Erbil Havalimanı’nda yaşanan teknik arıza uçuşları etkiledi

Arıza, Fransa Savunma Bakanı Lecornu’nun ziyaretine yönelik hazırlıklarla eş zamanlı yaşandı.

 Erbil Havalimanı’nda teknik arızanın giderilmesinin ardından uçuşlar tekrar başladı. (Erbil Havalimanı)
Erbil Havalimanı’nda teknik arızanın giderilmesinin ardından uçuşlar tekrar başladı. (Erbil Havalimanı)
TT

Erbil Havalimanı’nda yaşanan teknik arıza uçuşları etkiledi

 Erbil Havalimanı’nda teknik arızanın giderilmesinin ardından uçuşlar tekrar başladı. (Erbil Havalimanı)
Erbil Havalimanı’nda teknik arızanın giderilmesinin ardından uçuşlar tekrar başladı. (Erbil Havalimanı)

Yaşanan teknik bir aksaklık, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi bölgesindeki Erbil Uluslararası Havalimanı’ndaki uçuşların dün saatlerce aksamasına neden oldu. Aksaklık, bugün bölgeyi ziyaret edecek olan Fransa Savunma Bakanı’nı Sebastien Lecornu’nun karşılanma hazırlıklarıyla eş zamanlı yaşandı.

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ndeki (IKBY) bir güvenlik yetkilisi Şarku’l Avsat’a, Erbil Uluslararası Havalimanı’nın teknik bir aksaklığı gidermek için kapatılmasından saatler sonra, Fransa Savunma Bakanı Sebastien Lecornu başkanlığındaki bir heyeti kabul etmek için güvenlik hazırlıklarıyla birlikte normal operasyonel sürece döndüğünü aktardı. Yetkili, Erbil şehri üzerinde uçan insansız hava araçları (İHA) ile ilgili haberleri yalanladı.

Yerel basında, Kürdistan bölgesi semalarında yapılan uçuşlar hakkında bilgi aldıktan sonra Erbil ve Süleymaniye havalimanlarının güvenlik nedeniyle kapatıldığı belirtildi.

Kürt yetkili, söz konusu haberin asılsız olduğunu belirtirken havalimanında uçuşlarını bekleyen yolcuların dün akşam saat 8 civarında uçuşlarının normale döndüğünü bildirdi.

Yerel basında yer alan haberlere göre Erbil’deki üst düzey güvenlik kaynakları, Fransa Savunma Bakanı başkanlığındaki Fransız askeri heyetini kabul etmek için hazırlıkların sürdüğünü aktardı. Kaynaklara göre Erbil Havalimanı’ndaki geçici uçuş kesintisi, teknik bir nedenden kaynaklandı.

Bugün Lecornu, üst düzey bir askeri heyetle Erbil’e gelecek. Havalimanının güvenliğini sağlamak, resepsiyon salonlarını hazırlamak ve konuğun uçağının ineceği pisti denetlemek için hazırlıklar sürüyor.



İsrail, güvenli bölge olacağını iddia ettiği Han Yunus'u savaş alanı ilan etti

(AA)
(AA)
TT

İsrail, güvenli bölge olacağını iddia ettiği Han Yunus'u savaş alanı ilan etti

(AA)
(AA)

İsrail ordusu, "insani aranın" bitmesiyle yeniden saldırılara başladığı Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bazı bölgelerin boşaltılmasını istedi.

İsrail güçleri, Gazze'nin güneyindeki Han Yunus'un 4 bölgesine havadan broşürler atarak halka tahliye uyarısında bulundu.

Broşürlerde, "El Karara, El Huzaa, Absan ve Beni Suheyle sakinlerine: Bölgeyi acilen boşaltıp Refah bölgesindeki barınaklara gitmeniz gerekmektedir. Han Yunus kenti tehlikeli savaş bölgesidir." ifadeleri kullanıldı.

İsrail'in boşaltılmasını istediği Huzaa ve Absan, Han Yunus'un doğusunda İsrail sınırı yakınlarında, El Karara ise Selahaddin Caddesi yakınında yer alıyor.

İsrail ordusu, ayrıca, 1,7 milyon kişinin göçe zorlandığı bölgeye yeniden başlayan saldırıları sırasında Filistinlilerin sığınabileceğini iddia ettiği yerleri göstermek için tüm Gazze Şeridi'nin 2 bin 300'den fazla bloğa bölündüğü bir harita yayımladı.

İsrail ordusunun ablukayı sıkılaştırdığı ve bir bölümünü işgal ettiği Gazze Şeridi, 365 kilometrekare alanda 2,3 milyon insanın yaşamasıyla kilometrekare başına nüfus yoğunluğunda dünyanın en yüksek üçüncü bölgesi olarak gösteriliyor.

