30 Haziran 1989 - 30 Haziran 2023 arasında: İhvan, Sudan’ı devirdi

İktidar hırslarını tatmin etmek için iki generalin savaşını alevlendirdiler ve ateşi körüklediler.

 Darbeci lider Ömer el-Beşir ve ekibinden bazı üyelerin Hartum’da çekilen fotoğrafı. (AFP-Arşiv)
Darbeci lider Ömer el-Beşir ve ekibinden bazı üyelerin Hartum’da çekilen fotoğrafı. (AFP-Arşiv)
TT

30 Haziran 1989 - 30 Haziran 2023 arasında: İhvan, Sudan’ı devirdi

 Darbeci lider Ömer el-Beşir ve ekibinden bazı üyelerin Hartum’da çekilen fotoğrafı. (AFP-Arşiv)
Darbeci lider Ömer el-Beşir ve ekibinden bazı üyelerin Hartum’da çekilen fotoğrafı. (AFP-Arşiv)

Sudanlıların hafızasında 30 Haziran 1989’da yaşananlar halen taze. Söz konusu tarihte, darbenin başı Tuğgeneral Ömer el-Beşir ilk açıklamasını yapmış, merhum Hasan et-Turabi önderliğindeki sivil İslamcılar iktidarı ele geçirmiş ve onlara bağlı askerler ‘Ulusal Kurtuluş Devrimi’ni gerçekleştirmişti.

Bu olaydan yaklaşık 30 yıl sonra, reform talep eden bu darbenin sonucunun ‘Güney Sudan’ın ayrılması, ülkenin her yerinde istikrarlı bir yıkım, ülkenin uluslararası izolasyona ve ekonomik ablukaya girmesi ve birçok gözlemcinin inandığı diğer sorunlar olduğu’ kanıtlandı. Bunlar, ordu ile darbecilerin isyana karşı koymak için yarattığı ‘Hızlı Destek Kuvvetleri’ arasındaki savaşın yolunu açtı.

Darbe bildirgesi

Beşir, ilk bildirgede silahlı kuvvetlerin ‘aziz ülkeyi hainlerin ve yolsuzların elinden kurtarmak için bugün harekete geçtiğini’ dile getirirken, ‘yıkıcı bozulmayı durdurmak, millî birliği fitne ve siyasetten korumak, vatanı emniyet altına almak, varlığının çökmesini önlemek, vatandaşları korkudan, evsizlikten, açlıktan, sefaletten ve hastalıktan uzaklaştırmak’ için iktidar hırsıyla değil, en büyük ulusun çağrısına yanıt olarak hareket ettiğini belirtti.

sdf
Darbeci lider Ömer el-Beşir ve subayları. (AFP-Arşiv)

Beşir, İslami Hareket’in (Müslüman Kardeşler’in Sudan’daki adı) emriyle, diktatör Cafer en-Numeyri rejiminin bir halk devrimiyle devrilmesinin ardından, merhum Başbakan Sadık el-Mehdi’nin seçilmiş hükümetine karşı cephe aldı. Beşir, ülkeyi demir yumrukla yönetiyordu ve İslamcılar, onun rejiminin ‘değirmen taşı’ idi. Siyasi muhaliflerini tasfiye etmek için sloganlar kullandılar. Bu çerçevede sivil ve askeri hizmetlerde büyük bir ‘katliam’ gerçekleştirdiler ve yüzbinlerce işçiyi ‘kamu yararı’ dediklere şeye zorladılar. ‘İslamileştirme’ sloganlarıyla ve ‘güçlendirme’ adı altında örgüt mensuplarını ülke eklemlerinde kuvvetlendirdiler.

