Abdulaziz el-Hilu liderliğindeki Sudan Halk Kurtuluş Hareketi (SPLM), ordunun Güney Kordofan’daki varlığını ‘işgalci bir güç’ olarak nitelendirdi. Ayrıca tüm bölgeyi ‘işgalin pisliğinden’ kurtarmaya çalıştığını açıklayan hareket, SPLM ile Hartum arasında bir ateşkes anlaşması olmadığını belirtirken, Kadugli ve Dilling şehirlerine yönelik son saldırıyı ise ‘Hartum ordusu’ ihlalleri karşısında meşru müdafaa olarak nitelendirdi.
Hareket güçlerinin Güney Kordofan eyaletindeki kentlere düzenlediği saldırıların ardından yapılan ilk resmi açıklamada, hükümet bölgelerindeki hareketin başı Ahmed Yusuf el-Mustafa, Şarku’l Avsat’a ‘Hartum ordusunun hareketle bağlantılı savaşçılardan birini pazar alanının ortasında öldürdüğünü’ söyledi. Yusuf el-Mustafa’ya göre ordu, söz konusu savaşçının gömülmesine engel olmaya çalıştı. Bu durum ise hareketi meşru müdafaa haklarını kullanmaya mecbur bıraktı.
Hain saldırı
Hartum’daki merkezi hükümet ile Kordofan bölgesindeki hareket arasında her yıl yenilenen ateşkes anlaşmasına rağmen Sudan ordusu, geçen hafta yaptığı açıklamada kontrol ettiği Kadugli bölgesindeki 54. Piyade Tugayı’nın SPLM tarafından hain bir saldırıya maruz kaldığını açıklamıştı. Ordu, güçlerinin saldırıya ‘cesurca karşılık verdiğini, isyancılara karşılık vererek onlara ağır kayıplar verdirdiğini, çok sayıda ölü ve yaralıya tanık olduklarını belirtti.
İki taraf arasında bir ateşkes anlaşmasının varlığını yalanlayan Mustafa, “Hartum ordu komutanlığının bizimle ateşkes anlaşması olduğunu iddia ettiği kesinlikle doğru değil” dedi. Ahmed Yusuf el-Mustafa, “Halk Ordusu, şanlı Aralık 2018 devriminin patlak vermesinden bu yana tek taraflı bir ateşkes ilan ediyor. Hartum yetkililerinin karşılıklı anlaşmayı geciktirmesine ve ertelemesine rağmen bunu her yıl yenilemekte ısrar ediyor” diyerek, “Ateşkes, Halk Ordusu’nun meşru müdafaa hakkını tereddütsüz kullanmaktaki istekliliğini açıkça göstermiştir” şeklinde konuştu.
Şiddetli çatışmalar
Abdulaziz el-Hilu önderliğindeki Halk Hareketi’ne bağlı güçler, iki gün boyunca Güney Kordofan bölgesinin başkenti Kadugli ve bölgenin en büyük şehirlerinden biri olan Dilling bölgesine art arda iki saldırı düzenledi. Daha sonra hareketin hükümet güçlerinin kontrolünden kurtarılmış bir bölge olarak nitelendirdiği Kauda bölgesinin yakınında bir bölgede konuşlanmış hükümet ordusu ile hareket arasında şiddetli çatışmalar yaşandı ve daha sonra saldıran güçler mevzilerine geri çekildi. Halk Hareketi tarafından gerçekleştirilen askeri operasyondan kaynaklı maddi ve insani kayıpların boyutu hakkında iki tarafça bilgi verilmedi.
Mustafa, ‘Hartum ordusunun, Güney Kordofan ve Nuba Dağları bölgesinde işgal gücü olarak bulunduğunu’ herkesin bildiğini söyledi. Mustafa’ya göre Halk Ordusu, ‘herkes tarafından bilinen hakkı müdafaa ve daimî mücadele görevi’ olduğunu belirterek, tüm bölgeyi ‘işgalin pisliğinden’ kurtarma konusundaki ilkeli kararlılığına dikkati çekti. ‘Kurtarılmış bölgelerde’ sivilleri korumak için Halk Ordusu’nun, siyasi ve ahlaki olarak manifestosunun kurallarına bağlılığını vurgulayan Yusuf el-Mustafa, “Birikmiş kanıtlar, Hartum ordusunun sivillerin haklarına ve onuruna yönelik sürekli ve kötüleşen tehdidini doğruluyor” dedi.