İsrail ile Hamas arasındaki uzlaşma kapsamında 24 Kasım Cuma günü saat 08.00'de uygulamaya giren "insani ara" bu sabah itibarıyla son bulmuştu.

"İnsani ara"nın sona ermesinin ardından İsrail ordusu, Gazze Şeridi'ne saldırılarına yeniden başladı.


Filistinli aktivist Halavani: Gözaltına alındığım sırada bana ve dinime hakaret edildi

Esir takası kapsamında serbest bırakılan Filistinli aktivist Hanadi el-Halavani (AA)
Esir takası kapsamında serbest bırakılan Filistinli aktivist Hanadi el-Halavani (AA)
TT

Filistinli aktivist Halavani: Gözaltına alındığım sırada bana ve dinime hakaret edildi

Esir takası kapsamında serbest bırakılan Filistinli aktivist Hanadi el-Halavani (AA)
Esir takası kapsamında serbest bırakılan Filistinli aktivist Hanadi el-Halavani (AA)

Halavani, fanatik Yahudi yerleşimcilerin Müslümanların ilk kıblesi olan Mescid-i Aksa’ya yönelik baskınlarına karşı kutsal mabedde gönüllü nöbet tutan ve “murabıta” adı verilen Filistinli kadınlardan biri.

Evli ve 3 çocuk annesi olan Halavani, murabıta olmasından dolayı sık sık İsrail güçlerince gözaltına alınıyor.

Halavani, İsrail polisi tarafından 9 Ekim’de Doğu Kudüs’teki evinden gözaltına alındı ve Damon Hapishanesinde tutuldu.

Filistinli aktivist, İsrail ile Hamas arasında varılan esir mutabakatı kapsamında 29 Kasım’da serbest bırakıldı. Halavani, gözaltı ve sonrasında yaşadıklarını anlattı.

43 yaşındaki Kur'an-ı Kerim öğretmeni Halavani, yıllarca tutuklu kaldığını ve seyahat yasağı bulunduğunu belirterek, "Son gözaltına alınmam 71'incisiydi ve 'kışkırtma' gerekçesiyleydi. Gözaltına alınmalarımın çoğu bu sebeptendi. İşgalci güçlerin 'terör örgütü' diye bahsettiği 'murabıtalara' üye olmakla suçlandım." ifadelerini kullandı.

Halavani, Mescid'i Aksa'da öğretmenlik yaptığını ve sürekli orada bulunduğunu kaydederek, İsrail'in de bu nedenle kendisini "murabıta" olarak görüp terör örgütü üyeliğiyle suçladığını dile getirdi.

(AA)
(AA)

Bu nedenle her gözaltına alındığında Mescid-i Aksa'dan uzaklaştırıldığını aktaran Halavani, "Onların terör örgütü dedikleri Ribat bizim inancımızın bir parçası. Ancak işgalciler, mescitte Ribatı yasak ve yasadışı olarak görüyor. Dolaysıyla beni uzun süre 'kışkırtma' suçlamasıyla gözaltına aldılar. En son beni sosyal medyayı aktif kullandığım için suçlayarak gözaltına aldılar." dedi.

2012'den bu yana gözaltına alınıyor

Halavani, en son gözaltına alınışının 9 Ekim'de olduğunu ve ilk kez 2012'nin sonlarında gözaltına alındığını kaydederek, 53 gün sonra dün serbest bırakıldığını, diğer gözaltına alındığı zamanlarda sürenin birkaç gün, 1 hafta veya 13 günü bulduğunu söyledi.

Gözaltı süresince çoğunlukla suç hapishanelerinde kaldığını aktaran Halavani, 2017'de bir kez güvenlik hapishanesinde kaldığını ancak en son gözaltında bulunduğu yerin farklı olduğunu ifade etti.

Halavani, bu kez doğrudan Damon Hapishanesi'ne sevk edildiğini, kendisinin, eşinin ve arkadaşlarının sorguya çekildiğini belirtti.

Anne, babaanne ve anneanne olduğunu dile getiren Halavani, "Benim üzerimde eşimin, çocuklarımın ve ailemin sorumluluğu var. Ailemin mahremiyeti ve haklarım ihlal edildi. Benim mesela şu an seyahat etme yasağım var. Mescid-i Aksa'da uzun yıllar ibadet etmem yasaklandı, bu yasak 10 buçuk yıla yakın." dedi.

Halavani, Mescid-i Aksa'da Ribat etmesi gerekçesiyle Batı Şeria'ya ve daha önce okuduğu Birzeit Üniversitesi'ne girmesinin de yasaklandığını aktararak, birçok özgürlük ve haklarından mahrum bırakıldığını söyledi.

Bu kez arama izinleri yoktu

Her seferinde İsrail güçlerinin evi basıp kendisini tutukladığını anlatan Halavani, bunun çok zor olduğunu ve en zorunun sonuncusu olduğunu ifade etti.

