Lübnanlılardan Dima Sadek’e verilen hapis cezasına tepki

Lübnan Basın Editörleri Sendikası itiraz çağrısında bulundu.

Dima Sadek.
Dima Sadek.
TT

Lübnanlılardan Dima Sadek’e verilen hapis cezasına tepki

Dima Sadek.
Dima Sadek.

Lübnan Ceza Mahkemesi’nde görülen gazeteci Dima Sadek'in davası, ülkede büyük yankı uyandırdı. Gazeteci Sadek, Cibran Basil liderliğindeki (Maruni Hristiyan) Özgür Yurtsever Hareket (ÖYH) tarafından Sadek’in ÖYH’yi ‘Nazi’ olarak tanımladığı 2020 yılında paylaştığı bir tweet nedeniyle açılan davada ‘mezhep çatışmasına tahrik, aşağılama ve iftira’ suçundan bir yıl hapis cezasına çarptırıldı. Dima Sadek hakkındaki mahkeme kararı, sosyal medyada ve kamuoyunda tepkiye neden oldu. Yankıları Lübnan Temsilciler Meclisi Medya ve İletişim Komisyonu'na kadar ulaştı. Medya ve İletişim Komisyonu Başkanı İbrahim el-Musavi, Komisyon’un bir toplantısından sonra yaptığı açıklamada, yargıyı, ‘tüm kararları adam kayırma, nezaketsizlik ve siyasileştirme olmaksızın incelemeye’ çağırdı.

Musevi, şunları söyledi:

Basın ve ifade özgürlüğünün kutsal olduğunu her zaman vurguluyoruz, ama bu aynı zamanda sorumluluğunun üstlenilmesi gereken bir özgürlük olmalı. Nefret söylemine ya da ırkçı söylemlere yönelmemeli.

Şarku’l Avsat’In edindiği bilgilere göre toplantıdan sonra Komisyon üyelerinden milletvekili Mervan Hammade, Medya ve İletişim Komisyonu tarafından herhangi bir tavsiyede bulunulmadığını ancak bu konunun Lübnan kamuoyuna ve belki de Arap ve uluslararası kamuoyuna açık olduğuna dikkati çekti. Hammade, “Dima Sadek'in davasını gündeme getirmeye ve aleyhindeki bu keyfi kararı reddetmeye devam edeceğiz” dedi.

Lübnan yargısı, ÖYH tarafından hakkında açılan davada Dima Sadek'i bir yıl hapis ve 110 milyon Lübnan lirası (bin 200 dolar) para cezasına çarptırmış ve medeni haklarından mahrum bırakmıştı.

Diğer yandan Lübnan Basın Editörleri Sendikası, yazılı, işitsel ve elektronik yollarla yayın ihlali yapan herhangi bir gazeteciye yönelik özgürlükten yoksun bırakma cezalarını mutlak bir şekilde reddederek ilkeli bir duruş kaydettiğini belirten bir bildiri yayınladı. Sendika, gazetecilerin, ancak yayıncılık davalarına bakan mahkemelerin karşısına çıkarılabileceğini vurguladı.

Davalının kendisi hakkında verilen kararı temyiz etmesi ve Yargıtay'ın davacı aleyhine açılan davayı Beyrut Asliye Ceza Mahkemesi'ne sevk ederek oluşan hatayı düzeltmesi gerektiğini belirten Sendika, dosyanın yayıncılıkla ilgili özel mahkemeye havale edilmesini talep etti.

Lübnan Basın Editörleri Sendikası Başkanı Joseph el-Kuseyfi (Al-Qusaifi), Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Yargıtay'ın bu konuya farklı bir açıdan bakması gerekiyor. Bunun için iki seçeneği var. Ya davayı reddedecek ya da yayıncılıkla ilgili özel mahkemeye havale edecek” ifadelerini kullandı.

Qusaifi, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Mesleğini icra ettiği için bir gazeteci aleyhine açılan her davaya yayıncılık özel mahkemesi bakar.”

