Malik Agar’dan Sudan ve komşu ülkeler için ‘kitle imha’ uyarısı

Burhan gençleri ‘isyanı yenmek’ için silaha sarılmaya çağırdı.

Sudan Halk Kurtuluş Hareketi - Kuzey (SPLM-N) lideri Malik Agar. (Facebook hesabı)
Sudan Halk Kurtuluş Hareketi - Kuzey (SPLM-N) lideri Malik Agar. (Facebook hesabı)
TT

Malik Agar’dan Sudan ve komşu ülkeler için ‘kitle imha’ uyarısı

Sudan Halk Kurtuluş Hareketi - Kuzey (SPLM-N) lideri Malik Agar. (Facebook hesabı)
Sudan Halk Kurtuluş Hareketi - Kuzey (SPLM-N) lideri Malik Agar. (Facebook hesabı)

Sudan Halk Kurtuluş Hareketi - Kuzey (SPLM-N) lideri Malik Agar, hareketin Facebook sayfasından yaptığı açıklamada Sudan’daki durumun gidişatına ilişkin uyarıda bulundu. Sudan Egemenlik Konseyi Başkan Yardımcılığı görevini yürüten Agar açıklamasında şunları söyledi:

“Egemenlik Konseyi Başkan Yardımcısı sıfatıyla, barışı sağlayan ve ülkenin çöküşünü önleyen güvenli bir çıkış yolu bulmak amacıyla bölgesel ve uluslararası müzakerelerde yer alanların desteğiyle iç ve dış girişimleri güvenilir bir diyalog platformunda birleştirmek için çalışıyorum Ülkedeki mevcut durumun devamı Sudan ve komşu ülkelerde tam bir yıkıma neden olacaktır.”

Agar, açıklamasının devamında, ‘savaş ikilemini çözmek ve bir barış ve istikrar durumu inşa etmek’ amacıyla Sudan ile komşu ülkeler arasındaki iş birliğini sıkılaştırarak ülkedeki durumun daha da kötüye gitmesini önlemek için çalışmanın gerekli olduğunu vurguladı.

Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan, Agar'ı geçtiğimiz mayıs ayında konseyin başkan yardımcılığına atadı. Bu görevde daha önce Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) Komutanı Korgeneral Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti) bulunuyordu.

Sudan ordusu ile HDK arasındaki çatışma geçtiğimiz nisan ayında patlak verdi. Ülkeyi çatışmaya sürükleyen süreçte, iki yıl içinde yapılacak seçimlerle sona ermesi gerekiyordu ancak iki taraf HDK'yı orduya entegre etme planları konusunda anlaşmazlığa düştü.

Silahlanma çağrısı

Sudan Ordusu Komutanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan, Sudan gençliğini orduya katılmak da dahil olmak üzere ülkelerini savunmaya çağırdı ve Kurban Bayramı'nın ilk gününde ateşkes ilan etti. Çatışmanın diğer tarafı olan HDK de ateşkes ilan ettiğini duyurdu. Geçtiğimiz hafta askıya alınan Cidde görüşmeleri sırasında Suudi Arabistan ve ABD'nin aracılık ettiği anlaşmalar da dahil olmak üzere, nisan ayı ortasında ordu ile HDK arasında çatışma çıktığından beri daha önceki çok sayıda ateşkes anlaşması uygulanmadı.

Burhan, salı akşamı televizyonda yaptığı bir konuşmada şunları söyledi:

Komplonun boyutu, herkesin uyanık olmasını ve ülkemize yönelik varoluşsal tehditlerle yüzleşmeye hazır olmasını gerektiriyor. Bu nedenle ülkemin tüm gençlerinden ve gücü yeten herkesten Sudan devletinin bekasını savunma şerefini kazanmak için ikamet ettiği yerde veya askeri birliklere katılarak bu ulusal rolü oynamaktan geri kalmamalarını istiyoruz.

rgef
Korgeneral Abdulfettah el-Burhan. (AFP)

HDK Pazartesi günü geç saatlerde, salı ve çarşamba günleri için ateşkes ilan etti. Her iki taraf da ateşkesin ‘tek taraflı’ ilan edildiğini söyledi. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre görgü tanıkları salı günü Sudan'ın başkenti Hartum'un bazı bölgelerinde topçu ateşi ve çatışmalar duyduklarını bildirdi. Uzun süredir devam eden çatışmalar, Hartum'da yıkıma ve yağmaya neden oldu. Sudan'ın diğer bölgelerinde, özellikle de saldırıların ve etnik şiddetin yayıldığı ülkenin batısındaki Darfur'da huzursuzluklara yol açtı.