Halavani, bunun diğerleriyle karşılaştırılamayacağını, her ev baskınında arama izni gösterdiklerini ancak sonuncusunun izinleri olmadığı için yasadışı olduğunu kaydederek, şunları anlattı:

Her seferinde zili çalıyorlardı, ancak son seferinde zili bile çalmadılar. Bu kez kapıyı patlatarak aniden girdiler, başımda başörtüm de yoktu, arama iznini bile göstermediler. Ellerimi bağladılar, yüz üstü yatırıldım. Bana ve dinime ağıza alınmayacak sözlerle hakaret ettiler. Evimdeki Kuran-ı Kerim'e bastılar, Resulümüze (Hz. Muhammed) sövdüler. Sonra beni darp ettiler. Her seferinde beni kadın polis veya kadın askerler darp ederdi. Diğerlerinde beni araca aldıklarında kadın polisler olurdu, bu kez sağımda solumda erkek polisler oturdu. Polis merkezinde kadın polisler bizi darp ederken, son tutuklanmada ise erkek polisler beni darp etti. Bu kez tecavüz tehdidi apaçıktı. Beni ve çocuklarımı ölümle tehdit ettiler. Fiziki ve sözlü saldırıya uğradım. Çok zor bir süreçti. Hatta ben ve diğer esirlerin hapiste maruz kaldıklarımız diğer seferlerden farklıydı.

Halavani, eve başörtüsünü takmasına müsamaha göstermeden hemen girdiklerini aktararak, polis merkezinde kadın polisin kendisini bağladıktan sonra aradığını ve başörtüsünü de çıkardığını söyledi.

Başörtüsüz bir şekilde polisin karşısına çıkarıldığını anlatan Halavani, "Bağırdıktan sonra başörtümü getirdiler. Bu sefer doğrudan ölüm tehditleri vardı. Tecavüz tehdidi bu kez doğrudan vardı." dedi.

"Asılsız bahanelerle tutuklama yapıyor"

Halavani, serbest kalmadan önce "serbest kalacaklar listesinde belki adım vardır" diyerek kendisini buna hazırladığını belirtti.

Serbest bırakılacağı gün de kendini buna hazırladığını, sürpriz bir şekilde adının geçtiğini kaydeden Halavani, "Hemen gerçekleşti, tutulduğumuz odalara gelip birkaç isim okuyorlardı. Buradan bizi Kudüs'teki Meskubiyye Hapishanesine götürüp orada birkaç işlem ve kısıtlamalar yaptılar, örneğin serbest kaldığımız gün medyaya çıkmamızın yasaklanması gibi. Kutlamalar yasaktı." diye konuştu.

Halavani, tekrar gözaltına alınmaktan korkup korkmadığına ilişkin de "Bunu bekliyorum, olabilir çünkü işgalciler asılsız bahanelerle tutuklama yapıyor." dedi.


Lübnan mültecilerden de elektrik ücreti alacak

Bekaa bölgesindeki Bar Elias kasabasındaki bir kampta yerinden edilmiş Suriyeliler (AP)
Bekaa bölgesindeki Bar Elias kasabasındaki bir kampta yerinden edilmiş Suriyeliler (AP)
TT

Lübnan mültecilerden de elektrik ücreti alacak

Bekaa bölgesindeki Bar Elias kasabasındaki bir kampta yerinden edilmiş Suriyeliler (AP)
Bekaa bölgesindeki Bar Elias kasabasındaki bir kampta yerinden edilmiş Suriyeliler (AP)

Suriyelilerin Lübnan’a zorla göç ettirilmesinden ve sığınmacıların ülke genelinde ücretsiz elektrik alan yüzlerce kampa yayılmasından yaklaşık 12 yıl sonra ücretsiz elektrik kullanımı Lübnan kamuoyunda tartışma konusu oldu.

elektrik şebekesine yapılan saldırılar sonucunda Lübnan Elektrik Şirketi, bu hafta mülteci kamplarının elektrik tüketim değerlerinin kayıtlarını yayınlamaya başladı ve bunları toplamaları için ekiplerini gönderdi.

Bu kayıtlar, yaklaşık 1 yıl önce Lübnan’ın çeşitli bölgelerindeki bu kamplar için Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) ile mutabakat ve koordinasyon içerisinde kurulmaya başlanan yaklaşık 900 elektronik sayacın okumalarıyla sınırlı. Geri kalan kamplara da sırasıyla sayaçlar kuruluyor.

Lübnanlı yetkililer, Filistin ve Suriye kamplarına elektrik sağlamanın devlete bıraktığı yüksek maliyetten sürekli şikayetçi. Ayrıca Lübnan’ın tüm bölgelerinde gıdalar da Lübnan’ın, başta kötü yönetim, yolsuzluk, israf, ağlara saldırılar ve zayıf tahsilat olmak üzere krizler içinde bocalayan sektörü geliştirme planını onaylamaması nedeniyle son yıllarda minimum seviyelere geriledi.

