Fas basını en kötü dönemini yaşıyor

Fas Gazete Yayıncıları Federasyonu, Fas'taki basının durumu hakkında alarm veriyor

Cuma günü Kazablanka'da gerçekleşen seçimin ardından Fas Gazete Yayıncıları Federasyonu'nun yeni başkanı Muhtat er-Rakkas oldu. (Şarku’l Avsat)
Cuma günü Kazablanka'da gerçekleşen seçimin ardından Fas Gazete Yayıncıları Federasyonu'nun yeni başkanı Muhtat er-Rakkas oldu. (Şarku’l Avsat)
TT

Fas basını en kötü dönemini yaşıyor

Cuma günü Kazablanka'da gerçekleşen seçimin ardından Fas Gazete Yayıncıları Federasyonu'nun yeni başkanı Muhtat er-Rakkas oldu. (Şarku’l Avsat)
Cuma günü Kazablanka'da gerçekleşen seçimin ardından Fas Gazete Yayıncıları Federasyonu'nun yeni başkanı Muhtat er-Rakkas oldu. (Şarku’l Avsat)

Fas’taki en büyük gazeteciler birliği olan Fas Gazete Yayıncıları Federasyonu'nun 10’uncu konferansı sonrası yayınlanan bildiride, Kovid-19 krizinin sonuçları ve yansımaları nedeniyle acı çekmeye devam eden Fas basını gerçeğinin olumsuz resmi ortaya konuldu.

Söz konusu kriz, ekonomik ve girişimci modelin kırılganlığını daha da derinleştirdi ve aynı zamanda basın tesislerinde çalışanların sosyal koşullarını da etkiledi.

Bildiride, söz konusu kırılganlığın genel olarak mesleki performans düzeylerine de yansıdığı ve meslek etiğinin çiğnendiği vakaların şiddetlendiği, meslekte ve sektörde herkesin sorunu haline gelen olumsuzlukların ortaya çıktığı belirtildi.

Federasyon tarafından yayınlanan bildiride, gazete okuma ve ciddi profesyonel gazetecilik ürünlerini tüketme talebi de dahil olmak üzere ‘okuma oranlarında’ genel bir düşüş olduğu kaydedildi. Bunun “yalnızca gazetecileri değil herkesi ilgilendirdiği ve ülkenin geleceğiyle ve okumanın genel durumuyla, ayrıca medya eğitimiyle, yanlış bilgi ve asılsız haberlerle mücadeleyle bağlantılı olduğu” belirtildi. Dolayısıyla, profesyonel ulusal medya ve toplum arasında gerekli karşılıklı güvene duyulan ihtiyacın önemi vurgulandı.

Bildiride, bugün Fas basınının karşı karşıya olduğu başlıca zorlukların ‘profesyonellerin yanıtları ve tedaviye yaklaşımları formüle etmesi ve toplu, bilinçli ve ileriye dönük yanıt vermesini gerektirdiği’ belirtildi. Bildirinin devamında “Bunun yerine gazete yayıncıları arasında akıl almaz ve haksız bir parçalanma meydana geldi” ifadeleri kullanılarak federasyondan kopan yeni bir gazete yayın organının kurulmasına atıfta bulunuldu. Bu durumun ‘sektörün ve mesleğin çıkarları doğrultusunda reform ve rehabilitasyon süreçlerinin ve bugün gerçekleştirilmesi gereken acil önceliklerin kabul edilemez bir şekilde aksamasına yol açtığına işaret edildi.

RGTHY
Fas Gazete Yayıncıları Federasyonu logosu (Şarku’l Avsat)

Bildiriye göre, ülkede basının karşılaştığı sorunlar arasında 2011 anayasasının getirdiği büyük bir kazanım olarak Fas Ulusal Basın Konseyi'nin (basın mesleğinin özdenetim kurumu) kaderi var. Bildiride konuya dair şu ifadelere yer verildi: “Kim olduğu bilinen taraflar onunla ittifak kurmuşlar ve bu kurumun oluşumunda demokratik ilkelere darbe vurarak Fas Krallığı’nın imajına acı bir darbe indirmişlerdir. Fas Ulusal Basın Konseyi, Fas Gazete Yayıncıları Federasyonu da dahil olmak üzere sektördeki en fazla temsil gücüne sahip meslek kuruluşlarını kasıtlı olarak dışladı ve ülke yasalarını ve anayasasını ihlal etti.” Bildirinin devamında Fas Ulusal Basın Konseyi için görev süresi sona erdikten sonra seçimlerin düzenlenmemesi konusundaki anlaşmazlığa ve hükümetin Konsey işlerini yürütmek üzere geçici bir komite oluşturmak için bir yasa tasarısı sunmasına atıfta bulunuldu.