Radikalizm yanlılarına ev sahipliği yapmak

İslami Hükümet, terörist el-Kaide örgütünün lideri Usame bin Ladin ve uluslararası Müslüman Kardeşler örgütüyle bağlantılı cihatçı hareketler de dahil olmak üzere dünyanın her yerinden İslamcı teröristlere ve cihatçılara ev sahipliği yaptı.

sdsd
Usame bin Ladin. (Getty)

Hartum, onlara kendi ülkelerine karşı faaliyetlerini yürütmeleri için ülkenin imkanlarından sağladı. Nihayetinde ABD Dışişleri Bakanlığı, Sudan’ı terörizme sponsor olan bir devlet olarak nitelendirerek, Sudan’a karşı ‘11 Nisan 2019’da İslamcı rejimin bir halk devrimiyle devrilmesine kadar kaldırılmayan’ sert ekonomik yaptırımlar uyguladı.

Güney’in ayrılışı

İslamcıların yönetimi sırasında, merhum John Garang liderliğindeki Güney Sudan’da savaş kızıştı. Devlete karşı bir isyan çerçevesinde Müslüman Kardeşler, hareketini cihatçı bir savaşa dönüştürdü ve halkı dini sloganlar altında seferber etti, ancak savaşı kazanamadı. Güney kuvvetleriyle müzakere etmek zorunda kaldı. 2005 yılında Güney Sudan’a birlik ya da ayrılma konusunda referandum hakkı veren ünlü ‘Naivasha Barış Anlaşması’nı imzaladılar ve bunun sonucunda güneyliler, ezici bir çoğunlukla ayrılma yönünde oy kullandı. Sonuç olarak Müslüman Kardeşler’in Sudan’da verdiği en büyük ulusal kayıp olan mevcut ‘Güney Sudan devleti’ doğdu. Buna göre ülke, bölgesinin ve nüfusunun üçte birini ve petrol kaynaklarının çoğunu kaybetti.

2003 Darfur Savaşı

İslami hükümet savaşlarını durdurmadı. Kapsamlı Barış Anlaşması imzalanır imzalanmaz 2003 yılında Darfur bölgesinde savaş başladı. Yaklaşık yarım milyon insan hayatını kaybetti. Geride 2,5 milyondan fazla mülteci ve yerinden edilmiş bıraktı. Ancak isyan sonlanmadı.

Bu bağlamda silahlı Darfur hareketlerine karşı savaşında orduya destek olması için Cancavid milisleri kuruldu. Bu milisler, merkezi hükümetin gözetimi altında yaygın insan hakları ihlalleri gerçekleştirdi. Sonuç olarak Birleşmiş Milletler (BM), uluslararası örgüt tarihindeki en büyük barışı koruma misyonlarından birinin oluşumunu şart koşan 7’inci madde kapsamında kararlar aldı. Bu misyon, sivilleri hükümet güçlerinden ve Cancavid milislerinden korumak, on binlerce uluslararası askerden oluşan UNAMID misyonu olarak biliniyor.

Soykırım suçlamaları

Darfur bölgesinde ve ülkenin diğer bölgelerinde yaşanan insan hakları ihlalleri sonucunda Uluslararası Ceza Mahkemesi, Devlet Başkanı Ömer el-Beşir, Savunma Bakanı Abdurrahim Muhammed Hüseyin, dönemin İçişleri Bakanı Ahmed Harun ve şu anda Lahey’de yargılanan Cancavid komutanı hakkında savaş suçları, soykırım ve etnik temizlik suçlamaları altında tutuklama emri çıkardı. Ancak Beşir ve hükümeti, bu mahkemeye çıkmayı reddetti.

fdefr
Eski Devlet Başkanı Ömer el-Beşir, Darfur’da savaş suçları işlemekle suçlandı. (Reuters)

İslamcılar arasındaki iç çekişmeler, iktidarlarının ilk on yılının sonunda doruğa ulaştı. 1999’da Beşir, İslamcıların vaftiz babası Hasan et-Turabi’ye karşı çıktı, başkanlığını yaptığı parlamentoyu feshetti ve onu bir dizi yandaşıyla birlikte hapse attı. Hareket, Beşir’e sadık bir akıma ve Turabi’ye sadık bir akıma bölündü. Ali Osman Muhammed Taha, Nafi Ali Nafi ve Avad Ahmed el-Caz başta olmak üzere Turabi’nin en yakın öğrencileri, tarihi liderlerine karşı Beşir’i desteklemeyi ve yetkililerin yanında yer almayı seçtiler.

