Başka bir hegemonya biçimi: İran, Irak'tan gelen gazı engelliyor

Koordinasyon Çerçevesi, Washington'u, Bağdat'ın Tahran'a gaz ücreti ödemesine izin vermediği için elektrik kesintilerinin arkasındaki sebep olmakla suçladı

Dora mahallesindeki Bağdat elektrik santrali / Fotoğraf: AFP
Dora mahallesindeki Bağdat elektrik santrali / Fotoğraf: AFP
TT

Başka bir hegemonya biçimi: İran, Irak'tan gelen gazı engelliyor

Dora mahallesindeki Bağdat elektrik santrali / Fotoğraf: AFP
Dora mahallesindeki Bağdat elektrik santrali / Fotoğraf: AFP

Hüda Rauf

Bölgesel sistemlerde hegemonya kavramı, 'devletin yumuşak ve sert güç araçlarını kullanmaya dayanan çok boyutlu bir strateji kullanarak nüfuz araması', 'diğer rejimleri ve onların elitlerini aralarında ortak değerler olduğuna inandırması' ve ardından 'o devletin bu seçkinlere yönelik politikasının herkesin kamu çıkarını temel alması' ile ilgilenir.

Aslında, siyasi düşünür Gramsci'nin vurguladığına göre, hedef rejim ve devletlerdeki elitleri ikna etmeye çalışmak, hegemonya peşinde koşan devletlerin kendi çıkarlarını elde etmek için en düşük maliyetli ve en önemli aracıdır.

Hegemonik ilişkilerin kurulmasından sonra hırslı devlet, cebir ve baskı araçlarını daha fazla kullanmaya başlar.

Tahran'ın Bağdat'a yönelik stratejisi büyük ölçüde ideolojiyi kullanmaya, İran rejiminden etkilenen gruplar yaratmaya ve önceden var olan diğer gruplara destek sağlamaya dayanır.

Ancak İran'ın Irak'ta uygulamaya çalıştığı hegemonik politikaların sonuçları birçok durumda kendini göstermektedir. Bunların sonuncusu, Irak hükümetine ABD'yi etkilemesi ve İran'a para aktarması için baskı yapmaktır.

İran, temmuz ayının başından bu yana gaz arzını yaklaşık yüzde 50 oranında azaltarak Irak'a sevkiyatı engelledi. Irak'ın, enerji arzının yüzde 30 ila 40'ını elektrik santrallerini işletmek için İran'dan ithal ettiği biliniyor.

Irak'ın devam eden bir elektrik krizinden mustarip olduğu yerlerde, İran'ın Irak'a gaz ihracatını durdurması, Mansuriye, Bağdat, Sadr ve diğer bazı bölgelerdeki gaz dağıtım istasyonlarının durdurulmasına sebep oldu.

İran gazının yasaklanmasının ardındaki sebep, Irak hükümetinin özellikle sıcak yaz mevsiminde elektrik kesintileri nedeniyle ülkede protestoların patlak vermesinden korkması ve ABD'nin yaptırım rejimi nedeniyle Tahran'a olan mali borçlarını ödemede gecikmesidir.

Ekim Hareketi'nin atmosferine geri dönen Irak hükümeti, mali transferleri ödemekten ve böylece ABD yaptırım rejiminden kaçınmak için İran ile Irak ham petrolünü İran gazıyla takas etmeye dayalı bir anlaşma imzaladı.

Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, İran'ın Bağdat'a gaz ihracatını azalttığını ve bunun elektrik üretim istasyonlarının işletilmesi için yakıt arzının kesilmesine yol açtığını belirtti.

Daha sonra Irak Bakanlar Konseyi, Petrol Bakanlığı'nın İran'ın gaz ve elektrik arzına eşdeğer miktarda ham petrol satması konusunda anlaştı.

İran'ın Irak üzerindeki baskısını hafifletmek amacıyla, İran yanlısı Şii partileri içeren Koordinasyon Çerçevesi, ABD'yi Irak'ın İran'a gaz parası ödemesine izin vermediği için Irak'ta elektrik kesintilerinin nedeni olmakla suçladı.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken'in Irak'a 120 günlük bir muafiyet tanıma kararı da böyle geldi. Buna göre Irak, İran'ın Irak dışındaki kısıtlı bankalardaki hesaplarındaki gaz için mali borcunu ödeyecekti.