Diğer yandan avukat, insan hakları savunucusu ve eski milletvekili Gassan Muheybir (Ghassan Moukheiber), Dima Sadek'in başına gelenlerin başlı başına bir emsal olduğunu söyledi. Şarku’l Avsat’a konuşan Muheybir şunları söyledi:

Evet emsal teşkil ediyor, çünkü iftira ve hakaret suçlarında bile kanun hapis cezasına izin vermesine rağmen mahkemeler para cezası vermekle yetindi. Olağan ceza mahkemeleri ile yayıncılık özel mahkemelerinin geçerliliği konusunda uzun süredir devam eden bir tartışma söz konusu. Ceza mahkemelerinin ya da yayıncılık özel mahkemelerinin sosyal medyadaki yazılar ve tüm düşünce suçları ile ilgili kararlarının nasıl uygulanacağı konusunda da bir sorun var.

Meselenin öneminin, hakaret ve iftira suçu işlenmiş olsa bile düşünce suçlarından hapis cezası verilmesinin doğru olmaması konusu ile yargının bu konuda mahkemeleri denetlemesi gerektiği hususunun birbirinden ayrılmasında olduğunu belirten Muheybir, iftira ve hakaretin ancak para cezasına çarptırılabileceği görüşünde olduğunu vurguladı.



Sudan'da iki hükümet... Çözüm mü, bölünme mi?

Geçtiğimiz temmuz ayında Omdurman'daki bir çarşı (AFP)
Geçtiğimiz temmuz ayında Omdurman'daki bir çarşı (AFP)
TT

Sudan'da iki hükümet... Çözüm mü, bölünme mi?

Geçtiğimiz temmuz ayında Omdurman'daki bir çarşı (AFP)
Geçtiğimiz temmuz ayında Omdurman'daki bir çarşı (AFP)

Sudan'da iki hükümetin varlığı, iç ve dış çevrelerde akıllardan uzak bir ihtimal değildi. Bu senaryo, Sudan ordusu ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasında savaşın patlak vermesinden yaklaşık bir yıl sonra, barışçıl bir çözüm için herhangi bir vizyon veya işaretin ufukta görünmemesi nedeniyle, olası birkaç senaryodan biri olarak ortaya atıldı.

ABD Barış Enstitüsü (USIP) Nisan 2024'te, Kenya'nın başkenti Nairobi'de, savaşa karşı olan geniş bir yelpazedeki siyasi ve sivil güçlerin katılımıyla bir çalıştay düzenledi. Çalıştayda savaşın gidişatı ve nereye varacağı değerlendirildi ve olası senaryolar incelendi.

Çalıştayda 3 senaryo ortaya kondu; İlki, savaşın, çatışmanın iki tarafından biri olan Sudan ordusu veya HDK’nin askeri zaferiyle sona ermesi idi. Ancak bu seçenek, savaşın niteliği ve dış müdahalelerin açıkça ortaya çıkması nedeniyle dışlandı.

frgty6u7
Sudan ordusu ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasında Hartum'da yaşanan çatışmalarda ağır hasar gören bina (AFP)

İkinci senaryo, müzakere ve savaştı. Bu senaryoda, sahadaki güç dengesinde radikal bir değişiklik ya da ‘zayıf denge’ meydana gelir ve müzakere masasında savaşın durdurulması yönünde bir adım atılır. Her iki taraf da çatışmalardan yorgun düşmüş olsa da, ordu ve İslamcı müttefiklerinin, düşmanlıkları durdurmayı ve sivilleri koruyarak insani yardım ulaştırmayı amaçlayan Cidde Platformu’na defalarca ret cevabı vermeleri nedeniyle, bu seçenek o dönemde mümkün olmadı.

Çalıştayda yapılan uzun tartışmaların ardından odaklanılan üçüncü senaryo, Sudan'da iki hükümetin varlığıdır. Bu senaryo en olası olanıdır ve ülkedeki çatışmaların şiddetini azaltabilir ve taraflar arasında müzakere masasına oturmak için yollar açabilir.

