SPLM, Güney Kordofan’daki Sudan ordusunu ‘işgal gücü’ olarak nitelendiriyor

Son askeri operasyonlarını ‘bölgeyi Hartum’un kontrolünden kurtarmaya çalışmak’ olarak nitelendirdi

Halk Hareketi- Kuzey liderleri: Abdulaziz el-Hilu (solda), Malik Akar, Yaser Arman, Ağustos 2017 (Getty)
Halk Hareketi- Kuzey liderleri: Abdulaziz el-Hilu (solda), Malik Akar, Yaser Arman, Ağustos 2017 (Getty)
TT

SPLM, Güney Kordofan’daki Sudan ordusunu ‘işgal gücü’ olarak nitelendiriyor

Halk Hareketi- Kuzey liderleri: Abdulaziz el-Hilu (solda), Malik Akar, Yaser Arman, Ağustos 2017 (Getty)
Halk Hareketi- Kuzey liderleri: Abdulaziz el-Hilu (solda), Malik Akar, Yaser Arman, Ağustos 2017 (Getty)

Abdulaziz el-Hilu liderliğindeki Sudan Halk Kurtuluş Hareketi (SPLM), ordunun Güney Kordofan’daki varlığını ‘işgalci bir güç’ olarak nitelendirdi. Ayrıca tüm bölgeyi ‘işgalin pisliğinden’ kurtarmaya çalıştığını açıklayan hareket, SPLM ile Hartum arasında bir ateşkes anlaşması olmadığını belirtirken, Kadugli ve Dilling şehirlerine yönelik son saldırıyı ise ‘Hartum ordusu’ ihlalleri karşısında meşru müdafaa olarak nitelendirdi.

Hareket güçlerinin Güney Kordofan eyaletindeki kentlere düzenlediği saldırıların ardından yapılan ilk resmi açıklamada, hükümet bölgelerindeki hareketin başı Ahmed Yusuf el-Mustafa, Şarku’l Avsat’a ‘Hartum ordusunun hareketle bağlantılı savaşçılardan birini pazar alanının ortasında öldürdüğünü’ söyledi. Yusuf el-Mustafa’ya göre ordu, söz konusu savaşçının gömülmesine engel olmaya çalıştı. Bu durum ise hareketi meşru müdafaa haklarını kullanmaya mecbur bıraktı.

Hain saldırı

Hartum’daki merkezi hükümet ile Kordofan bölgesindeki hareket arasında her yıl yenilenen ateşkes anlaşmasına rağmen Sudan ordusu, geçen hafta yaptığı açıklamada kontrol ettiği Kadugli bölgesindeki 54. Piyade Tugayı’nın SPLM tarafından hain bir saldırıya maruz kaldığını açıklamıştı. Ordu, güçlerinin saldırıya ‘cesurca karşılık verdiğini, isyancılara karşılık vererek onlara ağır kayıplar verdirdiğini, çok sayıda ölü ve yaralıya tanık olduklarını belirtti.

Kordofan bölgesinin başkenti el-Ubeyd kentinde 25 Haziran’da ‘el-Husa’ aşiretinden protestocular (AFP)
Kordofan bölgesinin başkenti el-Ubeyd kentinde 25 Haziran’da ‘el-Husa’ aşiretinden protestocular (AFP)

İki taraf arasında bir ateşkes anlaşmasının varlığını yalanlayan Mustafa, “Hartum ordu komutanlığının bizimle ateşkes anlaşması olduğunu iddia ettiği kesinlikle doğru değil” dedi. Ahmed Yusuf el-Mustafa, “Halk Ordusu, şanlı Aralık 2018 devriminin patlak vermesinden bu yana tek taraflı bir ateşkes ilan ediyor. Hartum yetkililerinin karşılıklı anlaşmayı geciktirmesine ve ertelemesine rağmen bunu her yıl yenilemekte ısrar ediyor” diyerek, “Ateşkes, Halk Ordusu’nun meşru müdafaa hakkını tereddütsüz kullanmaktaki istekliliğini açıkça göstermiştir” şeklinde konuştu.

Şiddetli çatışmalar

Abdulaziz el-Hilu önderliğindeki Halk Hareketi’ne bağlı güçler, iki gün boyunca Güney Kordofan bölgesinin başkenti Kadugli ve bölgenin en büyük şehirlerinden biri olan Dilling bölgesine art arda iki saldırı düzenledi. Daha sonra hareketin hükümet güçlerinin kontrolünden kurtarılmış bir bölge olarak nitelendirdiği Kauda bölgesinin yakınında bir bölgede konuşlanmış hükümet ordusu ile hareket arasında şiddetli çatışmalar yaşandı ve daha sonra saldıran güçler mevzilerine geri çekildi. Halk Hareketi tarafından gerçekleştirilen askeri operasyondan kaynaklı maddi ve insani kayıpların boyutu hakkında iki tarafça bilgi verilmedi.