Yani Washington, gıda ve ilaç gibi insani amaçlarla mal satın almak için İran'a mali transferlere izin verdiğinden ABD'nin izni olmadan harcanmayacak.

Aslında ABD'nin kararı, 'İran'ın Irak hükümeti üzerindeki baskısını azaltmak ve mali hesapları olan diğer ülkeler üzerindeki baskıyı başka yöne çevirmek'.

Ancak gerçekte, özellikle Irak'ın para aktaracağı bankaların Umman bankaları olduğu söylentisi ile başka çağrışımlar da taşıyor.

Bu nedenle, ABD'nin kararı, İran'a bir miktar fon elde etme fırsatı vermek anlamına gelebilir. Bu, bazı yaptırımların kaldırılmasına veya Güney Kore bankaları gibi diğer bankalarda dondurulmuş İran bakiyelerinin serbest bırakılmasına alternatif olabilecek bir formül olan ekonomik krizi biraz gevşetiyor.

Kararın İran'ın Irak üzerindeki baskısını hafiflettiği, gaz akışına izin verdiği ve takas anlaşması ihtiyacını ortadan kaldırdığı yönündeki ABD gerekçesi yanlıştır. Çünkü baskı İran'a dost olan diğer hükümetlere aktarılacak ve o zaman Tahran parayı dolaylı yoldan alacak.

Özetle, İran'ın, Irak vatandaşlarının elektriğinin kesilmesine yol açan gaz arzını engellemenin yanı sıra, ihraç edilen gaz fonlarını elde etmesi için Irak'a yaptığı baskının, Irak'ın Tahran tarafından ekonomik olarak sömürülmesine işaret ettiği söylenebilir.

Bununla birlikte, Washington'un Irak krizini İran'a para aktarmak için başka bir kullanımı daha var. Son olarak, hem İran hem de Washington, OPEC'in en büyük ikinci petrol üreticisi olan Irak'ın elektrik ve gaz arzı krizine henüz bir çözüm getirmedi.

Independent Arabia - Independent Türkçe



Rusya, yeniden yapılanmanın başlamasıyla birlikte Suriye arenasına geri dönüyor

Şeybani, Moskova'da Lavrov ile görüşmesinde güçlü bir diplomatik beden dili sergiledi (AFP)
Şeybani, Moskova'da Lavrov ile görüşmesinde güçlü bir diplomatik beden dili sergiledi (AFP)
TT

Rusya, yeniden yapılanmanın başlamasıyla birlikte Suriye arenasına geri dönüyor

Şeybani, Moskova'da Lavrov ile görüşmesinde güçlü bir diplomatik beden dili sergiledi (AFP)
Şeybani, Moskova'da Lavrov ile görüşmesinde güçlü bir diplomatik beden dili sergiledi (AFP)

Mustafa Rüstem

Sonunda ilk kez, birbiri ile savaşan eller tokalaştı. Rusya'nın siyasi karar alma süreçlerinin mutfağı olan Moskova Dışişleri Bakanlığı'nın lüks salonundaki beyaz masanın etrafında, on yıldır birbirine hasım olan gözler buluştu. Bu, Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani’nin, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Mahir eş-Şara'nın da aralarında bulunduğu üst düzey bir heyetin eşlik ettiği ve Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile bir araya geldiği bu türden ilk ziyaretiydi.

Bu ziyaret, on yıllardır ittifak dilinin baskın olduğu iki ülke arasındaki diplomatik kartların yeniden karılması açısından son derece önemli görünüyor. İttifak, Beşşar Esed rejiminin devrilmesinin akabinde Moskova'ya kaçmasının ardından değişti. Ancak Kremlin’in kapıları, Esed iktidarını devirme hareketinin başlamasıyla birlikte katıldığı Suriyeli muhalif güçlerin saflarındaki siyasi ve askeri mücadelesinin başlangıcından bu yana, “Ebu Ayşe” lakaplı Bakan Şeybani'ye açıldı.

Yeni bir beyaz sayfa

Siyaset dünyasının en meşhur sözü olan “bugünün düşmanı yarının dostu olabilir” doğrudur. Mutlak anlamda ne düşmanlık ne de dostluk vardır. Ancak görüşmelerdeki beden dili söyleyeceğini söyledi ve Rus diplomasisinin, Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara'yı 15 Ekim'de Moskova'da yapılması planlanan Rus-Arap zirvesine davet ederek de olsa, Suriye topraklarına ve Akdeniz'e erişimini koruma konusundaki “aceleci” tavrını özetledi.

