Suudi akademisi gen bilimde yeni gelişmelere imza atıyor

KAUST, potansiyel bir insan tedavisi olarak genomik bir savunma mekanizması kullanıyor

İplik kurdu (KAUST-Ivan Gromiko)
İplik kurdu (KAUST-Ivan Gromiko)
TT

Suudi akademisi gen bilimde yeni gelişmelere imza atıyor

İplik kurdu (KAUST-Ivan Gromiko)
İplik kurdu (KAUST-Ivan Gromiko)

Son yıllarda, ‘yeni genom teknolojileri’ adı verilen bir grup yeni gen düzenleme (kesme) aracı ortaya çıktı. Söz konusu araçlar, genin genetik modifikasyon dışında herhangi bir mekanizma ile durdurulması anlamına gelen ‘gen susturma’ imkânı sağlıyor.

Bilim insanları, herhangi bir kusuru düzeltmek için patolojik geni durdurmayı amaçlıyor. Bilim insanları bunun için kusurlu geni, sağlıklı insanlardaki genin sağlıklı kopyası ile değiştirmek amacıyla spesifik bir gen tarafından kodlanan proteinin oluşumunu durdurmaya çalışıyorlar.

Gen susturma işlemi, içindeki azotlu bazların dizilişinde değişiklik yapmaksızın genin eylemini durduran epigenetik bir kalıtım oluşturuyor.

Bu teknoloji, genellikle gen aktivitesini baskılayan küçük, kodlayıcı olmayan RNA moleküllerinin gücüne dayanıyor. PiRNA molekülleri (kısaca piRNA’lar) olarak bilinen bu biyo-reaktif RNA molekülleri, parazitlerin genomik olarak boyun eğdirilmesine çok önemli bir rol oynuyor.

Umut verici terapötik uygulamalar

Bilim insanları, piRNA’lara dayalı teknolojinin, bir hastalığın ilerlemesine katkıda bulunan ilgili genleri veya yer değiştirebilen öğeleri seçici olarak susturan umut verici terapötik uygulamalara oluşturabileceğini düşünüyor. RNAi tedavisi olarak bilinen bu yaklaşım, ilaç geliştirme için güçlü bir araç olarak ilgi topladı. piRNA’lar ayrıca erken teşhis, hastalık izleme ve kişiselleştirilmiş tedavi stratejileri açısından kullanılabilecekleri kanser de dahil olmak üzere çeşitli hastalıklar için biyobelirteç görevi görme potansiyeline sahip bulunuyor.

Hedef genlerin susturulması

Kral Abdullah Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nde (KAUST) Öğretim Görevlisi olan Biyolog ve Genetikçi Doç. Dr. Christian Jensen ve meslektaşları, ilgili hedef genleri kasıtlı olarak etkisiz hale getirmek için bu molekülleri kullandı.

Jensen’in ekibi, genetik araştırmalarda yaygın bir laboratuvar modeli olan yuvarlak kurtları inceleyerek, hedef genleri susturmak için doğal BIO molekül mekanizmasıyla etkileşime giren 21 harfli sentetik RNA dizileri geliştirdi.

Araştırmacılar, bu yaklaşımın geçerliliğini kanıtlamak amacıyla, solucanların cinsiyetini belirlemede yer alan iki geni hedef alan ve böylece yavrulardaki erkek-dişi oranını değiştiren ‘biyo-reaktif etkileşimli moleküller’ tasarladı. Ayrıca biyomoleküllerinin müdahale mekanizmasını kullanarak, diğer birçok gen de tek tek veya kombinasyon halinde susturulabildi.

Şarku’l Avsat’a konuşan Jensen “Bir organizmanın genomunu koruduğu bilinen bölümlerini yeniden programladık. Kullandığımız teknoloji önemli bir adım. Bu adımla, biyomühendisliği basit bir canlı organizmaya kesin ve ölçeklenebilir bir uygulamada uygulayabiliriz” ifadelerini kullandı.