Mustafa, ‘Hartum ordusunun, Güney Kordofan ve Nuba Dağları bölgesinde işgal gücü olarak bulunduğunu’ herkesin bildiğini söyledi. Mustafa’ya göre Halk Ordusu, ‘herkes tarafından bilinen hakkı müdafaa ve daimî mücadele görevi’ olduğunu belirterek, tüm bölgeyi ‘işgalin pisliğinden’ kurtarma konusundaki ilkeli kararlılığına dikkati çekti. ‘Kurtarılmış bölgelerde’ sivilleri korumak için Halk Ordusu’nun, siyasi ve ahlaki olarak manifestosunun kurallarına bağlılığını vurgulayan Yusuf el-Mustafa, “Birikmiş kanıtlar, Hartum ordusunun sivillerin haklarına ve onuruna yönelik sürekli ve kötüleşen tehdidini doğruluyor” dedi.

Sivilleri koruma

Mustafa, sözlerinin devamında ise “Halk ordusu, Güney Kordofan’daki sivilleri Hartum ordusunun tiranlığından katı ve ilkeli bir şekilde koruyor” diyerek, yerinden edilmiş on binlerce kişinin Nuba Dağları’na gitme hakkını güvence altına alacağına söz verdiğini vurguladı.

Ahmed Yusuf el-Mustafa, “Bu yaklaşım, yalnızca Nuba Dağları için değil, Mavi Nil Eyaleti ve ülkenin tüm bölgeleri için Halk Ordusu’nun bağlı olduğu bir yaklaşımdır” diyerek, hareketinin ‘uzun süren Sudan krizini ele alma’ konusuna bağlılığının önemine dikkati çekti. Ayrıca Hartum’daki ve diğer şehirlerdeki mevcut savaş da dahil olmak üzere ülkenin mustarip olduğu sorunlara yol açan tüm yapısal dengesizlikleri nesnellik ve ulusal sorumlulukla ele alan anayasal düzenlemeler üzerinde anlaşmanın önemli olduğunu da vurguladı. Mustafa, “Hareketi ilk vizyonundan saptırmaya yönelik hiçbir girişim başarılı olamayacak. Bunun nedeni, tecrübesi sayesinde şantaj yapmanın ve korkutmanın zor olmasıdır” dedi.

Güneyin ayrılması

Sudan Halk Kurtuluş Hareketi- Kuzey, kuzeydeki Sudanlılardan oluşuyor. Sudan ordusu ve John Garang liderliğindeki Halk Hareketi güçleri arasında Güney Sudan’ın ayrılmasından önceki iç savaşta Güney Sudan’a bağlı Halk Ordusu’nun yanında yer almaya karar verdiler. 2011’de güneyin ayrılmasından sonra güney ordusuna bağlı 9. ve 10. tümenler, Sudan Halk Kurtuluş Hareketi- Kuzey’e dönüştü ve liderliğini Egemenlik Konseyi’nin mevcut başkan yardımcısı Malik Agar yaptı.

Kendisi ile Sudan ordusu arasındaki savaşın patlak vermesinden bu yana Halk Hareketi, dağlık Kauda bölgesini kontrol ediyor ve burayı ordunun kontrolünden ‘kurtarılmış bölge’ olarak adlandırıyor. Aynı şekilde ‘uzun süreli Sudan krizi’ olarak nitelendirdiği durumun üstesinden gelinmesi ve köklerinin, üzerinde anlaşmaya varılacak anayasal düzenlemelere ilişkin bir anlaşmayla ele alınması şartıyla, hükümet güçleriyle bir barış anlaşması imzalamayı da reddetti.

Bununla birlikte Halk Hareketi, birkaç bölünmeye maruz kaldı. Öyle ki bunun sonucunda Malik Agar, güneydeki Mavi Nil bölgesinde aynı eski adıyla kendi halk hareketini kurdu. Hartum hükümeti ile taraf değiştirmeden önce ‘Cuba Barış Anlaşması’nı imzaladı. Eski yardımcısı Yaser Said Arman ise Sudan Halk Kurtuluş Hareketi’ni kurdu ve muhalif Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri koalisyonuna katılan ‘devrimci demokratik kanat’ ifadesini benimseyerek, hareketten bölündü. Söz konusu gelişme, Korgeneral Abdulfettah el-Burhan ve o zamanki yardımcısı Korgeneral Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti) liderliğinde, Abdullah Hamduk liderliğindeki sivil hükümete karşı 25 Ekim 2021 tarihinde düzenlenen darbeden sonra yaşandı.

Ordu komutanlığı, Milletvekili Agar ve (Malik Agar’ın geçici Egemenlik Konseyi üyesi olarak görevini sürdürdüğü bir dönemde) darbeden önce başbakanın siyasi danışmanı olan Yasir Arman da dahil olmak üzere çok sayıda bakan ve politikacıyı tutuklamıştı.