Ancak hükümet, elektrik sektörüne yönelik uygulanmaya başlanan yeni bir plana onay verdi ve günlük ilave elektrik arzı sağlanması karşılığında tarifenin artırılacağını kaydetti. Planda elektrik tüketim faturalarının hem Suriyeli hem de Filistinli mülteci kamplarından tahsil edilmesi öngörülüyor.

Lübnan Elektrik Şirketi Genel Müdürü Kemal el-Hayek, Suriyeli mülteci kamplarından elektrik tüketim değerlerinin toplanmaya başlanmasının, tüm Lübnan topraklarında ‘Elektrik temel bir metadır ve onu kullanan her kim olursa olsun bedelini ödemelidir’ sloganı altında sektörün reforme edilmesi sürecine girildiğini açıkladı. Hayek, sürecin Dünya Bankası ile benimsenen strateji çerçevesinde önemli bir adım olduğuna dikkat çekti. “Kamplara yönelik sayaçların kurulumu, kampların ve her bir kamptan sorumlu çavuşun yanı sıra mülk sahibinin kimliğini belirleyen UNHCR ile koordineli olarak gerçekleştirildi” diyen Hayek, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “UNHCR, mültecilere verdiği aylık tutarlara elektrik tüketiminin de dahil olması nedeniyle kampların faturalarını ödemeyeceğini, dolayısıyla faturaları mültecilerin ödemek zorunda kalacağını bildirdi” ifadelerini kullandı.

Hayek, “Güvenlik güçleri, faturaların tahsili konusunda kurum çalışanlarına destek verecek. Lübnanlı veya Suriyeli olsun ödemeyi yapmayan herkesin, aynıyla muamele kuralına göre elektriği kesilecek” diyerek, “Elektrik sektörüne yönelik acil durum planının uygulanmasından bu yana şirketin mali durumu önemli ölçüde iyileşti. Bu da uluslararası toplumun reform sürecine bağlı olma konusundaki ciddiyetini doğruluyor” şeklinde konuştu.

12 Filistin kampıyla ilgili olarak ise Hayek, “Lübnan güvenlik güçlerinin kamplara giremediği dikkate alındığında bu konu daha da karmaşık hale geliyor. Bu, özellikle UNRWA’nın kampların elektrik faturalarını ödemeyeceğini bize bildirmiş olması nedeniyle siyasi karar gerektiren bir sorun” dedi. Aynı şekilde “Filistin kampları, günde 4 saat elektrik karşılığında örgüte yıllık 20 milyon dolara mal oluyor” diyen Kemal el-Hayek, “Yaklaşık bir ay önce Bakanlar Kurulu’na Filistinli mülteci kamplarındaki elektrik tüketiminin toplanmasını sağlayacak entegre bir çözüm önerdik ve cevabını bekliyoruz” açıklamasında bulundu.

Öte yandan UNHCR Lübnan Sözcüsü Lisa Ebu Halid, “Yaygın inanışın aksine Suriyeli mülteciler de Lübnan’daki herkes gibi kira, elektrik, su ve atık toplama masraflarını ödüyor” dedi. Şarku’l Avsat’a konuşan Ebu Halid, “Lübnan genelindeki bir dizi gayri resmi kampta elektrik sayaçlarının kurulduğu görüldü. Mültecilerden, duruma göre sistematik olarak faturalarını çavuşa ya da ev sahibine ödemeleri isteniyor” şeklinde konuştu.

Lübnan Elektrik Şirketi tarafından yayınlanan bir yazılı açıklamada UNHCR’nin, yerinden edilmiş Suriyelilere ödenen toplam mali yardım miktarından elektrik tüketimine mali bir yüzde ayırdığını bildirdiğini açıkladı.

Kamu Güvenliği Genel Müdür Vekili Tümgeneral Elias el-Baysari, Lübnan’da yerinden edilen Suriyelilerin tahmini nüfusunun 2,1 milyon olduğunu belirtti. Ülke nüfusunun 5,5 milyon olduğu dikkate alınırsa kamu hizmetleri toplam nüfusa ek olarak yüzde 38 daha fazla insana ulaştırılıyor.


Hamas: İsrail "insani ara"nın uzatılması için yaptığımız tüm tekliflerimizi reddetti

(AA)
(AA)
TT

Hamas: İsrail "insani ara"nın uzatılması için yaptığımız tüm tekliflerimizi reddetti

(AA)
(AA)

Hamas'tan yapılan yazılı açıklamada, "insani ara"nın uzatılması ve diğer esirlerin de serbest bırakılması için gece boyu müzakerelerin sürdüğü ifade edildi.

Açıklamada, yaşlıların yanı sıra İsrail'in Gazze saldırılarında ölen İsrailli esirlerin cesetlerinin teslim edilmesinin de teklif edildiği belirtildi.

