Arap dünyasında büyüyen kriz: Su kaynakları kıtlığı

Irak, gelecek planlaması için zorlanırken büyüyen su kıtlığı sorunu, Arap dünyasının büyük bir bölümünü tehdit ediyor.

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP
TT

Arap dünyasında büyüyen kriz: Su kaynakları kıtlığı

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP

Shelly Kittleson

“Soğuk su! Soğuk su!” Bağdat’ta çocuklar, yoğun trafikte ve ana otoyollardaki topraktan yapılmış kontrol noktalarında küçük su şişelerini sallayıp yıpranmış pabuçlarıyla oraya buraya koştururken böyle bağırıyor.

Kapanmayan pencerelerinden dumanlar çıkan taksiler ve onların yakınında da içerisinde klimalar güçlü bir şekilde çalıştığı için pencereleri nadiren açılan dev SUV (sportif kullanıma uygun taşıt) tipi araçlar öylece sıcağın altında beklerken, yaşça büyük olan işsiz adamlar da güneşten kararmış tenleriyle müşteri kapmak için yarışıyor.

Her yıl bazı aylarda Irak’ın çoğu yeri, 40’ın üzerinde bir sıcaklık dalgasıyla yüzleşiyor. Yetkililer, gerek başkentte gerekse bölgenin genelindeki büyüyen su krizinden mustarip olanları görmezden geliyor. Göç etme imkânına sahip olmayanlar ise gözden de gönülden de uzak kalıyor.

Ağustos 2021’de Birleşmiş Milletler (BM), ‘Irak’ta her 5 çocuktan yaklaşık 3’ünün güvenli su hizmeti almadığını ve ülke genelindeki okulların yarısından azının temel su hizmetlerine eriştiğini’ duyurup bunun çocuk sağlığı açısından ciddi bir tehlike oluşturduğuna ve çocukların beslenmelerini, bilişsel gelişimlerini ve gelecekteki geçim yollarını tehdit ettiğine dikkati çekti.

Ülkenin diğer bölgelerinin yanı sıra güney bataklıklarındaki (Güney Irak’taki Ahvar) kuraklık ve kirlilik dolayısıyla yaşanan iç göç, zaten zarar görmüş kentsel alanlardaki su altyapısı üzerinde daha fazla baskı oluşturuyor.

Su kıtlığına yönelik protestolar, daha kapsamlı bir çatışmanın habercisi mi?

Bağdat’ta birçok evin musluklarından yaz aylarında su akmazken şehirden geçen Dicle Nehri’nin yakınındaki birçok bölgede kanalizasyon kokusu havaya yayılıyor.

Irak’ın petrol zengini güney şehri Basra’da son yıllarda su krizi sebebiyle kanlı protestolar patlak verdi. İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch) tarafından Temmuz 2019’da yayınlanan bir rapora göre ‘Basra’da su kaynaklarının azalması, on yıllardır devam eden bir sorun olsa da 2018 yazında bütünleşik bir kriz haline geldi. En az 118 bin kişi, belirtiler nedeniyle hastaneye kaldırıldığında doktorlar bu belirtilerin su kalitesiyle ilgili olduğunu saptadı.’

XSADEF
Irak’ın güneyindeki Zikar vilayetinde yer alan bataklıklarda su seviyesi son yıllarda ciddi oranda düşen bir nehirde mahsur kalan bir tekne (AFP)

BMJ (British Medical Journal), Mart 2023’te ‘2040’ta Su Kıtlığı: Irak’ı ve Tarihî Nehrinin Akışını Etkileyen Kriz’ başlıklı bir rapor yayınladı. Raporda ‘Basra halkının yüzde 90’ının 2018 yazında güvenli tatlı suya erişemediği’ belirtildi.

Son yıllarda uluslararası medyada yer alan ve büyük oranda Güney Irak’taki bataklıkların kurumasına odaklanan bir dizi rapor, birkaç etkili girişime yol açmış görünürken uzmanlar, vaktin tükeneceği konusunda uyarı yapıyor. Bu arada su tedarikiyle ilgili muhtemel silahlı çatışma, Arap dünyasının büyük bölümünü ve istikrarsız doğu sınırlarını tehdit ediyor.  

BM Özel Raportörü, Suriye ziyaretini iptal etti

Uluslararası gazetecilerin ve uzmanların, su kıtlığı çeken ve çatışmadan etkilenen bölgelere bağımsız ulaşımları çoğunlukla engelleniyor ve bu durum, güvenilir bilgilere erişimi epey zorlaştırıyor.

