Yemen: Husiler arasında yolsuzluk iddiaları gündemde

Bir Husi lider, 58 milyon dolarlık bir yolsuzluk anlaşmasına karıştı

BM, Husilerin Hudeyde limanına müdahalesini engelleyemedi (Şarku’l Avsat)
BM, Husilerin Hudeyde limanına müdahalesini engelleyemedi (Şarku’l Avsat)
TT

Yemen: Husiler arasında yolsuzluk iddiaları gündemde

BM, Husilerin Hudeyde limanına müdahalesini engelleyemedi (Şarku’l Avsat)
BM, Husilerin Hudeyde limanına müdahalesini engelleyemedi (Şarku’l Avsat)

Yemen’de Husi liderler arasındaki mülk çekişmesi, bir grup yetkilinin 2019’da bir yakıt sevkiyatı yapılması planı çerçevesinde yaklaşık 58 milyon dolarlık bir yolsuzluk olayına karıştığını ortaya çıkardı. Ancak anlaşmadan doğrudan sorumlu olan Sana’daki petrol şirketinin müdürü başta olmak üzere, şu ana kadar olaya karışanlardan hesap sorulmadı.

Mesele, sükunetten önceki yıllara, petrol türevleri krizinin uydurulduğu ve Husi liderlerin petrol şirketi ve şubelerine atanan yetkililer, Hudeyde Limanı yönetimi ve Maliye Bakanlığı ile iş birliği içinde olduğu yıllara dayanıyor.

O dönemde akaryakıt sevkiyatı yapılarak sevkiyat, Hudeyde limanına getirildi ve bedeli ödendi. Ancak sevkiyat ortadan kayboldu ve akıbeti bilinmiyor. Bu suçlamanın sorumluları, karşılıklı suçlamalarda bulunuyor. Öyle ki içlerinden biri, petrol şirketinin Hudeyde’deki şubesini ve liman yönetimini, yükü boşaltmadan geminin hareket etmesine izin vermekle suçluyor. Diğerleri ise şirket yönetimini, sevkiyatın şirketin limandaki şubesinin tanklarına boşaltıldığından emin olmadan önce ödemeyi peşin yapmakla suçluyor.

Petrol sektöründe faaliyet gösteren kaynaklara göre o dönemde Husiler tarafından Sana’daki Yemen Petrol Şirketi’nin yönetici müdürü olarak atanan Ali et-Taifi, özel bir şirkete petrol sevkiyatı ithal etmesi için onay verdi. Şirket, sevkiyatı ithal etti ve gemi, boşaltılmak üzere Hudeyde limanına girdi.

Kaynaklar, ‘Ebu Mahfuz’ olarak bilinen, darbe yönetim kurulu ofisi müdürü Ahmed Hamed’in yardımcısı olarak kabul edilen bir kişinin, petrol şirketinin limandaki şubesinin tanklarına boşaltıldığından emin olmadan miktarı şirketin hesabına iade ettiğine dikkat çekti.

Anlatılan bu hikâyeye göre gemi yükünü boşaltmak yerine malları başka bir ülkeye satmak üzere limandan ayrıldı. Şirket ise ödemeyi gerçekleştirdi. Ancak kaynaklar, geminin yükünü boşaltmadan liman rıhtımından ayrılmasına nasıl izin verildiğine, petrol şirketinin şube müdürünün oynadığı role, akaryakıt depolarının sorumlularının ve sanık şirketin ödemeyi nasıl yaptığını açıklamadı.

Husiler olayın üstünü örtmeye çalışıyor

Kaynaklar, skandaldan bir yıl sonra milis liderliğinin, söz konusu mezhepçi kişiyi ‘kendisi veya Hudeyde şubesindeki yetkililer hakkında herhangi bir işlem yapmadan’ petrol şirketinin yönetiminden uzaklaştırdığını bildirdi.

Husi liderliğinde Muhammed el-Husi tarafından yönetilen diğer kanadının, Yolsuzlukla Mücadele Otoritesi’ne olayı soruşturma talimatı verdiği ve otoritenin de davayı olaydan bir yıldan fazla bir süre sonra savcılığa havale ettiği ortaya çıktı. Savcılık ise dosyayı Ticaret Mahkemesi’ne havale etti. Ancak kaynaklara göre olaya karışanlar, darbeci hükümetteki Hukuk İşleri Bakanlığı yetkilileri de dahil olmak üzere üst düzey yetkililer olduğu için dava takip edilmedi.

