Dibeybe, Libya’daki ‘dış müdahaleleri’ sonlandırma çağrısında bulundu

Temsilciler Meclisi, Devlet Yüksek Konseyi’ni hiçe sayarak önemli makamlara tek başına yetkililer atıyor.

 Dibeybe, Rusya’nın yeni Trablus Büyükelçisi Aydar Aganin’i kabul etti (Dibeybe’nin ofisi)
Dibeybe, Rusya’nın yeni Trablus Büyükelçisi Aydar Aganin’i kabul etti (Dibeybe’nin ofisi)
TT

Dibeybe, Libya’daki ‘dış müdahaleleri’ sonlandırma çağrısında bulundu

 Dibeybe, Rusya’nın yeni Trablus Büyükelçisi Aydar Aganin’i kabul etti (Dibeybe’nin ofisi)
Dibeybe, Rusya’nın yeni Trablus Büyükelçisi Aydar Aganin’i kabul etti (Dibeybe’nin ofisi)

Libya geçici Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid ed-Dibeybe, Rusya’nın Trablus Büyükelçisi Aydar Aganin ile Rus büyükelçiliğinin çalışmalarını önümüzdeki ağustos ayında Trablus’a taşımak için anlaştığını duyururdu. Temsilciler Meclisi ise tek taraflı olarak egemen mevkilerdeki yetkilileri seçerek Devlet Yüksek Şurası ile olan anlaşmazlığını tırmandırdı.

Dibeybe, Rusya Büyükelçisi’ni dün başkent Trablus’taki makamında kabul etti. Kendisiyle Rusya’nın Libya’daki diplomatik çalışmalarına yeniden başlamasını görüştükten sonra, toprak bütünlüğü ve egemenliği açısından Libya’ya yönelik uluslararası tutumları birleştirmenin ve ülkedeki her türlü dış müdahaleye son vermenin önemine dikkat çekti.

Dibeybe’nin ofisinin açıklamasına göre Büyükelçi Aganin, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in iki ülke arasındaki ikili ilişkilerin güçlendirilmesinin, UBH’nin istikrarın sağlanmasına yönelik çabalarının desteklenmesinin ve seçimlerin yapılmasının önemini vurguladığını aktardı. Rus Büyükelçi Rusya ve bölgedeki son gelişmeler hakkında bilgi verirken, Dibeybe de bu bağlamda “durumu yatıştırmak ve mantık diline öncelik vermek için uluslararası çabalara desteğini” dile getirdi.

Öte yandan Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi, “kapsamlı ve dışlayıcı olmayan seçimler” düzenleme taahhüdünde bulundu. Başkent Trablus’ta pazartesi akşamı İtalya ve Rusya büyükelçileri ve Fransa’nın Libya Özel Temsilcisi ile yaptığı görüşmeleri fırsat bilerek Konsey’in “bağımsız, şeffaf ve dışlayıcı olmayan parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimlerini” düzenlemek üzere çalışacağına söz verdi.

DYK Başkanı Halid el-Mişri ise pazartesi akşamı Fransa’nın Libya Özel Temsilcisi ile bir araya geldi. Halid el-Mişri, seçimlerin yapılması ile sonuçlanacak bir yol haritası önerisini yineleyerek, bunun gözden geçirilip onaylanmak üzere Temsilciler Meclisi ve DYK’ye sunulacağını belirtti. Mişri’ye göre Fransız temsilci, ülkesinin Temsilciler Meclisi ve DYK’den oluşturulan 6+6 Ortak Komitesi’nin çalışmalarının sonuçlarını memnuniyetle karşıladığını ve Libya egemenliğini ve aldığı kararları desteklediğini vurgulayarak, seçimlerin bir an önce tamamlanması için bir yol haritası çizilene kadar çalışmaların devam etme temennisini dile getirdi.

Diğer yandan ABD’nin Libya Büyükelçisi ve Özel Temsilcisi Richard Norland dün Twitter üzerinden yaptığı bir paylaşımda, Cezayir’in Trablus Büyükelçisi Süleyman Şenin ile Birleşmiş Milletler (BM) Libya Özel Temsilcisi Abdullah Bathiliy’nin seçimlerin başarıyla yapılmasına yönelik yol haritası üzerinde son dokunuşları yapmayı amaçlayan siyasi müzakereleri başlatma çabalarını desteklemenin ve Libya’yı bölgesel huzursuzluklardan korumanın önemini görüştüklerini belirtti. Öte yandan Temsilciler Meclisi, pazartesi akşamı kapalı bir oturum düzenleyerek Anayasa Mahkemesi başkanı ve üyelerini seçmek için oylama yaptığını duyurdu.