Irak’ın batı sınırlarının ötesinde Suriye’nin büyük bir kısmı, bilgi açısından bir kara delik olmaya devam ediyor. Nüfusu etkileyen meseleler hakkındaki raporlar genellikle, savaştan dolayı parçalanmış devletin yetkilileri tarafından siyasi ve başka amaçlarla çarpıtılıyor.  

11 Temmuz’da yapılan bir basın açıklamasına göre BM’nin güvenilir içme suyuna ve sağlık hizmetlerine erişimine ilişkin insan haklarından sorumlu özel raportörü Pedro Arrojo-Agudo, Suriye Arap Cumhuriyeti’ne 9 Temmuz’da başlaması planlanan ziyaretini hükümetle tam bir iş birliği yapılamaması nedeniyle ertelemek zorunda kaldı.

“Ülkenin diğer bölgelerinin yanı sıra güney bataklıklarındaki (Güney Irak’taki Ahvar) kuruluk ve kirlilik dolayısıyla yaşanan iç göç, zaten zarar görmüş kentsel alanlardaki su altyapısı üzerinde daha fazla baskı oluşturuyor”

BM’nin açıklamasında şu ifadeler yer aldı:

“Arrojo-Agudo’nun ziyareti, BM’nin bağımsız uzmanına, farklı noktalardaki su ve sanitasyon tesislerinin koşullarını doğrudan inceleme ve bu haklara erişimle ilgili zorluklar ile olumlu uygulamaları analiz etme imkânı sağlayacaktı. Hükümetler, BM’nin özel raportörlerine ziyaret çağrısı yapıyorlarsa onlara buluşacakları kişileri ve gidecekleri yerleri seçme özgürlüğü sağlayıp bunu kolaylaştırmalılar.”

Arrojo-Agudo ise “Devamlı çabalarıma rağmen yetkililerin bu ziyaretin gerçekleşmesi için bilgi vermemeleri ve gerekli adımları atmamalarından dolayı esef duyuyorum” dedi.

3 Mayıs’ta Nature Communications’ta yayınlanan bir raporda da ‘mültecilerin yerlerinden edilmelerinde suyun etkisinin 2005 ila 2016 yıllarında dünya çapında yaklaşık yüzde 75 arttığına ve mültecilerin Ürdün’deki su sıkıntısına yüzde 75’e kadar katkı sağlamış olabileceğine’ işaret edildi.

Raporda ayrıca şu ifadelere de yer verildi:

“Son iç savaş sırasında Suriye’nin güneyinde sulu tarımın terk edilmesi, nehirlerin Ürdün’deki ağızlarına akış hacmini iki katına çıkardı. Bu, silahlı çatışmaların su kaynakları üzerindeki etkisinin, uluslararası su mecraları boyunca sınırların dışına taşabileceğini göstermektedir. Ancak su mevcudiyeti üzerindeki bu etki, hikâyenin sadece yarısıdır. Nitekim çatışma, en az 1,1 milyon Suriyeli mültecinin sınırlar üzerinden Ürdün’e kaçırılmasına da sebep oldu ki bu, ülkenin zaten kıt olan su kaynakları üzerindeki baskıyı artırdı. Azalan kaynaklar üzerine rekabetteki bu artış, muhakkak ki yerel halkla gerilim oluşmasında da pay sahibi olacaktır.

“Irak’ın petrol zengini güney şehri Basra’da, son yıllarda su krizinden ötürü kanlı protestolar patlak verdi”

Daha fazla çatışma

Suyla ilgili anlaşmazlıklar, bölgede genellikle irili ufaklı çatışmalara yol açtı. BM İnsani İşler Koordinasyon Ofisi’nin bir parçası olan IRIN haber ajansının Haziran 2011’de hazırladığı bir rapora göre silahlı kişiler, Faysal Hasan’ın Bağdat’ın batısındaki evine baskın yaparak onu ve eşiyle iki çocuğunu öldürdü. Cinayet sebebi; mezhepsel, siyasi ve hatta ekonomik olmayıp suyla ilgiliydi.

Habere göre sulama idaresinde çalışan baba, o dönemde aynı departmanda çalışıp Bağdat’ın batısındaki Ebu Gureyb bölgesinde öldürülen üçüncü memurdu. Hasan’ın çalıştığı bu birim ise devlet suyunun bölge ve çevresindeki tarım arazilerine dağıtımını denetliyordu.