Sivilleri koruma
Mustafa, sözlerinin devamında ise “Halk ordusu, Güney Kordofan’daki sivilleri Hartum ordusunun tiranlığından katı ve ilkeli bir şekilde koruyor” diyerek, yerinden edilmiş on binlerce kişinin Nuba Dağları’na gitme hakkını güvence altına alacağına söz verdiğini vurguladı.
Ahmed Yusuf el-Mustafa, “Bu yaklaşım, yalnızca Nuba Dağları için değil, Mavi Nil Eyaleti ve ülkenin tüm bölgeleri için Halk Ordusu’nun bağlı olduğu bir yaklaşımdır” diyerek, hareketinin ‘uzun süren Sudan krizini ele alma’ konusuna bağlılığının önemine dikkati çekti. Ayrıca Hartum’daki ve diğer şehirlerdeki mevcut savaş da dahil olmak üzere ülkenin mustarip olduğu sorunlara yol açan tüm yapısal dengesizlikleri nesnellik ve ulusal sorumlulukla ele alan anayasal düzenlemeler üzerinde anlaşmanın önemli olduğunu da vurguladı. Mustafa, “Hareketi ilk vizyonundan saptırmaya yönelik hiçbir girişim başarılı olamayacak. Bunun nedeni, tecrübesi sayesinde şantaj yapmanın ve korkutmanın zor olmasıdır” dedi.
Güneyin ayrılması
Sudan Halk Kurtuluş Hareketi- Kuzey, kuzeydeki Sudanlılardan oluşuyor. Sudan ordusu ve John Garang liderliğindeki Halk Hareketi güçleri arasında Güney Sudan’ın ayrılmasından önceki iç savaşta Güney Sudan’a bağlı Halk Ordusu’nun yanında yer almaya karar verdiler. 2011’de güneyin ayrılmasından sonra güney ordusuna bağlı 9. ve 10. tümenler, Sudan Halk Kurtuluş Hareketi- Kuzey’e dönüştü ve liderliğini Egemenlik Konseyi’nin mevcut başkan yardımcısı Malik Agar yaptı.
Kendisi ile Sudan ordusu arasındaki savaşın patlak vermesinden bu yana Halk Hareketi, dağlık Kauda bölgesini kontrol ediyor ve burayı ordunun kontrolünden ‘kurtarılmış bölge’ olarak adlandırıyor. Aynı şekilde ‘uzun süreli Sudan krizi’ olarak nitelendirdiği durumun üstesinden gelinmesi ve köklerinin, üzerinde anlaşmaya varılacak anayasal düzenlemelere ilişkin bir anlaşmayla ele alınması şartıyla, hükümet güçleriyle bir barış anlaşması imzalamayı da reddetti.
Bununla birlikte Halk Hareketi, birkaç bölünmeye maruz kaldı. Öyle ki bunun sonucunda Malik Agar, güneydeki Mavi Nil bölgesinde aynı eski adıyla kendi halk hareketini kurdu. Hartum hükümeti ile taraf değiştirmeden önce ‘Cuba Barış Anlaşması’nı imzaladı. Eski yardımcısı Yaser Said Arman ise Sudan Halk Kurtuluş Hareketi’ni kurdu ve muhalif Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri koalisyonuna katılan ‘devrimci demokratik kanat’ ifadesini benimseyerek, hareketten bölündü. Söz konusu gelişme, Korgeneral Abdulfettah el-Burhan ve o zamanki yardımcısı Korgeneral Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti) liderliğinde, Abdullah Hamduk liderliğindeki sivil hükümete karşı 25 Ekim 2021 tarihinde düzenlenen darbeden sonra yaşandı.
Ordu komutanlığı, Milletvekili Agar ve (Malik Agar’ın geçici Egemenlik Konseyi üyesi olarak görevini sürdürdüğü bir dönemde) darbeden önce başbakanın siyasi danışmanı olan Yasir Arman da dahil olmak üzere çok sayıda bakan ve politikacıyı tutuklamıştı.