Bu bağlamda Fas Gazete Yayıncıları Federasyonu, sadece Ulusal Basın Konseyi ve geleceği konusunda dışlanmasından değil, halk desteğinin geleceği konusunda da diyalogdan dışlanmasından dolayı hayal kırıklığını dile getirdi. Bu durumun, önceki yıllarda yapılanların tam tersi olduğu ifade edildi.

Bildiride ayrıca Fas Gazete Yayıncıları Federasyonu'nun 2002 yılından bu yana hükümetle iş birliği içinde tüm sektör reform projelerine önemli katkılarda bulunduğu belirtildi. Federasyon, sektör reform projelerinde sorumlu ve her zaman var olan profesyonel ortaklığı bünyesinde barındırmış, ayrıca mesleğin ve ülke çıkarları için temel bir değeri temsil eden saha mentorluk programları ve girişimlerini yürütmüştür. Bildirinin devamında Fas Gazete Yayıncıları Federasyonu ile kamu makamları arasındaki bu ortaklık ve iş birliği modelinin ‘günümüzde mevcut olmadığına ve buna geri dönmeden, sektörü reforme etmede ve ulusal temsili yapısında istikrarı sağlamada ilerlemenin zor olacağına’ işaret edildi.

Federasyon, gazete yayıncılarının mesleki yapısını birleştirmek ve gazeteciler ile yayıncılar arasındaki meslek içi diyaloğu geliştirmek için “hukuk kuralları ve bu konuda ulusal ve evrensel kabul görmüş temeller çerçevesinde, tüm yüzeysel bencilliklerin üstesinden gelmek için ekip çalışması ve meslektaşlar arasında bugün şiddetlenen gerilimler ve zorlukların dar ve bencil çıkarlardan daha büyük ve daha tehlikeli olduğunu reddederek” elini uzattığını yineledi.

Fas Gazete Yayıncıları Federasyonu'nun 10’uncu ulusal konferansı, Cuma akşamı sol görüşlü İlerleme ve Sosyalizm Partisi Sözcüsü, el-Beyan ve Beyan el-Yevm Gazetelerinin Genel Yayın Yönetmeni Muhtat er-Rakkas'ın Nureddin Müftah’ın koltuğuna seçilmesiyle sona erdi. 57 üyeden oluşan Ulusal Konsey de seçildi ve Ulusal Konsey'in bir icra dairesi seçmesi bekleniyor.



Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
TT

Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)

Gazze Şeridi’nde şu anda tıkanma yaşayan ateşkes anlaşması, Hamas’ın ikinci aşamada öngörülen idari ve güvenlik düzenlemelerine ilişkin çekinceleri ve kamuoyuna yansıyan talepleriyle yeniden gündeme düştü. Bu gelişme, ABD’den ikinci aşamaya geçiş konusunda ‘perde arkasında’ yürütülen çabalara dair açıklamaların yapıldığı bir döneme denk geldi.

Hamas’ın dün açıkladığı ve silahsızlanma, barış konseyi, istikrar güçleri ile Gazze Şeridi’nin yönetimi için bir komite oluşturulmasına ilişkin dört ana başlığı içeren bu çerçeveye dair değerlendirmelerde görüş ayrılığı yaşanıyor. Şarku’l Avsat’a konuşan bazı uzmanlar, söz konusu taleplerin ikinci aşamaya geçişi zorlaştıran krizleri ortaya koyduğunu ve hareketin üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik manevralar olduğunu savunurken, diğerleri ise İsrail kaynaklı engellere rağmen Hamas’ın anlaşmayı uygulama konusunda ciddiyetini yansıttığı görüşünü dile getiriyor.

ABD Başkanı Donald Trump tarafından önerilen ve geçtiğimiz ekim ayında Gazze’de ateşkes sağlanmasına temel oluşturan barış planı, başkanlığını Trump’ın üstleneceği bir barış konseyi kurulmasını, bu konseyin Filistinli teknokratlardan oluşan bir komiteyi denetlemesini, Hamas’ın silahsızlandırılmasını, savaş sonrası Gazze yönetiminde rol almamasını ve istikrar güçlerinin konuşlandırılmasını öngörüyor.