Sendikacı Muhammed el-Hamzi, yaptığı açıklamada Abdullah ed-Dayaa, Abdulkerim eş-Şarabi ve Arif el-Masabi ile birlikte Yemen Petrol Şirketi Sendikası ve Birlikler Koordinasyon Konseyi adına bu davanın takipçilerinden biri olduğunu dile getirdi. Hamzi, özellikle bu dava olmak üzere yolsuzluk davalarını ve petrol türevleri ve ihale yolsuzluğu konusunu ifşa ettiği için hapse atıldı.

Hamzi, davada henüz ilerleme kaydedilmediğini, tüm faillerin parmaklıkların dışında olduğunu, davayı hareket ettirecek, miktarı devlet hazinesine iade edecek ve kasıtlı olarak takip etmeyi ihmal edenler de dahil olmak üzere suç ortaklarını cezalandıracak kimsenin olmadığını vurguladı.

Tanınmayan darbeci hükümette Hukuk İşleri Bakanı’nın gönderdiği bir belge, bu konunun en son iki yıl üç ay önce tartışıldığını gösteriyor. Öyle ki 21 Mart 2021’de milisler tarafından petrol şirketinin müdürü olarak atanan Ammar ed-Adrai’ye bir mektup göndererek, şirketin bu davayı Ticaret Mahkemesi’nde takip etmemesini eleştirdi.

Belgeye göre petrol şirketiyle ilgili önemli bir sorunun varlığına ilişkin olarak daha önce 31 Mayıs 2021’de de petrol şirketine hitap edilmişti. Sorun, sözde Genel Fonlar Mahkemesi tarafından Ticaret Mahkemesi’ne sevk edilen 57.8735 milyon doların yağmalandığı en büyük yolsuzluk davalarından biri olarak kabul ediliyor. Ancak o tarihten bu yana petrol şirketi, davayı takip etmedi ve kararı temyize götürmedi. Bu durum ise halkın parasının yağmalanmasını kolaylaştırmak anlamına geliyor. Ama konu hala gündeme gelmedi.

Şüpheli gelişmeler

Husilerin petrol sektöründeki yolsuzluğuyla bağlantılı olarak, şirketin Hudeyde vilayetindeki şubesinde çalışan kaynaklar, yolsuzluk nedeniyle görevden alınan müdür Yaser el-Vahidi’nin Ras İsa Petrol Limanı’ndaki yeni gelişmelerin uygulanmasını denetlemekle görevlendirildiğini ve milyonlar harcandığını ortaya koydu. Limandaki işçi ve çalışanların ise alacaklarını alamadıklarını belirten kaynaklar, Ebu Mahfuz ile olan ilişkisinden ve nüfuzundan yararlanarak yaptığı yolsuzluklara itiraz ettikten sonra yardımcısının tüm yetkilerinin elinden alındığını ifade etti.

Kaynaklar, milislerin birkaç hafta önce Ras Isa limanında demirlemiş olan harap Safer petrol tankeri kurtarma operasyonunun başlamasıyla bağlantılı olarak limanda geliştirmeler yaşanmaya başladığını belirtti. Ancak gelişmeler hakkında ayrıntıya yer vermedi.

Şarku’l Avsat’a konuşan kaynaklar, “Vahidi, oradaki işçilere Ras Isa limanının yanında ek bir petrol limanı inşa etme sürecinde olduğunu bildirdi. Amacın, örneğin hükümetin darbeden önce harap durumdaki Safer tankerine alternatif olarak üzerinde çalışmaya başladığı kara tanklarının yerine özel tankların yapılması gibi, limanda petrol türevleri ticaretini tekelleştiren bazı milis tüccarlara ayrıcalıklar vermek olacağından korkuluyor” ifadelerini kullandı.



