Mısır'da sigara fiyatları tartışmaların fitilini ateşledi

Mısır’da tüccarlar ve şirketler arasındaki karşılıklı suçlamalar hız kazandı

Mısır'da sigara fiyatlarına yapılan son zamlar tartışmaya neden oldu. (AFP)
Mısır'da sigara fiyatlarına yapılan son zamlar tartışmaya neden oldu. (AFP)
TT

Mısır'da sigara fiyatları tartışmaların fitilini ateşledi

Mısır'da sigara fiyatlarına yapılan son zamlar tartışmaya neden oldu. (AFP)
Mısır'da sigara fiyatlarına yapılan son zamlar tartışmaya neden oldu. (AFP)

Mısır'da bazı sigara türlerine yapılan yeni zam, tüccarlar ve şirketler arasındaki karşılıklı suçlamalar ve ‘vergi mevzuatında değişiklik’ çağrıları arasında tartışmalar hız kazandı. Philip Morris, bazı ürünlerine değeri 3 ila 5 cüneyh arasında değişen yeni bir zam uygulamaya başladı ve fiyatı artan ürünler arasında ‘Marlboro, Merritt ve LM’ de yer aldı. Yeni artış, değeri 2 pound ile 50 pound arasında olan ısıtılmış tütün ürünlerinin fiyatlarını da etkiledi.

Son zam, Mısır'da sigara fiyatlarının sürekli yükselmesinin nedenleri konusunda yeni bir tartışmaya neden oldu. Mısır Temsilciler Meclisi Plan ve Bütçe Komitesi Milletvekili Yasir Ömer, sigara fiyatlarındaki artışın nedenlerini tüccarların sömürüsüne bağlarken, perşembe akşamı televizyonda yayınlanan bir konuşmasında ‘çözümün tüccarların açgözlülüğüyle yüzleşmekte olduğunu’ söyledi. Mısır Sanayi Federasyonu'nun sigara bölümü başkanı İbrahim İmbabi'ye göre krizden hükümet ve parlamento sorumlu. İmbabi, perşembe akşamı televizyonda yayınlanan konuşmasında, Mısır Maliye Bakanı'nın Temsilciler Meclisi'ne yeni mali bütçede Mısır devletinin 86,9 milyar pound olarak tahmin edilen sigaradan vergi almasını sağlayacak bir teklif (mevzuat değişikliği) sunduğunu ancak mevzuatın henüz yayınlanmadığını söyledi.

Eastern Tobacco Company’nin raporuna göre, Mısırlılar 2021-2022 mali yılı olan bir yıl içinde yaklaşık 70 milyar sigara tüketti. Şirket tarafından geçtiğimiz eylül ayında yayınlanan raporda, şirketin aynı dönemde yerel satış hacminin 67 milyar 882 milyon pound olduğu belirtilmişti.

Şarku’l Avsat’ın gözlemcilerden aktardığı bilgilere göre göre Mısır'da sigara fiyatları ardı ardına yükseliyor. Fiyatlardaki artış ve bazı ürünlerin bulunamaması sigara paketlerinin bir tüccardan diğerine değişen fiyatlarla satıldığı karaborsanın büyümesine neden oluyor.

Eastern Tobacco Company CEO'su ve Genel Müdürü Hani Aman  perşembe akşamı televizyonda yayınlanan konuşmasında, şirketi tarafından üretilen sigaraların fiyatlarında yeni bir artış olmadığını belirterek yeni mali yılın başlamasıyla birlikte, her yılın temmuz ayında fiyatlarda bir artış beklendiğini, bu nedenle sigaraları depoladıklarını aktardı.

Mısır'daki Tüketicinin Korunması yasasına göre tüccarlar tüketici için ürünün üzerine bir fiyat koymak zorunda.  Bunun ihlali durumunda, olayla ilgili bir rapor düzenlenir ve bir yıldan az olmamak üzere hapis cezası ve 100 bin pounddan az olmamak ve iki milyon poundu geçmemek kaydıyla para cezası veriliyor. Tüketicinin Korunması yasası ayrıca fiilin tekrarı halinde, ihlal eden kişinin iki yıldan az ve beş yıldan fazla olmamak üzere hapis cezası ile cezalandırılacağı ve para cezasının iki katına çıkarılacağı maddesine sahip.