2008’de Uluslararası Kızılhaç Komitesi’nin verilerini referans alan bir rapora göre birçok Iraklı, gelirlerinin üçte birini içme suyu satın almak için harcadı.

2021’de Norveç Mülteci Konseyi, Irak’taki ailelerin ‘güvenli içme suyu satın almak için düzenli olarak ayda 80 dolar kadar harcadıklarını’ tespit etti. Bu arada ülkede aylık ortalama maaş 515 dolar, asgari ücret ise 181 dolar.

Arap ülkeleri iklim değişikliği sebebiyle son yılların en şiddetli sıcak hava dalgalarına maruz kalıyor (DPA)
Arap ülkeleri iklim değişikliği sebebiyle son yılların en şiddetli sıcak hava dalgalarına maruz kalıyor (DPA)

Görünüşe bakılırsa Irak’a komşu ülkelerde su konusunda daha büyük çatışmalar yaşanıyor. Örneğin İran’ın doğu sınırlarında son aylarda Taliban’la su tedarikiyle bağlantılı silahlı çatışmalar patlak verdi.

İran, son yıllarda kendisinden Irak’a su akışını büyük oranda azalttı. Nisan 2022’de Al Arabia kanalı, o dönemde Irak Su Bakanı’ndan, İran’ın Irak’a akan suyun yüzde 90’ını kestiğini ve bunun Irak’ın toplam su kaynaklarında yüzde 20’lik bir azalmaya yol açtığını aktardı. Bakanlık, İran’a karşı gerekli tedbirleri almakla tehdit etti.

Sınır ötesi meseleler ve terörist gruplar

Pek çok konferans, bu meseleleri tartışmak ve iş birliğini geliştirmek üzere bölgedeki ve dışındaki birçok ülkeden temsilcileri bir araya getirmeye çalıştı.

Majalla dergisi, Mayıs 2023’te Bağdat’ta düzenlenen Üçüncü Uluslararası Su Konferansı sırasında Somali Su ve Enerji Kaynakları Bakanlığı Su İdaresi Başkanı Ali Mahmud Hırsi ile su sorunları ile iş birliğini güçlendirmek adına dünyanın dört bir yanından temsilcileri bu sorunları tartışmak için Irak’ın başkentine getirmenin faydası hakkında konuştu.  

Hırsi, sorulara e-posta üzerinden verdiği yanıtta şu ifadeleri kullandı:

“Somali, su alanında komşu ülkelerle pek çok sınır ötesi iş birliğine girdi. Bunlardan en öne çıkanı, Etiyopya ile ortak nehir havzası örgütleri aracılığıyla yapılan iş birliğidir. Bu iş birliği; bilgi alışverişini, ortak izlemeyi ve sınır ötesi suların adil kullanımını ve muhafazasını temin edecek anlaşmalar yapmayı içermektedir. Etiyopya’nın sahne olduğu son sıkıntılar, Somali’yi olumsuz etkiledi. Ticaret yollarının kesilmesi ve sınır ötesi hareketlilik, belirli bölgelerdeki su kaynaklarının mevcudiyetini etkilemiş olabilir. İnsanların çatışma nedeniyle Etiyopya’dan Somali’ye göç etmesi de ev sahibi toplulukların su kaynakları üzerindeki baskıyı artırmış olabilir.”

“2008’de Uluslararası Kızılhaç Komitesi verilerini referans alan bir rapora göre Iraklıların çoğu, gelirlerinin üçte birini içme suyu satın almak için harcadı”

Majalla’ya konuşan Hırsi, açıklamasına şu sözlerle devam etti:

“Buna ek olarak Eş Şebab hareketiyle olan çatışmanın da ülkedeki su kaynakları üzerinde büyük etkileri var. Nitekim örgüt, kuyular ve su dağıtım sistemleri gibi su altyapısını hedef aldı ve bu, hasara neden olarak toplulukların su tedarikini aksattı. Ayrıca çatışma, nüfusun yer değiştirmesine de yol açtı.”

Uzun vadeli bir anlaşmaya varma zor görünüyor

Mart ayında Irak, BM Su Sözleşmesi’ne katılan ilk Arap ülkesi oldu. Eski Irak Su Bakanı Hasan el-Cenabi, Majalla’ya yaptığı açıklamada, 2012’de Roma’da düzenlediği altıncı toplantısında tüm dünyaya üyelik imkânı tanımadan uzun bir süre önce BM Avrupa Ekonomik Komisyonu’nun (UNECE) Su Sözleşmesi’ne (Helsinki 1992) katılmak için kendisinin ve çalışma arkadaşlarının büyük çaba sarfettiklerini söyledi.