Ayrıca insanlarda da aynı ‘genetik susturma’ yolunun var olduğu gerçeğinden hareketle “Biyo-reaktif moleküllerin müdahale mekanizmasının potansiyel bir insan tedavisi olarak hizmet edip edemeyeceğini düşünmek ilgi uyandırıcı” ifadelerini kullandı.

Aslında, geleneksel RNA müdahale aracı ve CRISPR tabanlı gen düzenleme aracı da dahil olmak üzere diğer gen susturma araçları da halihazırda genetik hastalıkları olan insanları tedavi etmek için kullanılıyor. Ancak bunlar, solucanlardaki tüm hedef genler için her zaman verimli bir şekilde çalışmıyor.

CRISPR, DNA dizisinin bazı parçalarını çıkararak, ekleyerek veya değiştirerek genomun parçalarının değiştirilmesine izin veren bir teknolojiyi teşkil ediyor. Bu teknoloji, DNA dizisinde istenen modifikasyon bölgeleri basit ve kolay bir şekilde hedef alınabiliyor.

Genleri miras alma

Jensen’in ekibinin yeni yaklaşımı, genleri kontrol etmek için kullanılan moleküler araç takımını genişletiyor. Ayrıca laboratuvar modeli olarak kullanılan canlı türler hakkında daha detaylı araştırmalara kapı aralıyor.

Araştırmacılar, bilim insanlarına biyo-reaktif moleküllerin aracılık ettiği müdahale mekanizmasına dayalı olarak kendi tasarımlarını yaratma yeteneği veren bir portal geliştirdi.

Jensen’in araştırması, genetik kısa süreli anıların nesiller boyunca nasıl aktarılabileceğini anlamaya odaklanıyor. Bu nedenle ekibi, ebeveynden çocuğa ve sonraki nesillere biyo-reaktif müdahalesine bağlı olarak gen susturmanın ne kadar sürebileceğini inceledi.

Farklı genlerin, bir ila 6 nesil arasında değişen sürelerde etkisiz hale getirilebileceği ortaya çıktı. Ancak araştırmacılar, biyo-reaktif RNA yolunu tamamen tüketerek ‘gen susturmayı’ kalıcı bir düzeye kadar uzatabildi, bu da yalnızca mekanizmanın önce nasıl başlatılması gerektiğini değil, aynı zamanda epigenetik durumu sınırlamak için de nasıl başlatılması gerektiğini gösterdi.

Bu sırada epigenetik biliminin, DNA zincirindeki değişikliklerden değil, genleri etkinleştiren, engelleyen ve hücrenin bu genleri nasıl okuduğunu etkileyen dış ve çevresel faktörlerden kaynaklanan hücresel ve fizyolojik özelliklerdeki farkı ele aldığını belirtmek gerekiyor.

Diğer yandan biyo-reaktif müdahale mekanizmasını geliştiren Dr Jensen’in laboratuvarında araştırmacı olan Dr. Monica Priyadarshini, “Bu kısa süreli hafıza sistemleri harika. Aracımız, bu epigenetik izlerin nasıl miras alındığını ve insanlar gibi daha yüksek evrimsel organizmaların benzer sistemlere sahip olup olmadığını anlamamıza yardımcı olacak” ifadelerini kullandı.



Gazze'de onlarca açlık çeken insan İsrail savaş makinesinin kurbanı

İsrail'in çarşamba günü El-Bureyc mülteci kampındaki bir okulu bombalaması sırasında olay yerinden kaçan bir kızın video görüntüsü (Reuters)
İsrail'in çarşamba günü El-Bureyc mülteci kampındaki bir okulu bombalaması sırasında olay yerinden kaçan bir kızın video görüntüsü (Reuters)
TT

Gazze'de onlarca açlık çeken insan İsrail savaş makinesinin kurbanı

İsrail'in çarşamba günü El-Bureyc mülteci kampındaki bir okulu bombalaması sırasında olay yerinden kaçan bir kızın video görüntüsü (Reuters)
İsrail'in çarşamba günü El-Bureyc mülteci kampındaki bir okulu bombalaması sırasında olay yerinden kaçan bir kızın video görüntüsü (Reuters)

İsrail güçleri, ABD yardımlarının dağıtıldığı noktalara akın eden Filistinlileri ve yardım kamyonlarının giriş yollarını hedef almaya devam etti. Bu saldırılar, özellikle mart ayında ateşkesin bozulmasından sonra, mayıs ayı sonundan beri yüzlerce kişinin ölümüne yol açtı.