İsrail'in, "saldırıları yeniden başlatma konusunda önceden aldığı bir karar olduğu için bu teklifleri kabul etmediğine" işaret edilen açıklamada, Gazze Şeridi'ne yönelik saldırıların yeniden başlamasından İsrail'in sorumlu olduğu kaydedildi.

"Gazze'deki savaş suçlarından ABD sorumludur"

Açıklamada ayrıca, "Gazze'de siyonist savaş suçlarından İsrail'e tam destek veren ABD yönetimi ve ABD Başkanı Joe Biden'in sorumlu olduğu" ifade edildi.

Hamas, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken'in dünkü ziyaretinin ardından İsrail'e yeniden yeşil ışık yakıldığı ve yeni planların ABD tarafından onaylanmasıyla saldırıların tekrar başlayacağının ilan edildiği değerlendirmesinde bulundu.


Gazze Sağlık Bakanlığı: Ateşkesin sona ermesinden bu yana İsrail saldırılarında 32 Filistinli öldürüldü

Gazze Şeridi'nde daha önce düzenlenen bombalamanın sonucu çıkan yangın ve duman ( AP)
Gazze Şeridi'nde daha önce düzenlenen bombalamanın sonucu çıkan yangın ve duman ( AP)
TT

Gazze Sağlık Bakanlığı: Ateşkesin sona ermesinden bu yana İsrail saldırılarında 32 Filistinli öldürüldü

Gazze Şeridi'nde daha önce düzenlenen bombalamanın sonucu çıkan yangın ve duman ( AP)
Gazze Şeridi'nde daha önce düzenlenen bombalamanın sonucu çıkan yangın ve duman ( AP)

Gazze'deki Filistin Sağlık Bakanlığı Sözcüsü Eşref el-Kudra, Telegram hesabında yaptığı açıklamada, İsrail'in bu sabah ateşkesin sona ermesinden bu yana başlattığı saldırılarda 32 Filistinlinin öldürüldüğünü söyledi.

İsrail savaş uçakları Gazze Şeridi'ni bombalamaya yeniden başladı. Filistinli siviller barınak aramak için kaçıyor. Bir hafta süren ateşkesin uzatılması konusunda bir anlaşmaya varılmadan sona ermesinin ardından savaş yeniden başlarken, bugün güney İsrail'de sirenler çaldı.

İsrail ordusu, Hamas'ı ateşkesi ilk kez roket atarak ihlal etmekle suçlayarak "savaş operasyonlarına yeniden başladığını" duyurdu. Uçaklarının bölgedeki "terörist hedeflerini" bombaladığını söyledi.

Hamas, ateşkesi sona erdirme sorumluluğunun İsrail'e ait olduğunu söyledi ve İsrail'i Gazze Şeridi'nde tutulan daha fazla rehinenin serbest bırakılması yönündeki tüm teklifleri reddetmekle suçladı.


Sınır Tanımayan Doktorlar: Saldırılar sadece Hamas'ı değil Gazze'nin tamamını hedef alıyor

(AA)
(AA)
TT

Sınır Tanımayan Doktorlar: Saldırılar sadece Hamas'ı değil Gazze'nin tamamını hedef alıyor

(AA)
(AA)

MSF Başkanı Christos Christou, Ürdün'ün başkenti Amman'da düzenlediği basın toplantısında, Gazze Şeridi'ndeki duruma ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Christou, şu ifadeleri kullandı:

Gazze'ye yönelik savaş başladığından bu yana İsrail bölgeye tam bir abluka uyguluyor. İnsanların ihtiyaçlarından mahrum edilmesinin hiçbir gerekçesi olamaz. İsrail güçleri 7 haftadır çocukları ve aileleri öldürüyor. Çocuklar ve aileler, kaçmaya çalışsalar da güvenli bir yer olmadığını anladılar.

Gazze'ye insani yardımların ulaştırılmasının önemine dikkati çeken Christou, "Bu savaş sadece Hamas'a değil tüm Gazze'ye karşı. İnsani ara, ateşkes tüm bunlar sivillerin korunması için fakat sivillerin insani yardıma ihtiyaçları var." diye konuştu.

Gazze'deki durumu "felaket" olarak nitelendiren Christou, sağlık tesislerinin yerle bir edildiğini, hastanelerin çalışmadığın söyledi.

Christou, sivillere yönelik şiddetin hiçbir ahlaki ve yasal gerekçesi olmadığını vurgulayarak ateşkes çağrısında bulundu.

Amman, bugün Gazze'deki insani yardım faaliyetlerini görüşmek üzere uluslararası hükümet ve sivil toplum kuruluşlarının liderlerinin yanı sıra bazı ülke temsilcilerinin katılımıyla düzenlenen bir koordinasyon toplantısına ev sahipliği yapmıştı.