Cenabi, o dönemde Roma’daki BM teşkilatlarında Irak’ın daimî temsilcisi olduğunu ve Irak Bakanlar Kurulu üyesi olduğunda da 2017’de sözleşmeye katılma kararı aldıklarını, ardından Irak parlamentosunun bu kararı onayladığını belirtti.

“Irak’ın uluslararası su hukuku ilkelerine dayalı olarak sınır ötesi sularla ilgili anlaşmazlıkların çözümünde kalıcı bir güvene ve iyi bir sicile sahip küresel bir platformda yer almasının Irak’ın çıkarına olduğunu” söyleyen Cenabi, Türkiye ile Dicle ve Fırat nehirlerinin sularının paylaşımı konusunda da şunları söyledi:

“2019-2020’de Irak’ın Türkiye Büyükelçisi olarak görev yaptığım sırada Türk meslektaşlarımla sınır ötesi sular meselelerini oldukça yapıcı bir şekilde tartışırken yüksek düzeyde bir karşılıklı güven geliştirmeyi başardım. Bizzat Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan benden Irak’taki özel su elçisiyle ciddi bir şekilde çalışmamı talep etti. O ve Türk elçi, ikili iş birliği için bir yol haritası geliştirdi. Türkiye ile Irak’ın ve Türkiye’nin çıkarlarının korunup saygı duyulacağı uzun vadeli bir anlaşmanın zeminini oluşturmak istedim. Ancak su paylaşımı için uzun vadeli bir anlaşma imzalama hedefimiz, şimdiye kadar uzak bir ihtimal olarak kaldı. Bununla birlikte şu an Türkiye ile teknik iş birliğini ileriye dönük iyi bir yol olarak görüyoruz.”

Tarımın ve geleneklerin rolü

Küresel planda tarım, su kıtlığında en büyük etken olarak kabul ediliyor. Nitekim BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tarafından Mart 2019’da yayınlanan bir raporda tarımın, hem su kıtlığının başlıca sebeplerinden biri hem de bu kıtlıktan mustarip olduğuna dikkati çekti. Buna göre tarım, tüm akıtma/pompalama işlemlerinin yaklaşık yüzde 70’ini oluşturuyor; gelişmekte olan bazı ülkelerde ise bu oran yüzde 95’e varıyor.

Onlarca yıldır çeşitli raporlarında yaptığı gibi et tüketimini azaltmanın önemine de vurgu yapan Örgüt, raporunda şu ifadelere yer verdi:

“Baklagillerin çok az bir su etkisine sahip olduğunu, sözgelimi bir kilo mercimek üretiminin yalnızca bin 250 litre su gerektirdiğini, buna karşılık bir kilo sığır eti için gerekli su miktarının 13 bin litre olduğunu biliyor muydunuz?”

Gelgelelim gıda alışkanlıkları ile diğer kadim alışkanlıkları değiştirmek için başlatılan herhangi bir girişim genellikle büyük bir direnişle karşılaşıyor.

“Görünüşe bakılırsa Irak’a komşu ülkelerde su konusunda daha büyük çatışmalar yaşanıyor. Örneğin İran’ın doğu sınırlarında son aylarda Taliban’la su tedarikiyle bağlantılı silahlı çatışmalar patlak verdi”

The Guardian gazetesi 2010 yılında ‘Yemen, Uyuşturucu Kat (gat veya Yemen otu) Bitkisine Bağımlılığı Nedeniyle Kendi Kendini Yok Etme Tehdidi Altında’ başlıklı bir makale yayımladı. Bu makalede ‘herkesin hemfikir olduğu en iyi çözümün, suların çoğunu emen kat bitkisi ekiminin azaltılması olduğuna, ancak bunun toplumsal ve siyasi sorunlar doğurduğuna’ işaret edildi. Zira nüfusun yarısının günde 2 dolardan az kazandığı ülkede kat ziraatı, çok sayıda iş imkânı sağlıyor.

Mart 2023’te yayınlanan bir rapora göre Yemen’de azalan yeraltı su kaynakları, tarımsal üretimi doğrudan tehdit ediyor, çünkü sektör su pompalama işleminin yüzde 90’ını oluşturuyor. Kentsel ve endüstriyel kullanım ise sırasıyla yüzde 8 ve yüzde 2’lik bir oranı temsil ediyor.

