Yemen’de Husilerin yaydığı kaos İbb ilini etkisi altına aldı

Sana’daki bir mitingde sloganlar atan Husi milisleri. (EPA)
Sana’daki bir mitingde sloganlar atan Husi milisleri. (EPA)
TT

Yemen’de Husilerin yaydığı kaos İbb ilini etkisi altına aldı

Sana’daki bir mitingde sloganlar atan Husi milisleri. (EPA)
Sana’daki bir mitingde sloganlar atan Husi milisleri. (EPA)

Husi Yüksek Siyasi Konseyi Başkanı Mehdi el-Meşat, el-Mukahhal takma adıyla bilinen aktivist Hamdi Abdurrezzak el-Havlani’nin cenazesine katıldıkları gerekçesiyle İbb şehrinde tutuklanan gençleri serbest bırakma yönündeki sözünü, tutuklanmalarının üzerinden dört ay geçtikten sonra geri aldı. Söz konusu tutuklulardan bir kısmı Sana'daki gözaltı merkezlerine nakledildi.

İbb’de Husi milislerin yol açtığı güvenlik kaosu, ilin batısındaki el-Adin ilçesine yayıldı. Yerel milis yetkililerinin desteği ve sponsorluğuyla birkaç gündür iki aile arasında silahlı çatışmalar yaşanıyor. Bu milisler, eski bir mahkum tarafından yönetilen, valiliğin en önemli turistik yerlerinden birine sahip olan ilçeye gelen ziyaretçileri hedef alan silahlı bir çeteyi koruyor.

Fotoğraf Altı: Husiler, İbb Valiliği'nde iki tutukluyu serbest bıraktı. (Twitter)
 Husiler, İbb Valiliği'nde iki tutukluyu serbest bıraktı. (Twitter)

İbb kentindeki yerel kaynakların aktardığına göre Husi Yüksek Siyasi Konseyi Başkanı Mehdi el-Meşat’ın geçen ay valiliği ziyaret ettiğinde verdiği sözler unutuldu. Kurban Bayramı'nın ardından Sana'ya sevk edilen tutuklu gençlerden yalnızca ikisi, Muhammed eş-Şiba ve Muaz es-Sabahi serbest bırakıldı.

Şarku'l Avsat'a konuşan kaynaklar, Milis İstihbarat Başkanlığı'nın şimdiye kadar diğer tutukluların serbest bırakılması için sağlanan tüm arabuluculuk ve garantileri reddettiğinden bahsetti. Bu tutukluların başında, İbb şehrinin eski mahallelerinden birinde hayırsever faaliyetleriyle tanınan genç Ali es-Siyagi geliyor.

Bir kaynak, Meşat’ın yetkisinin bulunmadığını ve emirlerinin geçerli olmadığını söyledi. Meşat bayramdan birkaç gün önce Siyagi’yi serbest bırakacağına söz vermiş olsa da istihbarat servisinin bunu yapmayı reddettiği belirtildi.

İbb’in batısındaki el-Adin ilçesine bağlı Habbaz bölgesi sakinleri, biri Husi milislerin desteğini alan iki aile arasında benzeri görülmemiş çatışmaların yaşandığını aktardı. Mahalle sakinleri, silahlı bir grubun kurulması neticesinde çatışmalarda hafif ve orta boy silahlar ile RPG'lerin kullanıldığını, Ebu Hüseyin el-Haruni’nin bu çatışmayı desteklediğini bildirdi. Şehari ailesinin evlerinin ateşe verildiği, aile üyelerinden birinin yaşamını yitirdiği belirtildi. Yerel kaynakların bildirdiğine göre milis otoritesi, çoğu ailenin ölüm korkusuyla yerlerinden edilmesine seyirci kalıyor.

Fotoğraf Altı: Yemen'in İbb ilinde Husiler tarafından düzenlenen operasyonda enkaza dönüşen bir ev. (Twitter)
Yemen'in İbb ilinde Husiler tarafından düzenlenen operasyonda enkaza dönüşen bir ev. (Twitter)

Sakinleri, Saub köyünün bir çatışma merkezi olduğunu, eş-Şahari ailesi ile muhalifleri arasındaki çatışmaların yoğunlaşmasının ardından sakinlerin evlerini terk etmek zorunda kaldığını doğruladı.

Milis otoritesini ve bölgedeki yetkililerini yolsuzluk ve kayırmacılıkla suçlayan mahalle sakinleri, çatışmaların devam etmesinin tehlikeli sonuçları konusunda uyarıda bulundu. Halk, çatışmaların üzerinden beş gün geçmesine rağmen harekete geçmeyen Husi milislerin atadığı il yetkilisinin sessizliğine şaşırdıklarını da dile getirdi.

