Siyasi çevreler, Fransa Cumhurbaşkanı’nın Lübnan Özel Temsilcisi ve eski Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian’ın ‘Cumhurbaşkanlığı seçimlerini çıkmazdan kurtarmak üzere çabalarını sürdürmesi için’ Beyrut’a dönüşünü takip ediyor. Marada Hareketi lideri eski Milletvekili Süleyman Franciyye’nin adaylığını destekleyen kesimler ile eski bakan Cihad Azur’u destekleme konusunda Özgür Yurtsever Hareket ile fikir birliğine varan muhalefet arasında gerginlik tırmanırken gözler, Le Drian’ın hareketlerine çevrilmiş durumda. Ancak henüz Le Drian’ın Lübnan’a dönüşü hakkında herhangi bir karar alınmadı. Bu ise Fransız girişiminin bir kısır döngü içinde dönmesine neden oluyor.
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre eski Başbakan Fuad Sinyora ve Temmam Selam, geçen pazartesi günü Başbakan Necib Mikati ile yaptıkları görüşmeden sonra dış arabuluculukların durma noktasına geldiği izlenimi uyandırdı. Bu arabuluculukla Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron tarafından görevlendirilen Le Drian’ın üstlendiği göreve atıf yapılıyor. Kendisi ilk ziyaretinde, Franciyye ve Azur’un dışında bir uzlaşma adayı aramaya giden kapıyı açacak bir gedik kaydedemedi. Bu da cumhurbaşkanlığındaki boşluğun daha da genişletilmesi anlamına geliyor.
Bu bağlamda üst düzey siyasi bir kaynak, Şarku’l Avsat’a Le Drian’ın, Fransız himayesinde cumhurbaşkanının seçilmesiyle ilgili parlamenter bloklar arasında diyaloğu kolaylaştıracak bir atmosfer yaratma arzusunu dile getirdiğini belirtti.
Siyasi kaynak, Le Drian’ın Beyrut’a dönme sözü vermesine rağmen, ilgili siyasi liderlerin henüz Paris’ten onun dönüş tarihini bildiren herhangi bir işaret almadığına dikkat çekti. Kaynağa göre Fransız Temsilci, cumhurbaşkanlığı seçimlerini engelleyen çıkmazda bir boşluk açmak için istişarelerine devam etmek üzere bir tarih belirlemeyi geciktiriyor.
Kaynak ayrıca Le Drian’ın, Hizbullah üzerindeki etkisinden dolayı İran’la iletişim kurması gerektiğine dair bir tavsiye aldığını ve böylece, uzlaşıya dayalı bir cumhurbaşkanı arayışında üçüncü bir seçeneğe gitmek için İran’ın yardım etme arzusuyla karşılaşabileceğini söyledi. Zira Hizbullah ve müttefiki Temsilciler Meclisi Sözcüsü Nebih Berri hala Franciyye’nin adaylığına bağlı. Bu nedenle onların rızası olmadan bu seçeneğin önüne geçilmesi mümkün değil.
Aynı kaynak, Le Drian’ın Macron tarafından kendisine emanet edilen bir görev için Lübnan’a gelişinin beş kişilik komite tarafından siyasi örtüden yoksun olduğunu dile getirdi. Le Drian, Değişim Güçleri’ne mensup bazı milletvekilleriyle görüşmesi sırasında kendisine sorulan sorulara, Fransa Cumhurbaşkanı’nın görevlendirmesiyle Beyrut’a geldiğini söylemişti. Ayrıca kaynaklara göre Fransız Temsilci, diyaloğu konusunda ayrıntılı bilgi vermekten kaçınırken, soruları da Beş Yıllık Komite’nin üye devletleriyle istişareler ve İran ile istişareler etrafında tuttu.
Bu çerçevede Le Drian’ın Beyrut’a dönüş tarihinin belirlenmesi, ‘görüşmelerinde Lübnan krizinin uluslararası toplumun gündeminde olmadığını açıkça söylemesine rağmen’ temasları ve İran liderliğiyle birlikte Beş Yıllık Komite üyeleriyle yapacağı temasların sonucuna bağlı. Bu noktada boşa harcanan zaman oyununa devam edilmesi, siyasi krizin, ekonomik ve mali çöküşün çıtasını yükseltecek. Ayrıca diyaloğu kolaylaştırma çağrısı, engelleyici ekseninin desteği ve muhalefet tarafından reddetme noktasına kadar ertelenmeye kadar uzanıyor. Muhalefet, önceliğin cumhurbaşkanlığı seçimlerinin olmasını şart koşuyor. Çünkü Şii ikili Franciyye’ye olan desteğinden vazgeçmedikçe diyalog kurmanın bir anlamı yok.
Bu bağlamda uzun bir yaz tatilinde cumhurbaşkanlığı boşluğuna girme beklentisiyle Başkan Mikati’nin, hükümetin eylemlerini harekete geçirmeye dikkat etmekten başka seçeneği yok. Bu eylemlerin başında ise parlamentoda onaylanmak üzere cari yıla ait bütçe taslağının hazırlanması geliyor. Mikati ayrıca, görev süresinin bitiminden hemen sonra Merkez Bankası Başkanı Riyad Selame de dahil olmak üzere atamaları, Hristiyan çoğunluğun onayına bağlamış durumda. Bu çoğunluk, atamaların cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrasına ertelenmesi için ısrarcı. Bu da Başbakan Mikati’nin Hristiyanlarla bir çatışmaya girmeyeceği ve böylece Selame’nin yerini birinci yardımcısı Vasim Mansuri’nin alacağı anlamına geliyor.