Yine rapora göre Sana Üniversitesi’nin yürüttüğü araştırmalar, Yemen’de çatışmaların yaklaşık yüzde 70 ila 80’inin su etrafında döndüğünü ortaya koydu.

“Yoksullar ve zayıflar, bu çatışmalarda genelde görmezden geliniyor ve bu da onları, gıda ve beslenme güvensizliğine maruz bırakıyor. Kadınlar da su kıtlığının neden olduğu gıda ve beslenme güvensizliğinden nasibini alıyor. Nitekim kadınlar ve çocuklar, su peşinde uzun mesafeler kat ediyor ve su yüzünden çıkan herhangi bir çatışmanın da kurbanı oluyorlar.”

Bahsi geçen bu cümle, tüm Arap bölgesi ve dünyanın geri kalanı için de geçerli.

*Majalla’da yer alan bu analizin çevirisi Şarku’l Avsat’a aittir.



Irak, Ukrayna savaşında "yeni askerler" arıyor

Sosyal medyada paylaşılan bir fotoğrafta, Rusya'ya giderek silahlı kuvvetlere katılan 24 yaşındaki Iraklı bir adamın ailesinin onunla iletişimini kaybettiği görülüyor (AFP)
Sosyal medyada paylaşılan bir fotoğrafta, Rusya'ya giderek silahlı kuvvetlere katılan 24 yaşındaki Iraklı bir adamın ailesinin onunla iletişimini kaybettiği görülüyor (AFP)
TT

Irak, Ukrayna savaşında "yeni askerler" arıyor

Sosyal medyada paylaşılan bir fotoğrafta, Rusya'ya giderek silahlı kuvvetlere katılan 24 yaşındaki Iraklı bir adamın ailesinin onunla iletişimini kaybettiği görülüyor (AFP)
Sosyal medyada paylaşılan bir fotoğrafta, Rusya'ya giderek silahlı kuvvetlere katılan 24 yaşındaki Iraklı bir adamın ailesinin onunla iletişimini kaybettiği görülüyor (AFP)

Irak, Rusya-Ukrayna savaşında yer alan vatandaşlarına yönelik yargılamaları yoğunlaştırdı ve resmi onay olmadan yabancı askeri güçlere katılanlara ceza verileceği uyarısında bulundu.

Yargı Konseyi Başkanı Faik Zeydan, yasanın yabancı çatışmalara katılan herkesi hapis cezasıyla cezalandırdığını teyit ederek, özellikle insan ticareti ve militan devşirme ağlarının suç kapsamına alındığını vurguladı.

Bu durum, Iraklıların yabancı ülkelerde savaşmak üzere askere alınmasıyla mücadele etmek amacıyla kurulan özel bir hükümet komitesinin çalışmalarıyla eş zamanlı olarak ortaya çıktı; askere alınanların sayısı hakkında çelişkili raporlar mevcuttu.

Şarku’l Avsat’ın elde ettiği bilgilere göre basın haberlerinde, Rus güçlerinin saflarında savaşmak üzere yaklaşık 50 bin Iraklının askere alındığı belirtilirken, gayri resmi istatistikler 3 bini Rus ordusunda, 2 bini Ukrayna ordusunda olmak üzere yaklaşık 5 bin savaşçıdan bahsetmekte.

Irak'ta bir mahkeme, Rusya ile birlikte savaşmak üzere savaşçı toplamak suçundan bir kişiyi ömür boyu hapis cezasına çarptırdı.


Hızlı Destek Kuvvetleri, Çad ile olan sınır bölgelerini kontrol ediyor

Darfur Valisi Minni Arko Minawi (Facebook)
Darfur Valisi Minni Arko Minawi (Facebook)
TT

Hızlı Destek Kuvvetleri, Çad ile olan sınır bölgelerini kontrol ediyor

Darfur Valisi Minni Arko Minawi (Facebook)
Darfur Valisi Minni Arko Minawi (Facebook)

Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK), Çad ile sınır bölgelerindeki kontrolü tamamladıklarını duyurdu ve oradaki birliklerinin konuşlanmasını gösteren videolar yayınladı; Sudan ordusundan ise resmi bir açıklama yapılmadı.

HDK, operasyonun amacının silahlı grupları ortadan kaldırmak ve Sudan ordusu ile müttefik "ortak güçlerinin" yerel yönetim liderlerine ve sivillere karşı gerçekleştirdiği intikam ve kaos eylemlerini durdurmak olduğunu belirtti. HDK, istikrarı yeniden sağlamak amacıyla bu bölgelerde sivilleri, yolları ve kamu tesislerini güvence altına almak için güçlerin konuşlandırıldığını vurguladı.