İldeki yerel kaynaklar, Husi milislerin zorbalık suçundan hükümlü mahkum Talibullah’ı birkaç hafta önce serbest bıraktığını bildirdi. Talibullah’a el-Adin semtinde silahlı adamlardan oluşan bir çeteye liderlik etme görevi verilmişti. Çete, bölgenin ve Vadi Anna’nın bazı sakinlerini, yüzlerce kişinin manzaranın keyfini çıkarmak için geldiği vadiye gelen ziyaretçileri hedef almaya başladı. Müdürlüğündeki kaynaklara göre çete geçtiğimiz hafta sonu Vadi Anna’ta bir düğün konvoyuna saldırarak arabalara zarar verdi ve orada bulunanlara hakaret etti. Bunun üzerine bölge sakinleri ise bu çetenin büyüme tehlikesi konusunda uyarıda bulundu.

Fotoğraf Altı: Husi istihbarat yetkilileri, Ali es-Siyagi’yi hapishanede tutmak konusunda ısrarcı. (Twitter)
Husi istihbarat yetkilileri, Ali es-Siyagi’yi hapishanede tutmak konusunda ısrarcı. (Twitter)

Kaynaklar, buradaki milis yetkililerinin, güvenlik görevlilerinin ve amirlerinin bu çetenin yaptıklarına göz yumduğunu bildirdi. Bu durum, sakinlerinin mezhepsel çabalarına direnmeye devam ettiği bölgeye yönelik planların varlığına işaret ediyor.

Kaynakların ifade ettiğine göre Husi milislere bağlı yetkililer, el-Adin bölgesinin ileri gelenlerini ve köy yetkililerini kendileriyle birlikte milislerin kontrolündeki Hudeyde iline bağlı Cebel Ras bölgesine gitmeye zorladı. Birkaç gün beklemeleri ardından büyük bir projeksiyon perdesinin bulunduğu bir avluya toplananların milis lideri Abdulmelik el-Husi’nin Yemen'i yönetme konusundaki ‘ilahi haktan’ bahsettiği konuşmasını dinlemeleri için güneşte oturmaları istendi.



Hizbullah ateşkes sonrası döneme siyasi olarak hazırlanıyor

Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım, 20 Kasım 2024 (Reuters)
Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım, 20 Kasım 2024 (Reuters)
TT

Hizbullah ateşkes sonrası döneme siyasi olarak hazırlanıyor

Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım, 20 Kasım 2024 (Reuters)
Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım, 20 Kasım 2024 (Reuters)

Her türden siyasi güç, Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım'ın kendisini bir kez daha Taif Anlaşması şemsiyesi altında konumlandırdığını yinelemesiyle uğraşıyor. Çünkü Kasım, 1701 sayılı Birleşmiş Milletler (BM) kararının uygulanmasına hazırlık olarak İsrail'in girdiği bölgelerden çekilmesiyle birlikte Güney Lübnan'a sükunetin geri dönmesinden sonraki aşamaya yaklaşımında yol haritasının ana başlıklarını tanımlayarak ABD'nin ateşkese ulaşma vaatlerinin önüne geçmek istedi.

Siyasi kaynakların Şarku’l Avsat'a aktardığına göre Kasım'ın ateşkes sonrası sahneye yaklaşımında tanımladığı maddeler, Hizbullah'ın yönelimlerine Lübnanlılığı siyasi faaliyette bulunma noktasına kadar ekleme arzusuna işaret ediyor. Buna karşılık, Lübnanlılar arasında bölünmeye neden olan tek taraflı Gazze Şeridi'ni destekleme kararının yol açtığı tepkilere ilişkin değerlendirmeleri ışığında bölgede olup bitenlerle ilgilenme düzeyi azalıyor.

Kaynaklar, Hizbullah'ın Gazze Şeridi'ni destekleme kararının dayattığı gerçekleri görmezden gelemeyeceğine inanıyor. Bunların başında direniş eksenindeki müttefiklerinin desteğinden yoksun olması geliyor. Bu çatışmada Hizbullah neredeyse tek başınaydı. Hizbullah'ın Meclis Başkanı Nebih Berri'ye Amerikalı arabulucu Amos Hochstein ile müzakere yetkisi vermesi ve güneyi sükûnete kavuşturacak bir taslak üzerinde anlaşmaya varmaları, kaçınılmaz olarak Gazze Şeridi ve Güney Lübnan cephelerini birbirine bağlayacak ve Hamas'ı destekleyecek bir taslağa yer olmadığı anlamına geliyor.

Hizbullah'ın geri çekilişi

Aynı kaynaklar Hizbullah'ın taslağa itiraz etmemesinin, Litani'nin güneyindeki konuşlanma alanını boşaltmayı ve geri çekilmeyi zımnen kabul ettiği anlamına geldiğine işaret ediyor. Buna ek olarak, Ağustos 2006'da 1701 sayılı kararın kabul edilmesinden bu yana yürürlükte olan angajman kuralları ve bu kuralların uygulanmasını kontrol altında tutan terör dengesi de iptal edilmiş oldu.

