Cezayir-İran ilişkilerinin son 20 yılı: Terör nedeniyle yabancılaşmadan tutumlarda yakınlaşmaya ve uyum noktasına

Cezayir ve İran Dışişleri Bakanları (Cezayir Dışişleri Bakanlığı)
Cezayir ve İran Dışişleri Bakanları (Cezayir Dışişleri Bakanlığı)
TT

Cezayir-İran ilişkilerinin son 20 yılı: Terör nedeniyle yabancılaşmadan tutumlarda yakınlaşmaya ve uyum noktasına

Cezayir ve İran Dışişleri Bakanları (Cezayir Dışişleri Bakanlığı)
Cezayir ve İran Dışişleri Bakanları (Cezayir Dışişleri Bakanlığı)

Cezayir Dışişleri Bakanı Ahmed Attaf’ın cuma ve cumartesi günleri olmak üzere İran'a gerçekleştirdiği iki günlük ziyaret, Cezayir-İran ilişkilerinin istikrara kavuştuğunun bir göstergesiydi. Cezayir-İran ilişkileri 23 yıl önce yeniden başlamış, ancak özellikle Cezayir’in tartışmalı dosyalarda Tahran’ınkilerle uyumlu tutumları nedeniyle birkaç kez ‘Arap ülkelerinin kınamaları’ ile karşı karşıya kaldığı bu süre zarfında birçok darbe almıştı.

Cezayir, 1993 yılında İran'la ilişkilerini kestiğinde, terör örgütleriyle yoğun bir mücadeleye girmiş ve böylece Tahran'ın Cezayir iç krizine müdahalesini kararlı bir şekilde reddetmesi için bir gerekçe sunmuştu... Dönemin Cezayir Başbakanı merhum Rıza Malik'in hükümeti, İran’ı (terörizm suçlamasıyla 1992'de feshedilen) İslami Selamet Cephesi'ne siyasi ve medya desteği sağlamakla suçladı. Ardından Cezayir, İran ile diplomatik ilişkileri kopardı. İran’ın Cezayir Büyükelçisi’nden ülkeyi ‘derhal’ terk etmesini istedi. Daha sonra İran'ın ABD’deki çıkarları için arabuluculuk yapmaktan vazgeçtiğini duyurdu.

fer
Cezayir Dışişleri Bakanı Attar, Tahran’da İranlı mevkidaşı Abdullahiyan tarafından karşılandı (Cezayir Dışişleri Bakanlığı)

Cezayir'in eski cumhurbaşkanları Ali Kafi ve Liamin Zerval dönemlerinden bu yana İran ile Cezayir arasında uzlaşının sinyalleri görülmeye başlandı. Bu sinyaller, 1999 yılında iktidara gelen eski Cumhurbaşkanı Abdülaziz Buteflika döneminde de sürdü. İki ülke arasındaki diplomatik ilişkiler 2000 yılının eylül ayında yeniden kuruldu. 2001’in ekim ayında ise iki ülke yeniden büyükelçilerini gönderdiler.

Cezayirli siyasi ilişkiler uzmanı İdris Rubuh, İran’ın demokratik geçişin başlangıcında (1989) Cezayir’deki siyasi durumu yanlış değerlendirdiğini ve Cezayir yönetiminin tepkisini kolaylaştırdığını söylüyor. 26 Aralık 1991 tarihindeki genel seçimleri kazanan İslami Selamet Cephesi'nin feshedilmesinin ardından Cezayir kurtuluş devriminin sembol isimlerinden biri olan Muhammed Budiaf'ın cumhurbaşkanlığı görevini üstlendi. Ancak Tahran'daki Anayasa Koruma Konseyi ve Uzmanlar Meclisi'nin başkanı ve Tahran Geçici Cuma İmamı Ahmed Cenneti, yangını daha da körükledi. Cenneti, Cumhurbaşkanı Budiaf'ın öldürülmesinden (29 Haziran 1992) büyük bir mutluluk duyduğunu dile getirdi. Bunun üzerine Cezayir, Cenneti’nin sözlerini ‘İslami ve insani değerlerle çelişen aşağılık, medeni olmayan, kaba ve sorumsuz bir açıklama’ olarak nitelendirdi.