Geçtiğimiz hafta, Sudan Kurucu İttifakı, HDK Komutanı Korgeneral Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti) başkanlığında, ülkenin batısındaki Güney Darfur eyaletinin başkenti Nyala'yı merkez alan paralel bir hükümet kurduğunu duyurdu. Ancak, ülkeyi bölünmeye maruz bırakma korkusuyla, resmi devlet kurumları dışında herhangi bir otorite kurulmasına bölgede önceden karşı çıkılmıştı.

Siyasi analist Mahir Ebu’l Cuh, Port Sudan ve Nyala'da meşruiyet için çekişen iki hükümetin varlığının artık bir gerçek olduğunu ve her ikisinin de meşru olmadığını, bu nedenle herhangi bir yasal tanıma olmaksızın ele alınacağını söyledi.

dfrgty6
Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan, askerleriyle birlikte daha önceki bir Hartum ziyareti sırasında (Arşiv – Sudan ordusu sayfası)

Ebu’l Cuh, “Arap ve Afrika ülkeleri Sudan'ın bölünmesini istemiyor ve bölünmeye izin vermeyecek. Böylece bölgede parçalanmanın önü açılmayacak” ifadelerini kullandı.

Ebu’l Cuh, “Port Sudan'da ordunun liderliğindeki fiili hükümetin para birimi ve kimlik belgelerinin değiştirilmesi ve kontrol ettiği bölgelerde lise sınavlarının yapılmasıyla ilgili olarak attığı adımlar, HDK’yi bir ittifak kurmak ve paralel bir otorite oluşturmak için gerekçeler ve mazeretler bulmaya itti” dedi.

Siyasi analist Ebu’l Cuh, uluslararası toplumun ‘Sudan'da iki hükümetin varlığının çatışmanın sonucu olduğunu; nedeni olmadığını, çözümün her iki tarafın da varlığında yattığını ve bunun bölgesel ve uluslararası tarafların çıkarlarına uygun olduğunu anladığını, bu nedenle her iki hükümetle de muhatap olunmasının muhtemel olduğunu’ belirtti.

Ebu’l Cuh, ABD, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Mısır'dan oluşan dörtlünün ertelenen toplantısının amacının ‘bölge ülkelerinin endişelerini ve çıkarlarını uzlaşma formülüyle ele almak, bunları krizin çözümüne katkıları çerçevesinde değerlendirmek ve ateşkesle başlayıp Sudan'da demokratik federal sivil yönetimin yeniden tesis edilmesiyle devam etmek’ olduğunu bildirdi.

Ebu’l Cuh, HDK’nin ‘taktiksel’ bir çerçeve içinde ‘iki hükümetin varlığı’ senaryosunu hedeflediğini ve bunun amacının ‘müzakerelerin (eğer gerçekleşirse) fiili durum olarak iki otorite arasında veya her iki tarafın askeri liderleri arasında yapılması’ olduğunu söyledi.

Siyasi ve askeri analist Hüsameddin Bedevi ise Sudan'da iki hükümetin varlığının, uluslararası toplumun barışçıl çözüm şansını artıracağını düşündüğü bir senaryo olduğunu, ancak aynı zamanda düşmanlığın ileri aşamalarına ve çatışmanın uzamasına yol açabilecek olumsuz sonuçlar doğurabileceğini ifade etti.

Bedevi, “Silahlı çatışmanın devam etmesi ve uluslararası aktörlerin çekişmeleri, tarafları kontrol haritasını genişletmeye ve kendi sosyal çevrelerini temsil eden bölgelerde askeri varlık göstermeye itti” dedi.

Bedevi, “Her iki taraf da uluslararası meşruiyet arıyor ve kontrolündeki bölgelerde sivilleri koruduğu mesajını dünyaya iletmeye çalışıyor” diye konuştu.

Diğer yandan Darfur Bölgesi Valisi ve Sudan Kurtuluş Hareketi lideri Mini Arko Minawi, HDK tarafından ilan edilen paralel hükümetin bir veya iki yıl devam etmesi halinde fiili bir hükümet haline geleceğini ve uluslararası alanda tanınacağını, insani yardımların ulaştırılmasını kolaylaştırmak için ateşkesin dayatılacağını söylemişti.