Hızlı Destek Kuvvetleri’nin doğuşu

Yönetici grubun kendi içinde çatışmalar artarken Beşir, kendisini ‘kardeşlerinin’ ihanetinden korumak için ‘Hamideti’ olarak bilinen Muhammed Hamdan Daklu liderliğindeki, bugün ‘Hızlı Destek Kuvvetleri’ olarak bilinen güçleri kurdu. Daha önce babalarına ihanet etmişlerdi. Peki, özellikle Güney Sudan’ın ayrılması sonrasında yoğunlaşan güç mücadelesinde neden kendilerini yaratanlara ihanet etmesinler?

ggb
Hamideti, Nil Nehri eyaletindeki kuvvetleriyle, savaştan önce toplantı düzenledi. (AP-Arşiv)

Ancak ‘halk devrimi’ olarak bilinen Aralık 2018 Devrimi’ni bastırmak ve Beşir’i korumak için Darfur’dan getirilen Hızlı Destek Kuvvetleri, kuruluş amacının tam tersine hizmet etti ve devrimden yana olduğunu ilan etti. Devrimin ardından yapılan düzenlemeler kapsamında Hamideti, Ağustos 2019’da imzalanan anayasal belgeyle onaylanan siviller ve ordu arasındaki ortaklık hükümetinde, Egemenlik Konseyi Başkan Yardımcılığı görevini kazandı.

Ekim 2021 darbesi

Ancak İslamcılar fırtınaya boyun eğdikten sonra geri döndüler. Ordu mensupları, güvenlik güçleri ve polisle koordineli bir şekilde özellikle Sudan’da Yetkilendirmeyi Kaldırma, Yolsuzlukla Mücadele ve Fonları Kurtarma Komitesi’nin kurulmasından sonra devrimci hükümetin çalışmalarını engellemek ve hatta orduyu ona karşı kışkırtmak için çalıştı. Dolayısıyla ordu komutanı Abdulfettah el-Burhan ve Hızlı Destek Kuvvetleri Komutanı Muhammed Hamdan Daklu liderliğindeki Ekim 2021 darbesinde önemli rol oynadılar.

Ancak darbe, iki lider arasındaki rekabet nedeniyle başarısız oldu. Hamideti, iktidar ortağının İslamcıları yeniden iktidara getirmek için darbeden yararlandığını ve onları hain olarak gördüklerini açıklayarak, tek taraflı şekilde ordunun siyasetten çekilmesini ve sivil hükümetin geri dönmesini desteklediklerini ilan etti. Ayrıca iki adam, sivil güçlerle, ‘iktidarın sivillere devredilmesini, Hızlı Destek Kuvvetleri’nin orduya entegrasyonunu, ordunun iktidardan çekilmesini ve 30 Haziran rejiminin ve onun siyasi, güvenlik, askeri ve ekonomik temellerinin tasfiye sürecinin yeniden başlamasını’ öngören Çerçeve Anlaşma’yı imzaladı.

tgt
25 Ekim 2021 darbesinin başındaki isim olan General Abdulfettah el-Burhan. (Reuters)

İslamcılar, uygulanmasını kendileri için bir son olarak görerek, bu anlaşmayı kategorik olarak reddettiklerini açıkladı ve ‘Kendilerinin kanını döksünler, bizim kanımızı döksünler veya herkesin kanını döksünler’ şeklindeki Müslüman Kardeşler’in ünlü sloganlarını yeniden yükselttiler. Ayrıca ülkeyi yakmaya hazır olduklarını ilan ettiler. İslamcılar, Hızlı Destek Kuvvetleri’ni birleştirme sürecinin zaman çizelgesiyle ilgili olarak ordu liderleri ile Hızlı Destek arasındaki anlaşmazlıktan yararlandı ve iki büyük güç arasında savaş çıkana kadar aralarına nifak tohumları ekmeye çalıştı. Yayınlanan haberler, İslamcıların ‘orduyu cihatçı tugayları aracılığıyla savaşa soktuğunu’ iddia ediyor.