Uluslararası Göç Örgütü (IOM) tarafından salı günü yayınlanan tahminlere göre, yaklaşık 2,8 milyon kişi çatışmalar nedeniyle yerinden oldu. Bunların 2,15 milyondan fazlası ülke içinde yerlerinden edilirken yaklaşık 650 bin kişi de komşu ülkelere kaçtı. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR), çatışmanın önümüzdeki altı ay içinde bir milyondan fazla insanı mülteci konumuna dönüştürmesini beklediğini bildirdi. Bölge sakinleri, Darfur, el-Cuneyne'de milislerin ve HDK’nin saldırılarından kaçanların Çad'a yürüyerek ulaşmaya çalışırken öldürüldüğünü veya vurulduğunu kaydetti. Burhan, şehirde ‘savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar’ olarak nitelendirdiği olaylardan HDK’yı sorumlu tuttu.

Burhan, konuya dair açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

Bu yıl da bayrama ulaştık. Ancak ülkemiz, bu ülkenin bütünlüğünü bozma, sosyal dokusunu parçalama ve insanlarını yerinden etme güdüsü olan bir oyunun içinde bulunuyor. Bütün bunlara kişisel emellerine ulaşamadan devlete başkaldıran, iktidar hırslarını paralı askerlerle gidermek için yardım arayan bir grup sebep oldu. Hartum, el-Ubeyd, Tavile, Zalingei, Nyala ve el-Cuneyne'de Sudan halkına karşı işlenen suçlara tüm dünya tanık oluyor. İnsanların evlerini basıp kuvvetlerinin karargâhı yaptılar. Vatandaşların mal ve mülklerini yağmaladılar, devletin altyapı ve hizmet ağını talan ettiler. Cinayet, tecavüz, yağma ve hırsızlık bu isyancı grupların özellikleri haline geldi.

HDK Komutanı Korgeneral Muhammed Hamdan Daklu da yayınladı sesli bir mesajla, HDK’nın, kuvvetlerinin işlemekle suçlandığı ihlalleri araştırmak için özel bir komite oluşturacağını ve bu ihlallerin katı ve ciddi bir şekilde ele alınacağını söyledi. UNHCR’den üst düzey bir yetkili salı günü yaptığı açıklamada, çok sayıda kadın ve çocuğun Çad'a yaralı olarak geldiğini bildirdi. HDK, orduyu bölgede şiddeti kışkırtmakla suçluyor.

Diğer yandan HDK, Kurban Bayramı münasebetiyle çok sayıda ordu esirinin serbest bırakıldığını duyurdu. Yapılan açıklamada, “Bu mübarek günlerde insan hakları ve hukukuna takdir ve saygıyla darbeci güçlerin (Korgeneral Abdulfettah el-Burhan liderliğindeki Sudan ordusu güçlerine atıfta bulunuluyor) 100 esirinin serbest bırakılmasına karar verildi” ifadeleri yer aldı.



Suriye’nin işgal altındaki Golan Tepeleri’nde artık bir tampon bölge yok

Stratejik öneme sahip Şeyh Dağı'nın zirvesindeki İsrail askerleri (Reuters)
Stratejik öneme sahip Şeyh Dağı'nın zirvesindeki İsrail askerleri (Reuters)
TT

Suriye’nin işgal altındaki Golan Tepeleri’nde artık bir tampon bölge yok

Stratejik öneme sahip Şeyh Dağı'nın zirvesindeki İsrail askerleri (Reuters)
Stratejik öneme sahip Şeyh Dağı'nın zirvesindeki İsrail askerleri (Reuters)

Halil Musa

İsrail ordusu, ‘ileri savunma cephesi’ kurmak amacıyla Suriye'nin işgal altındaki toprakları Golan Tepeleri’ndeki tampon bölgede askeri üsler kurmaya devam ediyor. Bu üsler, tampon bölgenin ötesine geçerek Golan Tepeleri’nin doğusundaki Suriye topraklarının derinliklerindeki köylere kadar ilerliyor.

Söz konusu askeri üsler, Şeyh Dağı'nın (Hermon Dağı) kuzeyinden batıya doğru Dera'nın batı kırsalındaki Yermuk Havzası’na kadar uzanan Suriye-Ürdün-İsrail sınır üçgeninde yer alıyor.

