Sudan, uluslararası toplumu Batı Darfur'daki Hızlı Destek Kuvvetleri’nin ihlallerini kınamaya çağırdı

Darfur'daki şiddet olaylarından kaçmak için Çad sınırına sığınan Sudanlı bir kız çocuğu (Reuters)
Darfur'daki şiddet olaylarından kaçmak için Çad sınırına sığınan Sudanlı bir kız çocuğu (Reuters)
TT

Sudan, uluslararası toplumu Batı Darfur'daki Hızlı Destek Kuvvetleri’nin ihlallerini kınamaya çağırdı

Darfur'daki şiddet olaylarından kaçmak için Çad sınırına sığınan Sudanlı bir kız çocuğu (Reuters)
Darfur'daki şiddet olaylarından kaçmak için Çad sınırına sığınan Sudanlı bir kız çocuğu (Reuters)

Sudan Dışişleri Bakanlığı, Pazar günü yaptığı açıklamada, Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiserliği tarafından Batı Darfur bölgesindeki Cenine kentinden kaçan vatandaşlara karşı Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) tarafından desteklendiği söylenen milisler tarafından işlenen cinayetler ve diğer ihlallerle ilgili olarak yapılan açıklamayı memnuniyetle karşıladı ve uluslararası toplumu bu ihlalleri kınamaya çağırdı.

Dışişleri Bakanlığı, BM Komisyonu'nun açıklamasında Hızlı Destek Kuvvetlerinin Batı Darfur bölgesinde işledikleri vahşet nedeniyle doğrudan kınandığını belirterek, milislerin ‘Masalit kabilesi üyelerini hedef aldığını ve Cenine kentini terk etmelerini emrettiğini’ doğrulayan görgü tanıklarının ifadelerine de yer verildiğini kaydetti.

Sudan Dışişleri Bakanlığı, açıklamaların Çad'a kaçanlara ‘gerçek mühimmatla saldırı düzenlendiğini doğruladığını’ ve uluslararası toplum ile tüm uluslararası ve bölgesel kuruluşlara HDK tarafından işlenen ihlalleri en güçlü ifadelerle kınamaları çağrısında bulunduğunu ekledi.

Dün ise BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği tarafından yapılan açıklamada ‘Hızlı Destek Kuvvetlerinin liderlerine Cenine’den kaçan insanların öldürülmesini ve etnik kökenlerine dayalı diğer şiddet ve nefret söylemlerini derhal kınamaları ve durdurmaları’ çağrısında bulunuldu. BM açıklamasında ayrıca ‘cinayetlerden ve diğer şiddet eylemlerinden sorumlu olanların hesap vermesi’ gerektiği vurgulandı.

Hızlı Destek Kuvvetleri dün Batı Darfur’da yetkililerle toplantı yaptıklarını ve güvenlik durumunun istikrarlı olduğunu teyit ettiklerini açıklayarak bölge sakinlerinin evlerine dönmeye başladıklarını belirtti.



Zincire bağlı 1500 yıllık iskelet, kadınlardaki aşırı çileciliği gösterdi

Bizans dönemi Kudüsü'ndeki bir mezarda, zincirlenmiş bir kadın bulundu (Matan Chocron/İsrail Eski Eserler Kurumu)
Bizans dönemi Kudüsü'ndeki bir mezarda, zincirlenmiş bir kadın bulundu (Matan Chocron/İsrail Eski Eserler Kurumu)
TT

Zincire bağlı 1500 yıllık iskelet, kadınlardaki aşırı çileciliği gösterdi

Bizans dönemi Kudüsü'ndeki bir mezarda, zincirlenmiş bir kadın bulundu (Matan Chocron/İsrail Eski Eserler Kurumu)
Bizans dönemi Kudüsü'ndeki bir mezarda, zincirlenmiş bir kadın bulundu (Matan Chocron/İsrail Eski Eserler Kurumu)

Kudüs yakınlarında keşfedilen 1500 yıllık zincirlenmiş insan kalıntılarının, bir erkeğe değil kadına ait olduğu ortaya çıktı. Araştırmacılar bulguların, dini çileciliğin daha aşırı biçimlerinin kadınlar tarafından da sergilendiğine kanıt sunduğunu söylüyor.

Kudüs'teki Eski Şehir'e yaklaşık 3 kilometre mesafedeki bir Bizans manastırında yapılan kazılarda çok sayıda erkek, kadın ve çocuğa ait iskeletler bulunmuştu. Mezarlardan birinde zincirlere bağlanmış birine ait kemikler ortaya çıkarken, İsrail Eski Eserler Kurumu iki yıl önce bu kişinin erkek olduğunu açıklamıştı.

Ancak hakemli dergi Journal of Archaeological Science: Reports'ta yayımlanan yeni bir makale aksini söylüyor. 

Hıristiyanlığın, MS 380'de Roma İmparatorluğu'nun resmi dini haline gelmesiyle birlikte, her türlü fiziksel zevkten kaçınmayı amaçlayan çilecilik de Avrupa ve Ortadoğu'da yayıldı. Daha aşırı biçimlerinde kişiler kendilerini zincirliyor ve cezalandırıyordu. 

Çalışmanın yazarlarından Zubair 'Adawi ve Kfir Arbiv, "Keşişler vücutlarına zarar veriyordu" diyerek ekliyor: 

Tanımlanan eziyet biçimleri arasında uzun süreli oruçlar, vücudun etrafına demir zincirler ve çeşitli aksesuarlar sarmak, vücudu kayalara bağlamak, ağır yükler yüklemek, kendini ayakta durmaya ve uyanık kalmaya zorlayan bir düzeneğe yerleştirmek, kendini dar bir alana hapsetmek vardı.

Kadınların da çilecilik eylemleri gerçekleştirdiği bilinse de oruç tutmak ve meditasyon gibi daha hafif yöntemler benimsedikleri düşünülüyordu.

Eski Şehir'deki mezarda bulunan kişinin kalıntılarını inceleyen bilim insanları, durumun böyle olmayabileceğini gösterdi.

Araştırmacılar, MS 5. yüzyıla ait kemikler pek iyi korunmadığı için diş kalıntılarını kullanarak cinsiyetini saptamaya çalıştı. 

Ekip bu örneklerde, mine gelişimiyle ilgili bir X kromozomu genini tespit ederken, aynı görevi üstlenen Y kromozomu genini bulamadı. Bu durum mezardaki kişinin sadece X kromozomuna sahip bir kadın olduğuna işaret ediyor.

Bilim insanları makalede "Bu, Bizans'ın kendine eziyet etme ritüelini yalnızca erkeklerin değil, kadınların da gerçekleştirdiğini gösteren ilk kanıt" diye yazıyor.

Weizmann Bilim Enstitüsü'nden çalışmanın bir diğer yazarı Elisabetta Boaretto, "Zincirler muhtemelen kadının çileci kimliğinin ayrılmaz bir parçası olarak görülüyordu" diyerek gömülmesinin, "onun çileci yaşamını onurlandırmaya ve ruhani bağlılığının ölümünden sonra bile tanınmaya devam etmesi amacı taşımış olabileceğini" ekliyor.

Araştırmacılar, kadının kilise sunağının altında kendisine ayrılmış bir mezara gömüldüğünü belirtiyor.

İsrail Eski Eserler Kurumu'ndan Dr. Amit Re'em, erkeklerin baskın olduğu bu tür eylemleri gerçekleştirmek isteyen kadınların, zaman zaman erkek kılığına girebildiğini söylüyor.

Independent Türkçe, Live Science, IFLScience, Journal of Archaeological Science: Reports