Temsilciler Meclisi Sözcüsü Abdullah Belihak’a göre Temsilciler Meclisi, üyelerin İdari Denetim Kurumu Başkanı’nın görevden alınıp yerine Halid el-Mebruk'un getirilmesi yönündeki taleplerini oybirliğiyle kabul etti. Meclis ayrıca, bazı üyelerin Ulusal Planlama Meclisi Yönetim Kurulu Başkanı ve üyelerinin görevden alınması ve Ahmed Halife başkanlığında yeni bir kurul seçilmesi yönündeki talebini de oybirliğiyle kabul etti.

DYK’den konuyla ilgili yorum gelmezken, İhvan-ı Müslimin (Müslüman Kardeşler) örgütüne bağlı Adalet ve İnşa Partisi, bu adımları siyasi anlaşmanın hükümlerinin açık bir ihlali olarak değerlendirerek, Meclis’in siyasi bir taraf olarak yargı gücünü tekeline almaya çalıştığını ve bunun çatışma ve bölünmeyi körükleyeceğini vurguladı.

Temsilciler Meclisi’nin bazı üyeleri bu kararları reddettiklerini açıklayarak, özellikle bu oylama DYK’ye danışılmadan ve Yüksek Mahkeme’nin Temsilciler Meclisi’nin Bingazi’de mahkeme kurma kararının anayasaya aykırı olduğuna hükmetmesine rağmen yapıldığından, kararların iptal edilip Kurban Bayramı’ndan sonra yeterli çoğunluğun sağlandığı bir oturumda yeniden görüşülmesini talep ettiler.

Dibeybe, Ez-Zaviye’de güvenlik ve istikrarın sağlandığı, belediye seçimlerinin ertelenmesi için herhangi bir sebep olmaması nedeniyle seçimlerin yapılması için Yerel Yönetimler Bakanı’nı bir zaman çizelgesi oluşturmakla görevlendirmişti. Dibeybe’nin ofisi tarafından yapılan açıklamaya göre Dibeybe, Zaviye Belediyesi’nin ileri gelenleri ile yaptığı bir toplantıda katılımcıların Savunma Bakanlığı’nın Batı sahili belediyelerindeki kaçakçılık ve suç yuvalarıyla mücadele planını desteklediklerini dile getirerek, bunu yıllarca eksik olan güvenliği sağlama yolunda önemli bir adım olarak nitelendirdiklerini aktardı. Aynı zamanda projeleri Libya’nın tüm bölgelerine ulaşan Hayata Dönüş Planı için de şükranlarını dile getirdiklerini kaydetti.

Öte yandan UBH, Avrupa Birliği’nin (AB) desteği ve sponsorluğu ile Libya Sahil ve Liman Güvenliği birimini desteklemek için imzalanan anlaşmalar çerçevesinde bir Trablus üssünün İtalya’dan Krubia tipi iki tekne teslim aldığını duyurdu. Libya Deniz Kuvvetleri Komutanı Nureddin el-Buni’nin iki tekneyi Libya devletinin egemenliği altındaki sularda görevlerine başlamadan önce denetlediğini kaydetti.

Paralel İstikrar Hükümeti’nin Başkanı Usame Hammad ise pazartesi akşamı, Bingazi şehrinde Libya Ulusal Petrol Kurumu (NOC) Başkanı Ferhat bin Kıdara ile Temsilciler Meclisi’nin ulusal zenginliklerin dağıtımına ilişkin kararını uygulama mekanizmalarını ve Planlama ve Maliye Bakanlığı, Merkez Bankası, İdari Denetim Kurumu ve Sayıştay’dan oluşan ilgili bir komitenin oluşturulmasını görüştü.



Lübnan'da tartışmalara yol açan bir İran belgesi: Hizbullah Ulusal Muhafızlara mı dönüşecek?

Belge, “Hizbullah’ın askeri ve örgütsel yapısının Lübnan Ulusal Muhafızlarına tamamen dönüştürülmesinin” başlangıcını öngören geri döndürülemez bir stratejik karardan bahsediyor (Reuters)
Belge, “Hizbullah’ın askeri ve örgütsel yapısının Lübnan Ulusal Muhafızlarına tamamen dönüştürülmesinin” başlangıcını öngören geri döndürülemez bir stratejik karardan bahsediyor (Reuters)
TT

Lübnan'da tartışmalara yol açan bir İran belgesi: Hizbullah Ulusal Muhafızlara mı dönüşecek?