İki generalin savaşı

İhvan’ın ‘iktidar hırsı’, alıştıkları eski bahaneleriyle ‘Hızlı Destek’e karşı orduya desteklerini ilan ettikleri mevcut savaşı ateşledi. Müslüman Kardeşler, eskiden güneydeki savaşı ‘cihat’ olarak görüp karşı çıkanları küffar ilan ederken, mevcut savaşı ‘onur’ savaşı olarak nitelendiriyor. Onlara göre bu savaşa kim karşı çıkarsa hain ve işbirlikçidir. Haberlere göre savaşı müzakere yoluyla durdurmaya yönelik her türlü girişime karşı durmuşlardır.

sxd
Burhan (solda) ve Hamideti, uzun yıllar birlikte çalıştıktan sonra şu an iktidar için birbirlerine karşı savaş veriyorlar. (AFP)

Ülkedeki durum, otuz yıl boyunca İslamcıların doğrudan yönetimi aracılığıyla ve sivil hükümetin çalışmalarını sekteye uğratan güvenlik komiteleri aracılığıyla dört yıl kılık değiştirerek, Sudan’ı parçalanma ve iç savaşla tehdit eden mevcut savaşa son verdi. Şarku’l Avsat’ın gözlemlerine göre iktidara ‘ülkeyi kurtarmak’ için geldiklerini açıklamaları sonrasında politikalarının sonucu; onu Sudanlıların hafızasının unutmayacağı ve ‘Sudan’ denen bir vatanın varlığına son verebilecek bir ‘savaş ocağına’ atıyor.



Gazze ateşkesine ilişkin Trump anlaşması metni ve Hamas’ın değişiklikleri

Gazze ateşkesine ilişkin Trump anlaşması metni ve Hamas’ın değişiklikleri
TT

Gazze ateşkesine ilişkin Trump anlaşması metni ve Hamas’ın değişiklikleri

Gazze ateşkesine ilişkin Trump anlaşması metni ve Hamas’ın değişiklikleri

ABD Başkanı Donald Trump'un bu akşam Washington'da İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile görüşmeden önce tamamlanması için baskı yaptığı İsrail ile Hamas arasındaki ateşkes anlaşmasının yeni metni elde edildi. “Trump anlaşması” olarak bilinen öneri, iki aylık ateşkes, rehinelerin ve esirlerin serbest bırakılması ve İsrail ile Hamas'ın cesetleri iadesini içeriyor.

Londra merkezli al Majalla dergisinin elde ettiği yeni metin, Hamas'ın daha önce iki tarafa teslim edilen metinle ilgili görüşlerini dikkate alıyor

Gazze ateşkes müzakerelerine yakın bir kaynak, bugün “Al-Majalla” dergisine verdiği demeçte, Katar ve Mısır arabuluculuğunda müzakerelerin bugün, Trump-Netanyahu görüşmesi öncesinde Doha'da yeniden başladığını söyledi. Yetkili, Hamas'ın “Al-Majalla” dergisinde yayınlanan anlaşma taslağının üçüncü, beşinci ve on birinci maddelerinde üç değişiklik yapılmasını talep ettiğini ve bu değişikliklerin şunları içerdiğini açıkladı:

Birincisi, insani yardımın ulaştırılma yönteminde köklü değişiklikler yapılması ve bu yardımların “Gazze İnsani Yardım Kuruluşu” dışındaki BM kuruluşlarını da kapsaması.

İkincisi, 60 gün sonraki görüşmeler sırasında Katar, Mısır ve ABD'nin garantisinde ateşkesin sürdürülmesi.

Üçüncüsü, İsrail ordusunun Gazze'nin kuzeyindeki diğer bölgelerden ve Netzarim ekseninden çekilmesi.

İsrail heyeti Hamas'ın değişikliklerini reddetti, ancak taraflar müzakerelerin bugün devam etmesinde anlaştı.

Trump geçen salı günü, İsrail'in Hamas ile 60 gün sürecek ateşkesin son ayrıntılarını belirlemek için gerekli şartları kabul ettiğini ve bu süre zarfında iki tarafın savaşı sona erdirmek için çalışacağını söylemişti. Hamas'a yakın bir kaynak, hareketin, ABD'nin desteklediği yeni ateşkes önerisinin İsrail'in Gazze'deki savaşını sona erdireceğine dair garantiler almaya çalıştığını söyledi.