Aynı kaynaklar Hizbullah'ın içe çekilmekten başka çaresi olmadığını ve şu ana kadar elde edilenlerin ABD'nin vaatlerine bağlı bir ateşkese varmakla sınırlı kaldığını söylüyor. Lübnan-Suriye sınırı, ordunun Refik Hariri Uluslararası Havaalanı'nda uyguladığı modele uygun olarak kontrol edilmesine ve Lübnan'a ve Lübnan'dan her türlü kaçakçılığın önlenmesine karar verilmesinin ardından artık Hizbullah'a silah sevkiyatına açık değil. Diğer yandan Suriye rejimi, uluslararası toplumla ilişkilerini düzeltmek ve ABD'nin Sezar Yasası kapsamında kendisine uyguladığı yaptırımların kaldırılmasını sağlamak amacıyla bu eksenden çekildiği için direniş ekseni aktif bir varlık gösteremedi.

Laricani

Bu bağlamda kaynaklar, İran Dini Lideri’nin kıdemli danışmanı Ali Laricani'nin Beyrut ziyareti sırasında kendisiyle görüşen direniş ekseninden bir heyete söyledikleri üzerinde duruyor: “İran Lübnan'a yardım ulaştırmak istiyor, ancak kara, deniz ve havadan bize uygulanan abluka yardım göndermemizi engelliyor. Yeniden inşada ortak olduğumuzu vurgulamaktan başka çaremiz yok.”

Hizbullah'ın Lübnan'ı güvenli bir liman haline getiren Taif Anlaşması'na katılmasının, direniş ekseninin yanında yer alması nedeniyle bozulan Lübnan-Arap ilişkilerinin düzeltilmesi ve Lübnan'ın bölgede yaşanan çatışmalardan uzak tutulması yerine mesajların verildiği bir platform haline getirilmesi bağlamında eleştirel bir gözden geçirme olup olmadığı soruluyor. İsrail geniş alanları tahrip etmeye devam ederken ateşkesi kabul etmekteki isteksizliğine rağmen ateşkese varmaktan başka çaresi olmadığına mı ikna oldu? Bu da Amerikan vaatlerinin akıbeti sorusuna kapı açıyor. Peki savaşın sona erdiğini ilan etmek için doğru zamanı seçmek Tel Aviv'in mi elinde?

Taif Anlaşması çatısı altında konumlanma

Kaynaklar, Berri'nin Hizbullah’a, içe dönmesi ve kendisini Taif Anlaşması çatısı altında konumlandırması tavsiyesinde bulunma rolünü de göz ardı etmedi. Özellikle de uluslararası toplum tüm bileşenleriyle muhalefete Lübnan'ın birikmiş krizlerinden kurtulması için iş birliği yapması yönünde el uzatmasını tavsiye ederken…

Hizbullah'ın Gazze Şeridi'ne verdiği destekle aynı döneme denk gelen gelişmelere karşı temkinli olduğunu söyleyen kaynaklar, Hizbullah’ın İran'ın müdahalesine oynadığı bahsin yanlış olduğu gerçeği ışığında hesaplarını yeniden gözden geçirmeye karar verip vermediğini soruyor. İran, bölgedeki konumunun zayıflaması ihtimalini göz önünde bulundurarak rejimi korumak ve muhafaza etmekle ilgileniyor.

Dolayısıyla Hizbullah'ın Taif Anlaşması’nı restore etme kararı, kaynaklara göre sahip olduğu artı gücün siyasi denklemde harcanmayacağını anladıktan sonra Lübnan'ı kurtarmak için çözüm arayışında siyasi harekete katılmaya istekli olduğu anlamına geliyor. Ateşkes sağlanır sağlanmaz ülkenin yeni bir siyasi aşamaya girmeye hazır olmasıyla birlikte, 1701 sayılı kararın uygulanması için üzerinde anlaşmaya varılanları hayata geçirmeyi üstlenecek cumhurbaşkanının seçilmesine öncelik verecek şekilde, başta muhalefet olmak üzere ülkedeki ortaklarıyla iletişime geçecek kanalların aranmasına ihtiyaç var.

Bu nedenle, Kasım'ın Hizbullah'ı yeni bir siyasi aşamaya taşımaya hazırlanırken çizdiği yol haritasına muhalefetten ya da merkezcilerden gelebilecek tepkilere yer açmak için sabırlı olmak gerekiyor. Bunun için de muhaliflerine kabadayılık taslamaması, cumhurbaşkanının seçimini durgunluktan çıkarmak ve Taif Anlaşması’nın uygulanmasını tamamlamak için açık, esnek ve gerçekçi olması gerekiyor. Bunun karşılığında da kendisine aynı şekilde davranılmalı ve Gazze Şeridi'ni destekleme tekelinden önceki gücünün artık geçmişteki gibi olmadığı bahanesiyle ülkenin kurumlarını restore etme konusunda kendisini zayıflatmak istediklerini düşündürecek şekilde hareket edilmemelidir. Öyle ki İran'ın etkisinin azalması, direniş ekseninin vurucu gücünü oluşturan ve bölgedeki en güçlü kolu olduğu için Hizbullah'a destek sağlamada mütevazı sınırlarda bile olsa bir rol oynamayan arenaların birliğinin etkisizliği ile bağlantılı olarak ortaya çıktı. Dolayısıyla, devlet projesine yeniden kazandırmak için İran'ı kucaklamaya ihtiyaç var.