İsrail'in 8 Aralık 2024 tarihinden bu yana Suriye’de işgal ettiği toprakların yüzölçümü 500 kilometrekareyi aşarak Golan Tepeleri’nin yarısı kadar bir alana ulaştı.

En büyük ve stratejik açıdan en önemli üs, deniz seviyesinden 2 bin 814 metre yüksekliğindeki Şeyh Dağı'nın zirvesinde yer almakta ve başkent Şam’a, Lübnan'ın Bekaa Vadisi’ne ve İsrail’in kuzeyine hâkim bir konumda.

İsrail ordusu, bu üssü Suriye ordusunun geçen yılın sonunda Esed Beşşar rejiminin düşüşüyle birlikte çekilmeden önce kullandığı yerlerde kurdu.

Üs, 1974 yılında İsrail ile Suriye arasında imzalanan Ayrışma Anlaşması ile kurulan tampon bölgenin dışında yer alıyor.

Her sabah Şam'da

Birkaç ay önce üssü ziyaret eden İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, “Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara’nın her sabah Şam'daki başkanlık sarayında gözlerini açtığında İsrail Savunma Ordusu'nun onu Şeyh Dağı'nın tepesinden izlediğini ve bizim burada, Suriye’nin güneyindeki tüm güvenlik bölgesinde Golan Tepeleri ve Celile halkını onun tehditlerinden korumak için bulunduğumuzu hatırlayacak” ifadelerini kullandı.

İsrail’in söz konusu askeri üslerinde, İsrail ordusunun üç tugayı konuşlu. Bu tugaylar 210. Bölgesel Bashan Tümeni'ne bağlı. İsrail, Şeyh Dağı'nın eteklerinden Dera’nın batı kırsalındaki Hamma bölgesine (Yermuk Nehri havzası) kadar uzanan 70 kilometre uzunluğundaki tampon bölge boyunca 10'dan fazla askeri üs kurdu.

Üsler, Cibata el-Haşeb, el-Hamidiye, Kuneytra, Kahtaniye, Tel Kuna, Tel el-Ahmer eş-Şarki ve Tel el-Ahmer el-Garbi köylerine kuruldu.

jı8uk

İndependent Arabia’ya konuşan kaynaklar, İsrail ordusunun şu anda Kenitra kırsalındaki Kudna kasabası yakınlarındaki Tel Ahmer’in doğusunda bir askeri üs inşa ettiğini ve bu üssün Tel Ahmer'in batısındaki başka bir askeri üsse ekleneceğini söyledi.

İsrail ordusu, bu askeri üslerin yakınlarındaki evleri yıkıyor. Son haftalarda, Kuneytra kırsalında yer alan Hamidiye köyünde 16 evi yıktı.

İsrail ordusu, Dera’nın batı kırsalında güvenlik ve askeri operasyonlar yürütmek üzere Mariye beldesi yakınlarında bir askeri üs kurdu.

İsrail, bu üsleri kurarak ordusunun bölge üzerindeki kontrolünü güçlendirmeyi ve iki taraf arasındaki ‘çatışmayı önleme anlaşmasına’ aykırı olarak Suriye'nin güneyinde yeni bir gerçeklik oluşturmayı hedefliyor.

Birleşmiş Milletler Ateşkes Gözlem Gücü (UNDOF), Kuneytra’daki başlıca karargahı ve Nebe el-Fevvar köyündeki başka bir karargahı ile Şeyh Dağı eteklerindeki diğer karargahları aracılığıyla tampon bölgede çalışmalarını sürdürüyor.

Dişleri olmayan bir ülke Suriye

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre Suriye’nin Golan Tepeleri’nde kontrol ettiği bölge, bin 800 kilometre karelik yüzölçümüyle Suriye'nin yüzölçümünün yaklaşık yüzde birini oluşturuyor. İsrail 1967 yılında Golan Tepeleri’nin bin 160 kilometre karelik kısmını ele geçirmişti. Son aylarda ise kontrolünü 500 kilometre karelik bir alana daha genişletti.

İsrail ordusu bu üsler aracılığıyla kuzeyde Şeyh Dağı'ndan güneyde sınır üçgenine kadar uzanan onlarca Suriye köyüne baskınlar ve aramalar düzenleyerek, ‘terörizmin altyapı tesisleri’ olarak adlandırdığı yerleri hedef alıyor ve ‘kuzey cephesinden gelebilecek tehditleri önlemek’ için askeri faaliyetlerde bulunuyor.