 Rusya, Esed'in devrilmesinden bu yana Moskova'ya yaptığı ilk ziyarette Şeybani'yi ağırladı (AFP)Rusya, Esed'in devrilmesinden bu yana Moskova'ya yaptığı ilk ziyarette Şeybani'yi ağırladı (AFP)

Suriyeliler, Lavrov ve Şeybani arasındaki görüşmede genel bir diplomatik denklik tablosuna ulaşmadan önce, Esed Suriyesi döneminde alışılan itaatkarlıktan uzak olduklarını açıklayan bir beden dili benimsemeye çalıştılar. Suriye Dışişleri Bakanı, ülkesinin Moskova'nın Esed rejimiyle ekonomik, güvenlik ve askeri alanlarda imzaladığı tüm önceki anlaşmaları kapsamlı bir şekilde yeniden değerlendirmeye çalıştığını gizlemedi. Bu yeniden değerlendirme, iki ülke arasındaki ilişkilerin geleceğini şekillendirmeyi amaçlıyor.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ise ülkesinin, Suriye halkının tercihlerine saygı duyduğunu ve Moskova'nın Şam'daki yeni yönetimle iş birliği yapma isteğini dile getirdi. Hatta yaptırımların kaldırılması çağrısında bulundu.

Şantaj mı yoksa oyunun kuralları mı?

GSM Merkezi Direktörü Dr. Asıf Melhem, The Independent Arabia'ya verdiği röportajda, “sözlü destek” sınırları içinde kalan Suriye'ye yönelik yaptırımların kaldırılması ve benzeri konularla ilgili özel görüşmelere rağmen, mevcut Suriye hükümetinin ABD ve Batılı ülkelere her zaman kesin olarak güvenmenin imkânsız olduğunu anladığını söyledi.

Melhem, iki yönetim arasındaki gergin tutumlarda gözle görülür bir değişim olduğunu ve Şam'ın Esed rejimine verdiği destek sebebiyle Moskova'ya şantaj yapmaya çalışırken, Rusların bir miktar esneklik gösterdiğini belirtiyor. Melhem, “Yeni hükümet, ‘sizin yardımınız olmasaydı Esed çoktan devrilmişti’ demek istedi ve bu nedenle Rus yönetiminden tazminat ödemesini ve Esed'i teslim etmesini talep etmeye başladı” diye devam etti.

Ciddi Suriyeli yetkililer, Suriye'deki askeri üslerin Rusya için acil bir ihtiyaç ve Moskova tarihinde bir dönüm noktası olduğuna inanıyor. Ama durum böyle değil. Rusya'nın ihtiyacı olduğu doğru, ancak beklendiği kadar acil ve kaçınılmaz değil.

Rus GSM Merkezi’nin Direktörü, siyasette her pozisyonun bir bedeli olduğuna inanıyor. Rusya, Suriye'deki üslerini elinde tutmakla ilgileniyor ve bunları korumanın yanı sıra, Esed iktidarından önce bile Suriye ile iyi olan ilişkilerini sürdürmek istiyor.

Haberler, Rus bombardımanı nedeniyle sivillerin zarar gördüğü olaylarda artış olduğunu ortaya koyuyor (AFP)Haberler, Rus bombardımanı nedeniyle sivillerin zarar gördüğü olaylarda artış olduğunu ortaya koyuyor (AFP)

Direktör şu açıklamada da bulundu: “Her halükarda, üsler Moskova için bir ölüm kalım meselesi değil. Örneğin Suriye kıyılarını ele alırsak, Ruslar açısından Akdeniz'e erişimin tek yolu Karadeniz, Cebelitarık Boğazı veya Süveyş Kanalı’dır. Bu koridorlar ise belirli anlaşmalara tabi. Bu nedenle, özellikle Rusya, herhangi bir bölgede yaşanabilecek beklenmedik gelişme korkusuyla askeri varlığını çeşitlendirmeye başladı. Sudan, Libya ve Eritre'de askeri üsler kurma girişiminde bulundu. Zira üslerinin bulunduğu ülkelerde bazı siyasi değişiklikler yaşanabileceğinin ve bu durumda üslerini korumanın zorlaşabileceğinin farkında.”