Netanyahu: Hamas'ın taleplerine boyun eğmeden rehineleri geri alacağız

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Gazze Şeridi’nin kuzeyine yaptığı ziyaret sırasında çekilen bir kare, 15 Nisan 2025 (AFP)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Gazze Şeridi’nin kuzeyine yaptığı ziyaret sırasında çekilen bir kare, 15 Nisan 2025 (AFP)
TT

Netanyahu: Hamas'ın taleplerine boyun eğmeden rehineleri geri alacağız

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Gazze Şeridi’nin kuzeyine yaptığı ziyaret sırasında çekilen bir kare, 15 Nisan 2025 (AFP)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Gazze Şeridi’nin kuzeyine yaptığı ziyaret sırasında çekilen bir kare, 15 Nisan 2025 (AFP)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu dün yaptığı açıklamada, Hamas'ın taleplerine boyun eğmeden İsrailli rehineleri geri alacaklarına inandığını söyledi. Netanyahu, Hamas’a karşı yürütülen savaşın ‘belirleyici bir aşamaya’ girdiğini de sözlerine ekledi.

İsrail Başbakanı, açıklamasında şunları söyledi:

Hamas'ın ateşkes anlaşması için öne sürdüğü savaşın kalıcı olarak sona erdirilmesi şartını reddederek, Hamas'ın taleplerine boyun eğmeden rehinelerimizi eve getirebileceğimize inanıyorum.

Netanyahu, televizyonda yayınlanan açıklamasında, “Bu kritik aşamada kazanmak için sabra ve kararlılığa ihtiyacımız var” diye ekledi.

Öte yandan Netanyahu'nun Sözcüsü, Kanal 12 televizyonunda yayınlanan ‘Meet the Press’ programında, tüm rehinelerin tek bir anlaşma kapsamında serbest bırakılması fikrinin ‘aynı yerde dönüp durmak’ olduğunu söyledi.

Times of Israel gazetesinin aktardığına göre Netanyahu’nun Sözcüsü Ömer Dostri, “Tek bir anlaşmayla tüm rehineleri geri getirmek mümkün değil. Bunu düşünmek aynı yerde dönüp durmak olur” ifadelerini kullandı.

Dostri, sözlerini şöyle sürdürdü:

Rehinelerin geri dönmesini istemeyen kimse yok. Onları geri getirmek için elimizden gelen her şeyi yapıyoruz. Herkesi geri getirdiğimiz anda Hamas'ı ortadan kaldıracağız. Herkesin razı olduğu bir anlaşma yapmak mümkün değil. Hamas savaşın sona ermesini istiyor.

Öte yandan Hamas Hareketi dün yaptığı açıklamada, savaşın sona ermesi, İsrail'in Gazze'den çekilmesi ve yeniden inşanın başlaması karşılığında kapsamlı bir esir takası anlaşmasına varmaya hazır olduğunu bir kez daha vurguladı.

Hamas, ayrıca kapsamlı bir anlaşmaya varılmasının ardından Gazze Şeridi'ni yönetecek bağımsız kişilerden özel bir komite kurulmasına ilişkin Mısır’ın önerisini derhal uygulamaya hazır olduğunu belirtti.

Hamas'ın Gazze'deki lideri Halil el-Hayya, Hamas’ın İsrail'in çekilmesini ve Gazze Şeridi'ndeki savaşın sona ermesini garanti altına alan bir anlaşmanın parçası olarak, tüm rehinelerin İsrail tarafından alıkonulan mutabık kalınan sayıdaki Filistinliyle takas edilmesini öngören bir anlaşmayı derhal müzakere etmeye hazır olduğunu belirtti.

dfevfe
Yaklaşık on yıl önce Gazze'ye giren İsrailli rehine Avera Mengistu, Refah'ta Hamas ile İsrail arasında varılan ateşkes ve esir takası anlaşması kapsamında teslim edilmek üzere düzenlenen törende (Reuters)

İsrail ile dolaylı görüşmelerde Hamas’ın müzakere heyetinin başında yer alan Hayya, perşembe günü televizyonda yaptığı konuşmada Hamas’ın ateşkes anlaşmasını reddettiğini söyledi.

Kapsamlı paket üzerine müzakerelere derhal başlamaya hazır olduklarını teyit eden Hayya, “Kapsamlı paket üzerine müzakereler, halkımıza yönelik savaşın tamamen durdurulması ve İsrail’in Gazze Şeridi'nden tamamen çekilmesi karşılığında İsrail tarafından alıkonulan üzerinde mutabık kalınan sayıda mahkûmumuzun serbest bırakılmasını içeriyor” ifadelerini kullandı.