Belge, “Hizbullah’ın askeri ve örgütsel yapısının Lübnan Ulusal Muhafızlarına tamamen dönüştürülmesinin” başlangıcını öngören geri döndürülemez bir stratejik karardan bahsediyor (Reuters)
Belge, “Hizbullah’ın askeri ve örgütsel yapısının Lübnan Ulusal Muhafızlarına tamamen dönüştürülmesinin” başlangıcını öngören geri döndürülemez bir stratejik karardan bahsediyor (Reuters)

Denise Rahma Fahri

Son zamanlarda, Lübnan'daki yerel medya kuruluşları, İran Devrim Muhafızlarına yakın bir merkez olan Tahran'daki Savunma Çalışmaları Merkezi'nden sızdırıldığı bildirilen bir İran belgesi yayınladı. Belge Hizbullah adına, Lübnan Cumhurbaşkanı komutasında faaliyet gösterecek “Ulusal Muhafızlara” dönüşmeyi öneriyor ve buna hazır olduğunu ifade ediyor. Belgeye göre, Lübnan Ulusal Muhafızları, “Meçhul Asker Kurumu” bünyesinde bir direniş unsuru ve stratejik yedek kuvvet olarak yer alacak. Belgede belirtildiği üzere, bu “direnişin” sonu değil, silahların devletin elinde olduğu yeni bir dönemin başlangıcı. Hizbullah’a yakın bir kaynak, bu belgeden haberdar olmadığını, şu anda konuya ilişkin belirli bir vizyon bulunmadığını ve meselelerin silah ile ilgili diyaloğun kaderiyle bağlantılı olduğunu belirtse de, Hizbullah liderliği bu belgeyi resmi olarak yalanlamadı. Birçok kişi de belgeyi, Hizbullah'ın silahını korumayı, komutayı Devrim Muhafızları ile sınırlandıran, resmi ordusunun ise sembolik bir rol oynadığı İran modelini benimseyerek, varlığını meşrulaştırmayı amaçlayan öneri ve çözümler için nabız yoklaması olarak değerlendirdi.

frgty
İran belgesi, Lübnan'daki mevcut dönemi direniş ve ulusal egemenlik tarihinde önemli bir an olarak tanımlıyor (AFP)

Diğer Seçenek Hareketi'nin lideri Alfred Madi, bu belge hakkında ilk konuşan kişi oldu. Madi, Cumhurbaşkanı Joseph Avnn, Hizbullah ve Emel Hareketi temsilcilerini içeren ve Lübnan ulusal güvenlik stratejisi üzerinde çalışan komitelerin yanı sıra, Hizbullah’ın talep ettiği garantilerin İran'ın önerisinin ciddiyetini gösterdiğini açıkladı.

Sızdırılan metin

İmza bekleyen bir taslak bildiri olduğu düşünülen İran belgesi, Lübnan'daki mevcut dönemi direniş ve ulusal egemenlik tarihinde önemli bir an olarak tanımlıyor. Hizbullah'ın “Ulusal Muhafız”a dönüşmeye hazır olmasını da, caydırıcılık denklemini Lübnan devleti bayrağı altında pekiştirme ve ulusal güçleri halkın ve anayasanın çıkarlarına hizmet edecek şekilde yeniden konumlandırma taahhüdü çerçevesinde değerlendiriyor.

Belge, “Hizbullah’ın askeri ve örgütsel yapısının Lübnan Ulusal Muhafızları'na tamamen dönüştürülmesi sürecinin” başlamasını öngören geri döndürülemez bir stratejik karardan bahsediyor. Belgeye göre Ulusal Muhafızlar, Lübnan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı ve Silahlı Kuvvetler Başkomutanı komutasında ve Bakanlar Kurulu ile koordinasyon halinde, ulusal egemenlik çerçevesinde faaliyet gösteren egemen bir halk direniş oluşumudur.