Ekim 2011'de Moskova, Güvenlik Konseyi'nin daimi üyesi olarak, eski Suriye devlet başkanı Beşşar Esed'in istifasını isteyen Batı destekli kararlara karşı veto yetkisini kullanmaya başladı. Bu veto, 8 Aralık 2024'e kadar süren Suriye savaşı boyunca tekraren devam etti. Eylül 2015’te de askeri müdahalede bulundu. O dönemde Rus güçleri, DEAŞ ve terör örgütü olarak tanımladığı el-Kaide'nin Suriye kolu Nusra Cephesi de dahil olmak üzere muhalif grupları hedef aldıklarını kabul ettiler.

Bununla birlikte haberler, özellikle Kuzey Suriye'de Rus bombardımanları sebebiyle sivillerin zarar gördüğü olaylarda artış olduğunu ortaya koydu. Bu durum, milyonlarca insanın Türkiye yakınlarındaki veya sınırındaki kamplara göç etmesine yol açtı. Bu arada, Ekim 2016'da Moskova, BM İnsan Hakları Konseyi'ndeki koltuğunu kaybetti.

Rusya-Suriye ilişkileri, Suriye'nin bağımsızlığını tanıyan ilk rejim olan eski Sovyetler Birliği dönemine kadar uzanıyor. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre iki ülke arasında kurulan diplomatik ilişkiler ve stratejik ittifak, Hafız Esed'in Suriye'de iktidara gelmesiyle (1970'ten 2000'e) zirveye ulaştı.

Ekonomik ilişkiler

Tüm bunların bir uzantısı olarak Moskova, Şam ile ilişkilerini korumaya çalışıyor. Son görüşme de yeni bir koordinasyon aşamasının başlangıcı sayıldı. Rusya yalnızca siyasi ve askeri düzeylerde değil, ayrıca Suriye'nin yeniden inşası ve istikrarının sağlanması konusunda da kapsamlı yardım sunma isteğini dile getirdi.

Gözlemciler, bu görüşmenin kanlı bir dönemin ardından açık oynamaya ve yeni bir sayfa açmaya yönelik daha geniş bir çabanın parçası olduğuna inanıyor. Bu adımlar, sivillerin ölümüne ve geniş bir bölgede köy ve kasabalarda hâlâ görülebilen yıkıma yol açan bombardımanlar sebebiyle Rusya'nın kendileriyle karanlık bir geçmişe sahip olduğunu düşünen Suriyelilerin kızgınlığına rağmen atılıyor. Rusya'nın yeniden inşaya katılması yakıp yıktıklarını telafi etmenin, diğer yandan da yatırım ve çok sayıda anlaşmanın değerlendirilmesi yoluyla sıcak sulara dönüşün bir yolu olabilir.

 Dr. Asıf Melhem ise, Suriye ile Rusya arasında fosfat, petrol, doğalgaz ve Tartus Limanı alanındaki yatırımlar için imzalanan sözleşmelerin rejimin devrilmesinden çok önce iptal edildiğini vurguluyor. Bu sözleşmeler kapsamında Suriyeli şirketler ile ortak olan Rus şirketlerinin, hisselerini ortaklarına devrettiklerinin, dolayısıyla ziyaretin, bu anlaşma ve sözleşmelerin yeniden değerlendirilmesi bağlamında yapıldığının altını çiziyor.

Buna ilave olarak Rusya, Güvenlik Konseyi'nin daimi üyesi ve uluslararası alanda önemli bir varlığa sahip. Dünyanın en büyük ikinci gücü. Melhem bunun önemli olduğuna inanıyor, zira bu sebeple Rusya’nın görüşleri dikkate alınıyor. Dolayısıyla Rusya ile ilişkiler sürdürülmeli, bu durum şüphesiz Suriye'ye fayda sağlayacaktır.

Öte yandan Şam, Rusya'nın Suriye'ye ihtiyacı olduğunu iddia ederek durumu abartmaya çalışıyor. Melhem’e göre bu doğru değil, çünkü Suriye'nin toplam yüzölçümü Moskova ve kırsalının yüzölçümünü aşmıyor ve Rusya, eğer zorunda kalırsa ve bölgede kalmasının bedelinin elde edeceği faydadan daha büyük olduğunu görürse, sonunda bu üslerden vazgeçebilir.

*Bu analiz Şarku'l Avsat tarafından Independent Arabia'dan çevrilmiştir.