Şarku’l Avsat’ın  Majalla’dan aktardığı İsrail ile Hamas arasında anlaşmada Amerikan önerisinin tam metni:

1- Süre: 60 günlük ateşkes. Başkan Trump, İsrail'in kararlaştırılan süre boyunca ateşkesin uygulanmasını garanti eder.

2- Rehinelerin serbest bırakılması: “58 kişilik listeden” 10 canlı ve 18 ölü İsrailli rehine, 1, 7, 30, 50 ve 60. günlerde aşağıdaki şekilde serbest bırakılacaktır:

İlk gün 8 rehine canlı olarak serbest bırakılacak.

7. günde 5 rehine cesedi teslim edilecek.

30. günde 5 rehine canlı olarak serbest bırakılacak.

50. günde 2 rehine canlı olarak serbest bırakılacak.

60. günde 8 rehine cesedi teslim edilecek.

thy
Filistinliler, 29 Mayıs 2025'te Gazze Şeridi'nde insani yardım malzemeleri taşıyor. (Reuters)

3- İnsani yardım: Yardımlar, Hamas'ın ateşkes anlaşmasını kabul etmesinin ardından derhal Gazze'ye gönderilecektir. Bu yardımlar, sivil halka yönelik yardımlarla ilgili olarak varılacak ve anlaşma süresince uygulanacak bir anlaşma uyarınca sağlanacak ve anlaşma, 19 Ocak 2025 tarihli insani yardım anlaşmasına uygun olarak yoğun ve yeterli miktarda yardımın ulaştırılmasını içerecektir. Yardımlar, Birleşmiş Milletler ve Kızılay da dahil olmak üzere üzerinde mutabık kalınan kanallar aracılığıyla dağıtılacaktır.

İsrail'in Gazze'deki tüm saldırı faaliyetleri bu anlaşma yürürlüğe girdiğinde durdurulacak.

4- İsrail'in askeri faaliyetleri: Bu anlaşma yürürlüğe girdiğinde, İsrail'in Gazze'deki tüm saldırı amaçlı askeri faaliyetleri durdurulacaktır. Ateşkes süresince, Gazze Şeridi'nde hava trafiği (askeri ve gözetleme) günde 10 saat, rehine ve mahkumların takası yapılacak günlerde ise günde 12 saat durdurulacaktır.

vfgyju
3 Temmuz 2025'te İsrail'in gerçekleştirdiği hava saldırısının ardından Güney Gazze'den dumanlar yükseliyor. (AP)

5- İsrail ordusunun yeniden konuşlandırılması:

A – İlk gün, İsrailli rehinelerin serbest bırakılmasından sonra (8 kişi), Gazze Şeridi'nin kuzey kesiminde ve Netzarim koridorunda, insani yardımla ilgili 3. maddeye uygun olarak ve üzerinde anlaşmaya varılacak haritalara göre yeniden konuşlandırılacaktır.

b) 7. gün, İsrailli rehinelerin cesetlerinin teslim edilmesinden sonra (5 ölü), insani yardımla ilgili 3. maddeye uygun olarak ve üzerinde mutabık kalınacak haritalara göre Gazze Şeridi'nin güney kesiminde yeniden konuşlandırma.

c) Teknik ekipler, hızlı müzakereler yoluyla nihai yeniden konuşlandırma sınırları üzerinde çalışacak.

6- Müzakereler: İlk gün, arabulucuların ve garantörlerin gözetiminde, ateşkesin kalıcı hale getirilmesi için gerekli düzenlemeler hakkında müzakereler başlar. Bu düzenlemeler şunları içerir:

A – İsrail hapishanelerinde bulunan Filistinli tutukluların sayısı üzerinde mutabık kalınacak şekilde, kalan tüm İsrail rehinelerinin takas edilmesinin anahtarları ve koşulları.