Pratik adımlara gelince, belgede “bu yıl sonuna kadar, elit birlikler, silah depoları ve komuta kontrol merkezleri de dahil olmak üzere, kuzeyden güneye tüm silah ve muharebe kabiliyetlerinin kademeli olarak Lübnan Ulusal Muhafızları'na devredileceği” belirtiliyor. Belgede ayrıca, “daha önce direnişle bağlantılı olan ileri askeri üretim birimlerinin resmen Lübnan devletinin denetimine girdiği ve gizli teknik ve güvenlik raporlarını, en yüksek egemenlik koruması çerçevesinde, Cumhurbaşkanı aracılığıyla Bakanlar Kurulu'na sunduğu” da ifade ediliyor. Bu birimler arasında hassas mühimmat üretimi, savunma sistemleri, insansız hava araçları, füzeler ve uzun menzilli mermilerin geliştirilmesi yer alıyor.

sdfgth
Hizbullah adına, Lübnan Cumhurbaşkanı komutasında faaliyet gösterecek “Lübnan Ulusal Muhafızları”na dönüşmeyi öneren ve buna hazır olduğunu belirten bir belge yayınlandı (Reuters)

İran'ın önerisi, Lübnan Savunma Bakanlığı'nı, korunan teminatlar dahilinde ve gönüllülere doğrudan maaş ödenmeden, Ulusal Muhafızlar ile ilgili gizli altyapı ve operasyonel görevlerden sorumlu kuruluş olarak belirliyor. Yine öneriye göre Ulusal Muhafızlar, acil durumlarda hızlı karar alma ile ilgili taktiksel nedenlerle bağımsız bir operasyon odası ile birlikte Meçhul Asker Kurumu’na  bir direniş bileşeni ve stratejik yedek olarak dahil edilecek.

İran'ın önerisi, 10.452 kilometrekarelik Lübnan’ın sonudur

Independent Arabia, bu belgenin Farsçasını aradı ve hatta kendisini hazırladığı söylenen kurumun web sitesini taradı, ancak hiçbir şey bulamadı.

Aynı zamanda, Diğer Seçenek hareketinin lideri Alfred Madi, önerinin sadece medyada çıkan bir haberden ibaret olsa da masum olmadığını vurguluyor. Bu yönde bir dizi adımın atıldığını açıklıyor. Ona göre bu adımların en dikkat çekeni, Hizbullah, Emel Hareketi ve Cumhurbaşkanı Avn'dan oluşan ortak komitelerin ulusal güvenlik stratejisi üzerinde çalışmak üzere medyadan uzakta, tamamen gizlice düzenlediği toplantılardır. Bu çalışma, Hizbullah’ın silahlarını teslim etmesi karşılığında talep ettiği garantilerle ilgili olarak son zamanlarda gün yüzüne çıkan taleplerle örtüşüyor. Madi, bu önerinin Cumhurbaşkanı'nın tasarrufunda olmasıyla ilgili sızdırılan belgenin içeriğine de ışık tutuyor. Tüm göstergelerin, Hizbullah'ın Cumhurbaşkanı Avn'a, başkan yardımcılığı ve ordu komutanı yardımcılığı görevlerini güvence olarak almadığı sürece hiçbir şey vermeyeceğini gösterdiğini belirtiyor. Bunun için anayasa değişikliği veya yeni bir kuruluş konferansı gerekiyor. Madi, daha fazla ayrıntı vermekten kaçınarak, “Perde arkasında bir şeyler planlanıyor ve ana hatları artık belli” diye ekliyor.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre belgeyle ilgili sızıntıların ciddiyetiyle ilgili olarak, İran'ın Hizbullah'ın askeri kanadını Ulusal Muhafızlar adı altında koruma türünden bir sızıntı, silahların teslim edilmesini ve sadece devletin elinde olmasını şart koşan Lübnanlı ve uluslararası talepleri atlatmaya veya etrafından dolanmaya yönelik akıllıca bir girişim sayılmıyor. Aksine, söz konusu öneri ile “çözüm bu” ve orduya ancak tek grup halinde entegre oluruz diyorlar.

Madi, bu öneri ile ilgili olarak şunu da ekliyor: “Hizbullah'ın silahları sorununu çözmeyecek, aksine ülkeyi yıkıma ve Hizbullah’ın Lübnan’ı işgalini meşrulaştırmaya götürecek, ki bu da siyasi bir sapkınlıktır”. Ayrıca “sadece zorlu çözümü uygulamaktan kaçınmak için Lübnan formülünün tamamını değiştirebilecek bir öneriyi kabul etmek mümkün değil. Hizbullah'ı da içeren bir Ulusal Muhafız Birliği kurmak, Sünniler, Hristiyanlar veya Dürziler için ve hatta Şiilerin yarısı için bile kabul edilemez. Böyle bir çözümü ancak mevcut siyasi otorite sürdürebilir. İran'ın önerisi, 10.452 kilometrekarelik bir ülke olarak Lübnan'ın sonu demektir” diye de vurguluyor.