Dün, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus şehrinin güneyindeki Al-Tina Caddesi'nde Amerikan yardımlarının dağıtıldığı noktada toplanan 32 Filistinli öldürüldü. Yeni katliamda 100'den fazla kişi yaralandı. Bazıları ağır, diğerleri ise orta ve hafif yaralı. Dün Gazze'nin çeşitli bölgelerinde ölenlerin sayısı 70'e yükseldi.

Bölgeden Şarku’l Avsat’a konuşan bir görgü tanığı, İsrail tanklarının ateş açtığını, ardından küçük bir “quadcopter” insansız hava aracının yardım almak için gelen binlerce sivile doğrudan ateş açtığını söyledi.

Resim  Filistinliler, Gazze'deki Nuseyrat mülteci kampındaki bir yardım dağıtım merkezine düzenlenen İsrail hava saldırısının kurbanlarını taşıyor (AFP)

Tanık, yaklaşık 300 metre mesafeden rekor hızla gelen başka bir İsrail tankının, gençlerin bulunduğu bölgeye yaklaştığını, bazılarının etrafını çevreledikten sonra geri çekildiğini, insansız hava araçlarının (İHA) garip sesler çıkardığını ve sakinlerden bölgeyi terk etmelerini ve bir daha geri dönmemelerini istediğini anlattı.

Cuma günü, Gazze'nin güney ve orta kesimlerinde yardım bekleyen 14 Filistinli, yardım dağıtım noktalarında veya yaklaşık bir haftadır fiilen giriş yapamayan yardım kamyonlarının giriş yollarında her gün meydana gelen olaylarda hayatını kaybetti. Bazı durumlarda, İsrail güçlerinin işlediği katliamlarda çok sayıda kişi öldürüldü.

891 kişi öldü

İsrail, önceki olaylarda yardım dağıtım noktalarında meydana gelen olaylarla ilgili soruşturma başlattığını iddia ederken, Hamas ise İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki sınır kapılarını kapatarak, yardım ve mal girişini engellediğini ve açlık çeken sivilleri kasten hedef aldığını belirtiyor.

Gazze Sağlık Bakanlığı'nın verilerine göre dünkü olaydan önce, ABD kuruluşuna ait yardım dağıtım noktalarının açıldığı geçen mayıs sonundan bu yana 891 Filistinli öldürüldü, 5 bin 754'ten fazla kişi yaralandı.

CDF
Gazze Şeridi'ndeki gıda kıtlığı nedeniyle ciddi yetersiz beslenme sorunu yaşayan Filistinli bir çocuk (EPA) 

Sağlık kaynaklara göre, kurbanların çoğu, tüm Gazze halkını etkisi altına alan gerçek bir kıtlık nedeniyle sağlık sorunları yaşayan ailelerine yardım ulaştırmak için yardım dağıtım merkezlerine gelen gençler ve genç erkekler.

Gazze Sağlık Bakanlığı, insani yardım arayanlara yönelik katliamların binlerce kişinin hayatını tehdit ettiğini belirterek, bölgenin, temel gıda maddelerinde ciddi kıtlık ve yaygın yetersiz beslenmeyle karşı karşıya olduğunu ve bu felaketin sonuçlarını tedavi edecek tıbbi imkanların tamamen yetersiz olduğunu açıkladı.

Bakanlık, sağlık ekiplerinin açlık ve yetersiz beslenme nedeniyle ölüm oranlarında belirgin bir artış gözlemlediğini belirtti ve uluslararası toplumun sessizliğinin devam etmesi halinde, benzeri görülmemiş bir sağlık ve insani felaketin yaşanacağı uyarısında bulundu. Bakanlık uluslararası toplumu, Birleşmiş Milletler kurumları ve insan hakları örgütlerini bu katliamları durdurmak ve gıda, ilaç ve yakıtın güvenli ve düzenli bir şekilde ulaştırılması için insani koridorlar açmak üzere acil ve etkili adımlar atmaya çağırdı.