Aynı bağlamda, Mısır Sanayi Federasyonu Tütün Bölümü Başkanı İbrahim İmbabi, Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte sigara fiyatlarındaki artışa karşı en iyi çözümün Maliye Bakanlığı ile üzerinde mutabık kalınan yasal değişiklik olduğunu ve bunun katma değer vergisi kanununda yapılacak bir değişiklik ile sağlanabileceğini söyledi.

Dünya Sağlık Örgütü'nün geçtiğimiz haziran ayında yayınladığı rapora göre sigara içmek dünya genelinde yılda sekiz milyondan fazla kişinin ölümüne neden oluyor. Mısır Parlamentosu Şubat 2020'de, 2016 yılında çıkarılan katma değer vergisi kanununun bazı hükümlerinde yapılan değişiklikleri onayladı. Bu değişiklikler arasında üreticiden veya ithalatçıdan tahsil edilmek kaydıyla, tüketicinin satış fiyatına yansıtılan sigara ve tütün ürünlerine vergi ve harç uygulanması da yer alıyor.



Yemen'de Meşruiyet kaosu

Husilere karşı koyabilecek uyumlu bir blok oluşturmaya yönelik her türlü söylemin ifadelerinin açık olması gerekiyor (AFP)
Husilere karşı koyabilecek uyumlu bir blok oluşturmaya yönelik her türlü söylemin ifadelerinin açık olması gerekiyor (AFP)
TT

Yemen'de Meşruiyet kaosu

Husilere karşı koyabilecek uyumlu bir blok oluşturmaya yönelik her türlü söylemin ifadelerinin açık olması gerekiyor (AFP)
Husilere karşı koyabilecek uyumlu bir blok oluşturmaya yönelik her türlü söylemin ifadelerinin açık olması gerekiyor (AFP)

7 Nisan 2022'de Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi, başkanı ile yedi üyesinin ülkeyi geçmişte ve halen muzdarip olduğu siyasi kaos, askeri donukluk, ekonomik ve geçim koşullarındaki çöküş gerçekliğinden kurtarabilmeleri umuduyla tüm yetkilerini geri dönülemez bir şekilde yeni bir oluşuma (Başkanlık Konseyi) devretti.

Bu duyurunun öncesinde, Husi grubunun kontrolünden uzak bölgeleri istikrara kavuşturmak ve geliştirmek umuduyla meşru hükümet ile Güney Geçiş Konseyi arasında Riyad Anlaşması olarak bilinen anlaşma, 5 Kasım 2019'da Riyad'da imzalandı.

Bu iki anlaşmanın amacı süreci yeniden rayına sokmak, durgun hücreleri aktifleştirmek ve onlara yeniden hayat vermekti. Ancak mevcut gerçeklik, Cumhurbaşkanı Hadi'nin Şubat 2012'den bu yana yönettiği yapıdaki çöküşe varan mevcut yetersizliği kanıtladı. Konseyin söz konusu yapıyı “yeni Yemen” olarak adlandırdığı noktaya yönlendirme yeteneğini gösteremediğini ispatladı.

Riyad'ın sunduğu ve sunmaya devam ettiği maddi ve askeri destek olmasaydı, iç durumun tamamen çökeceğini ve tüm ülkenin Husi grubunun kontrolüne gireceğini herkes biliyor. Ancak bu destek, yüksek mali maliyeti nedeniyle ve bunu elde etmek için gereken katı şartlar yerine getirilmeden, harcamalar yakından denetlenmeden sürdürülebilir olamaz. Suudi Arabistan'ın Yemen'in Kalkınması ve Yeniden İnşası Programı tarafından doğrudan uygulanan ve denetlenen hayati projelerden ise bahsetmiyoruz bile.

Husi kontrolünden uzak bölgeleri yönetme konusundaki açık başarısızlık ve bariz yetersizliğin, Başkanlık Konseyi ve hükümetin hızlı ve ciddi müdahalesini gerektirdiği artık aşikâr. Bu çıkmazdan kurtulmak için ilk önce tam bir adanmışlık, nezaketten uzak bir açık sözlülük, tutumlar ve anlaşmazlık noktaları konusunda netlik gerektiriyor.