Askeri kaynaklar

Askeri çevreler ise bu önerinin Lübnan'ı yıkıma götüreceğine ve federal bir sistemin dayatılmasına yol açacağına inanıyor. Zira bu durum, bir Hristiyan Ulusal Muhafız Birliği, bir Sünni Ulusal Muhafız Birliği ve bir Dürzi Ulusal Muhafız Birliği kurulması yönünde karşı talepleri tetikleyebilir. Askeri çevreler “böyle bir proje yaşayamaz ve amacı Lübnan'ı federal bir devlete dönüştürmek olmadığı sürece imkânsızdır. Bu öneri bir İran rüyasıdır ve gerçekleşmeyecektir” diyor. Bunu tanımlamak için halk arasında yaygın “Şeytan’ın cennete girmeyi hayal etmesi gibi” sözünü kullanan çevreler, ulusal ordunun yanı sıra tüm bu silah ve teçhizata sahip bir silahlı örgütün varlığını dahi şiddetle reddediyor. Böyle bir öneriyi sızdırmanın, Lübnan devletini ve ABD'yi alt etme çabalarını gizlediğine ve ancak Lübnan'ın merkezi siyasi otoriteye sahip bir devletten ademi merkeziyetçi bir devlete dönüşmesi durumunda başarılı olacağına inanıyorlar.

Aynı çevreler, İran ve Hizbullah'ın nabız yoklamak için belgeyi kasıtlı olarak sızdırmış olma ihtimalini de göz ardı etmiyor. Belgenin içeriğinin merkezi bir devlet içinde uygulanmasının, o devletin yıkılması anlamına geleceğine ve Lübnan'daki diğer mezhep ve dini grupları silahlanmaya iteceğine inanıyorlar. Dahası, “böyle bir karar, zaten hayal kırıklığı içinde yaşayan askeri personeli daha da hayal kırıklığına uğratacaktır” diyorlar. Ulusal Muhafızlar personelinin veya Ulusal Muhafızlar kılığındaki Hizbullah üyelerinin maaşlarını kim ödeyecek, eski cumhurbaşkanı Emile Lahud döneminde direnişin yararına ordudan kesilen fonlar yetmez mi diye soruyorlar. Böyle bir karar Lübnan Ordusu için felaket olur diye de ekliyorlar.

Hizbullah’a yakın kişiler; böyle bir öneri yok diyorlar.

Hizbullah'a yakın bir isim olan siyasi analist Faysal Abdussettar, böyle bir önerinin mevcut olmadığını ve bu konunun masada bile olmadığını vurguluyor. Abdussettar, “Lübnan daha önce 1960'ların sonlarında benzer bir deneyim yaşamıştı, ancak bu anlamda değil, daha ziyade 'ordu destekçileri' bayrağı altında bir oluşum söz konusuydu. O dönemde mesele, Filistinli örgütlerin ve güçlerin varlığının ardından birçok güney bölgesinde hakim olan durumla ilgiliydi” diyor. Bunun bugün yeniden gündeme gelmesine şaşırdığını ifade eden Abdussettar, herhangi birinin bu dönemi taklit etmek veya direnişin elindeki silahlar sorununa bir çözüm bulmaya çalışmak amacıyla bunu gündeme getirmiş olmasından şüphe duyuyor. Abdussettar’a göre bu öneri “ne ciddi ne de mevcut değil.” Şunu da ekliyor: “Herkesin bildiği yerleşik denklem, silahların teslim edilmesinin söz konusu olmadığıdır. Ulusal savunma stratejisi kapsamında bir tartışma yapılabilir, ancak bu konu derinlemesine bir diyalog gerektiriyor. Diyalog ise devletin başı olan Cumhurbaşkanı da dahil olmak üzere tüm Lübnanlı liderler için artık kaçınılmaz hale geldi.” Ancak Abdusettar, ABD Başkanı Özel Temsilcisi Tom Barrack'ın Lübnan'dan ayrılması ve ABD'nin Lübnan'ın yanıtına nasıl bir yanıt vereceğinin henüz bilinmemesi nedeniyle yakın gelecekte herhangi bir diyalog olasılığının uzak olduğunu “bu nedenle, bir sonraki adımların netleşmesi için daha fazla zamana ihtiyaç olduğunu” belirtiyor.