Bir diğer gelişmede, Sudan ordusunun Babanusa'daki 22. Piyade Tümeni komutanı Tümgeneral Muaviye Hamad Abdullah'ın ölümü doğrulandı. Aralık ayı başlarında HDK tarafından şehre düzenlenen bir saldırı sırasında öldürüldü. Ordu, komutanının ölümüyle ilgili bir açıklama yapmamış olsa da Kuzey Eyaleti hükümetinin resmi internet sitesinde, askeri vali Abdul Rahman İbrahim'in merhumun ailesine başsağlığı dileklerini ilettiği bildirildi.


Suriye, Uluslararası Terörle Mücadele Koalisyonu ile ortak operasyonda DEAŞ'ın sözde Şam valisini yakaladı

Şam'daki Yermuk Filistinli Mülteci Kampı yakınlarında konuşlanan eski Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed dönemi askerleri, 2018 (Arşiv - Reuters)
Şam'daki Yermuk Filistinli Mülteci Kampı yakınlarında konuşlanan eski Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed dönemi askerleri, 2018 (Arşiv - Reuters)
TT

Suriye, Uluslararası Terörle Mücadele Koalisyonu ile ortak operasyonda DEAŞ'ın sözde Şam valisini yakaladı

Şam'daki Yermuk Filistinli Mülteci Kampı yakınlarında konuşlanan eski Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed dönemi askerleri, 2018 (Arşiv - Reuters)
Şam'daki Yermuk Filistinli Mülteci Kampı yakınlarında konuşlanan eski Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed dönemi askerleri, 2018 (Arşiv - Reuters)

Suriyeli yetkililer, dün gece, ABD öncülüğündeki Uluslararası Terörle Mücadele Koalisyonu ile birlikte Şam'da ‘titiz bir güvenlik operasyonu’ düzenleyerek terör örgütü DEAŞ’ın önde gelen liderlerinden birini yakaladıklarını duyurdu.

Suriye İçişleri Bakanlığı tarafından yayınlanan açıklamaya göre Şam Kırsalı İç Güvenlik Komutanı Tuğgeneral Ahmed el-Dalati, “Özel birimlerimiz, Genel İstihbarat Servisi ve Uluslararası Terörle Mücadele Koalisyonu ile ortaklaşa titiz bir güvenlik operasyonu gerçekleştirdi” dedi. Operasyon sonucunda örgütün sözde Şam valisi yakalandı.

ABD, geçtiğimiz hafta bir pusuda öldürülen iki Amerikan askerinin intikamını almak için Başkan Donald Trump'ın talimatını yerine getirerek, Suriye’de DEAŞ’a ait olduğu düşünülen yerlere hava saldırıları düzenledi.

Suriye geçtiğimiz ay Uluslararası Terörle Mücadele Koalisyonu’na resmi olarak katıldığını duyurmuş ve Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara, DEAŞ’ın kalıntılarını ortadan kaldırma çabalarında ABD ile iş birliği yapma sözü vermişti.

Saraya el-Cevad adlı bir terör hücresine mensup bir grup hedef alındı

Öte yandan Suriye'nin kuzeybatısındaki Lazkiye ilindeki İç Güvenlik Komutanı Abdulaziz Hilal al-Ahmed, komutanlığa bağlı özel kuvvetlerin, terörle mücadele birimi ve bir ordu birimi ile ortaklaşa dün sabah Cable kırsalında, Saraya el-Cevad adlı bir terör hücresine yönelik bir güvenlik operasyonu düzenlediklerini açıkladı.

Ahmed, eski rejimin önde gelen yetkililerinden Suheyl el-Hasan’a bağlı hücrenin ‘suikastlar, sahada infazlar ve bombalı saldırılar gerçekleştirdiği, iç güvenlik ve ordu kontrol noktalarını hedef aldığı ve ayrıca yeni yıl kutlamalarını hedef almaya hazırlandığını’ belirtti.

Çatışmanın yaklaşık bir saat sürdüğünü söyleyen Ahmed, çatışma sonucunda hücrenin bir üyesinin tutuklandığını ve diğer üç üyesinin etkisiz hale getirildiğini açıkladı.

Ahmed açıklamasında, güvenlik güçlerinden dört kişinin hafif yaralandığını ve hücre çökertilene kadar çalışmaların devam ettiğini de sözlerine ekledi.