Ancak 2003 ekiminde Cezayir eski Cumhurbaşkanı Buteflika’nın İran’a yaptığı ziyaret ve böylece 1979 yılında İran İslam devrimden bu yana Cezayir'i ziyaret eden ilk İran cumhurbaşkanı oldu. Bu ziyaret, ikili ilişkilerde dönemin İran Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi'nin 2004 ekiminde Cezayir'e yaptığı ziyaretle pekiştirilen yeni bir dönemin başlangıcı olarak görüldü. İran, Buteflika'nın ‘ulusal uzlaşı’ politikasına desteğini ilan etti ve teröristlerin kendilerini ve silahlarını teslim etmeleri halinde af ilan ederek ‘kara on yılı’ sonlandırdı.

erg
İran Cumhurbaşkanı ile Cezayir Dışişleri Bakanı (Cezayir Dışişleri Bakanlığı)

Cumhurbaşkanlığı düzeyinde karşılıklı ziyaretler, iki hükümet üyeleri ile ekonomiyle ilgili çeşitli kurum ve kuruluşların yetkilileri arasında kapsamlı ziyaretlere kapı araladı. Sağlık, finans, yüksek öğrenim, küçük sanayiler, adli iş birliği, sanayi bölgelerinde ekonomik faaliyetlerin geliştirilmesi ve petrokimya sektöründe ortak yatırım alanlarında mutabakat anlaşmalarını kapsayan bir ortak ekonomi komitesi kuruldu.

İki ülkenin yetkilileri tarafından açıklamalarda son 20 yılda yapılan iki ülke arasındaki ekonomik iş birliğinin yoğunlaştığı görülürken Suriye’deki ve Yemen'deki savaş durumu gibi Arap dünyası, bölgesel ve uluslararası alandaki birçok konuda, Hizbullah’ın terör örgütü olarak sınıflandırılması konusunda ve aynı şekilde Filistin meselesi konusunda uzlaştılar. Cezayir ile İran’ın bazı konulardaki tutumlarındaki bu uyum, kamuoyuna yansımasa da Cezayir'in Arap ülkeleriyle başını belaya soktu. Ayrıca, Cezayir komşusu Fas’ın kendisini Hizbullah’a topraklarında eğitim için olanak sağlamakla’ suçlaması nedeniyle ağır bir baskıyla karşı karşıya kaldı. Fas, iki ülke arasındaki bu uyumu, Batı Sahra'nın Fas'tan bağımsızlığını isteyen ve Cezayir'in Fas sınırına yakınlarındaki Tinduf Mülteci Kampı’na sığınan Polisario Cephesi ile yoğun mücadeleyle ilişkilendirdi.

sde
İran Cumhurbaşkanı Reisi, Cezayir Dışişleri Bakanı Attar’ı kabul etti (Cezayir Dışişleri Bakanlığı)

Cezayir-İran ilişkilerine ilişkin bir haber, Tahran’ın ekonomik krizinden kurtulmak ve uluslararası yaptırımları atlatmak için daha geniş ticaret alanları açmaya ve kuzeybatı Afrika (Mağrip) bölgesine, özellikle de Cezayir’e açılan kapıdan İsrail'e karşı bir dış cephe oluşturmaya çalıştığına, bunun da Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn ve daha sonra Sudan ile imzaladığı anlaşmaların bir parçası olarak 2020 yılında Rabat ile ilişkiler kurmasına bir yanıt niteliğinde olduğuna işaret etti.

İki ülke arasındaki ilişkilerin geçmişine değinilen bir başka habere göre öne çıkan iki olayı gözden kaçırmak mümkün değil. Bunlardan ilki, 1975 yılında Cezayir'in İran ile Irak arasındaki sınır anlaşmazlığını sona erdirmek için arabuluculuk yapması, ikincisi ise 1980 yılında İran-ABD diplomatik ilişkilerinin kesilmesinin ardından Cezayir'in Washington'daki İran çıkarlarını desteklemesi.



Hamas'ın askeri operasyonları Gazze Şeridi'ndeki ateşkesi nasıl etkiliyor?

 Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları mensupları (Getty Images)
Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları mensupları (Getty Images)
TT

Hamas'ın askeri operasyonları Gazze Şeridi'ndeki ateşkesi nasıl etkiliyor?

 Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları mensupları (Getty Images)
Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları mensupları (Getty Images)

Hamas'ın Gazze Şeridi'nde İsrail askerlerine karşı yürüttüğü nitelikli askeri operasyonlar, ateşkes müzakereleri ve Gazze Şeridi'nde bir ateşkes anlaşmasına varma şansı üzerindeki etkilerinin boyutu hakkında soru işaretleri yaratıyor.

Gözlemciler, direniş operasyonlarının ‘İsrail hükümeti üzerinde ateşkes anlaşmasını kabul etmesi için bir baskı kartı’ oluşturduğuna inanıyor ve ‘askeri operasyonların devam etmesinin, özellikle artan sokak baskısıyla birlikte İsrail tarafını ateşkesi kabul etmeye itebileceğini’ belirtiyor.

Mısır, Katar ve ABD öncülüğünde Gazze Şeridi'nde bir ateşkes anlaşması imzalanması için yürütülen arabuluculuk çalışmaları aksamaya devam ediyor. Gazze şehrinin doğu bölgelerindeki Refah ve Han Yunus'un yanı sıra Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Hanun ve Beyt Lahiya'da son zamanlarda sık sık düzenlenen direniş operasyonlarında çok sayıda İsrail askeri öldürüldü ve yaralandı.