Şam’da 8 uyuşturucu kaçakçısı tutuklandı

Şarku’l Avsat’tan, Ürdün’ün doğusu ile Suriye sınırında ele geçirilen Captagon sevkiyatlarını gösteren özel bir kare (Şarku’l Avsat)
Şarku’l Avsat’tan, Ürdün’ün doğusu ile Suriye sınırında ele geçirilen Captagon sevkiyatlarını gösteren özel bir kare (Şarku’l Avsat)
TT

Şam’da 8 uyuşturucu kaçakçısı tutuklandı

Şarku’l Avsat’tan, Ürdün’ün doğusu ile Suriye sınırında ele geçirilen Captagon sevkiyatlarını gösteren özel bir kare (Şarku’l Avsat)
Şarku’l Avsat’tan, Ürdün’ün doğusu ile Suriye sınırında ele geçirilen Captagon sevkiyatlarını gösteren özel bir kare (Şarku’l Avsat)

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nin (SOHR) açıklamasına göre Şam güvenlik güçleri, başkentin merkezindeki el-Hamidiye bölgesinde uyuşturucu tacirleri ve onlara yardım ve yataklık yapanlardan oluşan 8 kişiyi gözaltına aldı. Zanlılar bilinmeyen bir yere götürüldü.

Konu hakkında bilgi sahibi olan kaynaklar, uyuşturucu tacirlerinin büyük miktarlarda uyuşturucu madde bulundurduklarını ve Lübnan Hizbullahı milislerinin doğrudan denetimi altında, özellikle gençler arasında bölgeyi narkotik maddelerle doldurduklarını belirtti. 

SOHR, bu operasyonun uluslararası toplumu ‘rejim ve güvenlik servislerinin ülkedeki uyuşturucu kaçakçılarıyla mücadele etmeye çalıştığı’ konusunda ikna etmek üzere geldiğini zira ülkede uyuşturucunun yayıldığını, hükümetin ve sadık milislerinin kontrolü altındaki bölgelerde uyuşturucu tacirlerinin sayısının arttığını ve bu durumun sıklıkla farklı kurumlar ile uyuşturucu tacirleri arasında çatışmalara yol açtığını belirtti.

scef
Şam pazarları (SANA)

SOHR 19 Kasım’da Şam’ın Batı Kalamun kırsalındaki Flitah’da hırsızlık ve uyuşturucudan elde edilen rant konusunda yaşanan anlaşmazlığın ardından tespit edilen bir uyuşturucu satıcısının, rejimin askeri istihbarat teşkilatı tarafından gözaltına alındığını belirtti.

Ayrıca ayın 10’unda, güvenlik güçleri için çalışan büyük bir uyuşturucu satıcısı ve organizatörünün, Şam kırsalındaki Beyt Cin kasabasında kimliği belirsiz silahlı kişilerce düzenlenen suikast girişiminde kurşunların hedefi olduğu ve yaralandığı belirtildi.

9 Kasım’da Askeri İstihbarat Bölümü ile iş birliği yapan ve bölgenin en büyük uyuşturucu mafyasından biri olarak kabul edilen bir şahıs, Şam vilayetine bağlı Yebrud ilçesinde evinin önünde kimliği belirsiz silahlı kişilerce suikasta uğradı.

Öldürülen kişi Şam kırsalındaki Bakha’a köyündendi. Suikastın ardından, Askeri İstihbarat ve Devlet Güvenlik Bölümü üyeleri harekete geçti. Şehrin giriş ve çıkışlarının kapatılmasının ardından Resulayn kasabasını Bakha’a’ya bağlayan yolun taranması için Hecane Taburu’na askeri takviye sağlandı.

xzasfg
Ürdün Silahlı Kuvvetleri’nin web sitesinde yayınlanan bir fotoğrafta, 26 Eylül’de Suriye’den Ürdün toprakları üzerinden uçurulan ve uyuşturucu taşıdığı söylenen dronlardan biri 

Uyuşturucu Suriye’nin güneyini genel olarak tahrip ederken, Suriye’nin Ürdün’e açılan kapısı Deraa ve yine Ürdün’e komşu olan Süveyde’de de yayılımı artıyor. Bölge giderek her türlü uyuşturucunun yayıldığı bir alan olmaktan çıkıp, bu maddelerin diğer ülkelere kaçırıldığı bir koridor haline geldi.