Yani Husilere karşı koyabilecek uyumlu bir blok oluşturmaya yönelik her türlü söylem, açık ve belirsizlikten uzak olmalı. Başkanlık Konseyi içindeki özellikle Güney Geçiş Konseyi ile olan ilişkilerin düzeltilmesine odaklanmalı.

Konsey ile Bakanlar Kurulu arasındaki ilişkide de bir karışıklık mevcut; zira ilişkinin açıkça tanımlanmadığı ve geride kalan hâkim anayasal çerçevelere uymadığı bir sır değil. İki konsey arasındaki ilişki herkesin bildiği bir gerilime sahne oluyor ve bunu görmezden gelmek ya da bu konuda hoşgörülü davranmak doğru değil.

Siyasi kaos, zaten zayıf olan idari etkinlikte eksikliklere neden oldu. Bu durum da kanunda belirtilen yasal süreyi aşan misyon başkanlarının değiştirilmesi, aldıkları mali ödenekler karşılığında görevlerini yerine getirmeyen valilerin değiştirilmesi, bölgesel sınırlara göre atamalar yapıldığı için tüm yasal süreleri aşan ve değiştirilemeyen askeri birlik ve güvenlik teşkilatlarının komutanlarının değiştirilmesi de dahil olmak üzere, gerekli birçok icraatta bulunulmasını engelledi.

Ufukta Konseyin karşılaştığı engelleri açık sözlülükle ele almaya girişmeden, Cumhurbaşkanı Hadi'ye alternatif olarak göreve gelmesinin nedeni olan öncelikleri belirlemeden aşabilmesini sağlayacak hiçbir şey görünmüyor. Ulusal sorunların görev kotaları açısından ele alınması, verimlilik ve dürüstlük standartlarından çok uzak bölgesel eğilimlere dayandığından, siyasi ve idari hayal kırıklığının etkisinden muzdarip vatandaşların yaşam koşullarının bozulmasına ve şartların daha da kötüleşmesine neden olacaktır.

Kurallara bağlılık, ulusal uzlaşılarla bağlantılıdır. Uzlaşılar ise yönetim işlerinin yürümesi ve idari işlerin istikrarı için bilenen bir kapıdır. Bu olmadan, yönetişim yeteneklerinin geliştirilmesine katkıda bulunmayan daha fazla kaos dışında bir şey olmayacaktır. Ülke, pusulası ve yer çekimi olmadan, bir boşunalık ve ihmalkarlık çemberinde dönmeye devam edecektir. Husi grubunun kontrolünden uzak her coğrafyada çöküşler devam edecektir. Kapsamlı parçalanmaya doğru gidişi bastırmak için doğrudan ve güçlü bir Suudi Arabistan müdahalesi olmadan ve Abu Dabi ile mutabakat sağlanmadan, Husi grubu ile terör örgütlerinin ulaşamayacağı hiçbir alan kalmayacaktır. Bunlar herkesin karşısına çıkma fırsatının tarihini belirlemek, onlara saldırmak ve hasta ülkenin topraklarından paylarını almak için sahneyi yakından takip ediyorlar.

Bu sözler sürekli tekrarlanmakta olabilir ama tekrarlanmaları gerekiyor. Aden'deki toplumun istikrarı anahtardır. Güvenliğin sağlanması istikrarın başlangıcıdır. Bu da şehrin idaresinin tek bir tarafa devredilmesini gerektiriyor. Bunun kontrolü, barış ve ülkenin geleceğine ilişkin tartışmaların kapılarını aralayacaktır. Bunun için de tüm yetkililer sürekli var olmalı ve hiçbir taraf sorunları güç kullanarak çözebileceğini düşünmemeli.

Siyasi kaosun devam etmesi, idari kayıtsızlık, yolsuzluğun her düzeyde yaygınlaşması, görevini yapabilecek, ahlaki ve milli sorumluluklarını yerine getirebilecek kapasitede otoriteden bahsetmenin mümkün olmadığı bir ortamdır.