Sağlık Bakanlığı istatistikleri

Gazze Sağlık Bakanlığı verilerine göre geçtiğimiz aylarda Gazze Şeridi'nde yetersiz beslenme ve kıtlık nedeniyle 70'ten fazla çocuk hayatını kaybetti. Son üç ayda insani krizlerin ikiye katlanmasıyla birlikte bu sayının belirgin bir artış gösterdiği belirtildi.

Son üç gün içinde, iki buçuk yaşından küçük 4 çocuk yetersiz beslenme nedeniyle hayatını kaybetti. Sonuncusu dün sabah, Gazze şehrinde yaşayan Cavid el-Enkar adlı çocuktu.

SCDFGRT
Gazzeliler, Han Yunus'taki yerinden edilmiş kişiler için kurulan kampta yiyecek bulma zorluğunun yanı sıra su bulmakta da zorlanıyor (AP)

Saha'da İsrail, Gazze Şeridi'nde yerinden edilmiş kişilerin çadırlarını, evlerini ve çeşitli hedefleri bombalamaya devam ediyor. Dün yaklaşık 36 kişi öldü. Ölenler arasında, Hamas hükümetine bağlı Nusayrat Polis Merkezi müdürü Ömer Akl'ın ailesi de var. Akl'ın eşi ve tüm çocukları da öldü.

İsrail'in saldırılarında ölenlerin sayısı 7 Ekim 2023'ten bu yana 58 bin 765 kişiye, yaralıların sayısı ise 140 bin 485 kişiye yükseldi. İsrail'in geçen ocak ayında yürürlüğe giren ateşkesin ardından savaşı yeniden başlatması sonucu 18 Mart'tan bu yana ölenlerin sayısı 7 bin 938 kişi oldu.

90 hedef saldırıldı

İsrail ordusu dün öğleden sonra, hava kuvvetlerinin son 24 saat içinde Gazze Şeridi'nde 90 hedefi vurduğunu ve Gazze şehrinde kara operasyonlarını genişlettiğini açıkladı.

İsrail güçleri, özellikle Gazze ve Han Yunus şehirlerinin yanı sıra Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye el-Beled bölgesinde bombalama ve kara operasyonlarını genişletiyor. Bu bölgede ilk kez bu kadar kapsamlı bir kara operasyonu gerçekleştiriyorlar. Daha önce, şehrin bitişiğindeki Cibaliye mülteci kampında en az üç kez operasyon düzenlemişlerdi.

FGTHYU
Filistinliler Nuseyrat mülteci kampındaki bir dağıtım noktasında yiyecek bulmakta zorlanıyor (AFP)

İsrail, mevcut operasyonların amacının “Hamas”a askeri baskı uygulamak olduğunu söylerken, Gazze'deki siviller bu saldırıların bedelini ödüyor. Bu operasyonlar sonucunda hayatını kaybeden çocukların ve kadınların görüntüleri ortaya çıkarken, “Hamas” İsrail'i halkına karşı kasıtlı katliamlar yapmakla suçluyor.

İsrailli subaylar, Yedioth Ahronoth gazetesine, özellikle Doha'da devam eden müzakerelerin başarısızlıkla sonuçlanması durumunda, operasyonlarını genişletmek için siyasi kadrodan onay beklediklerini söyledi. Gazze Şehri'nin orta ve batı kesimlerinde, çoğunluğu şehrin doğu kesiminden ve Gazze Şeridi'nin kuzey kesiminden yerlerinden edilmiş yaklaşık 800 bin Filistinlinin yaşadığı bölgelerde operasyon planları olduğunu belirttiler.

Subaylar ayrıca, İsrail'in henüz kısmen girdiği Gazze'nin merkezindeki Nuseyrat ve Deyr el-Belah bölgelerindeki kamplara düzenleme planları olduğunu da ifade etti.