Geçtiğimiz yıllarda Ürdün, iki komşu ülkedeki güvenlik koşullarının kötüleşmesi sonucunda özellikle Suriye ve Irak’tan çok sayıda sızma ve kaçakçılık girişimine tanık oldu.

cfdrg
Ürdün ordusu Suriye sınırında devriye geziyor (AFP)

Şarku’l Avsat’ın Ürdün haber ajansı Petra’dan aktardığı habere göre, 2 Kasım’da Ürdün ordusu, ülkenin doğusundaki Suriye topraklarından gelen, narkotik ilaç yüklü bir dronu yakaladı. Ürdün Silahlı Kuvvetleri Genel Komutanlığı’ndan askeri bir kaynak “Sınır Muhafız güçleri, Narkotikle Mücadele İdaresi ve askeri güvenlik servisleriyle koordineli olarak, Suriye topraklarından Ürdün topraklarına yasadışı bir şekilde sınırı geçmeye çalışan bir drone tespit etti” ifadelerini kullandı.

Kaynak, bu aracın bir miktar kristal (Met) taşıdığını ve ele geçirilip yetkili makamlara ulaştırıldığını açıkladı.

Geçtiğimiz Şubat ayından bu yana Ürdün Silahlı Kuvvetleri, Suriye’den gelen, uyuşturucu, silah ve patlayıcı içeren çok sayıda dronu düşürdü.


DEAŞ’ın Irak’ın doğusunda gerçekleştiği saldırıda 11 kişi öldü

Bağdat'taki Irak güvenlik güçleri ( Arşiv- Reuters)
Bağdat'taki Irak güvenlik güçleri ( Arşiv- Reuters)
TT

DEAŞ’ın Irak’ın doğusunda gerçekleştiği saldırıda 11 kişi öldü

Bağdat'taki Irak güvenlik güçleri ( Arşiv- Reuters)
Bağdat'taki Irak güvenlik güçleri ( Arşiv- Reuters)

Irak'ın doğusunda bindikleri bir minibüste iki patlayıcının patlaması ve ardından keskin nişancının ateş açması sonucu 11 kişi öldü. Bölge valisi saldırıyı DEAŞ üyelerinin gerçekleştirdiğini söyledi.

Irak İçişleri Bakanlığı’ndna bir yetkili AFP’ye yaptığı açıklamada, dün Irak’ın Diyala kentinde meydana gelen saldırıda, seçim mitinginden dönen bir araç konvoyunun hedef alındığını aktardı.


Katar, Gazze'de "insani ara"nın sona ermesini üzüntüyle karşıladı

(AA)
(AA)
TT

Katar, Gazze'de "insani ara"nın sona ermesini üzüntüyle karşıladı

(AA)
(AA)

Katar Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, "insanı ara"ya dönülmesi için İsrailli ve Filistinli yetkililer arasında görüşmelerin sürdüğü ifade edildi.

"İnsani ara"nın sona ermesinin üzüntüyle karşılandığı kaydedilen açıklamada, Katar'ın arabuluculuk ortaklarıyla "insani ara"nın tekrar sağlanması ve sükunete geri dönülmesi için her türlü çabayı sürdürmeye kararlı olduğu belirtildi.

"İnsani ara"nın sona ermesinin hemen ardından İsrail'in Gazze Şeridi'ni bombalamaya devam etmesinin arabuluculuk çabalarını zorlaştırdığı ve Gazze'deki insani felaketi daha da kötüleştirdiği vurgulanan açıklamada, uluslararası topluma çatışmaların durdurulması için hızlı bir şekilde harekete geçme çağrısında bulunuldu.

Katar Dışişleri Bakanlığı açıklamasında, sivilleri hedef alan her türlü eylem, toplu cezalandırma ve abluka altındaki Gazze'deki Filistinlileri zorla yerinden etmeye yönelik girişimler kınanırken, Katar'ın insani yardımların sağlanması için acil "insani ara" ile sürekli bir ateşkes sağlanması talebi kez daha ifade edildi.

İsrail ile Hamas arasındaki uzlaşma kapsamında 24 Kasım Cuma günü saat 08.00'de uygulamaya giren "insani ara" bu sabah itibarıyla son bulmuştu.

"İnsani ara"nın sona ermesinin ardından İsrail ordusu, Gazze Şeridi'ne saldırılarına yeniden başlamıştı.


Fas hükümetinden gazetecilik ve yayıncılığın desteklenmesine yönelik adım

Fas Kültür, Gençlik ve İletişim Bakanı Muhammed el-Mehdi Binsaid, basına destek kararnamesini onaylanmasına ilişkin açıklamalarda bulundu. ​​(Şarku'l Avsat)
Fas Kültür, Gençlik ve İletişim Bakanı Muhammed el-Mehdi Binsaid, basına destek kararnamesini onaylanmasına ilişkin açıklamalarda bulundu. ​​(Şarku'l Avsat)
TT

Fas hükümetinden gazetecilik ve yayıncılığın desteklenmesine yönelik adım

Fas Kültür, Gençlik ve İletişim Bakanı Muhammed el-Mehdi Binsaid, basına destek kararnamesini onaylanmasına ilişkin açıklamalarda bulundu. ​​(Şarku'l Avsat)
Fas Kültür, Gençlik ve İletişim Bakanı Muhammed el-Mehdi Binsaid, basına destek kararnamesini onaylanmasına ilişkin açıklamalarda bulundu. ​​(Şarku'l Avsat)

Fas hükümeti, basın, yayıncılık, baskı ve dağıtım sektörlerine yönelik genel destek koşullarını ve bu desteğin nasıl verileceğini belirleyen bir kararname tasarısını dün onayladı. Söz konusu tasarı, Kültür, Gençlik ve İletişim Bakanı Muhammed el-Mehdi Binsaid tarafından sunuldu.