Gazze Şeridi'ndeki İsrail askerleri (Arşiv - Reuters)Gazze Şeridi'ndeki İsrail askerleri (Arşiv - Reuters)

Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, bu hafta Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerinde İsrail askerlerinin, tanklarının ve buldozerlerinin hedef alındığını ve İsraillilerin kayıplar verdiğini duyurdu.

Hamas'ın askeri operasyonları, İsrail hükümetinin 19 Mart'ta ateşkes anlaşmasını bozmasından bu yana İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarının devam ettiği bir ortamda gerçekleşti.

19 Ocak'ta Hamas ve İsrail uluslararası arabulucuların (Mısır, ABD ve Katar) çabalarıyla Gazze Şeridi'nde bir ateşkes anlaşmasına vardı. Anlaşmanın ilk aşaması 42 gün sürecek ve bu süre zarfında ikinci ve üçüncü aşamaların uygulanması için görüşmeler yapılacaktı. Ancak İsrail tarafı ilk aşamanın sona ermesinin ardından Gazze Şeridi'nde askeri operasyonlarına yeniden başladı.

Uluslararası Filistin Halkının Haklarını Destekleme Komitesi Başkanı Salah Abdulati, Filistin direnişinin operasyonlarının ‘Filistinlilerin haklarını desteklemek ve saldırganlığı durdurmak için devam eden uluslararası baskı ile Gazze Şeridi'ndeki ateşkes sürecini hızlandırdığına’ inanıyor.

Şarku’l Avsat'a konuşan Abdulati, “Askeri operasyonların devam etmesi, Tel Aviv'de devam eden savaşın kayıpları nedeniyle İsrail sokağının baskısı ve protestoları yoluyla İsrail hükümeti üzerinde bir baskı kartı oluşturuyor. Savaşın İsrail hükümetine yüksek maliyeti, onu saldırganlığı uzatma politikalarını yeniden gözden geçirmeye itiyor” ifadelerini kullandı.

Abdulati'ye göre İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik devam eden saldırganlığı karşısında Hamas'ın elinde ‘İsrailli esirler, direniş, uluslararası ve Arap baskıları’ gibi İsrail tarafına yönelik baskı kartları var.

Hamas 7 Ekim 2023'te İsrail yerleşimlerinden yaklaşık 250 kişiyi esir aldı ve İsrail hükümeti 57 esirin bugün halen Gazze Şeridi'nde olduğunu söylüyor.

Yerlerinden edilmiş Filistinliler, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta ABD destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı'ndan yardım alıyor. (AFP)Yerlerinden edilmiş Filistinliler, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta ABD destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı'ndan yardım alıyor. (AFP)

Askeri operasyonlar İsrailli karar alıcılar üzerinde bir baskı unsuru oluştursa da uluslararası ilişkiler profesörü Dr. Tarık Fehmi bu operasyonları ateşkes çabalarını ilerletmek için yeterli görmüyor. Fehmi'ye göre bu operasyonlar, İsrail sokağının Netanyahu hükümetine ateşkes anlaşmasını hızlandırması için baskı yapması yoluyla ateşkes süreci için sadece bir katalizör olabilir.

Şarku’l Avsat'a açıklamalarda bulunan Fehmi, Hamas’ın askeri operasyonlarının ‘ateşkes sürecinde güvenilebilecek tek motor olmayacağına’ ve ‘İsrail tarafı üzerindeki etkilerinin sınırlı olduğuna’ inanıyor. Fehmi, İsrail ve Hamas'ın yakında, ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff'un Gazze Şeridi'nde ateşkes için değiştirilmiş önerisine yanıt vereceğini umuyor.

Witkoff kısa bir süre önce Gazze Şeridi'nde 60 günlük ateşkes, halen esir tutulan 57 kişiden 28'inin bin 200'den fazla Filistinli mahkûmla takas edilmesi ve Gazze Şeridi'ne insani yardım girişini öngören bir öneri sundu.

Gazze Şeridi'ndeki ateşkes, Hamas'ın kalan esirleri ancak İsrail'in savaşı sona erdirmeyi kabul etmesi halinde serbest bırakacağını söylemesi ve Netanyahu'nun Hamas silahsızlandırılmadan ve Gazze Şeridi'nden çıkarılmadan savaşı sona erdirmeyeceğini taahhüt etmesi nedeniyle zorluklarla karşı karşıya.

Fehmi, İsrail'in ‘önümüzdeki dönemde Güney Lübnan'daki gelişmelere ve Yemen'deki Husilerin defalarca bombalanmasının ardından Yemen cephesine odaklanacağını’ düşünüyor. Fehmi, bu gelişmelerin İsrail hükümetini Gazze Şeridi'ndeki durumu sakinleştirmeye itebileceğini ifade etti.