Abbas: İki devletli çözümün hayata geçirilmesi ve işgalin sona erdirilmesi için ciddi adımlar atılmasını talep ediyoruz

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Ramallah'ta El Fetih Merkez Komitesi toplantısına başkanlık etti, 19 Şubat 2025. (AFP)
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Ramallah'ta El Fetih Merkez Komitesi toplantısına başkanlık etti, 19 Şubat 2025. (AFP)
TT

Abbas: İki devletli çözümün hayata geçirilmesi ve işgalin sona erdirilmesi için ciddi adımlar atılmasını talep ediyoruz

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Ramallah'ta El Fetih Merkez Komitesi toplantısına başkanlık etti, 19 Şubat 2025. (AFP)
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Ramallah'ta El Fetih Merkez Komitesi toplantısına başkanlık etti, 19 Şubat 2025. (AFP)

Filistin Devlet Başkanlığı dün yaptığı açıklamada, Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın 4 Mart'ta Kahire'de yapılması planlanan Olağanüstü Arap Birliği Zirvesi’nde Filistin davasının karşı karşıya olduğu zorluklarla yüzleşmek için Filistin vizyonunu sunacağını ve halkı kimin temsil edeceğini seçmek için bir yıl sonra ‘sandığa başvurma’ çağrısında bulunduğunu duyurdu.

Açıklamada, planın Filistin halkının haklarını koruyacak, ‘topraklarında sebat ve istikrarını sağlayacak, yerinden edilme girişimlerini önleyecek, işgalin Gazze Şeridi ve Batı Şeria'da yıktıklarını yeniden inşa edecek, uluslararası meşruiyet kararlarının ve Arap Barış Girişimi'nin uygulanmasına yol açacak, İsrail işgalini sona erdirecek ve 1967 sınırları üzerinde başkenti Doğu Kudüs olan Filistin devletini somutlaştıracak’ unsurlar içerdiği ifade edildi.

Filistin vizyonu, ‘Filistin devletinin ve meşru hükümetinin, Filistin topraklarının bütünlüğü temelinde, Batı Şeria'da olduğu gibi Gazze Şeridi'nde de görev ve sorumluluklarını üstlenmesini sağlamayı’ ve Mısır ve uluslararası örgütlerle iş birliği içinde Gazze Şeridi'nde kalan sakinlerle birlikte bir yeniden inşa planı hazırlamayı içeriyor. Bu plan aynı zamanda İsrail'in tek taraflı eylemlerine son vermesi karşılığında Gazze Şeridi, Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te uzun vadeli bir ateşkes sağlanması için çalışmayı da kapsıyor.

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, İsrail'in yanında egemen bir Filistin devletinin hayata geçirilmesinin ‘bölgede güvenlik ve istikrarın tek garantisi’ olduğunu vurguladı.

sdcfvgt
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Rusya'nın Kazan kentinde düzenlenen BRICS Zirvesi’nde, 23 Ekim 2024. (DPA)

Abbas, Filistin içinde ise ‘Filistin halkının tek ve meşru temsilcisi olan Filistin Kurtuluş Örgütü'ne (FKÖ), onun siyasi programına ve uluslararası taahhütlerine bağlılık temelinde’ ulusal birliğin sağlanmasının önemini vurguladı.

“Demokratik seçim ve sandığa başvurmak, halkın kendisini temsil edecek kişiyi seçme iradesine saygı göstermenin tek yoludur” diyen Abbas, ‘uygun koşulların oluşması halinde bir yıl sonra Gazze Şeridi, Batı Şeria ve Doğu Kudüs olmak üzere tüm Filistin topraklarında başkanlık ve parlamento seçimlerinin yapılacağını’ söyledi.

Abbas ayrıca, uluslararası meşruiyet kararları ve Arap Barış Girişimi temelinde iki devletli çözümün uygulanması ve işgalin sona erdirilmesi için ciddi adımlar atılması çağrısında bulundu.

Abbas dün akşam El Fetih Devrim Konseyi'nde yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı: “Bu bağlamda tüm uluslararası forumlarda, Arap Birliği ve İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ile birlikte iki devletli çözümün uygulanması, halkımızın meşru haklarının korunması, Filistin devletinin uluslararası alanda tanınması, Birleşmiş Milletler'e (BM) tam üyeliğinin sağlanması ve haziran ayında New York'ta Suudi Arabistan ve Fransa'nın başkanlığında uluslararası bir barış konferansının düzenlenmesi için uluslararası desteği harekete geçirmek üzere çalışıyoruz.”

Abbas, Filistin hükümetinin ulusal kurumlarının performansını yükseltmek ve bu kurumlara olan güveni arttırmak için ‘ulusal bir gereklilik ve çıkar’ olarak üzerinde çalıştığı reform programının desteklenmesi çağrısında bulundu.