B – İsrail güçlerinin yeniden konuşlandırılması ve çekilmesi ile Gazze Şeridi'nde uzun vadeli güvenlik düzenlemeleri ile ilgili konular.

C – Taraflardan herhangi biri tarafından ortaya konacak Gazze Şeridi'nde “ertesi gün” ile ilgili düzenlemeler.

D – Kalıcı ateşkesin ilan edilmesi.

Trump, ateşkes anlaşmasını bizzat kendisi açıklayacak. Başkan, tarafların ateşkes anlaşmasına bağlı kalması konusunda ciddi ve müzakerelerin çatışmaya kalıcı bir çözüm getireceğinden emin.

7- Başkanlık desteği: Başkan (Trump), tarafların ateşkes anlaşmasına bağlı kalması konusunda ciddi ve ateşkes süresince müzakerelerin başarılı bir şekilde sonuçlanması halinde taraflar arasında bir anlaşmaya varılmasının, çatışmanın kalıcı olarak çözülmesine yol açacağı konusunda ısrarcıdır.

dfgthy
ABD Başkanı Donald Trump 3 Temmuz 2025 (AFP)

8- Filistinli mahkumların serbest bırakılması: İsrail, hayatta olan ve ölen İsrailli rehinelerin serbest bırakılması karşılığında ve yukarıdaki 2. maddeye göre, üzerinde mutabık kalınacak sayıda Filistinli mahkumun serbest bırakılmasını sağlayacaktır. Serbest bırakma işlemi, yukarıdaki 2. maddeye göre ve üzerinde anlaşmaya varılan bir mekanizma çerçevesinde, genel bir inceleme ve tören olmaksızın, rehinelerin serbest bırakılmasıyla eş zamanlı olarak gerçekleştirilecektir.

9- Rehineler ve tutukluların durumu: 10. günde Hamas, kalan tüm rehineler hakkında tam bilgi (hayatta olduklarına dair kanıt ve sağlık durumu raporu/ölüm belgesi) sunacaktır. Buna karşılık İsrail, 7 Ekim'den bu yana Gazze Şeridi'nden tutuklanan Filistinli mahkumlar ve İsrail'de bulunan Gazze Şeridi'nden ölenlerin sayısı hakkında tam bilgi verecektir. Hamas, ateşkes süresince rehinelerin sağlığı, bakımı ve güvenliğini garanti altına alacaktır.

10- Anlaşma üzerine kalan rehinelerin serbest bırakılması: Kalıcı ateşkes için gerekli düzenlemelerle ilgili müzakereler 60 gün içinde tamamlanmalıdır. Anlaşma sağlandığında, İsrail tarafından sunulan “58 kişilik liste”deki geri kalan İsrailli rehineler (hayatta olanlar ve ölenler) serbest bırakılacaktır. Söz konusu süre içinde ateşkesin kalıcı hale getirilmesi için gerekli düzenlemelere ilişkin müzakereler tamamlanamazsa, ateşkes aşağıdaki 11. maddeye göre uzatılabilir.

11- Garantörler: Aracılar-Garantörler (ABD, Mısır ve Katar), ateşkesin 60 gün süreyle devam etmesini ve ateşkesin kalıcı hale getirilmesi için gerekli düzenlemeler konusunda ciddi görüşmelerin yapılmasını sağlayacaklardır. Aracılar, gerekirse bu çerçevede kararlaştırılan prosedürlere göre ciddi müzakerelerin ek bir süre boyunca devam etmesini garanti ederler.

12- Temsilcinin başkanlığı: Özel temsilci Büyükelçi Steve Wiggoff bölgeye gelerek anlaşmayı tamamlayacak ve müzakerelere başkanlık edecektir.

13- Başkan Trump: Başkan Trump ateşkes anlaşmasını şahsen açıklayacak. ABD ve Başkan Trump, nihai bir anlaşmaya varılana kadar iyi niyetle müzakerelerin devam etmesini sağlamak için çalışmaya kararlıdır.

* Bu metin 4 Temmuz'da yayınlanmış ve 7 Temmuz 2025 Pazartesi sabahı güncellenmiştir.