Hamas’ın Gazze’deki lideri Halil el-Hayye, hareketin kuruluşunun 38. yıl dönümünde yaptığı açıklamada, silahın işgal altındaki halklar için uluslararası hukukla güvence altına alınmış bir hak olduğunu belirterek, bu hakkın korunmasını ve bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını güvence altına alan her türlü önerinin incelenmesine açık olduklarını ifade etti.

El-Hayye, Trump planında yer alan ve ABD Başkanı’nın liderliğinde kurulması öngörülen barış konseyinin görevinin, ateşkes anlaşmasının uygulanmasını gözetmek, finansmanı sağlamak ve Gazze Şeridi’nin yeniden imarını denetlemek olduğunu vurguladı. Filistinliler üzerinde ‘her türlü vesayet ve manda uygulamasını’ ise reddettiklerini söyledi.

Gazze Şeridi’nin yönetimi için Filistinli bağımsız isimlerden oluşan bir teknokratlar komitesinin derhal kurulması çağrısında bulunan el-Hayye, Hamas’ın tüm alanlardaki yetkileri bu komiteye devretmeye ve görevlerini kolaylaştırmaya hazır olduğunu kaydetti. Kurulması planlanan uluslararası gücün görevinin ise Gazze sınırlarında ateşkesi korumak olması gerektiğini vurguladı.

El-Hayye ayrıca, arabuluculara ve özellikle ‘temel garantör’ olarak nitelendirdiği ABD yönetimi ile Başkan Trump’a, İsrail’i anlaşmaya saygı göstermeye ve uygulamaya zorlamak için çalışmaları, anlaşmanın çöküşe sürüklenmesine izin vermemeleri çağrısında bulundu.

asdfr
Başlarında yük taşıyan kadınlar, Gazze Şeridi'nin güneyinde yerinden edilmiş Filistinlilere barınak sağlamak için temizlenmiş araziye kurulan çadırların önünden geçiyor. (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk geçen hafta yaptığı açıklamada, ateşkesin ilan edilmesinden bu yana Gazze’de sarı hattın gerisinde kalan bölgede 350’den fazla İsrail saldırısının belgelendiğini ve en az 121 Filistinlinin hayatını kaybettiğini söyledi. Öte yandan Hamas liderlerinden Raid Saad, cumartesi günü İsrail’in Gazze’de aracını hedef alan saldırısında öldürüldü.

İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi amaçlayan planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalışmalar yürüttüğünü ve çok uluslu uluslararası gücün gelecek aydan itibaren bölgede göreve başlamasının planlandığını belirtti. İsrail Yayın Kurumu’na göre, ABD’li yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

İsrail Kanal 14 televizyonu, kasım ayının sonlarında yaptığı bir haberde, ABD’nin uluslararası istikrar gücünün Gazze’de konuşlandırılması için tarih olarak ocak ayının ortasını belirlediğini, nisan ayı sonunu ise bölgedeki silahsızlanma sürecinin tamamlanması için nihai takvim olarak öngördüğünü aktarmıştı. Kanal, bu hedeflerin gerçeklikten kopuk bir beklenti olduğunu ve sürecin yeniden ertelenebileceğini kaydetmişti.

El-Ehram Stratejik Araştırmalar Merkezi’nde İsrail meseleleri uzmanı olan Mısırlı analist Dr. Said Ukkaşe, Hamas’ın ortaya koyduğu çerçevenin ikinci aşamada ilerleme ihtimalinin zayıf olduğunu gösterdiğini ve bunun daha fazla İsrail saldırısını tetikleyebileceğini savundu. Ukkaşe, bu tutumun, tehlikeli koşullar altında ilerleyen ikinci aşama yükümlülükleri öncesinde Hamas üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik ‘manevralar’ olduğunu ifade etti.

Hamas dosyasına odaklanan Filistinli siyaset analisti İbrahim el-Medhun ise İsrail’in anlaşmayı sabote etmeye yönelik tekrarlanan engellerine rağmen ikinci aşamaya geçilmesi ve uygulanmasının kaçınılmaz olduğunu dile getirdi. Silah meselesine ilişkin olarak Hamas’ın, Filistin iç kamuoyunda derinlemesine bir diyalog yürüttüğünü, Kahire’deki arabulucularla da şeffaf ve açık görüşmeler yaptığını belirten el-Medhun, tüm taraflarca kabul edilebilecek bir vizyonun şekillenebileceğini ve hareketin barış güçlerinin varlığına açık olduğunu söyledi.

