cumhurbaşkanı Emile Lahud döneminde direnişin yararına ordudan kesilen fonlar yetmez mi diye soruyorlar. Böyle bir karar Lübnan Ordusu için felaket olur diye de ekliyorlar.

Hizbullah’a yakın kişiler; böyle bir öneri yok diyorlar.

Hizbullah'a yakın bir isim olan siyasi analist Faysal Abdussettar, böyle bir önerinin mevcut olmadığını ve bu konunun masada bile olmadığını vurguluyor. Abdussettar, “Lübnan daha önce 1960'ların sonlarında benzer bir deneyim yaşamıştı, ancak bu anlamda değil, daha ziyade 'ordu destekçileri' bayrağı altında bir oluşum söz konusuydu. O dönemde mesele, Filistinli örgütlerin ve güçlerin varlığının ardından birçok güney bölgesinde hakim olan durumla ilgiliydi” diyor. Bunun bugün yeniden gündeme gelmesine şaşırdığını ifade eden Abdussettar, herhangi birinin bu dönemi taklit etmek veya direnişin elindeki silahlar sorununa bir çözüm bulmaya çalışmak amacıyla bunu gündeme getirmiş olmasından şüphe duyuyor. Abdussettar’a göre bu öneri “ne ciddi ne de mevcut değil.” Şunu da ekliyor: “Herkesin bildiği yerleşik denklem, silahların teslim edilmesinin söz konusu olmadığıdır. Ulusal savunma stratejisi kapsamında bir tartışma yapılabilir, ancak bu konu derinlemesine bir diyalog gerektiriyor. Diyalog ise devletin başı olan Cumhurbaşkanı da dahil olmak üzere tüm Lübnanlı liderler için artık kaçınılmaz hale geldi.” Ancak Abdusettar, ABD Başkanı Özel Temsilcisi Tom Barrack'ın Lübnan'dan ayrılması ve ABD'nin Lübnan'ın yanıtına nasıl bir yanıt vereceğinin henüz bilinmemesi nedeniyle yakın gelecekte herhangi bir diyalog olasılığının uzak olduğunu “bu nedenle, bir sonraki adımların netleşmesi için daha fazla zamana ihtiyaç olduğunu” belirtiyor.