İsrail ordusu, birkaç gün önce ‘Suriye'nin güneybatısındaki Ummu el-Lahs ve Ayn el-Bustali bölgelerinde İran'a bağlı dört silahlı kişiyi’ tutukladığını duyurdu.

İsrail ordusundan yapılan açıklamada, ‘İsrail'in kuzey sınırlarının güvenliğini sağlamak için tampon bölgede ve ona yakın birkaç ek noktada faaliyet gösterildiği’ belirtilirken nerelerde konuşlandığına değinmekten kaçındı.

Suriyeli kaynaklara göre İsrail ordusu birkaç hafta önce bu köylerde, özellikle de Yermuk Havzası'nda bulunan Dera ilinin batı kırsalında ve Kuneytra kırsalında nüfus ve sosyal araştırmalarını tamamladı.

İsrail ordusu, Suriye'nin güneyindeki güvenlik bölgesinin silahsız ve tehditlerden arındırılmış olmasını sağlamak amacıyla Suriye'de süresiz olarak kalmaya hazır olduğunun altını çizdi.

Suriyeli stratejist Fayez el-Esmer, “İsrail, Beşşar Esed rejiminin düşüşünü fırsat bilerek Suriye'yi dişsiz ve pençesiz hale getirmeye ve Golan Tepeleri’ndeki kontrol alanını genişletmeye çalışıyor” yorumunda bulundu.

Tel Aviv'in bunun durumun perde arkasında Ayrışma Anlaşması dışında yeni bir anlaşma dayatmak istediğini düşünen Esmer, “Bu anlaşma, Tel Aviv'e tampon bölgede erken uyarı istasyonları kurma ve güvenliğini sağlama bahanesiyle bölgeye ABD askerleri konuşlandırma imkanı verecek” dedi.

Suriyeli stratejist, İsrail’in Ahmed eş-Şara liderliğindeki yeni Suriye yönetimine güvenmediği için tıpkı 7 Ekim 2023'te Hamas'ın İsrail'e düzenlediği Aksa Tufanı Operasyonu gibi bu kez Suriye topraklarından yeni bir saldırı düzenlenmesinden çekindiğini söyledi.

1974 tarihli Ayrışma Anlaşması’nın çöküşü

Stratejist Anan Vehbi ise İsrail'in bu üsler aracılığıyla güvenlik tehditlerine karşı önleyici saldırılar düzenlemeye dayanan yeni çatışma kuralları dayatmak istediğini düşünüyor. Bu yeni üslerin çatışmanın devam etmesini sağlamak, ancak büyük bir savaşa değil, düşük yoğunluklu bir çatışmaya yol açmak amacıyla kurulduğunu söyleyen Vehbi, “İsrail ordusunun bu bölgelerden çekilmesini imkânsız görüyorum, çünkü Tel Aviv bu bölgelerden hareketle Suriye'nin güneybatısının tamamında güvenlik hakimiyeti kurmak istiyor” değerlendirmesinde bulundu.

8ı
Netanyahu, Golan Tepeleri konusunda Ayrışma Anlaşması’nın çöktüğünü açıkladı (Reuters)

Öte yandan Suriye Dışişleri Bakanlığı, Tel Aviv'in Şam ile ilişkilerin ‘normalleştirilmesi’ konusundaki ilgisini dile getirmesinin ardından, Suriye'nin 1974 yılında İsrail ile imzalanan Ayrışma Anlaşması’na geri dönmek için ABD ile iş birliği yapmaya hazır olduğunu açıkladı.

Suriyeli yetkililer, İsrail'in Suriye'nin askeri cephaneliğine yüzlerce hava saldırısı düzenlemesi ve Beşşar Esed rejiminin düşmesinden sonra ülkenin güneyine girmesinin ardından ‘tansiyonu düşürmek için’ İsrail ile dolaylı müzakereler yürüttüğünü kabul etti.

ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, Suriye ve İsrail'in ABD'nin arabuluculuğunda ‘sınırlarında sükuneti yeniden tesis etmeyi amaçlayan’ ciddi görüşmeler yaptığını doğruladı.

Suriye'den resmi bir kaynak ise ‘İsrail ile barış anlaşması imzalanacağına dair açıklamalar yapmak için zamanlamanın doğru olmadığını, ancak Tel Aviv'in 1974 tarihli anlaşmaya tam olarak uyması ve işgal ettiği bölgelerden çekilmesi halinde yeni anlaşmaların müzakere edilebileceğinden söz edilebileceğini’ söyledi.