Hamas’ın ortaya koyduğu bu çerçeveye arabulucuların henüz yorum yapmadığı bir ortamda, Mısır Dışişleri Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati’nin, İngiliz mevkidaşı Yvette Cooper ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde Gazze’de geçici bir uluslararası istikrar gücünün konuşlandırılmasının önemini vurguladığını bildirdi. Abdulati, ateşkesin sürdürülebilirliğinin sağlanması ve Trump planının ikinci aşamasına ilişkin yükümlülüklerin uygulanmasının önemine dikkat çekti.

Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) düzenlenen Sir Bani Yas Forumu’na katılımı sırasında konuşan Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına geçilmesinin gerekliliğini ve uluslararası istikrar gücünün oluşturulmasının önemini yineledi.

Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, cuma günü gazetecilere Gazze anlaşmasındaki gelişmelere ilişkin yaptığı açıklamada, “Barış anlaşmasının ikinci aşamasına yönelik olarak şu anda perde arkasında çok sayıda sessiz planlama yürütülüyor… Kalıcı ve sürdürülebilir bir barış sağlamak istiyoruz” ifadelerini kullandı.

ABD’nin Wall Street Journal gazetesi, cumartesi günü yetkililere dayandırdığı haberinde, Trump yönetiminin Gazze Şeridi’nde istikrarı sağlamak amacıyla bir ABD’li generalin komutasında 10 bin askerden oluşan çok uluslu bir güç oluşturmayı hedeflediğini aktardı. Haberde, bazı ülkelerin, gücün görev kapsamının Hamas’ın silahsızlandırılmasını da içerebileceğine yönelik çekinceleri nedeniyle henüz asker göndermediği belirtildi.

Gazete ayrıca ABD Dışişleri Bakanlığı’nın, Gazze’de konuşlandırılması planlanan bu güç için yaklaşık 70 ülkeden askerî veya mali katkı talebinde bulunduğunu, ancak yalnızca 19 ülkenin asker göndermeye ya da ekipman ve lojistik destek gibi farklı şekillerde katkı sunmaya istekli olduğunu yazdı.

Ukkaşe, Trump’ın 29 Aralık’ta İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yapacağı görüşmede ikinci aşamanın başlatılması için baskı kuracağını öngörerek, İsrail’in bu aşamaya girmeyi kabul edeceğini ancak çekilmelerin uygulanmasına ilişkin müzakerelerin süresiz biçimde uzayabileceğini söyledi.

El-Medhun ise Kahire’nin İsrail kaynaklı engellerin farkında olduğunu ve anlaşmanın başarısızlığa uğramasına yol açabilecek muhtemel İsrail gerekçelerini ortadan kaldırmak için ikinci aşamaya geçişin hızlandırılmasını talep edeceğini ifade etti.


Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
TT

Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)

Tunus'un merkezindeki Kayravan şehrinde, cumartesi akşamı, polis ve gençler arasında art arda ikinci gece çatışmalar yaşandı.

Ailesinin ifadesine göre, çatışmalar bir kişinin polisin kovalamacası ve ardından kendisine yönelik şiddet sonucu ölmesinin ardından patlak verdi. Ölen kişinin akrabaları, ehliyetsiz motosiklet kullandığını ve bir polis aracı tarafından takip edildiğini söylüyor. Ardından dövülerek hastaneye kaldırılan adam, hastaneden kaçmayı başardı. Cumartesi günü geçirdiği kafa travması sonucu hayatını kaybetti.

Tunus'ta da yüzlerce kişi, muhalefet dernekleri ve partilerinin çağrısına yanıt olarak, dördüncü hafta üst üste başkentte "özgürlükleri savunmak ve Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarını protesto etmek" amacıyla gösteri düzenledi.


Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
TT

Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)

Lübnan-İran ilişkileri çok hassas bir aşamaya geldi ve şu anda, İran liderliği kararını verip Lübnan işlerine müdahalesini durdurmadığı sürece, kontrolden çıkma ve önlenemez olumsuz sonuçlar doğurma riskiyle karşı karşıya. Önde gelen bir siyasi kaynak Şarku’l Avsat'a durumu böyle aktardı. İran'ın Beyrut'taki elçileri müdahaleyi reddederken, Lübnan'daki resmi makamlar müdahaleyi kanıtlayan delillere sahip olduklarını vurguluyor.

Kaynak, İran'ın müdahalesine örnekler verdi; bunlardan ilki, resmi davet olmadan elçilerin gelmesiydi ve resmi görüşmelerinin çoğunun, Hizbullah, Hamas ve İslami Cihad hareketlerinin önderliğindeki görüşmelerini haklı çıkarmak için siyasi bir kılıf sağlama bağlamında kaldığını vurguladı.