Hükümet Sözcüsü Mustafa Baytas, bu kararname ile basın, yayıncılık ve dağıtım sektörlerini desteklemeyi amaçladıklarını söyledi. Sözcü hedeflerinin okuma alışkanlıklarını teşvik etmek, çeşitliliği artırmak, yatırımı teşvik etmek ve dağıtım altyapısını geliştirmek olduğunu vurguladı. Destekten yararlanmak için gereken şartlar arasında, medya kuruluşlarının basın ve yayıncılık yasalarına uymaları, vergi borçlarının olmaması, Sosyal Güvenlik Fonu'na kayıtlı olması, düzenli ücret beyanlarını sunması ve yıllık kurumsal yapı listelerini yayınlaması bulunuyor. Ayrıca, kuruluşların Fas yasalarına göre şirket olmaları, en az iki yıldır faaliyet göstermeleri, varsa basın mensupları için özel toplu sözleşmeleri uygulaması ve ‘Ulusal Basın Konseyi’nden disiplin cezası almamış olması gerekiyor.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre söz konusu adım, basını güncele ayak uydurma ve destekleme amacıyla hükümetin basın desteği sistemini reforme etme planı kapsamında gündeme geldi. Temel hedefler, basının ulusal ve uluslararası düzeyde etkili olmasını sağlamak için şeffaflık, fırsat eşitliği ve tarafsızlık ilkelerine dayanması olarak belirlendi. Proje ayrıca basılı ve dijital medyayı destekleme arasında ayrım yapıyor.  Basılı medya için, düzenli olarak süreli yayın yapan kuruluşlarda, bir yayın yöneticisine sahip olması şart aranıyor. Kararnameye göre yayının günlük ise haftada en az beş kez, haftalık ise ayda en az ayda dört kez, bölgesel günlük ise haftada en az iki kez ve yarı aylık ise ayda en az iki kez yayın yapması gerekiyor. Bu yayınların, ulusal veya bölgesel düzeyde dağıtılması ve düzenli olarak basılması şart aranıyor. Ayrıca halka yönelik yayınlanması ve belirli bir fiyata satılması gerekiyor.

Kararnameye göre ücretsiz broşürler destek alamıyor ve her bir reklam alanının, toplam broşür alanının yüzde 50'sini geçmemesi gerekiyor. Ayrıca sürekli ve kesintisiz bir şekilde iki yıl boyunca basılması ve yayınlanma düzeninin önceden belirtilmesi şartı aranıyor.

Kararnamede belirtildiğine göre, baskı ve dağıtım şirketleri için bazı koşullar bulunuyor. Basım yapan şirketler için şu şartlar aranıyor:

-Ana işleri, belirtilen şartlara sahip olan düzenli yayınları basmak olmalı.

-Yılda en az bir milyon kopya basmalı.

- Bir yıl içinde en az 20 farklı süreli basılı yayın yapmalı.

Dağıtım şirketleri için gereken şartlar ise şunlar:

-Ana işleri süreli yayınları dağıtmak olmalı.

-Yılda en az bir milyon kopya dağıtmalı.

-Yılda en az 20 farklı süreli basılı yayın dağıtımı yapmalı.

Bunun dışında kararnameye göre ayrıca genel destek dağıtım iki ana kısımda yapılmalı:

İlk olarak, işletme yönetim desteği, personel maliyetlerini ve üretim maliyetlerini desteklemeye dayanması gerekiyor. İkinci olarak da işletme veya şirketin üretim araçlarını güncellemeyi amaçlayan yatırım projelerine yönelik destek bulunmalı.

Desteklerin kullanımını izlemek ve denetlemek için hükümet yetkilisi tarafından gerçekçi, ölçülebilir ve zamanında göstergeler kullanılıyor. Ayrıca destekten yararlanan kuruluşlar veya şirketler için bir izleme ve değerlendirme kılavuzu hazırlanıyor.

Bu değerlendirme, şirketlerin performansının desteklerin nasıl etkilediğini belirlemeyi ve ekonomik ve mali durumlarını medya ve yayıncılık faaliyetleri ile nasıl ilişkilendirdiğini anlamayı amaçlıyor. Hükümet yetkilisi, yıllık bir rapor hazırlıyor ve bunu başbakana sunuyor. Ayrıca destekten yararlananların listesi resmi internet sitesinde yayınlanıyor.